10975
TÜRK TİCARET KANUNU (1)
Kanun Numarası : 6102
Kabul Tarihi : 13/1/2011
Yayımlandığı Resmî Gazete : Tarih :
14/2/2011 Sayı : 27846
Yayımlandığı Düstur : Tertip : 5 Cilt : 50
BAŞLANGIÇ
A) Kanunun uygulama alanı
I - Ticari hükümler
MADDE 1- (1)
Türk Ticaret Kanunu, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî
Kanununun ayrılmaz bir parçasıdır. Bu Kanundaki hükümlerle, bir ticari
işletmeyi ilgilendiren işlem ve fiillere ilişkin diğer kanunlarda yazılı özel
hükümler, ticari hükümlerdir.
(2) Mahkeme, hakkında ticari bir hüküm
bulunmayan ticari işlerde, ticari örf ve âdete, bu da yoksa genel hükümlere
göre karar verir.
II - Ticari örf ve âdet
MADDE 2- (1)
Kanunda aksine bir hüküm yoksa, ticari örf ve âdet olarak kabul edildiği
belirlenmedikçe, teamül, mahkemenin yargısına esas olamaz. Ancak, irade
açıklamalarının yorumunda teamüller de dikkate alınır.
(2) Bir bölgeye veya bir ticaret dalına özgü
ticari örf ve âdetler genel olanlara üstün tutulur. İlgililer aynı bölgede
değillerse, kanunda veya sözleşmede aksi öngörülmedikçe, ifa yerindeki ticari
örf ve âdet uygulanır.
(3) Ticari örf ve âdet, tacir sıfatını haiz
bulunmayanlar hakkında ancak onlar tarafından bilindiği veya bilinmesi
gerektiği takdirde uygulanır.
III - Ticari işler
MADDE 3- (1)
Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün
işlem ve fiiller ticari işlerdendir.
–––––––––––––––––
(1) 26/6/2012 tarihli ve 6335 sayılı Kanunun 42
nci maddesiyle, bu Kanunda yer alan;
1) “Sanayi ve Ticaret Bakanlığı”, “Sanayi ve Ticaret Bakanlığının”, “Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca”, “Sanayi ve
Ticaret Bakanlığından”, “Sanayi ve
Ticaret Bakanlığına” ibareleri sırasıyla “Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı”, “Gümrük ve Ticaret
Bakanlığının”, “Gümrük ve Ticaret
Bakanlığınca”, “Gümrük ve Ticaret Bakanlığından”, “Gümrük ve Ticaret
Bakanlığına”,
2) “Ulaştırma Bakanlığınca” ibareleri “Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığınca”,
3) “Denizcilik Müsteşarlığı”, “Denizcilik Müsteşarlığının”, “Denizcilik Müsteşarlığınca”, “Denizcilik Müsteşarlığına”, “Denizcilik Müsteşarlığından” ibareleri sırasıyla “Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı”, “Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının”, “Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığınca”, “Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığına”, “Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığından”,
şeklinde değiştirilmiştir.
10976
IV – Ticari davalar, çekişmesiz yargı işleri ve delilleri (1)
1. Genel olarak (2)
MADDE 4- (1)
Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk
davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup
olmadıklarına bakılmaksızın;
a) Bu Kanunda,
b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç
verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde,
c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar
Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin
birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına
ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve
kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545,
ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş
bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini
düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde,
d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,
e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve
ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde,
f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal
kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde,
öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari
nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir
ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine
ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.
(2) (Değişik:
28/2/2018-7101/61 md.) Ticari davalarda da deliller ile bunların sunulması
12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine tabidir;
miktar veya değeri beş yüz bin Türk lirasını geçmeyen ticari davalarda basit
yargılama usulü uygulanır.(5)
2. Ticari
davalar ve çekişmesiz yargı işlerinin görüleceği mahkemeler (3)
MADDE 5- (1)
Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına
bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari
nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. (4)
––––––––––––––
(1) Bu üst başlık “IV - Ticari davalar ve delilleri” iken, 26/6/2012 tarihli ve 6335 sayılı Kanunun 1
inci maddesiyle metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir.
(2) 26/6/2012 tarihli ve 6335 sayılı Kanunun 1
inci maddesiyle, bu maddenin birinci fıkrasında yer alan “doğan hukuk davaları” ibarelerinden
sonra gelmek üzere “ve çekişmesiz yargı işleri” ibareleri ve “ticari dava” ibaresinden
sonra gelmek üzere “ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi” ibaresi
eklenmiştir.
(3) Bu madde başlığı “2. Ticari davaların görüleceği mahkemeler” iken, 26/6/2012 tarihli ve 6335 sayılı Kanunun 2 nci
maddesiyle metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir.
(4) 26/6/2012 tarihli ve 6335 sayılı Kanunun 2
nci maddesiyle, bu fıkrada yer alan
“davalara” ibaresi ise “davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı
işlerine” şeklinde değiştirilmiştir.
(5) 22/7/2020
tarihli ve 7251 sayılı Kanunun 58 inci maddesiyle, bu fıkrada yer alan “yüz
bin” ibaresi “beş yüz bin” şeklinde değiştirilmiştir.
10976-1
(2) Bir
yerde asliye ticaret mahkemesi varsa, asliye hukuk mahkemesinin görevi içinde
bulunan ve 4 üncü madde hükmünce ticari sayılan davalarla özel hükümler
uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere asliye ticaret
mahkemesinde bakılır. Bir yerde ticaret davalarına bakan birden çok asliye
ticaret mahkemesi varsa, iş durumunun gerekli kıldığı yerlerde Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulunca, asliye ticaret mahkemelerinden biri veya birkaçı
münhasıran bu Kanundan ve diğer kanunlardan doğan deniz ticaretine ve deniz
sigortalarına ilişkin hukuk davalarına bakmakla görevlendirilebilir.
(3) (Değişik: 26/6/2012-6335/2 md.) Asliye
ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki
ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve
ilişkin usul hükümleri uygulanır.
(4) (Değişik: 26/6/2012-6335/2 md.) Asliye
ticaret mahkemesi bulunmayan yargı çevresindeki bir ticari davada görev kuralına dayanılmamış olması, görevsizlik kararı verilmesini gerektirmez; asliye hukuk mahkemesi,
davaya devam eder.
3. Dava şartı
olarak arabuluculuk
MADDE 5/A- (Ek:6/12/2018-7155/20
md.)
(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda
belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve
tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması
dava şartıdır.
(2) Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği
tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde
arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.
B) Çeşitli hükümler
I - Zamanaşımı
MADDE 6- (1)
Ticari hükümler koyan kanunlarda öngörülen zamanaşımı süreleri, Kanunda
aksine düzenleme yoksa, sözleşme ile değiştirilemez.
10976-2
10977
II - Teselsül karinesi
MADDE 7- (1)
İki veya daha fazla kişi, içlerinden yalnız biri veya hepsi için ticari
niteliği haiz bir iş dolayısıyla, diğer bir kimseye karşı birlikte borç altına
girerse, kanunda veya sözleşmede aksi öngörülmemişse
müteselsilen sorumlu olurlar. Ancak, kefil
ve kefillere, taahhüt veya ödemenin yapılmadığı veya yerine
getirilmediği ihbar edilmeden temerrüt faizi yürütülemez.
(2) Ticari borçlara kefalet hâlinde, hem
asıl borçlu ile kefil, hem de kefiller arasındaki ilişkilerde de birinci
fıkra hükmü geçerli olur.
III - Ticari işlerde faiz
1. Oran serbestisi ve bileşik faizin şartları
MADDE 8- (1)
Ticari işlerde faiz oranı serbestçe belirlenir.
(2) Üç aydan aşağı olmamak üzere, faizin anaparaya
eklenerek birlikte tekrar faiz yürütülmesi şartı, yalnız cari hesaplarla her
iki taraf bakımından da ticari iş niteliğinde olan ödünç sözleşmelerinde
geçerlidir. Şu şartla ki, bu fıkra, sözleşenleri tacir olmayanlara uygulanmaz.
(3) Tüketicinin korunmasına ilişkin hükümler saklıdır.
(4) Bu maddenin ikinci ve üçüncü fıkralarına aykırı
olarak işletilen faiz yok hükmündedir.
2. Uygulanacak hükümler
MADDE 9- (1)
Ticari işlerde; kanuni, anapara ile temerrüt faizi hakkında, ilgili mevzuat
hükümleri uygulanır.
3. Faizin başlangıcı
MADDE 10- (1)
Aksine sözleşme yoksa, ticari bir borcun faizi, vadenin bitiminden ve belli
bir vade yoksa ihtar gününden itibaren işlemeye başlar.
BİRİNCİ KİTAP
Ticari İşletme
BİRİNCİ KISIM
Tacir
A) Ticari işletme
1. Bütünlük ilkesi
MADDE 11- (1)
Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir
sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde
yürütüldüğü işletmedir.
(2) Ticari işletme ile esnaf işletmesi
arasındaki sınır, Cumhurbaşkanı kararıyla belirlenir.(1)
(3) Ticari işletme, içerdiği malvarlığı
unsurlarının devri için zorunlu tasarruf işlemlerinin ayrı ayrı yapılmasına
gerek olmaksızın bir bütün hâlinde devredilebilir ve diğer hukuki işlemlere
konu olabilir. Aksi öngörülmemişse, devir sözleşmesinin duran malvarlığını,
işletme değerini, kiracılık hakkını, ticaret unvanı ile diğer fikrî mülkiyet
haklarını ve sürekli olarak işletmeye özgülenen malvarlığı unsurlarını içerdiği
kabul olunur. Bu devir sözleşmesiyle ticari işletmeyi bir bütün hâlinde konu
alan diğer sözleşmeler yazılı olarak yapılır, ticaret siciline tescil ve ilan
edilir.
–––––––––––––––––––
(1) 2/7/2018
tarihli ve 700 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 192 nci maddesiyle bu fıkrada
yer alan “Bakanlar Kurulunca çıkarılacak kararnamede gösterilir” ibaresi
“Cumhurbaşkanı kararıyla belirlenir”
şeklinde değiştirilmiştir.
10978
B) Tacir
I - Gerçek kişiler
1. Genel olarak
MADDE 12- (1)
Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir
denir.
(2) Bir ticari işletmeyi kurup açtığını,
sirküler, gazete, radyo, televizyon ve diğer ilan araçlarıyla halka bildirmiş
veya işletmesini ticaret siciline tescil ettirerek durumu ilan etmiş olan
kimse, fiilen işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılır.
(3) Bir ticari işletme açmış gibi, ister
kendi adına, ister adi bir şirket veya her ne suretle olursa olsun hukuken var
sayılmayan diğer bir şirket adına ortak sıfatıyla işlemlerde bulunan kimse,
iyiniyetli üçüncü kişilere karşı tacir gibi sorumlu olur.
2. Küçük ve kısıtlılar
MADDE 13- (1)
Küçük ve kısıtlılara ait ticari işletmeyi bunların adına işleten yasal
temsilci, tacir sayılmaz. Tacir sıfatı, temsil edilene aittir. Ancak, yasal
temsilci ceza hükümlerinin uygulanması yönünden tacir gibi sorumlu olur.
3. Ticaret yapmaktan menedilenler
MADDE 14- (1)
Kişisel durumları ya da yaptığı işlerin niteliği nedeniyle yahut meslek
ve görevleri dolayısıyla, kanundan veya bir yargı kararından doğan bir
yasağa aykırı bir şekilde ya da başka bir kişinin veya resmî bir makamın iznine
gerek olmasına rağmen izin veya onay almadan bir ticari işletmeyi işleten kişi
de tacir sayılır.
(2) Birinci fıkraya aykırı hareketin doğurduğu
hukuki, cezai ve disipline ilişkin sorumluluk saklıdır.
4. Esnaf
MADDE 15- (1)
İster gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde
sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına
dayanan ve geliri 11 inci maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak
kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi
esnaftır. Ancak, tacirlere özgü 20 ve 53 üncü maddeler ile Türk Medenî
Kanununun 950 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmü bunlara da uygulanır.
II - Tüzel kişiler
MADDE 16- (1)
Ticaret şirketleriyle, amacına varmak için ticari bir işletme işleten
vakıflar, dernekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine
göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, il özel
idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından
kurulan kurum ve kuruluşlar da tacir sayılırlar.
(2) Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile
diğer kamu tüzel kişileri ile kamu yararına çalışan dernekler ve gelirinin
yarısından fazlasını kamu görevi niteliğindeki işlere harcayan vakıflar, bir
ticari işletmeyi, ister doğrudan doğruya ister kamu hukuku hükümlerine göre
yönetilen ve işletilen bir tüzel kişi eliyle işletsinler, kendileri tacir
sayılmazlar.
III - Donatma iştiraki
MADDE 17- (1)
Tacire ilişkin hükümler donatma iştirakine de aynen uygulanır.
C) Tacir olmanın hükümleri
I - Genel olarak
MADDE 18- (1)
Tacir, her türlü borcu için iflasa tabidir; ayrıca kanuna uygun bir ticaret
unvanı seçmek, ticari işletmesini ticaret siciline tescil ettirmek ve bu Kanun
hükümleri uyarınca gerekli ticari defterleri tutmakla da yükümlüdür.
10979
(2) Her tacirin, ticaretine ait bütün
faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir.
(3) Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde
düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar
noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza
kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır.
(4) Tacir sıfatına bağlı olan diğer hükümler
saklıdır.
II - Özel olarak
1. Ticari iş karinesi
MADDE 19- (1)
Bir tacirin borçlarının ticari olması asıldır. Ancak, gerçek kişi olan bir
tacir, işlemi yaptığı anda bunun ticari işletmesiyle ilgili olmadığını diğer
tarafa açıkça bildirdiği veya işin ticari sayılmasına durum elverişli olmadığı
takdirde borç adi sayılır.
(2) Taraflardan yalnız biri için ticari iş
niteliğinde olan sözleşmeler, Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri için de
ticari iş sayılır.
2. Ücret isteme hakkı
MADDE 20- (1)
Tacir olan veya olmayan bir kişiye, ticari işletmesiyle ilgili bir iş veya
hizmet görmüş olan tacir, uygun bir ücret isteyebilir. Ayrıca, tacir, verdiği
avanslar ve yaptığı giderler için, ödeme tarihinden itibaren faize hak kazanır.
3. Fatura ve teyit mektubu
MADDE 21- (1)
Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir
menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini
ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.
(2) Bir fatura alan kişi aldığı tarihten
itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa
bu içeriği kabul etmiş sayılır.
(3) Telefonla, telgrafla, herhangi bir iletişim
veya bilişim aracıyla veya diğer bir teknik araçla ya da sözlü olarak kurulan
sözleşmelerle yapılan açıklamaların içeriğini doğrulayan bir yazıyı alan kişi,
bunu aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde itirazda bulunmamışsa, söz konusu
teyit mektubunun yapılan sözleşmeye veya açıklamalara uygun olduğunu kabul
etmiş sayılır.
4. Ücret ve sözleşme cezasının indirilmesi
MADDE 22- (1)
Tacir sıfatını haiz borçlu, Türk Borçlar Kanununun 121 inci maddesinin
ikinci fıkrasıyla 182 nci maddesinin üçüncü fıkrasında ve 525 inci maddesinde
yazılı hâllerde, aşırı ücret veya ceza kararlaştırılmış olduğu iddiasıyla ücret
veya sözleşme cezasının indirilmesini mahkemeden isteyemez.
5. Ticari satış ve mal değişimi
MADDE 23- (1)
Bu maddedeki özel hükümler saklı kalmak şartıyla, tacirler arasındaki satış
ve mal değişimlerinde de Türk Borçlar Kanununun satış sözleşmesi ile mal
değişim sözleşmesine ilişkin hükümleri uygulanır.
a) Sözleşmenin niteliğine, tarafların amacına ve malın
cinsine göre, satış sözleşmesinin kısım kısım yerine getirilmesi mümkün ise
veya bu şartların bulunmamasına rağmen alıcı, çekince ileri sürmeksizin kısmi
teslimi kabul etmişse; sözleşmenin bir kısmının yerine getirilmemesi
durumunda alıcı haklarını sadece
teslim edilmemiş olan kısım
hakkında kullanabilir. Ancak, o kısmın teslim edilmemesi dolayısıyla
sözleşmeden beklenen yararın elde edilmesi veya izlenen amaca ulaşılması imkânı
ortadan kalkıyor veya zayıflıyorsa ya da durumdan ve şartlardan, sözleşmenin
kalan kısmının tam veya gereği gibi yerine getirilemeyeceği anlaşılıyorsa alıcı
sözleşmeyi feshedebilir.
10980
b) Alıcı mütemerrit olduğu takdirde satıcı, malın
satışına izin verilmesini mahkemeden isteyebilir. Mahkeme, satışın açık artırma
yoluyla veya bu işle yetkilendirilen bir kişi aracılığıyla yapılmasına karar
verir. Satıcı isterse satış için yetkilendirilen kişi, satışa çıkarılacak malın
niteliklerini bir uzmana tespit ettirir. Satış giderleri satış bedelinden
çıkarıldıktan sonra artan para, satıcının takas hakkı saklı kalmak şartıyla,
satıcı tarafından alıcı adına bir bankaya ve banka bulunmadığı takdirde notere
bırakılır ve durum hemen alıcıya ihbar edilir.
c) Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli
ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse
alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya
incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa,
haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer
durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası
uygulanır.
İKİNCİ KISIM
Ticaret Sicili
A) Kuruluş
I - Genel olarak (1)(2)
MADDE 24- (1)
(Değişik: 15/8/2017-KHK-694/162 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7078/157 md.) Gümrük
ve Ticaret Bakanlığı tarafından il merkezindeki ticaret ve sanayi odaları ile
ticaret odalarında faaliyet gösterecek şekilde ticaret sicili müdürlükleri
kurulur. Bakanlık il merkezleri dışındaki odalarda ticaret sicili müdürlükleri
kurabileceği gibi müdürlüklere bağlı şubeler de kurabilir.
(2) (Ek:
15/8/2017-KHK-694/162 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7078/157 md.) Ticaret
sicili, Bakanlığın gözetim ve denetiminde ticaret sicili müdürlükleri ve
şubeleri tarafından tutulur. (2)
(3) Ticaret sicili kayıtlarının elektronik
ortamda tutulmasına ilişkin usul ve esaslar Kanunun 26 ncı maddesine göre çıkarılacak yönetmelikte gösterilir. Bu kayıtlar ile tescil ve ilan
edilmesi gereken içeriklerin düzenli olarak depolandığı ve elektronik ortamda
sunulabilen merkezi ortak veri tabanı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği nezdinde oluşturulur.(1)
(4) Ticaret sicili müdürlüğünün kurulmasında
aranacak şartlar ve odalar arasında sicil işlemleri ile ilgili olarak varlığı
gerekli işbirliğinin sağlanmasına ilişkin esaslar, Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca çıkarılacak bir tebliğle
düzenlenir.(1)
––––––––––––––––
(1) 26/6/2012 tarihli ve 6335 sayılı Kanunun 40
ıncı maddesiyle, bu maddenin ikinci fıkrasında yer alan “tüzükle” ibaresi
“Kanunun 26 ncı maddesine göre çıkarılacak yönetmelikte”, üçüncü fıkrasında yer
alan “yönetmelikle” ibaresi “tebliğle” şeklinde değiştirilmiştir.
(2) 15/8/2017 tarihli ve 694 sayılı KHK’nin 162
nci maddesiyle, bu maddeye birinci fıkrasından sonra gelmek üzere ikinci fıkra
eklenmiş ve diğer fıkralar buna göre teselsül ettirilmiş, daha sonra bu hüküm
1/2/2018 tarihli ve 7078 sayılı Kanunun 157 nci maddesiyle aynen kabul edilerek
kanunlaşmıştır.
10980-1
(5) (Ek: 26/6/2012-6335/3
md.) Ticaret sicili kayıt işlemlerinin elektronik ortamda yapılması için
toplanması ve işlenmesi gerekli olan kişisel veriler, kişisel
verilerin korunması ve bilgi güvenliğinin sağlanmasına ilişkin mevzuata uygun bir şekilde
korunur.
II - Yönetim
MADDE 25- (1)
(Değişik: 15/8/2017-KHK-694/163 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7078/158 md.) Ticaret
sicili, ticaret sicili müdürü tarafından yönetilir. Ticaret sicili müdürü, 26
ncı maddeye göre çıkarılan yönetmelikte belirlenen nitelikleri haiz kişiler
arasından odanın teklifi üzerine veya Gümrük ve Ticaret Bakanlığının uyarısına
rağmen otuz gün içerisinde teklif edilmemesi halinde resen Gümrük ve Ticaret
Bakanlığınca atanır ve aynı usulle görevden alınabilir. Aynı usulle ticaret
sicili müdürlüğünün iş hacmine göre, yeteri kadar müdür yardımcısı
görevlendirilir. Ticaret sicili müdürlüklerinde çalışacak personelin tavan ve
taban ücreti her yıl Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin görüşü alınarak
Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca belirlenir.
(2) Ticaret sicilinin tutulmasından doğan bütün
zararlardan Devlet ve ilgili oda müteselsilen sorumludur. Devlet ve sicil
görevlilerini atamaya yetkili kurum zararın doğmasında kusuru
bulunanlara rücu eder. Ticaret sicili
müdürü ve yardımcıları ile diğer personeli, görevleriyle
ilgili suçlardan dolayı kamu görevlisi olarak cezalandırılır ve bunlara karşı
işlenmiş suçlar kamu görevlisine karşı işlenmiş sayılır.
(3) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, ticaret
sicili müdürlüklerinin faaliyetlerini her zaman denetlemeye ve gerekli
önlemleri almaya yetkilidir. Ticaret sicili müdürlükleri, adı geçen Bakanlıkça
alınan önlemlere ve verilen talimatlara uymakla yükümlüdür. (Ek cümle:
15/8/2017-KHK-694/163 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7078/158 md.) Odalar tarafından ticaret sicili müdürü ve müdür yardımcıları ile
ticaret sicil işlemlerinde görevli personele görevleri dışında başka bir görev
verilemez.
III – Yönetmelik (1)
MADDE 26- (1)
Ticaret sicili müdürlüğünün kurulması, sicil defterlerinin tutulması,
tescil zorunluluğunun yerine getirilmesine ilişkin usul ve esaslar, sicil
müdürlerinin kararlarına karşı itiraz yolları, sicil müdür ve yardımcıları ile
diğer personelde aranacak nitelikler, disiplin işleri ile bu konuyla ilgili
diğer esas ve usuller Cumhurbaşkanınca çıkarılacak yönetmelikte düzenlenir.(2)
–––––––––––––––
(1) 26/6/2012 tarihli ve 6335 sayılı Kanunun 40
ıncı maddesiyle, bu maddenin başlığında yer alan “Tüzük” ibaresi “Yönetmelik”,
birinci fıkrasında yer alan “bir tüzükle” ibaresi “Gümrük ve Ticaret
Bakanlığınca hazırlanan ve Bakanlar Kurulunca çıkarılacak yönetmelikte”
şeklinde değiştirilmiştir.
(2) 2/7/2018
tarihli ve 700 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 192 nci maddesiyle bu fıkrada
yer alan “Gümrük ve
Ticaret Bakanlığınca hazırlanan ve Bakanlar
Kurulunca” ibaresi “Cumhurbaşkanınca” şeklinde değiştirilmiştir.
10981
B) Tescil
I - Şartları
1. İstem
MADDE 27- (1)
Ticaret siciline tescil, kural olarak istem üzerine yapılır. Resen veya
yetkili kurum veya kuruluşun bildirmesi üzerine yapılacak tescillere ilişkin
hükümler saklıdır. Harca tabi işlerde, tescil anının saptanmasında harç makbuzunun
tarihi belirleyicidir. 34 üncü madde hükümleri saklıdır.
(2) Ticaret sicili müdürlükleri, kurumlar vergisi mükellefi
olup da bu madde uyarınca tescil için başvuran mükelleflerin başvuru evrakının
birer suretini ilgili vergi dairesine intikal ettirir. Bu mükelleflerin işe
başlamayı bildirme yükümlülükleri yerine getirilmiş sayılır.(1)
2. İlgililer
MADDE 28- (1)
Tescil istemi ilgililer, temsilcileri veya hukuki halefleri tarafından
yetkili sicil müdürlüğüne yapılır.
(2) Bir hususun tescilini istemeye birden çok
kimse zorunlu ve yetkili olduğu takdirde, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça,
bunlardan birinin talebi üzerine yapılan tescil tümü tarafından istenmiş
sayılır.
3. İstemin şekli
MADDE 29- (1)
Tescil istemi dilekçe ile yapılır.
(2) Dilekçe sahibi kimliğini ispat etmek
zorundadır. Dilekçedeki imza noterlikçe onaylanmışsa, ayrıca kimliğin
ispatlanmasına gerek yoktur.
4. Süre
MADDE 30- (1)
Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, tescili isteme süresi onbeş gündür.
(2) Bu süre, tescili gerekli işlemin veya
olgunun gerçekleştiği; tamamlanması bir senet veya belgenin düzenlenmesine
bağlı olan durumlarda, bu senet veya belgenin düzenlendiği tarihten başlar.
(3) Ticaret sicili müdürlüğünün yetki çevresi
dışında oturanlar için bu süre bir aydır.
5. Değişiklikler
MADDE 31- (1)
Tescil edilmiş hususlarda meydana gelen her türlü değişiklik de tescil
olunur.
(2) Tescilin dayandığı olgu veya işlemler
tamamen veya kısmen sona erer ya da ortadan kalkarsa sicildeki kayıt da kısmen
yahut tamamen silinir.
(3) Her iki hâlde 27 ilâ 30 uncu madde hükümleri
geçerlidir.
II - Sicil müdürünün görevleri
1. İnceleme görevi ve geçici tescil
MADDE 32- (1)
Sicil müdürü tescil için aranan kanuni şartların var olup olmadığını
incelemekle yükümlüdür.
–––––––––––––––
(1) 26/6/2012 tarihli ve 6335 sayılı Kanunun 40
ıncı maddesiyle, bu fıkrada yer alan “memurlukları” ibaresi “müdürlükleri”,
“evraklarının” ibaresi “evrakının” ve “bir” ibaresi “birer” şeklinde
değiştirilmiştir.
10982
(2) Tüzel kişilerin tescilinde, özellikle şirket
sözleşmesinin, emredici hükümlere aykırı olup olmadığı ve söz konusu
sözleşmenin kanunun bulunmasını zorunluluk olarak öngördüğü hükümleri içerip
içermediği incelenir.
(3) Tescil edilecek hususların gerçeği tam
olarak yansıtmaları, üçüncü kişilerde yanlış izlenim yaratacak nitelik
taşımamaları ve kamu düzenine aykırı olmamaları şarttır.
(4) Çözümü bir mahkeme kararına bağlı bulunan
veya sicil müdürü tarafından kesin olarak tescilinde duraksanan hususlar,
ilgililerin istemi üzerine geçici olarak tescil olunur. Ancak, ilgililer üç ay
içinde mahkemeye başvurduklarını veya aralarında anlaştıklarını ispat
etmezlerse geçici tescil resen silinir. Mahkemeye başvurulduğu takdirde
kesinleşmiş olan hükmün sonucuna göre işlem yapılır.
2. Tescile davet ve ceza
MADDE 33- (1)
Tescili zorunlu olup da kanuni şekilde ve süresi içinde tescili istenmemiş
olan veya 32 nci maddenin üçüncü fıkrasındaki şartlara uymayan bir hususu haber
alan sicil müdürü, ilgilileri, belirleyeceği uygun bir süre içinde kanuni
zorunluluklarını yerine getirmeye veya o hususun tescilini gerektiren
sebeplerin bulunmadığını ispat etmeye çağırır.
(2) (Değişik: 26/6/2012-6335/4 md.) Sicil müdürünce
verilen süre içinde tescil isteminde bulunmayan
ve kaçınma sebeplerini de bildirmeyen kişi, sicil müdürünün
teklifi üzerine mahallin en büyük mülki amiri tarafından bin Türk Lirası idari para cezasıyla cezalandırılır.
(3) Süresi içinde kaçınma sebepleri bildirildiği
takdirde, sicilin bulunduğu yerde ticari davalara bakmakla görevli asliye
ticaret mahkemesi, dosya üzerinde inceleme yaparak tescili gerekli olan bir
hususun bulunduğu sonucuna varırsa, bunun tescilini sicil müdürüne emreder,
aksi takdirde tescil istemini reddeder. Süresi içinde tescil isteminde
bulunmayan veya kaçınma sebeplerini bildirmeyen kişinin ikinci fıkradaki
cezayla cezalandırılması bu fıkra hükmünün uygulanmasına engel oluşturmaz.
3. İtiraz
MADDE 34- (1)
İlgililer, tescil, değişiklik veya silinme istemleri ile ilgili olarak,
sicil müdürlüğünce verilecek kararlara karşı, tebliğlerinden itibaren sekiz gün
içinde, sicilin bulunduğu yerde ticari davalara bakmakla görevli asliye ticaret
mahkemesine dilekçe ile itiraz edebilirler.
(2) Bu itiraz mahkemece dosya üzerinden
incelenerek karara bağlanır. Ancak, sicil müdürünün kararı, üçüncü
kişilerin sicilde kayıtlı bulunan hususlara
ilişkin menfaatlerine aykırı olduğu takdirde, itiraz edenle üçüncü kişi
de dinlenir. Bunlar mahkemeye gelmezlerse dosya üzerinden karar verilir.
III - Açıklık
MADDE 35- (1)
Tescil işleminin dayanakları olan dilekçe, beyanname, senetler, belgeler ve
ilanları içeren gazeteler, üzerlerine sicil defterinin tarih ve numaraları
yazılarak sicil müdürlüğünce saklanır.
(2) Herkes ticaret sicilinin içeriğini ve
müdürlükte saklanan tüm senet ve belgeleri inceleyebileceği gibi giderini
ödeyerek bunların onaylı suretlerini de alabilir. Bir hususun sicilde kayıtlı
olup olmadığına dair onaylı belge de istenebilir.
(3) Tescil edilen hususlar, kanun veya Kanunun
26 ncı maddesine göre çıkarılacak yönetmelikte aksine bir hüküm bulunmadıkça ilan olunur.(1)
(4) İlan, Türkiye genelinde sicil kayıtlarının
ilanına özgü Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi ile yapılır.
–––––––––––––––
(1) 26/6/2012 tarihli ve 6335 sayılı Kanunun 40
ıncı maddesiyle, bu fıkrada yer alan “tüzükte” ibaresi “Kanunun 26 ncı
maddesine göre çıkarılacak yönetmelikte” şeklinde değiştirilmiştir.
10983
IV - Sonuçları
1. Tescil ve ilanın üçüncü kişilere etkisi
MADDE 36- (1)
Ticaret sicili kayıtları nerede bulunurlarsa bulunsunlar, üçüncü kişiler
hakkında, tescilin Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiği; ilanın
tamamı aynı nüshada yayımlanmamış ise, son kısmının yayımlandığı günü izleyen
iş gününden itibaren hukuki sonuçlarını doğurur. Bu günler, tescilin ilanı
tarihinden itibaren işlemeye başlayacak olan sürelere de başlangıç olur.
(2) Bir hususun tescil ile beraber derhâl üçüncü
kişiler hakkında sonuç doğuracağına veya sürelerin derhâl işleyeceğine ilişkin
özel hükümler saklıdır.
(3) Üçüncü kişilerin, kendilerine karşı sonuç
doğurmaya başlayan sicil kayıtlarını bilmediklerine ilişkin iddiaları
dinlenmez.
(4) Tescili zorunlu olduğu hâlde tescil
edilmemiş veya tescil edilip de ilanı zorunlu iken ilan olunmamış bir husus,
ancak bunu bildikleri veya bilmeleri gerektiği ispat edildiği takdirde, üçüncü
kişilere karşı ileri sürülebilir.
2. Görünüşe güven
MADDE 37- (1)
Tescil kaydı ile ilan edilen durum arasında aykırılık bulunması hâlinde,
tescil edilmiş olan gerçek durumu bildikleri ispat edilmediği sürece, üçüncü
kişilerin ilan edilen duruma güvenleri korunur.
3. Sorumluluk
MADDE 38- (1)
(Değişik birinci cümle: 26/6/2012-6335/5 md.) Tescil ve kayıt için gerçeğe aykırı beyanda bulunanlar, ikibin Türk Lirası idari para cezasıyla cezalandırılır. Gerçeğe aykırı tescilden dolayı zarar
görenlerin tazminat hakları saklıdır.
(2) Kayıtların 32 nci maddenin üçüncü fıkrası
hükümlerine uymadığını öğrendikleri hâlde düzeltilmesini istemeyenler ve tescil
olunan bir hususun değişmesi, sona ermesi veya kaldırılması dolayısıyla, kaydın
değiştirilmesini veya silinmesini istemeye ya da yeniden tescili gereken bir
hususu tescil ettirmeye zorunlu olup da bunu yapmayanlar, bu kusurları
nedeniyle üçüncü kişilerin uğradıkları zararları tazmin ile yükümlüdürler.
ÜÇÜNCÜ KISIM
Ticaret Unvanı ve İşletme Adı
A) Ticaret unvanı
I - Kullanma zorunluluğu
1. Genel olarak
MADDE 39- (1)
Her tacir, ticari işletmesine ilişkin işlemleri, ticaret unvanıyla yapmak
ve işletmesiyle ilgili senetlerle diğer belgeleri bu unvan altında imzalamak
zorundadır.
(2) (Değişik birinci cümle: 26/6/2012-6335/6 md.) Tescil
edilen ticaret unvanı, ticari işletmenin görülebilecek bir yerine okunaklı bir şekilde yazılır. Tacirin işletmesiyle ilgili olarak düzenlediği ticari mektuplarda ve ticari
defterlere yapılan kayıtların
dayandığı belgelerde tacirin sicil numarası, ticaret unvanı, işletmesinin merkezi ile tacir internet sitesi oluşturma yükümlülüğüne tabi ise tescil edilen
internet sitesinin adresi de gösterilir. Tüm bu bilgiler şirketin
internet sitesinde de yayımlanır. Bu
sitede ayrıca, anonim şirketlerde yönetim kurulu başkan ve üyelerinin adları ve soyadları ile taahhüt edilen ve ödenen sermaye miktarı, limited şirketlerde müdürlerin adları ve soyadları ile taahhüt edilen ve ödenen sermaye miktarı, sermayesi
paylara bölünmüş
komandit şirketlerde yöneticilerin
adları ve soyadları ile taahhüt edilen ve ödenen sermaye
miktarı yayımlanır.
10984
2. Tescil
MADDE 40- (1)
Her tacir, ticari işletmenin açıldığı günden itibaren onbeş gün içinde,
ticari işletmesini ve seçtiği ticaret unvanını, işletme merkezinin bulunduğu
yer ticaret siciline tescil ve ilan ettirir.
(2) (Değişik:28/1/2021-7263/22 md.) Gerçek kişi
tacir ile tüzel kişi tacir adına imzaya yetkili olanların imzaları, kamu kurum
ve kuruluşlarınca veri tabanlarında tutulan imza verilerinden elektronik
ortamda temin edilerek merkezi ortak veri tabanındaki sicil dosyasına
kaydedilir. Kamu kurum ve kuruluşlarının veri tabanlarında imza kaydının
bulunmaması halinde, imzaya yetkili kişilerin imza beyanlarının ticaret sicili
müdürlüğüne verilmesinin usul ve esasları ile bu maddenin uygulanmasına ilişkin
diğer usul ve esaslar Ticaret Bakanlığınca çıkarılacak tebliğ ile belirlenir.
(3) Merkezi Türkiye’de bulunan ticari işletmelerin
şubeleri de bulundukları yerin ticaret siciline tescil ve ilan olunur. Ticaret
unvanına ve imza örneklerine ilişkin birinci ve ikinci fıkra hükümleri bu
işletmelere de uygulanır. Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça
merkezin bağlı olduğu sicile geçirilen kayıtlar şubenin bağlı bulunduğu sicile
de tescil olunur. Ancak, bu hususta şubenin bulunduğu yer sicil müdürlüğünün
ayrı bir inceleme zorunluluğu yoktur.
(4) Merkezleri Türkiye dışında bulunan ticari
işletmelerin Türkiye’deki şubeleri, kendi ülkelerinin kanunlarının ticaret
unvanına ilişkin hükümleri saklı kalmak şartıyla, yerli ticari işletmeler gibi
tescil olunur. Bu şubeler için yerleşim yeri Türkiye’de bulunan tam yetkili bir
ticari mümessil atanır. Ticari işletmenin birden çok şubesi varsa, ilk şubenin
tescilinden sonra açılacak şubeler yerli ticari işletmelerin şubeleri gibi
tescil olunur.
II - Ticaret unvanının şekli
1. Gerçek kişiler
MADDE 41- (1)
Gerçek kişi olan tacirin ticaret unvanı 46 ncı maddeye uygun olarak
yapabileceği ekler ile kısaltılmadan yazılacak adı ve soyadından oluşur.
2. Tüzel kişiler
a) Kollektif ve komandit şirketler
MADDE 42- (1)
Kollektif şirketin ticaret unvanı, bütün ortakların veya ortaklardan en az
birinin adı ve soyadıyla şirketi ve türünü gösterecek bir ibareyi içerir.
(2) Adi veya sermayesi paylara bölünmüş
komandit şirketlerin ticaret unvanı, komandite ortaklardan en az birinin adı ve
soyadıyla şirketi ve türünü gösterecek bir ibareyi içerir. Bu şirketlerin
ticaret unvanlarında komanditer ortakların adları ve soyadları veya ticaret
unvanları bulunamaz.
b) Anonim, limited ve kooperatif şirketler
MADDE 43- (1)
Anonim, limited ve kooperatif şirketler, işletme konusu gösterilmek ve 46
ncı madde hükmü saklı kalmak şartıyla, ticaret unvanlarını serbestçe
seçebilirler.
(2) Ticaret unvanlarında, “anonim şirket”,
“limited şirket” ve “kooperatif” kelimelerinin bulunması şarttır. Bu
şirketlerin ticaret unvanında, gerçek bir kişinin adı veya soyadı yer aldığı
takdirde, şirket türünü gösteren ibareler, baş harflerle veya başka bir şekilde
kısaltma yapılarak yazılamaz.
c) Tacir sayılan diğer tüzel kişiler ve donatma
iştiraki
MADDE 44- (1)
Ticari işletmeye sahip olan dernek, vakıf ve diğer tüzel kişilerin ticaret
unvanları, adlarıdır.
(2) Donatma iştirakinin ticaret unvanı, ortak
donatanlardan en az birinin adı ve soyadını veya deniz ticaretinde kullanılan
geminin adını içerir. Soyadları ve gemi adı kısaltılamaz. Ticaret unvanında
ayrıca donatma iştirakini gösterecek bir ibare de bulunur.
10985
d) Ortak hükümler
MADDE 45- (1)
Bir ticaret unvanına Türkiye’nin herhangi bir sicil dairesinde daha önce
tescil edilmiş bulunan diğer bir unvandan ayırt edilmesi için gerekli olduğu
takdirde, ek yapılır.
3. Ekler
MADDE 46- (1)
Tacirin kimliği, işletmesinin genişliği, önemi ve finansal durumu hakkında,
üçüncü kişilerde yanlış bir görüşün oluşmasına sebep olacak nitelikte
bulunmamak, gerçeğe ve kamu düzenine aykırı olmamak şartıyla; her ticaret
unvanına, işletmenin özelliklerini belirten veya unvanda yer alan kişilerin
kimliklerini gösteren ya da hayalî adlardan ibaret olan ekler yapılabilir.
(2) Tek başlarına ticaret yapan gerçek kişiler
ticaret unvanlarına bir şirketin var olduğu izlenimini uyandıracak ekler
yapamazlar.
(3) “Türk”, “Türkiye”, “Cumhuriyet” ve “Millî”
kelimeleri bir ticaret unvanına ancak Cumhurbaşkanı kararıyla konabilir.(1)
4. Ticaret unvanının devamı
MADDE 47- (1)
Ticari işletme sahibinin veya bir ortağın ticaret unvanında yer alan adı
kanunen değişir veya yetkili makamlar tarafından değiştirilirse unvan olduğu
gibi kalabilir.
(2) Kollektif veya komandit şirkete ya da
donatma iştirakine yeni ortakların girmesi hâlinde ticaret unvanı
değiştirilmeksizin olduğu gibi kalabilir. Bu şirketlerden birinin ticaret
unvanına adı dâhil olan bir ortağın ölümü üzerine mirasçıları onun yerine
geçerek şirketin devamını kabul eder veya şirkete girmemekle beraber bu hususta
izinlerini yazılı şekilde bildirirlerse şirket unvanı olduğu gibi
bırakılabilir. Şirketten ayrılan ortağın adı da yazılı izni alınmak şartıyla
şirket unvanında kalabilir.
5. Şubeler
MADDE 48- (1)
Her şube, kendi merkezinin ticaret unvanını, şube olduğunu belirterek kullanmak
zorundadır. Bu unvana şube ile ilgili ekler yapılabilir.
(2) 41 ve 45 inci maddeler şubenin ticaret
unvanı hakkında da uygulanır.
(3) Merkezi yabancı ülkede bulunan bir
işletmenin Türkiye’deki şubesinin ticaret unvanında, merkezin ve şubenin
bulunduğu yerlerin ve şube olduğunun gösterilmesi şarttır.
6. Ticaret unvanının devri
MADDE 49- (1)
Ticaret unvanı işletmeden ayrı olarak başkasına devredilemez.
(2) Bir işletmenin devri, aksi açıkça kabul
edilmiş olmadıkça, unvanın da devri sonucunu doğurur. Devir hâlinde devralan,
unvanı aynen kullanma hakkına sahiptir.
III - Ticaret unvanının korunması
1. İlke
MADDE 50- (1)
Usulen tescil ve ilan edilmiş olan ticaret unvanını kullanma hakkı sadece
sahibine aittir.
2. Bildirim ve ceza
MADDE 51- (1)
Bütün mahkemeler, memurlar, ticaret ve sanayi odaları, noterler ve Türk Patent
Enstitüsü görevlerini yaparlarken bir ticaret unvanının tescil edilmediğini,
kanun hükümlerine aykırı olarak tescil edildiğini veya kullanıldığını
öğrenirlerse durumu yetkili makamlara bildirmek zorundadırlar.(2)
––––––––––––––––
(1) 2/7/2018
tarihli ve 700 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 192 nci maddesiyle bu fıkrada
yer alan “Bakanlar Kurulu”
ibaresi “Cumhurbaşkanı” şeklinde değiştirilmiştir.
(2) 26/6/2012 tarihli ve 6335 sayılı Kanunun 7
nci maddesiyle, bu fıkrada yer alan “ticaret sicili müdürüne ve Cumhuriyet
savcılığına” ibaresi “makamlara” şeklinde değiştirilmiştir.
10986
(2) (Değişik: 26/6/2012-6335/7 md.) 39 ilâ 45 inci veya 48 inci maddeleri ihlal edenler, ikibin Türk Lirası idari
para cezasıyla cezalandırılır.
(3) (Ek:
26/6/2012-6335/7 md.) 46 ncı maddeyi ihlal edenler veya 49 uncu maddeye
aykırı olarak ticaret unvanını devredenlerle devralan ve kullananlar, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezasıyla cezalandırılır.
3. Unvanına tecavüz edilen kimsenin hakları
MADDE 52- (1)
Ticaret unvanının, ticari dürüstlüğe aykırı biçimde bir başkası tarafından
kullanılması hâlinde hak sahibi, bunun tespitini, yasaklanmasını; haksız
kullanılan ticaret unvanı tescil edilmişse kanuna uygun bir şekilde
değiştirilmesini veya silinmesini, tecavüzün sonucu olan maddi durumun ortadan
kaldırılmasını, gereğinde araçların ve ilgili malların imhasını ve zarar varsa,
kusurun ağırlığına göre maddi ve manevi tazminat isteyebilir. Maddi tazminat
olarak mahkeme, tecavüz sonucunda mütecavizin elde etmesi mümkün görülen
menfaatinin karşılığına da hükmedebilir.
(2) Mahkeme, davayı kazanan tarafın istemi
üzerine, giderleri aleyhine hüküm verilen kimseye ait olmak üzere, kararın
gazete ile yayımlanmasına da karar verebilir.
B) İşletme adı
MADDE 53- (1)
İşletme sahibi ile ilgili olmaksızın doğrudan doğruya işletmeyi tanıtmak ve
benzer işletmelerden ayırt etmek için kullanılan adların da sahipleri
tarafından tescil ettirilmesi gerekir. Tescil edilen işletme adları hakkında da
38, 45, 47, 50, 51 ve 52 nci maddeler uygulanır.
DÖRDÜNCÜ KISIM
Haksız Rekabet
A) Genel olarak
I - Amaç ve ilke
MADDE 54- (1)
Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların
menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.
(2) Rakipler arasında veya tedarik edenlerle
müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına
diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka
aykırıdır.
II - Dürüstlük kuralına aykırı davranışlar, ticari
uygulamalar
MADDE 55- (1)
Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır:
a) Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış
yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar
ve özellikle;
1. Başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini,
fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya
gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek,
2. Kendisi, ticari işletmesi, işletme işaretleri,
malları, iş ürünleri, faaliyetleri, fiyatları, stokları, satış kampanyalarının
biçimi ve iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda
bulunmak veya aynı yollarla üçüncü kişiyi rekabette öne geçirmek,
3. Paye, diploma veya ödül almadığı hâlde bunlara
sahipmişçesine hareket ederek müstesna yeteneğe malik bulunduğu zannını
uyandırmaya çalışmak veya buna elverişli doğru olmayan meslek adları ve
sembolleri kullanmak,
4. Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya
işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,
10987
5. Kendisini, mallarını, iş ürünlerini, faaliyetlerini,
fiyatlarını, gerçeğe aykırı, yanıltıcı, rakibini gereksiz yere kötüleyici veya
gereksiz yere onun tanınmışlığından yararlanacak şekilde; başkaları, malları,
iş ürünleri veya fiyatlarıyla karşılaştırmak ya da üçüncü kişiyi benzer
yollardan öne geçirmek,
6. Seçilmiş bazı malları, iş ürünlerini veya
faaliyetleri birden çok kere tedarik fiyatının altında satışa sunmak, bu
sunumları reklamlarında özellikle vurgulamak ve bu şekilde müşterilerini,
kendisinin veya rakiplerinin yeteneği hakkında yanıltmak; şu kadar ki, satış
fiyatının, aynı çeşit malların, iş ürünlerinin veya faaliyetlerinin benzer
hacimde alımında uygulanan tedarik fiyatının altında olması hâlinde yanıltmanın
varlığı karine olarak kabul olunur; davalı, gerçek tedarik fiyatını ispatladığı
takdirde bu fiyat değerlendirmeye esas olur,
7. Müşteriyi ek edimlerle sunumun gerçek değeri
hakkında yanıltmak,
8. Müşterinin karar verme özgürlüğünü özellikle
saldırgan satış yöntemleri ile sınırlamak,
9. Malların, iş ürünlerinin veya faaliyetlerin
özelliklerini, miktarını, kullanım amaçlarını, yararlarını veya tehlikelerini
gizlemek ve bu şekilde müşteriyi yanıltmak,
10. Taksitle satım sözleşmelerine veya buna benzer
hukuki işlemlere ilişkin kamuya yapılan ilanlarda unvanını açıkça belirtmemek,
peşin veya toplam satış fiyatını veya taksitle satımdan kaynaklanan ek maliyeti
Türk Lirası ve yıllık oranlar üzerinden belirtmemek,
11. Tüketici kredilerine ilişkin kamuya yapılan
ilanlarda unvanını açıkça belirtmemek veya kredilerin net tutarlarına, toplam
giderlerine, efektif yıllık faizlerine ilişkin açık beyanlarda bulunmamak,
12. İşletmesine ilişkin faaliyetleri çerçevesinde,
taksitle satım veya tüketici kredisi sözleşmeleri sunan veya akdeden ve bu
bağlamda sözleşmenin konusu, fiyatı, ödeme şartları, sözleşme süresi,
müşterinin cayma veya fesih hakkına veya kalan borcu vadeden önce ödeme hakkına
ilişkin eksik veya yanlış bilgiler içeren sözleşme formülleri kullanmak.
b) Sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye
yöneltmek; özellikle;
1. Müşterilerle kendisinin bizzat sözleşme yapabilmesi
için, onları başkalarıyla yapmış oldukları sözleşmelere aykırı davranmaya
yöneltmek,
2. Üçüncü kişilerin işçilerine, vekillerine ve diğer
yardımcı kişilerine, haketmedikleri ve onları işlerinin ifasında yükümlülüklerine
aykırı davranmaya yöneltebilecek yararlar sağlayarak veya önererek, kendisine
veya başkalarına çıkar sağlamaya çalışmak,
3. İşçileri, vekilleri veya diğer yardımcı kişileri,
işverenlerinin veya müvekkillerinin üretim ve iş sırlarını ifşa etmeye veya ele
geçirmeye yöneltmek,
4. Onunla kendisinin bu tür bir sözleşme yapabilmesi
için, taksitle satış, peşin satış veya tüketici kredisi sözleşmesi
yapmış olan alıcının veya kredi alan
kişinin, bu sözleşmeden caymasına veya peşin satış sözleşmesi
yapmış olan alıcının bu sözleşmeyi feshetmesine yöneltmek.
c) Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanma;
özellikle;
1. Kendisine emanet edilmiş teklif, hesap veya plan
gibi bir iş ürününden yetkisiz yararlanmak,
2. Üçüncü kişilere ait teklif, hesap veya plan gibi bir
iş ürününden, bunların kendisine yetkisiz olarak tevdi edilmiş veya sağlanmış
olduğunun bilinmesi gerektiği hâlde, yararlanmak,
3. Kendisinin uygun bir katkısı olmaksızın başkasına
ait pazarlanmaya hazır çalışma ürünlerini teknik çoğaltma yöntemleriyle
devralıp onlardan yararlanmak.
10988
d) Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa
etmek; özellikle, gizlice ve izinsiz olarak ele geçirdiği veya başkaca hukuka
aykırı bir şekilde öğrendiği bilgileri ve üretenin iş sırlarını değerlendiren
veya başkalarına bildiren dürüstlüğe aykırı davranmış olur.
e) İş şartlarına uymamak; özellikle kanun veya
sözleşmeyle, rakiplere de yüklenmiş olan veya bir meslek dalında veya çevrede
olağan olan iş şartlarına uymayanlar dürüstlüğe aykırı davranmış olur.
f) Dürüstlük kuralına aykırı işlem şartları kullanmak.
Özellikle yanıltıcı bir şekilde diğer taraf aleyhine;
1. Doğrudan veya yorum yoluyla uygulanacak kanuni
düzenlemeden önemli ölçüde ayrılan, veya
2. Sözleşmenin niteliğine önemli ölçüde aykırı haklar
ve borçlar dağılımını öngören, önceden yazılmış genel işlem şartlarını
kullananlar dürüstlüğe aykırı davranmış olur.
B) Hukuki sorumluluk
I - Çeşitli davalar
MADDE 56- (1)
Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri
veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle
karşılaşabilecek olan kimse;
a) Fiilin haksız olup olmadığının tespitini,
b) Haksız rekabetin men’ini,
c) Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan
kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu
beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız
rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını,
d) Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini,
e) Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen
şartların varlığında manevi tazminat verilmesini,
isteyebilir. Davacı lehine ve (d) bendi hükmünce
tazminat olarak hâkim, haksız rekabet sonucunda davalının elde etmesi mümkün
görülen menfaatin karşılığına da karar verebilir.
(2) Ekonomik çıkarları zarar gören veya böyle
bir tehlikeyle karşılaşabilecek müşteriler de birinci fıkradaki davaları
açabilirler, ancak araçların ve malların imhasını isteyemezler.
(3) Ticaret ve sanayi odaları, esnaf odaları,
borsalar ve tüzüklerine göre üyelerinin ekonomik menfaatlerini korumaya yetkili
bulunan diğer meslekî ve ekonomik birlikler ile tüzüklerine göre tüketicilerin
ekonomik menfaatlerini koruyan sivil toplum kuruluşlarıyla kamusal nitelikteki
kurumlar da birinci fıkranın (a), (b) ve (c) bentlerinde yazılı davaları
açabilirler.
(4) Bir kimse aleyhine birinci fıkranın (b) ve
(c) bentleri gereğince verilmiş olan hüküm, haksız rekabete konu malları,
doğrudan veya dolaylı bir şekilde ondan ticari amaçla elde etmiş olan kişiler
hakkında da icra olunur.
II - Çalıştıranın sorumluluğu
MADDE 57- (1)
Haksız rekabet fiili, hizmetlerini veya işlerini gördükleri sırada
çalışanlar veya işçiler tarafından işlenmiş olursa, 56 ncı maddenin birinci
fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yazılı davalar, çalıştıranlara karşı da
açılabilir.
(2) 56 ncı maddenin birinci fıkrasının (d) ve
(e) bentlerinde yazılı davalar hakkında Türk Borçlar Kanunu hükümleri
uygulanır.
10989
III - Basın, yayın, iletişim ve bilişim kuruluşlarının
sorumluluğu
MADDE 58- (1)
Haksız rekabet, her türlü basın, yayın, iletişim ve bilişim işletmeleriyle,
ileride gerçekleşecek teknik gelişmeler sonucunda faaliyete geçecek kuruluşlar
aracılığıyla işlenmişse, 56 ncı maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c)
bentlerinde yazılı davalar, ancak, basında yayımlanan şeyin, programın;
ekranda, bilişim aracında veya benzeri ortamlarda görüntülenenin; ses olarak
yayımlananın veya herhangi bir şekilde iletilenin sahipleri ile ilan veren
kişiler aleyhine açılabilir; ancak;
a) Yazılı basında yayımlanan şey, program, içerik,
görüntü, ses veya ileti, bunların sahiplerinin veya ilan verenin haberi
olmaksızın ya da onayına aykırı olarak yayımlanmışsa,
b) Yazılı basında yayımlanan şeyin, programın,
görüntünün, ses veya iletinin sahibinin veya ilan verenin kim olduğunun
bildirilmesinden kaçınılırsa,
c) Başka sebepler dolayısıyla yazılı basında yayımlanan
şeyin, programın, görüntünün, sesin, iletinin sahibinin veya ilan verenin
meydana çıkarılması veya bunlara karşı bir Türk mahkemesinde dava açılması
mümkün olmazsa,
yukarıda anılan davalar, yazı işleri müdürü, genel
yayın yönetmeni, program yapımcısı, görüntüyü, sesi, iletiyi, yayın, iletişim
ve bilişim aracına koyan veya koyduran kişi ve ilan servisi şefi; bunlar
gösterilemiyorsa, işletme veya kuruluş sahibi aleyhine açılabilir.
(2) Birinci fıkrada öngörülen hâller dışında,
aynı fıkrada sayılan kişilerden birinin kusuru hâlinde sıraya bakılmaksızın
dava açılabilir.
(3) 56 ncı maddenin birinci fıkrasının (d) ve
(e) bentlerinde yazılı davalarda Türk Borçlar Kanunu hükümleri uygulanır.
(4) Haksız rekabet fiilinin iletimini başlatmamış,
iletimin alıcısını veya fiili oluşturan içeriği seçmemiş veya fiili
gerçekleştirecek şekilde değiştirmemişse, bu
maddenin birinci fıkrasındaki davalar hizmet sağlayıcısı aleyhine
açılamaz; tedbir kararı verilemez. Mahkeme haksız rekabet eyleminin olumsuz
sonuçlarının kapsamlı veya vereceği zararın büyük olacağı durumlarda ilgili
hizmet sağlayıcısını da dinleyerek, haksız rekabet fiilinin sona erdirilmesini
veya önlenmesine ilişkin tedbir kararını hizmet sağlayıcı aleyhine de verebilir
veya içeriğin geçici olarak kaldırılması dâhil somut olaya uyan uygulanabilir
başka tedbirler alabilir.
IV - Kararın ilanı
MADDE 59- (1)
Mahkeme, davayı kazanan tarafın istemiyle, gideri haksız çıkan taraftan
alınmak üzere, hükmün kesinleşmesinden sonra ilan edilmesine de karar
verebilir. İlanın şeklini ve kapsamını mahkeme belirler.
V - Zamanaşımı
MADDE 60- (1)
56 ncı maddede yazılı davalar, davaya hakkı olan tarafın bu hakların doğumunu
öğrendiği günden itibaren bir yıl ve her hâlde bunların doğumundan itibaren üç
yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Şu kadar ki, haksız rekabet fiili aynı zamanda
26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu gereğince daha uzun dava zamanaşımı
süresine tabi olan cezayı gerektiren bir fiil niteliğinde ise, bu süre hukuk
davaları için de geçerli olur.
10990
VI - İhtiyati tedbirler
MADDE 61- (1)
Dava açma hakkını haiz bulunan kimsenin talebi üzerine mahkeme, mevcut durumun
olduğu gibi korunmasına, 56 ncı maddenin birinci fıkrasının (b) ve (c)
bentlerinde öngörüldüğü gibi haksız rekabet sonucu oluşan maddi durumun ortadan
kaldırılmasına, haksız rekabetin önlenmesine ve yanlış veya yanıltıcı
beyanların düzeltilmesine ve diğer tedbirlere, Hukuk Usulü Muhakemeleri
Kanununun ihtiyati tedbir hakkındaki hükümlerine göre karar verebilir.
(2) Ayrıca, hak sahibinin yetkilerine tecavüz
oluşturması hâlinde cezayı gerektiren haksız rekabet konusu mallara, ithalat
veya ihracat sırasında hak sahibinin talebi üzerine, gümrük idareleri
tarafından ihtiyati tedbir niteliğinde el konulabilir.
(3) El koyma ile ilgili uygulama bu konudaki
mevzuata tabidir.
(4) Gümrük idarelerindeki tedbir veya el koyma
kararının tebliğinden itibaren on gün içinde, esas hakkında ilgili mahkemede
dava açılmaz veya mahkemeden tedbir niteliğinde karar alınmazsa idarenin el
koyma kararı ortadan kalkar.
C) Ceza sorumluluğu
I - Cezayı gerektiren fiiller
MADDE 62- (1)
a) 55 inci maddede yazılı haksız rekabet fiillerinden birini kasten
işleyenler,
b) Kendi icap ve tekliflerinin rakiplerininkine tercih
edilmesi için kişisel durumu, ürünleri, iş ürünleri, ticari faaliyeti ve işleri
hakkında kasten yanlış veya yanıltıcı bilgi verenler,
c) Çalışanları, vekilleri veya diğer yardımcı kimseleri,
çalıştıranın veya müvekkillerinin üretim veya ticaret sırlarını ele
geçirmelerini sağlamak için aldatanlar,
d) Çalıştıranlar veya müvekkillerden, işçilerinin veya
çalışanlarının ya da vekillerinin, işlerini gördükleri sırada cezayı gerektiren
bir haksız rekabet fiilini işlediklerini öğrenip de bu fiili önlemeyenler veya
gerçeğe aykırı beyanları düzeltmeyenler,
fiil daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç
oluşturmadığı takdirde, 56 ncı madde gereğince hukuk davasını açma hakkını haiz
bulunanlardan birinin şikâyeti üzerine, her bir bent kapsamına giren fiiller
dolayısıyla iki yıla kadar hapis veya adli para cezasıyla cezalandırılırlar.
II - Tüzel kişilerin cezai sorumluluğu
MADDE 63- (1)
Tüzel kişilerin işlerini görmeleri sırasında bir haksız rekabet fiili işlenirse
62 nci madde hükmü, tüzel kişi adına hareket eden veya etmesi gerekmiş olan
organın üyeleri veya ortakları hakkında uygulanır. Haksız rekabet fiilinin bir
tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde, tüzel kişi hakkında bunlara
özgü güvenlik tedbirlerine de karar verilebilir.
BEŞİNCİ KISIM
Ticari Defterler
A) Defter tutma ve envanter
I - Defter tutma yükümlülüğü
MADDE 64- (1)
(Değişik: 26/6/2012-6335/8 md.) Her tacir, ticari defterleri tutmak ve
defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve
her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu
Kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır. Defterler, üçüncü kişi uzmanlara, makul bir süre içinde yapacakları incelemede işletmenin
faaliyetleri ve finansal durumu hakkında fikir
verebilecek şekilde tutulur. İşletme
faaliyetlerinin oluşumu ve gelişmesi defterlerden izlenebilmelidir.
10991
(2) Tacir, işletmesiyle ilgili olarak gönderilmiş bulunan her
türlü belgenin, fotokopi, karbonlu kopya, mikrofiş, bilgisayar kaydı veya
benzer şekildeki bir kopyasını, yazılı, görsel veya elektronik ortamda
saklamakla yükümlüdür.
(3) (Değişik: 26/6/2012-6335/8 md.) Fiziki ortamda tutulan
yevmiye defteri, defteri kebir ve envanter defteri ile dördüncü fıkrada sayılan
defterlerin açılış onayları, kuruluş sırasında ve kullanılmaya başlanmadan önce noter
tarafından yapılır. Bu
defterlerin izleyen faaliyet dönemlerindeki açılış onayları, defterlerin kullanılacağı faaliyet döneminin ilk
ayından önceki ayın sonuna kadar notere yaptırılır. Pay
defteri ile genel kurul toplantı ve müzakere defteri yeterli yaprakları bulunmak kaydıyla izleyen
faaliyet dönemlerinde de açılış onayı yaptırılmaksızın kullanılmaya devam edilebilir. (Değişik dördüncü cümle: 28/3/2013-6455/78 md.) Yevmiye defterinin
kapanış onayı, izleyen faaliyet döneminin altıncı ayının sonuna kadar, yönetim
kurulu karar defterinin kapanış onayı ise izleyen faaliyet döneminin birinci
ayının sonuna kadar notere yaptırılır. (Mülga
beşinci cümle: 15/2/2018-7099/22 md.) (…) Açılış onayının noter
tarafından yapıldığı hâllerde noter, ticaret sicili tasdiknamesini aramak
zorundadır. (Ek cümle:
15/2/2018-7099/22 md.) Ancak anonim ve limited şirketlerin ticaret siciline
tescili sırasında defterlerin açılış onayları ticaret sicili müdürlükleri
tarafından yapılır. Ticari defterlerin elektronik ortamda tutulması hâlinde bu defterlerin açılışlarında ve
yevmiye defteri ile yönetim kurulu karar defterinin
kapanışında noter veya ticaret sicili müdürlüğü onayı aranmaz. Fiziki ortamda veya elektronik ortamda
tutulan ticari defterlerin nasıl tutulacağı, defterlere kayıt zamanı, onay yenileme ile açılış ve kapanış onaylarının şekli ve
esasları Gümrük ve
Ticaret Bakanlığı ile Maliye Bakanlığınca müştereken çıkarılan
tebliğle belirlenir.(1)
(4) Pay defteri, yönetim kurulu karar defteri ve genel kurul
toplantı ve müzakere defteri gibi işletmenin muhasebesiyle ilgili olmayan
defterler de ticari defterlerdir. (Ek
cümleler:27/12/2020-7262/27 md.) Ticaret Bakanlığı, pay defteri, yönetim
kurulu karar defteri ile genel kurul toplantı ve müzakere defterinin elektronik
ortamda tutulmasını zorunlu kılabilir. Sermaye Piyasası Kanunu hükümleri
saklıdır.
(5) (Değişik: 26/6/2012-6335/8 md.) Bu Kanuna tabi gerçek ve tüzel kişiler, 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun defter tutma
ve kayıt zamanıyla ilgili hükümleri ile aynı Kanunun 175 inci ve mükerrer
257 nci maddelerinde yer alan yetkiye istinaden yapılan düzenlemelere uymak zorundadır. Bu Kanunun defter tutma, envanter, mali tabloların düzenlenmesi, aktifleştirme, karşılıklar, hesaplar, değerleme,
saklama ve ibraz hükümleri
213 sayılı Kanun ile diğer vergi kanunlarının aynı hususları düzenleyen hükümlerinin uygulanmasına, vergi kanunlarına uygun
olarak vergi matrahının
tespit edilmesine ve buna yönelik mali tabloların hazırlanmasına engel teşkil etmez.
II - Defterlerin tutulması
MADDE 65- (1)
Defterler ve gerekli diğer kayıtlar Türkçe tutulur. Kısaltmalar, rakamlar,
harfler ve semboller kullanıldığı takdirde bunların anlamları açıkça
belirtilmelidir.
(2) Defterlere yazımlar ve diğer gerekli kayıtlar, eksiksiz,
doğru, zamanında ve düzenli olarak yapılır.
(3) Bir yazım veya kayıt, önceki içeriği belirlenemeyecek şekilde
çizilemez ve değiştirilemez. Kayıt sırasında mı yoksa daha sonra mı yapıldığı
anlaşılmayan değiştirmeler yasaktır.
(4) Defterler ve gerekli diğer kayıtlar, olgu ve işlemleri
saptayan belgelerin dosyalanması şeklinde veya veri taşıyıcıları aracılığıyla
tutulabilir. (…)(2) Defterlerin ve gerekli diğer kayıtların
elektronik ortamda tutulması durumunda, bilgilerin saklanma süresince bunlara
ulaşılmasının ve bu süre içinde bunların her zaman kolaylıkla okunmasının temin
edilmiş olması şarttır. Elektronik ortamda tutulma hâlinde birinci ilâ üçüncü
fıkra hükümleri kıyas yoluyla uygulanır.(2)
––––––––––––––––
(1) 15/2/2018
tarihli ve 7099 sayılı Kanunun 22 nci maddesiyle, bu fıkranın son cümlesinden
önceki cümlesine “noter” ibaresinden sonra gelmek üzere “veya ticaret
sicili müdürlüğü” ibaresi eklenmiştir.
(2) 26/6/2012
tarihli ve 6335 sayılı Kanunun 41 inci maddesiyle, bu fıkrada yer alan “; şu
şartla ki, muhasebenin bu tutuluş biçimleri ve bu konuda uygulanan yöntemler
Türkiye Muhasebe Standartlarına uygun olmalıdır” ibaresi madde metninden
çıkarılmıştır.
10992
III - Envanter
MADDE 66- (1)
Her tacir, ticari işletmesinin açılışında, taşınmazlarını, alacaklarını,
borçlarını, nakit parasının tutarını ve diğer varlıklarını eksiksiz ve doğru
bir şekilde gösteren ve varlıkları ile borçlarının değerlerini teker teker
belirten bir envanter çıkarır.
(2) Tacir açılıştan sonra her faaliyet döneminin
sonunda da böyle bir envanter düzenler. Faaliyet dönemi veya başka bir kanuni
terimle hesap yılı oniki ayı geçemez. Envanter, düzenli bir işletme faaliyetinin
akışına uygun düşen süre içinde çıkarılır.
(3) Maddi duran malvarlığına dâhil varlıklarla,
ham ve yardımcı maddeler ve işletme malzemeleri düzenli olarak ikame ediliyor
ve toplam değerleri işletme için ikinci derecede önem taşıyorsa,
değişmeyen miktar ve değerle
envantere alınırlar; şu şartla ki, bunların
mevcutları miktar, değer ve bileşim olarak sadece küçük değişikliklere uğramış
olsunlar. Ancak, kural olarak üç yılda bir fiziksel sayım yapılması zorunludur.
(4) Aynı türdeki stok malvarlığı kalemleri,
diğer aynı nitelikteki veya yaklaşık aynı değerdeki taşınabilir malvarlığı
unsurları ve borçlar ayrı ayrı gruplar hâlinde toplanabilir ve ortalama
ağırlıklı değer ile envantere konulabilir.
IV - Envanteri
kolaylaştırıcı yöntemler
MADDE 67- (1)
Envanter çıkarılırken, malvarlığı mevcudu, sondaj yöntemine göre ve genel
kabul gören matematiksel-istatistiksel yöntemler yardımı ile çeşit, miktar ve
değer olarak belirlenir. Kullanılan yöntem, Türkiye Muhasebe Standartlarına
uygun olmalıdır. Bu şekilde düzenlenen envanterin vardığı sonuçlar, fiziksel
sayım yapılmış olsaydı elde edilecek olan envanterin sonuçlarına eş düşmelidir.
(2) Bir faaliyet döneminin kapanış envanteri
düzenlenmesinde Türkiye Muhasebe Standartlarına uygun başka bir yöntemin
uygulanması suretiyle, cins, miktar ve değer olarak malvarlığı mevcudunun
güvenle tespiti sağlanabiliyorsa fizikî envanter gerekli değildir.
(3) Faaliyet döneminin kapanışında, fizikî sayım
veya ikinci fıkraya göre izin verilen diğer bir usul kullanılarak malvarlığı
kalemlerinin cins, miktar ve değerine göre faaliyet döneminin kapanışından
önceki üç veya sonraki iki ay içinde bulunan bir gün itibarıyla düzenlenmiş
özel bir envanterde gösterilmişse, ayrıca bu özel envantere dayalı olarak ve
Türkiye Muhasebe Standartlarına uygun bir şekilde ileriye dönük tahmin
yöntemiyle, faaliyet döneminin sonunda mevcut varlıkların o faaliyet döneminin
sonu itibarıyla değerlemesi doğru yapılıyorsa, varlıklara ilişkin envanterin
yapılmasına gerek yoktur.
B) Açılış bilançosu, yılsonu finansal tabloları
I - Genel hükümler
1. Düzenleme yükümü
MADDE 68- (1)
Tacir, ticari faaliyetinin başında ve her faaliyet döneminin sonunda, varlık ve
borçlarının tutarlarının ilişkisini gösteren finansal tabloyu (sırasıyla açılış
bilançosunu ve yıllık bilançoyu) çıkarmak zorundadır. Açılış bilançosunda,
yılsonu finansal tablolarının, yılsonu bilançosuna ilişkin hükümleri uygulanır.
(2) Tacir, gelir tablosunu hazırlar.
(3) Bilanço ile gelir tablosu, yılsonu finansal
tablolarını oluşturur. 514 üncü madde ile Türkiye Muhasebe Standartlarının bu
konudaki hükümleri saklıdır.
2. Düzenlemeye ilişkin ilkeler
MADDE 69- (1)
Yılsonu finansal tablolar;
a) Türkiye Muhasebe Standartlarına uyularak
düzenlenmeli,
b) Açık ve anlaşılır olmalı,
c) Düzenli bir işletme faaliyeti akışının gerekli
kıldığı süre içinde çıkarılmalıdır.
3. Dil ve para birimi
MADDE 70- (1)
Yılsonu finansal tabloları Türkçe ve Türk Lirası ile düzenlenir. Bu konudaki
diğer kanunlarda yer alan istisnalar saklıdır.
4. İmza
MADDE 71- (1)
Finansal tablolar, tacir tarafından tarih atılarak imzalanır.
10993
II - Kalemlere ilişkin ilkeler
1. Tamlık ve mahsup yasağı
MADDE 72- (1)
Aksine kanuni hükümler ve Türkiye Muhasebe Standartları saklı kalmak kaydıyla,
finansal tabloların, ticari işletmenin tüm varlıklarını, borçlarını, peşin
ödenen giderler ile peşin tahsil edilen gelirleri, teknik terimle dönem ayırıcı
hesapları, bütün gelir ve giderleri doğru şekilde değerlendirilmiş olarak
göstermesi zorunludur. Mülkiyeti saklı tutulması kaydıyla iktisap edilen ve
işletmenin kendisinin veya üçüncü kişilerin borçları için rehnolunan ya da
başka bir şekilde teminata verilen malvarlığı unsurları, teminat verenin
bilançosunda gösterilir. Nakdî tevdilerin söz konusu olduğu hâllerde, bunlar
teminat alanın bilançosunda yer alır. Finansal kiralamaya ilişkin hükümler
saklıdır.
(2) Aktif kalemler pasif kalemlerle, giderler
gelirlerle, taşınmazlara ilişkin haklar, bunlarla ilgili yüklerle mahsup
edilemez.
2. Bilançonun içeriği
MADDE 73- (1)
Türkiye Muhasebe Standartlarında aksi öngörülmemişse bilançoda, duran ve
dönen varlıklar, özkaynaklar, borçlar ve dönem ayırıcı hesaplar ayrı kalemler
olarak gösterilir ve yeterli ayrıntıya inilerek şemalandırılır.
(2) Duran varlıklar içinde işletmeye devamlı
surette tahsis edilmiş bulunan varlıklar yer alır.
3. Aktifleştirme yasağı
MADDE 74- (1)
Türkiye Muhasebe Standartlarında aksi öngörülmemişse, işletmenin kuruluşu ve
özkaynak sağlanması amacıyla yapılan harcamalar için bilançoya aktif kalem
konulamaz.
(2) Bedelsiz olarak elde edilmiş, maddi olmayan duran
varlıklar için bilançonun aktifine kalem konulamaz; meğerki, Türkiye Muhasebe
Standartlarında aksi öngörülmüş olsun.
(3) Sigorta sözleşmelerinin yapılması için gerekli olan
giderler aktifleştirilemez; meğerki, Türkiye Muhasebe Standartlarında aksi
öngörülmüş olsun.
4. Karşılıklar
MADDE 75- (1)
Gerçekleşmesi şüpheli yükümlülük ve askıdaki işlemlerden doğabilecek muhtemel
kayıplar için Türkiye Muhasebe Standartlarında öngörülen kurallara göre
karşılık ayrılır.
5. Dönem ayırıcı hesaplar
MADDE 76- (1)
Bilanço gününden sonraki belirli bir süre içinde giderleşecek olan harcamalar
ile gelir unsuru oluşturacak tahsilatlar hakkında Türkiye Muhasebe Standartları
uygulanır.
6. Sorumluluk ilişkileri
MADDE 77- (1)
Bono düzenlenmesi ile poliçe ve çek düzenlenmesinden, devrinden, poliçenin
kabulünden, kefaletlerden, avalden, garanti sözleşmelerinden, akreditif
teyitlerinden, üçüncü kişilerin borçları için verilen teminatlardan, üçüncü
kişiler lehine taahhütlerden doğan sorumluluklar ile Türkiye Muhasebe
Standartlarında öngörülen diğer sorumluluklar pasifte gösterilmemişlerse,
bilançonun altında veya ekte Türkiye Muhasebe Standartlarına göre açıklanır.
Rücudan doğan alacaklar ve borçlar ile ilgili sorumluluk ilişkileri de ekte
belirtilir.
10994
III - Değerleme ilkeleri
1. Genel değerleme ilkeleri
MADDE 78- (1)
Finansal tablolarında yer alan varlıklar ile borçlarla ilgili olarak,
aşağıdakilerle sınırlı olmamak ve Türkiye Muhasebe Standartlarında öngörülen
ilkeler de dikkate alınmak üzere şu değerleme ilkeleri geçerlidir:
a) Bir önceki dönemin kapanış bilançosundaki değerler
ile faaliyet döneminin açılış bilançosundaki değerler birbirinin aynı
olmalıdır.
b) Fiilî veya hukuki duruma aykırı olmadıkça,
değerlemelerde işletme faaliyetinin sürekliliğinden hareket edilir.
c) Bilanço kapanış gününde, varlıklar ve borçlar teker
teker değerlendirilir.
d) Değerleme ihtiyatla yapılmalıdır; özellikle de
bilanço gününe kadar doğmuş bulunan bütün muhtemel riskler ve zararlar, bunlar
bilanço günü ile yılsonu finansal tablolarının düzenlenme tarihi arasında
öğrenilmiş olsalar bile, dikkate alınır; kazançlar bilanço günü itibarıyla
gerçekleşmişlerse hesaba katılır. Değerlemeye ilişkin olumlu ve olumsuz
farkların dönem sonuçlarıyla ilişkilendirilmesinde Türkiye Muhasebe
Standartlarındaki esaslara uyulur.
e) Faaliyet yılının gider ve gelirleri, ödeme ve
tahsilat tarihlerine bakılmaksızın yılsonu finansal tablolarına alınırlar.
f) Önceki yılsonu finansal tablolarında uygulanmış
bulunan yöntemler korunur.
(2) Standartlarda öngörülen hâllerde ve istisnai
durumlarda birinci fıkradaki ilkelerden ayrılınabilir.
2. Varlıklar ile borçların değerleme ölçüleri
MADDE 79- (1)
Duran ve dönen varlıklar Türkiye Muhasebe Standartları uyarınca bu
standartlarda gösterilen ölçülere göre değerlenir. Borçlar ve diğer kalemler
için de aynı standartlar uygulanır.
3. İktisap ve üretim değerleri
MADDE 80- (1)
Değerlemede uygulanacak değerlerin belirlenmesi, tanımları, kapsamları,
uygulanacak kalemlerin gösterilmesi ve değişiklikler Türkiye Muhasebe
Standartlarına tabidir.
4. Değerlemeyi basitleştirici yöntemler
MADDE 81- (1)
Şartların gerçekleşmesi hâlinde Türkiye Muhasebe Standartlarında öngörülen
değerlemeyi basitleştirici yöntemler uygulanır.
C) Saklama ve ibraz
I - Belgelerin saklanması, saklama süresi
MADDE 82- (1)
Her tacir;
a) Ticari defterlerini, envanterleri, açılış
bilançolarını, ara bilançolarını, finansal tablolarını, yıllık faaliyet
raporlarını, topluluk finansal tablolarını ve yıllık faaliyet raporlarını ve bu
belgelerin anlaşılabilirliğini kolaylaştıracak çalışma talimatları ile diğer
organizasyon belgelerini,
b) Alınan ticari mektupları,
c) Gönderilen ticari mektupların suretlerini,
d) 64 üncü maddenin birinci fıkrasına göre yapılan kayıtların
dayandığı belgeleri,
sınıflandırılmış bir şekilde saklamakla yükümlüdür.
10995
(2) Ticari mektuplar, bir ticari işe ilişkin tüm
yazışmalardır.
(3) Açılış ve ara bilançoları, finansal tablolar
ve topluluk finansal tabloları hariç olmak üzere, birinci fıkrada sayılan
belgeler, Türkiye Muhasebe Standartlarına da uygun olmak kaydıyla, görüntü veya
veri taşıyıcılarda saklanabilirler; şu şartla ki;
a) Okunur hâle getirildiklerinde, alınmış bulunan
ticari mektuplar ve defter dayanaklarıyla görsel ve diğer belgelerle içerik
olarak örtüşsünler;
b) Saklama süresi boyunca kayıtlara her an
ulaşılabilsin ve uygun bir süre içinde kayıtlar okunabilir hâle getirilebiliyor
olsun.
(4) Kayıtlar 65 inci maddenin dördüncü
fıkrasının ikinci cümlesi uyarınca elektronik ortama alınıyor ise, bilgiler;
bilgisayar yerine basılı olarak da saklanabilir. Bu tür yazdırılmış bilgiler
birinci cümleye göre de saklanabilir.
(5) Birinci fıkranın (a) ilâ (d) bentlerinde
öngörülen belgeler on yıl saklanır.
(6) Saklama süresi, ticari defterlere son kaydın
yapıldığı, envanterin çıkarıldığı, ara bilançonun düzenlendiği, yılsonu
finansal tablolarının hazırlandığı ve konsolide finansal tabloların
hazırlandığı, ticari yazışmaların yapıldığı veya muhasebe belgelerinin oluştuğu
takvim yılının bitişiyle başlar.
(7) Bir tacirin saklamakla yükümlü olduğu
defterler ve belgeler; yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet
veya hırsızlık sebebiyle ve kanuni saklama süresi içinde zıyaa uğrarsa tacir
zıyaı öğrendiği tarihten itibaren onbeş gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu
yer yetkili mahkemesinden kendisine bir belge verilmesini isteyebilir. Bu dava
hasımsız açılır. Mahkeme gerekli gördüğü delillerin toplanmasını da
emredebilir.
(8) Gerçek kişi olan tacirin ölümü hâlinde
mirasçıları ve ticareti terk etmesi hâlinde kendisi defter ve kâğıtları birinci
fıkra gereğince saklamakla yükümlüdür. Mirasın resmî tasfiyesi hâlinde veya
tüzel kişi sona ermişse defter ve kâğıtlar birinci fıkra gereğince on yıl
süreyle sulh mahkemesi tarafından saklanır.
II - Hukuki uyuşmazlıklarda ibraz
MADDE 83- (1)
Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya tüzel kişi bile olsalar,
tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi
üzerine karar verebilir.
(2) Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun,
yargılamayı gerektiren davalarda hazırlık işlemlerine ilişkin hükümleriyle
senetlerin ibrazı zorunluluğuna dair olan hükümleri ticari işlerde de
uygulanır.
III - Uyuşmazlıklarda suret alınması
MADDE 84- (1)
Bir hukuki uyuşmazlıkta ticari defterler ibraz edilmişse, defterlerin
uyuşmazlıkla ilgili kısımları tarafların katılımı ile incelenir. Gerekli
görülürse, defterlerin ilgili yapraklarından suret alınır. (Mülga son cümle: 26/6/2012-6335/43 md.) (…)
IV - Defterlerin tümüyle incelenmesi
MADDE 85- (1)
Malvarlığı hukukuna ilişkin olan, özellikle de mirasa, mal ortaklığına ve
şirket tasfiyesine ilişkin uyuşmazlıklarda, mahkeme, ticari defterlerin
teslimine ve bütün içeriklerinin incelenmesine karar verebilir.
10996
V - Görüntü ve veri taşıyıcılara aktarılmış belgelerin
ibrazı
MADDE 86- (1)
Saklanması zorunlu olan belgeleri, sadece görüntü veya başkaca bir
veri taşıyıcısı aracılığıyla ibraz edebilen kimse, giderleri kendisine ait
olmak üzere, o belgelerin okunabilmesi için gerekli olan yardımcı araçları
kullanıma hazır bulundurmakla yükümlüdür; icap ettiği takdirde belgeleri,
giderleri kendisine ait olmak üzere bastırmalı ve yardımcı araçlara ihtiyaç
duyulmadan okunabilen kopyalarını sunabilmelidir.
VI - Ticarete yeni başlayanlar için uygulama
MADDE 87- (1)
İşletmesini ticaret siciline tescil ettirmekle yükümlü olan işletme
sahipleri için bu Kısım hükümleri, ticaret siciline tescil ettirme
yükümlülüğünün doğduğu andan itibaren geçerlidir.
VII – Kamu Gözetimi,
Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun
yetkisi (1)
MADDE 88-
(Değişik: 26/6/2012-6335/9 md.)
(1) 64 ilâ 88 inci madde hükümlerine tabi gerçek ve tüzel kişiler
münferit ve konsolide finansal tablolarını düzenlerken, Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu tarafından yayımlanan, Türkiye Muhasebe Standartlarına, kavramsal çerçevede yer alan muhasebe ilkelerine ve bunların ayrılmaz parçası olan yorumlara uymak ve bunları uygulamak zorundadır. 514 ilâ 528 inci maddeler ile bu Kanunun ilgili diğer hükümleri saklıdır.
(2) Bu düzenlemeler, uygulamada birliği sağlamak ve finansal tablolara milletlerarası pazarlarda geçerlilik kazandırmak amacıyla, uluslararası standartlara uyumlu olacak şekilde, yalnız Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu tarafından belirlenir ve yayımlanır.
(3) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu, değişik işletme büyüklükleri, sektörler ve kâr amacı gütmeyen kuruluşlar için özel ve istisnai standartlar koymaya ve farklı düzenlemeler yapmaya yetkilidir. Bu standart ve düzenlemeler, Türkiye Muhasebe Standartlarının cüz’ü addolunur.
(4) Kanunlarla, belirli alanları düzenlemek ve denetlemek üzere kurulmuş bulunan kurum ve kurullar, Türkiye Muhasebe Standartlarına uygun olmak şartıyla, kendi alanları için geçerli olacak standartlar ile ilgili olarak ayrıntıya ilişkin sınırlı düzenlemeleri yapabilirler.
(5) Türkiye Muhasebe Standartlarında hüküm bulunmayan hâllerde, ilgili oldukları alan dikkate alınarak, dördüncü fıkrada belirtilen ayrıntıya ilişkin düzenleme, ilgili düzenlemede de hüküm bulunmadığı takdirde milletlerarası uygulamada genel kabul gören muhasebe ilkeleri uygulanır.
ALTINCI KISIM
Cari Hesap
A) Tanım ve şekil
MADDE 89- (1)
İki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker
teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem
alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan
tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesidir.
(2) Bu sözleşme yazılı yapılmadıkça geçerli
olmaz.
–––––––––––––––––––
(1) Bu madde
başlığı “VII -Türkiye Muhasebe
Standartları Kurulunun yetkisi” iken, 26/6/2012 tarihli ve 6335 sayılı Kanunun
9 uncu maddesiyle metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir.
10997
B) Hükümleri
I - Genel olarak
MADDE 90- (1)
Türk Borçlar Kanununun 134 üncü maddesiyle 143 üncü maddesinin
ikinci fıkrası hükümleri saklı kalmak üzere cari hesap sözleşmesinin hükümleri
şunlardır:
a) Aksi kararlaştırılmadıkça, cari hesaba alacak veya
borç kaydedilmesi, tarafların, alacağı veya borcu doğuran sözleşme veya işleme
ilişkin dava ve savunma haklarını düşürmez. Sözleşme veya işlem iptal edilirse
bunlardan kaynaklanan kalemler hesaptan çıkarılır.
b) Cari hesap sözleşmesinin yapılmasından önce doğmuş
bulunan bir alacak, tarafların onayıyla cari hesaba kaydedilirse, aksi kararlaştırılmamışsa
bu alacak yenilenmiş olmaz.
c) Bir ticari senedin cari hesaba kaydı, bedelinin
alınmış olması hâlinde geçerli olmak şartıyla yapılmış sayılır.
d) Her hesap devresi sonunda alacak ve borcu oluşturan
tutarlar birbirinden çıkarıldıktan sonra tanınan veya hükmen belirlenen bakiye,
yeni hesap devresine ait bir kalem olmak üzere hesaba geçirilir; sözleşme sona
ermiş veya artan tutar haczedilmiş ise onun ödenmesi gerekir.
e) Cari hesabın alacak sütununa yazılan tutarlar için,
sözleşme veya ticari teamüller gereğince, kaydolundukları tarihten itibaren
faiz işler.
II - Özel durumlar
1. Ticari senetler
MADDE 91- (1)
90 ıncı maddede öngörüldüğü şekilde cari hesaba yazılan ancak bedeli alınamayan
ticari senet sahibine geri verilerek, cari hesaptan kaydı silinir.
2. Ücret ve giderler
MADDE 92- (1)
Taraflar arasında cari hesap sözleşmesinin bulunması, komisyon sözleşmesinden
kaynaklanan ücretin ve her türlü giderin istenmesine engel oluşturmaz.
3. Hesap dışında kalan alacaklar
MADDE 93- (1)
Takas edilemeyen alacaklarla, belirli bir amaca harcanmak veya ayrıca emre
hazır tutulmak üzere teslim olunan para ve mallardan doğan alacaklar cari
hesaba geçirilemez.
III - Bakiye
1. Belirlenmesi
MADDE 94- (1)
Sözleşme veya ticari teamül uyarınca, belirli hesap devreleri sonunda devre
hesabı kapatılır ve alacak ile borç kalemleri arasındaki fark belirlenir.
(2) Hesap devresi hakkında sözleşme veya ticari
teamül yoksa, her takvim yılının son günü taraflarca hesabın kapatılması günü
olarak kabul edilmiş sayılır. Saptanan artan tutarı gösteren cetveli alan
taraf, aldığı tarihten itibaren bir ay içinde, noter aracılığıyla, taahhütlü
mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza içeren bir yazıyla itirazda
bulunmamışsa, bakiyeyi kabul etmiş sayılır.
2. Faiz
MADDE 95- (1)
8 inci maddedeki şartların varlığı hâlinde, alacak ile borç kalemlerinin
birbirinden çıkarılması sonucunda bulunan bakiyeye, belirlenip hesaba
kaydedildiği tarihten itibaren faiz işler; bileşik faize yol açabilecek
uygulama yapılamaz; bu hükme aykırı sözleşme öngörülemez.
10998
3. Bileşik faiz ve sözleşme ile belirlenebilecek
hükümler
MADDE 96- (1)
Taraflar, üç aydan aşağı olmamak şartıyla, diledikleri andan başlamak üzere
faizlerin ana paraya eklenmesini kararlaştırabilecekleri gibi hesap devreleri
ile faiz ve komisyon miktarlarını da sözleşme ile belirleyebilirler.
(2) 8 inci maddenin ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri
saklıdır.
IV - Bütünlük ilkesi
MADDE 97- (1)
Cari hesaba geçirilen alacak ve borç kalemleri ayrılmaz bir bütün oluşturur.
Cari hesabın kesilmesinden önce taraflardan hiçbiri, alacaklı veya borçlu
sayılamaz. Tarafların hukuki durumunu ancak sözleşmenin sonundaki hesabın
kesilmesi belirler.
C) Cari hesabın sona ermesi
I - Genel olarak
MADDE 98- (1)
Cari hesap sözleşmesi;
a) Kararlaştırılan sürenin sona ermesi,
b) Bir süre kararlaştırılmadığı takdirde taraflardan
birinin fesih ihbarında bulunması,
c) Taraflardan birinin iflas etmesi,
hâllerinde sona erer.
II - Ölüm ve kısıtlılık hâlleri
MADDE 99- (1)
Sözleşme süreli olup da taraflardan biri bu süre içinde ölür veya kısıtlanırsa
her iki taraf ve kanuni temsilcileriyle halefleri on gün önceden haber vermek
şartıyla cari hesap sözleşmesini feshedebilir. Ancak, artan tutarın ödenmesi,
hesabın 94 üncü maddeye göre kapatılması gereken tarihte istenebilir.
D) Bakiyenin haczi
MADDE 100- (1)
Taraflardan birinin alacaklısının ona ait artan tutarı haczettirdiği gün hesap
kapatılarak artan tutar saptanır.
(2) Bu hâlde, borcundan dolayı haciz tebliğ
edilen taraf, onbeş gün içinde haczi kaldırtmazsa, diğer taraf sözleşmeyi
feshedebilir; etmezse haciz ettiren kimsenin durumu cari hesaba yeni kalemler
geçirilmek suretiyle ağırlaştırılamaz. Meğerki, hesaba geçirilen kalemler haciz
tarihinden önce doğmuş bulunan hukuki bir ilişkiden kaynaklansın.
(3) Haciz ettiren alacaklı bakiyeden, kendi
alacağını karşılayan kısmının ödenmesini ancak hesabın 94 üncü maddeye göre
kapatılması gereken anda isteyebilir.
E) Zamanaşımı
MADDE 101- (1)
Cari hesabın tasfiyesine, kabul edilen veya mahkeme kararıyla saptanan artan tutara
ya da faiz alacaklarına, hesap hata ve yanılmalarına, cari hesabın dışında
tutulması gereken veya haksız olarak cari hesaba geçirilmiş olan kalemlere veya
tekrarlanan kayıtlara ilişkin bulunan davalar, cari hesap sözleşmesinin sona
ermesinden itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrarlar.
YEDİNCİ KISIM
Acentelik
A) Genel olarak
I - Tanımı
MADDE 102- (1)
Ticari mümessil, ticari vekil, satış memuru veya işletmenin çalışanı gibi
işletmeye bağlı bir hukuki konuma sahip olmaksızın, bir sözleşmeye dayanarak,
belirli bir yer veya bölge içinde sürekli olarak ticari bir işletmeyi
ilgilendiren sözleşmelerde aracılık etmeyi veya bunları o tacir adına yapmayı
meslek edinen kimseye acente denir.
10999
(2) Bu Kısımda hüküm bulunmayan hâllerde
aracılık eden acentelere Türk Borçlar Kanununun simsarlık sözleşmesi hükümleri,
sözleşme yapan acentelere komisyon hükümleri ve bunlarda da hüküm bulunmayan
hâllerde vekâlet hükümleri uygulanır.
(3) Taşıma, deniz ticareti, sigorta, turizm gibi
alanlara ilişkin özel düzenlemeler saklıdır.
II - Uygulama alanı
MADDE 103- (1)
Özel kanunlardaki hükümler saklı olmak üzere, bu Kısım hükümleri şunlar
hakkında da uygulanır:
a) Sözleşmeleri yerli veya yabancı bir tacir hesabına
ve kendi adına yapmaya sürekli olarak yetkili bulunanlar.
b) Türkiye Cumhuriyeti içinde merkez veya şubesi
bulunmayan yabancı tacirler ad ve hesabına ülke içinde işlemlerde bulunanlar.
III - İnhisar
MADDE 104- (1)
Yazılı olarak aksi kararlaştırılmadıkça, müvekkil, aynı zamanda ve aynı yer
veya bölge içinde aynı ticaret dalı ile ilgili olarak birden fazla acente
atayamayacağı gibi, acente de aynı yer veya bölgede, birbirleriyle rekabette
bulunan birden çok ticari işletme hesabına acentelik yapamaz.
B) Acentenin yetkileri
I - Genel olarak
MADDE 105- (1)
Acente, aracılıkta bulunduğu veya yaptığı sözleşmelerle ilgili her türlü
ihtar, ihbar ve protesto gibi hakkı koruyan beyanları müvekkili adına yapmaya
ve bunları kabule yetkilidir.
(2) Bu sözleşmelerden doğacak uyuşmazlıklardan
dolayı acente, müvekkili adına dava açabileceği gibi, kendisine karşı da aynı
sıfatla dava açılabilir. Yabancı tacirler adına acentelik yapanlar hakkındaki
sözleşmelerde yer alan, bu hükme aykırı şartlar geçersizdir.
(3) Acentelerin ad ve hesabına hareket ettikleri
kişilere karşı Türkiye’de açılacak olan davalar sonucunda alınan kararlar
acentelere uygulanamaz.
II - Özel ve yazılı yetki gerektiren hâller
MADDE 106- (1)
Müvekkilinin özel ve yazılı izni veya vekâleti olmadan acente, bizzat teslim
etmediği malların bedelini kabule ve bedelini bizzat ödemediği malları teslim
almaya yetkili olmadığı gibi bu işlemlerden doğan alacağı yenileyemez veya
miktarını indiremez.
III - Sözleşme yapma yetkisi
MADDE 107- (1)
Özel ve yazılı bir yetki almadan acente, müvekkili adına sözleşme yapmaya
yetkili değildir.
(2) Acentelere müvekkilleri adına sözleşme yapma
yetkisi veren belgelerin, acente tarafından tescil ve ilan ettirilmesi
zorunludur.
IV - Yetkisizlik
MADDE 108- (1)
Acente, yetkisi olmaksızın veya yetki sınırlarını aşarak, müvekkili adına bir
sözleşme yaparsa müvekkili bunu haber alır almaz icazet verebilir; vermediği
takdirde acente sözleşmeden kendisi sorumlu olur.
11000
C) Acentenin borçları
I - Genel olarak
MADDE 109- (1)
Acente, sözleşme uyarınca kendisine bırakılan bölge ve ticaret dalı içinde,
müvekkilinin işlerini görmekle ve menfaatlerini korumakla yükümlüdür.
(2) Acente, kusursuz olduğunu ispat etmediği
takdirde özellikle, müvekkili hesabına saklamakta olduğu malın veya eşyanın
uğradığı hasarlardan sorumludur.
II - Haber verme yükümlülüğü
MADDE 110- (1)
Acente, üçüncü kişilerin kabule yetkili olduğu beyanlarını, bölgesindeki
piyasanın ve müşterilerin finansal durumunu, şartlarını, bunlarda meydana gelen
değişiklikleri ve yapılan işlemlere ilişkin olarak müvekkilini ilgilendiren
bütün hususları ona zamanında bildirmek zorundadır.
(2) Acente, müvekkilin açık talimatı
olmayan konularda, emir alıncaya kadar işlemi geciktirebilir. Ancak, işin acele
nitelik taşıması nedeniyle durum müvekkilinden talimat almaya müsait olmazsa
veya acente en yararlı şartlar çerçevesinde harekete yetkiliyse, basiretli bir
tacir gibi kendi görüşüne göre işlemi yapar.
III - Önlemler
MADDE 111- (1)
Acente, müvekkili hesabına teslim aldığı eşyanın taşınma sırasında hasara
uğradığına dair belirtiler varsa, müvekkilinin taşıyıcıya karşı dava hakkını
teminat altına almak üzere, hasarı belirlettirmek ve gereken diğer önlemleri
almak, eşyayı mümkün olduğu kadar korumak veya tamamen telef olması tehlikesi
varsa, Türk Borçlar Kanununun 108 inci maddesi gereğince yetkili mahkemenin
izniyle sattırmak ve gecikmeksizin durumu müvekkiline haber vermekle
yükümlüdür. Aksi takdirde, ihmali yüzünden doğacak zararı tazmin eder.
(2) Satılmak üzere acenteye gönderilen mallar
çabuk bozulacak cinsten ise veya değerini düşürecek değişikliklere uğrayacak
nitelikteyse ve müvekkilden talimat almaya zaman uygun değilse veya
müvekkil izin vermede gecikirse, acente yetkili mahkemenin izniyle Türk Borçlar
Kanununun 108 inci maddesi gereğince eşyayı sattırmaya yetkili ve müvekkilin
menfaatleri bunu gerektiriyorsa zorunludur.
IV - Ödeme borcu
MADDE 112- (1)
Acente, müvekkiline ait olan parayı göndermekle veya teslim etmekle yükümlü
olup da bunu yapmazsa, yükümlülüğün doğduğu tarihten itibaren faiz ödemek ve
gerekirse ayrıca tazminat vermek zorundadır.
D) Acentenin hakları
I - Ücret
1. Ücrete hak kazandıran işlemler
MADDE 113- (1)
Acente, acentelik ilişkisinin devamı süresince kendi çabasıyla veya aynı
nitelikteki işlemler için kazandırdığı üçüncü kişilerle kurulan işlemler için
ücret isteyebilir. Bu ücret hakkı, üçüncü fıkra uyarınca önceki acenteye ait
olduğu hâlde ve ölçüde doğmaz.
(2) Acenteye belli bir bölge veya müşteri
çevresi bırakılmışsa, acente, acentelik ilişkisinin devamı süresince bu
bölgedeki veya çevredeki müşterilerle kendi katkısı olmadan kurulan işlemler
için de ücret isteyebilir. Birinci fıkranın ikinci cümlesi burada da uygulanır.
11001
(3) Acentelik ilişkisinin bitmesinden sonra
kurulan işlemler için acente;
a) İşleme aracılık etmişse veya işlemin yapılmasının
kendi çabasına bağlanabileceği ölçüde işlemi hazırlamış ve işlem de acentelik
ilişkisinin bitmesinden sonra uygun bir süre içinde kurulmuşsa,
b) Birinci veya ikinci fıkraların birinci cümleleri
uyarınca ücret istenebilecek bir işleme ilişkin olarak üçüncü kişinin
icabı, acentelik ilişkisinin sona ermesinden önce acenteye veya
müvekkile ulaşmışsa,
ücret isteyebilir. Bu ücretin, hâl ve şartlara göre
paylaşılması hakkaniyet gereği ise, sonraki acente de uygun bir pay alır.
(4) Acente, ayrıca, müvekkilinin talimatına uygun olarak
tahsil ettiği paralar için de tahsil komisyonu isteyebilir.
2. Ücrete hak kazanma zamanı
MADDE 114- (1)
Acente, kurulan işlem yerine getirildiği anda ve ölçüde ücrete hak kazanır.
Taraflar bu kuralı acentelik sözleşmesiyle değiştirebilir; ancak müvekkil
işlemi yerine getirince, acente, izleyen ayın son günü istenebilecek uygun bir
avansa hak kazanır. Her hâlde acente, üçüncü kişi kurulan işlemi yerine
getirdiği anda ve ölçüde ücrete hak kazanır.
(2) Üçüncü kişinin işlemi yerine getirmeyeceği kesinleşirse,
acentenin ücret hakkı düşer; ödenmiş tutarlar geri verilir.
(3) Aracılık edilen sözleşmeyi müvekkilin kısmen veya
tamamen yahut öngörüldüğü şekliyle yerine getirmeyeceği kesinleşse bile, acente
ücret isteyebilir. Müvekkile yüklenemeyen sebeplerle sözleşmenin yerine
getirilemediği hâlde ve ölçüde acentenin ücret hakkı düşer.
3. Ücretin miktarı
MADDE 115- (1)
Sözleşmede hüküm yoksa ücretin miktarı, acentenin bulunduğu yerdeki ticari
teamüle, teamül de mevcut değilse hâlin gereğine göre o yerdeki asliye ticaret
mahkemesince belirlenir.
4. Ücretin ödeme zamanı
MADDE 116- (1)
Acentenin hak kazandığı ücretin, doğumu tarihinden itibaren en geç üç ay
içinde ve her hâlde sözleşmenin sona erdiği tarihte ödenmesi gerekir.
(2) Ücret istemi, muacceliyeti ve hesaplanması
bakımından önemli olan bütün konular hakkında acente bilgi istediği
takdirde müvekkil bu bilgileri vermek zorundadır. Ayrıca acente, ücrete bağlı
işlemlere ilişkin defter kayıtlarının suretlerinin de kendisine gönderilmesini
müvekkilinden isteyebilir. Müvekkil, defter suretini vermekten kaçınırsa ya da
defterlerin doğruluğu ve tamlığı konusunda kuşku duymayı gerektiren haklı
nedenler varsa, acente, ticari defter ve belgelerin
ilgili kısımlarını ya kendisi inceler
ya da bir uzmana inceletebilir. Müvekkil buna izin
vermezse sorunu mahkeme duruma en uygun şekilde karara bağlar.
(3) Bu hükümlerin aksinin kararlaştırılması
acentenin aleyhine olduğu ölçüde geçersizdir.
II - Olağanüstü giderlerin karşılanması
MADDE 117- (1)
Acente, yükümlülüklerini yerine getirmek için yaptıklarından ancak
olağanüstü giderlerin ödenmesini isteyebilir.
III - Faiz isteme hakkı
MADDE 118- (1)
Avans ve olağanüstü giderler hakkında 20 nci maddenin birinci fıkrasının ikinci
cümlesi hükmü uygulanır.
11002
IV - Hapis hakkı
MADDE 119- (1)
Acente, müvekkilindeki bütün alacakları ödeninceye kadar, acentelik sözleşmesi
dolayısıyla alıp da gerek kendi elinde gerek özel bir sebebe dayanarak zilyet
olmakta devam eden bir üçüncü kişinin elinde bulunan taşınırlar ve kıymetli
evrak ile herhangi bir eşyayı temsil eden senet aracılığıyla kullanabildiği
mallar üzerinde hapis hakkına sahiptir.
(2) Müvekkile ait mallar acente tarafından
sözleşme veya kanun gereği satıldığı takdirde, acente bu malların bedelini
ödemekten kaçınabilir.
(3) Müvekkil aciz hâlinde bulunduğu takdirde,
acentenin henüz muaccel olmamış alacakları hakkında da birinci ve ikinci fıkra
hükümleri uygulanır.
(4) Türk Medenî Kanununun 950 nci maddesinin
ikinci fıkrasıyla, 951 ilâ 953 üncü maddeleri hükümleri saklıdır.
E) Müvekkilin borçları
MADDE 120- (1)
Müvekkil, acenteye;
a) Mallarla ilgili belgeleri vermek,
b) Acentelik sözleşmesinin yerine getirilmesi için
gerekli olan hususları ve özellikle iş hacminin acentenin normalde
bekleyebileceğinden önemli surette düşük olabileceğini bildirmek,
c) Acentenin yaptığı işleri kabul edip etmediğini ya da
yerine getirilmediğini uygun bir süre içinde bildirmek,
d) Acentenin istemeye hak kazandığı ücreti ödemek,
e) Ücret, avans ve olağanüstü giderler hakkında 20 nci
madde hükümlerine göre faiz ödemek,
zorundadır.
(2) Bu maddeye aykırı şartlar, acentenin
aleyhine olduğu ölçüde, geçersizdir.
F) Acentelik sözleşmesinin sona ermesi
I - Sebepleri
MADDE 121- (1)
Belirsiz bir süre için yapılmış olan acentelik sözleşmesini, taraflardan her
biri üç ay önceden ihbarda bulunmak şartıyla feshedebilir. Sözleşme belirli bir
süre için yapılmış olsa bile haklı sebeplerden dolayı her zaman fesih
olunabilir.
(2) Belirli süre için yapılan bir acentelik
sözleşmesinin, süre dolduktan sonra uygulanmaya devam edilmesi hâlinde,
sözleşme belirsiz süreli hâle gelir.
(3) Müvekkilin veya acentenin iflası, ölümü veya
kısıtlanması hâlinde, Türk Borçlar Kanununun 513 üncü maddesi hükmü uygulanır.
(4) Haklı bir sebep olmadan veya üç aylık ihbar
süresine uymaksızın sözleşmeyi fesheden taraf, başlanmış işlerin tamamlanmaması
sebebiyle diğer tarafın uğradığı zararı tazmin etmek zorundadır.
(5) Müvekkilin veya acentenin ölümü, ehliyetini
kaybetmesi veya iflası sebebiyle acentelik sözleşmesi sona ererse, işlerin
tamamlanması hâlinde acenteye verilmesi gereken ücret miktarına oranlanarak
belirlenecek uygun bir tazminat acenteye ya da bu maddede yazılı hâllere göre
onun yerine geçenlere verilir.
II - Denkleştirme istemi
MADDE 122- (1)
Sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra;
a) Müvekkil, acentenin bulduğu yeni müşteriler
sayesinde, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde
ediyorsa,
11003
b) Acente, sözleşme ilişkisinin sona ermesinin sonucu
olarak, onun tarafından işletmeye kazandırılmış müşterilerle yapılmış veya kısa
bir süre içinde yapılacak olan işler dolayısıyla sözleşme ilişkisi devam etmiş
olsaydı elde edeceği ücret isteme hakkını kaybediyorsa ve
c) Somut olayın özellik ve şartları
değerlendirildiğinde, ödenmesi hakkaniyete uygun düşüyorsa,
acente müvekkilden uygun bir tazminat isteyebilir.
(2) Tazminat, acentenin son beş yıllık faaliyeti
sonucu aldığı yıllık komisyon veya diğer ödemelerin ortalamasını aşamaz.
Sözleşme ilişkisi daha kısa bir süre devam etmişse, faaliyetin devamı
sırasındaki ortalama esas alınır.
(3) Müvekkilin, feshi haklı gösterecek bir
eylemi olmadan, acente sözleşmeyi feshetmişse veya acentenin kusuru sebebiyle
sözleşme müvekkil tarafından haklı sebeplerle feshedilmişse, acente
denkleştirme isteminde bulunamaz.
(4) Denkleştirme isteminden önceden
vazgeçilemez. Denkleştirme istem hakkının sözleşme ilişkisinin sona ermesinden
itibaren bir yıl içinde ileri sürülmesi gerekir.
(5) Bu hüküm, hakkaniyete aykırı düşmedikçe, tek
satıcılık ile benzeri diğer tekel hakkı veren sürekli sözleşme ilişkilerinin
sona ermesi hâlinde de uygulanır.
III - Rekabet yasağı anlaşması
MADDE 123- (1)
Acentenin, işletmesine ilişkin faaliyetlerini, sözleşme ilişkisinin sona
ermesinden sonrası için sınırlandıran anlaşmanın yazılı şekilde yapılması ve
anlaşma hükümlerini içeren ve müvekkil tarafından imzalanmış bulunan bir
belgenin acenteye verilmesi gerekir. Anlaşma en çok, ilişkinin bitiminden
itibaren iki yıllık süre için yapılabilir ve yalnızca acenteye bırakılmış olan
bölgeye veya müşteri çevresine ve kurulmasına aracılık ettiği sözleşmelerin
taalluk ettiği konulara ilişkin olabilir. Müvekkilin, rekabet sınırlaması
dolayısıyla, acenteye uygun bir tazminat ödemesi şarttır.
(2) Müvekkil, sözleşme ilişkisinin sona ermesine
kadar, rekabet sınırlamasının uygulanmasından yazılı olarak vazgeçebilir. Bu
hâlde müvekkil, vazgeçme beyanından itibaren altı ayın geçmesiyle tazminat
ödeme borcundan kurtulur.
(3) Taraflardan biri, diğer tarafın kusurlu
davranışı nedeniyle haklı sebeplerle sözleşme ilişkisini feshederse, fesihten
itibaren bir ay içinde rekabet sözleşmesiyle bağlı olmadığını diğer tarafa
yazılı olarak bildirebilir.
(4) Bu maddeye aykırı şartlar, acentenin
aleyhine olduğu ölçüde geçersizdir.
İKİNCİ KİTAP
Ticaret Şirketleri
BİRİNCİ KISIM
Genel Hükümler
A) Türleri
MADDE 124- (1)
Ticaret şirketleri; kollektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif
şirketlerden ibarettir.
(2) Bu Kanunda, kollektif ile komandit şirket
şahıs; anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket sermaye
şirketi sayılır.
11004
B) Tüzel kişilik ve ehliyet
MADDE 125- (1)
Ticaret şirketleri tüzel kişiliği haizdir.
(2) Ticaret şirketleri, Türk Medenî Kanununun 48
inci maddesi çerçevesinde bütün haklardan yararlanabilir ve borçları
üstlenebilirler. Bu husustaki kanuni istisnalar saklıdır.
C) Uygulanacak kanun hükümleri
MADDE 126- (1)
Her şirket türüne özgü hükümler saklı kalmak şartıyla, Türk Medenî Kanununun
tüzel kişilere ilişkin genel hükümleri ile bu Kısımda hüküm bulunmayan
hususlarda Türk Borçlar Kanununun adi şirkete dair hükümleri her şirket türünün
niteliğine uygun olduğu oranda, ticaret şirketleri hakkında da uygulanır.
D) Sermaye koyma borcu
I - Konusu
MADDE 127- (1)
Kanunda aksine hüküm olmadıkça ticaret şirketlerine sermaye olarak;
a) Para, alacak, kıymetli evrak ve sermaye şirketlerine
ait paylar,
b) Fikrî mülkiyet hakları,
c) Taşınırlar ve her çeşit taşınmaz,
d) Taşınır ve taşınmazların faydalanma ve kullanma
hakları,
e) Kişisel emek,
f) Ticari itibar,
g) Ticari işletmeler,
h) Haklı olarak kullanılan devredilebilir elektronik
ortamlar, alanlar, adlar ve işaretler gibi değerler,
i) Maden ruhsatnameleri ve bunun gibi ekonomik değeri
olan diğer haklar,
j) Devrolunabilen ve nakden değerlendirilebilen her
türlü değer,
konabilir.
(2) Kanunun 307 nci maddesinin ikinci, 342 nci
maddesinin birinci ve 581 inci maddesinin birinci fıkra hükümleri saklıdır.
II - Hükmü
1. Genel olarak
MADDE 128- (1)
Her ortak, usulüne göre düzenlenmiş ve imza edilmiş şirket sözleşmesiyle
koymayı taahhüt ettiği sermayeden dolayı şirkete karşı borçludur.
(2) Şirket sözleşmesinde veya esas sözleşmede
bilirkişi tarafından belirlenen değerleriyle yer alan taşınmazlar tapuya şerh
verildiği, fikrî mülkiyet hakları ile diğer değerler, varsa özel sicillerine,
bu hüküm uyarınca kaydedildikleri ve taşınırlar güvenilir bir kişiye tevdi
edildikleri takdirde ayni sermaye kabul olunur. Özel sicile yapılan kayıt
iyiniyeti kaldırır.
(3) Sermaye olarak taşınmaz mülkiyeti veya
taşınmaz üzerinde var olan veya kurulacak olan ayni bir hakkın konulması
borcunu içeren şirket sözleşmesi hükümleri, resmî şekil aranmaksızın
geçerlidir.
(4) Paradan başka ekonomik bir değer veya bir
taşınırın sermaye olarak konulmasının borçlanılması hâlinde şirket, tüzel
kişilik kazandığı andan itibaren bunlar üzerinde malik sıfatıyla doğrudan
tasarruf edebilir.
(5) Taşınmaz mülkiyetinin veya diğer ayni bir
hakkın sermaye olarak konulması hâlinde, şirketin bunlar üzerinde tasarruf
edebilmesi için tapu siciline tescil gereklidir.
11005
(6) Mülkiyet ve diğer ayni hakların tapu
siciline tescili istemi ile diğer sicillere yapılacak tescillerle ilgili
bildirimler, ticaret sicili müdürü tarafından, ilgili sicile resen ve hemen
yapılır. Şirketin tek taraflı istemde bulunabilme hakkı saklıdır.
(7) Şirket, her ortağın sermaye koyma borcunu
yerine getirmesini isteyebileceği ve dava edebileceği gibi, yerine getirmede
gecikme sebebiyle uğradığı zararın tazminini de isteyebilir. Tazminat istemi
için ihtar şarttır. Şahıs şirketlerinde bu davayı ortaklar da açabilir.
(8) Ortaklarca, sermaye olarak konulması taahhüt
edilen hakların korunması için, kurucular tarafından ortaklar aleyhine ihtiyati
tedbir istenebilir. Tedbir üzerine açılacak davalar için, Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanununda öngörülen süre ancak şirketin tescil ve ilanı tarihinden
itibaren işlemeye başlar.
2. Temerrüt faizi
MADDE 129- (1)
Zamanında ifa edilmeyen sermaye para ise, 128 inci madde gereğince tazminat
hakkına halel gelmemek şartıyla, aksine şirket sözleşmesinde veya esas
sözleşmede hüküm yoksa, şirketin tescili anından itibaren temerrüt faizi de
ödenir.
3. Sorumlu olma
MADDE 130- (1)
Sermaye olarak şirkete alacaklarını devretmiş olan bir ortak, alacaklar
şirketçe tahsil edilmiş olmadıkça sermaye koyma borcundan kurtulmaz.
(2) Alacak, vadesi gelmemiş ise aksi
kararlaştırılmış olmadıkça, vade gününden, muaccel ise şirket sözleşmesi veya
esas sözleşme tarihinden itibaren bir ay içinde şirketçe tahsil edilmelidir.
(3) Her ne sebeple olursa olsun, bu süre içinde
tahsil edilemediği takdirde, gecikmeden dolayı şirketin tazminat hakkına halel
gelmemek şartıyla, ortak, sürenin bitiminden itibaren geçecek günlerin temerrüt
faizini de öder.
(4) Alacak kısmen tahsil edilmişse, yukarıdaki
hükümler tahsil edilmemiş olan kısım hakkında geçerlidir.
4. Karineler
MADDE 131- (1)
Sermaye olarak konulan ayınlara, bilirkişi tarafından biçilecek değerler,
ilgililerce kabul edilmiş sayılır.
(2) Şirket sözleşmesinde veya esas sözleşmede
aksi kararlaştırılmamışsa, sermaye olarak konan ayınların mülkiyeti şirkete ait
ve haklar şirkete devredilmiş olur.
(3) Hizmet karşılığı olarak verilecek ücretin
kısmen veya tamamen kâra iştirak suretiyle ifası kararlaştırıldığı takdirde bu
kayıt çalışanlara ortak sıfatını vermez.
5. Faiz ve ücret alma hakkı
MADDE 132- (1)
Kanunlarda aksine hüküm yoksa, şirket sözleşmesiyle ortakların, koydukları
sermayeler için faiz ve şirketteki hizmetleri sebebiyle kendilerine ücret
verilmesi kabul olunabilir.
E) Ortakların kişisel alacaklıları
MADDE 133- (1)
Bir şahıs şirketi devam ettiği sürece ortaklardan birinin kişisel
alacaklısı, hakkını şirketin bilançosu gereğince o ortağa düşen kâr payından ve
şirket fesholunmuşsa tasfiye payından alabilir. Henüz bilanço düzenlenmemişse
alacaklı bilançonun düzenlenmesi sonucunda borçluya düşecek kâr ve tasfiye payı
üzerine haciz koydurabilir.
11006
(2) Sermaye şirketlerinde alacaklılar,
alacaklarını, o ortağa düşen kâr veya tasfiye payından almak yanında,
borçlularına ait olan, senede bağlanmış veya bağlanmamış payların, 9/6/1932
tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun taşınırlara ilişkin hükümleri
uyarınca haczedilmesini ve paraya çevrilmesini isteyebilirler. Haciz, istek
üzerine, pay defterine işlenir.
(3) Bunun dışında, alacaklılar, tüm ticaret
şirketlerinde alacaklarını, ortağın şirketten olan diğer alacaklarından da
alabilme ve bunun için haciz yaptırabilme yetkisini de haizdir.
(4) Yukarıdaki hükümler borçlu ortakların şirket
dışındaki mallarına alacaklıların başvurmalarına engel olmaz.
F) Birleşme, bölünme ve tür değiştirme
I - Uygulama alanı ve kavramlar
1. Uygulama alanı
MADDE 134- (1)
Ticaret şirketlerinin birleşmelerine, bölünmelerine ve tür değiştirmelerine 134
ilâ 194 üncü maddeler uygulanır.
(2) Diğer kanunların, bu Kanunun 135 ilâ 194
üncü maddelerine aykırı olmayan hükümleri saklıdır.
2. Kavramlar
MADDE 135- (1)
134 ilâ 194 üncü maddelerin uygulanmasında; “şirket”, ticaret şirketlerini;
“ortak”, anonim şirketlerin pay sahiplerini, limited şirketler ile şahıs
şirketlerinin ve kooperatiflerin ortaklarını; “ortaklık payı”, şahıs
şirketlerindeki ortaklık payını, anonim şirketteki payı, limited şirketteki
esas sermaye payını, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketteki
ortaklık payını; “genel kurul”, anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş
komandit şirketlerle kooperatiflerdeki genel kurulu, şahıs şirketlerindeki
ortaklar kurulunu ve gereğinde ortakların tümünü; “yönetim organı”, anonim
şirketler ve kooperatiflerde yönetim kurulunu, limited şirketlerde müdürü veya
müdürleri, şahıs şirketleriyle sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerde
yöneticiyi; “şirket sözleşmesi”, anonim şirketlerde esas sözleşmeyi, şahıs
şirketleriyle limited şirketlerde şirket sözleşmesini ve kooperatifte ana
sözleşmeyi ifade eder.
(2) Küçük ve orta ölçekli şirketler belirlenirken,
şahıs şirketleri için 1522, sermaye şirketleri hakkında ise 1523 üncü
maddelerde öngörülen ölçütler uygulanır.
II - Birleşme
1. Genel hükümler
a) İlke
MADDE 136- (1)
Şirketler;
a) Bir şirketin diğerini devralması, teknik terimle
“devralma şeklinde birleşme” veya
b) Yeni bir şirket içinde bir araya gelmeleri, teknik
terimle “yeni kuruluş şeklinde birleşme”,
yoluyla birleşebilirler.
(2) 136 ilâ 158 inci maddelerin uygulamasında,
kabul eden şirket “devralan”, katılan şirket “devrolunan” diye adlandırılır.
(3) Birleşme, devrolunan şirketin malvarlığı
karşılığında, bir değişim oranına göre devralan şirketin paylarının, devrolunan
şirketin ortaklarınca kendiliğinden iktisap edilmesiyle gerçekleşir. Birleşme
sözleşmesi 141 inci maddenin ikinci fıkrası anlamında ayrılma akçesini de
öngörebilir.
11007
(4) Birleşmeyle, devralan şirket devrolunan
şirketin malvarlığını bir bütün hâlinde devralır. Birleşmeyle devrolunan şirket
sona erer ve ticaret sicilinden silinir.
b) Geçerli birleşmeler
MADDE 137- (1)
Sermaye şirketleri;
a) Sermaye şirketleriyle,
b) Kooperatiflerle ve
c) Devralan şirket olmaları şartıyla, kollektif ve
komandit şirketlerle,
birleşebilirler.
(2) Şahıs şirketleri;
a) Şahıs şirketleriyle,
b) Devrolunan şirket olmaları şartıyla, sermaye
şirketleriyle,
c) Devrolunan şirket olmaları şartıyla, kooperatiflerle,
birleşebilirler.
(3) Kooperatifler;
a) Kooperatiflerle,
b) Sermaye şirketleriyle ve
c) Devralan şirket olmaları şartıyla, şahıs
şirketleriyle,
birleşebilirler.
c) Tasfiye hâlindeki bir şirketin birleşmeye katılması
MADDE 138- (1)
Tasfiye hâlindeki bir şirket, malvarlığının dağıtılmasına başlanmamışsa ve
devrolunan şirket olması şartıyla, birleşmeye katılabilir.
(2) (Değişik: 26/6/2012-6335/10 md.) Birinci fıkradaki şartların varlığı, devralan şirketin merkezinin bulunduğu yerin ticaret sicili müdürlüğüne sunulan belgelerle ispatlanır.
d) Sermayenin kaybı veya borca batıklık hâlinde
birleşmeye katılma
MADDE 139- (1)
Sermayesiyle kanuni yedek akçeleri toplamının yarısı zararlarla kaybolan veya
borca batık durumda bulunan bir şirket, kaybolan sermayeyi veya gerekiyorsa
borca batıklık durumunu karşılayabilecek tutarda serbestçe, tasarruf edilebilen
özvarlığa sahip bulunan bir şirket ile birleşebilir.
(2) (Değişik: 26/6/2012-6335/11 md.) Birinci fıkradaki şartın gerçekleşmiş olduğunu ispatlayan belgelerin, devralan şirketin merkezinin bulunduğu yerin ticaret sicili müdürlüğüne sunulması şarttır.
2. Ortaklık payları ve hakları
a) Ortaklık payının ve haklarının korunması
MADDE 140- (1)
Devrolunan şirketin ortaklarının, mevcut ortaklık paylarını ve haklarını
karşılayacak değerde, devralan şirketin payları ve hakları üzerinde istemde
bulunma hakları vardır. Bu istem hakkı, birleşmeye katılan şirketlerin
malvarlıklarının değeri, oy haklarının dağılımı ve önem taşıyan diğer hususlar
dikkate alınarak hesaplanır.
(2) Ortaklık paylarının değişim oranları
belirlenirken, devrolunan şirketin ortaklarına tahsis olunan ortaklık
paylarının gerçek değerlerinin onda birini aşmaması şartıyla, bir denkleştirme
ödenmesi öngörülebilir.
(3) Devrolunan şirketin oydan yoksun paylarına
sahip ortaklarına aynı değerde, oydan yoksun veya oy hakkını haiz paylar
verilir.
11008
(4) Devrolunan şirkette mevcut bulunan paylara
bağlı imtiyaz hakları karşılığında, devralan şirkette eş değerde haklar veya
uygun bir karşılık verilir.
(5) Devralan şirket, devrolunan şirketin intifa
senedi sahiplerine, eş değerli haklar tanımak veya intifa senetlerini, birleşme
sözleşmesinin yapıldığı tarihteki gerçek değeriyle satın almak zorundadır.
b) Ayrılma akçesi
MADDE 141- (1)
Birleşmeye katılan şirketler, birleşme sözleşmesinde, ortaklara, devralan
şirkette, pay ve ortaklık haklarının iktisabı ile iktisap olunacak şirket
paylarının gerçek değerine denk gelen bir ayrılma akçesi arasında seçim yapma
hakkı tanıyabilirler.
(2) Birleşmeye katılan şirketler birleşme
sözleşmesinde, sadece ayrılma akçesinin verilmesini öngörebilirler.
3. Sermaye artırımı, yeni kuruluş ve ara bilanço
a) Sermaye artırımı
MADDE 142- (1)
Devralma yoluyla birleşmede, devralan şirket, sermayesini, devrolunan
şirketin ortaklarının haklarının korunabilmesi için gerekli olan düzeyde,
artırmak zorundadır.
(2) Birleşmede, ayni sermaye konulmasına ilişkin
düzenlemelerle, halka açık anonim şirketlerde, yeni payların halka arzına dair
hükümler, Sermaye Piyasası Kurulu kaydına alınmasına ilişkin olanlar müstesna,
uygulanmaz.
b) Yeni kuruluş
MADDE 143- (1)
Yeni kuruluş yolu ile birleşmede, bu Kanun ile 24/4/1969 tarihli ve 1163 sayılı
Kooperatifler Kanununun, ayni sermaye konulmasına dair düzenlemeleri ve asgari
ortak sayısına ilişkin hükümleri dışındaki maddeleri yeni şirketin kuruluşuna
uygulanır.
c) Ara bilanço
MADDE 144- (1)
Birleşme sözleşmesinin imzalandığı tarih ile bilanço günü arasında altı
aydan fazla zaman geçmişse veya son bilançonun çıkarılmasından sonra,
birleşmeye katılan şirketlerin malvarlıklarında önemli değişiklikler meydana
gelmişse, birleşmeye katılan şirketler bir ara bilanço çıkarmak
zorundadır.
(2) Aşağıdaki hükümler saklı olmak kaydı ile,
ara bilançoya yıllık bilançoya ilişkin hüküm ve ilkeler uygulanır. Ara bilanço
için;
a) Fizikî envanter çıkarılması gerekli değildir;
b) Son bilançoda kabul edilen değerlemeler, sadece
ticari defterdeki hareketler ölçüsünde değiştirilir; amortismanlar, değer
düzeltmeleri ve karşılıklar ile ticari defterlerden anlaşılmayan işletme için
önemli değer değişiklikleri de dikkate alınır.
4. Birleşme sözleşmesi ve birleşme raporu (1)
a) Birleşme sözleşmesi
aa) Birleşme sözleşmesinin yapılması
MADDE 145- (1)
Birleşme sözleşmesi yazılı şekilde yapılır. Sözleşme, birleşmeye katılan şirketlerin,
yönetim organlarınca imzalanır ve genel kurulları tarafından onaylanır.
bb) Birleşme sözleşmesinin içeriği
MADDE 146- (1)
Birleşme sözleşmesinin;
a) Birleşmeye katılan şirketlerin ticaret unvanlarını,
hukuki türlerini, merkezlerini; yeni kuruluş yolu ile birleşme hâlinde, yeni
şirketin türünü, ticaret unvanını ve merkezini,
–––––––––––––––
(1) Bu üst
başlık “4. Birleşme sözleşmesi,
birleşme raporu ve denetleme” iken, 26/6/2012 tarihli ve 6335 sayılı Kanunun 40
ıncı maddesiyle metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir.
11009
b) Şirket paylarının değişim oranını, öngörülmüşse
denkleştirme tutarını; devrolunan şirketin ortaklarının, devralan şirketteki
paylarına ve haklarına ilişkin açıklamaları,
c) Devralan şirketin, imtiyazlı ve oydan yoksun payların
sahipleriyle intifa senedi sahiplerine tanıdığı hakları,
d) Şirket paylarının değiştirilmesinin şeklini,
e) Birleşmeyle iktisap edilen payların, devralan veya
yeni kurulan şirketin bilanço kârına hak kazandığı tarihi ve bu isteme ilişkin
bütün özellikleri,
f) Gereğinde 141 inci madde uyarınca ayrılma akçesini,
g) Devrolunan şirketin işlem ve eylemlerinin devralan
şirketin hesabına yapılmış sayılacağı tarihi,
h) Yönetim organlarına ve yönetici ortaklara tanınan
özel yararları,
i) Gereğinde sınırsız sorumlu ortakların isimlerini,
içermesi zorunludur.
b) Birleşme raporu
MADDE 147- (1)
Birleşmeye katılan şirketlerin yönetim organları, ayrı ayrı veya birlikte,
birleşme hakkında bir rapor hazırlarlar.
(2) Raporda;
a) Birleşmenin amacı ve sonuçları,
b) Birleşme sözleşmesi,
c) Şirket paylarının değişim oranı ve öngörülmüşse
denkleştirme akçesi; devrolunan şirketlerin ortaklarına devralan şirket
nezdinde tanınan ortaklık hakları,
d) Gereğinde ayrılma akçesinin tutarı ve şirket pay ve
ortaklık hakları yerine ayrılma akçesi verilmesinin sebepleri,
e) Değişim oranının belirlenmesi yönünden payların
değerlemesine ilişkin özellikler,
f) Gereğinde devralan şirket tarafından yapılacak
artırımın miktarı,
g) Öngörülmüşse, devrolunan şirketin ortaklarına,
birleşme dolayısıyla yüklenecek olan, ek ödeme ve diğer kişisel edim
yükümlülükleri ile kişisel sorumluluklar hakkında bilgi,
h) Değişik türdeki şirketlerin birleşmelerinde, yeni
tür dolayısıyla ortaklara düşen yükümlülükler,
i) Birleşmenin, birleşmeye katılan şirketlerin işçileri
üzerindeki etkileri ile mümkünse bir sosyal planın içeriği,
j) Birleşmenin, birleşmeye katılan şirketlerin
alacaklıları üzerindeki etkileri,
k) Gerekiyorsa, ilgili makamlardan alınan onaylar,
hukuki ve ekonomik yönden açıklanır ve gerekçeleri belirtilir.
(3) Yeni kuruluş yoluyla birleşmede birleşme
raporuna yeni şirketin sözleşmesinin de eklenmesi şarttır.
(4) Tüm ortakların onaylaması hâlinde, küçük ve
orta ölçekli şirketler birleşme
raporunun düzenlenmesinden vazgeçebilirler. (1)
c) Birleşme sözleşmesinin ve birleşme raporunun
denetlenmesi
MADDE 148- (Mülga: 26/6/2012-6335/43 md.)
–––––––––––––
(1) 26/6/2012 tarihli ve 6335 sayılı Kanunun 40 ıncı maddesiyle, bu
fıkrada yer alan “küçük” ibaresi
“küçük ve orta” şeklinde
değiştirilmiştir.
11010
5. İnceleme hakkı ve malvarlığında değişiklikler
a) İnceleme hakkı
MADDE 149- (1)
Birleşmeye katılan şirketlerden her biri, merkezleriyle şubelerinde ve
halka açık anonim şirketler ise Sermaye Piyasası Kurulunun öngöreceği yerlerde,
genel kurul kararından önceki otuz gün içinde;
a) Birleşme sözleşmesini,
b) Birleşme raporunu,
c) (Mülga:
26/6/2012-6335/43 md.)
d) Son üç yılın yılsonu finansal tablolarıyla yıllık
faaliyet raporlarını, gereğinde ara bilançolarını,
ortakların, intifa senedi sahipleriyle şirket tarafından
ihraç edilmiş bulunan menkul kıymet hamillerinin, menfaati bulunan kişilerin ve
diğer ilgililerin incelemesine sunmakla yükümlüdür. Bunlar ilgili sermaye
şirketlerinin internet sitelerinde de yayımlanır.
(2) Ortaklar ile birinci fıkrada sayılan kişiler,
aynı fıkrada anılan belgelerin suretlerinin ve varsa basılı şekillerinin
kendilerine verilmesini isteyebilirler. Bunlar için, herhangi bir bedel veya
gider karşılığı istenilemez.
(3) Birleşmeye katılan şirketlerden her biri,
Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanan ve internet sitelerine
de konulan ilanda, inceleme yapma hakkına işaret eder.
(4) Birleşmeye katılan her şirket, birinci
fıkrada anılan belgelerin nereye tevdi edildiklerini ve nerelerde incelemeye
hazır tutulduklarını, tevdiden en az üç iş günü önce, Türkiye Ticaret Sicili
Gazetesi ile şirket sözleşmesinde öngörülen gazetelerde ve sermaye şirketleri
de internet sitelerinde ilan eder.
(5) Tüm ortakların onaylaması hâlinde, küçük ve
orta ölçekli şirketler inceleme hakkının kullanılmasından
vazgeçebilirler. (1)
–––––––––––––
(1) 26/6/2012 tarihli ve 6335 sayılı Kanunun 40 ıncı maddesiyle, bu
fıkrada yer alan “küçük” ibaresi
“küçük ve orta” şeklinde
değiştirilmiştir.
11011
b) Malvarlığındaki değişikliklerle ilgili bilgiler
MADDE 150- (1)
Birleşmeye katılan şirketlerden birinin aktif veya pasif varlıklarında,
birleşme sözleşmesinin imzası tarihiyle, bu sözleşmenin genel kurulda onaya
sunulacağı tarih arasında, önemli değişiklik meydana gelmişse, yönetim organı,
bu durumu kendi genel kuruluna ve birleşmeye katılan diğer şirketlerin yönetim
organlarına yazılı olarak bildirir.
(2) Birleşmeye katılan tüm şirketlerin yönetim
organları, bu durumda birleşme sözleşmesinin değiştirilmesine veya birleşmeden
vazgeçmeye gerek olup olmadığını incelerler; böyle bir sonuca vardıkları
takdirde, onaya sunma önerisi geri çekilir. Diğer hâlde, yönetim organı genel
kurulda, birleşme sözleşmesinde uyarlamaya gerek bulunmadığının gerekçesini
açıklar.
c) Birleşme kararı
MADDE 151- (1)
Yönetim organı, genel kurula birleşme sözleşmesini sunar. Birleşme
sözleşmesi genel kurulda;
a) Bu Kanunun 421 inci maddesinin beşinci fıkrasının
(b) bendi saklı olmak üzere, anonim ve sermayesi paylara bölünmüş komandit
şirketlerde, esas veya çıkarılmış sermayenin çoğunluğunu temsil etmesi
şartıyla, genel kurulda mevcut bulunan oyların dörtte üçüyle,
b) Bir kooperatif tarafından devralınacak sermaye
şirketlerinde, sermayenin çoğunluğunu temsil etmesi şartıyla, genel kurulda
mevcut bulunan oyların dörtte üçüyle,
c) Limited şirketlerde, sermayenin en az dörtte üçünü
temsil eden paylara sahip bulunmaları şartıyla, tüm ortakların dörtte üçünün
oylarıyla,
d) Kooperatiflerde, verilen oyların üçte ikisinin
çoğunluğuyla; ana sözleşmede ek ödeme ve başka edim yükümlülükleri ya da sınırsız
sorumluluk kabul edilmiş veya bunlar mevcut olup da genişletilmişse kooperatife
kayıtlı tüm ortakların dörtte üçünün kararıyla,
onaylanmalıdır.
(2) Kollektif ve komandit şirketlerde birleşme
sözleşmesinin oybirliğiyle onaylanması gerekir. Ancak, şirket sözleşmesinde
birleşme sözleşmesinin bütün ortakların dörtte üçünün kararıyla onaylanması
öngörülebilir.
(3) Bir sermayesi paylara bölünmüş komandit
şirketin, başka bir şirketi devralması hâlinde, birinci fıkranın (a) bendindeki
nisaba ek olarak, komanditelerin tamamının birleşmeyi yazılı olarak
onaylamaları gereklidir.
(4) Bir limited şirket tarafından devralınan
anonim ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirkette, devralma ile ek
yükümlülük ve kişisel edim yükümlülükleri de öngörülüyorsa veya bunlar mevcut
olup da genişletiliyorsa, bütün ortakların oybirliğine gerek vardır.
(5) Birleşme sözleşmesi bir ayrılma akçesini
öngörüyorsa bunun, devreden şirket şahıs şirketiyse oy hakkını haiz
ortaklarının, sermaye şirketiyse şirkette mevcut oy haklarının yüzde
doksanının olumlu oylarıyla onaylanması şarttır.
(6) Birleşme sözleşmesinde devrolunan şirketin
işletme konusunda değişiklik öngörülmüşse, birleşme sözleşmesinin ayrıca,
şirket sözleşmesinin değiştirilmesi için gerekli nisapla onaylanmış olması zorunludur.
11012
6. Kesinleşmeye ilişkin hükümler
a) Ticaret siciline tescil
MADDE 152- (1)
Birleşmeye katılan şirketler tarafından birleşme kararı alınır
alınmaz, yönetim organları, birleşmenin tescili için ticaret siciline başvurur.
(2) Devralan şirket, birleşmenin gereği olarak
sermayesini artırmışsa, ek olarak esas sözleşme değişiklikleri de ticaret
siciline sunulur.
(3) Devrolunan şirket, birleşmenin ticaret
siciline tescili ile infisah eder.
b) Hukuki sonuçlar
MADDE 153- (1)
Birleşme, birleşmenin ticaret siciline tescili ile geçerlilik kazanır.
Tescil anında, devrolunan şirketin bütün aktif ve pasifi kendiliğinden devralan
şirkete geçer.
(2) Devrolunan şirketin ortakları devralan
şirketin ortağı olur. Ancak bu sonuç, devralan şirketin kendi adına fakat bu
şirket hesabına hareket eden kişinin elinde bulunan paylar ile devrolunan
şirketin kendi adına fakat bu şirket hesabına hareket eden kişinin elinde
bulunan paylar için doğmaz.
(3) 7/12/1994 tarihli ve 4054 sayılı Rekabetin
Korunması Hakkında Kanun hükümleri saklıdır.
c) İlan
MADDE 154- (1)
Birleşme kararı, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan olunur.
7. Sermaye şirketlerinin kolaylaştırılmış şekilde
birleşmesi
a) Uygulama alanı
MADDE 155- (1)
a) Devralan sermaye şirketi devrolunan sermaye şirketinin oy hakkı veren bütün
paylarına veya
b) Bir şirket ya da bir gerçek kişi veya kanun yahut
sözleşme dolayısıyla bağlı bulunan kişi grupları, birleşmeye katılan sermaye
şirketlerinin oy hakkı veren tüm paylarına,
sahiplerse sermaye şirketleri kolaylaştırılmış düzene
göre birleşebilirler.
(2) Devralan sermaye şirketi, devrolunan sermaye
şirketinin tüm paylarına değil de oy hakkı veren paylarının en az yüzde
doksanına sahipse, azınlıkta kalan pay sahipleri için;
a) Devralan şirkette bu payların denk karşılığı olan
paylar verilmesi şirket payları yanında, 141 inci maddeye göre, şirket
paylarının gerçek değerinin tam dengi olan nakdî bir karşılık verilmesinin
önerilmiş olması ve
b) Birleşme dolayısıyla ek ödeme borcunun veya herhangi
bir kişisel edim yükümlülüğünün yahut kişisel sorumluluğun doğmaması,
hâlinde birleşme kolaylaştırılmış usulde
gerçekleşebilir.
b) Kolaylıklar
MADDE 156- (1)
Birleşmeye katılan ve 155 inci maddenin birinci fıkrasında öngörülen şartlara
uyan sermaye şirketleri, birleşme sözleşmesinde, 146 ncı maddenin birinci
fıkrasının (a) ve (f) ilâ (i) bentlerinde gösterilmiş bulunan kayıtlara yer
verirler. Bu sermaye şirketleri, 147 nci maddede öngörülen birleşme raporunu
düzenlemeye ve 149 uncu maddede düzenlenen inceleme hakkını sağlamakla yükümlü
olmadıkları gibi, birleşme sözleşmesini 151 inci madde uyarınca genel kurulun
onayına da sunmayabilirler. (1)
–––––––––––––
(1) 26/6/2012 tarihli ve 6335 sayılı Kanunun 40 ıncı maddesiyle, bu
fıkrada yer alan “, 148 inci maddede yeralan birleşme sözleşmesini denetletme
hakkı ile” ibaresi “ve” şeklinde değiştirilmiştir.
11013
(2) Birleşmeye katılan ve 155 inci maddenin
ikinci fıkrasında öngörülen şartlara uyan sermaye şirketleri, birleşme
sözleşmesinde, sadece, 147 nci maddenin ikinci fıkrasının (a), (b) ve (f) ilâ
(i) bentlerinde gösterilmiş bulunan kayıtlara yer verirler. Bu şirketler 147
nci maddede öngörülen birleşme raporunu düzenlemeye ve birleşme sözleşmesini
151 inci madde gereğince genel kurula sunmaya da zorunlu değildirler. 149 uncu
maddede öngörülen inceleme hakkının, birleşmenin tescili için ticaret siciline
yapılan başvurudan otuz gün önce sağlanmış olması gerekir.
8. Alacaklıların ve çalışanların korunması
a) Alacakların teminat altına alınması
MADDE 157- (1)
Birleşmeye katılan şirketlerin alacaklıları birleşmenin hukuken geçerlilik
kazanmasından itibaren üç ay içinde istemde bulunurlarsa, devralan şirket
bunların alacaklarını teminat altına alır.
(2) (Değişik: 26/6/2012-6335/12 md.) Birleşmeye katılan şirketler;
alacaklılarına, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde, yedişer gün aralıklarla üç defa yapacakları ilanla ve ayrıca internet
sitelerine konulacak ilanla haklarını bildirirler.
(3) (Mülga: 26/6/2012-6335/12 md.)
(4) Diğer alacaklıların zarara
uğramayacaklarının anlaşılması hâlinde, yükümlü şirket teminat göstermek yerine
borcu ödeyebilir.
b) Ortakların kişisel sorumlulukları ve iş
ilişkilerinin geçmesi
MADDE 158- (1)
Devrolunan şirketin borçlarından birleşmeden önce sorumlu olan ortakların
sorumlulukları birleşmeden sonra da devam eder. Şu şartla ki, bu borçlar
birleşme kararının ilanından önce doğmuş olmalı veya borçları doğuran sebepler
bu tarihten önce oluşmuş bulunmalıdır.
(2) Devrolunan şirketin borçlarından doğan,
ortakların kişisel sorumluluğuna ilişkin istemler, birleşme kararının ilanı
tarihinden itibaren üç yıl geçince zamanaşımına uğrar. Alacak ilan tarihinden
sonra muaccel olursa, zamanaşımı süresi muacceliyet tarihinden başlar. Bu
sınırlama, devralan şirketin borçları dolayısıyla şahsen sorumlu olan
ortakların sorumluluklarına uygulanmaz.
(3) Kamuya arz edilmiş olan tahvil ve diğer borç
senetlerinde sorumluluk itfa tarihine kadar devam eder; meğerki, izahname başka
bir düzenleme içersin.
(4) İş ilişkileri hakkında 178 inci madde hükmü
uygulanır.
III - Bölünme
1. Genel hükümler
a) İlke
MADDE 159- (1)
Bir şirket tam veya kısmi bölünebilir.
a) Tam bölünmede, şirketin tüm malvarlığı bölümlere
ayrılır ve diğer şirketlere devrolunur. Bölünen şirketin ortakları, devralan
şirketlerin paylarını ve haklarını iktisap ederler. Tam bölünüp devrolunan
şirket sona erer ve unvanı ticaret sicilinden silinir.
11014
b) Kısmi bölünmede, bir şirketin malvarlığının bir veya
birden fazla bölümü diğer şirketlere devrolunur. Bölünen şirketin ortakları,
devralan şirketlerin paylarını ve haklarını iktisap ederler veya bölünen
şirket, devredilen malvarlığı bölümlerinin karşılığında devralan şirketlerdeki
payları ve hakları elde ederek yavru şirketini oluşturur.
b) Geçerli bölünmeler
MADDE 160- (1)
Sermaye şirketleri ve kooperatifler sermaye şirketlerine ve
kooperatiflere bölünebilirler.
c) Şirket paylarının ve haklarının korunması
MADDE 161- (1)
Tam ve kısmi bölünmede şirket payları ve hakları 140 ıncı madde uyarınca
korunur.
(2) Devreden şirketin ortaklarına;
a) Bölünmeye katılan tüm şirketlerde, mevcut payları
oranında şirket payları veya
b) Bölünmeye katılan bazı veya tüm şirketlerde, mevcut
paylarının oranına göre değişik oranda şirket payları,
tahsis edilebilir. (a) bendindeki bölünme “oranların
korunduğu”, (b) bendindeki bölünme ise “oranların korunmadığı bölünme”dir.
2. Bölünmenin uygulanmasına ilişkin hükümler
a) Sermayenin azaltılması
MADDE 162- (1)
Bölünme sebebiyle devreden şirketin sermayesinin azaltılması hâlinde 473,
474 ve 592 nci maddeler ile kooperatiflerde Kooperatifler Kanununun 98 inci
maddesine dayanılarak bu Kanunun 473 ve 474 üncü maddeleri uygulanmaz.
b) Sermaye artırımı
MADDE 163- (1)
Devralan şirket sermayesini, devreden şirketin ortaklarının haklarını
koruyacak miktarda artırır.
(2) Bölünmede, ayni sermaye konulmasına ilişkin
hükümler uygulanmaz. Bölünme sebebiyle, kayıtlı sermaye sisteminde müsait
olmasa bile, tavan değiştirilmeden sermaye artırılabilir.
c) Yeni kuruluş
MADDE 164- (1)
Bölünme çerçevesinde yeni bir şirketin kurulmasına bu Kanun ile
Kooperatifler Kanununun kuruluşa ilişkin hükümleri uygulanır. Sermaye
şirketlerinin kurulmasında, kurucuların asgari sayısına ve ayni sermaye
konulmasına ilişkin hükümler uygulanmaz.
d) Ara bilanço
MADDE 165- (1)
Bilanço günüyle, bölünme sözleşmesinin imzası veya bölünme planının düzenlenmesi
tarihi arasında, altı aydan fazla bir zaman bulunduğu veya son bilançonun
çıkarılmasından itibaren, bölünmeye katılan şirketlerin malvarlıklarında önemli
değişiklikler meydana gelmiş olduğu takdirde, bir ara bilanço çıkarılır.
(2) Bu fıkranın (a) ve (b) bentlerinde öngörülen
hükümler saklı kalmak kaydıyla, ara bilançoya yıllık bilançoya ilişkin hüküm ve
standartlar uygulanır. Ara bilanço için;
a) Fizikî envanter çıkarılması gerekli değildir.
b) Son bilançoda kabul edilmiş bulunan değerlemeler, sadece
ticari defterlerdeki hareketler ölçüsünde değiştirilir; amortismanlar, değer
düzeltmeleri ve karşılıklar ile ticari defterlerden anlaşılmayan işletme için
önemli değer değişiklikleri de dikkate alınır.
11015
3. Bölünme belgelerini inceleme hakkı (1)
a) Bölünme sözleşmesi ve bölünme planı
aa) Genel olarak
MADDE 166- (1)
Bir şirket, bölünme yoluyla, malvarlığının bölümlerini var olan şirketlere
devredecekse, bölünmeye katılan şirketlerin yönetim organları tarafından bir
bölünme sözleşmesi yapılır.
(2) Bir şirket, bölünme yoluyla, malvarlığının
bölümlerini yeni kurulacak şirketlere devredecekse, yönetim organı bir bölünme
planı düzenler.
(3) Hem bölünme sözleşmesinin hem de bölünme
planının yazılı şekilde yapılması ve bunların genel kurul tarafından 173 üncü
madde hükümlerine göre onaylanması şarttır.
bb) Bölünme sözleşmesinin ve bölünme planının içeriği
MADDE 167- (1)
Bölünme sözleşmesi ve bölünme planı özellikle;
a) Bölünmeye katılan şirketlerin ticaret unvanlarını,
merkezlerini ve türlerini,
b) Aktif ve pasif malvarlığı konularının devir amacıyla
bölümlere ayrılmasını ve tahsisini; açık tanımlamayla, bu bölümlere ilişkin
envanteri; taşınmazları, kıymetli evrakı ve maddi olmayan malvarlığını teker
teker gösteren listeyi,
c) Payların değişim oranını ve gereğinde ödenecek
denkleştirme tutarını ve devreden şirketin ortaklarının, devralan şirketteki
ortaklık haklarına ilişkin açıklamaları,
d) Devralan şirketin; intifa senedi, oydan yoksun pay
ve özel hak sahiplerine tahsis ettiği hakları,
e) Şirket paylarının değişim tarzlarını,
f) Şirket paylarının bilanço kârına hangi tarihten
itibaren hak kazanacaklarını ve bu istem hakkının özelliklerini,
g) Devreden şirketin işlemlerinin hangi tarihten
itibaren devralan şirketin hesabına yapılmış kabul edildiğini,
h) Yönetim organlarının üyelerine, müdürlere, yönetim
hakkına sahip kişilere ve denetçilere tanınan özel menfaatleri,
i) Bölünme sonucu devralan şirketlere geçen iş
ilişkilerinin listesini,
içerir.
b) Bölünmenin dışında kalan malvarlığı
MADDE 168- (1)
Bölünme sözleşmesinde veya bölünme planında tahsisi yapılmayan malvarlığı
konuları üzerinde;
a) Tam bölünmede, devralan tüm şirketlerin, bölünme
sözleşmesi veya planına göre kendilerine geçen net aktif malvarlığının oranına
göre, devralan tüm şirketlere paylı mülkiyet hakkı düşer.
b) Kısmi bölünmede söz konusu malvarlığı, devreden
şirkette kalır.
(2) Birinci fıkra hükmü kıyas yoluyla alacaklara
ve maddi olmayan malvarlığı haklarına da uygulanır.
(3) Tam bölünmeye katılan şirketler,
bölünme sözleşmesi veya bölünme planına göre herhangi bir şirkete tahsis
edilmeyen borçlardan müteselsilen sorumludurlar.
–––––––––––––
(1) Bu üst başlık “3. Bölünme belgelerini denetleme ve inceleme hakkı”
iken, 26/6/2012 tarihli ve 6335 sayılı Kanunun 40 ıncı maddesiyle metne işlendiği
şekilde değiştirilmiştir.
11016
c) Bölünme raporu
aa) İçerik
MADDE 169- (1)
Bölünmeye katılan şirketlerin yönetim organları, bölünme hakkında ayrı rapor
hazırlarlar; ortak rapor da geçerlidir.
(2) Rapor;
a) Bölünmenin amacını ve sonuçlarını,
b) Bölünme sözleşmesini veya bölünme planını,
c) Payların değişim oranlarını ve gereğinde ödenecek
denkleştirme tutarını, özellikle devreden şirketin ortaklarının devralan
şirketteki haklarına ilişkin açıklamaları,
d) Değişim oranının saptanmasında, payların değerlemesine
ilişkin özellikleri,
e) Gereğinde, bölünme dolayısıyla ortaklar için doğacak
olan ek ödeme yükümlülüklerini, diğer kişisel edim yükümlülüklerini ve sınırsız
sorumluluğu,
f) Bölünmeye katılan şirketlerin türlerinin farklı
olması hâlinde, ortakların yeni tür sebebiyle söz konusu olan yükümlülüklerini,
g) Bölünmenin işçiler üzerindeki etkileri ile
içeriğini; varsa sosyal planın içeriğini,
h) Bölünmenin, bölünmeye katılan şirketlerin
alacaklıları üzerindeki etkilerini,
hukuki ve ekonomik yönleri ile açıklar ve gerekçelerini
gösterir.
(3) Yeni kuruluşun varlığı hâlinde, bölünme
planına yeni şirketin sözleşmesi de eklenir.
(4) Tüm ortakların onaylaması hâlinde küçük ve orta ölçekli
şirketler bölünme raporunun düzenlenmesinden vazgeçebilirler. (1)
bb) Bölünme sözleşmesinin veya bölünme planının ve
bölünme raporunun denetlenmesi
MADDE 170- (Mülga: 26/6/2012-6335/43 md.)
d) İnceleme hakkı
MADDE 171- (1)
Bölünmeye katılan şirketlerden her biri, genel kurulun kararından iki ay önce,
merkezlerinde, halka açık anonim şirketler ayrıca Sermaye Piyasası Kurulunun
uygun gördüğü yerlerde;
a) Bölünme sözleşmesini veya bölünme planını,
b) Bölünme raporunu,
c) (Mülga:
26/6/2012-6335/43 md.)
d) Son üç yılın finansal tabloları ile faaliyet
raporlarını ve varsa ara bilançoları,
bölünmeye katılan şirketlerin ortaklarının incelemesine
sunar.
(2) Tüm ortakların onaylaması hâlinde küçük ve
orta ölçekli şirketler birinci fıkrada öngörülen inceleme hakkından
vazgeçebilirler. (1)
(3) Ortaklar, bölünmeye katılan şirketlerden,
birinci fıkrada sayılan belgelerin kopyalarının kendilerine verilmesini
isteyebilirler. Suretler için bedel veya herhangi bir gider karşılığı
istenemez.
(4) Bölünmeye katılan şirketlerden her biri,
Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde, sermaye şirketleri ayrıca internet
sitesinde, inceleme yapma haklarına işaret eden bir ilan yayımlarlar.
e) Malvarlığındaki değişikliklerle ilgili bilgiler
MADDE 172- (1)
Bölünmeye katılan şirketlerin malvarlıklarında meydana gelen değişikliklere 150
nci madde kıyas yoluyla uygulanır.
–––––––––––––
(1) 26/6/2012 tarihli ve 6335 sayılı Kanunun 40 ıncı maddesiyle, bu fıkrada yer alan “küçük” ibaresi “küçük ve
orta”şeklinde değiştirilmiştir.
11017
4. Bölünme kararı
MADDE 173- (1)
175 inci maddede öngörülen teminatın sağlanmasından sonra, bölünmeye katılan
şirketlerin yönetim organları, bölünme sözleşmesini veya bölünme planını genel
kurula sunar.
(2) Onama kararı 151 inci maddenin birinci,
üçüncü, dördüncü ve altıncı fıkralarında öngörülen nisaplara uyularak alınır.
(3) Oranın korunmadığı bölünmede onama kararı,
devreden şirkette oy hakkını haiz ortakların en az yüzde doksanıyla alınır.
5. Korunmaya ilişkin hükümler
a) Alacaklıların korunması
aa) Çağrı
MADDE 174- (1)
Bölünmeye katılan şirketlerin alacaklıları, Türkiye Ticaret Sicili
Gazetesinde, (…) (1) yedişer gün aralıklarla üç defa yapılacak
ilanla ve sermaye şirketlerinde ayrıca internet sitesine de konulacak ilanla,
alacaklarını bildirmeye ve teminat verilmesi için istemde bulunmaya
çağrılırlar. (1)
bb) Alacakların teminat altına alınması
MADDE 175- (1)
Bölünmeye katılan şirketler, 174 üncü maddede öngörülen ilanların yayımı
tarihinden itibaren üç ay içinde, istemde bulunan alacaklıların alacaklarını
teminat altına almak zorundadırlar.
(2) Bölünme ile, alacaklıların alacaklarının
tehlikeye düşmediğinin, (…) (2) ispatı hâlinde, teminat altına almak
yükümü ortadan kalkar. (2)
(3) Diğer alacaklıların zarara
uğramayacaklarının anlaşılması hâlinde, şirket, teminat göstermek yerine borcu
ödeyebilir.
b) Sorumluluk
aa) Bölünmeye katılan şirketlerin ikinci derecede
sorumluluğu
MADDE 176- (1)
Bölünme sözleşmesi veya bölünme planıyla kendisine borç tahsis edilen
şirket, bu suretle birinci derecede sorumlu bulunan şirket, alacaklıların
alacaklarını ifa etmezse, bölünmeye katılan diğer şirketler, ikinci
derecede sorumlu şirketler, müteselsilen sorumlu olurlar.
(2) İkinci derecede sorumlu olan şirketlerin
takip edilebilmeleri için, alacağın teminat altına alınmamış ve birinci
derecede sorumlu şirketin;
a) İflas etmiş,
b) Konkordato süresi almış,
c) Aleyhinde yapılan bir icra takibinde kesin aciz
vesikası alınmasının şartları doğmuş,
d) Merkezi yurt dışına taşınmış ve artık Türkiye’de
takip edilemez duruma gelmiş veya
e) Yurt dışındaki merkezinin yeri değiştirilmiş ve bu
sebeple hukuken takibi önemli derecede güçleşmiş,
olması gerekir.
bb) Ortakların kişisel sorumluluğu
MADDE 177- (1)
Ortakların kişisel sorumlulukları hakkında 158 inci madde hükmü uygulanır.
––––––––––––––––
(1) 26/6/2012 tarihli ve 6335 sayılı Kanunun 41 inci maddesiyle, bu fıkrada
yer alan “tirajı ellibinin üstünde olan ve yurt düzeyinde dağıtımı yapılan en
az üç gazetede” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.
(2) 26/6/2012 tarihli ve 6335 sayılı Kanunun 41 inci maddesiyle, bu
fıkrada yer alan “bir işlem denetçisinin
raporuyla” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.
11018
6. İş ilişkilerinin geçmesi
MADDE 178- (1)
Tam veya kısmi bölünmede, işçilerle yapılan hizmet sözleşmeleri, işçi itiraz
etmediği takdirde, devir gününe kadar bu sözleşmeden doğan bütün hak ve
borçlarla devralana geçer.
(2) İşçi itiraz ederse, hizmet sözleşmesi kanuni
işten çıkarma süresinin sonunda sona erer; devralan ve işçi o tarihe kadar
sözleşmeyi yerine getirmekle yükümlüdür.
(3) Eski işveren ile devralan, işçinin
bölünmeden evvel muaccel olmuş alacakları ile hizmet sözleşmesinin normal
olarak sona ereceği veya işçinin itirazı sebebiyle sona erdiği tarihe kadar
geçen sürede muaccel olacak alacaklarından müteselsilen sorumludur.
(4) Aksi kararlaştırılmadıkça veya hâlin
gereğinden anlaşılmadıkça, işveren hizmet sözleşmesinden doğan hakları üçüncü
bir kişiye devredemez.
(5) İşçiler muaccel olan ve birinci fıkrada öngörüldüğü
şekilde muaccel olacak alacaklarının teminat altına alınmasını isteyebilirler.
(6) Devreden şirketin bölünmeden önce şirket borçlarından
dolayı sorumlu olan ortakları, hizmet sözleşmesinden doğan ve intikal gününe
kadar muaccel olan borçlarla, hizmet sözleşmesi normal olarak sona ermiş
olsaydı muaccel hâle gelecek olan veya işçinin itirazı sebebiyle hizmet
sözleşmesinin sona erdiği ana kadar doğacak olan borçlardan müteselsilen
sorumlu olmakta devam ederler.
7. Ticaret siciline tescil ve geçerlilik
MADDE 179- (1)
Bölünme onaylanınca, yönetim organı bölünmenin tescilini ister.
(2) Kısmi bölünme sebebiyle devreden şirketin sermayesinin
azaltılması gerekiyorsa buna ilişkin esas sözleşme değişikliği de tescil
ettirilir.
(3) Tam bölünme hâlinde devreden şirket ticaret
siciline tescil ile birlikte infisah eder.
(4) Bölünme ticaret siciline tescille geçerlilik
kazanır. Tescil ile tescil anında envanterde yer alan bütün aktifler ve
pasifler devralan şirketlere geçer.
IV - Tür değiştirme
1. Genel hükümler
a) İlke
MADDE 180- (1)
Bir şirket hukuki şeklini değiştirebilir. Yeni türe dönüştürülen şirket
eskisinin devamıdır.
b) Geçerli tür değiştirmeler
MADDE 181- (1)
a) Bir sermaye şirketi;
1. Başka türde bir sermaye şirketine;
2. Bir kooperatife;
b) Bir kollektif şirket;
1. Bir sermaye şirketine;
2. Bir kooperatife;
3. Bir komandit şirkete;
c) Bir komandit şirket;
1. Bir sermaye şirketine;
2. Bir kooperatife;
3. Bir kollektif şirkete;
11019
d) Bir kooperatif bir sermaye şirketine,
dönüşebilir.
c) Kollektif ve komandit şirketlerin tür
değiştirmelerine ilişkin özel düzenleme
MADDE 182 - (1)
Bir kollektif şirket bir komandit şirkete;
a) Kollektif şirkete bir komanditerin girmesi,
b) Bir ortağın komanditer olması,
hâlinde dönüşebilir.
(2) Bir komandit şirket kollektif şirkete;
a) Tüm komanditerlerin şirketten çıkması,
b) Tüm komanditerlerin komandite olması,
suretiyle dönüşebilir.
(3) Bir kollektif veya komandit şirketin tek
kişi işletmesi olarak faaliyetine devam etmesine ilişkin 257 nci madde hükmü
saklıdır.
(4) Bu madde uyarınca yapılacak tür
değiştirmelerine 180 ilâ 190 ıncı madde hükümleri uygulanmaz.
2. Şirket payının ve haklarının korunması
MADDE 183- (1)
Tür değiştirmede ortakların şirket payları ve hakları korunur. Oydan yoksun
paylar için sahiplerine eşit değerde paylar veya oy hakkını haiz paylar
verilir.
(2) İmtiyazlı payların karşılığında aynı değerde
paylar verilir veya uygun bir tazminat ödenir.
(3) İntifa senetleri karşılığında aynı değerde
haklar verilir veya tür değiştirme planının düzenlendiği tarihte gerçek değer
ödenir.
3. Kuruluş ve ara bilanço
MADDE 184- (1)
Tür değiştirmede, yeni türün kuruluşuna ilişkin hükümler uygulanır; ancak,
sermaye şirketlerinde ortakların asgari sayısına, ayni sermaye konulmasına ve
kurucuların şirket sözleşmesini imzalamalarına ilişkin hükümler uygulanmaz. (1)
(2) Bilanço günüyle tür değiştirme raporunun
düzenlendiği tarih arasında altı aydan fazla zaman geçmişse veya son bilançonun
çıkarıldığı tarihten itibaren şirketin malvarlığında önemli değişiklikler
meydana gelmişse ara bilanço çıkarılır.
(3) Aşağıdaki hükümler saklı olmak kaydı ile ara
bilançoya yıllık bilançoya ilişkin hüküm ve ilkeler uygulanır. Ara bilanço
için;
a) Fizikî envanter çıkarılması gerekli değildir;
b) Son bilançoda kabul edilen değerlemeler, sadece
ticari defterdeki hareketler ölçüsünde değiştirilir; amortismanlar, değer
düzeltmeleri ve karşılıklar ile ticari defterlerden anlaşılmayan işletme için
önemli değer değişiklikleri de dikkate alınır.
4. Tür değiştirme planı
MADDE 185- (1)
Yönetim organı bir tür değiştirme planı düzenler. Plan yazılı şekle ve 189
uncu madde uyarınca genel kurulun onayına tabidir. Tür değiştirme planı;
a) Şirketin tür değiştirmeden önceki ve sonraki ticaret
unvanını, merkezini ve yeni türe ilişkin ibareyi,
b) Yeni türün şirket sözleşmesini,
________________
(1) 15/7/2016 tarihli ve 6728 sayılı Kanunun 68 inci
maddesi ile bu fıkrada yer alan “ve ayni sermaye konulmasına” ibaresi “, ayni
sermaye konulmasına ve kurucuların şirket sözleşmesini imzalamalarına” şeklinde
değiştirilmiştir.
11020
c) Ortakların tür değiştirmeden sonra sahip olacakları
payların sayısını, cinsini ve tutarını veya tür değiştirmeden sonra ortakların
paylarına ilişkin açıklamaları,
içerir.
5. Tür değiştirme raporu
MADDE 186- (1)
Yönetim organı tür değiştirme hakkında yazılı bir rapor hazırlar.
(2) Raporda;
a) Tür değiştirmenin amacı ve sonuçları,
b) Yeni türe ilişkin kuruluş hükümlerinin yerine
getirilmiş bulunduğu,
c) Yeni şirket sözleşmesi,
d) Tür değiştirmeden sonra ortakların sahip olacakları
paylara dair değişim oranı,
e) Varsa ortaklar ile ilgili olarak tür değiştirmeden
kaynaklanan ek ödeme ile diğer kişisel edim yükümlülükleri ve kişisel
sorumluluklar,
f) Ortaklar için yeni tür dolayısıyla doğan
yükümlülükler
hukuki ve ekonomik yönden açıklanır ve gerekçeleri
gösterilir.
(3) Tüm ortakların onaylaması hâlinde küçük ve orta ölçekli şirketler tür değiştirme
raporunun düzenlenmesinden vazgeçebilirler. (1)
6. Tür değiştirme planının ve tür değiştirme raporunun
denetlenmesi
MADDE 187- (Mülga: 26/6/2012-6335/43 md.)
7. İnceleme hakkı
MADDE 188 - (1)
Şirket;
a) Tür değiştirme planını,
b) Tür değiştirme raporunu,
c) (Mülga:
26/6/2012-6335/43 md.)
d) Son üç yılın finansal tablolarını, varsa ara
bilançoyu,
genel kurulda karar alınmasından otuz gün önce
merkezinde ve halka açık anonim şirketlerde Sermaye Piyasası Kurulunun istediği
yerlerde ortakların incelemesine sunar.
(2) İsteyen ortaklara anılan belgelerin
kopyaları bedelsiz verilir. Şirket, ortakları, uygun bir şekilde inceleme
haklarının bulunduğu hususunda bilgilendirir.
8. Tür değiştirme kararı ve tescil
MADDE 189- (1)
Yönetim organı tür değiştirme planı ile yeni türün şirket sözleşmesini genel
kurula sunar. Tür değiştirme kararı aşağıdaki nisaplarla alınır: (2)
a) Kanunun 421 inci maddesinin beşinci fıkrasının (b)
bendi hükmü saklı olmak şartıyla anonim ve sermayesi paylara bölünmüş komandit
şirketlerde, esas veya çıkarılmış sermayenin üçte ikisini karşılaması şartıyla,
genel kurulda mevcut oyların üçte ikisiyle; limited şirkete dönüştürme hâlinde,
ek ödeme veya kişisel edim yükümlülüğü doğacaksa tüm ortakların onayıyla;
–––––––––––––
(1) 26/6/2012 tarihli ve 6335 sayılı Kanunun 40 ıncı maddesiyle, bu fıkrada yer alan “küçük” ibaresi “küçük ve
orta”şeklinde değiştirilmiştir.
(2) 15/7/2016 tarihli ve 6728 sayılı Kanunun 68 inci
maddesi ile bu fıkrada yer alan “tür değiştirme planını” ibaresi “tür
değiştirme planı ile yeni türün şirket sözleşmesini”şeklinde değiştirilmiştir.
11021
b) Bir sermaye şirketinin bir kooperatife dönüşmesi
hâlinde tüm ortakların onayıyla;
c) Limited şirketlerde, sermayenin en az dörtte üçüne
sahip bulunmaları şartıyla, ortakların dörtte üçünün kararıyla;
d) Kooperatiflerde;
1. Ortakların en az üçte ikisinin temsil edilmeleri
şartı ile, genel kurulda mevcut oyların çoğunluğuyla,
2. Ek ödeme, diğer kişisel edim yükümlülükleri veya
kişisel sorumluluk getiriliyorsa veya bu yükümlülükler veya sorumluluklar
genişletiliyorsa, kooperatifte kayıtlı ortaklarının üçte ikisinin olumlu
oyuyla,
e) Kollektif ve komandit şirketlerde tür değiştirme
planı bütün ortakların oybirliğiyle onanır. Ancak, şirket sözleşmesinde
ortakların tümünün üçte ikisinin olumlu oyuyla bu kararın alınabileceği
öngörülebilir.
(2) Yönetim organı tür değiştirmeyi ve yeni şirketin
sözleşmesini tescil ettirir. Tür değiştirme tescil ile hukuki geçerlilik
kazanır. Tür değiştirme kararı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edilir.
9. Alacaklıların ve çalışanların korunması
MADDE 190- (1)
Ortakların kişisel sorumlulukları hakkında 158 inci ve iş sözleşmelerinden
doğan borçlar hakkında 178 inci madde uygulanır.
V - Ortak hükümler
1. Ortaklık paylarının ve ortaklık haklarının
incelenmesi
MADDE 191- (1)
Birleşmede, bölünmede ve tür değiştirmede ortaklık paylarının ve ortaklık
haklarının gereğince korunmamış veya ayrılma karşılığının uygun belirlenmemiş
olması hâlinde, her ortak, birleşme, bölünme veya tür değiştirme kararının
Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilanından itibaren iki ay içinde, söz
konusu işlemlere katılan şirketlerden birinin merkezinin bulunduğu yerdeki
asliye ticaret mahkemesinden, uygun bir denkleştirme akçesinin saptanmasını
isteyebilir. Denkleştirme akçesinin belirlenmesinde 140 ıncı maddenin ikinci
fıkrası uygulanmaz.
(2) Davacı ile aynı hukuki durumda bulunmaları
hâlinde, mahkeme kararı, birleşmeye, bölünmeye veya tür değiştirmeye katılan
şirketlerin tüm ortakları hakkında da hüküm doğurur.
(3) Davanın giderleri devralan şirkete aittir.
Özel durumların haklı göstermesi hâlinde, mahkeme giderleri kısmen veya tamamen
davacıya yükletilebilir.
(4) Ortaklık paylarının veya ortaklık haklarının
korunmasını inceleme davası birleşme, bölünme veya tür değiştirme kararının
geçerliliğini etkilemez.
2. Birleşmenin, bölünmenin ve tür değiştirmenin iptali
ve eksikliklerin sonuçları
MADDE 192- (1)
134 ilâ 190 ıncı maddelerin ihlali hâlinde, birleşme, bölünme ve tür
değiştirme kararına olumlu oy vermemiş ve bunu tutanağa geçirmiş bulunan
birleşmeye, bölünmeye veya tür değiştirmeye katılan şirketlerin ortakları; bu
kararın Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilanından itibaren iki ay içinde
iptal davası açabilirler. İlanın gerekmediği hâllerde süre tescil tarihinden
başlar.
(2) Kararın bir yönetim organı tarafından
verilmesi hâlinde de bu dava açılabilir.
11022
(3) Birleşme, bölünme ve tür değiştirmeye
ilişkin işlemlerde herhangi bir eksikliğin varlığı hâlinde, mahkeme taraflara
bunun giderilmesi için süre verir. Hukuki sakatlık, verilen süre içinde giderilemiyorsa
veya giderilememişse mahkeme kararı iptal eder ve gerekli önlemleri alır.
3. Sorumluluk
MADDE 193- (1)
Birleşme, bölünme veya tür değiştirme işlemlerine herhangi bir şekilde
katılmış bulunan bütün kişiler şirketlere, ortaklara ve alacaklılara karşı
kusurları ile verdikleri zararlardan sorumludurlar. Kurucuların sorumlulukları
saklıdır.
(2) (Mülga:
26/6/2012-6335/43 md.)
(3) 202 ilâ 208, 555, 557, 560 ıncı madde
hükümleri saklıdır. Bir sermaye şirketinin veya kooperatifin iflası hâlinde 556
ve 570 inci maddeler ile Kooperatifler Kanununun 98 inci maddesi kıyas yoluyla
uygulanır.
VI – Ticari işletme ile ilgili birleşme ve tür
değiştirme
MADDE 194- (1)
Bir ticari işletme, bir ticaret şirketiyle, onun tarafından devralınmak
suretiyle birleşebilir. Bu hâlde devralan ticaret şirketinin türüne göre 138
ilâ 140, 142 ilâ 158 ve ortak hükümlere ilişkin 191 ilâ 193 üncü madde
hükümleri kıyas yoluyla uygulanır.
(2) Bir ticari işletmenin bir ticaret şirketine
dönüşmesi hâlinde 182 ilâ 193 üncü maddeler kıyas yoluyla uygulanabilir.
(3) Bir ticaret şirketinin bir ticari işletmeye
dönüştürülebilmesi için, söz konusu ticaret şirketinin paylarının tümü, ticari
işletmeyi işletecek kişi veya kişiler tarafından devralınmalı ve ticari işletme
bu kişi veya kişiler adına ticaret siciline tescil ve ilan edilmelidir. Bu
hâlde, ticari işletmeye dönüştürülen ticaret şirketi, bir kollektif veya
komandit şirket ise mezkûr ticaret şirketinin borçlarından, ticari işletmeyi
işletecek kişi ve kişiler ile ticaret şirketinin eski ortakları da 264 üncü
maddedeki zamanaşımı süresince sıfatlarına göre müteselsilen sorumlu olurlar.
Dönüştürmeye bu Kanunun 264 ilâ 266 ncı maddeleri de uygulanır.
(4) 182 nci maddenin üçüncü fıkrası hükmü
saklıdır.
G) Şirketler topluluğu
I - Hâkim ve bağlı şirket
MADDE 195- (1)
a) Bir ticaret şirketi, diğer bir ticaret şirketinin, doğrudan veya dolaylı
olarak;
1. Oy haklarının çoğunluğuna sahipse veya
2. Şirket sözleşmesi uyarınca, yönetim organında karar
alabilecek çoğunluğu oluşturan sayıda üyenin seçimini sağlayabilmek hakkını
haizse veya
3. Kendi oy hakları yanında, bir sözleşmeye dayanarak,
tek başına veya diğer pay sahipleri ya da ortaklarla birlikte, oy haklarının
çoğunluğunu oluşturuyorsa,
b) Bir ticaret şirketi, diğer bir ticaret şirketini,
bir sözleşme gereğince veya başka bir yolla hâkimiyeti altında tutabiliyorsa,
birinci şirket hâkim, diğeri bağlı şirkettir. Bu
şirketlerden en az birinin merkezi Türkiye’de ise, bu Kanundaki şirketler
topluluğuna ilişkin hükümler uygulanır.
(2) Birinci fıkrada öngörülen hâller dışında, bir
ticaret şirketinin başka bir ticaret şirketinin paylarının çoğunluğuna veya onu
yönetebilecek kararları alabilecek miktarda paylarına sahip bulunması, birinci
şirketin hâkimiyetinin varlığına karinedir.
11023
(3) Bir hâkim şirketin, bir veya birkaç bağlı şirket
aracılığıyla bir diğer şirkete hâkim olması, dolaylı hâkimiyettir.
(4) Hâkim şirkete doğrudan veya dolaylı olarak bağlı
bulunan şirketler, onunla birlikte şirketler topluluğunu oluşturur. Hâkim
şirketler ana, bağlı şirketler yavru şirket konumundadır.
(5) Şirketler topluluğunun hâkiminin, merkezi veya
yerleşim yeri yurt içinde veya dışında bulunan, bir teşebbüs olması hâlinde de,
195 ilâ 209 uncu maddeler ile bu Kanundaki şirketler topluluğuna ilişkin
hükümler uygulanır. Hâkim teşebbüs tacir sayılır. Konsolide tablolar hakkındaki
hükümler saklıdır.
(6) Şirketler topluluğuna ilişkin hükümlerin
uygulanmasında “yönetim kurulu” terimi limited şirketlerde müdürleri, sermayesi
paylara bölünmüş komandit şirketler ile şahıs şirketlerinde yöneticileri, diğer
tüzel kişilerde yönetim organını ve gerçek kişilerde gerçek kişinin kendisini
ifade eder.
II - Pay ve oy oranlarının hesaplanması
MADDE 196- (1)
Bir ticaret şirketinin bir sermaye şirketindeki iştirakinin yüzdesi, o sermaye
şirketindeki payının veya payların itibarî değerleri toplamının, iştirak olunan
şirketin sermayesine oranlanmasıyla bulunur. Sermaye şirketinin hem kendi hem
de onun hesabına alınmış olup da üçüncü kişilerin elindeki kendi payları,
hesaplamada o şirketin esas veya çıkarılmış sermayesinden düşülür.
(2) Bir ticaret şirketinin bir sermaye şirketindeki oy
hakkının yüzdesi, ticaret şirketinin o sermaye şirketinde sahip bulunduğu
paylardan doğan kullanılabilen oy haklarının toplamının, sermaye şirketindeki
kullanılabilir tüm oy haklarının toplamına oranlanmasıyla bulunur. Hesaplamada,
sermaye şirketinin hem kendi hem de onun hesabına alınmış olup da üçüncü
kişilerin elindeki paylarından doğan oy hakları düşülür.
(3) Bir ticaret şirketinin bir sermaye şirketinde sahip
olduğu paylar hesaplanırken ona bağlı şirketlerin sahip oldukları veya onun
hesabına alınmış olup üçüncü kişilerin elindeki paylar da hesaba katılır.
III - Karşılıklı iştirak
MADDE 197- (1)
Birbirlerinin paylarının en az dörtte birine sahip bulunan sermaye şirketleri
karşılıklı iştirak durumundadır. Bu payların yüzdelerinin hesaplanmasında 196
ncı madde uygulanır. Anılan şirketlerden biri diğerine hâkimse, ikincisi aynı
zamanda bağlı şirket sayılır. Karşılıklı iştirak durumundaki şirketlerin her
biri diğerine hâkimse ikisi de bağlı ve hâkim şirket kabul olunur.
IV - Bildirim, tescil ve ilan yükümlülükleri
MADDE 198- (1)
Bir teşebbüs, bir sermaye şirketinin sermayesinin, doğrudan veya dolaylı
olarak, yüzde beşini, onunu, yirmisini, yirmibeşini, otuzüçünü, ellisini,
altmışyedisini veya yüzde yüzünü temsil eden miktarda paylarına sahip olduğu
veya payları bu yüzdelerin altına düştüğü takdirde; teşebbüs, durumu söz konusu
işlemlerin tamamlanmasını izleyen on gün içinde, sermaye şirketine ve bu Kanun
ile diğer kanunlarda gösterilen yetkili makamlara bildirir. Payların yukarıda belirtilen oranlarda kazanılması veya
elden çıkarılması, yıllık faaliyet ve
denetleme raporlarında ayrı bir başlık
altında açıklanır ve sermaye
şirketinin internet sitesinde ilan edilir.
11024
Payların yüzdelerinin hesaplanmasında 196 ncı madde
uygulanır. Teşebbüsün ve sermaye şirketinin yönetim kurulu üyeleriyle
yöneticileri de, kendilerinin, eşlerinin, velayetleri altındaki çocuklarının ve
bunların, sermayelerinin en az yüzde yirmisine sahip bulundukları ticaret
şirketlerinin o sermaye şirketindeki payları ile ilgili olarak bildirimde
bulunurlar. Bildirimler yazılı şekilde yapılır, ticaret siciline tescil ve ilan
olunur.
(2) Birinci fıkrada öngörülen bildirim ile tescil ve
ilan yükümlülüğü yerine getirilmediği sürece, ilgili paylara ait oy hakkı
dâhil, diğer haklar donar. Bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesine
dair diğer hukuki sonuçlara ilişkin hükümler saklıdır.
(3) Hâkimiyet sözleşmesinin geçerli olabilmesi için bu
sözleşmenin ticaret siciline tescil ve ilanı şarttır. Sözleşmenin geçersizliği,
bu Kanun ile diğer kanunlardaki şirketler topluluğuna dair yükümlülüklere ve
sorumluluklara ilişkin hükümlerinin uygulanmasına engel olmaz.
V - Bağlı ve hâkim şirketlerin raporları
MADDE 199- (1)
Bağlı şirketin yönetim kurulu, faaliyet yılının ilk üç ayı içinde, şirketin
hâkim ve bağlı şirketlerle ilişkileri hakkında bir rapor düzenler. Raporda,
şirketin geçmiş faaliyet yılında hâkim şirketle, hâkim şirkete bağlı bir
şirketle, hâkim şirketin yönlendirmesiyle onun ya da ona bağlı bir şirketin
yararına yaptığı tüm hukuki işlemlerin ve geçmiş faaliyet yılında
hâkim şirketin ya da ona bağlı bir
şirketin yararına alınan veya alınmasından kaçınılan
tüm diğer önlemlerin açıklaması yapılır. Hukuki işlemlerde edimler ve karşı
edimler, önlemlerde, önlemin sebebi ve şirket yönünden yarar ve zararları
belirtilir. Zarar denkleştirilmişse, bunun faaliyet yılı içinde fiilen nasıl
gerçekleştiği veya şirketin sağladığı hangi menfaatlere ilişkin olarak bir
istem hakkı tanındığı ayrıca bildirilir.
(2) Rapor, doğru ve dürüst hesap verme
ilkelerine uygun olmalıdır.
(3) Yönetim kurulu raporun sonunda şirketin, hukuki
işlemin yapıldığı veya önlemin alındığı veya alınmasından kaçınıldığı
anda kendilerince bilinen hâl ve şartlara göre, her bir hukuki işlemde uygun
bir karşı edim sağlanıp sağlanmadığını ve alınan veya alınmasından kaçınılan
önlemin şirketi zarara uğratıp uğratmadığını açıklar. Şirket zarara uğramışsa,
yönetim kurulu ayrıca zararın denkleştirilip denkleştirilmediğini de belirtir.
Bu açıklama sadece yıllık faaliyet raporunda yer alır.
(4) Hâkim şirketin her yönetim kurulu üyesi, yönetim
kurulu başkanından; bağlı şirketlerin finansal ve malvarlığıyla ilgili
durumları ile üç aylık hesap sonuçları, hâkim şirketin bağlı şirketlerle, bağlı
şirketlerin birbirleriyle, hâkim ve bağlı şirketlerin pay sahipleri ve bunların
yakınlarıyla ilişkileri; yaptıkları işlemler ve bunların sonuç ve etkileri
hakkında, özenli, gerçeği aynen ve dürüstçe yansıtan hesap verme ilkelerine
göre düzenlenmiş bir rapor hazırlattırıp yönetim kuruluna sunmasını ve bunun
sonuç kısmının yıllık rapor ile denetleme raporuna eklenmesini isteyebilir.
Bağlı şirketler, red için yoruma yer bırakmayacak açıklıkta bir haklı sebebin
varlığını ispat edemedikleri takdirde, bu raporun hazırlanması için gerekli
olan bilgi ve belgeleri hâkim şirketin bu işle görevlendirilen uzmanlarına
vermekle yükümlüdürler. İstemde bulunan yönetim kurulu üyesi, bunu bir üçüncü
kişinin yararlanması amacıyla yapmışsa bunun sonuçlarından sorumlu olur.
11025
VI - Bağlı şirketler hakkında bilgi alma
MADDE 200- (1)
Hâkim şirketin her pay sahibi genel kurulda, bağlı şirketlerin finansal ve
malvarlığıyla ilgili durumları ile hesap sonuçları, hâkim şirketin bağlı
şirketlerle, bağlı şirketlerin birbirleriyle, hâkim ve bağlı şirketlerin pay
sahipleri, yöneticileri ve bunların yakınlarıyla ilişkileri, yaptıkları
işlemler ve bunların sonuçları hakkında, özenli, gerçeği aynen ve dürüstçe
yansıtan hesap verme ilkelerine uygun, doyurucu bilgi verilmesini isteyebilir.
VII - Hakların donması
MADDE 201- (1)
Bir sermaye şirketinin paylarını iktisap edip karşılıklı iştirak konumuna
bilerek giren diğer bir sermaye şirketi, iştirak konusu olan paylardan doğan
toplam oylarıyla diğer pay sahipliği haklarının sadece dörtte birini
kullanabilir; bedelsiz payları edinme hakkı hariç, diğer tüm pay sahipliği
hakları donar. Söz konusu paylar toplantı ve karar nisabının hesaplanmasında
dikkate alınmaz. 389 ile 612 nci madde hükümleri saklıdır.
(2) Birinci fıkrada öngörülen sınırlama, bağlı
şirketin hâkim şirketin paylarını iktisap etmesi veya her iki şirketin
birbirlerine hâkim olması hâlinde uygulanmaz.
VIII - Sorumluluk
1. Hâkimiyetin hukuka aykırı kullanılması
MADDE 202- (1)
a) Hâkim şirket, hâkimiyetini bağlı şirketi kayba uğratacak şekilde
kullanamaz. Özellikle bağlı şirketi, iş, varlık, fon, personel,
alacak ve borç devri gibi hukuki işlemler yapmaya; kârını azaltmaya ya da
aktarmaya; malvarlığını ayni veya kişisel nitelikte haklarla sınırlandırmaya;
kefalet, garanti ve aval vermek gibi sorumluluklar yüklenmeye; ödemelerde
bulunmaya; haklı bir sebep olmaksızın tesislerini yenilememek, yatırımlarını
kısıtlamak, durdurmak gibi verimliliğini ya da faaliyetini olumsuz etkileyen kararlar
veya önlemler almaya yahut gelişmesini sağlayacak önlemleri almaktan kaçınmaya
yöneltemez; meğerki, kayıp, o faaliyet yılı içinde fiilen denkleştirilsin veya
kaybın nasıl ve ne zaman denkleştirileceği belirtilmek suretiyle en geç o
faaliyet yılı sonuna kadar, bağlı şirkete denk değerde bir istem hakkı
tanınsın.
b) Denkleştirme, faaliyet yılı içinde fiilen yerine
getirilmez veya süresi içinde denk bir istem hakkı tanınmazsa, bağlı şirketin
her pay sahibi, hâkim şirketten ve onun, kayba sebep olan, yönetim kurulu
üyelerinden, şirketin zararını tazmin etmelerini isteyebilir. Hâkim istem
üzerine veya resen somut olayda hakkaniyete uygun düşecekse, tazminat yerine bu
maddenin ikinci fıkrası hükümlerine göre, davacı pay sahiplerinin paylarının
hâkim şirket tarafından satın alınmasına veya duruma uygun düşen ve kabul
edilebilir başka bir çözüme karar verebilir.
c) Alacaklılar da, (b) bendi uyarınca, şirket iflas
etmemiş olsa bile, şirketin zararının şirkete ödenmesini isteyebilirler.
d) Kayba sebebiyet veren işlemin, aynı veya benzer
koşullar altında, şirket menfaatlerini dürüstlük kuralına uygun olarak gözeten
ve tedbirli bir yöneticinin özeniyle hareket eden, bağımsız bir şirketin
yönetim kurulu üyeleri tarafından da yapılabileceği veya yapılmasından kaçınılabileceğinin
ispatı hâlinde tazminata hükmedilemez.
e) Pay sahiplerinin ve alacaklıların açacağı davaya,
kıyas yoluyla 553, 555 ilâ 557, 560 ve 561 inci maddeler uygulanır. Hâkim
teşebbüsün merkezinin yurt dışında bulunması hâlinde tazminat davası bağlı
şirketin merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesinde açılır.
11026
(2) Hâkimiyetin uygulanması
ile gerçekleştirilen ve bağlı şirket bakımından açıkça anlaşılabilir haklı bir
sebebi bulunmayan, birleşme, bölünme, tür değiştirme, fesih, menkul kıymet
çıkarılması ve önemli esas sözleşme değişikliği gibi işlemlerde, genel kurul
kararına red oyu verip tutanağa geçirten veya yönetim kurulunun bu ve benzeri
konulardaki kararlarına yazılı olarak itiraz eden pay sahipleri; hâkim
teşebbüsten, zararlarının tazminini veya paylarının varsa en az borsa
değeriyle, böyle bir değer bulunmuyorsa veya borsa değeri hakkaniyete uygun
düşmüyorsa, gerçek değerle veya genel kabul gören bir yönteme göre belirlenecek
bir değerle satın alınmasını mahkemeden isteyebilirler. Değer belirlenirken
mahkeme kararına en yakın tarihteki veriler esas alınır. Tazminat veya payların
satın alınmasını istem davası, genel kurul kararının verildiği veya yönetim
kurulu kararının ilan edildiği tarihten başlayarak iki yılda zamanaşımına uğrar.
(3) İkinci fıkrada öngörülen dava açılınca, davacıların
muhtemel zararlarını veya payların satın alma değerini karşılayan tutardaki
paranın teminat olarak, mahkemece belirlenecek bir bankaya mahkeme adına
yatırılmasına karar verilir. Teminat yatırılmadığı sürece genel kurul veya
yönetim kurulu kararına ilişkin hiçbir işlem yapılamaz. Bu maddenin birinci ve
ikinci fıkralarında öngörülen davaların kötüniyetle açılması hâlinde davalı,
uğradığı zararın müteselsilen tazmin edilmesini ve mahkemeye teminat yatırılmasını
davacılardan isteyebilir.
(4) Birleşme, bölünme ve tür değiştirmede, pay
sahiplerine ve ortaklara tanınmış bulunan diğer haklar saklıdır.
(5) Bağlı şirketin yöneticileri, bu madde hükümleri
dolayısıyla pay sahiplerine ve alacaklılara karşı doğabilecek sorumluluklarının
tüm hukuki sonuçlarının, bir sözleşme ile üstlenmesini hâkim teşebbüsten
isteyebilir.
2. Tam hâkimiyet hâlinde
a) Talimat
MADDE 203- (1)
Bir ticaret şirketi bir sermaye şirketinin paylarının ve oy haklarının doğrudan
veya dolaylı olarak yüzde yüzüne sahipse, hâkim şirketin yönetim kurulu,
topluluğun belirlenmiş ve somut politikalarının gereği olmak şartıyla, kaybına
sebep verebilecek sonuçlar doğurabilecek nitelik taşısalar bile, bağlı şirketin
yönlendirilmesine ve yönetimine ilişkin talimat verebilir. Bağlı şirketin
organları talimata uymak zorundadır.
b) İstisna
MADDE 204- (1)
Bağlı şirketin ödeme gücünü açıkça aşan, varlığını tehlikeye düşürebilecek olan
veya önemli varlıklarını kaybetmesine yol açabilecek nitelik taşıyan talimat verilemez.
c) Bağlı şirketin organlarının şirkete ve pay
sahiplerine karşı sorumsuzluğu
MADDE 205- (1)
Bağlı şirketin yönetim kurulu üyeleri, yöneticileri ve sorumlu tutulabilecek
ilgililer, 203 ve 204 üncü madde kapsamındaki talimatlara uymaları nedeniyle,
şirkete ve pay sahiplerine karşı sorumlu tutulamazlar.
d) Şirket alacaklılarının dava hakkı
MADDE 206- (1)
Hâkim şirket ve yöneticilerinin, 203 üncü madde çerçevesinde verdikleri
talimatlar dolayısıyla bağlı şirkette oluşan kayıp, o hesap yılı içinde, denkleştirilmediği
veya zamanı ve şekli de belirtilerek şirkete denk bir istem hakkı tanınmadığı
takdirde, zarara uğrayan alacaklılar hâkim şirkete ve onun kayıptan sorumlu
yönetim kurulu üyelerine karşı tazminat davası açabilirler. Davalılar 202 nci
maddenin birinci fıkrasının (d) bendine dayanabilir. Bu davaya 202 nci maddenin
birinci fıkrasının (e) bendi uygulanır.
11027
(2)
Davalılar, krediden ve benzeri sebeplerden kaynaklanan alacaklarda, davacının,
denkleştirmenin yapılmadığını veya istem hakkının tanınmadığını bilerek söz
konusu alacağı doğuran ilişkiye girdiğini veya işin niteliği gereği bu durumu
bilmesi gerektiğini ispatlayarak sorumluluktan kurtulabilirler.
IX - Çeşitli hükümler
1. Özel denetim
MADDE 207- (1)
Denetçi, (…) (1) özel denetçi, riskin erken saptanması ve
yönetimi komitesi; bağlı şirketin, hâkim şirketle veya diğer bağlı bir şirketle
ilişkilerinde hilenin veya dolanın varlığını belirtir şekilde görüş
bildirmişse, bağlı şirketin her pay sahibi, bu konunun açıklığa kavuşturulması
amacıyla, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden özel
denetçi atanmasını isteyebilir. (1)
2. Satın alma hakkı
MADDE 208- (1)
Hâkim şirket, doğrudan veya dolaylı olarak bir sermaye şirketinin paylarının ve
oy haklarının en az yüzde doksanına sahipse, azlık şirketin çalışmasını
engelliyor, dürüstlük kuralına aykırı davranıyor, fark edilir sıkıntı yaratıyor
veya pervasızca hareket ediyorsa, hâkim şirket azlığın paylarını varsa borsa
değeri, yoksa 202 nci maddenin ikinci fıkrasında öngörülen şekilde belirlenen
değer ile satın alabilir.
3. Güvenden doğan sorumluluk
MADDE 209- (1)
Hâkim şirket, topluluk itibarının, topluma veya tüketiciye güven veren bir
düzeye ulaştığı hâllerde, bu itibarın kullanılmasının uyandırdığı güvenden
sorumludur.
H) Gümrük ve Ticaret Bakanlığının düzenleme ve
denetleme yetkisi (2)
MADDE 210- (Değişik: 26/6/2012-6335/13 md.)
(1) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı bu Kanunun ticaret şirketlerine ilişkin hükümlerinin uygulamasıyla ilgili tebliğler yayımlamaya yetkilidir. Ticaret sicili müdürlükleri ve şirketler bu tebliğlere uyarlar. Ticaret şirketlerinin, bu Kanun kapsamındaki işlemleri, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı denetim elemanları tarafından denetlenir. Bu denetimin ilkeleri ve usulü ile denetime tabi işlemler Bakanlıkça hazırlanan yönetmelikle düzenlenir.
(2) Diğer bakanlık, kurum, kurul ve kuruluşlar, ancak kendilerine kanunla tanınan yetkinin sınırları içinde kalmak şartıyla ve öngörülen amaç, konu ve şekle tabi olarak şirketlere ilişkin düzenlemeler yapabilir.
(3) Kamu düzenine veya işletme konusuna aykırı işlemlerde veya bu yönde hazırlıklarda ya da muvazaalı iş ve faaliyetlerde bulunduğu belirlenen ticaret şirketleri hakkında, özel kanunlardaki hükümler saklı kalmak kaydıyla, Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca, bu tür işlem, hazırlık veya faaliyetlerin öğrenilmesinden itibaren bir yıl içinde fesih davası açılabilir.
–––––––––––––––––––––
(1) 26/6/2012 tarihli ve 6335 sayılı Kanunun 41 inci maddesiyle, bu
fıkrada yer alan “işlem denetçisi,” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.
(2) Bu madde başlığı “H) Sanayi ve Ticaret Bakanlığının düzenleme
ve denetleme yetkisi” iken, 26/6/2012 tarihli ve 6335 sayılı Kanunun 13 üncü
maddesiyle metne işlendiği şekilde değiştirilmişitir.
11028
İKİNCİ KISIM
Kollektif Şirket
BİRİNCİ BÖLÜM
Şirketin Niteliği ve Kuruluşu
A) Tanım
MADDE 211- (1)
Kollektif şirket ticari bir işletmeyi bir ticaret unvanı altında işletmek
amacıyla, gerçek kişiler arasında kurulan ve ortaklarından hiçbirinin
sorumluluğu şirket alacaklılarına karşı sınırlanmamış olan şirkettir.
B) Sözleşme
I - Şekil
MADDE 212- (1)
Kollektif şirket sözleşmesi yazılı şekle tabidir; ayrıca, sözleşmedeki
imzaların noterce onaylanması veya şirket sözleşmesinin ticaret sicili müdürü
yahut yardımcısı huzurunda imzalanması şarttır. (Ek cümle: 15/7/2016-6728/67 md.)Şirketin
kuruluşunda, şirket sözleşmesini ihtiva eden kâğıtlardan değerli kâğıt bedeli
alınmaz. (1)
II - Zorunlu kayıtlar
MADDE 213- (1)
Kollektif şirket sözleşmesine aşağıdaki kayıtların yazılması zorunludur:
a) Ortakların ad ve soyadlarıyla yerleşim yerleri ve
vatandaşlıkları.
b) Şirketin kollektif olduğu.
c) Şirketin ticaret unvanı ve merkezi.
d) Esaslı noktaları belirtilmiş ve tanımlanmış bir
şekilde şirketin işletme konusu.
e) Her ortağın sermaye olarak koymayı taahhüt ettiği para
miktarı; para niteliğinde olmayan sermayenin değeri ve bu değerin ne suretle
biçilmiş olduğu; sermaye olarak kişisel emek konulmuşsa bu emeğin niteliği,
kapsamı ve değeri.
f) Şirketi temsile yetkili kimselerin ad ve soyadları,
bunların yalnız başına mı, yoksa birlikte mi imza koymaya yetkili oldukları.
(2) Ortaklar, emredici hükümlere aykırı olmamak
şartıyla, şirket sözleşmesine diledikleri kayıtları koyabilirler.
III - Noksanlıklar
MADDE 214- (1)
Sözleşmesi kanuni şekilde yapılmamış veya sözleşmeye konması zorunlu olan
kayıtlardan biri veya bazıları eksik yahut geçersiz olan bir kollektif şirket,
adi şirket hükmünde olup, hakkında 216 ncı madde hükmü saklı kalmak şartıyla,
Türk Borçlar Kanununun adi şirketlere ilişkin hükümleri uygulanır.
(2) 12 nci madde hükmü saklıdır.
___________________
(1) 15/7/2016 tarihli ve 6728 sayılı Kanunun 67 nci maddesi
ile bu fıkraya “onaylanması” ibaresinden
sonra gelmek üzere “veya şirket sözleşmesinin ticaret sicili müdürü yahut
yardımcısı huzurunda imzalanması” ibaresi eklenmiştir.
11028-1
C) Tescil
I - Yükümlülük
MADDE 215- (1)
Kollektif şirketi kuranlar, şirket sözleşmesinin noterlikçe onaylı bir
suretini onay tarihinden itibaren onbeş gün içinde şirket merkezinin bulunduğu
yerdeki ticaret siciline vererek şirketin tescilini istemek zorundadır. Suret,
sicil müdürlüğünce saklanır ve 213 üncü madde gereğince sözleşmeye konması
zorunlu olan kayıtlar ile kanunun emreylediği diğer hususlar tescil ve ilan
olunur. (Ek cümle: 15/7/2016-6728/67 md.) Şirket sözleşmesinin ticaret sicili müdürü veya
yardımcısı huzurunda imzalanması hâlinde de sureti ticaret sicili müdürlüğü
tarafından saklanarak yukarıda öngörülen tescil ve ilan sağlanır.
II - Yükümlülüğün yerine getirilmemesi
MADDE 216- (1)
Tescil yükümlülüğü yerine getirilmeksizin şirket adına işlere başlanmışsa,
ortaklar giriştikleri işlerden dolayı üçüncü kişilere karşı müteselsilen
sorumludur.
11029
(2) Bir kollektif şirket sözleşmesi yapılmaksızın,
şirketin türünü gösterir bir kaydı içermese bile, ortak bir unvan altında,
üçüncü kişilerle işlem yapılması veya onlara karşı haksız bir fiil işlenmesi
hâlinde de aynı hüküm geçerlidir.
İKİNCİ BÖLÜM
Ortaklar Arasındaki İlişkiler
A) Sözleşme serbestisi
MADDE 217- (1)
Ortakların birbirleriyle olan ilişkilerinin düzenlenmesinde sözleşme
serbestisi geçerlidir.
B) Şirketin yönetimi
I - Yönetimin kime ait olduğu
1. Genel olarak
MADDE 218- (1)
Ortaklardan her biri, ayrı ayrı şirketi yönetme hakkını ve görevini
haizdir. Ancak, şirket sözleşmesiyle veya ortakların çoğunluğunun kararıyla
yönetim işleri ortaklardan birine, birkaçına veya tümüne verilebilir.
(2) Ticari mümessillere ve diğer ticari vekillere
ilişkin hükümler saklıdır.
2. Görevden alma
a) Şirket sözleşmesiyle atama
MADDE 219- (1)
Yönetim işleri şirket sözleşmesiyle bir ortağa verilmiş ise, onun yönetim hak
ve görevi diğer ortaklar tarafından sınırlandırılamayacağı gibi kendisi
görevden de alınamaz. Ancak, haklı sebeplerin varlığında, ortaklardan birinin
istemi üzerine, mahkeme kararı ile yönetim hak ve görevi sınırlandırılabilir
veya geri alınabilir. Görevin yerine getirilmesinde basiretsizlik, ağır ihmal
veya yönetimde iktidarsızlık gibi hâller, haklı sebep sayılır.
b) Ortaklar kararıyla atama
MADDE 220- (1)
Yönetim işleri, şirket sözleşmesi yapıldıktan sonra alınan bir kararla bir
ortağa verilmişse o ortak, ortakların çoğunluğunun kararıyla görevden
alınabilir. Çoğunluk elde edilemediği takdirde, yönetim işlerine bakan ortağın
şirket sözleşmesini ihlal ettiği veya olayda haklı sebep bulunduğu iddiasıyla,
her ortak ilgili yönetici ortağın görevden alınması için mahkemeye
başvurabilir.
3. Yönetim işlerinde yalnız başına veya birlikte
hareket
MADDE 221- (1)
Şirket işlerinin yönetimi, ortakların tümüne veya birkaçına verilmiş ise,
bunların her biri yalnız başına yönetim hak ve görevini haizdir. Bununla
beraber, şirketi yönetmekle yükümlü olan ortaklardan bazısı, yapılacak bir
işin, şirketin menfaatlerine uygun olmadığını ileri sürerlerse, yönetim hak ve
görevini haiz diğer ortaklar, çoğunluk kararıyla o işi yapabilirler.
(2) Şirket sözleşmesinde şirket işlerinin yönetimi
kendilerine verilmiş ortakların birlikte hareket etmeleri yazılı ise,
ortakların, gecikmesinde tehlike görülen hâller istisna olmak üzere, her işte
anlaşmaları gerekir. Anlaşamadıkları takdirde durum ortaklar kuruluna götürülür
ve bu kurulca verilecek karara göre hareket edilir.
4. Diğer ortakların itirazı
MADDE 222- (1)
Yönetim şirket sözleşmesiyle bir ortağa verilmişse, bu ortak, diğer ortaklar
itiraz etseler ve karşı çıksalar bile, hileye dayalı olmamak şartıyla, şirketin
yönetimi için gereken işlemleri yapabilir.
11030
II - Yönetimin kapsamı
MADDE 223- (1)
Şirketin yönetimi kapsamındaki hususlar, şirketin amacını ve konusunu elde
etmek için yapılması gereken olağan işlem ve işler ile sınırlıdır. Şirketi yönetenler,
şirket menfaatine uygun gördükleri işlerde, olağan işlem ve işlerle sınırlı
olmak şartıyla, sulh, feragat ve kabul ile tahkime de yetkilidirler. Şu kadar
ki, bağışta bulunmak, kefil olmak, üçüncü kişi lehine garanti vermek, ticari
mümessil tayin etmek ve şirket konusuna girmiyorsa taşınmazları satmak, satın
almak, teminat göstermek, şirketin özüne ilişkin üretim araçlarını elden
çıkarmak, rehnetmek veya ticari işletme rehni kurmak gibi olağan iş ve işlemler
dışında kalan hususlarda ortakların oybirliği şarttır.
III - Faiz verme borcu
MADDE 224- (1)
Ortak, yetkisiz olarak şirketten çektiği ve şirket hesabına bir yerden
tahsil ettiği parayı, derhâl; şirketten aldığı ödüncü, aldığı tarihten itibaren
faiziyle şirkete vermek zorundadır.
C) Denetim
MADDE 225- (1)
Bir ortak yönetim hakkını ve görevini haiz olmasa da şirket işlerinin gidişi
hakkında bizzat bilgi edinmek, şirketin belgelerini ve defterlerini incelemek,
bunlara göre kendisi için şirketin finansal durumunu gösterecek bir hesap
tablosu düzenlemek hakkını haizdir. Buna aykırı sözleşme geçersizdir.
D) Oy hakkı ve kararlar
MADDE 226- (1)
Her ortak bir oy hakkını haizdir. Buna aykırı sözleşme geçersizdir.
(2) Şirket sözleşmesinin her ne şekilde olursa olsun
değiştirilmesine ilişkin kararlar oybirliğiyle, diğer kararlar ise, kanunda
veya şirket sözleşmesinde aksine hüküm yoksa, ortakların çoğunluğunun oylarıyla
verilir.
(3) “Oybirliği” şirketteki ortakların tümünün,
“çoğunluk” şirketteki ortakların salt çoğunluğunun olumlu oylarıyla alınması
gereken kararları ifade eder.
E) Kâr payı hakkı ve zarara katılma
I - Finansal tablolarının çıkarılması
MADDE 227- (1)
Yönetici ortaklar, şirketin faaliyet dönemi sonunda, bu Kanunun ticari
defterlere ilişkin 64 ilâ 88 inci maddeleri hükümlerine uygun finansal
tablolarını hazırlayıp imzalar ve ortaklar kurulunun onayına sunarlar. Finansal
tablolar ortakların çoğunluğunun onayı ile kesinleşir. İkinci fıkra hükmü saklı
kalmak şartıyla, aynı toplantıda kârın dağıtımı da karara bağlanır. Ortaklar,
bu kararın kanuna, şirket sözleşmesine, şirket kararlarına veya dürüstlük
kuralına aykırı olması hâlinde, kârın kullanılması hakkındaki karar tarihinden
itibaren üç ay içinde iptal davası açabilirler.
(2) Ortaklar, kâr ve zarardan kendilerine düşen payın
belirlenmesini, şirket sözleşmesiyle veya sonradan alacakları bir kararla,
içlerinden birine veya bir üçüncü kişiye bırakabilirler. Bu ortağın veya üçüncü
kişinin vereceği kararın hakkaniyete aykırı olmaması şarttır. Söz konusu
kararın öğrenilmesinden itibaren üç ayın geçmesi, belirlenen kâr payının ortak
tarafından tamamen veya kısmen alınması veya başka bir kimseye devredilmesi,
zararın ödenmesine başlanması gibi açık veya zımni kabulü gösteren durumlarda
dava hakkı düşer.
11031
(3) Kâr ve zararın paylaşılmasına ilişkin karar
hakkaniyet kurallarına aykırı olduğu takdirde mahkemece iptal olunur. Bu hâlde
kâr ve zarar adi şirket hükümlerine göre paylaştırılır.
(4) Şirket sözleşmesinde öngörüldüğü takdirde, faiz ve
ücretler faaliyet dönemi içinde ödenir.
II - Ortağın istemleri
MADDE 228- (1)
Her ortak, şirketten faaliyet dönemi sonunda gerçekleşen kârdan kendisine düşen
payı, şirkete ödünç olarak verdiği paranın ve kararlaştırılmışsa koyduğu
sermayenin faizlerini, şirket sözleşmesi gereğince hak ettiği ücreti; kanuna
veya şirket sözleşmesine göre yılsonu bilançosu çıkarılmamışsa çıkarılmasını,
bilançoda kâr payı saptanmamışsa saptanmasını ve alacaklarını istemek hakkına
sahiptir.
(2) Bu madde ile ortağa tanınmış olan hakları kaldırma
veya daraltma sonucunu doğuran sözleşme şartları geçersizdir.
III- Zarar payı
MADDE 229- (1)
Ortaklar oybirliği ile karar almadıkça hiçbir ortak, sermayesinden eksilen
kısmı tamamlamaya zorlanamaz.
(2) Sermayenin zararla eksilen kısmı, aksine karar
yoksa, gerçekleşecek kâr ile kapatılır.
F) Rekabet yasağı
I - Kural
MADDE 230- (1)
Bir ortak, ortağı olduğu şirketin yaptığı ticari işler türünden bir işi, diğer
ortakların izni olmaksızın kendi veya başkası hesabına yapamayacağı gibi aynı
tür ticari işlerle uğraşan bir şirkete sorumluluğu sınırlandırılmamış ortak
olarak giremez.
(2) Yeni kurulan bir şirkete giren ortağın, daha önce
kurulmuş diğer bir şirketin de sorumluluğu sınırlandırılmamış ortaklarından
olduğunu diğer ortaklar bildikleri hâlde önceki şirketten ilişiğinin
kesilmesini aralarında açıkça kararlaştırmamışlarsa, bu durumu kabul ettikleri
varsayılır.
II - Aykırı hareket
MADDE 231- (1)
Bir ortak 230 uncu maddeye aykırı hareket ederse, şirket, bu ortaktan
tazminat istemekte veya tazminat yerine bu ortağın kendi adına yaptığı işleri
şirket adına yapılmış saymakta, üçüncü kişilerin hesabına yapmış olduğu
işlerden doğan menfaatlerin şirkete bırakılmasını istemekte serbesttir.
(2) Bu seçeneklerden birine diğer ortaklar çoğunlukla
karar verir. Bu hak, bir işlemin yapıldığının veya ortağın diğer bir şirkete
girdiğinin öğrenildiği tarihten başlayarak üç ay ve her hâlde işlemin yapıldığı
tarihten itibaren bir yıl sonra zamanaşımına uğrar.
(3) Yukarıdaki hükümler, hakları ihlal edilen
ortakların, şirketin feshini istemek haklarını etkilemez.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Şirketin ve Ortakların Üçüncü Kişilerle İlişkileri
A) Tüzel kişiliğin kazanılması
MADDE 232- (1)
Kollektif şirket ticaret siciline tescil ile tüzel kişilik kazanır. Aksine
sözleşme üçüncü kişilere karşı geçersizdir.
11032
B) Temsil
I - Kapsam
MADDE 233- (1)
Şirketi temsile yetkili olan kimse, şirketin işletme konusuna giren her türlü
işi ve hukuki işlemleri şirket adına yapmak ve şirketin unvanını kullanmak
yetkisine sahiptir. Bu yetkiyi sınırlayan her şart, iyiniyetli üçüncü kişilere
karşı ileri sürülemez.
(2) Ancak, şirket sözleşmesinin tescil ve ilanı gerekli
hükümlerine göre şirketin bağlanabilmesi için birlikte imza şart kılınmışsa, bu
şart, üçüncü kişilere karşı da geçerlidir.
II - Hükümleri
MADDE 234- (1)
Şirketi temsil yetkisini haiz olan kimseler tarafından, açık veya zımni
olarak şirket adına yapılmış olan işlemlerden dolayı, şirket alacaklı ve borçlu
olur.
(2) Bir ortağın şirkete ait görevlerini yerine
getirirken işlediği haksız fiillerden şirket de doğrudan doğruya sorumludur.
III - Temsil yetkisinin kaldırılması
MADDE 235- (1)
Haklı sebeplerin varlığı hâlinde temsil yetkisi, bir ortağın başvurusu üzerine,
mahkemece kaldırılabilir. Gecikmesinde tehlike bulunan
hâllerde mahkeme temsil yetkisini ihtiyati tedbir olarak kaldırıp bu yetkiyi
bir kayyıma verebilir. Kayyımın atanmasını, görevlerini, mahkemece verilen
temsil yetkisini ve bunların sınırlarını, mahkeme resen tescil ve ilan ettirir.
(2) Ticari mümessil, temsil yetkisini haiz ortakların
tümü tarafından üçüncü kişilere karşı geçerli olacak şekilde görevden
alınabilir.
C) Şirket alacaklılarının durumu
I - Ortakların kişisel sorumluluğu
MADDE 236- (1)
Ortaklar, şirketin borç ve taahhütlerinden dolayı müteselsilen ve bütün
malvarlığı ile sorumludur.
(2) Şirkete yeni giren kişi, girme tarihinden evvel
doğmuş olsa bile, şirketin borçlarından ve taahhütlerinden diğer ortaklarla
birlikte müteselsilen ve bütün malvarlığı ile sorumludur.
(3) Birinci ve ikinci fıkralara aykırı olarak
sözleşmeye konan şartlar, üçüncü kişiler hakkında geçerli olmaz.
II- Sorumluluğun derecesi
MADDE 237- (1)
Şirketin borç ve taahhütlerinden dolayı birinci derecede şirket sorumludur.
Ancak, şirkete karşı yapılan icra takibi semeresiz kalmış veya şirket herhangi
bir sebeple sona ermiş ise, yalnız ortak veya ortakla birlikte şirket aleyhine
dava açılabilir ve takip yapılabilir.
(2) Yukarıdaki hükümler, ortakların kişisel mallarına
ihtiyati haciz koymaya mani değildir. Bu fıkra hükmünce konulmuş bulunan
ihtiyati hacizler hakkında İcra ve İflas Kanununun 264 üncü maddesinin birinci
fıkrasında öngörülen süre, birinci fıkranın ikinci cümlesi hükmünce ortağa
karşı dava veya takibe başlama yetkisinin doğduğu tarihten itibaren işlemeye
başlar. Bununla beraber, ihtiyati haciz tutanağının tebliğinden itibaren kanuni
süre içinde şirkete karşı takibe veya davaya başlanmadığı takdirde ihtiyati
haciz düşer.
III - Mahkeme kararı
MADDE 238- (1)
Yalnız şirket aleyhine alınmış olan mahkeme kararı, şirket hakkındaki takip
semeresiz kalmadıkça veya şirket herhangi bir sebeple sona ermiş olmadıkça
ortaklar hakkında icra edilemez.
11033
(2) İcra emrinin şirkete tebliğine rağmen borç
ödenmediği takdirde, alacaklı, şirketle birlikte ortakların veya bazılarının da
doğrudan iflasını isteyebilir.
IV- İflas
1. Şirketin iflası
MADDE 239- (1)
Şirketin iflası hâlinde, şirket alacaklıları alacaklarını almadıkça, ortakların
kişisel alacaklıları şirket mallarına başvuramazlar.
2. Şirketin ve ortakların iflası
MADDE 240- (1)
Şirketin iflası, ortakların iflasını gerektirmez. Ancak, depo kararına rağmen
para yatırılmadığı takdirde alacaklı, depo kararının ortaklara veya içlerinden
bazılarına da tebliğini ve gereğini yerine getirmedikleri takdirde şirketle
birlikte iflaslarına karar verilmesini mahkemeden isteyebilir.
Bu hakkını kullanmamış olan alacaklının, şirket
masasından alacağını tamamen alamaması hâlinde ortakları iflas yoluyla da
ayrıca takip hakkı saklıdır.
(2) Ortakların mallarına adi takip veya iflas yolu ile
başvurulursa bunların kişisel alacaklıları ile şirket alacaklıları arasında bir
öncelik ve imtiyaz hakkı yoktur. Ancak, kişisel alacaklılar arasında kanunen
rüçhan hakkı bulunanların bu hakları saklıdır.
3. Ortakların hakları
MADDE 241- (1)
Şirketin iflası hâlinde ortaklar, koydukları sermaye ve işlemekte olan faizler
için masaya giremezler; ancak, işlemiş faizlerle ücretler ve şirket lehine
yaptıkları giderler için herhangi bir alacaklı gibi masaya girebilirler.
V - Takas
MADDE 242- (1)
Şirkete borçlu olan kimse bu borcunu ortaklardan birinden olan alacağı ile
takas edemez.
(2) Bir ortak da kişisel alacaklısına olan borcunu
şirketin aynı kişideki bir alacağı ile takas edemez.
(3) Buna karşılık şirketin bir alacaklısı aynı zamanda
ortaklardan birinin kişisel borçlusu ise 237 ve 240 ıncı maddeler gereğince
ortağın şirket borcundan dolayı şahsen takip edilebildiği andan itibaren
hem şirket alacaklısı hem de ortak takas hakkını haizdirler.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Şirketin Sona Ermesi ve Ortağın Ayrılması
A) Sona erme
I - Sebepleri
1. Genel olarak
MADDE 243 - (1)
Kollektif şirketler, 253 üncü madde hükmü saklı kalmak kaydıyla Türk Borçlar
Kanununun 639 ve 640 ıncı maddelerinde öngörülen ve aşağıda yazılı sebeplerden
birinin gerçekleşmesiyle sona erer:
a) Konkordato ile sonuçlanmış olsa bile şirketin
iflası.
b) Şirket sermayesinin tamamının veya üçte ikisinin
kaybedilmesine rağmen, sermayenin tamamlanmasına veya geri kalan sermaye ile
yetinmeye karar verilmemiş olması.
c) Şirketin diğer bir şirket ile birleşmesi.
d) Kanunun 215 inci maddesinde gösterilen süre içinde
veya sonra tescil ve ilan yapılmamışsa, aradan ne kadar süre geçmiş olursa
olsun, ortaklardan herhangi birinin istemi üzerine ve bu ortağın noter
aracılığıyla diğer ortaklara uygun bir süreyi içeren ihtar göndermiş olması
şartıyla mahkemece feshe karar verilmesi.
11034
e) 254 üncü madde hükmü saklı kalmak üzere ortaklardan
birinin iflası.
2. İstisnalar
MADDE 244 - (1)
Şirket sözleşmesinde belirli bir veya birkaç sebep göstermeksizin hükümde
infisah sebeplerinden herhangi birinin varlığı hâlinde şirketin sona
ermeyeceğinin ifade edildiği genel nitelikteki hüküm geçerli olmaz. Ancak,
kanunun emredici hükümlerine aykırı olmamak kaydıyla, bazı belirli fesih
sebeplerinin şirketin sona ermesi sonucu doğurmayacağı şirket sözleşmesinde
kabul olunabilir.
3. Haklı sebepler
MADDE 245- (1)
Haklı sebep, şirketin kuruluşuna yol açan fiili veya kişisel sebeplerin
şirketin işletme konusunun elde edilmesini imkânsız kılacak veya güçleştirecek
şekilde ortadan kalkmış olmasıdır; özellikle;
a) Bir ortağın, şirketin yönetim işlerinde veya
hesaplarının çıkarılmasında şirkete ihanet etmiş olması,
b) Bir ortağın kendisine düşen asli görevleri ve
borçları yerine getirmemesi,
c) Bir ortağın kişisel menfaatleri uğruna şirketin
ticaret unvanını veya mallarını kötüye kullanması,
d) Bir ortağın, uğradığı sürekli bir hastalık veya
diğer bir sebepten dolayı, üstüne aldığı şirketin işlerini yapmak için gerekli
olan yeteneği ve ehliyetini kaybetmesi,
gibi hâller haklı sebeplerdendir.
(2) (a), (b) ve (c) bentleri gereğince kendisinde fesih
sebebi doğmuş olan ortağın dava hakkı yoktur.
4. Özel durumlar
a) Sermaye koyma borcunun yerine getirilmemesi
MADDE 246- (1)
Sermaye koyma borcunun yerine getirilmemesinden dolayı fesih davası açabilmek
için önce ortağa noter aracılığıyla uygun süreyi içeren bir ihbar gönderilir. İhbar,
verilen süre içinde borcun yerine getirilmesi ihtarını da içerir.
b) Karine
MADDE 247- (1)
Şirket sözleşmesinde öngörülen şirket süresinin sona ermesinden sonra işlere
devam etmek suretiyle zımni biçimde uzatılmış bulunan veya süresi bir ortağın hayatına
bağlanmış olan şirketler, belirsiz süreli şirket sayılırlar.
5. Kişisel alacaklıların durumu
a) Şirket süresinin uzatılması hâlinde itiraz hakkı
MADDE 248- (1)
Ortaklarca alınan şirketin süresinin uzatılmasına ilişkin karara, ortaklardan
herhangi birinin kişisel alacaklısı itiraz edebilir.
(2) İtiraz edebilmek için alacaklının, mahkeme kararı
veya o nitelikte belgeye ya da kesinleşmiş icra takibine dayanması ve uzatma
kararının ilanı tarihinden itibaren onbeş gün içinde itirazın noter
aracılığıyla tebliği için notere başvurması şarttır. Süresinde yapılmamışsa
itiraz hakkı düşer.
(3) Sürenin uzatılmasına ilişkin karar tescil ve ilan
edilmemiş ise, alacaklı her zaman bu karara itiraz edebilir.
11035
b) Haciz ve şirketin feshini isteme hakkı
MADDE 249- (1)
Bir ortağın kişisel alacaklısı, borçlunun kişisel mallarından ve 133 üncü madde
gereğince şirketteki kâr payından alacağını alamazsa, tasfiye sonunda borçlu
ortağa düşecek paya haciz koydurmaya ve altı ay önce ihbarda bulunmak ve hesap
yılı sonu için hüküm ifade etmek üzere, şirketin feshini istemeye yetkilidir.
(2) Mahkemece feshe karar verilmezden önce,
şirket veya diğer ortaklar borcu öderlerse, fesih davası düşer.
II - Hükümleri
1. Tescil ve ilan
MADDE 250- (1)
Şirketin sona ermesi hâlinde ortaklar sona ermeyi tescil ve ilan ettirmekle
yükümlüdür. İflas sebebiyle şirketin infisahı hâlinde bu yükümlülük iflas
memuruna aittir.
(2) Şirketin feshi bir ortağın ölümünden ileri gelmişse
tescil ve ilan dilekçesi, ölen ortağın mirasçılarıyla birlikte diğer tüm
ortaklar; mirasçıların katılması mümkün bulunmayan veya güç olan hâllerde, sağ
kalan ortaklar tarafından verilir.
2. Ortakların yönetim haklarının sona ermesi
MADDE 251- (1)
Şirketi yönetmeye yetkili olanlar, sona ermiş şirket adına ve hesabına işlem
yapamazlar; aksi takdirde bu işlemlerinden müteselsilen ve sınırsız sorumlu
olurlar. 252 nci madde hükümleri saklıdır.
(2) Fesih, kanuna uygun bir şekilde tescil ve ilan
edilmedikçe bütün ortakların üçüncü kişilere karşı sorumluluğu devam eder.
3. Geçici yönetim
MADDE 252- (1)
Bir ortağın kısıtlanması veya iflasına karar verilmesi hâlinde, Türk Borçlar
Kanununun 641 inci maddesi uygulanır.
B) Ortakların şirketten ayrılması
I - Özel
durumlar
1. Ortağın ölümü
MADDE 253- (1)
Şirket sözleşmesinde şirketin ölen ortağın mirasçılarıyla devam edeceğine
ilişkin düzenleme yoksa, mirasçılarla diğer ortakların oybirliği ile
verecekleri karar üzerine şirket bunların arasında devam edebilir. Mirasçılar
veya içlerinden biri şirkette kalmaya razı olmazlarsa, diğer ortaklar, ölen
ortağın razı olmayan mirasçılarına düşen payları ödeyerek onları şirketten
çıkarır ve aralarında şirkete devam edebilirler. Bu durumda sağ kalan
ortaklardan birinin şirketin devamına onay vermemesi sebebiyle oybirliği
sağlanamadığı takdirde şirket sona erer.
(2) Şirketin, ölen ortağın mirasçılarıyla diğer
ortaklar arasında kollektif şirket olarak devam edeceği hakkında şirket
sözleşmesinde hüküm varsa, mirasçılar kollektif sıfatıyla şirkete devam edip
etmemekte serbesttirler. Mirasçılar şirketin devam etmesini isterlerse, diğer
ortaklar bu isteği kabul etmek zorundadır. Ancak, kollektif sıfatıyla şirkette
kalmak istemeyen mirasçı varsa, ölen ortağın payından kendisine
düşen tutar ile komanditer olarak şirkete kabul edilmesini önerebilir. Diğer ortaklar bu öneriyi kabul etmek
zorunda değildir. Mirasçılar şirkete kollektif
11036
ortak veya komanditer olarak girip girmeyeceklerini
ortağın ölüm tarihinden itibaren üç ay içinde şirkete ihbar etmelidir. Durumun
şirkete ihbarına kadar, mirasçılar şirkette komanditer olarak kalmış
sayılırlar. Bu süre içinde ihbarda bulunmamış olan mirasçılar, sürenin sona
ermesinden itibaren kollektif ortak sıfatını alırlar.
2. Ortağın iflası
MADDE 254- (1)
Ortaklardan birinin iflası hâlinde, müflis ortak şirketten çıkarılabilir. Bu
takdirde şirket diğer ortaklar arasında devam eder ve müflisin payı, masaya
ödenir. Şu kadar ki, sözleşme ile ortakların bu hakkı kaldırılabilir.
3. Haklı sebepler
MADDE 255- (1)
Bir ortağın kendisinden kaynaklanan sebeplerden dolayı şirketin feshinin
istenebileceği durumlarda, diğer ortakların tümü o ortağın şirketten
çıkarılmasına ve şirketin devamına karar verebilir. Şirket sözleşmesinde bu
kararın çoğunlukla alınması öngörülebilir.
(2) Çıkarılan ortak, bu kararın noter aracılığıyla tebliğinden
itibaren üç aylık hak düşürücü süre içinde şirkete karşı çıkarılmanın iptali
davasını açabilir.
(3) Birinci fıkra uyarınca çıkarma kararı alınamadığı
takdirde, her ortak, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret
mahkemesinden söz konusu ortağın şirketten çıkarılmasını ve ayrılma payının
belirlenmesini isteyebilir.
4. Fesih ihbarı
MADDE 256- (1)
Süresiz şirketlerde ortaklardan biri şirketin feshi ihbarında bulunduğu
takdirde, diğer ortaklar feshi kabul etmeyerek, o ortağı şirketten çıkarıp
şirketin kendi aralarında devam etmesine karar verebilirler.
(2) Birinci fıkra hükmü, bir ortağın kişisel
alacaklısının 248 veya 249 uncu maddeler gereğince itiraz veya fesih hakkını
kullanması hâllerinde de geçerlidir.
(3) Bu takdirde şirketin devam edeceğine ilişkin karar,
alacaklıya tebliğ edilir ve borçlu ortak faaliyet dönemi sonunda şirketten
çıkarılır.
5. İki kişilik şirkette
a) Haklı sebeplerin varlığında
MADDE 257- (1)
Yalnız iki kişiden oluşan bir kollektif şirkette, ortaklardan birinin şirketten
çıkarılmasını gerektiren haklı sebepler varsa, diğer ortağın istemi üzerine
mahkeme fesih ve tasfiyeye karar vermeksizin şirketin bütün iş ve işlemleri,
varlıkları, alacak ve borçlarıyla davacı ortağa bırakılmasına ve diğer ortağın
şirketten çıkarılmasına karar verebilir. Bu hâlde, çıkarılan ortak hakkında 262
nci madde hükmü uygulanır.
b) Diğer sebeplerin varlığında
MADDE 258- (1)
İki kişiden oluşan bir şirkette, ortaklardan birinin kişisel alacaklısı, 248,
249 ve 256 ncı maddelere göre sahip olduğu itiraz veya fesih hakkını kullanır
veya ortaklardan biri iflas ederse, diğer ortak, 257 nci maddeden
yararlanabilir.
II - Hükümler
1. Tescil
MADDE 259- (1)
Bir ortağın şirketten çıkması veya çıkarılması hâlinde, diğer ortaklar bunu
tescil ve ilan ettirmekle yükümlüdür.
11037
(2) Bir ortağın ölümü hâlinde 250 nci maddenin ikinci
fıkrası uygulanır.
(3) Bir ortağın şirketten çıkması veya çıkarılması
üçüncü kişilere karşı ancak tescil ve ilan tarihinden itibaren geçerli olur.
(4) Çıkan veya çıkarılan ortak, bu durumun tescil ve
ilan edildiği tarihe kadar yapılan şirket işlemlerinden üçüncü kişilere karşı
sorumludur.
2. Ayrılan ortağın payı
a) Hesaplama şekli
MADDE 260- (1)
Şirketten çıkan veya çıkarılan ortağın payı, şirket sözleşmesinde aksine hüküm
yoksa, çıkmanın istendiği veya ortağın çıkarıldığı, uyuşmazlık hâlinde karar
tarihine en yakın tarihteki şirket varlığı esas alınarak hesaplanır.
b) Ödeme şekli
MADDE 261- (1)
Çıkarılan veya çıkan ortak, 260 ıncı madde uyarınca hesaplanan payını şirketten
ancak nakden alabilir.
c) Ödeme zamanı
MADDE 262- (1)
Çıkan veya çıkarılan ortağın 260 ıncı maddede yazılı kurallara göre
hesaplanacak payı, şirket sözleşmesinde gösterilen tarihte ve şirket
sözleşmesinde hüküm yoksa ayrılmadan sonra çıkarılacak ilk bilanço tarihinde
ödenir.
(2) Çıkarılan veya çıkan ortak ayrılma tarihinden önce
girişilen işler tasfiye edilmedikçe şirketteki sermaye payını alamaz.
d) Tamamlanmamış işler
MADDE 263- (1)
Çıkarılan veya çıkan ortak, ayrılmadan önce başlamış olan işlerin doğrudan
doğruya sonuçları olan hak ve borçlara katılır.
(2) Çıkarılan veya çıkan ortak, evvelce başlanmış
işlerin kalan ortaklar tarafından faydalı sayılacak şekilde tamamlanmasına ve
bir sonuca bağlanmasına engel olamaz. Ancak, söz konusu işlerin hemen tasfiyesi
mümkün olamadığı takdirde çıkan veya çıkarılan ortak, her faaliyet dönemi
sonunda, o yıl içinde bitirilen işlerin hesaplarını ve devam etmekte olan
işlemlerin o tarihteki durumu hakkında bilgi verilmesini isteyebilir.
e) Zamanaşımı
MADDE 264- (1)
Şirketin borçları için, şirket alacaklılarının ortaklara ileri sürebilecekleri
istem hakları, ortağın şirketten ayrılmasının, şirketin sona erdiğinin veya
iflasının ilan edildiğinin Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanmasından
itibaren üç yıl geçmesiyle zamanaşımına uğrar; ancak, niteliği nedeniyle,
alacağın daha kısa bir zamanaşımına bağlandığı durumlarda o zamanaşımı süresi
uygulanır.
(2) Alacak ilandan sonra muaccel olursa, zamanaşımı
muacceliyet anından itibaren işlemeye başlar.
(3) Bu maddede öngörülen zamanaşımı ortakların
birbirlerine karşı olan alacaklarına uygulanmaz.
f) Özel durumlar
MADDE 265- (1)
Hakkını elde etmek için sadece paylaşılmamış şirket malvarlığına başvuran
alacaklıya karşı, 264 üncü maddede yer alan üç yıllık zamanaşımı ileri sürülemez.
11038
(2) Bir ortak, şirketin ticari işletmesini
devralırsa, alacaklılara karşı üç yıllık zamanaşımını ileri süremez. Buna
karşılık, devralma sebebiyle ayrılan ortaklar hakkında borcun nakli hükümlerine
göre iki yıllık zamanaşımı uygulanır. Üçüncü kişinin ticari işletmeyi alacak ve
borçlarıyla devralması hâlinde iki yıllık zamanaşımı geçerli olur.
g) Zamanaşımının kesilmesi
MADDE 266- (1)
Varlığını sürdüren şirkete veya diğer bir ortağa karşı zamanaşımının
kesilmesi şirketten ayrılan ortağa karşı zamanaşımının kesilmesi sonucunu
doğurmaz.
BEŞİNCİ BÖLÜM
Tasfiye
A) Genel hükümler
I - Sözleşme serbestisi
1. Kural
MADDE 267- (1)
Şirket sözleşmesinde farklı bir düzenleme bulunmayan durumlarda tasfiye, bu
Bölümdeki hükümlere göre yapılır.
2. Ortakların kararlarına uyma zorunluluğu
MADDE 268- (1)
Tasfiye memurları tasfiye süresince ortakların tasfiyeye ilişkin oybirliğiyle
verdikleri kararlara göre hareket ederler.
(2) Tasfiye memurlarının atanmaları ve görevden
alınmaları veya onlara verilecek talimatla ilgili kararlara katılma hakkı, bir
ortağın iflasında iflas idaresine, ölümünde mirasçılara ve kısıtlanması
durumunda kanuni temsilcisine aittir. Mirasçılar kendilerini,
oybirliğiyle atayacakları bir temsilci ile temsil ettirirler. Oybirliğine
ulaşılmadığı takdirde temsilcinin atanması mahkemeye aittir.
(3) Ortaklarla tasfiye memurları arasında çıkan
uyuşmazlıklar, basit yargılama usulüne göre karara bağlanır. Yargılamada
tasfiye memurları ve ortaklar dinlenir. Kararın en kısa zamanda verilmesi
gerekir. Bu husustaki kararlar kesindir.
II - Tüzel kişiliğin devamı
MADDE 269- (1)
Tasfiye hâline giren şirket, ortaklarla ilişkilerinde de, 293 üncü madde hükmü
saklı kalmak kaydıyla, ehliyeti tasfiye sonuna kadar bu amaçla sınırlı olarak
tüzel kişiliğini korur ve ticaret unvanını buna “tasfiye hâlinde” ibaresini
ekleyerek kullanmakta devam eder.
III - İflas
MADDE 270- (1)
Bir kollektif şirketin tasfiye hâlinde bulunması, iflasına engel oluşturmaz.
IV - Şirket alacaklılarının rüçhan hakkı
MADDE 271- (1)
Kollektif şirket alacaklılarının şirket malları üzerinde ortakların kişisel
alacaklarına karşı haiz oldukları rüçhan hakları, şirketin sona ermesinden
sonra da devam eder.
B) Tasfiye memurları
I - Genel olarak
MADDE 272- (1)
Kollektif şirketin tasfiyesi, iflas dışındaki sona erme hâllerinde tasfiye
memurlarına aittir.
II - Seçim ve atama
MADDE 273- (1)
Tasfiye memurları şirket sözleşmesiyle, şirketin devamı sırasında veya sona
ermesinden sonra ortakların oybirliğiyle seçilir.
11039
(2) Birinci fıkra hükümlerine uygun olarak bir tasfiye
memuru seçilmemişse, tüm ortaklar veya bunların kanuni temsilcileri tasfiyeye
memur sayılır. Bununla beraber ortaklardan birinin istemi üzerine şirketin
merkezinin bulunduğu yerdeki ticaret mahkemesi, tasfiye hâlindeki şirket için
bir veya birkaç tasfiye memuru atar. Mahkeme gerek görürse dilekçeyi tebliğ
ederek diğer ortakları dinleyebilir.
(3) Gerek ortakların seçecekleri gerek mahkemenin
atayacağı tasfiye memurları ortaklardan veya üçüncü kişilerden olabilir.
III - Görevden alma
1. Tasfiye memuru olan ortaklar
a) Sona ermeden önce atanma
MADDE 274- (1)
Tasfiye memurları, şirket sözleşmesiyle veya şirketin sona ermesinden önce bir
ortaklar kararıyla, ortaklar arasından seçilmişlerse, diğer ortakların
oybirliğiyle verebilecekleri bir kararla görevden alınabilirler. Oybirliğine
ulaşılamadığı takdirde, ortaklardan herhangi birinin istemi üzerine, haklı
sebepler varsa, mahkemece görevden alınabilirler.
(2) Görevden alma davası şirketin sona ermesinden önce
de açılabilir.
b) Sona ermeden sonra atama
MADDE 275- (1)
Şirketin sona ermesinden sonra, ortaklar arasından seçilen tasfiye memurları,
diğer ortakların oybirliğiyle verecekleri bir kararla görevden alınabilirler.
Oybirliğine ulaşılamadığı takdirde ortaklardan herhangi birinin istemi üzerine,
haklı sebepler varsa, mahkemece görevden alınabilirler.
2. Ortak olmayan tasfiye memurları
MADDE 276- (1)
Ortak olmayan tasfiye memurları, şirket sözleşmesi veya sonradan verilen
bir kararla ya da şirketin sona ermesinden sonra seçilmiş olsalar bile, ancak
ortakların oybirliğiyle verecekleri bir kararla görevden alınabilirler.
Oybirliğine ulaşılamadığı takdirde, ortaklardan herhangi birinin istemi üzerine
haklı sebeplerden dolayı mahkemece görevden alınabilirler.
(2) Görevden alınma davası şirketin sona ermesinden
önce de açılabilir.
3. Mahkemece atanan tasfiye memurları
MADDE 277- (1)
276 ncı madde, mahkeme tarafından atanan tasfiye memurlarının görevden
alınmalarına da uygulanır.
IV - İşlem biçimine ilişkin hükümler
1. Birlikte hareket
MADDE 278- (1)
Şirket sözleşmesi veya sonradan verilen bir kararla tasfiye işlerini yalnız
başına görmeye yetkili kılınmamış olan tasfiye memurları birlikte hareket
ederler.
(2) Tasfiye memuru tasfiyeye yalnız başına yetkiliyse,
bu durum kanunda öngörüldüğü şekilde tescil ve ilan olunur.
2. Devir yasağı ve vekil etme
MADDE 279- (1)
Bir tasfiye memuru görevini diğer bir tasfiye memuruna veya üçüncü kişilere
devredemez. Ancak, bazı belirli iş ve işlemlerin yürütülebilmesi için tasfiye
memurları içlerinden birini veya bazılarını ya da üçüncü kişiyi vekil
edebilirler.
3. Temsil
MADDE 280- (1)
Tasfiye hâlinde bulunan şirketi mahkemelerde ve dışarıda tasfiye memurları
temsil eder.
11040
(2) Tasfiye memurları şirket için yararlı gördükleri
takdirde, olağan işlem ve işlerle sınırlı olmak koşuluyla, sulhe, feragata,
kabule, tahkime ve özellikle hakem seçmeye de yetkilidirler; gereklilik hâlinde
yeni işlemler de yapabilirler.
(3) Tasfiye hâlinde bulunan kollektif şirket adına
düzenlenen bütün belgeler ve senetlerin “tasfiye hâlinde bulunan filan şirketin
tasfiye memurları” ibaresi eklenerek tasfiye memurları tarafından imzalanması
şarttır.
(4) Bir tasfiye memurunun görevini yaparken işlediği
haksız fiillerden şirket de sorumludur.
4. Yalnız başına hareket
MADDE 281- (1)
Üçüncü kişiler tarafından yapılacak teklif, icap, ihbar, ihtar ve tebliğ gibi
beyanların tasfiye memurlarından yalnız birine karşı yapılması yeterlidir.
(2) Şirketin menfaatleri için tehlike umulan durumlarda
özellikle kanun yollarına başvurulmasında tasfiye memurları tek başlarına
hareket edebilirler.
5. Yetkilerin genişletilmesi veya daraltılması
MADDE 282- (1)
Tasfiye memurlarının kanunen haiz oldukları yetkiler, ortaklar tarafından
oybirliğiyle veya haklı sebeplerin bulunması durumunda mahkeme kararı ile
daraltılıp genişletilebilir.
(2) Tescil ve ilan olunmadıkça yetkilerin daraltılması,
iyiniyetli üçüncü kişilere ileri sürülemez.
V - Tescil ve ilan
MADDE 283- (1)
Tasfiye memurlarının atanmalarına, değiştirilmelerine, görevden alınmalarına ve
yetkilerine ilişkin şirket sözleşmesinin hükümleri ile ortaklar veya mahkeme
tarafından verilen tasfiyeye ilişkin kararların tescil ve ilanı şarttır.
VI- Ücret
MADDE 284- (1)
Ortaklar arasından seçilen tasfiye memurları, sözleşmede veya sonradan verilmiş
bir kararda belirtilmediği takdirde ücret alamazlar.
(2) Ortak olmayanlardan atanan tasfiye memurları, ücret
kararlaştırılmasa bile, hâlin gereğine göre takdir edilecek uygun bir ücret
isteyebilirler, anlaşmazlık durumunda taraflar yargı yoluna başvurabilir.
VII – Sorumluluk
MADDE 285- (1)
Kanuna, şirket sözleşmesine veya iş görme şartlarını gösteren diğer hükümlere
aykırı hareket ederek, üçüncü kişileri veya ortakları zarara uğratan tasfiye
memurları, kusursuz olduklarını ispat etmedikçe, müteselsil olarak sorumlu
tutulurlar.
(2) Tasfiye memurları, atadıkları ve hizmete aldıkları
kimselerin kanuna, şirket sözleşmesine veya diğer iş görme şartlarını gösteren
hükümlere aykırı hareketlerinden dolayı da Türk Borçlar Kanununun 116 ncı
maddesi hükmünce, gerek üçüncü kişilere gerek ortaklara karşı müteselsil olarak
sorumludurlar.
(3) Bu davalar, davacının, zararı ve faili öğrendiği
tarihten itibaren iki yılda ve her hâlde zararı doğuran fiilden itibaren beş
yılda zamanaşımına uğrar. Ancak, zararı doğuran fiil bir suç oluşturduğu ve Türk
Ceza Kanununa göre süresi daha uzun bir dava zamanaşımına bağlı olduğu takdirde
tazminat davasına da o zamanaşımı uygulanır.
11041
C) Tasfiye işleri
I - Koruma önlemleri
MADDE 286- (1)
Tasfiye memurları, tasfiye hâlinde bulunan şirketin bütün mal ve haklarının
korunması için basiretli bir iş adamı gibi gerekli önlemleri almakla ve
tasfiyeyi olabildiğince en kısa zamanda bitirmekle yükümlüdür.
II - Defter tutma yükümlülüğü
1. Başlangıç envanteri ve bilançosu
MADDE 287- (1)
Tasfiye memurları, önceden seçilmişlerse şirketin sona ermesini hemen izleyen
günlerde ve şirketin sona ermesinden sonra ortaklarca seçilmiş veya mahkemece
atanmışlarsa seçimlerinden ve atanmalarından hemen sonra şirket işlerini gören
kişileri çağırarak onlarla birlikte, gelmedikleri takdirde yalnız başlarına,
şirketin finansal durumunu gösteren bir envanter ile bilanço düzenlerler.
Tasfiye memurları gerek görürlerse şirket mallarına değer biçmek için uzmanlara
başvurabilirler. Düzenlenen envanter ile bilanço, tasfiye memurlarının önünde
şirket işlerini yönetenler tarafından imzalanır.
(2) Envanter ve bilançonun imzasından sonra, tasfiye
memurları sona ermiş bulunan şirketin envanterde yazılı bütün malları ile
belgelerine ve defterlerine el koyarlar.
2. Defterler
MADDE 288- (1)
Tasfiye memurları tasfiye işlemlerinin güvenliğini sağlamak için gereken
defterleri tutmakla yükümlüdür.
3. Son bilanço
MADDE 289- (1)
Tasfiye sonunda, tasfiye memurları şirket sözleşmesi veya kanun hükümlerine
göre ortakların sermaye ile kâr ve zarardaki paylarını ve diğer haklarını
gösteren bir bilanço düzenleyerek ortaklara tebliğ ile yükümlüdürler. Ortaklar
bir ay içinde mahkemeye başvurarak itiraz etmezlerse, bilanço kesinleşir.
(2) Bundan sonra ortaklar, kendilerine düşen payları
almaktan kaçındıkları takdirde tasfiye memurları, bu payları her ortağın ayrı
ayrı adlarına 296 ncı maddede gösterilen bankalardan birine yatırırlar.
4. Saklama zorunluluğu
MADDE 290- (1)
Tasfiyenin sonunda belgelerin ve defterlerin saklanması hakkında 82 nci madde
hükmü uygulanır.
III - Tasfiyenin amacı
MADDE 291- (1)
Tasfiye memurları, şirketin faaliyette bulunduğu dönemde başlanmış olup da
henüz sonuçlandırılmamış olan iş ve işlemleri tamamlamaya, şirketin borç ve
taahhütlerini yerine getirmeye, şirketin alacaklarını toplamaya, gereğinde
yargı yolu ile almaya ve varlıkları paraya çevirmeye, net varlığı elde etmeye
yönelik ve yarayan bütün iş ve işlemleri yapmaya yetkili ve zorunludurlar.
IV - Yeni işler
1. Kural
MADDE 292- (1)
Tasfiye memurları tasfiyenin gereklerinden olmayan yeni bir işlem
yapamazlar. Aksi takdirde, bu tür işlemlerden dolayı ortaklara karşı
müteselsilen sorumlu olurlar.
11042
2. İstisna
MADDE 293- (1)
Tasfiye memurları, şirketin işletme konusu kapsamındaki işlemlere, ancak, ortakların
oybirliğiyle; feshe mahkemece karar verilmiş olan durumlarda, ortaklar
oybirliğini sağlayamazlarsa, mahkemenin onay kararıyla devam edebilirler.
V - Varlıkların paraya çevrilmesi
1. Ayrı ayrı satış
MADDE 294- (1)
Tasfiye memurları şirketin sona ermesi durumunda şirkete ait taşınırları,
durumun gereklerine göre ya artırma yoluyla veya pazarlıkla satabilirler.
Oybirliğiyle verilen bir kararla ortaklar başka bir satış şeklini
belirlemedikleri takdirde, taşınmazlar ancak İcra ve İflas Kanunu hükümleri
uyarınca açık artırma yoluyla satılabilir.
(2) İlgililer arasında küçük veya kısıtlanmış bir
kişinin bulunması bu hükmün uygulanmasına engel olmaz.
2. Toptan satış
MADDE 295- (1)
Ortaklar oybirliğiyle karar vermedikçe, tasfiye memurları önemli miktardaki
şirket varlıklarını toptan satamazlar; ancak oybirliğinin sağlanamadığı
hâllerde mahkeme toptan satışa karar verebilir.
3. Paranın yatırılması
MADDE 296- (1)
Tasfiye memurları, tasfiye sırasında elde edilen paraların bin Türk lirasından
fazlasını, mahkemece belirlenecek bir bankaya, şirket adına yatırırlar.
VI - Borçların ödenmesi
MADDE 297- (1)
Tasfiye hâlinde bulunan bir kollektif şirketin vadesi henüz gelmemiş olan
borçlarını tasfiye memurları iskonto uygulayarak derhâl ödemeye ve alacaklılar
da bu ödeme tarzını kabule zorunludurlar.
VII - Ortakların ek ödemeleri
MADDE 298- (1)
Bir kollektif şirketin varlığı, borçlarının tamamına yetmediği takdirde, kalan
şirket borçlarının ödenmesini sağlamak için tasfiye memurları ortaklara
başvururlar.
VIII - Tasfiyeden arta kalanın dağıtılması
1. Geçici ödemeler
MADDE 299- (1)
Tasfiye memurları, alacaklıların ve ortakların ilerde doğması muhtemel hak ve
alacaklarına yetecek tutarı alıkoymak şartıyla, mevcut parayı geçici olarak
ortaklar arasında dağıtabilirler.
2. Son dağıtma
MADDE 300- (1)
Şirketin net varlığı, şirket sözleşmesine veya sonradan verilecek karara göre,
tasfiye memurları tarafından dağıtılır. Sözleşmede aksine hüküm veya ortakların
kararı bulunmadığı takdirde dağıtma para olarak yapılır.
IX - Ortakların denetleme hakkı
1. Bilgi isteme hakkı
MADDE 301- (1)
Tasfiye memurları, ortaklara, her zaman tasfiye işlerinin durumu hakkında bilgi
ve ortaklar istedikleri takdirde bu hususta imzalı bir belge vermekle
yükümlüdürler.
(2) Tasfiye memurları tasfiyenin sonunda tasfiye iş ve
işlemlerine dair ortaklara hesap verirler.
11043
2. Defterleri inceleme hakkı
MADDE 302- (1)
Tasfiye memurları, istem üzerine şirkete ve tasfiyeye ilişkin bütün
defterleri ve belgeleri tasfiye işleminin yapıldığı yerde ortaklara göstermekle
yükümlüdürler. Ortakların bu defter ve belgelerden suret almalarına tasfiye
memurları engel olamazlar.
X - Tasfiyenin sonu
MADDE 303- (1)
Tasfiyenin sona ermesi üzerine, şirketin ticaret unvanının sicilden silinmesi
ve bunun tescil ve ilanı için durum, tasfiye memurları tarafından
ticaret sicili müdürlüğüne bildirilir.
ÜÇÜNCÜ KISIM
Komandit Şirket
BİRİNCİ BÖLÜM
Şirketin Niteliği ve Kuruluşu
A) Tanımı
MADDE 304- (1)
Ticari bir işletmeyi bir ticaret unvanı altında işletmek amacıyla kurulan,
şirket alacaklılarına karşı ortaklardan bir veya birkaçının sorumluluğu
sınırlandırılmamış ve diğer ortak veya ortakların sorumluluğu belirli bir
sermaye ile sınırlandırılmış olan şirket komandit şirkettir.
(2) Sorumluluğu sınırlı olmayan ortaklara komandite,
sorumluluğu sınırlı olanlara komanditer denir.
(3) Komandite ortakların gerçek kişi olmaları gerekir.
Tüzel kişiler ancak komanditer ortak olabilirler.
B) Uygulanacak hükümler
MADDE 305- (1)
Bu Bölümdeki özel hükümler saklı kalmak şartıyla, kollektif şirkete dair 212
ilâ 216 ncı maddeler komandit şirketler hakkında da uygulanır.
(2) Şirket sözleşmesinde, her komanditer ortağın
sermayesinin miktarı, cinsi ve ortak sıfatından kaynaklanan ve bir yönetim
hakkı niteliğinde olmaması gereken, komanditer ortaklara verilen yönetim
görevleri açıkça belirtilir.
C) Sözleşme
I - Yorum
MADDE 306- (1)
Şirketin komandit olup olmadığı sözleşme hükümlerine göre belirlenir.
Ortaklar tarafından şirkete verilen ad ve nitelik o şirketin türünün
belirlenmesinde yalnız başına yeterli olmaz.
(2) Bir şirketin komandit olduğu açıkça saptanamıyorsa
o şirket kollektif sayılır.
II- Komanditerlerin sermaye koyma borcu
MADDE 307- (1)
Bir komandit şirket sözleşmesine 213 üncü maddede gösterilen kayıtlardan başka
komanditerlerin adları ve her birinin koydukları veya koymayı taahhüt ettikleri
sermayenin cins ve miktarları yazılarak tescil ve ilan ettirilir.
(2) Bir komanditer kişisel emeğini ve ticari itibarını
sermaye olarak koyamaz.
11044
İKİNCİ BÖLÜM
Ortaklar Arasındaki İlişkiler
A) Sözleşme serbestisi
MADDE 308- (1)
Komandit şirkette ortakların birbirleriyle olan ilişkileri şirket
sözleşmesi ile düzenlenir. Şirket sözleşmesinde hüküm bulunmayan durumlarda, bu
Bölümde yazılı hükümler saklı kalmak şartıyla, kollektif şirketlere ilişkin 217
ilâ 231 inci maddeler uygulanır.
B) Komanditerlerin hukuki durumu
I - Yönetim
MADDE 309- (1)
İster komandite ister komanditer olsun her ortağın bir oy hakkı vardır. Bu
kurala aykırı düzenlemeler geçersizdir.
(2) Şirket, komanditeler tarafından yönetilir.
(3) Komanditerler, şirket işlerini görmeye görevli ve
yetkili olmadıkları gibi, yönetim hakkını haiz kişilerin yetkileri içinde
yaptıkları işlere itiraz da edemezler. Ancak, olağanüstü iş ve işlemlerde,
şirket sözleşmesinin değiştirilmesi, tür değiştirme, birleşme ve bölünme gibi
yapısal değişikliklerde; şirkete ortak alınması, çıkarılması ve payın devri
türünden temel işlemlerde komanditerler de oy hakkını haizdirler.
II - Denetleme
MADDE 310- (1)
Her komanditer, iş yılı sonunda ve iş saatleri içinde, şirketin envanterleriyle
bilançosunun içeriğini, diğer finansal tablolarını, bunların doğruluğunu ve
geçerliliğini incelemeye yetkilidir.
(2) Komanditer, bu incelemeyi bizzat yapabileceği gibi
bir uzmana da yaptırabilir. Uzmanın şahsı hakkında bir itiraz ileri sürülürse
komanditerin istemi üzerine mahkeme tarafından bilirkişi atanmasına karar verilir. Bu karar kesindir. (1)
(3) Haklı sebeplerin bulunması hâlinde, mahkeme,
komanditerin istemi üzerine şirketin işlerinin ve varlığının bizzat veya bilirkişi tarafından incelenmesine her zaman izin verebilir. (1)
(4) Bu madde hükümlerine aykırı şirket sözleşmesi
hükümleri geçersizdir.
III - Rekabet yasağı
MADDE 311- (1)
Kollektif ortakların, şirket konusunu oluşturan işlemlerin aynını
yapamayacaklarına ilişkin 230 uncu madde komanditerler hakkında uygulanmaz.
Ancak, komanditer, şirketin işletme konusunun kapsamına giren işlerle uğraşacak
bir ticari işletme açar veya böyle bir işletme açan bir kişiyle ortak olur ya
da bu nitelikte bir şirkete girerse, komandit şirketin belgelerini ve
defterlerini incelemek hakkını kaybeder.
IV - Kâr ve zarar
1. Genel olarak
MADDE 312- (1)
Komanditer, iş yılı sonunda gerçekleşen kâr payını ve şirket sözleşmesinde
kararlaştırılmış olan faizleri nakden alır. Ancak, koyduğu sermaye herhangi bir
sebeple azalmış ise noksanı tamamlanıncaya kadar kâr ve faizi isteyemez. Şu
kadar ki, gelecek yıllarda elde edilecek kâr paylarından, sermayenin noksanı
tamamlandıktan sonra artan kısımdan önce geçmiş yıllara ait birikmiş faizler ödenir.
–––––––––––––
(1) 26/6/2012 tarihli ve 6335 sayılı Kanunun 40 ıncı maddesiyle, bu fıkrada yer alan “bir işlem denetçisi”
ibareleri “bilirkişi” şeklinde değiştirilmiştir.
11045
2. Geri verilmesi zorunlu olmayan faizler ve kâr
payları
a) Usulüne göre tahakkuk ettirilmiş olanlar
MADDE 313- (1)
Komanditerler, önce aldıkları ve usulüne göre tahakkuk ettirilmiş faizi ve kâr
paylarını, şirketin sonradan meydana gelen zararını kapatmak için geri vermeye
zorunlu tutulamazlar.
b) Usulsüz tahakkuk ettirilmiş olanlar
MADDE 314- (1)
Komanditerler, kanuna ve şirket sözleşmesine göre düzenlenen ve kâr gösteren
bir bilançoya göre, iyiniyetle aldıkları ancak usulsüz tahakkuk etirilmiş kâr
paylarını veya şirket sözleşmesi ile kabul edilmiş olan faizleri geri vermeye
zorunlu tutulamazlar.
V - Ortaklığın geçişi
1. Devir hâlinde
MADDE 315- (1)
Komanditer, şirketteki payını başkasına devredebilir. Ancak, devre diğer
ortaklar onay vermemişlerse Türk Borçlar Kanununun 632 nci maddesi hükmü
uygulanır.
2. Ölüm hâlinde
MADDE 316- (1)
Ölen bir komanditerin yerine mirasçıları geçer.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Şirketin ve Ortakların Üçüncü Kişilerle Olan İlişkileri
A) Uygulanacak hükümler
MADDE 317- (1)
Şirket ve ortakların üçüncü kişilerle olan ilişkilerinde, bu Bölümdeki özel
hükümler saklı kalmak şartıyla, kollektif şirkete ilişkin 232 ilâ 242 nci
maddeler uygulanır.
B) Şirketin temsili
MADDE 318- (1)
Komandit şirketler, kural olarak, komandite ortaklar tarafından temsil edilir.
Kollektif şirketin temsil yetkisinin kapsamı ve sınırlandırılmasına ilişkin
hükümleri komandit şirkete de uygulanır.
(2) Komanditer ortaklar, ortak sıfatıyla şirketi
temsile yetkili olamazlar. Ancak, şirket sözleşmesinde aksine hüküm bulunmamak
şartıyla, komanditer ortak ticari mümessil, ticari vekil veya seyyar tacir
memuru olarak atanabilir.
C) Komanditer ortağın sorumluluğu
I - Genel olarak
MADDE 319- (1)
Bir komanditerin sorumluluğu koyduğu veya taahhüt ettiği sermaye miktarını
aşamaz.
II - İstisnalar
1. Adı şirketin unvanında bulunan komanditer
MADDE 320- (1)
Adı şirketin unvanında bulunan komanditer, üçüncü kişilere karşı komandite bir
ortak gibi sorumlu sayılır.
2. Şirket adına işlemde bulunan komanditer
MADDE 321- (1)
Ticari mümessil, ticari vekil veya seyyar tacir memuru olarak hareket
ettiğini açıkça bildirmeksizin, şirket adına işlemlerde bulunan komanditer
ortak, bu işlemler nedeniyle iyiniyetli üçüncü kişilere karşı komandite ortak
gibi sorumlu olur.
(2) Şirket, ticaret siciline tescil edilmeden önce
işlemler yapılmışsa, komanditer, bu tür şirket borçları için, üçüncü kişilere
karşı, sorumluluğunun sınırlı olduğunun onlar tarafından bilindiğini ispat
etmediği takdirde, komandite ortak gibi sorumlu tutulur.
11046
(3) Alacaklı, komanditerin koyduğu sermayeye biçilen
değerin, bu sermayenin konulduğu andaki değerinin altında olduğunu ispat
edebilir. Aradaki fark tutarınca komanditer sorumludur.
(4) Komanditer ortak, koymayı taahhüt ettiği sermaye
tutarınca, kendisinin şirkete girmesinden önce doğan borçlardan da sorumludur.
(5) Komanditerin, şirket yönetimine karışması sonucunu
doğurmayacak şekilde öğüt vermesi, görüş açıklaması, olağanüstü iş ve işlemler
ile şirketin iş ve işlemleri üzerinde haiz olduğu denetleme haklarını
kullanması, kanunda yazılı hâllerde yönetim işlerini gören kimselerin atanmalarına,
görevden alınmalarına katılması, şirket içinde ikinci derecedeki hizmetlerde ve
görevlerde çalıştırılması, komanditer sıfatıyla sorumluluğunu etkilemez.
III - Alacaklıların durumu
1. Takip imkânı
MADDE 322- (1)
Komanditer, koymayı taahhüt ettiği sermaye borcunun henüz ödemediği tutarına
kadar şirket alacaklılarına karşı sorumludur. Bu suretle kendisine başvurulan
komanditer ortak, şirket alacaklısına ödemede bulunduğu tutarda sermaye
borcundan kurtulur. Şirket alacaklıları, şirket sona ermiş olmadıkça veya
şirket aleyhine yapılan icra takibi semeresiz kalmadıkça, komanditere
başvuramazlar.
(2) Şirketin iflası hâlinde alacaklıların haiz
oldukları haklar iflas masasına geçer.
(3) Komanditer, şirkete koymayı taahhüt ettiği
sermayeyi aşan bir tutar ile sorumluluğu üzerine aldığını yazı ile bildirmiş
veya ilan etmişse üçüncü kişilere veya bildirimin muhatabına karşı bu tutar
kadar sorumlu olur.
2. Sermayenin azaltılması
MADDE 323- (1)
Bir komanditer sermayesini, 313 ve 314 üncü madde hükümleri saklı kalmak
şartıyla, gerek doğrudan doğruya gerek faiz veya kâr payına sayılmak üzere
dolayısıyla tamamen veya kısmen geri alamayacağı gibi, sermayesi herhangi bir
sebeple azalmışsa noksan tamamlanıncaya kadar, faiz veya kâr payı da isteyemez.
Aksi hâlde, komanditer aldığı para kadar şirket alacaklılarına karşı 322 nci
maddenin birinci fıkrası gereğince sorumlu olur.
3. İflas
a) Şirketin iflası
MADDE 324- (1)
Bir komandit şirketin iflası hâlinde, şirket alacaklıları alacaklarını
almadıkça, ortakların kişisel alacaklıları şirket mallarına başvuramaz.
(2) Komanditerlerin koydukları sermaye de şirket
alacaklılarının birinci fıkrada yazılı olduğu gibi öncelikle haklarını elde
edecekleri mallardan sayılır.
b) Komanditelerin sorumluluğu
MADDE 325- (1)
Şirketin varlığı şirket alacaklılarına yetmeyecek olursa, bu alacaklılar
geri kalan alacaklarından dolayı komanditelerin kişisel mallarına
başvurabilirler.
(2) Ortakların kişisel mallarına başvurulması hâlinde
şirket alacaklılarının, ortakların kişisel alacaklılarına karşı rüçhan hakkı
yoktur.
c) Komanditerin iflası
MADDE 326- (1)
Şirket ve iflas hâlinde masası veya şirket alacaklıları, iflas etmiş bir
komanditerin masasına başvururlarsa, bunların, müflis komanditerin kişisel
alacaklılarına karşı rüçhan hakkı yoktur.
11047
4. Takas
MADDE 327- (1)
Şirketten alacağı olan bir kişinin, sermaye borcunu henüz yerine getirmemiş
veya koyduğu sermayeyi geri almış bir komanditere borcu varsa, bu kişi
şirketteki alacağını komanditere olan borcu ile takas edebilir. 242 nci madde
hükmü saklıdır.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Şirketin Sona Ermesi ve Tasfiyesi
A) Uygulanacak hükümler
MADDE 328- (1)
Kollektif şirketlerin sona ermesine, tasfiyesine ve ortakların şirketten çıkma
ve çıkarılmasına ilişkin 243 ilâ 303 üncü madde hükümleri komandit şirketlerde
de uygulanır. Ancak, şirket sözleşmesinde aksine bir hüküm bulunmadıkça
komanditerin ölümü veya kısıtlanması şirketin sona ermesi sonucunu doğurmaz.
DÖRDÜNCÜ KISIM
Anonim Şirket
BİRİNCİ BÖLÜM
Genel Hükümler, Kuruluş ve Temel İlkeler
A) Genel Hükümler
I - Tanım
MADDE 329- (1)
Anonim şirket, sermayesi belirli ve paylara bölünmüş olan, borçlarından dolayı
yalnız malvarlığıyla sorumlu bulunan şirkettir.
(2) Pay sahipleri, sadece taahhüt etmiş oldukları
sermaye payları ile ve şirkete karşı sorumludur.
II - Özel kanunlara bağlı anonim şirketler
MADDE 330- (1)
Özel kanunlara tabi anonim şirketlere, özel hükümler dışında bu kısım hükümleri
uygulanır.
III - Amaç ve konu
MADDE 331- (1)
Anonim şirketler, kanunen yasaklanmamış her türlü ekonomik amaç ve konular için
kurulabilir.
IV - En az sermaye tutarı
MADDE 332- (1)
Tamamı esas sözleşmede taahhüt edilmiş bulunan sermayeyi ifade eden esas
sermaye ellibin Türk Lirasından ve sermayenin artırılmasında yönetim kuruluna
tanınmış yetki tavanını gösteren kayıtlı sermaye sistemini kabul etmiş bulunan
halka açık olmayan anonim şirketlerde başlangıç sermayesi yüzbin Türk
Lirasından aşağı olamaz. Bu en az sermaye tutarı Cumhurbaşkanınca
artırılabilir.(1)
(2) Bu Kanun anlamında kayıtlı sermayeli anonim
şirketlerde başlangıç sermayesi, kuruluşta ve sisteme ilk geçildiğinde haiz
olunması zorunlu sermayedir; çıkarılmış sermaye ise, çıkarılmış payların
tümünün itibarî değerlerinin toplamını temsil eder.
(3) Halka açık olmayan anonim şirketler gerekli
şartları artık haiz olmadıkları takdirde, Gümrük ve Ticaret Bakanlığından izin
alarak kayıtlı sermaye sisteminden çıkabilecekleri gibi, bu sisteme alınırken
aranan nitelikleri kaybettiklerinde, istemleri bulunmasa bile aynı Bakanlık
tarafından sistemden çıkartılırlar.
(4) 28/7/1981 tarihli ve 2499 sayılı Sermaye Piyasası
Kanununun 12 nci maddesi hükmü saklıdır.
–––––––––––––––
(1) 2/7/2018 tarihli ve 700 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin 192 nci maddesiyle bu fıkrada yer alan “Bakanlar Kurulunca” ibaresi “Cumhurbaşkanınca” şeklinde değiştirilmiştir.
11048
V - Devletin gözetimi
1. İzin
MADDE 333- (1)
Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca yayımlanacak tebliğle, faaliyet alanları
belirlenip, ilan edilecek anonim şirketler Gümrük ve Ticaret Bakanlığının izni
ile kurulur. Bu şirketlerin esas sözleşme değişiklikleri de aynı Bakanlığın
iznine bağlıdır. Bakanlık incelemesi sadece kanunun emredici
hükümlerine aykırılık bulunup bulunmadığı yönünden yapılabilir.
Bunun dışında hukuki konumu, niteliği ve işletme konusu ne olursa olsun anonim
şirketin kuruluşu ve esas sözleşme değişiklikleri herhangi bir makamın iznine
bağlanamaz.
2. Kamu tüzel kişilerinin yönetim kurulunda temsili
MADDE 334- (1)
Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişilerinden
birine, esas sözleşmede öngörülecek bir hükümle, pay sahibi olmasalar da,
işletme konusu kamu hizmeti olan anonim şirketlerin yönetim kurullarında
temsilci bulundurmak hakkı verilebilir.
(2) Birinci fıkrada yazılı şirketlerde pay sahibi olan
kamu tüzel kişilerinin yönetim kurulundaki temsilcileri, ancak bunlar
tarafından görevden alınabilir.
(3) Kamu tüzel kişilerinin yönetim kurulundaki
temsilcileri, genel kurul tarafından seçilen üyelerin hak ve görevlerini
haizdir. Kamu tüzel kişileri, şirket yönetim kurulundaki temsilcilerinin bu
sıfatla işledikleri fiillerden ve yaptıkları işlemlerden dolayı şirkete ve onun
alacaklılarıyla pay sahiplerine karşı sorumludur. Tüzel kişinin rücû hakkı
saklıdır.
B) Kuruluş
I - Kurucu işlem
MADDE 335- (1)
Şirket, kurucuların, kanuna uygun olarak düzenlenmiş bulunan, sermayenin
tamamını ödemeyi, şartsız taahhüt ettikleri, imzalarının noterce onaylandığı
veya ticaret sicili müdürü yahut yardımcısı huzurunda imzaladığı esas
sözleşmede, anonim şirket kurma iradelerini açıklamalarıyla kurulur. (Ek cümle: 15/7/2016-6728/67
md.) Şirketin kuruluşunda, esas
sözleşmeyi ihtiva eden kâğıtlardan değerli kâğıt bedeli alınmaz. (1)
(2) 355 inci maddenin birinci fıkrası hükmü saklıdır.
II - Kuruluş belgeleri
MADDE 336- (1)
Esas sözleşme, (…) (3) değerleme raporları, ayın ve işletme
devralınmasına ilişkin olanlar da dâhil olmak üzere, kurulmakta olan şirketle,
kurucular ve diğer kişilerle yapılan ve kuruluşla ilgili olan
sözleşmeler (…) (2) kuruluş belgeleridir. Bunlar, sicil dosyasına
konulur ve birer nüshaları şirket tarafından beş yıl süreyle saklanır. (2)(3)
III - Kurucular
1. Tanım
MADDE 337- (1)
Pay taahhüt edip esas sözleşmeyi imzalayan gerçek ve tüzel kişiler kurucudur.
(2) Kurucular, birinci fıkrada yazılı işlemi, üçüncü
bir kişinin hesabına yaptıkları takdirde, bu kişi de kuruluştan doğan
sorumluluk bakımından kurucu sayılır. Söz konusu üçüncü kişi, kendisi hesabına
iş gören kimsenin bildiği veya bilmesi gereken bir hususu kendisinin
bilmediğini ileri süremez.
2. Asgari sayı
MADDE 338- (1)
Anonim şirketin kurulabilmesi için pay sahibi olan bir veya daha fazla
kurucunun varlığı şarttır. 330 uncu madde hükmü saklıdır.
––––––––––––––
(1) 15/7/2016 tarihli ve 6728 sayılı Kanunun 67
nci maddesi ile bu fıkraya “onaylandığı”
ibaresinden sonra gelmek üzere “veya ticaret sicili müdürü yahut yardımcısı
huzurunda imzaladığı” ibaresi eklenmiştir.
(2) 26/6/2012 tarihli ve 6335
sayılı Kanunun 41 inci maddesiyle, bu fıkrada yer alan “ile işlem denetçisi
raporu,” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.
(3) 15/7/2016 tarihli ve 6728 sayılı Kanunun 73
üncü maddesiyle, bu fıkrada yer alan “kurucular beyanı” ibaresi yürürlükten
kaldırılmıştır.
11049
(2) Pay sahibi sayısı bire düşerse, durum, bu sonucu
doğuran işlem tarihinden itibaren yedi gün içinde yönetim kuruluna yazılı olarak
bildirilir. Yönetim kurulu bildirimi aldığı tarihten itibaren yedi
gün içinde, şirketin tek pay sahipli bir anonim
şirket olduğunu tescil ve ilan ettirir. Ayrıca, hem
şirketin tek pay sahipli olarak kurulması hem de payların tek kişide toplanması
hâlinde tek pay sahibinin adı, yerleşim yeri ve vatandaşlığı da tescil ve ilan
edilir. Aksi hâlde doğacak zarardan, bildirimde bulunmayan pay sahibi ve tescil
ve ilanı yaptırmayan yönetim kurulu sorumludur.
(3) Şirket, tek pay sahibi olacak şekilde kendi
payını iktisap edemez; ettiremez.
IV - Esas
sözleşme
1. İçerik
MADDE 339- (1)
Esas sözleşmenin yazılı şekilde yapılması ve bütün kurucuların imzalarının
noterce onaylanması veya esas sözleşmenin ticaret sicili müdürü yahut
yardımcısı huzurunda imzalanması şarttır. (1)
(2) Esas sözleşmeye aşağıdaki hususlar yazılır:
a) Şirketin ticaret unvanı ve merkezinin bulunacağı
yer.
b) Esaslı noktaları belirtilmiş ve tanımlanmış bir
şekilde şirketin işletme konusu.
c) Şirketin sermayesi ile her payın itibarî değeri,
bunların ödenmesinin şekil ve şartları.
d) Pay senetlerinin nama veya hamiline yazılı
olacakları; belirli paylara tanınan imtiyazlar; devir sınırlamaları.
e) Paradan başka sermaye olarak konan haklar ve
ayınlar; bunların değerleri; bunlara karşılık verilecek payların miktarı, bir
işletme ve ayın devir alınması söz konusu olduğu takdirde, bunların bedeli ve
şirketin kurulması için kurucular tarafından şirket hesabına satın alınan
malların ve hakların bedelleriyle, şirketin kurulmasında hizmetleri görülenlere
verilmesi gereken ücret, ödenek veya ödülün tutarı.
f) Kurucularla yönetim kurulu üyelerine ve diğer
kimselere şirket kârından sağlanacak menfaatler.
g) Yönetim kurulu üyelerinin sayıları, bunlardan şirket
adına imza koymaya yetkili olanlar.
h) Genel kurulların toplantıya nasıl çağrılacakları; oy
hakları.
ı) Şirket bir süre ile sınırlandırılmışsa, bu süre.
i) Şirkete ait ilanların nasıl yapılacağı.
j) Pay sahiplerinin taahhüt ettiği sermaye paylarının
türleri ve miktarları.
k) Şirketin hesap dönemi.
(3) İlk yönetim kurulu üyeleri esas sözleşme ile
atanır.
2. Emredici hükümler
MADDE 340- (1)
Esas sözleşme, bu Kanunun anonim şirketlere ilişkin hükümlerinden ancak Kanunda
buna açıkça izin verilmişse sapabilir. Diğer kanunların, öngörülmesine izin
verdiği tamamlayıcı esas sözleşme hükümleri o kanuna özgülenmiş olarak hüküm
doğururlar.
V -
Taahhüdün onaylanması
MADDE 341- (Mülga: 26/6/2012-6335/43 md.)
_________________
(1) 15/7/2016
tarihli ve 6728 sayılı Kanunun 67 nci maddesi ile bu fıkraya “onaylanması” ibaresinden sonra gelmek üzere
“veya esas sözleşmenin ticaret sicili müdürü yahut yardımcısı huzurunda
imzalanması” ibaresi eklenmiştir.
11050
VI - Ayni
sermaye
1. Ayni sermaye konulabilecek malvarlığı unsurları
MADDE 342- (1)
Üzerlerinde sınırlı ayni bir hak, haciz ve tedbir bulunmayan, nakden
değerlendirilebilen ve devrolunabilen, fikrî mülkiyet hakları ile sanal
ortamlar da dâhil, malvarlığı unsurları ayni sermaye olarak konulabilir. Hizmet
edimleri, kişisel emek, ticari itibar ve vadesi gelmemiş alacaklar
sermaye olamaz.
(2) 128 inci madde hükmü saklıdır.
2. Değer biçme
MADDE 343- (1)
Konulan ayni sermaye ile kuruluş sırasında devralınacak işletmelere ve
ayınlara, şirket merkezinin bulunacağı
yerdeki asliye ticaret
mahkemesince atanan bilirkişilerce değer biçilir. Değerleme
raporunda, uygulanan değerleme yönteminin somut olayın özellikleri bakımından
herkes için en adil ve uygun seçim olduğu; sermaye olarak konulan alacakların
gerçekliğinin, geçerliğinin ve 342 nci maddeye uygunluğunun belirlendiği,
tahsil edilebilirlikleri ile tam değerleri; ayni olarak konulan her varlık
karşılığında tahsis edilmesi gereken pay miktarı ile Türk Lirası karşılığı,
tatmin edici gerekçelerle ve hesap verme ilkesinin icaplarına göre açıklanır.
Bu rapora kurucular (…)(1) ve menfaat sahipleri itiraz edebilir.
Mahkemenin onayladığı bilirkişi kararı kesindir. (1)
VII - Pay bedellerinin ödenmesi
1. Nakdî sermaye
MADDE 344- (1)
Nakden taahhüt edilen payların itibarî değerlerinin en az yüzde yirmibeşi
tescilden önce, gerisi de şirketin tescilini izleyen yirmidört ay içinde
ödenir. Payların çıkarma primlerinin tamamı tescilden önce ödenir.
(2) Sermaye Piyasası Kanununun pay bedellerinin
ödenmelerine ilişkin hükümleri saklıdır.
2. Ödeme yeri
MADDE 345- (1)
Nakdî ödemeler, 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanununa bağlı bir
bankada, kurulmakta olan şirket adına açılacak özel bir hesaba, sadece şirketin
kullanabileceği şekilde yatırılır. Taahhüt edilen payların, kanunda veya esas
sözleşmede öngörülmüş bulunan ve kanunda yazılı olandan daha yüksek olan
tutarlarının ödendiği, ticaret siciline yöneltilecek bir banka mektubu ile
ispatlanır. Banka, bu tutarı, şirketin tüzel kişilik kazandığını bildiren bir
sicil müdürlüğü yazısının sunulması üzerine, sadece şirkete öder.
(2) Şirket, 335 inci maddenin birinci fıkrasında
öngörülen noter onayı veya şirket sözleşmesinin ticaret sicili müdürü yahut
yardımcısı huzurunda imzalanma tarihinden itibaren, üç ay içinde tüzel kişilik
kazanamadığı takdirde, bu hususu doğrulayan bir sicil müdürlüğü yazısının
sunulması üzerine, bedeller banka tarafından sahiplerine geri verilir. (2)
3. Halka arzedilecek paylar
MADDE 346- (1)
Esas sözleşmede taahhüt edilmiş olup da taahhüt sahiplerince, şirketin
tescilinden itibaren en geç iki ay içinde halka arzedileceği esas sözleşmede
belirtilmiş ve ayrıca garanti edilmiş bulunan nakdî payların karşılıkları
satıştan elde edilen gelirden ödenir. Pay senetlerinin halka arzedilmesi
sermaye piyasası mevzuatına göre yapılır. Satış süresinin
sonunda, payların itibarî değerlerinin, varsa çıkarma priminin karşılığı
şirkete, giderler düştükten sonra kalan tutar ise, pay senetlerini halka
arzeden pay sahiplerine ödenir.
––––––––––––––
(1) 26/6/2012 tarihli ve 6335
sayılı Kanunun 41 inci maddesiyle, bu fıkrada yer alan “,işlem denetçisi” ibaresi
madde metninden çıkarılmıştır.
(2) 15/7/2016 tarihli ve 6728 sayılı Kanunun 67
nci maddesi ile bu fıkraya “noter onayı”
ibaresinden sonra gelmek üzere “veya şirket sözleşmesinin ticaret sicili müdürü
yahut yardımcısı huzurunda imzalanma” ibaresi eklenmiştir.
11051
(2) Halka arzedilip de süresinde satılmayan payların
bedellerinin tamamı, süresinde halka arzedilmeyen payların bedellerinin ise,
yüzde yirmibeşi iki aylık süreyi izleyen üç gün içinde ödenir.
VIII - Primli paylar
MADDE 347- (1)
İtibarî değerinden aşağı bedelle pay çıkarılamaz. Payların itibarî değerinden
yüksek bir bedelle çıkarılabilmeleri için esas sözleşmede hüküm veya genel
kurul kararı bulunmalıdır.
IX - Kurucu menfaatleri
MADDE 348- (1)
Şirketi kurdukları sırada harcadıkları emeğe karşılık olarak kuruculara, para
ve bedelsiz pay senedi vermek gibi şirket sermayesinin azalması sonucunu
doğurabilecek bir menfaat tanınamaz. Bu hükme aykırı esas sözleşme hükümleri
geçersizdir. Ancak, dağıtılabilir kârdan 519 uncu maddenin birinci fıkrasında
yazılı yedek akçe ile pay sahipleri için yüzde beş kâr payı ayrıldıktan sonra
kalanın en çok onda biri intifa senetleri bağlamında kuruculara ödenir.
(2) Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra kurulan
anonim şirketler, pay senetlerini halka arz etmeden önce kurucu intifa
senetlerini, herhangi bir bedel ödemeden iptal ederler; aksi hâlde intifa
senetleri kendiliğinden geçersiz sayılır.
(3) Dağıtılabilecek kâr mevcut ise şirket kârın
dağıtılmamasını kararlaştırmış olsa bile kurucu intifa sahipleri esas
sözleşmede öngörülen kâr paylarını alırlar.
X - Kurucular beyanı
MADDE 349- (Mülga:
15/7/2016-6728/73 md.)
XI - Halka arz taahhüdü
MADDE 350- (1)
346 ncı madde uyarınca, halka arzedilmek üzere pay taahhüdünde bulunulduğu
takdirde, halka arz, kurucular, yönetim kurulu veya yetkili herhangi bir organ
tarafından onaylanmış kabul edilir.
11052
XII - İşlem denetçisi raporu
MADDE 351- (Mülga: 26/6/2012-6335/43 md.)
XIII - Kuruluştan önce pay taahhüdünün devri
MADDE 352- (1)
Pay taahhüdünün, şirketin tescilinden önce devri, şirkete karşı geçersizdir.
XIV - Fesih davası
MADDE 353- (1)
Anonim şirketin butlanına veya yokluğuna karar verilemez. Ancak, şirketin
kurulmasında kanun hükümlerine aykırı hareket edilmek suretiyle, alacaklıların,
pay sahiplerinin veya kamunun menfaatleri önemli bir şekilde tehlikeye
düşürülmüş veya ihlal edilmiş olursa, yönetim kurulunun, Gümrük ve Ticaret Bakanlığının, ilgili alacaklının veya pay sahibinin istemi
üzerine şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesince
şirketin feshine karar verilir. Mahkeme davanın açıldığı tarihte gerekli
önlemleri alır.
(2) Eksikliklerin giderilebilmesi, esas sözleşmeye veya
kanuna aykırı hususların düzeltilebilmesi için mahkeme süre verebilir.
(3) Dava dilekçesine deliller ile gerekli bütün
bilgiler eklenir. Yargılama aşamasında delil sunulamayacağı gibi bir davanın
beklenilmesi ve bilgi getirtmesi de mahkemeden istenemez. Ancak, somut olayın
haklı göstermesi hâlinde, mahkeme, kesin süreye bağlayarak, davacının delil
sunma ve bilgi getirtme istemini kabul edebilir. Dava, acele işlere ilişkin
usule tâbîdir.
(4) Davanın, şirketin tescil ve ilanından itibaren üç
aylık hak düşürücü süre içinde açılması şarttır.
(5) Davanın açıldığı ve kesinleşmiş olan mahkeme
kararı, mahkemenin bildirimi üzerine, derhâl ve resen ticaret siciline tescil
ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan olunur. Ayrıca, yönetim kurulu,
tescil ve ilanı yapılan hususu, (…) (1) internet sitesine
koyar. (1)
XV - Şirketin tescili ve ilanı
MADDE 354- (1)
Şirket esas sözleşmesinin tamamı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığının izniyle
kurulacak olan anonim şirketlerde izin alınmasını, diğer şirketlerde 335 inci
maddenin birinci fıkrası uyarınca şirketin
kuruluşunu izleyen otuz gün içinde şirketin
merkezinin bulunduğu yer ticaret siciline tescil ve Türkiye Ticaret
Sicili Gazetesinde ilan olunur. Tescil ve ilan olunan esas sözleşmeye, aşağıda
sayılanlar dışında, 36 ncı maddenin birinci fıkrası hükmü uygulanmaz. Bu
hususlar şunlardır:
––––––––––––––
(1) 26/6/2012 tarihli ve 6335
sayılı Kanunun 41 inci maddesiyle, bu fıkrada yer alan “tirajı ellibinin
üzerinde olan ve yurt düzeyinde dağıtımı yapılan en az bir gazetede ilan eder;”
ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.
11053
a) Esas sözleşmenin tarihi.
b) Şirketin ticaret unvanı ve merkezi.
c) Şirketin, varsa süresi.
d) Şirketin sermayesi, ödenmesinin şekil ve şartları
ile payların itibarî değerleri, varsa imtiyazlar.
e) Pay senetlerinin türleri, hamiline veya nama yazılı
oldukları.
f) Şirketin nasıl temsil olunacağı.
g) Yönetim kurulu üyeleriyle şirketi temsile yetkili
kimselerin ad ve soyadları, unvanları, yerleşme yerleri ve vatandaşlıkları.
h) Şirketin yapacağı ilanların şekli; esas sözleşmede
buna ilişkin hüküm bulunduğu takdirde, yönetim kurulu kararlarının pay
sahiplerine nasıl bildirileceği.
(2) Şubeler, merkezin sicil kaydına gönderme yapılarak
bulundukları yer ticaret siciline tescil olunurlar.
(3) (Değişik:
26/6/2012-6335/14 md.) 343 üncü madde
uyarınca verilen bilirkişi raporu
ticaret sicili müdürlüğüne
tevdi edilir.
XVI - Tüzel kişiliğin kazanılması
MADDE 355- (1)
Şirket ticaret siciline tescil ile tüzel kişilik kazanır.
(2) Tescilden önce şirket adına işlem yapanlar ve
taahhütlere girişenler, bu işlem ve taahhütlerden şahsen ve müteselsilen
sorumludurlar. Ancak, işlem ve taahhütlerin,
ileride kurulacak şirket adına yapıldığı açıkça bildirilmiş ve şirketin
ticaret siciline tescilinden sonra üç aylık süre içinde bu taahhütler şirket tarafından
kabul olunmuşsa, yalnız şirket sorumlu olur.
(3) Şirketçe kabul olunmadığı takdirde kuruluş
giderleri kurucular tarafından karşılanır. Bunların pay sahiplerine rücu
hakları yoktur.
C) Kanuna karşı hile
MADDE 356- (1)
Şirketin tescilinden itibaren iki yıl içinde bir işletme veya aynın, sermayenin
onda birini aşan bir bedel karşılığında devralınmasına veya kiralanmasına
ilişkin sözleşmeler, genel kurulca onaylanıp ticaret siciline tescil
edilmedikçe geçerli olmaz. Bu sözleşmelerin onaylanmasından ve tescilinden
önce, bunların ifası amacıyla yapılmış olan ödemeler dâhil, her türlü tasarruf
geçersizdir.
(2) Genel kurul kararını vermeden önce, yönetim
kurulunun istemi üzerine şirketin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesince
atanacak bilirkişi, şirket tarafından devralınacak ya da kiralanacak işletme ve
ayınlara değer biçer. Rapor resmî nitelik taşır.
(3) Toplantı ve karar nisabına 421 inci maddenin üçüncü
ve dördüncü fıkraları uygulanır.
(4) Sözleşme genel kurulun onay kararıyla birlikte
tescil ve ilan olunur.
(5) Şirketin işletme konusunu oluşturan veya cebrî icra
yoluyla iktisap edilen ayın ve işletmeler hakkında bu madde hükmü uygulanmaz.
D) Temel ilkeler
I - Eşit işlem ilkesi
MADDE 357- (1)
Pay sahipleri eşit şartlarda eşit işleme tabi tutulur.
II - Pay sahiplerinin şirkete borçlanma yasağı
MADDE 358- (Değişik: 26/6/2012-6335/15 md.)
(1) Pay sahipleri, sermaye taahhüdünden doğan vadesi gelmiş borçlarını ifa
etmedikçe ve şirketin serbest yedek akçelerle birlikte kârı geçmiş yıl zararlarını karşılayacak düzeyde olmadıkça şirkete borçlanamaz.
11054
İKİNCİ BÖLÜM
Yönetim Kurulu
A) Genel olarak
I - Atama ve seçim
1. Üyelerin sayısı ve nitelikleri
MADDE 359- (1)
Anonim şirketin, esas sözleşmeyle atanmış veya genel kurul tarafından seçilmiş,
bir veya daha fazla kişiden oluşan bir yönetim kurulu bulunur. (Mülga son cümle: 26/6/2012-6335/43 md.)
(…)
(2) Bir tüzel
kişi yönetim kuruluna üye seçildiği takdirde, tüzel kişiyle birlikte, tüzel
kişi adına, tüzel kişi tarafından belirlenen, sadece bir gerçek
kişi de tescil ve ilan olunur; ayrıca, tescil ve ilanın yapılmış
olduğu, şirketin internet sitesinde hemen açıklanır. Tüzel kişi
adına sadece, bu tescil edilmiş kişi toplantılara katılıp oy kullanabilir.
(3) Yönetim kurulu üyelerinin ve tüzel kişi adına
tescil edilecek gerçek kişinin tam ehliyetli olmaları şarttır. (Mülga ikinci ve üçüncü cümle:
26/6/2012-6335/43 md.)
(4) Üyeliği sona erdiren sebepler seçilmeye de
engeldir.
(5) (Ek:
28/3/2013-6455/79 md.) Devlet, il özel idaresi, belediye, köy ile diğer
kamu tüzel kişilerinin pay sahibi olduğu şirketlerde, sayılan tüzel kişiler
veya bunların gerçek kişi temsilcileri yönetim kuruluna seçilebilir. Yönetim
kurulu üye sayısı ikiden fazla olan şirketlerde üyelerin tamamının aynı kamu
tüzel kişisinin temsilcisi olmaması şartıyla kamu tüzel kişisini temsilen
birden fazla gerçek kişi yönetim kuruluna seçilebilir.
2. Belirli grupların yönetim kurulunda temsil edilmesi
MADDE 360- (1)
Esas sözleşmede öngörülmek şartı ile, belirli pay gruplarına, özellik ve
nitelikleriyle belirli bir grup oluşturan pay sahiplerine ve azlığa yönetim
kurulunda temsil edilme hakkı tanınabilir. Bu amaçla, yönetim kurulu
üyelerinin, belirli bir grup oluşturan pay sahipleri, belirli pay
grupları ve azlık arasından seçileceği esas sözleşmede
öngörülebileceği gibi, esas sözleşmede yönetim kurulu üyeliği için aday önerme
hakkı da tanınabilir. Genel kurul tarafından yönetim kurulu üyeliğine önerilen
adayın veya hakkın tanındığı gruba ve azlığa mensup adayın haklı bir sebep
bulunmadığı takdirde üye seçilmesi zorunludur. Bu şekilde tanınacak temsil
edilme hakkı, halka açık anonim şirketlerde yönetim kurulu üye sayısının
yarısını aşamaz. Bağımsız yönetim kurulu üyelerine ilişkin düzenlemeler
saklıdır.
(2) Bu maddeye göre yönetim kurulunda temsil edilme
hakkı tanınan paylar imtiyazlı sayılır.
3. Sigorta
MADDE 361- (1)
Yönetim kurulu üyelerinin, görevlerini yaparken kusurlarıyla şirkete
verebilecekleri zarar, şirket sermayesinin yüzde yirmibeşini aşan bir bedelle
sigorta ettirilmiş ve bu suretle şirket teminat altına alınmışsa, bu husus
halka açık şirketlerde Sermaye Piyasası Kurulunun ve ayrıca pay senetleri
borsada işlem görüyorsa borsanın bülteninde duyurulur ve kurumsal yönetim
ilkelerine uygunluk değerlendirmesinde dikkate alınır.
4. Görev süresi
MADDE 362- (1)
Yönetim kurulu üyeleri en çok üç yıl süreyle görev yapmak üzere seçilir.
Esas sözleşmede aksine hüküm yoksa, aynı kişi yeniden seçilebilir.
(2) 334 üncü madde hükmü saklıdır.
II - Üyeliğin boşalması
MADDE 363- (1)
334 üncü madde hükmü saklı kalmak üzere, herhangi bir sebeple bir üyelik
boşalırsa, yönetim kurulu, kanuni şartları haiz birini, geçici olarak yönetim
kurulu üyeliğine seçip ilk genel kurulun onayına sunar. Bu yolla seçilen üye,
onaya sunulduğu genel kurul toplantısına kadar görev yapar ve onaylanması
hâlinde selefinin süresini tamamlar.
11055
(2) Yönetim kurulu üyelerinden birinin iflasına karar
verilir veya ehliyeti kısıtlanır ya da bir üye üyelik için gerekli kanuni
şartları yahut esas sözleşmede öngörülen nitelikleri kaybederse, bu kişinin
üyeliği, herhangi bir işleme gerek olmaksızın kendiliğinden sona erer.
III - Görevden alma
MADDE 364- (1)
Yönetim kurulu üyeleri, esas sözleşmeyle atanmış olsalar dahi, gündemde
ilgili bir maddenin bulunması veya gündemde madde bulunmasa bile haklı bir
sebebin varlığı hâlinde, genel kurul kararıyla her zaman görevden
alınabilirler. Yönetim kurulu üyesi olan tüzel kişi, kendi adına tescil edilmiş
bulunan kişiyi her an değiştirebilir.
(2) 334 üncü madde hükmü ve görevden alınan
üyenin tazminat hakkı saklıdır.
B) Yönetim ve temsil
I - Genel olarak
1. Esas
MADDE 365- (1)
Anonim şirket, yönetim kurulu tarafından yönetilir ve temsil olunur. Kanundaki
istisnai hükümler saklıdır.
2. Görev dağılımı
MADDE 366- (1)
Yönetim kurulu her yıl üyeleri arasından bir başkan ve bulunmadığı zamanlarda
ona vekâlet etmek üzere, en az bir başkan vekili seçer. Esas sözleşmede,
başkanın ve başkan vekilinin veya bunlardan birinin, genel kurul tarafından
seçilmesi öngörülebilir.
(2) Yönetim kurulu, işlerin gidişini izlemek, kendisine
sunulacak konularda rapor hazırlamak, kararlarını uygulatmak veya iç
denetim amacıyla içlerinde yönetim kurulu üyelerinin de bulunabileceği
komiteler ve komisyonlar kurabilir.
3. Yönetimin devri
MADDE 367- (1)
Yönetim kurulu esas sözleşmeye konulacak bir hükümle, düzenleyeceği bir iç
yönergeye göre, yönetimi, kısmen veya tamamen bir veya birkaç yönetim kurulu
üyesine veya üçüncü kişiye devretmeye yetkili kılınabilir. Bu iç yönerge
şirketin yönetimini düzenler; bunun için gerekli olan görevleri, tanımlar,
yerlerini gösterir, özellikle kimin kime bağlı ve bilgi sunmakla yükümlü
olduğunu belirler. Yönetim kurulu, istem üzerine pay sahiplerini ve korunmaya
değer menfaatlerini ikna edici bir biçimde ortaya koyan alacaklıları, bu iç
yönerge hakkında, yazılı olarak bilgilendirir.
(2) Yönetim, devredilmediği takdirde, yönetim kurulunun
tüm üyelerine aittir.
4. Ticari mümessil ve vekiller
MADDE 368- (1)
Yönetim kurulu, ticari mümessil ve ticari vekiller atayabilir.
5. Özen ve bağlılık yükümlülüğü
MADDE 369- (1)
Yönetim kurulu üyeleri ve yönetimle görevli üçüncü kişiler, görevlerini
tedbirli bir yöneticinin özeniyle yerine getirmek ve şirketin menfaatlerini
dürüstlük kurallarına uyarak gözetmek yükümlülüğü altındadırlar.
(2) 203 ilâ 205 inci madde hükümleri saklıdır.
II. Temsil yetkisi
1. Genel olarak
MADDE 370- (1)
Esas sözleşmede aksi öngörülmemiş veya yönetim kurulu tek kişiden oluşmuyorsa
temsil yetkisi çift imza ile kullanılmak üzere yönetim kuruluna aittir.
11056
(2) Yönetim kurulu, temsil yetkisini bir veya
daha fazla murahhas üyeye veya müdür olarak üçüncü kişilere devredebilir. En az
bir yönetim kurulu üyesinin temsil yetkisini haiz olması şarttır.
2. Kapsam ve sınırlar
MADDE 371- (1)
Temsile yetkili olanlar şirketin amacına ve işletme konusuna giren her tür
işleri ve hukuki işlemleri, şirket adına yapabilir ve bunun için şirket
unvanını kullanabilirler. Kanuna ve esas sözleşmeye aykırı işlemler dolayısıyla
şirketin rücû hakkı saklıdır.
(2) Temsile yetkili olanların, üçüncü kişilerle,
işletme konusu dışında yaptığı işlemler de şirketi bağlar; meğerki, üçüncü
kişinin, işlemin işletme konusu dışında bulunduğunu
bildiği veya durumun gereğinden, bilebilecek durumda bulunduğu ispat
edilsin. Şirket esas sözleşmesinin ilan edilmiş olması, bu hususun ispatı
açısından, tek başına yeterli delil değildir.
(3) Temsil yetkisinin sınırlandırılması,
iyiniyet sahibi üçüncü kişilere karşı hüküm ifade etmez; ancak, temsil
yetkisinin sadece merkezin veya bir şubenin işlerine özgülendiğine veya
birlikte kullanılmasına ilişkin tescil ve ilan edilen sınırlamalar geçerlidir.
(4) Temsile yetkili kişiler tarafından yapılan
işlemin esas sözleşmeye veya genel kurul kararına aykırı olması, iyiniyet
sahibi üçüncü kişilerin o işlemden dolayı şirkete başvurmalarına engel
değildir.
(5) Temsile veya yönetime yetkili olanların,
görevlerini yaptıkları sırada işledikleri haksız fiillerden şirket sorumludur.
Şirketin rücû hakkı saklıdır.
(6) Sözleşmenin yapılması sırasında,
şirket tek pay sahibi tarafından ister temsil edilsin ister edilmesin, tek pay
sahipli anonim şirketlerde, bu pay sahibi ile şirket arasındaki sözleşmenin
geçerli olması sözleşmenin yazılı şekilde yapılmasına bağlıdır. Bu şart piyasa
şartlarına göre günlük, önemsiz ve sıradan işlemlere ilişkin sözleşmelerde
uygulanmaz.
(7) (Ek: 10/9/2014
- 6552/131 md.) Yönetim kurulu, yukarıda
belirtilen temsilciler dışında, temsile yetkili olmayan yönetim kurulu
üyelerini veya şirkete hizmet akdi ile bağlı olanları sınırlı yetkiye sahip
ticari vekil veya diğer tacir yardımcıları olarak atayabilir. Bu şekilde
atanacak olanların görev ve yetkileri, 367 nci
maddeye göre hazırlanacak iç yönergede açıkça belirlenir. Bu durumda iç
yönergenin tescil ve ilanı zorunludur. İç yönerge ile ticari vekil ve diğer
tacir yardımcıları atanamaz. Bu fıkra uyarınca yetkilendirilen ticari vekil
veya diğer tacir yardımcıları da ticaret siciline tescil ve ilan edilir. Bu
kişilerin, şirkete ve üçüncü kişilere verecekleri her tür zarardan dolayı
yönetim kurulu müteselsilen sorumludur.
3. İmza şekli
MADDE 372- (1)
Şirket adına imza yetkisini haiz kişiler şirketin unvanı altında imza atarlar.
40 ıncı maddenin ikinci fıkrası hükmü saklıdır.
(2) Şirket tarafından düzenlenecek belgelerde
şirketin merkezi, sicile kayıtlı olduğu yer ve sicil numarası gösterilir.
4. Tescil ve ilan
MADDE 373- (1)
Yönetim kurulu, temsile yetkili kişileri ve bunların temsil şekillerini
gösterir kararının noterce onaylanmış suretini, tescil ve ilan edilmek üzere
ticaret siciline verir.
(2) Temsil yetkisinin ticaret sicilinde
tescilinden sonra, ilgili kişilerin seçimine veya atanmalarına ilişkin herhangi
bir hukuki sakatlık, şirket tarafından üçüncü kişilere, ancak sakatlığın bunlar
tarafından bilindiğinin ispat edilmesi şartıyla ileri sürülebilir.
(3) (Ek:28/1/2021-7263/23
md.) Kamu kurum ve kuruluşları tarafından, ticaret siciline tescil olunan
temsile yetkili kişiler ile bunların temsil şekilleri hakkında ticaret sicili
kayıtları esas alınır ve şirketten bu kayıtlara ilişkin ticaret sicili
müdürlüklerince düzenlenen belgeler ile Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde
yayımlanan ilan dışında hiçbir belge istenemez.
III - Görevler ve yetkiler
1. Genel olarak
MADDE 374- (1)
Yönetim kurulu ve kendisine bırakılan alanda yönetim, kanun ve esas sözleşme
uyarınca genel kurulun yetkisinde bırakılmış bulunanlar dışında, şirketin
işletme konusunun gerçekleştirilmesi için gerekli olan her çeşit iş ve işlemler
hakkında karar almaya yetkilidir.
11057
2. Devredilemez görev ve yetkiler
MADDE 375- (1)
Yönetim kurulunun devredilemez ve vazgeçilemez görev ve yetkileri şunlardır:
a) Şirketin üst düzeyde yönetimi ve bunlarla ilgili
talimatların verilmesi.
b) Şirket yönetim teşkilatının belirlenmesi.
c) Muhasebe, finans denetimi ve şirketin yönetiminin
gerektirdiği ölçüde, finansal planlama için gerekli düzenin kurulması.
d) Müdürlerin ve aynı işleve sahip kişiler ile imza
yetkisini haiz bulunanların atanmaları ve görevden alınmaları.
e) Yönetimle görevli kişilerin, özellikle kanunlara,
esas sözleşmeye, iç yönergelere ve yönetim kurulunun yazılı talimatlarına uygun
hareket edip etmediklerinin üst gözetimi.
f) Pay, yönetim kurulu karar ve genel kurul toplantı ve
müzakere defterlerinin tutulması, yıllık faaliyet raporunun ve kurumsal yönetim
açıklamasının düzenlenmesi ve genel kurula sunulması, genel kurul
toplantılarının hazırlanması ve genel kurul kararlarının yürütülmesi.
g) Borca batıklık durumunun varlığında mahkemeye
bildirimde bulunulması.
3. Sermayenin kaybı, borca batık olma durumu
a) Çağrı ve bildirim yükümü
MADDE 376- (1)
Son yıllık bilançodan, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının yarısının
zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşılırsa, yönetim kurulu, genel kurulu
hemen toplantıya çağırır ve bu genel kurula uygun gördüğü iyileştirici
önlemleri sunar.
(2) Son yıllık bilançoya göre, sermaye ile kanuni yedek
akçeler toplamının üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı
anlaşıldığı takdirde, derhâl toplantıya çağrılan genel kurul, sermayenin üçte
biri ile yetinme veya sermayenin tamamlanmasına karar vermediği takdirde şirket
kendiliğinden sona erer.
(3) (Değişik:
26/6/2012-6335/16 md.) Şirketin borca batık durumda bulunduğu şüphesini uyandıran işaretler varsa, yönetim kurulu,
aktiflerin hem işletmenin devamlılığı esasına göre hem
de muhtemel satış fiyatları üzerinden bir ara bilanço çıkartır. Bu bilançodan aktiflerin, şirket alacaklılarının
alacaklarını karşılamaya
yetmediğinin anlaşılması hâlinde, yönetim kurulu, bu durumu şirket
merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesine
bildirir ve şirketin iflasını ister. Meğerki, iflas
kararının verilmesinden önce, şirketin açığını karşılayacak
ve borca batık durumunu ortadan kaldıracak
tutardaki şirket borçlarının alacaklıları, alacaklarının sırasının diğer tüm alacaklıların sırasından
sonraki sıraya konulmasını yazılı olarak
kabul etmiş ve bu beyanın veya sözleşmenin yerindeliği, gerçekliği ve geçerliliği, yönetim
kurulu tarafından iflas isteminin bildirileceği mahkemece atanan bilirkişilerce doğrulanmış olsun. Aksi hâlde mahkemeye
bilirkişi incelemesi için yapılmış başvuru,
iflas bildirimi olarak kabul olunur.
b) Konkordato(1)
MADDE 377- (Değişik:
28/2/2018-7101/62 md.)
(1) Yönetim kurulu veya herhangi bir alacaklı, 376 ncı
maddenin üçüncü fıkrası uyarınca yapacağı iflâs talebiyle birlikte veya bu
kapsamda yapılan iflâs yargılaması sırasında 2004 sayılı Kanunun 285 inci ve
devamı maddeleri uyarınca konkordato da talep edebilir.
——————————
(1) Bu maddenin “b) İflasın ertelenmesi” olan başlığı, 28/2/2018 tarihli ve 7101
sayılı Kanunun 62 nci maddesiyle metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir.
11058
4. Riskin erken saptanması ve yönetimi
MADDE 378- (1)
Pay senetleri borsada işlem gören şirketlerde, yönetim kurulu, şirketin
varlığını, gelişmesini ve devamını tehlikeye düşüren sebeplerin erken teşhisi,
bunun için gerekli önlemler ile çarelerin uygulanması ve riskin yönetilmesi
amacıyla, uzman bir komite kurmak, sistemi çalıştırmak ve geliştirmekle
yükümlüdür. Diğer şirketlerde bu komite denetçinin gerekli görüp bunu yönetim
kuruluna yazılı olarak bildirmesi hâlinde derhâl kurulur ve ilk raporunu
kurulmasını izleyen bir ayın sonunda verir.
(2) Komite, yönetim kuruluna her iki ayda bir vereceği
raporda durumu değerlendirir, varsa tehlikelere işaret eder, çareleri gösterir.
Rapor denetçiye de yollanır.
5. Şirketin kendi paylarını iktisap veya rehin olarak
kabul etmesi
a) Genel olarak
MADDE 379- (1)
Bir şirket kendi paylarını, esas veya çıkarılmış sermayesinin onda birini aşan
veya bir işlem sonunda aşacak olan miktarda, ivazlı olarak iktisap ve rehin
olarak kabul edemez. Bu hüküm, bir üçüncü kişinin kendi adına, ancak şirket
hesabına iktisap ya da rehin olarak kabul ettiği paylar için de geçerlidir.
(2) Payların birinci fıkra hükmüne göre iktisap
veya rehin olarak kabul edilebilmesi için, genel kurulun yönetim kurulunu
yetkilendirmesi şarttır. En çok beş yıl için geçerli olacak bu yetkide, iktisap
veya rehin olarak kabul edilecek payların itibarî değer sayıları belirtilerek
toplam itibarî değerleriyle söz konusu edilecek paylara ödenebilecek
bedelin alt ve üst sınırı gösterilir. Her izin talebinde yönetim kurulu kanuni
şartların gerçekleştiğini belirtir.
(3) Birinci ve ikinci fıkralardaki şartlara ek
olarak, iktisap edilecek payların bedelleri düşüldükten sonra, kalan şirket net
aktifi, en az esas veya çıkarılmış sermaye ile kanun ve esas sözleşme uyarınca
dağıtılmasına izin verilmeyen yedek akçelerin toplamı kadar olmalıdır.
(4) Yukarıdaki hükümler uyarınca, sadece,
bedellerinin tümü ödenmiş bulunan paylar iktisap edilebilir.
(5) Yukarıdaki fıkralarda yer alan hükümler, ana
şirketin paylarının yavru şirket tarafından iktisabı hâlinde de uygulanır. Pay
senetleri borsada işlem gören şirketler hakkında, Sermaye Piyasası Kurulu
şeffaflık ilkeleri ile fiyata ilişkin kurallar yönünden gerekli düzenlemeleri
yapar.
b) Kanuna karşı hile
MADDE 380- (1)
Paylarının iktisap edilmesi amacıyla, şirketin başka bir kişiyle yaptığı,
konusu avans, ödünç veya teminat verilmesi olan hukuki işlemler
batıldır. Bu butlan hükmü, kredi ve finans kurumlarının işletme konuları içine
giren işlemlere ve şirketin veya onun bağlı şirketlerinin çalışanlarına,
şirketin paylarını iktisap edebilmeleri için, avans, ödünç ve teminat
verilmesine ilişkin hukuki işlemlere uygulanmaz. Ancak, bu istisnai işlemler,
şirketin, kanuna ve esas sözleşmesine göre ayırmak zorunda bulunduğu yedek
akçeleri azaltıyor veya 519 uncu maddede düzenlenen yedek akçelerin
harcanmalarına ilişkin kuralları ihlal ediyor ve şirketin 520 nci maddede
öngörülen yedek akçeyi ayırmasına imkân bırakmıyorsa, geçersizdir.
(2) Ayrıca, şirket ile üçüncü kişi arasında
yapılmış bulunan ve bu kişiye, şirketin kendi paylarını; şirketin, şirkete
bağlı bir şirketin veya şirketin paylarının çoğunluğuna sahip olduğu şirketin
hesabına alma hakkı tanıyan ya da böyle bir yükümlülük öngören bir düzenleme,
eğer bu payları şirket alsaydı işlem 379 uncu maddeye aykırı kabul edilecek
idiyse batıldır.
11059
c) Yakın ve ciddi bir kaybın önlenmesi
MADDE 381- (1)
Bir şirket, yakın ve ciddi bir kayıptan kaçınmak için gerekli olduğu takdirde,
kendi paylarını, 379 uncu maddeye göre genel kurulun yetkilendirmeye ilişkin
kararı olmadan da iktisap edebilir.
(2) Payların bu yolla iktisabı hâlinde yönetim kurulu
ilk genel kurula;
a) İktisabın sebep ve amacı,
b) İktisap edilen payların sayıları, itibarî
değerlerinin toplamı ve sermayenin ne kadarını temsil ettiği,
c) Bedeli ve ödeme şartları,
hakkında yazılı bilgi verir.
d) İstisnalar
MADDE 382- (1)
Bir şirket, 379 uncu madde hükümleri ile bağlı olmaksızın;
a) Esas veya çıkarılmış sermayesinin azaltılmasına
ilişkin 473 ilâ 475 inci madde hükümlerini uyguluyorsa,
b) Küllî halefiyet kuralının gereğiyse,
c) Bir kanuni satın alma yükümünden doğuyorsa,
d) Bedellerinin tümü ödenmiş olmak şartıyla ve cebrî
icradan, bir şirket alacağının tahsili amacına yönelikse,
e) Şirket, menkul kıymetler şirketiyse,
kendi paylarını iktisap edebilir.
e) İvazsız iktisap
MADDE 383- (1)
Bir şirket, bedellerinin tamamı ödenmiş olmak şartıyla, kendi paylarını ivazsız
iktisap edebilir.
(2) Birinci fıkra hükmü, yavru şirket, ana şirketin
paylarını ivazsız iktisap ettiği takdirde de kıyas yoluyla uygulanır.
f) Elden çıkarma
MADDE 384- (1)
382 nci maddenin (b) ilâ (d) bentleri ve 383 üncü madde hükümlerine göre,
iktisap edilen paylar, şirket için herhangi bir kayba yol açmadan devirleri
mümkün olur olmaz ve her hâlde iktisaplarından itibaren üç yıl içinde elden
çıkarılırlar; meğerki, şirketin ve yavru şirketin sahip oldukları bu payların
toplamı şirketin esas veya çıkarılmış sermayesinin yüzde onunu aşmasın.
g) Aykırı iktisap hâlinde elden çıkarma
MADDE 385- (1)
379 ilâ 381 inci maddelere aykırı bir şekilde iktisap edilen veya rehin olarak
alınan paylar, iktisapları veya rehin olarak kabulleri tarihinden itibaren en
geç altı ay içinde elden çıkarılır ya da üzerlerindeki rehin kaldırılır.
h) Sermayenin azaltılması
MADDE 386- (1)
384 ve 385 inci maddeler uyarınca elden çıkarılamayan paylar, sermayenin
azaltılması yoluyla hemen yok edilir.
ı) Saklı tutulan hükümler
MADDE 387- (1)
Şirketin kendi paylarını iktisap edebileceğine ilişkin diğer kanunlardaki
hükümler saklıdır.
11060
i) Kendi paylarını taahhüt yasağı
MADDE 388- (1)
Şirket kendi paylarını taahhüt edemez.
(2) Üçüncü kişinin veya bir yavru şirketin kendi
adına fakat şirket hesabına şirketin payını taahhüt etmesi, şirketin kendi
payını taahhüt etmesi sayılır.
(3) Birinci ve ikinci fıkralara aykırı hareket
hâlinde, söz konusu payları, kuruluşta kurucular, sermaye artırımlarında
yönetim kurulu üyeleri taahhüt etmiş sayılır ve bunlar pay bedellerinden
sorumlu olurlar. Kanuna aykırı taahhütte herhangi bir kusurları bulunmadığını
ispat eden kurucular ve sermaye artırımlarında yönetim kurulu üyeleri
sorumluluktan kurtulurlar.
(4) Birinci ve üçüncü fıkra hükümleri ana
şirketin paylarını taahhüt eden yavru şirketlere kıyas yoluyla uygulanır. Söz
konusu paylar yavru şirketin yönetim kurulu üyeleri tarafından taahhüt edilmiş
kabul olunur. Üyeler pay bedellerinden sorumludur.
j) Hakların kullanılması
MADDE 389- (1)
Şirketin iktisap ettiği kendi payları ile yavru şirket tarafından iktisap
edilen ana şirketin payları, ana şirketin genel kurulunun toplantı nisabının hesaplanmasında
dikkate alınmaz. Bedelsiz payların iktisabı hariç, şirketin devraldığı kendi
payları hiçbir pay sahipliği hakkı vermez. Yavru şirketin iktisap ettiği ana
şirket paylarına ait oy hakları ile buna bağlı haklar donar.
IV - Yönetim kurulu toplantıları
1. Kararlar
MADDE 390- (1)
Esas sözleşmede aksine ağırlaştırıcı bir hüküm bulunmadığı takdirde, yönetim
kurulu üye tam sayısının çoğunluğu ile toplanır ve kararlarını toplantıda hazır
bulunan üyelerin çoğunluğu ile alır. Bu kural yönetim kurulunun elektronik
ortamda yapılması hâlinde de uygulanır.
(2) Yönetim kurulu üyeleri birbirlerini temsilen oy
veremeyecekleri gibi, toplantılara vekil aracılığıyla da katılamazlar.
(3) Oylar eşit olduğu takdirde o konu gelecek
toplantıya bırakılır. İkinci toplantıda da eşitlik olursa söz konusu öneri
reddedilmiş sayılır.
(4) Üyelerden hiçbiri toplantı yapılması isteminde
bulunmadığı takdirde, yönetim kurulu kararları, kurul üyelerinden birinin
belirli bir konuda yaptığı, karar şeklinde yazılmış önerisine, en az üye
tam sayısının çoğunluğunun yazılı onayı alınmak suretiyle de verilebilir. Aynı
önerinin tüm yönetim kurulu üyelerine yapılmış olması bu yolla alınacak kararın
geçerlilik şartıdır. Onayların aynı kâğıtta bulunması şart değildir; ancak onay
imzalarının bulunduğu kâğıtların tümünün yönetim kurulu karar defterine
yapıştırılması veya kabul edenlerin imzalarını içeren bir karara
dönüştürülüp karar defterine geçirilmesi kararın geçerliliği için gereklidir.
(5) Kararların geçerliliği yazılıp imza edilmiş olmalarına
bağlıdır.
2. Batıl kararlar
MADDE 391- (1)
Yönetim kurulunun kararının batıl olduğunun tespiti mahkemeden
istenebilir. Özellikle;
a) Eşit işlem ilkesine aykırı olan,
b) Anonim şirketin temel yapısına uymayan veya
sermayenin korunması ilkesini gözetmeyen,
11061
c) Pay sahiplerinin, özellikle vazgeçilmez nitelikteki
haklarını ihlal eden veya bunların kullanılmalarını kısıtlayan ya da
güçleştiren,
d) Diğer organların devredilemez yetkilerine giren ve
bu yetkilerin devrine ilişkin,
kararlar batıldır.
3. Bilgi alma ve inceleme hakkı
MADDE 392- (1)
Her yönetim kurulu üyesi şirketin tüm iş ve işlemleri hakkında bilgi
isteyebilir, soru sorabilir, inceleme yapabilir. Bir üyenin istediği, herhangi
bir defter, defter kaydı, sözleşme, yazışma veya belgenin yönetim kuruluna
getirtilmesi, kurulca veya üyeler tarafından incelenmesi ve tartışılması ya da
herhangi bir konu ile ilgili yöneticiden veya çalışandan bilgi alınması
reddedilemez. Reddedilmişse dördüncü fıkra hükmü uygulanır.
(2) Yönetim kurulu toplantılarında, yönetim kurulunun
bütün üyeleri gibi, şirket yönetimiyle görevlendirilen kişiler ve komiteler de
bilgi vermekle yükümlüdür. Bir üyenin bu konudaki istemi de reddedilemez;
soruları cevapsız bırakılamaz.
(3) Her yönetim kurulu üyesi, yönetim kurulu toplantıları
dışında, yönetim kurulu başkanının izniyle, şirket yönetimiyle görevlendirilen
kişilerden, işlerin gidişi ve belirli münferit işler hakkında bilgi alabilir ve
görevinin yerine getirilebilmesi için gerekliyse, yönetim kurulu başkanından,
şirket defterlerinin ve dosyalarının incelemesine sunulmasını isteyebilir.
(4) Başkan bir üyenin, üçüncü fıkrada öngörülen bilgi
alma, soru sorma ve inceleme yapma istemini reddederse, konu iki gün içinde
yönetim kuruluna getirilir. Kurulun toplanmaması veya bu istemi reddetmesi
hâlinde üye, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesine
başvurabilir. Mahkeme istemi dosya üzerinden inceleyip karara bağlayabilir,
mahkemenin kararı kesindir.
(5) Yönetim kurulu başkanı, kurulun izni
olmaksızın, yönetim kurulu toplantıları dışında bilgi alamaz, şirket defter ve
dosyalarını inceleyemez. Yönetim kurulu başkanının bu isteminin reddedilmesi
hâlinde başkan, dördüncü fıkraya göre mahkemeye başvurabilir.
(6) Yönetim kurulu üyesinin bu maddeden doğan hakları
kısıtlanamaz, kaldırılamaz. Esas sözleşme ve yönetim kurulu, üyelerin bilgi
alma ve inceleme haklarını genişletebilir.
(7) Her yönetim kurulu üyesi başkandan, yönetim
kurulunu toplantıya çağırmasını yazılı olarak isteyebilir.
4. Müzakereye katılma yasağı
MADDE 393- (1)
Yönetim kurulu üyesi, kendisinin şirket dışı kişisel menfaatiyle veya alt ve
üst soyundan birinin ya da eşinin yahut üçüncü derece dâhil üçüncü
dereceye kadar kan ve kayın hısımlarından birinin, kişisel ve şirket dışı
menfaatiyle şirketin menfaatinin çatıştığı konulara ilişkin müzakerelere
katılamaz. Bu yasak, yönetim kurulu üyesinin müzakereye katılmamasının
dürüstlük kuralının gereği olan durumlarda da uygulanır. Tereddüt uyandıran
hâllerde, kararı yönetim kurulu verir. Bu oylamaya da ilgili üye katılamaz.
Menfaat uyuşmazlığı yönetim kurulu tarafından bilinmiyor olsa bile, ilgili üye
bunu açıklamak ve yasağa uymak zorundadır.
(2) Bu hükümlere aykırı hareket eden yönetim kurulu
üyesi ve menfaat çatışması nesnel olarak varken ve biliniyorken ilgili üyenin
toplantıya katılmasına itiraz etmeyen üyeler ve söz konusu üyenin toplantıya
katılması yönünde karar alan yönetim kurulu üyeleri bu sebeple şirketin
uğradığı zararı tazminle yükümlüdürler.
11062
(3) Müzakereye, yasak nedeniyle katılmamanın sebebi ve
ilgili işlemler yönetim kurulu kararına yazılır.
V- Yönetim kurulu üyelerinin mali hakları
MADDE 394- (1)
Yönetim kurulu üyelerine, tutarı esas sözleşmeyle veya genel kurul kararıyla
belirlenmiş olmak şartıyla huzur hakkı, ücret, ikramiye, prim ve yıllık kârdan
pay ödenebilir.
VI - Şirketle işlem yapma, şirkete borçlanma yasağı
MADDE 395- (1)
Yönetim kurulu üyesi, genel kuruldan izin almadan, şirketle kendisi veya
başkası adına herhangi bir işlem yapamaz; aksi hâlde, şirket yapılan işlemin batıl
olduğunu ileri sürebilir. Diğer taraf böyle bir iddiada bulunamaz.
(2) (Değişik:
26/6/2012-6335/17 md.) Pay sahibi olmayan yönetim
kurulu üyeleri ile yönetim kurulu üyelerinin pay sahibi olmayan 393 üncü maddede sayılan yakınları şirkete nakit borçlanamaz. Bu
kişiler için şirket
kefalet, garanti ve teminat veremez, sorumluluk yüklenemez,
bunların borçlarını devralamaz. Aksi hâlde, şirkete borçlanılan tutar için şirket alacaklıları bu kişileri, şirketin yükümlendirildiği tutarda şirket borçları için doğrudan takip edebilir.
(3) 202 nci madde hükmü saklı kalmak şartıyla,
şirketler topluluğuna dâhil şirketler birbirlerine kefil olabilir ve garanti
verebilirler.
(4) Bankacılık Kanununun özel hükümleri saklıdır.
VII - Rekabet yasağı
MADDE 396- (1)
Yönetim kurulu üyelerinden biri, genel kurulun iznini almaksızın, şirketin
işletme konusuna giren ticari iş türünden bir işlemi kendi veya başkası
hesabına yapamayacağı gibi, aynı tür ticari işlerle uğraşan bir şirkete
sorumluluğu sınırsız ortak sıfatıyla da giremez. Bu hükme aykırı harekette
bulunan yönetim kurulu üyelerinden şirket tazminat istemekte veya tazminat
yerine yapılan işlemi şirket adına yapılmış saymakta ve üçüncü kişiler hesabına
yapılan sözleşmelerden doğan menfaatlerin şirkete ait olduğunu dava etmekte
serbesttir.
(2) Bu haklardan birinin seçilmesi birinci fıkra
hükmüne aykırı harekette bulunan üyenin dışındaki üyelere aittir.
(3) Bu haklar, söz konusu ticari işlemlerin yapıldığını
veya yönetim kurulu üyesinin diğer bir şirkete girdiğini, diğer üyelerin
öğrendikleri tarihten itibaren üç ay ve her hâlde bunların gerçekleşmesinden
itibaren bir yıl geçince zamanaşımına uğrar.
(4) Yönetim kurulu üyelerinin sorumluluklarıyla ilgili
hükümler saklıdır.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Denetleme
A) Genel olarak
MADDE 397- (1)
(Değişik: 26/6/2012-6335/18 md.) Dördüncü fıkra uyarınca denetime tabi olan anonim şirketlerin ve şirketler
topluluğunun finansal tabloları denetçi tarafından, Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunca yayımlanan
uluslararası denetim standartlarıyla uyumlu Türkiye Denetim Standartlarına göre denetlenir. Yönetim
kurulunun yıllık faaliyet raporu içinde yer alan finansal bilgilerin, denetlenen finansal
tablolar ile tutarlı olup olmadığı ve gerçeği yansıtıp yansıtmadığı da denetim kapsamı içindedir.
11063
(2) (Değişik:
26/6/2012-6335/18 md.) Denetime tabi olanlar, hazırlanmış olan finansal tablolarının denetimden geçip geçmediğini,
denetimden geçmiş ise denetçi görüşünü ilgili finansal tablonun başlığında açıkça belirtmek zorundadır. Bu hüküm, yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu için de uygulanır. Denetime tabi olduğu hâlde, denetlettirilmemiş
finansal tablolar ile yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu, düzenlenmemiş hükmündedir.
(3) Şirketin ve topluluğun finansal tabloları ile
yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu, denetleme raporunun sunulmasından
sonra değiştirilmişse ve değişiklik denetleme raporlarını etkileyebilecek
nitelikteyse, finansal tablolar ile, birinci fıkra çerçevesinde yönetim
kurulunun yıllık faaliyet raporu yeniden denetlenir. Yeniden denetleme ve bunun
sonucu, raporda özel olarak açıklanır. Denetçi görüşünde de yeniden denetlemeyi
yansıtan uygun eklere yer verilir.
(4) (Ek:
26/6/2012-6335/18 md.) 398 inci madde kapsamında
denetime tabi olacak şirketler Cumhurbaşkanınca
belirlenir.(1)
(5) (Ek:
28/3/2013-6455/80 md.) Dördüncü fıkra kapsamı dışında kalan anonim
şirketler ile 4572 sayılı Kanun kapsamındaki kooperatifler ve bunların bağımsız
denetime tabi olmayan üst kuruluşları bu fıkra hükümlerine göre denetlenir.
Denetime ilişkin usul ve esaslar ile bu fıkra uyarınca denetim yapacak
denetçilerin niteliklerine, uyacakları etik ilkelere, görev ve yetkilerine,
seçilmelerine, görevden alınmalarına veya ayrılmalarına; denetimin ve denetim
raporlarının içeriğine ve raporun genel kurula sunulmasına ilişkin hususlar Cumhurbaşkanınca
çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir. Kanunun denetçinin sorumluluğuna ilişkin
hükümleri, bu fıkra uyarınca denetim yapacak denetçilere de kıyasen uygulanır.(1)
(6) (Ek:
28/3/2013-6455/80 md.) Beşinci fıkra kapsamında denetime tabi olduğu hâlde
söz konusu denetimi yaptırmayanların finansal tabloları ve yönetim kurulu
yıllık faaliyet raporu düzenlenmemiş hükmündedir.
B) Konu ve kapsam (2)
MADDE 398- (1)
Şirketin ve topluluğun finansal tabloları ile yönetim kurulunun yıllık faaliyet
raporunun denetimi; envanterin, muhasebenin ve Türkiye Denetim Standartlarının
öngördüğü ölçüde iç denetimin, bu Bölüm hükümleri anlamında 378 inci madde
uyarınca verilen raporların ve 397 nci maddenin birinci fıkrası çerçevesinde
yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporunun denetimidir. Bu denetim, Türkiye
Muhasebe Standartlarına, kanuna ve esas sözleşmenin finansal tablolara ilişkin
hükümlerine uyulup uyulmadığının incelenmesini de kapsar. Denetleme, Kamu
Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun belirlediği esaslar bağlamında, denetçilik mesleğinin
gerekleriyle etiğine uygun bir şekilde ve özenle gerçekleştirilir. Denetleme,
şirketin ve topluluğun, malvarlıksal ve finansal durumunun 515 inci madde
anlamında dürüst resim ilkesine uygun olarak yansıtılıp yansıtılmadığını,
yansıtılmamışsa sebeplerini, dürüstçe belirtecek şekilde yapılır.(2)
–––––––––––––
(1) 2/7/2018 tarihli ve 700 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 192 nci
maddesiyle 397 nci maddenin dördüncü fıkrasında yer alan “Bakanlar
Kurulunca” ibaresi “Cumhurbaşkanınca” şeklinde ve beşinci fıkrasında yer alan
“Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca hazırlanan ve Bakanlar Kurulunca” ibaresi “Cumhurbaşkanınca” şeklinde değiştirilmiştir.
(2) 26/6/2012 tarihli ve 6335 sayılı
Kanunun 40 ıncı maddesiyle, bu maddenin
birinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “Türkiye Muhasebe” ibaresi
“Türkiye Denetim” ve aynı fıkrada yer alan “geçici 2 nci ve geçici 3 üncü
maddelerde öngörülen kurul ve kurumun belirlendiği” ibaresi “Kamu Gözetimi,
Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun belirlediği” şeklinde
değiştirilmiştir.
11064
(2) Denetim;
a) Şirketin finansal tablolarının ve 397 nci maddenin
birinci fıkrası ve 402 nci maddenin ikinci fıkrası çerçevesinde yönetim
kurulunun yıllık faaliyet raporunun,
b) Topluluğun konsolide finansal tablolarının ve 397
nci maddenin birinci fıkrası ve 402 nci maddenin ikinci fıkrası çerçevesinde
yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporunun,
denetçinin denetleme sırasında elde ettiği bilgilerle uyum
içinde olup olmadığını belirtip açıklayacak şekilde yapılır.
(3) Topluluğun finansal tablolarının denetiminden
sorumlu olan denetçi, topluluğun konsolide tablolarına alınan şirketlerin
finansal tablolarını, özellikle konsolidasyona bağlı uyarlamaları ve
mahsupları, birinci fıkra anlamında inceler; meğerki, konsolidasyona alınan
şirket, kanun gereği veya böyle bir gereklilik bulunmaksızın, bu Bölüm
hükümlerine uygun olarak denetlenmiş olsun. Bu istisna, merkezi yurt dışında
bulunan bir şirketin bu Kanunun öngördüğü denetimle eş değer bir denetime tâbî
tutulmuş olması hâlinde de geçerlidir.
(4) Denetçi, yönetim kurulunun şirketi tehdit eden veya
edebilecek nitelikteki riskleri zamanında teşhis edebilmek ve risk yönetimini
gerçekleştirebilmek için 378 inci maddede öngörülen sistemi ve
yetkili komiteyi kurup kurmadığını, böyle bir sistem varsa bunun yapısı
ile komitenin uygulamalarını açıklayan, ayrı bir rapor düzenleyerek, denetim
raporuyla birlikte, yönetim kuruluna sunar. Bu raporun esasları Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunca belirlenir.(1)
C) Denetçi
I - Seçim, görevden alma ve sözleşmenin feshi
MADDE 399- (1)
Denetçi, şirket genel kurulunca; topluluk denetçisi, ana şirketin genel
kurulunca seçilir. Denetçinin, her faaliyet dönemi ve her hâlde görevini yerine
getireceği faaliyet dönemi bitmeden seçilmesi şarttır. Seçimden sonra, yönetim
kurulu, gecikmeksizin denetleme görevini hangi denetçiye verdiğini ticaret
siciline tescil ettirir ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi ile internet
sitesinde ilan eder.
(2) Denetçiden denetleme görevi, sadece dördüncü
fıkrada öngörüldüğü şekilde ve başka bir denetçi atanmışsa geri alınabilir.
(3) Konsolidasyona dâhil olan ana şirketin finansal
tablolarını denetlemek için seçilen denetçi, başka bir denetçi seçilmediği
takdirde, topluluk finansal tablolarının da denetçisi kabul edilir.
(4) Şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye
ticaret mahkemesi;
a) Yönetim kurulunun,
b) Sermayenin yüzde onunu, halka açık şirketlerde esas
veya çıkarılmış sermayenin yüzde beşini oluşturan pay sahiplerinin,
istemi üzerine, ilgilileri ve seçilmiş denetçiyi
dinleyerek, seçilmiş denetçinin şahsına ilişkin haklı bir sebebin gerektirmesi,
özellikle de onun taraflı davrandığı yönünde bir kuşkunun varlığı hâlinde,
başka bir denetçi atayabilir.
–––––––––––––
(1) 26/6/2012 tarihli ve 6335
sayılı Kanunun 40 ıncı maddesiyle, bu
fıkrada yer alan “geçici 2 nci ve geçici
3 üncü maddelerde öngörülen kurul ve kurum tarafından” ibaresi “Kamu Gözetimi,
Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunca” şeklinde değiştirilmiştir.
11064-1
(5) Görevden
alma ve yeni denetçi atama davası, denetçinin seçiminin Türkiye Ticaret Sicili
Gazetesinde ilanından itibaren üç hafta içinde açılır. Azlığın bu davayı
açabilmesi için, denetçinin seçimine genel kurulda karşı oy vermiş, karşı oyunu
tutanağa geçirtmiş ve seçimin yapıldığı genel kurul toplantısı tarihinden
itibaren geriye doğru en az üç aydan beri, şirketin pay sahibi sıfatını taşıyor
olması şarttır.
(6) Faaliyet döneminin dördüncü ayına kadar denetçi
seçilememişse, denetçi, yönetim kurulunun, her yönetim kurulu üyesinin veya
herhangi bir pay sahibinin istemi üzerine, dördüncü fıkrada gösterilen
mahkemece atanır. Aynı hüküm, seçilen denetçinin görevi red veya sözleşmeyi
feshetmesi, görevlendirme kararının iptal olunması, butlanı veya denetçinin
kanuni sebeplerle veya diğer herhangi bir nedenle görevini yerine getirememesi
veya görevini yapmaktan engellenmesi hâllerinde de uygulanır. Mahkemenin kararı
kesindir. (Ek iki cümle:
5/6/2017-KHK-691/8 md.; Aynen kabul: 31/1/2018-7069/8 md.) Kayyımlık görevi
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından yürütülen şirketlerde faaliyet
döneminin dördüncü ayına kadar denetçi seçilememiş olması halinde denetçi,
şirket yönetim kurulunun teklifi üzerine Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun
ilişkili olduğu Bakan tarafından atanır. Bakan bu yetkisini Fon Kuruluna
devredebilir.
(7) Denetçinin mahkeme tarafından atanması durumunda,
emsal dikkate alınarak, ücreti ile muhtemel giderler için mahkeme veznesine
yatırılması gereken ön ödeme mahkemece belirlenir. Bunlara üç iş günü içinde
itiraz edilebilir. Mahkeme kararı kesindir.
(8) Denetçi denetleme sözleşmesini, sadece haklı bir
sebep varsa veya kendisine karşı görevden alınma davası açılmışsa feshedebilir.
Görüş yazısının içeriğine ilişkin fikir ayrılıkları ile denetlemenin şirketçe
sınırlandırılmış olması veya görüş yazısı vermekten kaçınma haklı sebep
sayılamaz. Denetçinin sözleşmeyi feshi yazılı ve gerekçeli olmalıdır. Denetçi
fesih tarihine kadar elde ettiği sonuçları genel kurula sunmakla yükümlüdür; bu
sonuçlar 402 nci maddeye uygun bir rapor hâline getirilerek genel kurula
verilir.
(9) Denetçi altıncı fıkra hükmüne göre fesih ihbarında
bulunduğu takdirde, yönetim kurulu hemen, geçici bir denetçi seçer ve fesih
ihbarını genel kurulun bilgisine, seçtiği denetçiyi de aynı kurulun onayına
sunar.
11064-2
11065
II - Denetçi olabilecekler
MADDE 400- (1) (Değişik:
26/6/2012-6335/19 md.) Denetçi, bağımsız denetim
yapmak üzere, 1/6/1989 tarihli ve 3568 sayılı Serbest
Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununa göre ruhsat
almış yeminli mali müşavir veya serbest muhasebeci mali müşavir unvanını taşıyan ve
Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunca
yetkilendirilen kişiler ve/veya ortakları bu kişilerden
oluşan sermaye şirketi olabilir. Aşağıdaki hâllerden birinin varlığında, yeminli mali müşavir,
serbest muhasebeci mali müşavir ve/veya sermaye şirketi ve bunların ortaklarından biri
ve bunların ortaklarının yanında çalışan veya bu cümlede anılan kişilerin mesleği birlikte yaptıkları kişi veya kişiler, ilgili şirkette denetçi olamaz. Şöyle ki, önceki cümlede sayılanlardan biri;
a) Denetlenecek şirkette pay sahibiyse,
b) Denetlenecek şirketin yöneticisi veya çalışanıysa veya denetçi olarak atanmasından önceki üç yıl içinde bu sıfatı taşımışsa,
c) Denetlenecek şirketle bağlantısı bulunan bir tüzel kişinin, bir ticaret şirketinin veya bir ticari işletmenin kanuni temsilcisi veya temsilcisi, yönetim kurulu üyesi, yöneticisi veya sahibiyse ya da bunlarda yüzde yirmiden fazla paya sahipse yahut
denetlenecek şirketin
yönetim kurulu üyesinin veya bir yöneticisinin alt veya üst soyundan biri, eşi veya üçüncü derece dâhil, üçüncü dereceye kadar kan veya kayın hısmıysa,
d) Denetlenecek şirketle bağlantı hâlinde bulunan veya böyle bir şirkette yüzde yirmiden fazla paya sahip olan bir işletmede çalışıyorsa veya denetçisi olacağı şirkette yüzde yirmiden fazla paya sahip bir gerçek kişinin yanında herhangi bir şekilde hizmet veriyorsa,
e) Denetlenecek şirketin defterlerinin tutulmasında veya finansal tablolarının düzenlenmesinde denetleme dışında faaliyette veya katkıda bulunmuşsa,
f) Denetlenecek şirketin defterlerinin tutulmasında veya finansal tablolarının çıkarılmasında denetleme dışında faaliyette veya katkıda bulunduğu için (e) bendine göre denetçi olamayacak gerçek veya tüzel kişinin veya onun ortaklarından birinin kanuni temsilcisi, temsilcisi, çalışanı, yönetim kurulu üyesi, ortağı, sahibi ya da gerçek kişi olarak bizzat kendisi ise,
g) (a) ilâ (f) bentlerinde yer alan şartları taşıdığı için denetçi olamayan bir denetçinin nezdinde çalışıyorsa,
h) Son beş yıl içinde denetçiliğe ilişkin meslekî faaliyetinden kaynaklanan gelirinin tamamının yüzde otuzundan fazlasını denetlenecek şirkete veya ona yüzde yirmiden fazla pay ile iştirak etmiş bulunan şirketlere verilen denetleme ve danışmanlık faaliyetinden elde etmişse ve bunu cari yılda da elde etmesi bekleniyorsa,
denetçi olamaz.
(2) (Değişik:
26/6/2012-6335/19 md.) On yıl içinde
aynı şirket için toplam yedi yıl denetçi olarak seçilen denetçi üç yıl geçmedikçe denetçi olarak yeniden seçilemez. (Değişik ikinci cümle: 28/3/2013-6455/81
md.) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve
Denetim Standartları Kurumu bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esasları
belirlemeye ve bu fıkrada belirtilen süreleri kısaltmaya yetkilidir.
(3) Denetçi, denetleme yaptığı şirkete, vergi
danışmanlığı ve vergi denetimi dışında, danışmanlık veya hizmet veremez, bunu
bir yavru şirketi aracılığıyla yapamaz.
(4) (Mülga:
26/6/2012-6335/19 md.)
11066
D) İbraz yükümü ve bilgi alma hakkı
MADDE 401- (1)
Şirketin yönetim kurulu, finansal tabloları ve yönetim kurulunun yıllık
faaliyet raporunu düzenlettirip onaylayarak, gecikmeksizin, denetçiye verir.
Yönetim kurulu, şirketin defterlerinin, yazışmalarının, belgelerinin,
varlıklarının, borçlarının, kasasının, kıymetli evrakının, envanterinin
incelenerek denetlenebilmesi için denetçiye gerekli imkânları sağlar.
(2) Denetçi (…)(1), yönetim kurulundan,
kanuna uygun ve özenli bir denetim için gerekli olan bütün
bilgileri kendisine vermesini ve dayanak oluşturabilecek belgeleri
sunmasını ister. Yılsonu denetiminin hazırlıkları için gerektiği takdirde,
denetçi birinci fıkranın ikinci ve bu fıkranın birinci cümlesinde öngörülen
yetkileri finansal tabloların çıkarılmasından önce de haizdir. Özenli bir
denetim için gerekli olduğu takdirde denetçi bu fıkranın birinci ve ikinci
cümlelerinde yer alan yetkileri yavru ve ana şirketler için de kullanabilir.(1)
(3) Konsolide finansal tabloları çıkarttırmakla yükümlü
olan şirketin yönetim kurulu, konsolide finansal tabloları denetleyecek
denetçiye; topluluğun finansal tablolarını, topluluk yıllık faaliyet
raporunu, münferit şirketin finansal tablolarını, şirketlerin yönetim
kurullarının yıllık faaliyet raporlarını, bir denetim yapılmış ise ana şirketin
ve yavru şirketlerin denetim raporlarını vermek zorundadır. Denetçi, birinci
fıkranın birinci ve ikinci cümlelerinde öngörülen yetkileri ana ve yavru
şirketler yönünden de kullanabilir.
(4) (Ek:
20/11/2017-KHK-696/108 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7079/101 md.) Terör
örgütlerine aidiyeti, iltisakı veya irtibatı nedeniyle 4/12/2004 tarihli ve
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 133 üncü maddesi uyarınca kayyım
atanmasına karar verilen şirketlerde, kayyımın ilk defa atandığı mali yıl ve
öncesinde yapılan iş ve işlemler ile ilgili olarak birinci fıkranın ilk cümlesi
kapsamında onay yükümlülüğü yoktur.
E) Denetim raporu
MADDE 402- (1)
Denetçi, yapılan denetimin türü, kapsamı, niteliği ve sonuçları hakkında,
gereken açıklıkta, anlaşılır, basit bir dille yazılmış ve geçmiş yılla
karşılaştırmalı olarak hazırlanmış, finansal tabloları konu alan bir rapor
düzenler.
(2) Bundan başka ayrı bir rapor hâlinde, yönetim
kurulunun, şirketin veya topluluğun durumu hakkındaki yıllık faaliyet raporunda
yer alan irdelemeleri, denetçi tarafından, finansal tablolar ile tutarlılığı ve
gerçeğe uygunluğu açısından değerlendirilir.
(3) Denetçi, değerlendirme yaparken şirketin,
denetliyorsa ana şirket ile topluluğun finansal tablolarını esas alır. Raporda
öncelikle, şirketin ve topluluğun finansal durumuna dair yönetim kurulunun
değerlendirmesi hakkında görüş açıklanır. Bu görüşte, özellikle şirketin ve ana
şirketin finansal tablolarının denetimi bağlamında, şirketin ve topluluğun
varlığını sürdürebilmesine ve gelecekteki gelişmesine ilişkin analiz yanında,
şirket yönetim kurulunun raporu ile topluluk yıllık faaliyet raporu bu
belgelerin verdiği olanak ölçüsünde şirketin finansal durumu irdelenir.
(4) Denetim raporunun esas bölümünde;
a) Defter tutma düzeninin, finansal tabloların ve
topluluk finansal tablolarının, kanun ile esas sözleşmenin finansal raporlamaya
ilişkin hükümlerine uygun olup olmadığı,
b) Yönetim kurulunun denetçi tarafından denetim
kapsamında istenen açıklamaları yapıp yapmadığı ve belgeleri verip vermediği,
açıkça ifade edilir.
––––––––––––––
(1) 26/6/2012 tarihli ve 6335
sayılı Kanunun 41 inci maddesiyle, bu fıkrada yer alan “ve denetleme konusu
çerçevesinde işlem denetçisi” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.
11067
(5) Ayrıca, finansal tablolar ile bunların dayanağı olan
defterlerin;
a) Öngörülen hesap planına uygun tutulup tutulmadığı,
b) Türkiye Muhasebe Standartları çerçevesinde, şirketin malvarlığı,
finansal ve kârlılık durumunun resmini gerçeğe uygun olarak ve dürüst bir şekilde
yansıtıp yansıtmadığı,
belirtilir.
(6) Denetim çerçevesinde, 398 inci maddenin dördüncü fıkrası uyarınca
bir değerlendirme yapılmışsa, bunun sonucu ayrı bir raporda gösterilir.
(7) Denetçi, raporunu imzalar ve yönetim kuruluna sunar.
F) Görüş yazıları (1)
MADDE 403- (1)
Denetçi, denetimin sonucunu görüş yazısında açıklar. Bu yazı, Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun belirlediği esaslar çerçevesinde, denetimin
konusu, türü, niteliği ve kapsamı yanında denetçinin değerlendirmelerini de
içerir. Denetçi, olumlu görüş verdiği takdirde yazısında, öncelikle 398
inci madde ve Türkiye Denetim Standartları uyarınca yapılan denetimde, Türkiye
Muhasebe Standartları ve diğer gereklilikler bakımından herhangi bir aykırılığa
rastlanmadığını; denetim sırasında elde edilen bilgilerine göre, şirketin veya
topluluğun finansal tablolarının doğru olduğunu, malvarlığı ile finansal duruma
ve kârlılığa ilişkin resmin gerçeğe uygun bulunduğunu ve tabloların bunu dürüst
bir şekilde yansıttığını belirtir.
(2) Görüş yazısında, yönetim kurulunun finansal tablolara ilişkin
konular bakımından sorumluluğunu gerektirecek bir sebebin mevcut olmadığına,
varsa buna işaret edilir. Görüş Kamu Gözetimi,
Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun belirlediği şekilde ve
herkesin anlayabileceği bir dille yazılır.
(3) Çekinceleri varsa denetçi, olumlu görüş yazısını sınırlandırabilir
veya olumsuz görüş verebilir. Sınırlandırılmış olumlu görüş, finansal
tabloların şirketin yetkili kurullarınca düzeltilebilecek aykırılıklar içerdiği
ve bu aykırılıkların tablolarda açıklanmış sonuca etkilerinin kapsamlı ve
büyük olmadığı durumlarda verilir. Sınırlamanın konusu, kapsamı ve
düzeltmenin nasıl yapılabileceği sınırlandırılmış olumlu görüş yazısında açıkça
gösterilir.
(4) Şirket defterlerinde, denetlemenin bu Bölüm hükümlerine uygun bir
şekilde yapılmasına ve sonuçlara varılmasına olanak vermeyen ölçüde
belirsizliklerin bulunması veya şirket tarafından denetlenecek hususlarda
önemli kısıtlamaların yapılması hâlinde denetçi, bunları ispatlayabilecek
delillere sahip olmasa bile, gerekçelerini açıklayarak görüş vermekten
kaçınabilir. Kaçınma olumsuz görüşün sonuçlarını doğurur. Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu, kaçınmanın sebep ve usulü ile buna dair
gerekçenin esaslarını bir tebliğ ile düzenler.
(5) (Değişik: 26/6/2012-6335/20
md.) Olumsuz görüş yazılan hâllerde yönetim kurulu, görüş yazısının kendisine teslimi tarihinden itibaren dört iş günü içinde, genel kurulu toplantıya çağırır ve genel kurul yeni bir yönetim kurulu seçer. Esas sözleşmede aksi öngörülmemişse, eski yönetim kurulu üyeleri yeniden seçilebilir.
Yeni yönetim kurulu altı ay içinde, kanuna, esas sözleşmeye ve standartlara uygun finansal tablolar hazırlatır ve bunları denetleme raporu ile birlikte genel kurula sunar. Sınırlı olumlu
görüş verilen hâllerde genel kurul, gerekli önlemleri ve düzeltmeleri de
karara bağlar.
(6) (Ek: 20/11/2017-KHK-696/109
md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7079/102 md.) Terör örgütlerine aidiyeti,
iltisakı veya irtibatı nedeniyle 5271 sayılı Kanunun 133 üncü maddesi uyarınca
kayyım atanmasına karar verilen şirketlerde beşinci fıkra hükümleri kayyımın
görevi devam ettiği müddetçe uygulanmaz.
–––––––––––––––––
(1) 26/6/2012
tarihli ve 6335 sayılı Kanunun 20 nci maddesiyle, bu maddenin birinci ve ikinci
fıkralarında yer alan “geçici 3 üncü maddede öngörülen kurumun” ibareleri “Kamu
Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun”, dördüncü fıkrasında yer
alan “Geçici 3 üncü maddede öngörülen kurum” ibaresi “Kamu Gözetimi, Muhasebe
ve Denetim Standartları Kurumu” şeklinde değiştirilmiştir.
11068
G) Denetçilerin sır saklamadan doğan sorumluluğu
MADDE 404- (1)
(Değişik birinci cümle:
26/6/2012-6335/21 md.) Denetçi ve özel denetçi, bunların yardımcıları ile denetleme yapmasına yardımcı olan temsilcileri, denetimi dürüst ve tarafsız bir şekilde yapmak ve sır saklamakla yükümlüdür.
Faaliyetleri sırasında öğrendikleri, denetleme ile ilgili
olan iş ve işletme sırlarını izinsiz olarak
kullanamazlar. Kasten veya ihmal ile yükümlerini ihlal edenler şirkete ve
zarar verdikleri takdirde bağlı şirketlere karşı sorumludurlar. Zarar veren
kişi birden fazla ise sorumluluk müteselsildir.
(2) Birinci fıkrada öngörülen yükümün yerine
getirilmesinde ihmali bulunan kişiler hakkında, verdikleri zarar sebebiyle, her
bir denetim için yüzbin Türk Lirasına, pay senetleri borsada işlem gören anonim
şirketlerde ise üçyüzbin Türk Lirasına kadar tazminata hükmedilebilir.
İhmalleriyle zarara sebebiyet veren kişilere ilişkin bu sınırlama denetime
birden çok kişinin katılmış veya birden çok sorumluluk doğurucu eylemin
gerçekleştirilmiş olması hâlinde uygulandığı gibi, katılanlardan bazılarının
kasıtlı hareket etmiş olmaları durumunda da geçerlidir.
(3) Denetçinin bağımsız denetim yapmak üzere
yetkilendirilen bir sermaye şirketi olması hâlinde sır saklama
yükümü bu kurumun yönetim kurulunu ve üyelerini ve çalışanlarını da kapsar.(1)
(4) Bu hükümlerden doğan tazmin yükümü sözleşme ile ne
kaldırılabilir ne de daraltılabilir.
(5) Denetçinin bu maddeden doğan sorumluluğuna ilişkin
istemler rapor tarihinden başlayarak beş yılda zamanaşımına uğrar. Ancak, fiil
suç oluşturup da Türk Ceza Kanununa göre süresi daha uzun dava zamanaşımına
tabi bulunuyorsa, tazminat davasına da o zamanaşımı uygulanır.
(6) Ceza mevzuatının, suç ihbarına ilişkin
hükümleri saklıdır.
H) Şirket ile denetçi arasındaki görüş ayrılıkları
MADDE 405- (1)
Şirket ile denetçi arasında şirketin ve topluluğun yılsonu hesaplarına,
finansal tablolarına ve yönetim kurulunun faaliyet raporuna ilişkin, ilgili
kanunun, idari tasarrufun veya esas sözleşme hükümlerinin yorumu veya
uygulanması konusunda doğan görüş ayrılıkları hakkında, yönetim kurulunun veya
denetçinin istemi üzerine şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret
mahkemesi dosya üzerinden karar verir. Karar kesindir.
(2) Dava giderlerinin borçlusu şirkettir.
I) Topluluk ilişkileri için özel denetçi denetimi
MADDE 406- (1)
a) Denetçi, şirketin hâkim şirketle veya topluluk şirketleriyle ilişkileriyle
ilgili olarak sınırlı olumlu görüş veya kaçınma yazısı yazmışsa veya
b) Yönetim kurulu, şirketin topluluk tarafından,
bazı belirli hukuki işlemler veya uygulanan önlemler dolayısıyla kayba
uğratıldığını ve bunlar dolayısıyla denkleştirme yapılmadığını açıklamışsa,
herhangi bir pay sahibinin istemi üzerine, şirketin
merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi tarafından şirketin,
hâkim şirketle veya hâkim şirkete bağlı şirketlerden biriyle olan ilişkisini
incelemek üzere özel denetçi atanabilir.
–––––––––––––––
(1)
26/6/2012
tarihli ve 6335 sayılı Kanunun 21 inci maddesiyle, bu fıkrada yer alan “bir
bağımsız denetleme kuruluşu” ibaresi “bağımsız denetim yapmak üzere
yetkilendirilen bir sermaye şirketi” şeklinde değiştirilmiştir.
11069
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Genel Kurul
A) Genel olarak
MADDE 407- (1)
Pay sahipleri şirket işlerine ilişkin haklarını genel kurulda kullanırlar.
Kanuni istisnalar saklıdır.
(2) Murahhas üyelerle en az bir yönetim kurulu üyesinin
genel kurul toplantısında hazır bulunmaları şarttır. Diğer yönetim kurulu
üyeleri genel kurul toplantısına katılabilirler. Denetçi (…) (1)
genel kurulda hazır bulunur. Üyeler ve denetçiler görüş bildirebilirler. (1)
(3) 333 üncü madde gereğince belirlenen şirketlerin
genel kurul toplantılarında Gümrük ve
Ticaret Bakanlığının temsilcisi de yer alır. Diğer şirketlerde, hangi
durumlarda Bakanlık temsilcisinin genel kurulda bulunacağı ve genel kurul
toplantıları için temsilcilerin görevlendirilmelerine ilişkin usul ve esaslar
ile bunların nitelik, görev ve yetkileri ayrıca ücret tarifeleri Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenir. Bakanlık
temsilcisinin toplantıya katılma giderleri ve ücretleri ilgili şirket
tarafından karşılanır.
B) Görev ve yetkileri
MADDE 408- (1)
Genel kurul, kanunda ve esas sözleşmede açıkça öngörülmüş bulunan hâllerde
karar alır.
(2) Çeşitli hükümlerde öngörülmüş bulunan devredilemez
görevler ve yetkiler saklı kalmak üzere, genel kurula ait aşağıdaki görevler ve
yetkiler devredilemez:
a) Esas sözleşmenin değiştirilmesi.
b) Yönetim kurulu üyelerinin seçimi, süreleri,
ücretleri ile huzur hakkı, ikramiye ve prim gibi haklarının belirlenmesi,
ibraları hakkında karar verilmesi ve görevden alınmaları.
c) (Değişik:
26/6/2012-6335/22 md.) Kanunda öngörülen istisnalar dışında denetçinin seçimi ile görevden alınması.
d) Finansal tablolara, yönetim kurulunun yıllık
raporuna, yıllık kâr üzerinde tasarrufa, kâr payları ile kazanç paylarının
belirlenmesine, yedek akçenin sermayeye veya dağıtılacak kâra katılması dâhil,
kullanılmasına dair kararların alınması.
e) Kanunda öngörülen istisnalar dışında şirketin feshi.
f) Önemli miktarda şirket varlığının toptan satışı.
(3) Tek pay sahipli anonim şirketlerde bu pay
sahibi genel kurulun tüm yetkilerine sahiptir. Tek pay sahibinin genel kurul
sıfatıyla alacağı kararların geçerlilik kazanabilmeleri için yazılı olmaları
şarttır.
C) Toplantılar
MADDE 409- (1)
Genel kurullar olağan ve olağanüstü toplanır. Olağan toplantı her faaliyet
dönemi sonundan itibaren üç ay içinde yapılır. Bu toplantılarda, organların
seçimine, finansal tablolara, yönetim kurulunun yıllık raporuna,
kârın kullanım şekline, dağıtılacak kâr ve kazanç paylarının oranlarının
belirlenmesine, yönetim kurulu üyelerinin ibraları ile faaliyet dönemini
ilgilendiren ve gerekli görülen diğer konulara ilişkin müzakere yapılır, karar
alınır.
(2) Gerektiği takdirde genel kurul olağanüstü
toplantıya çağrılır.
(3) Aksine esas sözleşmede hüküm bulunmadığı takdirde
genel kurul, şirket merkezinin bulunduğu yerde toplanır.
––––––––––––––
(1) 26/6/2012 tarihli ve 6335 sayılı Kanunun 41 inci maddesiyle, bu
fıkrada yer alan “ve kendilerini ilgilendiren konularda işlem denetçisi” ibaresi
madde metninden çıkarılmıştır.
11070
D) Çağrı
I - Yetki
1. Yetkili ve görevli organlar
MADDE 410- (1)
Genel kurul, süresi dolmuş olsa bile, yönetim kurulu tarafından toplantıya
çağrılabilir. Tasfiye memurları da, görevleri ile ilgili konular için, genel
kurulu toplantıya çağırabilirler.
(2) Yönetim kurulunun, devamlı olarak toplanamaması,
toplantı nisabının oluşmasına imkân bulunmaması veya mevcut olmaması
durumlarında, mahkemenin izniyle, tek bir pay sahibi genel kurulu toplantıya
çağırabilir. Mahkemenin kararı kesindir.
2. Azlık
a) Genel olarak
MADDE 411- (1)
Sermayenin en az onda birini, halka açık şirketlerde yirmide birini oluşturan
pay sahipleri, yönetim kurulundan, yazılı olarak gerektirici sebepleri ve
gündemi belirterek, genel kurulu toplantıya çağırmasını veya genel kurul zaten
toplanacak ise, karara bağlanmasını istedikleri konuları gündeme koymasını
isteyebilirler. Esas sözleşmeyle, çağrı hakkı daha az sayıda paya sahip pay
sahiplerine tanınabilir.
(2) Gündeme madde konulması istemi, çağrı ilanının
Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanmasına ilişkin ilan ücretinin
yatırılması tarihinden önce yönetim kuruluna ulaşmış olmalıdır.
(3) Çağrı ve gündeme madde konulması istemi noter
aracılığıyla yapılır.
(4) Yönetim kurulu çağrıyı kabul ettiği takdirde, genel
kurul en geç kırkbeş gün içinde yapılacak şekilde toplantıya çağrılır; aksi
hâlde çağrı istem sahiplerince yapılır.
b) Mahkemenin izni
MADDE 412- (1)
Pay sahiplerinin çağrı veya gündeme madde konulmasına ilişkin istemleri
yönetim kurulu tarafından reddedildiği veya isteme yedi iş günü içinde olumlu
cevap verilmediği takdirde, aynı pay sahiplerinin başvurusu üzerine, genel kurulun
toplantıya çağrılmasına şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret
mahkemesi karar verebilir. Mahkeme toplantıya gerek görürse, gündemi düzenlemek
ve Kanun hükümleri uyarınca çağrıyı yapmak üzere bir
kayyım atar. Kararında, kayyımın, görevlerini
ve toplantı için gerekli belgeleri hazırlamaya ilişkin
yetkilerini gösterir. Zorunluluk olmadıkça mahkeme dosya üzerinde inceleme
yaparak karar verir. Karar kesindir.
II - Gündem
MADDE 413- (1)
Gündem, genel kurulu toplantıya çağıran tarafından belirlenir.
(2) Gündemde bulunmayan konular genel kurulda müzakere
edilemez ve karara bağlanamaz. Kanuni istisnalar saklıdır.
(3) Yönetim kurulu üyelerinin görevden alınmaları ve
yenilerinin seçimi yılsonu finansal tablolarının müzakeresi maddesiyle ilgili
sayılır.
11071
III - Çağrının şekli
1. Genel olarak
MADDE 414- (1)
Genel kurul toplantıya, esas sözleşmede gösterilen şekilde, şirketin internet
sitesinde ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanan ilanla çağrılır.
Bu çağrı, ilan ve toplantı günleri hariç olmak üzere, toplantı tarihinden en az
iki hafta önce yapılır. Pay defterinde yazılı pay sahipleriyle önceden şirkete
pay senedi veya pay sahipliğini ispatlayıcı belge vererek adreslerini bildiren
pay sahiplerine, toplantı günü ile gündem ve ilanın çıktığı veya çıkacağı
gazeteler, iadeli taahhütlü mektupla bildirilir.
(2) Sermaye Piyasası Kanununun 11 inci maddesinin
altıncı fıkrası hükmü saklıdır.
2. Genel kurula katılmaya yetkili olan pay sahipleri
MADDE 415- (1)
Genel kurul toplantısına, yönetim kurulu tarafından düzenlenen “hazır
bulunanlar listesi”nde adı bulunan pay sahipleri katılabilir.
(2) Hazır bulunanlar listesinde adı bulunan senede
bağlanmamış payların, ilmuhaberlerin nama yazılı payların sahipleri ve Sermaye
Piyasası Kanununun 13 üncü maddesi uyarınca kayden izlenen pay sahipleri veya
anılanların temsilcileri genel kurula katılır. Gerçek kişilerin kimlik
göstermeleri, tüzel kişilerin temsilcilerinin vekâletname ibraz etmeleri
şarttır.(1)
(3) (Mülga:27/12/2020-7262/28
md.)
(4) Genel kurula katılma ve oy kullanma hakkı,
pay sahibinin payların sahibi olduğunu kanıtlayan belgeleri veya pay
senetlerini şirkete bir kredi kuruluşuna veya başka bir yere depo edilmesi
şartına bağlanamaz.
3. Çağrısız genel kurul
MADDE 416- (1)
Bütün payların sahipleri veya temsilcileri, aralarından biri itirazda
bulunmadığı takdirde, genel kurula katılmaya ve genel kurul toplantılarının
yapılmasına ilişkin hükümler saklı kalmak şartıyla, çağrıya ilişkin usule
uyulmaksızın, genel kurul olarak toplanabilir ve bu toplantı nisabı varolduğu
sürece karar alabilirler.
(2) Çağrısız toplanan genel kurulda, gündeme oybirliği
ile madde eklenebilir; aksine esas sözleşme hükmü geçersizdir.
E) Toplantının yapılması
I - Hazır bulunanlar listesi
MADDE 417- (1)
Yönetim kurulu, hamiline yazılı pay sahipleri ile Sermaye Piyasası Kanununun 13
üncü maddesi uyarınca genel kurula katılabilecek kayden izlenen payların
sahiplerine ilişkin listeyi, Merkezi Kayıt Kuruluşundan sağlayacağı “pay
sahipleri çizelgesi”ne göre düzenler.(2)
(2) Yönetim kurulu, kayden izlenmeyen paylar ile ilgili
olarak genel kurula katılabilecekler listesini düzenlerken, senede bağlanmamış
bulunan veya nama yazılı olan paylar ile ilmühaber sahipleri için pay defteri
kayıtlarını (…)(2) dikkate alır.
____________
(1) 27/12/2020
tarihli ve 7262 sayılı 28 inci maddesiyle, bu fıkrada yer alan “10/A” ibaresi
“13 üncü” şeklinde değiştirilmiştir.
(2) 27/12/2020
tarihli ve 7262 sayılı 29 uncu maddesiyle, birinci fıkrada yer alan “Sermaye
Piyasası Kanununun 10/A” ibaresi “hamiline yazılı pay sahipleri ile Sermaye
Piyasası Kanununun 13 üncü” şeklinde değiştirilmiş, ikinci fıkrasında yer alan
“, hamiline yazılı pay senedi sahipleri bakımından da giriş kartı alanları”
ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.
11072
(3) Bu maddenin birinci ve ikinci fıkralarına göre
düzenlenecek genel kurula katılabilecekler listesi, yönetim kurulu başkanı
tarafından imzalanır ve toplantıdan önce genel kurulun yapılacağı yerde
bulundurulur. Listede özellikle, pay sahiplerinin ad ve soyadları veya
unvanları, adresleri, sahip oldukları pay miktarı, payların itibarî değerleri,
grupları, şirketin esas sermayesi ile ödenmiş olan tutar veya çıkarılmış
sermaye toplantıya aslen ve temsil yoluya katılacakların imza yerleri
gösterilir.
(4) Genel kurula katılanların imzaladığı liste “hazır
bulunanlar listesi” adını alır.
(5) (Değişik:27/12/2020-7262/29
md.) Pay sahipleri çizelgesinin Merkezi Kayıt Kuruluşundan sağlanmasının
usul ve esasları, gereğinde genel kurul toplantısının yapılacağı gün ile
sınırlı olmak üzere payların devrinin yasaklanması ve ilgili diğer konular
Sermaye Piyasası Kanununun 13 üncü maddesi uyarınca kayden izlenen
paylara ilişkin olarak Sermaye Piyasası Kurulu, hamiline yazılı paylar
bakımından ise Ticaret Bakanlığı tarafından bir tebliğ ile düzenlenir.
II - Toplantı ve karar nisabı
MADDE 418- (1)
Genel kurullar, bu Kanunda veya esas sözleşmede, aksine daha ağır nisap
öngörülmüş bulunan hâller hariç, sermayenin en az dörtte birini karşılayan
payların sahiplerinin veya temsilcilerinin varlığıyla toplanır. Bu nisabın
toplantı süresince korunması şarttır. İlk toplantıda anılan nisaba
ulaşılamadığı takdirde, ikinci toplantının yapılabilmesi için nisap aranmaz.
(2) Kararlar toplantıda hazır bulunan oyların çoğunluğu
ile verilir.
III - Toplantı başkanlığı ve iç yönerge
MADDE 419- (1)
Esas sözleşmede aksine herhangi bir düzenleme yoksa, toplantıyı, genel kurul
tarafından seçilen, pay sahibi sıfatını taşıması şart olmayan bir başkan
yönetir. Başkan tutanak yazmanı ile gerek görürse oy toplama memurunu
belirleyerek başkanlığı oluşturur. Gereğinde başkan yardımcısı da seçilebilir.
(2) Anonim şirket yönetim kurulu, genel kurulun çalışma
esas ve usullerine ilişkin kuralları içeren, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından,
asgari unsurları belirlenecek olan bir iç yönerge hazırlar ve genel kurulun
onayından sonra yürürlüğe koyar. Bu iç yönerge tescil ve ilan edilir.
IV - Toplantının ertelenmesi
MADDE 420- (1)
Finansal tabloların müzakeresi ve buna bağlı konular, sermayenin onda birine,
halka açık şirketlerde yirmide birine sahip pay sahiplerinin istemi üzerine,
genel kurulun bir karar almasına gerek olmaksızın, toplantı başkanının
kararıyla bir ay sonraya bırakılır. Erteleme, 414 üncü maddenin birinci
fıkrasında yazılı olduğu şekilde pay sahiplerine ilanla bildirilir ve internet
sitesinde yayımlanır. İzleyen toplantı için genel kurul, kanunda öngörülen
usule uyularak toplantıya çağrılır.
(2) Azlığın istemiyle bir defa ertelendikten sonra
finansal tabloların müzakeresinin tekrar geri bırakılmasının istenebilmesi,
finansal tabloların itiraza uğrayan ve tutanağa geçmiş bulunan noktaları
hakkında, ilgililer tarafından, dürüst hesap verme ölçüsü ilkeleri uyarınca
cevap verilmemiş olması şarttır.
11073
V - Esas sözleşme değişikliklerinde toplantı ve karar
nisapları
MADDE 421- (1)
Kanunda veya esas sözleşmede aksine hüküm bulunmadığı takdirde, esas sözleşmeyi
değiştiren kararlar, şirket sermayesinin en az yarısının temsil edildiği genel
kurulda, toplantıda mevcut bulunan oyların çoğunluğu ile alınır. İlk toplantıda
öngörülen toplantı nisabı elde edilemediği takdirde, en geç bir ay içinde
ikinci bir toplantı yapılabilir. İkinci toplantı için toplantı nisabı, şirket
sermayesinin en az üçte birinin toplantıda temsil edilmesidir. Bu fıkrada
öngörülen nisapları düşüren veya nispî çoğunluğu öngören esas sözleşme
hükümleri geçersizdir.
(2) Aşağıdaki esas sözleşme değişikliği kararları,
sermayenin tümünü oluşturan payların sahiplerinin veya temsilcilerinin
oybirliğiyle alınır:
a) Bilanço zararlarının kapatılması için yükümlülük ve
ikincil yükümlülük koyan kararlar.
b) Şirketin merkezinin yurt dışına taşınmasına ilişkin
kararlar.
(3) Aşağıdaki esas sözleşme değişikliği kararları,
sermayenin en az yüzde yetmişbeşini oluşturan payların sahiplerinin veya
temsilcilerinin olumlu oylarıyla alınır:
a) Şirketin işletme konusunun tamamen değiştirilmesi.
b) İmtiyazlı pay oluşturulması.
c) Nama yazılı payların devrinin sınırlandırılması.
(4) İkinci ve üçüncü fıkralarda öngörülen nisaplara ilk
toplantıda ulaşılamadığı takdirde izleyen toplantılarda da aynı nisap aranır.
(5) Pay senetleri menkul kıymet borsalarında işlem
gören şirketlerde, aşağıdaki konularda karar alınabilmesi için, yapılacak genel
kurul toplantılarında, esas sözleşmelerinde aksine hüküm yoksa, 418 inci
maddedeki toplantı nisabı uygulanır:
a) Sermayenin artırılması ve kayıtlı sermaye tavanının
yükseltilmesine ilişkin esas sözleşme değişiklikleri.
b) Birleşmeye, bölünmeye ve tür değiştirmeye ilişkin
kararlar.
(6) İşletme konusunun tamamen değiştirilmesi veya
imtiyazlı pay oluşturulmasına ilişkin genel kurul kararına olumsuz oy
vermiş nama yazılı pay sahipleri, bu kararın Türkiye Ticaret Sicili
Gazetesinde yayımlanmasından itibaren altı ay boyunca payların
devredilebilirliği hakkındaki kısıtlamalarla bağlı değildirler.
VI - Tutanak
MADDE 422- (1)
Tutanak, pay sahiplerini veya temsilcilerini, bunların sahip oldukları payları,
gruplarını, sayılarını, itibarî değerlerini, genel kurulda sorulan soruları,
verilen cevapları, alınan kararları, her karar için kullanılan olumlu ve
olumsuz oyların sayılarını içerir. Tutanak, toplantı başkanlığı ve Bakanlık
temsilcisi tarafından imzalanır; aksi hâlde geçersizdir.
(2) Yönetim kurulu, tutanağın noterce onaylanmış bir
suretini derhâl ticaret sicili müdürlüğüne vermek ve bu tutanakta yer alan tescil ve ilana tabi
hususları tescil ve ilan ettirmekle yükümlüdür; tutanak ayrıca hemen şirketin
internet sitesine konulur. (1)
–––––––––––––
(1) 26/6/2012 tarihli ve 6335 sayılı Kanunun 40 ıncı maddesiyle, bu
fıkrada yer alan “memurluğuna” ibaresi
“müdürlüğüne” şeklinde değiştirilmiştir.
11074
VII - Kararların etkisi
MADDE 423- (1)
Genel kurul tarafından verilen kararlar toplantıda hazır bulunmayan veya
olumsuz oy veren pay sahipleri hakkında da geçerlidir.
VIII - Bilançonun onaylanmasına ilişkin karar
MADDE 424- (1)
Bilançonun onaylanmasına ilişkin genel kurul kararı, kararda aksine açıklık
bulunmadığı takdirde, yönetim kurulu üyelerinin, yöneticilerin ve denetçilerin
ibrası sonucunu doğurur. Bununla beraber, bilançoda bazı hususlar hiç veya
gereği gibi belirtilmemişse veya bilanço şirketin gerçek durumunun görülmesine
engel olacak bazı hususları içeriyorsa ve bu hususta bilinçli hareket edilmişse
onama ibra etkisini doğurmaz.
F) Pay sahibinin kişisel hakları
I - Genel kurula katılma
1. İlke
MADDE 425- (1)
Pay sahibi, paylarından doğan haklarını kullanmak için, genel kurula kendisi
katılabileceği gibi, pay sahibi olan veya olmayan bir kişiyi de temsilcisi
olarak genel kurula yollayabilir. Temsilcinin pay sahibi olmasını öngören esas
sözleşme hükmü geçersizdir.
2. Şirkete karşı yetkili olma
MADDE 426- (1)
Senede bağlanmamış paylardan, nama yazılı pay senetlerinden ve ilmühaberlerden
doğan pay sahipliği hakları, pay defterinde kayıtlı bulunan pay sahibi veya pay
sahibince, yazılı olarak yetkilendirilmiş kişi tarafından kullanılır.
(2) Hamiline yazılı pay senedinin zilyedi bulunduğunu
ispat eden ve Merkezi Kayıt Kuruluşuna bildirilen kimse, şirkete karşı pay
sahipliğinden doğan hakları kullanmaya yetkilidir.(1)
3. Pay sahibinin temsili
a) Genel olarak
MADDE 427- (1)
Katılma haklarını temsilci olarak kullanan kişi, temsil edilenin talimatına
uyar. Talimata aykırılık, oyu geçersiz kılmaz. Temsil edilenin temsilciye karşı
hakları saklıdır.
(2) Hamiline yazılı pay senedini, rehin, hapis hakkı,
saklama sözleşmesi veya kullanım ödüncü sözleşmesi ve benzeri sözleşmeler
sebebiyle elde bulunduran kimse, pay sahipliği haklarını, ancak pay sahibi
tarafından özel bir yazılı belge ile yetkilendirilmişse kullanabilir.
b) Organın temsilcisi, bağımsız temsilci ve kurumsal
temsilci
MADDE 428- (Mülga:
15/2/2018-7099/23 md.)
_____________
(1) 27/12/2020
tarihli ve 7262 sayılı 30 uncu maddesiyle, bu fıkraya “ispat eden” ibaresinden
sonra gelmek üzere “ve Merkezi Kayıt Kuruluşuna bildirilen” ibaresi
eklenmiştir.
11075
c) Tevdi eden temsilcisi
MADDE 429- (1)
Tevdi eden temsilcisi, kendisine tevdi edilmiş bulunan pay ve pay senetlerinden
doğan katılma ve oy haklarını tevdi eden adına kullanma yetkisini haizse, nasıl
hareket etmesi gerektiği konusunda talimat almak için, her genel kurul
toplantısından önce, tevdi edene başvurmak zorundadır.
(2) Zamanında istenmiş olup da talimat alınamamışsa,
tevdi edilen kişi, katılma ve oy haklarını, tevdi edenin genel talimatı
uyarınca kullanır; böyle bir talimatın yokluğu hâlinde oy, yönetim kurulunun
yaptığı öneriler yönünde verilir.
(3) Bu madde anlamında tevdi olunan kişiler, bağlı
olacakları esas ve usuller ve temsil belgesinin içeriği Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca bir yönetmelikle düzenlenir.
d) Bildirge
MADDE 430- (Mülga:
15/2/2018-7099/23 md.)
e) Bildirim
MADDE 431- (Mülga:
15/2/2018-7099/23 md.)
4. Birden çok hak sahibi
MADDE 432- (1)
Bir pay, birden çok kişinin ortak mülkiyetindeyse, bunlar içlerinden birini
veya üçüncü bir kişiyi, genel kurulda paydan doğan haklarını kullanması için
temsilci olarak atayabilirler.
(2) Bir payın üzerinde intifa hakkı bulunması
hâlinde, aksi kararlaştırılmamışsa, oy hakkı, intifa hakkı sahibi tarafından
kullanılır. Ancak, intifa hakkı sahibi, pay sahibinin menfaatlerini hakkaniyete
uygun bir şekilde göz önünde tutarak hareket etmemiş olması dolayısıyla pay
sahibine karşı sorumludur.
–––––––––––––
(1) 26/6/2012 tarihli ve 6335
sayılı Kanunun 40 ıncı maddesiyle, bu fıkranın ikinci cümlesinde yer alan
“ikinci” ibaresi “beşinci” şeklinde değiştirilmiştir.
11076
II - Yetkisiz katılma
MADDE 433- (1)
Oy hakkının kullanılmasına ilişkin sınırlamaları dolanmak veya herhangi bir
şekilde etkisiz bırakmak amacıyla, payların veya pay senetlerinin devri ya da
pay senetlerinin başkasına verilmesi geçersizdir.
(2) Yetkisiz katılmalarla ilgili olarak her pay
sahibi, toplantı başkanlığına itirazda bulunabilir, itirazını ve yönetim
kuruluna da itirazda bulunmuş olduğunu tutanağa geçirtebilir.
III - Oy hakkı
1. İlke
MADDE 434- (1)
Pay sahipleri, oy haklarını genel kurulda, paylarının toplam itibarî
değeriyle orantılı olarak kullanır. 1527 nci maddenin beşinci fıkrası hükmü
saklıdır.
(2) Her pay sahibi sadece bir paya sahip olsa da
en az bir oy hakkını haizdir. Şu kadar ki, birden fazla paya sahip olanlara
tanınacak oy sayısı esas sözleşmeyle sınırlandırılabilir.
(3) Şirketin finansal durumunun düzeltilmesi
sırasında payların itibarî değerleri indirilmişse payların indiriminden önceki
itibarî değeri üzerinden tanınan oy hakkı korunabilir.
(4) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı halka açık
olmayan anonim şirketlerde birikimli oyu bir tebliğle düzenleyebilir.
2. Oy hakkının doğumu
MADDE 435- (1)
Oy hakkı, payın, kanunen veya esas sözleşmeyle belirlenmiş bulunan en az
miktarının ödenmesiyle doğar.
3. Oydan yoksunluk
MADDE 436- (1)
Pay sahibi kendisi, eşi, alt ve üstsoyu veya bunların ortağı oldukları şahıs
şirketleri ya da hâkimiyetleri altındaki sermaye şirketleri ile şirket
arasındaki kişisel nitelikte bir işe veya işleme veya herhangi bir yargı kurumu
ya da hakemdeki davaya ilişkin olan müzakerelerde oy kullanamaz.
(2) Şirket yönetim kurulu üyeleriyle yönetimde görevli
imza yetkisini haiz kişiler, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine
ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamaz.
IV - Bilgi alma ve inceleme hakkı
MADDE 437- (1)
Finansal tablolar, konsolide finansal tablolar, yönetim kurulunun yıllık
faaliyet raporu, denetleme raporları ve yönetim kurulunun kâr dağıtım önerisi,
genel kurulun toplantısından en az onbeş gün önce, şirketin merkez ve
şubelerinde, pay sahiplerinin incelemesine hazır bulundurulur. Bunlardan
finansal tablolar ve konsolide tablolar bir yıl süre ile merkezde ve şubelerde
pay sahiplerinin bilgi edinmelerine açık tutulur. Her pay sahibi, gideri
şirkete ait olmak üzere gelir tablosuyla bilançonun bir suretini isteyebilir.
(2) Pay sahibi genel kurulda, yönetim kurulundan,
şirketin işleri; denetçilerden denetimin yapılma şekli ve sonuçları hakkında
bilgi isteyebilir. Bilgi verme yükümü, 200 üncü madde çerçevesinde şirketin
bağlı şirketlerini de kapsar. Verilecek bilgiler, hesap verme ve dürüstlük
ilkeleri bakımından özenli ve gerçeğe uygun olmalıdır. Pay sahiplerinden
herhangi birine bu sıfatı dolayısıyla genel kurul dışında bir konuda bilgi
verilmişse, diğer bir pay sahibinin istemde bulunması üzerine, aynı bilgi,
gündemle ilgili olmasa da aynı kapsam ve ayrıntıda verilir. Bu hâlde yönetim
kurulu bu maddenin üçüncü fıkrasına dayanamaz.
11077
(3) Bilgi verilmesi, sadece, istenilen bilgi verildiği
takdirde şirket sırlarının açıklanacağı veya korunması gereken diğer şirket
menfaatlerinin tehlikeye girebileceği gerekçesi ile reddedilebilir.
(4) Şirketin ticari defterleriyle yazışmalarının, pay
sahibinin sorusunu ilgilendiren kısımlarının incelenebilmesi için, genel
kurulun açık izni veya yönetim kurulunun bu hususta kararı gerekir. İzin
alındığı takdirde inceleme bir uzman aracılığıyla da yapılabilir.
(5) Bilgi alma veya inceleme istemleri cevapsız
bırakılan, haksız olarak reddedilen, ertelenen ve bu fıkra anlamında bilgi
alamayan pay sahibi, reddi izleyen on gün içinde, diğer hâllerde de makul bir
süre sonra şirketin merkezinin bulunduğu asliye ticaret mahkemesine
başvurabilir. Başvuru basit yargılama usulüne göre incelenir. Mahkeme kararı,
bilginin genel kurul dışında verilmesi talimatını ve bunun şeklini de
içerebilir. Mahkeme kararı kesindir.
(6) Bilgi alma ve inceleme hakkı, esas sözleşmeyle ve
şirket organlarından birinin kararıyla kaldırılamaz ve sınırlandırılamaz.
V - Özel denetim isteme hakkı
1. Genel kurulun kabulü
MADDE 438- (1)
Her pay sahibi, pay sahipliği haklarının kullanılabilmesi için gerekli olduğu
takdirde ve bilgi alma veya inceleme hakkı daha önce kullanılmışsa, belirli
olayların özel bir denetimle açıklığa kavuşturulmasını, gündemde yer
almasa bile genel kuruldan isteyebilir.
(2) Genel kurul istemi onaylarsa, şirket veya her bir
pay sahibi otuz gün içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret
mahkemesinden bir özel denetçi atanmasını isteyebilir.
2. Genel kurulun reddi
MADDE 439- (1)
Genel kurulun özel denetim istemini reddetmesi hâlinde, sermayenin en az onda
birini, halka açık anonim şirketlerde yirmide birini oluşturan pay sahipleri
veya paylarının itibarî değeri toplamı en az birmilyon Türk Lirası olan pay
sahipleri üç ay içinde şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret
mahkemesinden özel denetçi atamasını isteyebilir.
(2) Dilekçe sahiplerinin, kurucuların veya şirket
organlarının, kanunu veya esas sözleşmeyi ihlal ederek, şirketi veya pay
sahiplerini zarara uğrattıklarını, ikna edici bir şekilde ortaya koymaları
hâlinde özel denetçi atanır.
3. Atama
MADDE 440- (1)
Mahkeme, şirketi ve istem sahiplerini dinledikten sonra kararını verir.
(2) Mahkeme istemi yerinde görürse, istem çerçevesinde
inceleme konusunu belirleyerek bir veya birden fazla bağımsız uzmanı
görevlendirir. Mahkemenin kararı kesindir.
4. Görev
MADDE 441- (1)
Özel denetim, amaca yararlı bir süre içinde ve şirket işleri gereksiz yere
aksatılmaksızın yapılmalıdır.
(2) Yönetim kurulu, şirketin defterlerinin,
yazışmaları dâhil yazılarının, kasa, kıymetli evrak ve mallar başta olmak
üzere, varlıklarının incelenmesine izin verir.
(3) Kurucular, organlar, vekiller, çalışanlar,
kayyımlar ve tasfiye memurları önemli olgular konusunda özel denetçiye bilgi vermekle
yükümlüdür. Uyuşmazlık hâlinde kararı mahkeme verir. Mahkemenin kararı
kesindir.
11078
(4) Özel denetçi, şirketin özel denetimin sonuçlarına
ilişkin görüşünü alır.
(5) Özel denetçi sır saklamakla yükümlüdür.
5. Rapor
MADDE 442- (1)
Özel denetçi, incelemenin sonucu hakkında, şirketin sırlarını da koruyarak,
mahkemeye ayrıntılı bir rapor verir.
(2) Mahkeme, raporu şirkete tebliğ eder ve şirketin,
raporun açıklanmasının şirket sırlarını veya şirketin korunmaya değer diğer
menfaatlerini zarara uğratıp uğratmayacağına ve bu sebeple istem sahiplerine
sunulmamasına ilişkin istemi hakkında karar verir.
(3) Mahkeme, şirket ve istem sahiplerine, açıklanan
rapor hakkında, değerlendirmeleri bildirmek ve ek soru sormak imkânını tanır.
6. İşleme konulma ve açıklama
MADDE 443- (1)
Yönetim kurulu, raporu ve buna ilişkin değerlendirmeleri, ilk genel kurula
sunar.
(2) Her pay sahibi, genel kurul toplantısını izleyen
bir yıllık süre içinde şirketten raporun ve yönetim kurulunun görüşünün bir
suretinin verilmesini isteyebilir.
7. Giderler
MADDE 444- (1)
Mahkeme, özel denetçi atanmasını kabul etmişse, şirketçe ödenmesi gereken
avansı ve giderleri belirtir. Özel hâl ve şartların haklı göstermesi hâlinde
giderler kısmen veya tamamen istem sahiplerine yükletilebilir.
(2) Genel kurul özel denetçinin atanmasına karar
vermişse giderler şirkete ait olur.
G) Genel kurul kararlarının iptali
I - İptal sebepleri
MADDE 445- (1)
446 ncı maddede belirtilen kişiler, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve
özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar
tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye
ticaret mahkemesinde iptal davası açabilirler.
II - İptal davası açabilecek kişiler
MADDE 446- (1)
a) Toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini
tutanağa geçirten,
b) Toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz
oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin
gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan
kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel
kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve
yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili
olduğunu ileri süren pay sahipleri,
c) Yönetim kurulu,
d) Kararların yerine getirilmesi, kişisel sorumluluğuna
sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinden her biri,
iptal davası açabilir.
11079
H) Butlan
MADDE 447- (1)
Genel kurulun, özellikle;
a) Pay sahibinin, genel kurula katılma, asgari oy, dava
ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya
ortadan kaldıran,
b) Pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme
haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran,
c) Anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin
korunması hükümlerine aykırı olan,
kararları batıldır.
I) Çeşitli hükümler
I - İlan, teminat ve kanun yolu
MADDE 448- (1)
Yönetim kurulu iptal veya butlan davasının açıldığını ve duruşma gününü usulüne
uygun olarak ilan eder ve şirketin internet sitesine koyar.
(2) İptal davasında üç aylık hak düşüren sürenin sona
ermesinden önce duruşmaya başlanamaz. Birden fazla iptal davası açıldığı
takdirde davalar birleştirilerek görülür.
(3) Mahkeme, şirketin istemi üzerine muhtemel
zararlarına karşı davacıların teminat göstermesine karar verebilir. Teminatın
nitelik ve miktarını mahkeme belirler.
II - Kararın yürütülmesinin geri bırakılması
MADDE 449- (1)
Genel kurul kararı aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı takdirde mahkeme,
yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu kararın yürütülmesinin
geri bırakılmasına karar verebilir.
III - Kararın etkisi
MADDE 450- (1)
Genel kurul kararının iptaline veya butlanına ilişkin mahkeme kararı,
kesinleştikten sonra bütün pay sahipleri hakkında hüküm ifade eder. Yönetim
kurulu bu kararın bir suretini derhâl ticaret siciline tescil ettirmek ve
internet sitesine koymak zorundadır.
IV - Kötüniyetle iptal ve butlan davası açanların
sorumluluğu
MADDE 451- (1)
Genel kurulun kararına karşı, kötüniyetle iptal veya butlan davası açıldığı
takdirde, davacılar bu sebeple şirketin uğradığı zararlardan müteselsilen
sorumludurlar.
BEŞİNCİ BÖLÜM
Esas Sözleşmenin Değiştirilmesi
BİRİNCİ AYIRIM
Genel Olarak
A) İlke
MADDE 452- (1)
Genel kurul, aksine esas sözleşmede hüküm bulunmadığı takdirde, kanunda
öngörülen şartlara uyarak, esas sözleşmenin bütün hükümlerini değiştirebilir;
müktesep ve vazgeçilmez haklar saklıdır.
B) Usul
I - Gümrük ve Ticaret Bakanlığının izni ve genel kurul kararı
MADDE 453- (1)
Genel kurul, esas sözleşmenin değiştirilmesi için toplantıya çağrıldığı
takdirde; 333 üncü madde uyarınca Gümrük ve Ticaret Bakanlığının izninin
alınmasının gerekli olduğu şirketlerde izni alınmış, diğer şirketlerde, yönetim
kurulunca karara bağlanmış bulunan değişiklik taslağının, değiştirilecek mevcut hükümlerle birlikte 414 üncü maddenin
birinci
11080
fıkrasının birinci cümlesinde belirtildiği şekilde
ilanı gerekir. Genel kurulun kararına 421 inci maddede öngörülen nisaplar uygulanır.
II - İmtiyazlı pay sahipleri özel kurulu
MADDE 454- (1)
Genel kurulun esas sözleşmenin değiştirilmesine, yönetim kuruluna sermayenin
arttırılması konusunda yetki
verilmesine dair kararıyla yönetim
kurulunun sermayenin arttırılmasına ilişkin
kararı imtiyazlı pay sahiplerinin haklarını
ihlal edecek nitelikte ise bu karar anılan pay sahiplerinin
yapacakları özel bir toplantıda, aşağıdaki hükümler uyarıca, alacakları bir
kararla onanmadıkça uygulanamaz.
(2) Yönetim kurulu, en geç genel kurul kararının ilan
edildiği tarihten itibaren bir ay içinde özel kurulu toplantıya çağırır. Aksi
hâlde, her imtiyazlı pay sahibi yönetim kurulunun çağrı süresinin son gününden
başlamak üzere, onbeş gün içinde, bu kurulun toplantıya çağrılmasını şirketin
merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesinden isteyebilir.
(3) Özel kurul imtiyazlı payları temsil eden
sermayenin yüzde altmışının çoğunluğuyla toplanır ve toplantıda temsil edilen
payların çoğunluğuyla karar alır. İmtiyazlı pay sahiplerinin haklarının ihlal
edildiği sonucuna varılırsa karar gerekçeli bir tutanakla belirtilir. Tutanağın
on gün içinde şirket yönetim kuruluna teslimi zorunludur. Tutanakla birlikte,
genel kurul kararının onaylanmasına olumsuz oy verenlerin, en az nisabı oluşturan
sayıda imzalarını içeren liste ile bu maddenin sekizinci fıkrası hükmü gereği
açılabilecek dava için geçerli olmak üzere ortak bir tebligat adresi de yönetim
kuruluna verilir. Tutanak, birlikte verilen bilgilerle beraber tescil ve
Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edilir. Bu hükümdeki şartlara
uyulmadığı takdirde özel kurul kararı alınmamış sayılır.
(4) Genel kurulda, imtiyazlı payların sahip veya
temsilcileri, esas sözleşmenin değiştirilmesine, üçüncü fıkrada öngörülen
toplantı ve karar nisabına uygun olarak olumlu oy vermişlerse ayrıca özel
toplantı yapılmaz.
(5) Çağrıya rağmen, süresi içinde özel kurul
toplanamazsa, genel kurul kararı onaylanmış sayılır.
(6) Özel kurul toplantısında, 407 nci maddenin üçüncü
fıkrası çerçevesinde, Bakanlık temsilcisi de hazır bulunur ve tutanağı imzalar.
(7) Yönetim kurulu, özel kurulun onaylamama
kararı aleyhine, karar tarihinden itibaren bir ay içinde, genel kurulun söz
konusu kararının pay sahiplerinin haklarını ihlal etmediği gerekçesi ile, bu
kararın iptali ile genel kurul kararının tescili davasını, şirketin merkezinin
bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesinde açabilir.
(8) İptal davası, genel kurul kararının onaylanmasına
olumsuz oy kullananlara karşı yöneltilir.
III - Tescil
MADDE 455- (1)
Esas sözleşmenin değiştirilmesine ilişkin genel kurul kararı, yönetim kurulu
tarafından, şirket merkezinin ve şubelerinin bulunduğu yerin ticaret siciline
tescil edilir; ayrıca ilana bağlı hususlar ilan ettirilir; tescil ve ilan
edilen karar şirketin internet sitesine konulur. Değiştirme
kararı üçüncü kişilere karşı tescilden önce hüküm ifade etmez.
11081
İKİNCİ AYIRIM
Özel Değişiklikler
A) Sermayenin artırılması
I - Ortak hükümler
1. Genel olarak
MADDE 456- (1)
İç kaynaklardan yapılan artırım hariç, payların nakdî bedelleri tamamen
ödenmediği sürece sermaye artırılamaz. Sermayeye oranla önemli sayılmayan
tutarların ödenmemiş olması sermaye artırımını engellemez.
(2) Artırıma, esas sermaye sisteminde 459 uncu maddeye
göre genel kurul; kayıtlı sermaye sisteminde, 460 ıncı madde gereğince, yönetim
kurulu karar verir. Esas sözleşmenin ilgili hükümlerinin, gerekli olduğu
hâllerde izni alınmış bulunan değişik şekli, genel kurulda değiştirilerek kabul
edilmişse, bunun Gümrük ve
Ticaret Bakanlığınca onaylanması şarttır.
(3) Artırım, genel kurul veya yönetim kurulu kararı
tarihinden itibaren üç ay içinde tescil edilemediği takdirde, genel kurul veya
yönetim kurulu kararı ve alınmışsa izin geçersiz hâle gelir ve 345 inci
maddenin ikinci fıkrası uygulanır.
(4) 353 ve 354 üncü maddeler ile 355 inci maddenin
birinci fıkrası tüm sermaye artırımı türlerine kıyas yoluyla uygulanır.
(5) Sermayenin artırılması kararının tesciline,
aşağıdaki özel hükümler saklı kalmak kaydıyla, 455 inci madde uygulanır.
2. Yönetim kurulunun beyanı
MADDE 457- (1)
Yönetim kurulu tarafından sermaye artırımının türüne göre bir beyan imzalanır.
Beyan, bilgiyi açık, eksiksiz, doğru ve dürüst bir şekilde verme ilkesine göre
hazırlanır.
(2) Beyanda;
a) Nakdî sermaye konuluyorsa; artırılan kısmın tamamen
taahhüt edildiği, kanun veya esas sözleşme gereğince ödenmesi gerekli tutarın
ödendiği; ayni sermaye konuluyor veya bir ayın devralınıyorsa bunlara verilecek
karşılığın uygun olduğu (…)(1) devralınan ayni sermaye, aynın türü,
değerlendirmenin yöntemi, isabeti ve haklılığı; bir borcun takası söz konusu
ise, bu borcun varlığı, geçerliliği ve takas edilebilirliği; sermayeye
dönüştürülen fonun veya yedek akçenin serbestçe tasarruf olunabilirliği;
gerekli organların ve kurumların onaylarının alındığı; kanuni
ve idari gerekliliklerin yerine
getirildiği; rüçhan hakları sınırlandırılmış veya
kaldırılmışsa bunun sebepleri, miktarı ve oranı; kullanılmayan rüçhan
haklarının kimlere, niçin, ne fiyatla verildiği hakkında belgeli ve gerekçeli
açıklamalar yer alır. (1)
b) İç kaynaklardan yapılan sermaye artırımının hangi
kaynaklardan karşılandığı, bu kaynakların gerçekliği ve şirket malvarlığı
içinde varoldukları konusunda garanti verilir.
c) Şartlı sermaye artırımının ve uygulamasının kanuna
uygunluğu belirtilir.
d) (…)(2) hizmet sunanlara ve diğer
kimselere ödenen ücretler, sağlanan menfaatler hakkında, emsalleriyle
karşılaştırma yapılarak, bilgi verilir. (2)
––––––––––––––
(1) 15/7/2016 tarihli ve 6728
sayılı Kanunun 73 üncü maddesiyle, bu bentte yer alan yer alan “ve 349 uncu
maddede yer alan hususların somut olayda mevcut bulunması hâlinde bunlara
ilişkin açıklamalar” ibaresi yürürlükten kaldırılmıştır.
(2) 26/6/2012 tarihli ve 6335
sayılı Kanunun 41 inci maddesiyle, bu bentte yer alan “Sermaye artırımını
inceleyen işlem denetçisi ile” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.
11082
3. Denetleme raporu
MADDE 458- (Mülga: 26/6/2012-6335/43 md.)
II - Sermaye taahhüdü yoluyla artırım
1. Esas sermaye sisteminde
MADDE 459- (1)
Artırılan sermayeyi temsil eden payların tamamı ya değişik esas sözleşmede ya
da iştirak taahhütnamelerinde taahhüt edilir.
(2) İştirak taahhüdü, yeni pay almaya ilişkin 461 inci
madde çerçevesinde, kayıtsız, şartsız ve yazılı olarak yapılır. İştirak
taahhütnamesi, taahhütnamenin verilmesine sebep olan sermaye artırımı
belirtilerek; taahhüt edilen payların sayılarını, itibarî değerlerini,
cinslerini, gruplarını, peşin ödenen tutarı, taahhütle bağlı olunulan süreyi ve
varsa çıkarma primi ile taahhüt sahibinin imzasını içerir.
(3) Bu tür sermaye artırımında nakdî sermaye taahhüdüne
341 inci, ayni sermaye konulmasına 342 ve 343 üncü, bedellerin ödenmesine 344
ve 345 inci, halka arz edilecek paylara 346 ncı, ihraç edilecek paylara 347 nci
madde kıyas yoluyla uygulanır.
2. Kayıtlı sermaye sisteminde
MADDE 460- (1)
Halka açık olmayan bir anonim şirkette, ilk veya değiştirilmiş esas
sözleşme ile, esas sözleşmede belirlenen kayıtlı sermaye tavanına kadar
sermayeyi artırma yetkisi, yönetim kuruluna tanındığı takdirde, bu kurul,
sermaye artırımını, bu Kanundaki hükümler çerçevesinde ve esas sözleşmede
öngörülen yetki sınırları içinde gerçekleştirebilir. Bu yetki en çok beş yıl
için tanınabilir.
(2) Sermayenin artırılabilmesi için, yönetim kurulu,
esas sözleşmenin sermayeye ilişkin hükümlerinin, 333 üncü madde uyarınca
gerekli olması hâlinde, Gümrük ve
Ticaret Bakanlığından izni alınmış şekillerini, sermayenin artırılmasına
ilişkin kararını, imtiyazlı paylara ve rüçhan haklarına ilişkin sınırlamaları,
prime dair kayıtları ve bunun uygulanması hakkındaki kuralları, esas sözleşmede
öngörüldüğü şekilde ilan eder ve internet sitesinde yayımlar. Yönetim
kurulu, bu kararında; artırılan
sermayenin tutarını, çıkarılacak yeni
payların itibarî değerlerini, sayılarını, cinslerini, primli ve imtiyazlı olup
olmadıklarını, rüçhan hakkının sınırlandırılıp sınırlandırılmadığını,
kullanılma şartları ile süresini belirtir ve bu hususlarla kamuyu aydınlatma
ilkesi uyarınca gerekli olan diğer konularda bilgi verir.
(3) Çıkarılacak yeni payların taahhüdü, ödenmesi
gereken en az nakdî tutar, ayni sermaye konulması ve diğer konular hakkında 459
uncu madde hükümleri kıyas yoluyla uygulanır.
(4) Yönetim kurulunun, imtiyazlı veya itibarî değerinin
üzerinde pay çıkarabilmesi ve pay sahiplerinin yeni pay alma haklarını
sınırlandırabilmesi için esas sözleşmeyle yetkilendirilmiş olması şarttır.
(5) Yönetim kurulu kararları aleyhine, pay sahipleri ve
yönetim kurulu üyeleri, 445 inci maddede öngörülen sebeplerin varlığı hâlinde
kararın ilanı tarihinden itibaren bir ay içinde iptal davası açabilirler. Bu
davaya 448 ilâ 451 inci maddeler kıyas yoluyla uygulanır.
11083
(6) Sermaye artırımının yukarıdaki hükümlere uygun
olarak gerçekleştirilmesinden sonra, çıkarılmış sermayeyi gösteren esas
sözleşmenin sermaye maddesinin yeni şekli, yönetim kurulunca tescil ettirilir.
(7) Sermaye Piyasası Kanununun halka açık anonim
şirketlere ilişkin hükümleri saklıdır.
3. Rüçhan hakkı
MADDE 461- (1)
Her pay sahibi, yeni çıkarılan payları, mevcut paylarının sermayeye oranına
göre, alma hakkını haizdir.
(2) Genel kurulun, sermayenin artırımına ilişkin kararı
ile pay sahibinin rüçhan hakkı, ancak haklı sebepler bulunduğu takdirde ve en
az esas sermayenin yüzde altmışının olumlu oyu ile sınırlandırılabilir veya
kaldırılabilir. Özellikle, halka arz, işletmelerin, işletme kısımlarının,
iştiraklerin devralınması ve işçilerin şirkete katılmaları haklı sebep kabul
olunur. Rüçhan hakkının sınırlandırılması ve kaldırılmasıyla, hiç kimse haklı
görülmeyecek şekilde, yararlandırılamaz veya kayba uğratılamaz. Nisaba ilişkin
şart dışında bu hüküm kayıtlı sermaye sisteminde yönetim kurulu kararına da
uygulanır. Yönetim kurulu, rüçhan hakkının sınırlandırılmasının veya
kaldırılmasının gerekçelerini; yeni payların primli ve primsiz çıkarılmasının
sebeplerini; primin nasıl hesaplandığını bir rapor ile açıklar. Bu rapor da
tescil ve ilan edilir.
(3) Yönetim kurulu yeni pay alma hakkının
kullanılabilmesinin esaslarını bir karar ile belirler ve bu kararda pay
sahiplerine en az onbeş gün süre verir. Karar tescil ve 35 inci maddedeki (…) (1)
gazetede ilan olunur. Ayrıca şirketin internet sitesine konulur. (1)
(4) Rüçhan hakkı devredilebilir.
(5) Şirket, rüçhan hakkı tanıdığı pay sahiplerinin, bu
haklarını kullanmalarını, nama yazılı payların devredilmelerinin esas
sözleşmeyle sınırlandırılmış olduğunu ileri sürerek engelleyemez.
III - İç kaynaklardan sermaye artırımı
MADDE 462- (1)
Esas sözleşme veya genel kurul kararıyla ayrılmış ve belirli bir amaca
özgülenmemiş yedek akçeler ile kanuni yedek akçelerin
serbestçe kullanılabilen kısımları ve mevzuatın bilançoya konulmasına ve
sermayeye eklenmesine izin verdiği fonlar sermayeye dönüştürülerek sermaye iç
kaynaklardan artırılabilir.
(2) Sermayenin artırılan kısmını, iç kaynaklardan
karşılayan tutarın şirket bünyesinde gerçekten varolduğu, onaylanmış yıllık
bilanço ve yönetim kurulunun vereceği açık ve yazılı bir beyanla
doğrulanır. Bilanço tarihinin üzerinden altı
aydan fazla zaman geçmiş olduğu takdirde, yeni bir
bilanço çıkarılması ve bunun yönetim kurulu tarafından onaylanmış
olması şarttır. (2)
(3) Bilançoda sermayeye eklenmesine mevzuatın izin
verdiği fonların bulunması hâlinde, bu fonlar sermayeye dönüştürülmeden,
sermaye taahhüt edilmesi yoluyla sermaye artırılamaz. Hem bu fonların sermayeye
dönüştürülmesi hem de aynı zamanda ve aynı oranda sermayenin taahhüt edilmesi
yoluyla sermaye artırılabilir. Artırım genel kurul veya yönetim kurulu
kararının ve esas sözleşmenin ilgili maddelerinin değişik şeklinin tescili ile
kesinleşir. Tescil ile o anda mevcut pay sahipleri mevcut paylarının sermayeye
oranına göre bedelsiz payları kendiliğinden iktisap ederler. Bedelsiz paylar
üzerindeki hak kaldırılamaz ve sınırlandırılamaz; bu haktan vazgeçilemez.
––––––––––––––
(1) 26/6/2012 tarihli ve 6335
sayılı Kanunun 41 inci maddesiyle, bu fıkrada yer alan “gazete ile tirajıen az
ellibin olan ve yurt düzeyinde dağıtımı yapılan bir” ibaresi madde metninden
çıkarılmıştır.
(2) 26/6/2012 tarihli ve 6335 sayılı Kanunun 40
ıncı maddesiyle, bu fıkrada yer alan “işlem denetçisinin” ibaresi “yönetim kurulunun” ve “işlem denetçisi” ibaresi “yönetim kurulu” şeklinde değiştirilmiştir.
11084
IV - Şarta bağlı sermaye artırımı
1. İlke
MADDE 463- (1)
Genel kurul, yeni çıkarılan tahviller veya benzeri borçlanma araçları
nedeniyle, şirketten veya topluluk şirketlerinden alacaklı olanlara veya
çalışanlara, esas sözleşmede değiştirme veya alım haklarını kullanmak yoluyla
yeni payları edinmek hakkı sağlamak suretiyle, sermayenin şarta bağlı
artırılmasına karar verebilir.
(2) Sermaye, değiştirme veya alım hakkı kullanıldığı ve
sermaye borcu takas veya ödeme yoluyla yerine getirildiği anda ve ölçüde
kendiliğinden artar.
2. Sınırlar
MADDE 464- (1)
Şartlı olarak artırılan sermayenin toplam itibarî değeri sermayenin yarısını
aşamaz.
(2) Yapılan ödeme, en az, nominal değere eşit
olmalıdır.
3. Esas sözleşmedeki dayanak
MADDE 465- (1)
Esas sözleşme;
a) Şarta bağlı sermaye artırımının itibarî değerini,
b) Payların sayılarını, itibarî değerlerini, türlerini,
c) Değiştirme veya alım hakkından yararlanabilecek grupları,
d) Mevcut pay sahiplerinin rüçhan haklarının
kaldırılmış bulunduğunu ve bunun miktarını,
e) Belli pay gruplarına tanınacak imtiyazları,
f) Yeni nama yazılı payların devrine ilişkin
sınırlamaları,
içerir.
(2) Tahviller ve benzeri borçlanma araçlarına bağlı
değiştirme ve alım hakları içeren tahviller veya benzeri borçlanma araçları,
öncelikle pay sahiplerine önerilmiyorsa, esas sözleşme ayrıca;
a) Değiştirme veya alım haklarının kullanılma
şartlarını,
b) İhraç bedelinin hesaplanmasına ilişkin esasları,
da açıklar.
(3) Şarta bağlı sermaye artırımına ilişkin esas
sözleşme hükmünün tescilinden önce tanınmış bulunan değiştirme ve alım hakları
batıldır.
4. Pay sahiplerinin korunması
MADDE 466- (1)
Şarta bağlı sermaye artırımında, tahvillere ve benzeri borçlanma araçlarına
bağlı olarak değiştirme ve alım hakları içeren senetler ihraç edildiği
takdirde, bunlar önce, mevcut payları oranında, pay sahiplerine önerilir.
(2) Bu önerilmeye muhatap olma hakkı, haklı sebeplerin
varlığında kaldırılabilir veya sınırlandırılabilir.
(3) Şarta bağlı sermaye artırımı için gerekli olan
rüçhan ve önerilmeye muhatap olma haklarının kaldırılması veya
sınırlandırılmasından dolayı, hiç kimse haklı görülmeyecek bir şekilde
yararlandırılamaz veya kayba uğratılamaz.
5. Değiştirme veya alım hakkını haiz bulunan kişilerin
korunması
MADDE 467- (1)
Kendilerine nama yazılı payları iktisap etme hakkı tanınmış bulunan değiştirme
veya alım hakkını haiz alacaklılar veya çalışanlar, bu tür payların
devirlerinin sınırlandırılmış olduğu gerekçesiyle, söz konusu hakları
kullanmaktan engellenemezler; meğerki, bu husus, esas sözleşmede ve izahnamede
saklı tutulmuş olsun.
11085
(2) Değiştirme veya alım hakları, sermaye artırımı
yapılması, yeni değiştirme veya alım hakları tanınması veya başka bir yolla
kayba uğratılamaz; meğerki, değiştirme fiyatı indirilmiş veya hak sahiplerine
uygun bir denkleştirme sağlanmış ya da aynı şekilde, pay sahiplerinin hakları
da kayba uğratılmış olsun.
6. Sermaye artırımının gerçekleştirilmesi
a) Hakların kullanılması, sermaye taahhüdü
MADDE 468- (1)
Değiştirme ve alım hakları, esas sözleşmenin şarta bağlı sermaye artırımına
ilişkin hükmüne gönderme yapan yazılı bir beyan ile kullanılır; mevzuat, ihraç
izahnamesinin yayımlanmasını gerekli gördüğü takdirde, buna da göndermede
bulunulur.
(2) Taahhüdün ifası, para yatırılması veya takas
yoluyla bir mevduat veya katılım bankası aracılığıyla gerçekleştirilir.
(3) Pay sahipliği hakları sermaye taahhüdünün ifası ile
doğar.
b) Uygunluğun doğrulanması
MADDE 469- (Mülga: 26/6/2012-6335/43 md.)
c) Esas sözleşmenin uygun duruma getirilmesi
MADDE 470- (1)
(Değişik: 26/6/2012-6335/23 md.) Yönetim kurulu, sermaye artırımı beyannamesinde, yeni çıkarılan payların sayısını, itibarî değerini,
türlerini, belirli gruplara tanınan imtiyazları veya hesap döneminin sonundaki sermayenin durumunu belirler. Yönetim kurulu esas sözleşmeyi mevcut duruma uyarlar.
(2) (Mülga:
26/6/2012-6335/23 md.)
d) Ticaret siciline tescil
MADDE 471- (1)
Yönetim kurulu, hesap döneminin kapanmasından itibaren en geç üç ay içinde,
esas sözleşme değişikliğini ticaret siciline tescil ettirir; sermaye artırımına
ilişkin yönetim kurulu beyannamesini (…)(2) sicile tevdi eder.(1)(2)
7. Esas sözleşmeden çıkarma
MADDE 472- (Değişik: 26/6/2012-6335/24 md.)
(1) Değiştirme
ve alım haklarının sona
ermesi üzerine yönetim kurulu, şarta bağlı
sermaye artırımına ilişkin hükmü esas sözleşmeden çıkarır. Hüküm sicilde de silinir.
B) Esas sermayenin azaltılması
I - Karar
MADDE 473- (1)
Bir anonim şirket sermayesini azaltarak, azaltılan kısmın yerine geçmek üzere
bedelleri tamamen ödenecek yeni paylar çıkarmıyorsa, genel kurul, esas
sözleşmenin gerektiği şekilde değiştirilmesini karara bağlar. Genel kurul
toplantısına ilişkin çağrı ilanlarında, mektuplarda ve internet sitesi
bildiriminde, sermaye azaltılmasına gidilmesinin sebepleri ile azaltmanın amacı
ve azaltmanın ne şekilde yapılacağı ayrıntılı bir şekilde ve hesap verme
ilkelerine uygun olarak açıklanır. Ayrıca yönetim kurulu bu husuları içeren bir
raporu genel kurula sunar, genel kurulca onaylanmış rapor tescil ve ilan
edilir.
––––––––––––
(1) 26/6/2012 tarihli ve 6335 sayılı Kanunun 40
ıncı maddesiyle, bu fıkrada yer alan “beyannamesi” ibaresi “beyannamesini” şeklinde
değiştirilmiştir.
(2) 26/6/2012 tarihli ve 6335
sayılı Kanunun 41 inci maddesiyle, bu fıkrada yer alan “ile denetleme
doğrulamasını” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.
11086
(2) (…)(1) sermayenin azaltılmasına rağmen
şirket alacaklılarının haklarını tamamen karşılayacak miktarda aktifin şirkette
varlığı belirlenmiş olmadıkça sermayenin azaltılmasına karar verilmez.(1)
(3) Genel kurulun kararına 421 inci maddenin üçüncü
fıkrasının birinci cümlesi uygulanır. Kararda (…)(1) sermayenin
azaltılmasının ne tarzda yapılacağı gösterilir. (1)
(4) Esas sermayenin azaltılması sebebiyle kayıtlara
göre doğacak defter kârı sadece payların yok edilmesinde kullanılabilir.
(5) Sermaye hiçbir suretle 332 nci madde ile belirlenen
en az tutardan aşağı indirilemez.
(6) Bu madde ile 474 ve 475 inci maddeler, kayıtlı
sermaye sisteminde çıkarılmış sermayenin azaltılmasına kıyas yoluyla uygulanır.
II - Alacaklılara çağrı
MADDE 474- (1)
Genel kurul esas sermayenin azaltılmasına karar verdiği takdirde, yönetim
kurulu, bu kararı şirketin internet sitesine koyduktan başka, 35 inci maddede
anılan gazetede ve aynı zamanda esas sözleşmede öngörüldüğü şekilde, yedişer
gün arayla, üç defa ilan eder. İlanda alacaklılara, Türkiye Ticaret Sicili
Gazetesindeki üçüncü ilandan itibaren iki ay içinde, alacaklarını bildirerek
bunların ödenmesini veya teminat altına alınmasını isteyebileceklerini
belirtir. Şirketçe bilinen alacaklılara ayrıca çağrı mektupları gönderilir.
(2) Sermaye, zararlar sonucunda bilançoda oluşan bir
açığı kapatmak amacıyla ve bu açıklar oranında azaltılacak olursa, yönetim
kurulunca alacaklıları çağırmaktan ve bunların haklarının ödenmesinden veya teminat
altına alınmasından vazgeçilebilir.
III - Kararların yerine getirilmesi
MADDE 475- (1)
Sermaye, ancak alacaklılara verilen sürenin sona ermesinden ve beyan edilen
alacakların ödenmesinden veya teminat altına alınmasından sonra
azaltılabilir; aksi hâlde alacaklılar şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki
asliye ticaret mahkemesinde sermayenin azaltılması işleminin tescilinin ilan
edilmesinden itibaren iki yıl içinde sermayenin azaltılmasının iptali davası
açabilirler. Teminatın yetersizliği hâlinde de yargı yolu açıktır.
(2) Azaltma kararının uygulanabilmesi için, pay
senetleri miktarının, değiştirme veya damgalama yoluyla ya da diğer bir şekilde
azaltılmasının gerekli olduğu hâllerde bu husus için yapılan ihtara rağmen geri
verilmeyen pay senetleri şirketçe iptal edilebilir. Tebliğde şirkete geri
verilmeyen senetlerin iptal edilecekleri yazılır.
(3) Pay sahiplerinin, değiştirilmek üzere şirkete geri
verdikleri pay senetlerinin miktarı, karar gereğince değiştirmeye yetmezse, bu
senetler iptal olunarak bunların karşılığında verilmesi gereken yeni senetler
satılıp paylarına düşen miktar şirkette saklanır.
(4) Yukarıdaki fıkralarla, 473 ve 474 üncü maddelerde
yazılı şartlara uyulmuş olduğunu gösteren belgeler ibraz edilmedikçe esas
sermayenin azaltılmasına dair karar ve sermayenin gerçekten azaltılmış olması
olgusu ticaret siciline tescil olunamaz.
––––––––––––
(1) 26/6/2012 tarihli ve 6335
sayılı Kanunun 41 inci maddesiyle, 473 üncü maddenin ikinci fıkrasında yer alan “İşlem denetçisinin
raporuyla,”, üçüncü fıkrasında yer alan “işlem denetçisi raporunun sonucu
açıklanarak”ibareleri madde metninden çıkarılmıştır.
11087
ALTINCI BÖLÜM
Pay ve Sermaye Koyma Borcu
BİRİNCİ AYIRIM
Pay
A) Genel hükümler
I - Asgari itibarî değer
MADDE 476- (1)
Payın itibarî değeri en az bir kuruştur. Bu değer ancak birer kuruş ve katları
olarak yükseltilebilir. Anılan itibarî değer Cumhurbaşkanınca yüz katına kadar
artırılabilir.(1)
(2) Birinci fıkraya aykırı olarak çıkarılan
paylar geçersizdir; ancak, pay için yapılan ödemeden doğan haklar saklıdır. Söz
konusu payları ihraç edenler, zarar verdikleri kişilere karşı müteselsilen
sorumludur. Zamanaşımı hakkında 560 ıncı madde uygulanır.
(3) Zora giren şirketin finansal durumunun
iyileştirilmesi amacıyla payın itibarî değeri bir kuruştan fazla olduğu
takdirde bir kuruşa kadar indirilebilir.
II - Payların bölünememesi
MADDE 477- (1)
Pay şirkete karşı bölünemez. Bir payın birden fazla sahibi bulunduğu takdirde,
bunlar şirkete karşı haklarını ancak ortak bir temsilci aracılığıyla
kullanabilirler. Böyle bir temsilci atamadıkları takdirde, şirketçe söz konusu
payın maliklerinden birine yapılacak tebligat tümü hakkında geçerli olur.
(2) Genel kurul, sermaye tutarı aynı kalmak şartıyla,
esas sözleşmeyi değiştirmek suretiyle, payları, asgari itibarî değer hükmüne
uyarak, itibarî değerleri daha küçük olan paylara bölmek veya payları itibarî
değerleri daha yüksek olan paylar hâlinde birleştirmek yetkisini haizdir. Şu
kadar ki, payların birleştirilebilmesi için her pay sahibinin bu işleme onay
vermesi gerekir. Kanunun 476 ncı maddesi saklıdır.
B) İmtiyazlı paylar
I - Tanım
MADDE 478- (1)
İlk esas sözleşme ile veya esas sözleşme değiştirilerek bazı paylara imtiyaz
tanınabilir.
(2) İmtiyaz; kâr payı, tasfiye payı, rüçhan ve
oy hakkı gibi haklarda, paya tanınan üstün bir hak veya kanunda öngörülmemiş
yeni bir pay sahipliği hakkıdır.
(3) 360 ıncı madde hükmü saklıdır.
(4) (Ek:
26/6/2012-6335/25 md.) Sermayesinin yarısından fazlası tek başına veya birlikte; Devlet, il özel idaresi, belediye ve diğer kamu tüzel kişileri, sendikalar, dernekler, vakıflar, kooperatifler ve bunların üst kuruluşlarına ait anonim şirketlerde ve bu şirketlerin
aynı oranda sermaye payına sahip
oldukları iştiraklerinde; bunların sahip oldukları paylara
tesis edilebilecek imtiyazlar hariç olmak üzere, diğer paylara, belirli bir grup oluşturan pay sahiplerine, belirli pay gruplarına ve azlığa bu Kanunda
düzenlenen herhangi bir imtiyaz tesis edilemez. Bu hüküm, payları borsada işlem gören anonim şirketlere,
5411 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinde tanımlanan kredi kuruluşlarına ve finansal kuruluşlara
uygulanmaz.
II - Oyda imtiyazlı paylar
MADDE 479- (1)
Oyda imtiyaz, eşit itibarî değerdeki paylara farklı sayıda oy hakkı verilerek
tanınabilir.
(2) Bir paya en çok onbeş oy hakkı tanınabilir. Bu
sınırlama, kurumlaşmanın gerektirdiği veya haklı bir sebebin ispatlandığı
durumlarda uygulanmaz. Bu iki hâlde, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki
asliye ticaret mahkemesinin, kurumlaşma projesini veya haklı sebebi inceleyip,
bunlara bağlı olarak, sınırlamadan istisna edilme kararını vermesi gerekir.
Projede yapılacak her değişiklik mahkeme kararına bağlıdır. Kurumsallaşmanın
gerçekleşmeyeceğinin anlaşıldığı veya haklı sebebin ortadan kalktığı hâllerde
istisna etme kararı mahkeme tarafından geri alınabilir.
–––––––––––––––––––
(1) 2/7/2018
tarihli ve 700 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 192 nci maddesiyle bu fıkrada
yer alan “Bakanlar Kurulunca”
ibaresi “Cumhurbaşkanınca” şeklinde değiştirilmiştir.
11088
(3) Oyda imtiyaz aşağıdaki kararlarda
kullanılamaz:
a) Esas sözleşme değişikliği.
b) (Mülga:
26/6/2012-6335/43 md.)
c) İbra ve sorumluluk davası açılması.
İKİNCİ AYIRIM
Pay Bedelini İfa Borcu ve İfa Etmemenin Sonuçları
A) İlke
MADDE 480- (1)
Kanunda öngörülen istisnalar dışında, esas sözleşmeyle pay sahibine, pay
bedelini veya payın itibarî değerini aşan primi ifa dışında borç yükletilemez.
(2) Kayıtlı sermaye sistemini kabul eden anonim
şirketlerde esas sözleşme ile yönetim kuruluna primli pay çıkarma yetkisi
tanınabilir.
(3) Pay sahipleri sermaye olarak şirkete
verdiklerini geri isteyemezler; tasfiye payına ilişkin hakları saklıdır.
(4) Pay devirlerinin şirketin onayına bağlı olduğu
hâllerde, esas sözleşmeyle pay sahiplerine sermaye taahhüdünden doğan borçtan
başka, belli zamanlarda tekrarlanan ve konusu para olmayan edimleri yerine
getirmek yükümlülüğü de yüklenebilir. Bu ikincil yükümlülüklerin nitelik ve
kapsamları pay senetlerinin veya ilmühaberlerin arkasına yazılabilir.
B) Ödemeye çağrı
MADDE 481- (1)
Payların bedelleri, yönetim kurulu tarafından, esas sözleşmede başkaca
hüküm bulunmadığı takdirde, pay sahiplerinden ilan yoluyla istenir. İlanda,
ödenmesi istenen sermaye borcunun oranı veya tutarı ile ödeme tarihi ve
ödemenin nereye yapılacağı açıkça belirtilir.
(2) İkincil yükümlülükler hakkında, esas
sözleşmede, sözleşme cezası da öngörülebilir.
C) Temerrüt
I - Sonuçları
MADDE 482- (1)
Sermaye koyma borcunu süresi içinde yerine getirmeyen pay sahibi, ihtara gerek
olmaksızın, temerrüt faizi ödemekle yükümlüdür.
(2) Ayrıca, yönetim kurulu, mütemerrit pay
sahibini, iştirak taahhüdünden ve yaptığı kısmi ödemelerden doğan haklarından
yoksun bırakmaya ve söz konusu payı satıp yerine başkasını almaya ve kendisine
verilmiş pay senedi varsa, bunları iptal etmeye yetkilidir. İptal edilen pay
senetleri ele geçirilemiyorsa iptal kararı 35 inci maddede yazılı gazetede ve
ayrıca esas sözleşmenin öngördüğü şekilde ilan olunur.
(3) Esas sözleşmeyle, pay sahipleri, temerrüt
hâlinde, sözleşme cezası ödemekle zorunlu tutulabilirler.
(4) Şirketin tazminat hakları saklıdır.
II - Iskat usulü
MADDE 483- (1)
Kanunun 482 nci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarının uygulanabilmesi için,
yönetim kurulu tarafından, mütemerrit pay sahibine, 35 inci maddede yazılı
gazete ile esas sözleşmenin öngördüğü şekilde ilan yoluyla şirketin internet
sitesinde de yayımlanacak bir mesajla ihtarda bulunulur. Bu ihtarda, mütemerrit
pay sahibinin temerrüde konu olan tutarı bir ay içinde ödemesi,
aksi hâlde, ilgili paylara ilişkin haklarından yoksun bırakılacağı ve sözleşme
cezasının isteneceği belirtilir.
11089
(2) Nama yazılı pay senetlerinin sahiplerine bu
davet ve ihtar, ilan yerine, iadeli taahhütlü mektupla ve internet sitesi
mesajı ile yapılır. Bir aylık süre, mektubun alındığı tarihten başlar.
(3) Mütemerrit pay sahibi, yeni pay sahibinin
ödemelerinden açık kalan tutar için şirkete karşı sorumludur.
(4) 501 inci madde hükmü saklıdır.
YEDİNCİ BÖLÜM
Menkul Kıymetler
BİRİNCİ AYIRIM
Pay senetleri
A) Ortak Hükümler
I - Türler
1. Şartlar
MADDE 484- (1)
Pay senetleri, hamiline veya nama yazılı olur.
(2) Bedelleri tamamen ödenmemiş olan paylar için
hamiline yazılı pay senetleri çıkarılamaz. Bu hükme aykırı olarak çıkarılanlar
geçersizdir. İyiniyet sahiplerinin tazminat hakları saklıdır.
2. Dönüştürme
MADDE 485- (1)
Esas sözleşmede aksi öngörülmemişse, payın türü dönüştürme yolu ile
değiştirilebilir. Dönüştürme esas sözleşmenin değiştirilmesiyle yapılır.
Dönüştürmenin kanunen öngörüldüğü hâllerde yönetim kurulu gerekli kararı alarak
derhâl uygular ve bunun esas sözleşmeye yansıtılması girişimini hemen başlatır.
(2) Nama yazılı pay senetlerinin hamiline yazılı
pay senetlerine dönüştürülebilmesi için payların bedellerinin tamamen ödenmiş
olması şarttır.
II - Pay senedi bastırılması
MADDE 486- (1)
Şirketin ve sermaye artırımının tescilinden önce çıkarılan paylar geçersizdir;
ancak, iştirak taahhüdünden doğan yükümlülükler geçerliliklerini sürdürür.
(2) Paylar hamiline yazılı ise yönetim kurulu, pay
bedelinin tamamının ödenmesi tarihinden itibaren üç ay içinde pay senetlerini
bastırıp pay sahiplerine dağıtır. Yönetim kurulunun hamiline yazılı pay
senetlerinin bastırılmasına ilişkin kararı tescil ve ilan edilir, ayrıca
şirketin internet sitesine konulur. (Ek cümle:27/12/2020-7262/31 md.) Hamiline yazılı pay sahipleri ile
sahip oldukları paya ilişkin bilgiler, senetler pay sahiplerine dağıtılmadan
önce Merkezi Kayıt Kuruluşuna bildirilir. Pay senedi bastırılıncaya kadar
ilmühaber çıkarılabilir. İlmühaberlere kıyas yoluyla nama yazılı pay
senetlerine ilişkin hükümler uygulanır.
(3) Azlık istemde bulunursa nama yazılı pay
senedi bastırılıp tüm nama yazılı pay senedi sahiplerine dağıtılır.
(4) Tescilden önce pay senedi çıkaran kimse, bundan
doğan zararlardan sorumludur.
III - Pay senetlerinin şekli
MADDE 487- (1)
Pay senetlerinin; şirketin unvanını, sermaye tutarını, kuruluş tarihini, bu
tarihteki sermaye tutarını, çıkarılan pay senedinin tertibini, bunun tescili
tarihini, senedin türünü ve itibarî değerini, kaç payı içerdiğini belirtmesi ve
şirket adına imza etmeye yetkili olanlardan en az ikisi tarafından imza edilmiş
olması şarttır. Kapalı şirketlerde baskı şeklinde imzanın delikli olması veya
sahtekârlığı engelleyici diğer güvenlik önlemlerinin uygulanması gerekir.
11090
(2) Nama yazılı pay senetlerinin ayrıca;
sahiplerinin adı ve soyadını veya ticaret unvanını, yerleşim yerini, pay
senedi bedelinin ödenmiş olan miktarını da açıklaması gerekir. Bu senetler
şirketin pay defterine kaydolunur.
IV - Yıpranmış pay senetleri
MADDE 488- (1)
Bir pay senedi veya ilmühaber, tedavülü mümkün olmayacak derecede yıpranmış
veya bozulmuşsa ya da içeriği veya ayırt edici özellik ve nitelikleri tereddüde
yer bırakmayacak tarzda anlaşılamıyorsa, sahibi, giderlerini peşin ödemek
şartıyla, şirketten yeni bir senet veya ilmühaber istemek hakkını haizdir.
B) Hamiline yazılı pay senetlerinin devri
MADDE 489- (Değişik:27/12/2020-7262/32
md.)
(1) Hamiline yazılı pay senetlerinin devri, şirket ve
üçüncü kişiler hakkında, ancak zilyetliğin geçirilmesi suretiyle payı devralan
tarafından Merkezi Kayıt Kuruluşuna yapılacak bildirimle hüküm ifade eder.
Merkezi Kayıt Kuruluşuna bildirimde bulunulmaması hâlinde, hamiline yazılı pay
senedine sahip olanlar, bu Kanundan doğan paya bağlı haklarını gerekli bildirim
yapılıncaya kadar kullanamaz.
(2) Hamiline yazılı pay senedine bağlı hakların şirkete
ve üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilmesinde Merkezi Kayıt Kuruluşuna
yapılan bildirim tarihi esas alınır.
(3) Merkezi Kayıt Kuruluşu tarafından hamiline yazılı
pay senetleriyle ilgili tutulan kayıtlar, ilgili kanunlar uyarınca yetkili
kılınmış mercilerle paylaşılır.
(4) Hamiline yazılı pay senetlerinin Merkezi Kayıt
Kuruluşuna bildirilmesi ve kaydedilmesine ilişkin usul ve esaslar ile bu
kapsamda alınacak ücretler Ticaret Bakanlığınca çıkarılan tebliğle belirlenir.
C) Nama yazılı payların ve pay senetlerinin devrinde
ilke
MADDE 490- (1)
Kanunda veya esas sözleşmede aksi öngörülmedikçe, nama yazılı paylar, herhangi
bir sınırlandırmaya bağlı olmaksızın devredilebilirler.
(2) Hukuki işlemle devir, ciro edilmiş nama
yazılı pay senedinin zilyetliğinin devralana geçirilmesiyle yapılabilir.
D) Devrin sınırlandırılması
I - Kanuni sınırlama
MADDE 491- (1)
Bedeli tamamen ödenmemiş nama yazılı paylar, ancak şirketin onayı ile devrolunabilir;
meğerki, devir, miras, mirasın paylaşımı, eşler arasındaki mal rejimi hükümleri
veya cebrî icra yoluyla gerçekleşsin.
(2) Şirket, sadece, devralanın ödeme yeterliliği
şüpheli ise ve şirketçe istenen teminat verilmemişse onay vermeyi
reddedebilir.
II - Esas sözleşmeyle sınırlama
1. İlkeler
MADDE 492- (1)
Esas sözleşme, nama yazılı payların ancak şirketin onayıyla devredilebileceğini
öngörebilir.
(2) Bu sınırlama intifa hakkı kurulurken de
geçerlidir.
(3) Şirket tasfiyeye girmişse devredilebilirliğe
ilişkin sınırlamalar düşer.
2. Borsaya kote edilmemiş nama yazılı paylar
a) Red sebepleri
MADDE 493- (1)
Şirket, esas sözleşmede öngörülmüş önemli bir sebebi ileri sürerek veya
devredene, paylarını, başvurma anındaki gerçek değeriyle, kendi veya diğer pay
sahipleri ya da üçüncü kişiler hesabına almayı önererek, onay istemini
reddedebilir.
(2) Pay sahipleri çevresinin bileşimine ilişkin
esas sözleşme hükümleri, şirketin işletme konusu veya işletmenin ekonomik
bağımsızlığı yönünden onayın reddini haklı gösteriyorsa, önemli sebep
oluşturur.
(3) Bundan başka, devralan, payları kendi adına
ve hesabına aldığını açıkça beyan etmezse şirket, devrin pay defterine kaydını
reddedebilir.
(4) Paylar; miras, mirasın paylaşımı, eşler
arasındaki mal rejimi hükümleri veya cebrî icra gereği iktisap edilmişlerse,
şirket, payları edinen kişiye, sadece paylarını gerçek değeri ile
devralmayı önerdiği takdirde onay vermeyi reddedebilir.
11091
(5) Devralan, paylarının gerçek değerinin
belirlenmesini, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret
mahkemesinden isteyebilir; bu hâlde mahkeme şirketin karar tarihine en yakın
tarihteki değerini esas alır. Değerleme giderlerini şirket karşılar.
(6) Devralan, gerçek değeri öğrendiği tarihten
itibaren bir ay içinde bu fiyatı reddetmezse, şirketin devralma önerisini kabul
etmiş sayılır.
(7) Esas sözleşme devredilebilirlik şartlarını
ağırlaştıramaz.
b) Hükümleri
MADDE 494- (1)
Devir için gerekli olan onay verilmediği sürece, payların mülkiyeti ve paylara
bağlı tüm haklar devredende kalır.
(2) Payların miras, mirasın paylaşımı, eşler
arasındaki mal rejimi hükümleri veya cebrî icra gereği iktisap edilmeleri
hâlinde, bunların mülkiyeti ve bunlardan kaynaklanan malvarlığına ilişkin
haklar derhâl; genel kurula katılma haklarıyla oy hakları ise ancak şirketin
onayı ile birlikte devralana geçer.
(3) Şirket, onaylamaya ilişkin istemi, aldığı
tarihten itibaren en geç üç ay içinde reddetmemişse veya ret haksızsa, onay
verilmiş sayılır.
3. Borsaya kote edilmiş nama yazılı paylar
a) Red sebepleri
MADDE 495- (1)
Şirket, borsada kote edilmiş nama yazılı payları iktisap eden bir kimseyi, pay
sahibi olarak tanımayı, ancak esas sözleşme, iktisap edilebilecek nama yazılı
paylar ile ilgili olarak iktisap edenin pay sahibi olarak tanınacağı, sermayeyi
esas alan ve yüzde ile ifade edilen bir iktisap üst sınırı öngörmüş ve bu üst
sınır aşılmışsa reddedebilir.
(2) Ayrıca istemde bulunmasına rağmen devralan,
payları kendi ad ve hesabına aldığını açıkça beyan etmezse, şirket, payların
pay defterine kaydını reddedebilir.
(3) Borsaya kote nama yazılı payların miras,
mirasın paylaşımı, eşler arasındaki mal rejimi hükümleri veya cebrî icra
yoluyla iktisap edilmeleri hâllerinde, devralanın pay sahibi sıfatını alması
reddedilemez.
b) Bildirme yükümü
MADDE 496- (1)
Borsaya kote edilmiş nama yazılı payların borsada satılmaları hâlinde, Merkezî
Kayıt Kuruluşu, Sermaye Piyasası Kurulunun düzenlemelerine uygun olarak
devredenin kimliğini ve satılan payların sayısını şirkete bildirir veya
şirketin bu bilgilere teknik erişimini sağlar.
c) Hakların geçişi
MADDE 497- (1)
Borsaya kote nama yazılı paylar borsada iktisap edildikleri takdirde, paylardan
kaynaklanan haklar payların devri ile birlikte devralana
geçer. Borsaya kote nama yazılı payların, borsa dışında iktisap edilmeleri
hâlinde, söz konusu haklar, pay sahipliği sıfatının şirket tarafından tanınması
için, devralanın şirkete başvuruda bulunmasıyla devralana geçer.
(2) Devralan, şirket tarafından tanınıncaya kadar,
paylardan doğan, genel kurula katılma ve oy hakkını ve oy hakkına bağlı diğer
hakları kullanamaz. Tüm diğer pay sahipliği haklarının, özellikle rüçhan
hakkının kullanılmasında, iktisap eden herhangi bir sınırlamaya tabi değildir.
(3) Şirket tarafından henüz tanınmamış bulunan
devralanlar, hakların geçmesinden sonra, oy hakkından yoksun pay sahibi olarak
pay defterine yazılır. Söz konusu paylar genel kurulda temsil edilemez.
11092
(4) Red hukuka aykırı ise şirket, mahkeme
kararının kesinleşme tarihinden itibaren, oy hakkını ve buna bağlı hakları
tanır. Şirket, kendisine herhangi bir kusurun yükletilemeyeceğini ispat
edemediği takdirde, devralanın red nedeniyle uğradığı zararı gidermekle
yükümlüdür.
d) Red süresi
MADDE 498- (1)
Şirket, devralanın, pay sahibi olarak tanınması istemini, istemi aldığı
tarihten itibaren yirmi gün içinde reddetmezse devralan, pay sahibi olarak
tanınmış sayılır.
III - Pay defteri
1. Kayıt
MADDE 499- (1)
Şirket, senede bağlanmamış pay ve nama yazılı pay senedi sahipleriyle, intifa
hakkı sahiplerini, ad, soyad, unvan ve adresleriyle, pay defterine kaydeder.
(2) Payın usulüne uygun olarak devredildiği veya
üzerinde intifa hakkı kurulduğu ispat edilmediği sürece, devralan ve intifa
hakkı sahibi pay defterine yazılamaz.
(3) Şirket, kaydın yapıldığını pay senedine
işaret eder.
(4) Şirketle ilişkilerde, sadece pay defterinde kayıtlı
bulunan kimse pay sahibi ve intifa hakkı sahibi olarak kabul edilir.
(5) Merkezî Kayıt Kuruluşu tarafından kayden
takibi yapılan nama yazılı paylara ilişkin Sermaye Piyasası Kanunu hükümleri
ile ilgili diğer düzenlemeler saklıdır.
2. Kaydın silinmesi
MADDE 500- (1)
Şirket, iktisap edenin yanlış beyanı sonucu pay defterine yapılan kaydı,
ilgililerin görüşlerini alarak silebilir. Söz konusu kişilere, silinmeye
ilişkin yazılı bilgi derhâl verilir.
3. Bedellerinin tamamı ödenmemiş nama yazılı paylar
MADDE 501- (1)
Bedeli tamamen ödenmemiş bulunan nama yazılı bir payı iktisap eden kimse, pay
defterine kaydedilmekle şirkete karşı geri kalan pay bedelini ödemekle yükümlü
olur.
(2) Şirketin kurulması veya esas sermayenin
artırılması sırasında iştirak taahhüdünde bulunan kimse, payını başkasına
devrettiği takdirde, bedelin henüz ödenmemiş olan kısmı kendisinden istenemez;
meğerki, şirketin kuruluşu veya esas sermayenin artırılması tarihinden itibaren
iki yıl içinde şirket iflas etmiş ve payı iktisap eden kimse paydan doğan
haklardan yoksun bırakılmış olsun.
(3) Payını devreden kimse ikinci fıkra hükmüne
tabi değilse, iktisap edenin pay defterine kaydedilmesiyle borçlarından
kurtulmuş olur.
İKİNCİ AYIRIM
İntifa Senetleri
A) Çıkarılması
MADDE 502- (1)
Genel kurul, esas sözleşme uyarınca veya esas sözleşmeyi değiştirerek, bedeli
kanuna uygun olarak yok edilen payların sahipleri, alacaklılar veya bunlara
benzer bir sebeple şirketle ilgili olanlar lehine intifa senetleri çıkarılmasına
karar verebilir. Bu senetlere 348 inci madde uygulanır.
(2) Kurucular için çıkarılanlar da dâhil olmak
üzere, intifa senetleri emre ve hamiline yazılı olabilir.
11093
B) Hükümleri
MADDE 503- (1)
İntifa senedi sahiplerine pay sahipliği hakları verilemez; ancak, bu kişilere,
net kâra, tasfiye sonucunda kalan tutara katılma veya yeni çıkarılacak payları
alma hakları tanınabilir.
ÜÇÜNCÜ AYIRIM
Borçlanma Senetleriyle Alma ve Değiştirme Hakkını
İçeren Menkul Kıymetler
A) Genel kurul kararıyla
MADDE 504- (1)
Her çeşidi ile tahviller, finansman bonoları, varlığa dayalı senetler, iskonto
esası üzerine düzenlenenler de dâhil, diğer borçlanma senetleri, alma ve
değiştirme hakkını haiz senetler ile her çeşit menkul kıymetler,
aksi kanunlarda öngörülmedikçe, ancak genel kurul kararı ile
çıkarılabilirler. Genel kurul bu kararı, kanunlarda farklı bir düzenleme yoksa,
421 inci maddenin üçüncü ve dördüncü fıkraları hükümlerine göre verir. Esas
sözleşme farklı bir nisap öngörebilir. Genel kurul kararının çıkarılacak menkul
kıymete ilişkin, gerekli bütün hüküm ve şartları içermesi gerekir. Genel kurul
kararını yönetim kurulu yerine getirir. Bu hükme tabi menkul kıymetler hamiline
veya emre yazılı ve itibarî değerli olabilir. İtibarî değer genel kurul ve
yetkilendirilmiş olması hâlinde yönetim kurulunca belirlenir. Borçlanma
senetlerinin bedellerinin nakit olması ve teslimi anında tamamen ödenmesi
şarttır.
B) Yönetim kurulu kararıyla
MADDE 505- (1)
Aksi kanunda öngörülmemişse, genel kurul herhangi bir menkul kıymetin
çıkarılmasını ve hükümleriyle şartlarını saptamak (…) (1)
yetkisini, en çok onbeş ay için yönetim kuruluna bırakabilir. 421 inci maddenin
üçüncü ve dördüncü fıkra hükümleri yetkilendirme kararına da uygulanır. (1)
C) Sınır
MADDE 506- (1)
504 ve 505 inci madde hükümlerine bağlı borçlanma senetlerinin toplam tutarı,
sermaye ile bilançoda yer alan yedek akçelerin toplamını aşamaz; kanunların
bilançoya konulmasına izin verdiği yeniden değerleme fonları da toplama
katılır. Kanunlardaki istisnalar saklıdır.
(2) Sermaye Piyasası Kanunu ile ilgili mevzuat
hükümleri saklıdır.
SEKİZİNCİ BÖLÜM
Kâr, Kazanç ve Tasfiye Payı
A) Kâr ve tasfiye payı hakkı
I - Genel olarak
MADDE 507- (1)
Her pay sahibi, kanun ve esas sözleşme hükümlerine göre pay sahiplerine
dağıtılması kararlaştırılmış net dönem kârına, payı oranında katılma hakkını
haizdir. Şirketin sona ermesi hâlinde her pay sahibi, esas sözleşmede sona eren
şirketin mal varlığının kullanılmasına ilişkin, başka bir hüküm bulunmadığı
takdirde, tasfiye sonucunda kalan tutara payı oranında katılır.
(2) Esas sözleşmede payların bazı türlerine
tanınan imtiyaz haklarıyla özel menfaatler saklıdır.
(3) Sermaye Piyasası Kanunu ve ilgili mevzuat
hükümleri saklıdır.
––––––––––––
(1) 26/6/2012 tarihli ve 6335
sayılı Kanunun 41 inci maddesiyle, bu fıkrada yer alan “ve bununla ilgili işlem
denetçisi seçmek” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.
11094
II - Hesaplama biçimi
MADDE 508- (1)
Esas sözleşmede aksine bir hüküm yoksa, kâr ve tasfiye payı pay sahibinin
sermaye payı için şirkete yaptığı ödemelerle orantılı olarak hesap edilir.
(2) Yıllık kâr, yıllık bilançoya göre belirlenir.
B) Kâr payı, hazırlık dönemi faizi ve kazanç payı
I - Kâr payı
MADDE 509- (1)
Sermaye için faiz ödenemez.
(2) Kâr payı ancak net dönem kârından ve serbest
yedek akçelerden dağıtılabilir.
(3) Kâr payı avansı, Sermaye Piyasası Kanununa
tabi olmayan şirketlerde, Gümrük ve
Ticaret Bakanlığının bir tebliği ile düzenlenir.
II - Hazırlık dönemi faizi
MADDE 510- (1)
İşletmenin tam bir şekilde faaliyete başlamasına kadar geçecek hazırlık dönemi
için pay sahiplerine, Türkiye Muhasebe Standartlarına uygun olmak koşuluyla,
özellikli varlık niteliğindeki yatırımların maliyetine yüklenmek üzere, belirli
bir faiz ödenmesi esas sözleşmede öngörülebilir ve bu dönemle sınırlı olmak
üzere, faiz ödemelerinin en geç ne zamana kadar süreceği belirtilir.
(2) İşletme yeni paylar çıkarılarak
genişletilecek olursa, sermayenin artırılmasına dair olan kararda, yeni pay
sahiplerine, özellikli varlık niteliğindeki yatırımların maliyetine yüklenmek
üzere, belirli bir süreyle en geç yeni yatırımın işletmeye alındığı güne kadar
faiz ödenmesi kabul olunabilir.
III - Kazanç payları
MADDE 511- (1)
Yönetim kurulu üyelerine kazanç payları, sadece net kârdan ve ancak kanuni
yedek akçe için belirli ayrım yapıldıktan ve pay sahiplerine ödenmiş sermayenin
yüzde beşi oranında veya esas sözleşmede öngörülen daha yüksek bir oranda kâr
payı dağıtıldıktan sonra verilebilir.
C) Geri alma hakkı
I - Kötüniyet hâlinde
MADDE 512- (1)
Haksız yere ve kötüniyetle kâr payı veya hazırlık dönemi faizi alan pay
sahipleri, bunları geri vermekle yükümlüdür. Yönetim kurulu üyelerinin kazanç
payları hakkında da aynı hüküm uygulanır.
(2) Geri alma hakkı, paranın alındığı tarihten
itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
II - Şirketin iflası hâlinde
MADDE 513- (1)
Şirketin iflası hâlinde, yönetim kurulu üyeleri şirket alacaklılarına karşı,
iflasın açılmasından önceki son üç yıl içinde kazanç payı veya başka bir ad
altında hizmetlerine karşılık olarak aldıkları ve fakat uygun ücreti aşan ve
bilanço uygun bir ücret miktarına göre tedbirli bir tarzda düzenlenmiş olsaydı
ödenmemesi gereken paraları geri vermekle yükümlüdürler.
(2) Sebepsiz zenginleşmeye ilişkin hükümler gereğince
alınması mümkün olmayan paraların geri verilmesi yükümlülüğü yoktur.
(3) Mahkeme, hâlin bütün gereklerini göz önünde
bulundurarak takdir hakkını kullanır.
11095
DOKUZUNCU BÖLÜM
Şirketin Finansal Tabloları, Yedek Akçeler
A) Anonim şirketlerin finansal tabloları ve yönetim
kurulunun yıllık faaliyet raporu
I - Hazırlama yükümü
MADDE 514- (1)
Yönetim kurulu, geçmiş hesap dönemine ait, Türkiye Muhasebe Standartlarında
öngörülmüş bulunan finansal tablolarını, eklerini ve yönetim kurulunun yıllık
faaliyet raporunu, bilanço gününü izleyen hesap döneminin ilk üç ayı içinde
hazırlar ve genel kurula sunar.
II - Dürüst resim ilkesi
MADDE 515- (1)
Anonim şirketlerin finansal tabloları, Türkiye Muhasebe Standartlarına göre
şirketin malvarlığını, borç ve yükümlülüklerini, öz
kaynaklarını ve faaliyet sonuçlarını tam, anlaşılabilir, karşılaştırılabilir,
ihtiyaçlara ve işletmenin niteliğine uygun bir şekilde; şeffaf ve güvenilir
olarak; gerçeği dürüst, aynen ve aslına sadık surette yansıtacak şekilde
çıkarılır.
III - Yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu
MADDE 516- (1)
Yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu, şirketin, o yıla ait faaliyetlerinin
akışı ile her yönüyle finansal durumunu, doğru, eksiksiz, dolambaçsız, gerçeğe
uygun ve dürüst bir şekilde yansıtır. Bu raporda finansal durum, finansal
tablolara göre değerlendirilir. Raporda ayrıca, şirketin gelişmesine ve
karşılaşması muhtemel risklere de açıkça işaret olunur. Bu konulara ilişkin
yönetim kurulunun değerlendirmesi de raporda yer alır.
(2) Yönetim kurulunun faaliyet raporu ayrıca aşağıdaki
hususları da içermelidir:
a) Faaliyet yılının sona ermesinden sonra şirkette
meydana gelen ve özel önem taşıyan olaylar.
b) Şirketin araştırma ve geliştirme çalışmaları.
c) Yönetim kurulu üyeleri ile üst düzey yöneticilere
ödenen ücret, prim, ikramiye gibi mali menfaatler, ödenekler, yolculuk,
konaklama ve temsil giderleri, ayni ve nakdî imkânlar, sigortalar ve benzeri
teminatlar.
(3) Hem anonim şirketler hem de şirketler topluluğu
bakımından, yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporunun zorunlu asgari içeriği,
ayrıntılı olarak Gümrük ve
Ticaret Bakanlığı
tarafından bir yönetmelikle düzenlenir.
B) Şirketler topluluğunun finansal tabloları ve yıllık
faaliyet raporu
I - Uygulanacak muhasebe standartları
MADDE 517- (1)
Konsolide finansal tabloları hazırlamakla yükümlü işletmeler ile konsolidasyon
kapsamına giren işletmelerin belirlenmesinde ve ilgili diğer konularda Türkiye
Muhasebe Standartları geçerlidir.
(2) Konsolide finansal tablolar 515 inci maddede
öngörülen esas ve ilkelere göre çıkarılır.
II – Yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu
MADDE 518- (1)
Topluluğa ilişkin yıllık faaliyet raporu ana şirketin yönetim kurulu
tarafından 516 ncı maddeye göre düzenlenir.
C) Yedek akçeler
I - Kanuni yedek akçe
1. Genel kanuni yedek akçe
MADDE 519- (1)
Yıllık kârın yüzde beşi, ödenmiş sermayenin yüzde yirmisine ulaşıncaya
kadar genel kanuni yedek akçeye ayrılır.
11096
(2) Birinci fıkradaki sınıra ulaşıldıktan sonra da;
a) Yeni payların çıkarılması dolayısıyla sağlanan
primin, çıkarılma giderleri, itfa karşılıkları ve hayır amaçlı ödemeler için
kullanılmamış bulunan kısmı,
b) Iskat sebebiyle iptal edilen pay senetlerinin bedeli
için ödenmiş olan tutardan, bunların yerine verilecek yeni senetlerin çıkarılma
giderlerinin düşülmesinden sonra kalan kısmı,
c) Pay sahiplerine yüzde beş oranında kâr payı
ödendikten sonra, kârdan pay alacak kişilere dağıtılacak toplam tutarın yüzde
onu,
genel kanuni yedek akçeye eklenir.
(3) Genel kanuni yedek akçe sermayenin veya çıkarılmış
sermayenin yarısını aşmadığı takdirde, sadece zararların kapatılmasına, işlerin
iyi gitmediği zamanlarda işletmeyi devam ettirmeye veya işsizliğin önüne
geçmeye ve sonuçlarını hafifletmeye elverişli önlemler alınması için
kullanılabilir.
(4) İkinci fıkranın (c) bendi ve üçüncü fıkra
hükümleri, başlıca amacı başka işletmelere katılmaktan ibaret olan holding
şirketler hakkında uygulanmaz.
(5) Özel kanunlara tabi olan anonim şirketlerin yedek
akçelerine ilişkin hükümler saklıdır.
2. Şirketin iktisap ettiği kendi pay senetleri için
ayrılan yedek akçe ve yeniden değerleme fonları
MADDE 520- (1)
Şirket, iktisap ettiği kendi payları için iktisap değerlerini karşılayan
tutarda yedek akçe ayırır. Bu yedek akçeler, anılan paylar devredildikleri veya
yok edildikleri takdirde iktisap değerlerini karşılayan tutarda çözülebilirler.
(2) Yeniden değerleme fonu ile ilgili mevzuat uyarınca
pasifte yer alan diğer fonlar, sermayeye dönüştürüldükleri ve yeniden
değerlendirilen aktifler amorti edildikleri veya devredildikleri takdirde
çözülebilirler.
II - Şirketin isteği ile ayırdığı yedek akçe
1. Genel olarak
MADDE 521- (1)
Yedek akçeye yıllık kârın yüzde beşinden fazla bir tutarın ayrılacağı ve yedek
akçenin ödenmiş sermayenin yüzde yirmisini aşabileceği hakkında esas sözleşmeye
hüküm konabilir. Esas sözleşme ile başka yedek akçe ayrılması da öngörülebilir
ve bunların özgülenme amacıyla harcanma yolları ve şartları belirlenebilir.
2. Çalışanlar ve işçiler lehine yardım akçesi
MADDE 522- (1)
Esas sözleşmede şirketin yöneticileri, çalışanları ve işçileri için yardım
kuruluşları kurulması veya bunların sürdürülebilmesi amacıyla veya bu amacı
taşıyan kamu tüzel kişilerine verilmek üzere yedek akçe ayrılabilir.
(2) Yardım amacına özgülenen yedek akçelerin ve diğer
malların şirketten ayrılması suretiyle bir vakıf veya kooperatif kurulması zorunludur.
Vakıf senedinde, vakıf malvarlığının şirkete karşı bir alacaktan ibaret olacağı
da öngörülebilir.
(3) Şirketin bu amaca özgülediği yedek akçeden başka,
yöneticilerden, çalışanlardan ve işçilerden aidat alınmışsa, iş ilişkisinin
sonunda, vakıf senedine göre yapılan ayrımdan yararlanamadıkları takdirde
çalışanlara ve işçilere hiç değilse ödedikleri tutarlar ödeme tarihinden
itibaren kanuni faiziyle birlikte geri verilir.
11097
III - Kâr payı ile yedek akçeler arasında ilgi
MADDE 523- (1)
Kanuni ve esas sözleşmede öngörülen isteğe bağlı yedek akçeler ayrılmadıkça
pay sahiplerine dağıtılacak kâr payı belirlenemez.
(2) Genel kurul;
a) Aktiflerin yeniden sağlanabilmesi için gerekliyse,
b) Bütün pay sahiplerinin menfaatleri dikkate
alındığında, şirketin sürekli gelişimi ve olabildiğince kararlı kâr payı
dağıtımı yönünden haklı görülüyorsa,
Kanunda ve esas sözleşmede öngörülenlerden başka yedek
akçe ayrılmasına da karar verebilir.
(3) Esas sözleşmede hüküm bulunmasa bile, genel kurul,
şirketin işçileri için yardım sandıkları ve diğer yardım örgütleri kurulması
veya bunların sürdürülebilmesi amacıyla veya diğer yardım ve hayır amaçlarına
hizmet etmek üzere, bilanço kârından yedek akçe ayırabilir.
D) Çeşitli hükümler
I - İlan
MADDE 524- (Mülga: 26/6/2012-6335/43 md.)
II - Yabancı şirketlerin Türkiye şubeleri
MADDE 525- (Mülga: 26/6/2012-6335/43 md.)
III - Özet finansal tabloları
MADDE 526- (Mülga: 26/6/2012-6335/43 md.)
IV - Sır saklama yükümü
MADDE 527- (1)
404 üncü madde hükmü saklı kalmak üzere, görevi dolayısıyla
incelemesine sunulan defter ve belgeleri inceleyenlerin, elde ettikleri veya
verilen bilgilerden öğrendikleri iş ve işletme sırlarını açıklamaları yasaktır.
Aksi hâlde şirketin maddi ve manevi zararını tazmin ederler.
(2) Ceza mevzuatının, suç ihbarına ilişkin
hükümleri saklıdır.
E) Özel hükümler
MADDE 528- (Değişik: 26/6/2012-6335/26 md.)
(1) Bankalar ile diğer kredi kurumlarının, finansal kiralama ve faktöring gibi finansal şirketlerin, sigorta ve reasürans şirketlerinin, Sermaye Piyasası Kanunu kapsamındaki tüm kurumların finansal tabloları ile konsolide finansal tablolarına ilişkin olarak Türkiye Muhasebe Standartlarında ve Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunca belirlenmiş idari düzenlemelerde hüküm bulunmayan hâllerde, söz konusu alanları düzenlemek ve denetlemek üzere kurulan kurum, kurul ve kuruluşların özel kanunlarında yer alan hükümler uygulanır.
11098
(2) Türkiye Muhasebe Standartlarında, Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunca belirlenmiş finansal tablolara ilişkin idari düzenlemelerde ve özel kanunlarda hüküm bulunmayan hâllerde bu Kanun hükümleri uygulanır.
(3) Kooperatiflerin finansal tabloları ile konsolide finansal tablolarına ilişkin özel hükümler saklıdır.
ONUNCU BÖLÜM
Sona Erme ve Tasfiye
A) Sona erme
I - Sona erme sebepleri
1. Genel olarak
MADDE 529- (1)
Anonim şirket;
a) Sürenin sona ermesine rağmen işlere fiilen devam
etmek suretiyle belirsiz süreli hâle gelmemişse, esas sözleşmede öngörülen
sürenin sona ermesiyle,
b) İşletme konusunun gerçekleşmesiyle veya
gerçekleşmesinin imkânsız hâle gelmesiyle,
c) Esas sözleşmede öngörülmüş herhangi bir sona erme
sebebinin gerçekleşmesiyle,
d) 421 inci maddenin üçüncü ve dördüncü fıkralarına
uygun olarak alınan genel kurul kararıyla,
e) İflasına karar verilmesiyle,
f) Kanunlarda öngörülen diğer hâllerde,
sona erer.
2. Özel hâller
a) Organların eksikliği
MADDE 530- (1)
Uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli olan organlarından biri mevcut
değilse veya genel kurul toplanamıyorsa, pay sahipleri, şirket alacaklıları
veya Gümrük ve Ticaret Bakanlığının istemi üzerine, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki
asliye ticaret mahkemesi, yönetim kurulunu da dinleyerek şirketin durumunu
kanuna uygun hâle getirmesi için bir süre belirler. Bu süre içinde durum düzeltilmezse,
mahkeme şirketin feshine karar verir.
(2) Dava açıldığında mahkeme, taraflardan
birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alabilir.
b) Haklı sebeplerle fesih
MADDE 531- (1)
Haklı sebeplerin varlığında, sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde
yirmide birini temsil eden payların sahipleri, şirketin merkezinin bulunduğu
yerdeki asliye ticaret mahkemesinden şirketin feshine karar verilmesini
isteyebilirler. Mahkeme, fesih yerine, davacı pay sahiplerine, paylarının karar
tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin
şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir
çözüme karar verebilir.
II - Hükümleri
1. Tescil ve ilan
MADDE 532- (1)
Sona erme, iflastan ve mahkeme kararından başka bir sebepten ileri
gelmişse, yönetim kurulunca ticaret siciline tescil ve ilan ettirilir.
2. Sonuçlar
MADDE 533- (1)
Sona eren şirket tasfiye hâline girer; Kanundaki istisnalar saklıdır.
(2) Tasfiye hâlindeki şirket, pay sahipleriyle
olan ilişkileri de dâhil, tasfiye sonuna kadar tüzel kişiliğini korur ve
ticaret unvanını “tasfiye hâlinde” ibaresi eklenmiş olarak kullanır. Bu hâlde
organlarının yetkileri tasfiye amacıyla sınırlıdır.
11099
III - İflas hâlinde tasfiye
MADDE 534- (1)
İflas hâlinde tasfiye, iflas idaresi tarafından İcra ve İflas Kanunu
hükümlerine göre yapılır. Şirket organları temsil yetkilerini, ancak şirketin
iflas idaresi tarafından temsil edilmediği hususlar için korurlar.
IV - Şirket organlarının durumu
MADDE 535- (1)
Şirket tasfiye hâline girince, organların görev ve yetkileri, tasfiyenin
yapılabilmesi için zorunlu olan, ancak nitelikleri gereği tasfiye memurlarınca
yapılamayan işlemlere özgülenir.
(2) Tasfiye işlerinin gereklerinden olan
hususlar hakkında karar vermek üzere genel kurul tasfiye memurları tarafından
toplantıya çağrılır.
B) Tasfiye
I - Tasfiye memurları
1. Atama
MADDE 536- (1)
Esas sözleşme veya genel kurul kararıyla ayrıca tasfiye memuru atanmadığı
takdirde, tasfiye, yönetim kurulu tarafından yapılır. Tasfiye memurları pay
sahiplerinden veya üçüncü kişilerden olabilir. Tasfiye ile görevlendirilenler
esas sözleşmede veya atama kararında aksi öngörülmemişse olağan ücrete hak
kazanırlar.
(2) Yönetim kurulu, tasfiye memurlarını ticaret
siciline tescil ve ilan ettirir. Tasfiye işlerinin yönetim kurulunca yapılması
hâlinde de bu hüküm uygulanır.
(3) Şirketin feshine mahkemenin karar verdiği
hâllerde tasfiye memuru mahkemece atanır.
(4) Temsile yetkili tasfiye memurlarından en az
birinin Türk vatandaşı olması ve yerleşim yerinin Türkiye’de bulunması şarttır.
2. Görevden alma
MADDE 537- (1)
Esas sözleşme veya genel kurul kararıyla atanmış tasfiye memurları ve bu
görevi yerine getiren yönetim kurulu üyeleri, genel kurul tarafından her zaman
görevden alınabilir ve yerlerine yenileri atanabilir.
(2) Pay sahiplerinden birinin istemiyle ve haklı
sebeplerin varlığında, mahkeme de tasfiyeye memur kişileri görevden alabilir ve
yerlerine yenilerini atayabilir. Bu yolla atanan tasfiye memurları, mahkeme
kararına dayanılarak tescil ve ilan olunurlar.
(3) Şirketi temsile yetkili tasfiye
memurlarından hiçbiri Türk vatandaşı değilse ve hiçbirinin Türkiye’de yerleşim
yeri bulunmuyorsa, mahkeme pay sahiplerinden veya alacaklılardan birinin veya Gümrük ve Ticaret Bakanlığının istemiyle, söz konusu şarta uygun birini tasfiye
memuru olarak atar.
3. Aktifleri satma yetkisi
MADDE 538- (1)
Genel kurul aksini kararlaştırmamışsa, tasfiye memurları şirketin
aktiflerini pazarlık yoluyla da satabilirler.
(2) Önemli miktarda aktiflerin toptan satılabilmesi
için genel kurulun kararı gereklidir. Bu karar hakkında 421 inci maddenin
üçüncü ve dördüncü fıkraları uygulanır.
4. Yetkilerin sınırlandırılması ve genişletilmesi
MADDE 539- (1)
Tasfiye memurlarına Kanunla tanınmış yetkiler devredilemez; ancak, belirli
uygulama işlemlerinin yapılabilmesi için, tasfiye memurlarından biri diğerine
veya üçüncü bir kişiye temsil yetkisi verebilir.
11100
(2) Tasfiye memurlarının üçüncü kişilerle
tasfiye amacı dışında yaptığı işlemler şirketi bağlar; meğerki, üçüncü kişinin
işlemin tasfiye amacının dışında olduğunu bildiği veya hâlin gereğinden
bilmemesinin mümkün olamayacağı ispat edilsin. Tasfiyenin sadece tescil ve ilan
edilmesi, bu hususun ispatı için yeterli delil değildir.
(3) Tasfiye memurları birden fazla ise, aksi
genel kurul kararında veya esas sözleşmede öngörülmemişse, şirketin
bağlanabilmesi için imzaya yetkili iki
tasfiye memurunun şirket unvanı altında imza atması gereklidir. Tasfiye
hâlindeki şirketi tasfiye ile ilgili konularda mahkemelerde ve dış ilişkide
tasfiye memurları temsil eder.
(4) Tasfiye memurunun görevini yerine getirdiği
sırada işlediği haksız fiilden şirket de sorumludur.
II - Tasfiye işleri
1. İlk envanter ve bilanço
MADDE 540- (1)
Tasfiye memurları görevlerine başlar başlamaz, şirketin tasfiyenin
başlangıcındaki durumunu incelerler; gerekirse şirket mallarına değer biçmek
için uzmanlara başvurarak, şirketin malvarlığına ilişkin durumu ile finansal
durumunu gösteren bir envanter ile bilanço düzenler ve genel kurulun onayına
sunarlar.
(2) Envanter ve bilançonun onaylanmasından
sonra, tasfiye memurları şirketin envanterde yazılı bütün malları ile
belgelerine ve defterlerine el koyarlar.
2. Alacaklıların çağrılması ve korunması
MADDE 541- (1)
Alacaklı oldukları şirket defterlerinden veya diğer belgelerden anlaşılan
ve yerleşim yerleri bilinen kişiler taahhütlü mektupla, diğer alacaklılar
Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ve şirketin internet sitesinde ve
aynı zamanda esas sözleşmede öngörüldüğü şekilde, birer hafta arayla yapılacak
üç ilanla şirketin sona ermiş bulunduğu konusunda bilgilendirilirler ve
alacaklarını tasfiye memurlarına bildirmeye çağrılırlar.
(2) Alacaklı oldukları bilinenler, bildirimde
bulunmazlarsa alacaklarının tutarı Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca
belirlenecek bir bankaya depo edilir.
(3) Şirketin, henüz muaccel olmayan veya
hakkında uyuşmazlık bulunan borçlarını karşılayacak tutarda para notere depo
edilir; meğerki, bu gibi borçlar yeterli bir şekilde teminat altına alınmış
veya şirket varlığının pay sahipleri arasında paylaşımı bu borçların ödenmesi
şartına bağlanmış olsun.
(4) Yukarıdaki fıkralarda yazılı hükümlere
aykırı hareket eden tasfiye memurları haksız olarak ödedikleri paralardan
dolayı 553 üncü madde uyarınca sorumludur.
3. Diğer tasfiye işleri
MADDE 542- (1)
Tasfiye memurları;
a) Şirketin süregelen işlemlerini tamamlamak, gereğinde
pay bedellerinin henüz ödenmemiş olan kısımlarını tahsil etmek, aktifleri
paraya çevirmek ve şirket borçlarının, ilk tasfiye bilançosundan ve
alacaklılara yapılan çağrı sonucunda anlaşılan duruma göre, şirket varlığından
fazla olmadığı saptanmışsa, bu borçları ödemekle yükümlüdürler.
b) Tasfiyenin gerektirmediği yeni bir işlem yapamazlar.
c) Şirket borçları şirket varlığından fazla olduğu
takdirde durumu derhâl şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret
mahkemesine bildirirler; mahkeme iflasın açılmasına karar verir.
11101
d) Tasfiyenin uzun sürmesi hâlinde, her yıl sonu için
tasfiyeye ilişkin finansal tabloları ve tasfiye sonunda da kesin bilançoyu
düzenleyerek genel kurula sunarlar.
e) Şirketin bütün mal ve haklarının korunması için
düzenli ve görevinin bilincinde bir yönetici gibi gereken önlemleri alır ve
tasfiyeyi mümkün olan en kısa sürede bitirirler.
f) Tasfiye işlemlerinin düzenli yürütülmesi ve
güvenliği için gereken defterleri tutarlar.
g) Tasfiye sırasında elde edilen paralardan şirketin
süregelen harcamaları için gerekli olan para dışında kalan paraları, bir
bankaya şirket adına yatırırlar.
h) Vadesi gelmemiş borçları, Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankasınca kısa vadeli kredilere uygulanan oran üzerinden iskonto ederek derhâl
öderler. Alacaklılar bu ödemeyi kabul etmek zorundadır. Kanun gereği iskonto
edilmesi mümkün olmayan alacaklar bu hükümden müstesnadır.
i) Pay sahiplerine tasfiye işlerinin durumu hakkında bilgi
ve istedikleri takdirde bu konuda imzalı belge verirler.
4. Tasfiye sonucu dağıtma
MADDE 543- (1)
Tasfiye hâlinde bulunan şirketin borçları ödendikten ve pay bedelleri geri
verildikten sonra kalan varlığı, esas sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa pay
sahipleri arasında, ödedikleri sermayeler ve imtiyaz hakları oranında
dağıtılır. Tasfiye payında imtiyazın varlığı hâlinde esas sözleşmedeki
düzenleme uygulanır.
(2) Alacaklılara üçüncü kez yapılan çağrı
tarihinden itibaren altı ay geçmedikçe kalan varlık dağıtılamaz. Şu kadar ki,
hâl ve duruma göre alacaklılar için bir tehlike mevcut olmadığı takdirde
mahkeme altı ay geçmeden de dağıtmaya izin verebilir. (1)
(3) Esas sözleşme ve genel kurul kararında
aksine hüküm bulunmadıkça, dağıtma para olarak yapılır.
5. Defterlerin saklanması
MADDE 544- (1)
Tasfiyenin sonunda defterler ve tasfiyeye ilişkin olanlar da dâhil,
belgeler 82 nci madde uyarınca saklanır.
III - Şirket unvanının sicilden silinmesi
MADDE 545- (1)
Tasfiyenin sona ermesi üzerine şirkete ait ticaret unvanının sicilden
silinmesi tasfiye memurları tarafından sicil müdürlüğünden istenir. İstem
üzerine silinme tescil ve ilan edilir.
(2) (Ek
fıkra: 15/7/2016-6728/69 md.) Bu Kanun
hükümlerine göre tasfiye olunan şirketlerde, 2004 sayılı Kanunun 44 üncü ve
337/a maddesi hükümleri uygulanmaz.
IV - Uygulanacak diğer hükümler
MADDE 546- (1)
Pay sahipleri ile tasfiye memuru veya memurları arasındaki uyuşmazlıkların
çözümü basit yargılama usulüne tabidir. Mahkeme, gerekli görürse tasfiye
memurlarıyla ilgili pay sahiplerini dinleyerek, kararını otuz gün içinde verir.
(2) Tasfiye memurlarının sorumluluğu hakkında
553 üncü madde hükmü uygulanır.
(3) Tasfiyeye ilişkin genel kurul kararları 418
inci madde uyarınca alınır.
C) Ek tasfiye
MADDE 547- (1)
Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu
olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu
üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu
yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya
kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler.
________________
(1) 15/7/2016
tarihli ve 6728 sayılı Kanunun 68 inci maddesi ile bu fıkrada yer alan “bir
yıl” ibareleri “altı ay” şeklinde değiştirilmiştir.
11102
(2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat
getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu
işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç
kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir.
D) Tasfiyeden dönülmesi
MADDE 548- (1)
Şirket sürenin dolmasıyla veya genel kurul kararıyla sona ermiş ise, pay
sahipleri arasında şirket malvarlığının dağıtımına başlanılmış olmadıkça, genel
kurul şirketin devam etmesini kararlaştırabilir. Devam kararının sermayenin en
az yüzde altmışının oyu ile alınması gerekir. Esas sözleşme ile bu nisap
ağırlaştırılabilir ve başkaca önlemler öngörülebilir. Tasfiyeden dönülmesine
ilişkin genel kurul kararını tasfiye memuru tescil ve ilan ettirir.
(2) Şirket, iflasın açılmasıyla sona ermiş olmasına
rağmen iflas kaldırılmışsa veya iflas, konkordatonun uygulanmasıyla sona
ermişse şirket devam eder.
(3) Tasfiye memuru iflasın kaldırıldığına
ilişkin kararı ticaret siciline tescil ettirir. Tescil istemine, pay
bedellerinin ve tasfiye paylarının pay sahipleri arasında dağıtılmasına
başlanmadığına ilişkin belge de eklenir.
ONBİRİNCİ BÖLÜM
Hukuki Sorumluluk
A) Sorumluluk hâlleri
I - Belgelerin ve beyanların kanuna aykırı olması
MADDE 549- (1)
Şirketin kuruluşu, sermayesinin artırılması ve azaltılması ile birleşme,
bölünme, tür değiştirme ve menkul kıymet çıkarma gibi işlemlerle ilgili
belgelerin, izahnamelerin, taahhütlerin, beyanların ve garantilerin yanlış,
hileli, sahte, gerçeğe aykırı olmasından, gerçeğin saklanmış bulunmasından ve
diğer kanuna aykırılıklardan doğan zararlardan, belgeleri düzenleyenler veya
beyanları yapanlar ile kusurlarının varlığı hâlinde bunlara katılanlar
sorumludur.
II - Sermaye hakkında yanlış beyanlar ve ödeme
yetersizliğinin bilinmesi
MADDE 550- (1)
Sermaye tamamıyla taahhüt olunmamış veya karşılığı kanun veya esas sözleşme
hükümleri gereğince ödenmemişken, taahhüt edilmiş veya ödenmiş gibi gösterenler
ile kusurlu olmaları şartıyla, şirket yetkilileri, bu payları üstlenmiş kabul
edilirler ve payların karşılıkları ile zararı faiziyle birlikte müteselsilen
öderler.
(2) Sermaye taahhüdünde bulunanların ödeme
yeterliliğinin bulunmadığını bilen ve buna onay verenler, söz konusu borcun
ödenmemesinden doğan zarardan sorumludurlar.
III - Değer biçilmesinde yolsuzluk
MADDE 551- (1)
Ayni sermayenin veya devralınacak işletme ile ayınların değerlemesinde
emsaline oranla yüksek fiyat
biçenler, işletme ve aynın niteliğini
veya durumunu farklı gösterenler ya da başka bir şekilde yolsuzluk
yapanlar, bundan doğan zarardan sorumludur.
IV - Halktan para toplamak
MADDE 552- (Değişik: 26/6/2012-6335/27 md.)
(1) Sermaye
Piyasası Kanunu hükümleri saklı kalmak kaydıyla, bir şirket kurmak
veya şirketin sermayesini artırmak
amacıyla yahut vaadiyle halka her türlü yoldan çağrıda
bulunularak para toplanması yasaktır.
11103
V - Kurucuların, yönetim kurulu üyelerinin,
yöneticilerin ve tasfiye
memurlarının sorumluluğu
MADDE 553- (1)
Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları,
kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, (…) (2) hem
şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri
zarardan sorumludurlar. (1)(2)
(2) Kanundan veya esas sözleşmeden doğan bir
görevi veya yetkiyi, kanuna dayanarak, başkasına devreden organlar veya
kişiler, bu görev ve yetkileri devralan kişilerin seçiminde makul derecede özen
göstermediklerinin ispat edilmesi hâli hariç, bu kişilerin fiil ve
kararlarından sorumlu olmazlar.
(3) Hiç kimse kontrolü dışında kalan, kanuna
veya esas sözleşmeye aykırılıklar veya yolsuzluklar sebebiyle sorumlu
tutulamaz; bu sorumlu olmama durumu gözetim ve özen yükümü gerekçe gösterilerek
geçersiz kılınamaz.
VI – Denetçinin sorumluluğu (3)
MADDE 554- (Değişik:
26/6/2012-6335/29 md.)
(1) Şirketin ve şirketler topluluğunun yılsonu ve konsolide finansal tablolarını, raporlarını, hesaplarını denetleyen denetçi ve özel denetçiler; kanuni görevlerinin
yerine getirilmesinde kusurlu hareket ettikleri takdirde, hem şirkete hem de pay sahipleri ile şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarar dolayısıyla sorumludur.
B) Şirketin zararı
I - Genel olarak
MADDE 555- (1)
Şirketin uğradığı zararın tazminini, şirket ve her bir pay sahibi
isteyebilir. Pay sahipleri tazminatın ancak şirkete ödenmesini isteyebilirler.
(2) Pay sahibinin açtığı davayı hukuki ve maddi
sebepler haklı gösterdiği takdirde, mahkeme, dava giderleriyle avukatlık
ücretini, bu giderler davalıya yükletilemediği hâllerde, davacı pay sahibiyle
şirket arasında, hakkaniyete göre paylaştırır.
II - İflas hâlinde
MADDE 556- (1)
Zarara uğrayan şirketin iflası hâlinde, tazminatın şirkete ödenmesini
isteme hakkını şirket alacaklıları da haizdir. Ancak, pay sahiplerinin ve
şirket alacaklılarının istemleri önce iflas idaresince ileri sürülür.
–––––––––––––––––
(1) 26/6/2012 tarihli ve 6335 sayılı Kanunun 28
inci maddesiyle, bu fıkrada yer alan “yükümlülüklerini” ibaresinden sonra
gelmek üzere “kusurlarıyla” ibaresi eklenmiş ve metne işlenmiştir.
(2) 26/6/2012 tarihli ve 6335
sayılı Kanunun 41 inci maddesiyle, bu fıkrada yer alan “kusurlarının
bulunmadığını ispatlamadıkça,” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.
(3) Bu madde başlığı “VI - Denetçinin ve işlem denetçilerinin sorumluluğu” iken, 26/6/2012
tarihli ve 6335 sayılı Kanunun 29 uncu maddesiyle metne işlendiği şekilde
değiştirilmiştir.
11104
(2) İflas idaresi birinci fıkrada öngörülen
davayı açmadığı takdirde, her pay sahibi veya şirket alacaklısı mezkûr davayı
ikame edebilir. Elde edilen hasıla, İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre, önce
dava açan alacaklıların alacaklarının ödenmesine tahsis olunur; bakiye, sermaye
payları oranında davacı pay sahiplerine ödenir; artan iflas masasına verilir.
(3) Şirketin istemlerinin devrine ilişkin İcra
ve İflas Kanununun 245 inci maddesi hükmü saklıdır.
III - Teselsül ve başvuru
MADDE 557- (1)
Birden çok kişinin aynı zararı tazminle yükümlü olmaları hâlinde, bunlardan
her biri, kusuruna ve durumun gereklerine göre, zarar şahsen kendisine
yükletilebildiği ölçüde, bu zarardan diğerleriyle birlikte müteselsilen sorumlu
olur.
(2) Davacı birden çok sorumlu kişiyi zararın
tamamı için birlikte dava edebilir ve hâkimin aynı davada her bir davalının
tazminat borcunu belirlemesini isteyebilir.
(3) Birden çok sorumlu arasındaki başvuru,
durumun bütün gerekleri dikkate alınarak hâkim tarafından belirlenir.
IV - İbra
1. İbranın etkisi
MADDE 558- (1)
İbra kararı genel kurul kararıyla kaldırılamaz. 445 inci madde hükmü
saklıdır.
(2) Şirket genel kurulunun, sorumluluktan ibraya
ilişkin kararı, ibranın kapsadığı açıklanan maddi olaylara ilişkin olarak,
şirketin, ibraya olumlu oy veren ve ibra kararını bilerek payı iktisap etmiş
olan pay sahiplerinin dava hakkını kaldırır. Diğer pay sahiplerinin dava
hakları ibra tarihinden itibaren altı ay geçmesiyle düşer.
2. Kuruluş ve sermaye artırımında ibra
MADDE 559- (1)
Kurucuların, yönetim kurulu üyelerinin, denetçilerin, şirketin kuruluşundan
ve sermaye artırımından doğan sorumlulukları, şirketin tescili tarihinden
itibaren dört yıl geçmedikçe sulh ve ibra yoluyla kaldırılamaz. Bu sürenin
geçmesinden sonra da sulh ve ibra ancak genel
kurulun onayıyla geçerlilik kazanır. Bununla
beraber, esas sermayenin onda birini, halka açık şirketlerde
yirmide birini temsil eden pay sahipleri sulh ve ibranın onaylanmasına karşı
iseler, sulh ve ibra genel kurulca onaylanmaz.
V - Zamanaşımı
MADDE 560- (1)
Sorumlu olanlara karşı tazminat istemek hakkı, davacının zararı ve
sorumluyu öğrendiği tarihten itibaren iki ve her hâlde zararı doğuran fiilin
meydana geldiği günden itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Şu kadar
ki, bu fiil cezayı gerektirip, Türk Ceza Kanununa göre daha uzun dava
zamanaşımına tabi bulunuyorsa, tazminat davasına da bu zamanaşımı uygulanır.
VI - Yetkili mahkeme
MADDE 561- (1)
Sorumlular aleyhinde şirketin merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret
mahkemesinde dava açılabilir.
11105
ONİKİNCİ BÖLÜM
Cezai Sorumluluk
A) Suçlar ve cezalar
MADDE 562-
(Değişik: 26/6/2012-6335/30 md.)
(1) Bu Kanunun;
a) 64 üncü maddesinin birinci fıkrasının ikinci veya üçüncü cümlesindeki yükümlülükleri yerine getirmeyenler,
b) 64 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca belgelerin kopyasını sağlamayanlar,
c) 64 üncü maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca gerekli onayları yaptırmayanlar,
d) 65 inci maddesine uygun olarak
defterlerini tutmayanlar,
e) 66 ncı maddesindeki usule aykırı olarak envanter çıkaranlar,
f) 86 ncı maddesine göre belgeleri ibraz etmeyenler,
dörtbin Türk Lirası idari para cezasıyla cezalandırılır.
(2) 88 inci maddeye aykırı hareket edenler dörtbin Türk Lirası idari para cezasıyla cezalandırılır.
(3) 199 uncu maddenin birinci ve dördüncü fıkralarına aykırı hareket edenler ikiyüz günden az olmamak üzere adli para cezasıyla cezalandırılır.
(4) Bu Kanun hükümlerine göre tutulmakla veya muhafaza edilmekle yükümlü olunan defter, kayıt ve belgeler ile bunlara ilişkin bilgileri, denetime tabi tutulan gerçek veya tüzel kişiye ait olup olmadığına bakılmaksızın, 210 uncu maddenin birinci fıkrasına göre denetime yetkili olanlarca istenmesine rağmen vermeyenler veya eksik verenler ya da bu
denetim elemanlarının görevlerini yapmalarını engelleyenler, fiilleri daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde üçyüz günden az olmamak üzere adli para cezasıyla cezalandırılır.
(5) Bu Kanunun;
a) (Mülga: 15/7/2016-6728/73 md.)
b) 358 inci maddesine aykırı olarak pay sahiplerine borç verenler,
c) 395 inci maddesinin ikinci fıkrasının birinci veya ikinci cümlesi hükümlerini ihlal edenler,
üçyüz günden az olmamak üzere adli para cezasıyla cezalandırılır.
(6) Ticari defterlerin mevcut olmaması veya hiçbir kayıt içermemesi yahut bu Kanuna uygun saklanmaması hâllerinde, sorumlular üçyüz günden az olmamak üzere adli para cezasıyla cezalandırılır.
(7) 527 nci maddeye aykırı hareket edenler, Türk Ceza Kanununun 239 uncu maddesi hükümlerine göre cezalandırılır.
(8) 549 uncu maddede belirtilen belgeleri
sahte olarak düzenleyenler
ile ticari defterlere kasıtlı olarak gerçeğe aykırı kayıt yapanlar bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.
(9) 550 nci maddeye aykırı hareket edenler üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezasıyla cezalandırılır.
(10) 551 inci maddeye aykırı hareket edenler doksan günden az olmamak üzere adli para cezasıyla cezalandırılır.
(11) 552 nci maddeye aykırı hareket edenler altı aydan iki yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.
11106
(12) 1524 üncü maddede öngörülen internet sitesini oluşturmayan şirketlerin yönetim organı üyeleri, yüz günden üçyüz güne kadar adli para cezasıyla ve aynı madde uyarınca internet sitesine konulması gereken içeriği usulüne uygun bir şekilde koymayan bu fıkrada sayılan failler yüz güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılır.
(13) (Ek:27/12/2020-7262/33
md.)(1) Bu Kanunun;
a) 486 ncı maddesinin ikinci fıkrası uyarınca
bildirimde bulunmayanlar yirmi bin Türk lirası,
b) 489 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca
bildirimde bulunmayanlar beş bin Türk
lirası,
idari para cezasıyla
cezalandırılır.
(14) Bu Kanun kapsamındaki idari para cezaları, aksine hüküm bulunmayan hâllerde, mahallin en büyük mülki amiri tarafından verilir.
(15) Bu Kanunda tanımlanan kabahatlerden birinin idari yaptırım kararı verilinceye kadar birden çok işlenmesi hâlinde, ilgili gerçek veya tüzel kişiye bir idari para cezası verilir ve ilgili hükme göre verilecek ceza iki kat artırılır. Ancak, bu kabahatin işlenmesi suretiyle bir menfaat temin edilmesi
veya zarara sebebiyet verilmesi hâlinde verilecek idari para cezasının miktarı bu menfaat veya zararın üç katından az olamaz.
B) Soruşturma ve kovuşturma usulü
MADDE 563- (Mülga: 26/6/2012-6335/43 md.)
BEŞİNCİ KISIM
Sermayesi Paylara Bölünmüş Komandit Şirket
A) Tanımı
MADDE 564- (1)
Sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket, sermayesi paylara bölünen ve
ortaklarından bir veya birkaçı şirket alacaklılarına karşı bir kollektif şirket
ortağı, diğerleri bir anonim şirket pay sahibi gibi sorumlu olan şirkettir.
Sermaye, paylara bölünmeksizin sermayesi sadece birden çok komanditerin
sermayeye katılma oranlarını göstermek amacıyla kısımlara ayrılmış bulunuyorsa
komandit şirket hükümleri uygulanır.
B) Uygulanacak hükümler
MADDE 565- (1)
Komanditelerin birbirleriyle, komanditerlerin tümüyle ve üçüncü kişilerle
hukuki ilişkileri, özellikle şirketin yönetimine ve temsiline ilişkin görev ve
yetkileri, şirketten ayrılmaları, komandit şirketlerdeki hükümlere tabidir.
(2) Birinci fıkrada gösterilen hususların
dışında, Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça anonim şirket hükümleri uygulanır.
_____________
(1) 27/12/2020 tarihli ve 7262 sayılı 30 uncu maddesiyle, maddeye onikinci fıkradan
sonra gelmek üzere onüçüncü fıkra eklenmiş ve diğer fıkralar buna göre teselsül
ettirilmiştir.
11106-1
C) Kuruluş
I - Esas sözleşme
1. Şekil
MADDE 566- (1)
Esas sözleşme yazılı şekilde düzenlenir, kurucularla komandite ortakların
tümü tarafından imzalanır; imzaların noterce onaylanması veya esas sözleşmenin
ticaret sicili müdürü yahut yardımcısı huzurunda imzalanması gerekir. (Ek cümle:
15/7/2016-6728/67 md.) Şirketin
kuruluşunda, esas sözleşmeyi ihtiva eden kâğıtlardan değerli kâğıt bedeli
alınmaz. (1)
(2) İzin alınmasına ilişkin 333 üncü madde uygulanmaz.
2. İçeriği
MADDE 567- (1)
Esas sözleşme, ikinci fıkrasının (f) bendi hariç olmak üzere 339 uncu
maddede yer alan tüm kayıtları içermelidir.
II - Kurucular
MADDE 568- (1)
Esas sözleşmeyi imzalayanlarla şirkete paradan başka sermaye koyanların
tümü kurucu sayılır.
(2) Kurucular beş kişiden az olamaz.
Kuruculardan en az birinin komandite olması şarttır. Kurucu sıfatını haiz olan
komanditerlerin sahip oldukları payların her birinin tutarının esas sözleşmeye
yazılması gerekir.
______________________
(1) 15/7/2016 tarihli ve 6728 sayılı Kanunun 67
nci maddesi ile bu fıkraya “onaylanması”
ibaresinden sonra gelmek üzere “veya esas sözleşmenin ticaret sicili müdürü
yahut yardımcısı huzurunda imzalanması” ibaresi eklenmiştir.
11107
III - Uygulanacak hükümler
MADDE 569- (1)
Kuruluşa, anonim şirketlerin kuruluşuna ilişkin hükümler uygulanır.
D) Yönetim
I - Uygulanacak hükümler
MADDE 570- (1)
Anonim şirketlerin yönetim kurulunun görevleriyle sorumluluklarına ilişkin
hükümleri, yönetici olan komandite ortaklar hakkında da geçerlidir.
II - Görevden alınma
MADDE 571- (1)
Şirketi yönetmek ve temsil etmekle görevli olan komandite ortaklar,
kollektif şirketin yönetimine ve temsiline görevli ortaklar için kanunda
belirlenen hâllerde ve öngörülen şartlar uyarınca görevden alınabilirler.
Görevden alma kararının tescili ile, görevden alınan ortağın şirketin bu
tarihten sonra doğacak borçlarından dolayı kişisel sorumlulukları sona erer.
III - Rekabet yasağı
MADDE 572- (1)
Komandite ortak diğer komanditelerin ve genel kurulun izni olmaksızın
şirketin işletme konusuna giren bir iş yapamayacağı gibi bu tür ticaretle
uğraşan bir şirkete sorumluluğu sınırlandırılmamış ortak sıfatıyla da
katılamaz.
(2) Bu madde hükmüne aykırı hareket eden
komandite ortak hakkında kollektif şirkete ilişkin hükümler uygulanır.
ALTINCI KISIM
Limited Şirket
BİRİNCİ BÖLÜM
Tanım ve Kuruluş
A) Kavram
MADDE 573- (1)
Limited şirket, bir veya daha çok gerçek veya tüzel kişi tarafından bir
ticaret unvanı altında kurulur; esas sermayesi belirli olup, bu sermaye esas
sermaye paylarının toplamından oluşur.
(2) Ortaklar, şirket borçlarından sorumlu olmayıp,
sadece taahhüt ettikleri esas sermaye paylarını ödemekle ve şirket
sözleşmesinde öngörülen ek ödeme ve yan edim yükümlülüklerini yerine getirmekle
yükümlüdürler.
(3) Limited şirket, kanunen yasak olmayan her
türlü ekonomik amaç ve konu için kurulabilir.
B) Ortakların sayısı
MADDE 574- (1)
Ortakların sayısı elliyi aşamaz.
(2) Ortak sayısı bire düşerse durum, bu sonucu
doğuran işlem tarihinden itibaren yedi gün içinde müdürlere yazıyla bildirilir.
Müdürler, bildirimin alınması tarihinden başlayarak yedinci günün sonuna
kadar, şirketin tek ortaklı olduğunu, bu ortağın adını, yerleşim yerini ve
vatandaşlığını tescil ve ilan ettirirler, aksi hâlde doğacak zarardan sorumlu
olurlar. Aynı yükümlülük, şirketin bir ortakla kurulduğu hâllerde de
geçerlidir.
(3) Şirket, tek ortağının kendisinin olacağı bir
şirkete dönüşeceği sonucunu doğuracak şekilde esas sermaye payını iktisap
edemez.
11108
C) Şirket sözleşmesi
I - Şekil
MADDE 575- (1) Şirket sözleşmesinin yazılı şekilde
yapılması ve kurucular tarafından ticaret sicili müdürlüğünde yetkilendirilmiş
personelin huzurunda imzalanması şarttır. (Ek cümle: 15/7/2016-6728/67 md.) Şirketin kuruluşunda, şirket sözleşmesini ihtiva eden
kâğıtlardan değerli kâğıt bedeli alınmaz.(1)(2)
II - İçerik
1. Zorunlu kayıtlar
MADDE 576- (1)
Şirket sözleşmesinde aşağıdaki kayıtların açıkça yer alması gereklidir:
a) Şirketin ticaret unvanı ve merkezinin bulunduğu yer.
b) Esaslı noktaları belirtilmiş ve tanımlanmış bir şekilde, şirketin
işletme konusu.
c) Esas sermayenin itibarî tutarı, esas sermaye paylarının sayısı,
itibarî değerleri, varsa imtiyazlar, esas sermaye paylarının grupları.
d) Müdürlerin adları, soyadları, unvanları, vatandaşlıkları.
e) Şirket tarafından yapılacak ilanların şekli.
2. Şirket sözleşmesinde öngörülmeleri şartıyla
bağlayıcı olan hükümler
MADDE 577- (1)
Aşağıdaki kayıtlar, şirket sözleşmesinde öngörüldükleri takdirde bağlayıcı
hükümlerdir:
a) Esas sermaye paylarının devrinin sınırlandırılmasına ilişkin kanuni
hükümlerden ayrılan düzenlemeler.
b) Ortaklara veya şirkete, esas sermaye payları ile ilgili olarak
önerilmeye muhatap olma, önalım, geri alım ve alım hakları tanınması.
c) Ek ödeme yükümlülüklerinin öngörülmesi, bunların şekli ve kapsamı.
d) Yan edim yükümlülüklerinin öngörülmesi, bunların şekli ve kapsamı.
e) Belirli veya belirlenebilir ortaklara veto hakkı veya bir genel kurul
kararının oylanması sonucunda oyların eşit çıkması hâlinde bazı ortaklara üstün
oy hakkı tanıyan hükümler.
f) Kanunda ya da şirket sözleşmesinde öngörülmüş bulunan yükümlülüklerin
hiç ya da zamanında yerine getirilmemeleri hâlinde uygulanabilecek sözleşme
cezası hükümleri.
g) Kanuni düzenlemeden ayrılan rekabet yasağına ilişkin hükümler.
h) Genel kurulun toplantıya çağrılmasına ilişkin özel hak tanıyan
hükümler.
ı) Genel kurulda karar almaya, oy hakkına ve oy hakkının hesaplanmasına
ilişkin kanuni düzenlemeden ayrılan hükümler.
i) Şirket yönetiminin üçüncü bir kişiye bırakılmasına ilişkin yetki
hükümleri.
j) Bilanço kârının kullanılması hakkında kanundan ayrılan hükümler.
k) Çıkma hakkının tanınması ile bunun kullanılmasının şartları, bu
hâllerde ödenecek olan ayrılma akçesinin türü ve tutarı.
l) Ortağın şirketten çıkarılmasına ilişkin özel sebepleri gösteren
hükümler.
m) Kanunda belirtilenler dışında öngörülen sona erme sebeplerine dair
hükümler.
3. Ayni sermaye, ayni devralmalar ve özel menfaatler
MADDE 578- (1)
Ayni sermaye, ayınların veya işletmelerin devralınması ve özel menfaatler
hakkında anonim şirketlere ilişkin hükümler uygulanır.
__________________
(1) 15/7/2016
tarihli ve 6728 sayılı Kanunun 67 nci maddesi ile bu fıkraya “onaylanması”
ibaresinden sonra gelmek üzere “veya şirket sözleşmesinin ticaret sicili müdürü
yahut yardımcısı huzurunda imzalanması” ibaresi eklenmiştir.
(2) 15/2/2018
tarihli ve 7099 sayılı Kanunun 24 üncü maddesi ile bu fıkrada yer alan
“kurucuların imzalarının noterce onaylanması veya şirket sözleşmesinin ticaret
sicili müdürü yahut yardımcısı” ibaresi “kurucular tarafından ticaret sicili
müdürlüğünde yetkilendirilmiş personelin” şeklinde değiştirilmiş olup aynı
Kanunun 34 üncü maddesi uyarınca bu değişiklik 15/3/2018 tarihinde yürülüğe
girmiştir.
11109
4. Emredici hükümler
MADDE 579- (1)
Şirket sözleşmesi, bu Kanunun limited şirketlere ilişkin hükümlerinden
ancak kanunda buna açıkça cevaz verilmişse sapabilir. Diğer kanunların
öngörülmesine izin verdiği tamamlayıcı nitelikteki şirket sözleşmesi hükümleri,
o kanuna özgülenmiş olarak hüküm doğururlar.
D) Sermaye
I - En az tutar
MADDE 580- (1)
Limited şirketin esas sermayesi en az onbin Türk Lirasıdır.
(2) Bu maddede yazılı en az tutar, Cumhurbaşkanınca on katına kadar
artırılabilir.(1)
II - Ayni sermaye
MADDE 581- (1)
Üzerlerinde sınırlı ayni bir hak, haciz veya tedbir bulunmayan; nakden
değerlendirilebilen ve devrolunabilen, fikrî mülkiyet hakları ile sanal
ortamlar ve adlar da dâhil, malvarlığı unsurları ayni sermaye olarak
konulabilir. Hizmet edimleri, kişisel emek, ticari itibar ve vadesi
gelmemiş alacaklar sermaye olamaz.
(2) 127 nci madde hükmü saklıdır.
III - Mal bedelleri ve kurucu menfaatleri
MADDE 582- (1)
Kurucular tarafından, kurulmakta bulunan şirketle ilgili olarak, şirket
hesabına alınan malların bedelleri ile şirketin kurulmasında hizmeti geçenlere
tanınan menfaatler şirket sözleşmesine yazılır.
(2) 128 inci madde hükmü saklıdır.
E) Esas sermaye payları
MADDE 583- (1)
Şirket sözleşmesinde esas sermaye paylarının itibarî değerleri en az
yirmibeş Türk Lirası olarak belirlenebilir. Şirketin durumunun iyileştirilmesi
amacıyla bu değerin altına inilebilir.
(2) Esas sermaye paylarının itibarî değerleri farklı olabilir. Ancak,
esas sermaye paylarının değerlerinin yirmibeş Türk Lirası veya bunun katları
olması şarttır. Bir esas sermaye payının vereceği oyun, 618 inci madde uyarınca
itibarî değere göre hesaplanması, esas sermaye payının bölünmesi değildir. Aynı
hüküm bir hakkın veya yükümlülüğün itibarî değere göre belirlendiği durumlar
için de geçerlidir.
(3) Bir ortak birden fazla esas sermaye payına sahip olabilir.
(4) Esas sermaye payları itibarî değerden veya bu değeri aşan bir
bedelle çıkarılabilir.
(5) Esas sermaye payının bedeli şirket sözleşmesinde öngörüldüğü
şekilde, nakit veya ayın olarak veya bir alacağın takası yoluyla yahut sermaye
artırımında olduğu gibi, serbestçe kullanılabilecek özkaynakların esas
sermayeye dönüştürülmesi yoluyla ödenir.
F) İntifa senetleri
MADDE 584- (1)
Şirket sözleşmesinde intifa senetlerinin çıkarılması öngörülebilir; bu
konuda anonim şirketlere ilişkin hükümler kıyas yoluyla uygulanır.
G) Kuruluş
I - Kurulma anı
MADDE 585-
(Değişik: 26/6/2012-6335/31 md.)
(1) Şirket, kurucuların, kanuna
uygun olarak düzenlenmiş bulunan, sermayenin tamamını ödemeyi şartsız olarak taahhüt ettikleri, ticaret
sicili müdürlüğünde yetkilendirilmiş personelin huzurunda imzaladığı şirket sözleşmesinde limited şirket kurma iradelerini açıklamalarıyla kurulur. Esas sermaye pay bedellerinin ödenmesi, ödeme yeri,
ifa borcu, ifa etmemenin sonuçları,
bedelleri tamamen ödenmemiş payların devri hususlarında bu Kanunun anonim şirketlere
ilişkin hükümleri kıyasen uygulanır. (Ek cümle: 15/2/2018-7099/25 md.) Ancak nakden taahhüt edilen payların itibari
değerlerinin en az yüzde yirmibeşinin tescilden önce ödenmesi şartı limited şirketler
bakımından uygulanmaz. 588 inci maddenin
birinci fıkra hükümleri
saklıdır.(2)(3)
__________________
(1) 2/7/2018 tarihli ve 700 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin 192 nci maddesiyle bu fıkrada yer alan “Bakanlar Kurulunca” ibaresi “Cumhurbaşkanınca”
şeklinde değiştirilmiştir.
(2) 15/7/2016
tarihli ve 6728 sayılı Kanunun 67 nci maddesi ile bu fıkraya “onaylandığı”
ibaresinden sonra gelmek üzere “veya ticaret sicili müdürü yahut yardımcısı
huzurunda imzaladığı” ibaresi eklenmiştir.
(3) 15/2/2018
tarihli ve 7099 sayılı Kanunun 25 inci maddesi ile bu fıkrada yer alan “imzalarının
noterce onaylandığı veya ticaret sicili müdürü yahut yardımcısı” ibaresi
“ticaret sicili müdürlüğünde yetkilendirilmiş personelin” şeklinde
değiştirilmiş olup aynı Kanunun 34 üncü maddesi uyarınca bu değişiklik ve
fıkraya ikinci cümlesinden sonra eklenen cümle 15/3/2018 tarihinde yürülüğe
girmiştir.
11110
II - Tescil
1. İstem
MADDE 586- (1)
Şirket sözleşmesinin 575 inci maddede öngörüldüğü şekilde düzenlenmesinden
sonra, tescil için, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki ticaret siciline
başvurulur.
(2) Başvuru, müdürlerin tümü tarafından imzalanır. Başvuruya
aşağıdaki belgeler eklenir:
a) Şirket sözleşmesinin onaylanmış bir örneği.
b) (Mülga: 15/7/2016-6728/73 md.)
c) Yerleşim yerleri de gösterilerek şirketi temsile yetkili kişileri ve
denetçinin seçimini gösterir belge.
(3) Dilekçede şu kayıtlar yer alır:
a) Bütün ortakların adları ve soyadları veya unvanları, yerleşim
yerleri, vatandaşlıkları.
b) Her ortağın üstlendiği esas sermaye payı ve ödediği toplam tutar.
c) İster ortak ister üçüncü kişi olsun, müdürlerin adları ve soyadları
veya unvanları.
d) Şirketin ne suretle temsil edileceği.
2. Tescil ve ilan
MADDE 587- (1)
Şirket sözleşmesinin tamamı, kurucuların imzalarının ticaret sicili
müdürlüğünde yetkilendirilmiş personelin huzurunda imzalandığı tarihi izleyen
otuz gün içinde, şirketin merkezinin bulunduğu yer ticaret siciline tescil ve
Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan olunur. Tescil ve ilan edilen şirket
sözleşmesine, aşağıda sayılanlar dışında, 36 ncı maddenin birinci fıkrası hükmü
uygulanmaz: (1)(2)
a) Şirket sözleşmesinin tarihi.
b) Şirketin ticaret unvanı ve merkezi.
c) Esas noktaları belirtilmiş ve tanımlanmış şekilde şirketin işletme
konusu; şirket sözleşmesinde bu konuda bir hüküm varsa, şirketin süresi.
d) Esas sermayenin itibarî değeri.
e) Gerçek kişi ortağın adı ve soyadı, yerleşim yeri, tüzel kişi
ortakların unvanı, merkezleri ve her ortağın üstlendiği esas sermaye payları.
f) Ayni sermayenin konusu ve bu tür sermayenin karşılığında verilecek
esas sermaye payları; bir aynın devralınması hâlinde ilgili sözleşmenin konusu,
sözleşmenin karşı tarafı, şirketin borçlandığı karşı edim; özel menfaatlerin
içerik ve değeri.
g) Öngörülmüş ise, intifa senetlerinin sayısı ve bunlara sağlanan
hakların içeriği.
h) Müdürlerin ve şirketi temsile yetkili diğer kişilerin adları,
soyadları veya unvanları ve yerleşim yerleri.
ı) Temsil yetkisinin kullanılma şekli.
i) Denetçinin yerleşim yeri, merkezi, varsa ticaret siciline tescil edilmiş
şubesi (…)(3).
j) Şirket sözleşmesinde öngörülmüş bulunan imtiyaz, ek yükümlülük veya
yan edim yükümlülükleri, esas sermaye payları ile ilgili önerilmeye muhatap
olma, önalım, geri alım ve alım hakları.
k) Şirket tarafından yapılacak olan ilanların şekli, türü ve şirket
sözleşmesinde bu konuda bir hüküm bulunduğu takdirde, müdürlerin ortaklara ne
şekilde bildirimde bulunacakları.
–––––––––––––––––
(1) 15/7/2016
tarihli ve 6728 sayılı Kanunun 67 nci maddesi ile bu fıkraya “onaylanmasını” ibaresinden sonra gelmek
üzere “veya şirket sözleşmesinin ticaret sicili müdürü yahut yardımcısı
huzurunda imzalandığı tarihi” ibaresi
eklenmiştir.
(2) 15/2/2018
tarihli ve 7099 sayılı Kanunun 26 ncı maddesi ile bu fıkranın birinci
cümlesinde yer alan “noterce onaylanmasını veya şirket sözleşmesinin ticaret
sicili müdürü yahut yardımcısı” ibaresi “ticaret sicili müdürlüğünde
yetkilendirilmiş personelin” şeklinde değiştirilmiş olup aynı Kanunun 34 üncü
maddesi uyarınca bu değişiklik 15/3/2018 tarihinde yürülüğe girmiştir.
(3) 26/6/2012 tarihli ve 6335 sayılı Kanunun 41
inci maddesiyle, bu bentte yer alan “, denetçinin yeminli mali müşavir veya
serbest muhasebeci mali müşavir olması hâlinde adı, soyadı, yerleşim yeri,
meslek odası numarası” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.
11111
III - Tüzel kişilik
MADDE 588- (1)
Şirket, ticaret siciline tescil ile tüzel kişilik kazanır.
(2) Şirketçe kabul olunmadığı takdirde, kuruluş
giderleri kurucular tarafından karşılanır. Bunların pay sahiplerine rücû
hakları yoktur.
(3) Tescilden önce şirket adına işlem yapanlar, bu
işlemler dolayısıyla şahsen ve müteselsilen sorumludur.
(4) Bu gibi taahhütlerin, ileride kurulacak şirket
adına yapıldıklarının açıkça bildirilmeleri ve şirketin ticaret siciline
tescilini izleyen üç aylık süre içinde şirket tarafından kabul edilmeleri
koşuluyla, bunlardan yalnız şirket sorumlu olur.
İKİNCİ BÖLÜM
Şirket Sözleşmesinin Değiştirilmesi
A) Genel olarak
MADDE 589- (1)
Aksi şirket sözleşmesinde öngörülmediği takdirde, şirket sözleşmesi, esas
sermayenin üçte ikisini temsil eden ortakların kararıyla değiştirilebilir. 621
inci madde hükmü saklıdır.
(2) Şirket sözleşmesinde yapılan her değişiklik
tescil ve ilan edilir.
B) Özel değişiklikler
I - Esas sermayenin artırılması
1. İlke
MADDE 590- (1)
Şirketin kuruluşu hakkındaki hükümlere ve özellikle sermayenin ayın olarak
konması ve bir işletme ile ayınların devralınmasına dair kurallara uymak
şartıyla esas sermaye artırılabilir.
2. Rüçhan hakkı
MADDE 591- (1)
Şirket sözleşmesinde veya artırma kararında aksi öngörülmemişse, her ortak,
esas sermaye payı oranında, esas sermayenin artırılmasına katılmak hakkını
haizdir.
(2) Genel kurulun sermaye artırımına ilişkin
kararıyla, ortakların yeni payları almaya ilişkin rüçhan hakkı, ancak haklı
sebeplerin varlığında ve 621 inci maddenin birinci fıkrasının (e) bendinde
öngörülen nisapla sınırlandırılabilir veya
kaldırılabilir. Özellikle, işletmelerin, işletme kısımlarının,
iştiraklerin devralınmaları ve işçilerin şirkete katılmaları haklı sebep olarak
kabul edilebilir. Rüçhan hakkının sınırlandırılması veya kaldırılması suretiyle
hiç kimse haklı görülemeyecek şekilde yararlandırılamaz veya kayba uğratılamaz.
(3) Rüçhan hakkının kullanılabilmesi için en az onbeş
gün süre verilir.
II - Esas sermayenin azaltılması
MADDE 592- (1)
Anonim şirketlerin esas sermayenin azaltılmasına ilişkin hükümleri limited
şirketlere kıyas yoluyla uygulanır. Esas sermaye borca batık bilançonun
iyileştirilmesi amacıyla, ancak şirket sözleşmesinde öngörülen ek ödeme
yükümlülüklerinin tamamen ödenmesi hâlinde azaltılabilir.
11112
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Ortakların Hak ve Borçları
A) Esas sermaye payının işlemlere konu olması
I - Genel olarak
MADDE 593- (1)
Esas sermaye payının şirketçe iktisabına ilişkin 612 nci maddenin ikinci
fıkrasında öngörülen hâller dışında, esas sermaye payı, ortaklar arasındaki
devirler de dâhil olmak üzere sadece aşağıdaki hükümler uyarınca devredilebilir
ve miras yoluyla geçer.
(2) Esas sermaye pay senetleri ispat aracı
şeklinde veya nama yazılı olarak düzenlenir. Ek ödeme ve yan edim
yükümlülüklerinin, ağırlaştırılmış veya bütün ortakları kapsayacak biçimde
düzenlenmiş rekabet yasağının ve şirket sözleşmesinde öngörülmüş önerilmeye
muhatap olma, önalım, geri alım ve alım haklarının, bu senetlerde açıkça
belirtilmesi gereklidir.
II - Pay defteri
MADDE 594- (1)
Şirket, esas sermaye paylarını içeren bir pay defteri tutar. Ortakların,
adları, adresleri, her ortağın sahip olduğu esas sermaye payının sayısı, esas
sermaye paylarının devirleri ve geçişleri itibarî değerleri, grupları ve esas
sermaye payları üzerindeki intifa ve rehin hakları, sahiplerinin adları ve
adresleri bu deftere yazılır.
(2) Ortaklar pay defterini inceleyebilir.
III - Esas sermaye payının geçişi hâlleri
1. Devir
MADDE 595- (1)
Esas sermaye payının devri ve devir borcunu doğuran işlemler yazılı şekilde
yapılır ve tarafların imzaları noterce onanır. Ayrıca devir sözleşmesinde, ek
ödeme ve yan edim yükümlülükleri; rekabet yasağı ağırlaştırılmış veya tüm
ortakları kapsayacak biçimde genişletilmiş ise, bu husus, önerilmeye muhatap
olma, önalım, geri alım ve alım hakları ile sözleşme cezasına ilişkin koşullara
da belirtilir.
(2) Şirket sözleşmesinde aksi öngörülmemişse,
esas sermaye payının devri için, ortaklar genel kurulunun onayı şarttır. Devir
bu onayla geçerli olur.
(3) Şirket sözleşmesinde başka türlü
düzenlenmemişse, ortaklar genel kurulu sebep göstermeksizin onayı reddedebilir.
(4) Şirket sözleşmesiyle sermaye payının devri
yasaklanabilir.
(5) Şirket sözleşmesi devri yasaklamış veya
genel kurul onay vermeyi reddetmişse, ortağın haklı sebeple şirketten çıkma
hakkı saklı kalır.
(6) Şirket sözleşmesinde ek ödeme veya yan edim
yükümlülükleri öngörüldüğü takdirde, devralanın ödeme gücü şüpheli görüldüğü
için ondan istenen teminat verilmemişse, genel kurul şirket sözleşmesinde
hüküm bulunmasa bile, onayı reddedebilir.
(7) Başvurudan itibaren üç ay içinde genel kurul
reddetmediği takdirde onayı vermiş sayılır.
2. Miras, eşler arasındaki mal rejimi ve icra
MADDE 596- (1)
Esas sermaye payının, miras, eşler arasındaki mal rejimine ilişkin hükümler
veya icra yoluyla geçmesi hâllerinde, tüm haklar ve borçlar, genel kurulun
onayına gerek olmaksızın, esas sermaye payını iktisap eden kişiye geçer.
(2) Şirket, iktisabın öğrenilmesinden itibaren
üç ay içinde esas sermaye payının geçtiği kişiyi onaylamayı reddedebilir. Bunun
için, şirketin, payları kendi veya ortağı ya da kendisi tarafından gösterilen
üçüncü bir kişi hesabına, gerçek değeri üzerinden devralmayı, payın geçtiği
kişiye önermesi şarttır.
11113
(3) Red kararı, devrin gerçekleştiği günden
itibaren geçerli olmak üzere geriye etkilidir. Red, bu konudaki kararın
verilmesine kadar geçen süre içinde alınan genel kurul kararlarının
geçerliliğini etkilemez.
(4) Şirket, üç ay içinde esas sermaye payının
geçişini açıkça ve yazılı olarak reddetmemişse onayını vermiş sayılır.
3. Gerçek değerin belirlenmesi
MADDE 597- (1)
Kanunda veya şirket sözleşmesinde esas sermaye payının bedeli olarak gerçek
değerin öngörüldüğü durumlarda, taraflar anlaşamamışlarsa bu değer, taraflardan
birinin istemi üzerine, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret
mahkemesince belirlenir.
(2) Mahkeme, yargılama ve değer belirleme
giderlerini kendi takdirine göre paylaştırır. Mahkemenin kararı kesindir.
4. Tescil
MADDE 598- (1)
Esas sermaye paylarının geçişlerinin tescil edilmesi için, şirket müdürleri
tarafından ticaret siciline başvurulur.
(2) Başvurunun otuz gün içinde yapılmaması
hâlinde, ayrılan ortak, adının bu paylarla ilgili olarak silinmesi için ticaret
siciline başvurabilir. Bunun üzerine sicil müdürü, şirkete, iktisap edenin
adının bildirilmesi için süre verir.
(3) Sicil kaydına güvenen iyiniyetli kişinin
güveni korunur.
IV - Birden fazla ortağa ait esas sermaye payı, bu pay
üzerinde çeşitli haklar
1. Paylı mülkiyet
MADDE 599- (1)
Bir esas sermaye payı birden fazla ortağa ait olduğu takdirde, paydaşlar şirket
sözleşmesinde öngörülen ek ödeme ve yan edim yükümlülüklerinden dolayı şirkete
karşı müteselsilen sorumludur.
(2) Paydaşlar, esas sermaye payından doğan
haklarını, ancak atayacakları ortak bir temsilci aracılığı ile kullanabilirler.
2. İntifa ve rehin hakkı
MADDE 600- (1)
Bir esas sermaye payı üzerinde intifa hakkı kurulmasına, esas sermaye payının
geçişine ilişkin hükümler uygulanır.
(2) Şirket sözleşmesiyle, esas sermaye payı üzerinde
rehin hakkı kurulması genel kurulun onayına bağlanabilir. Bu hâlde geçişe
ilişkin hükümler uygulanır. Genel kurul sadece haklı sebeplerin varlığında
rehin hakkı kurulmasına onay vermekten kaçınabilir.
(3) Bir esas sermaye payı üzerinde intifa hakkı
bulunması hâlinde, pay intifa hakkı sahibi tarafından temsil edilir; bu durumda
intifa hakkını haiz kişi, esas sermaye payı sahibinin menfaatlerini,
hakkaniyete uygun bir şekilde gözetmezse tazminat ile yükümlü olur.
B) Geri verme yasağı
MADDE 601- (1)
Esas sermayenin azaltılması hâli hariç, ortaklara, esas sermaye payı bedeli
geri verilemeyeceği gibi, ortaklar bu borçtan ibra da olunamazlar.
C) Ortakların sorumluluğu
MADDE 602- (1)
Şirket, borç ve yükümlülükleri dolayısıyla sadece malvarlığıyla sorumludur.
11114
D) Ek ödeme ve yan edim yükümlülükleri
I - Ek ödeme yükümlülüğü
1. Kural
MADDE 603- (1)
Ortaklar şirket sözleşmesiyle, esas sermaye payı bedeli dışında ek ödeme ile de
yükümlü tutulabilirler. Ortaklardan bu yükümlülüğün yerine getirilmesi ancak,
a) Şirket esas sermayesi ile kanuni yedek akçeler
toplamının şirketin zararını karşılayamaması,
b) Şirketin bu ek araçlar olmaksızın işlerine gereği
gibi devamının mümkün olmaması,
c) Şirket sözleşmesinde tanımlanan ve özkaynak ihtiyacı
doğuran diğer bir hâlin gerçekleşmiş bulunması,
hâllerinde istenebilir.
(2) İflasın açılması ile ek ödeme yükümlülüğü
muaccel olur.
(3) Ek ödeme yükümlülüğü şirket sözleşmesinde
ancak esas sermaye payını esas alan belirli bir tutar olarak öngörülebilir. Bu
tutar esas sermaye payının itibarî değerinin iki katını aşamaz.
(4) Her ortak, sadece kendi esas sermaye payına
düşen ek ödemeyi yerine getirmekle yükümlüdür.
(5) Şartlar gerçekleşmişse, ek ödemeler müdürler
tarafından istenir.
(6) Ek ödeme yükümlülüğünün azaltılması veya
kaldırılması ancak esas sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının zararları
tamamen karşılaması hâlinde mümkündür. Ek ödeme yükümlülüğünün azaltılmasına
veya kaldırılmasına esas sermayenin azaltılması hakkındaki hükümler kıyas
yoluyla uygulanır.
2. Yükümlülüğün sürmesi
MADDE 604- (1)
Şirket, ortağın şirketten ayrılmasının tescil edildiği tarihten itibaren iki
yıl içinde iflas etmiş ise bu eski ortaktan da ek ödeme yükümlülüğünü yerine
getirmesi istenir.
(2) Ek ödeme yükümlülüğü, halef tarafından
yerine getirilmemişse, ortağın sorumluluğu, yükümlülüğü gerçekleştiği tarihte
ortağa karşı ileri sürülebileceği ölçüde devam eder.
3. Geri ödeme
MADDE 605- (1)
Yerine getirilen ek ödeme yükümlülüğünün kısmen veya tamamen geri verilebilmesi
için ek ödemeye ilişkin tutarın, serbestçe kullanılabilecek yedek akçeler ile
fonlardan karşılanabilir olması (…) (1) şarttır. (1)
II - Yan edim yükümlülüğü
MADDE 606- (1)
Şirket sözleşmesiyle, şirketin işletme konusunun gerçekleşmesine hizmet
edebilecek yan edim yükümlülükleri öngörülebilir.
(2) Bir esas sermaye payına bağlı yan edim
yükümlülüklerinin konusu, kapsamı, koşulları ve diğer önemli noktalar
şirket sözleşmesinde belirtilir. Ayrıntıyı gerektiren konular genel kurul
düzenlemesine bırakılabilir.
(3) Şirket sözleşmesinde açıkça belirtilmiş bir
karşılığı veya uygun bir karşılığı bulunmayan ve özkaynak ihtiyacını
karşılamaya hizmet eden nakdî ve ayni edim yükümlülükleri, ek ödeme
yükümlülüğüne ilişkin hükümlere tâbîdir.
–––––––––––––––––
(1) 26/6/2012 tarihli ve 6335 sayılı
Kanunun 41 inci maddesiyle, bu fıkrada yer alan “ve bu durumun işlem denetçisi
tarafından doğrulanmış bulunması” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.
11115
III - Sonradan öngörülme
MADDE 607- (1)
Şirket sözleşmesini değiştirip, ek ya da yan edim yükümlülükleri öngören veya
mevcut yükümlülükleri artıran genel kurul kararları, ancak ilgili tüm
ortakların onayıyla alınabilir.
E) Kâr payı ve ilgili diğer hükümler
I - Kâr payı ve yedek akçeler
MADDE 608- (1)
Kâr payı, sadece net dönem kârından ve bunun için ayrılmış yedek akçelerden
dağıtılabilir. Kâr payı dağıtımına ancak, kanun ve şirket sözleşmesi uyarınca
ayrılması gereken kanuni yedek akçelerle, şirket sözleşmesinde öngörülmüş yedek
akçeler ayrıldığı takdirde karar verilebilir.
(2) Şirket sözleşmesi ile aksi öngörülmedikçe,
kâr payı, esas sermaye payının itibarî değerine oranla hesaplanır; ayrıca
yerine getirilen ek ödeme yükümlülüklerinin tutarı da kâr payının
hesaplanmasında itibarî değere eklenir.
(3) Şirket genel kurulu, kanun ya da şirket sözleşmesinde
öngörülmeyen veya öngörüleni aşan tutarlarda yedek akçelerin ayrılmalarına
sadece;
a) Zararların karşılanması için gerekliyse,
b) Şirketin gelişimi için yatırım yapılması ihtiyacı
ciddi bir şekilde ortaya konulmuşsa, bütün ortakların menfaati böyle bir yedek
akçe ayrılmasını haklı gösteriyorsa ve bu hususlar şirket sözleşmesinde açıkça
belirtilmişse,
karar verebilir.
II - Faiz yasağı ve hazırlık dönemi faizi
MADDE 609- (1)
Esas sermayeye ve ek ödemelere faiz verilemez. Şirket sözleşmesiyle hazırlık
dönemi faizi ödenmesi öngörülebilir. Bu hâlde anonim şirketlere ilişkin
hükümler uygulanır.
III - Finansal tablolar ve yedek akçeler
MADDE 610- (1)
Anonim şirketlere ilişkin 514 ilâ 527 nci madde hükümleri limited şirketlere de
uygulanır.
IV - Haksız alınan kâr paylarının geri verilmesi
MADDE 611- (1)
Haksız yere kâr almış olan ortak ve müdür bunu geri vermekle yükümlüdür.
(2) İyiniyetli oldukları takdirde ortak veya
müdürün haksız alınan kârı geri verme borcu, şirket alacaklılarının haklarını
ödemek için gerekli olan tutarı aşamaz.
(3) Şirketin haksız alınan kârı geri alma hakkı,
paranın alındığı tarihten itibaren beş yıl, iyiniyetin varlığında iki yıl sonra
zamanaşımına uğrar.
F) Şirketin kendi esas sermaye paylarını iktisabı
MADDE 612- (1)
Şirket kendi esas sermaye paylarını, sadece, bunları alabilmek için gerekli
tutarda serbestçe kullanabileceği özkaynaklara sahipse ve alacağı payların
itibarî değerlerinin toplamı esas sermayenin yüzde onunu aşmıyorsa iktisap
edebilir.
(2) Şirket sözleşmesinde öngörülen veya mahkeme
kararıyla hükme bağlanmış bulunan bir şirketten çıkma ya da çıkarma
dolayısıyla, esas sermaye paylarının iktisabı hâlinde, birinci fıkradaki üst
sınır yüzde yirmi olarak uygulanır. Şirket esas sermayesinin yüzde onunu aşan
bir tutarda iktisap edilen esas sermaye payları iki yıl içinde elden çıkarılır
veya sermaye azaltılması yoluyla itfa edilir.
11116
(3) Şirket kendi esas sermaye payları için
ödediği tutar kadar yedek akçe ayırır.
(4) Şirketin iktisap ettiği kendi esas sermaye
paylarından kaynaklanan oy hakları ile buna bağlı diğer haklar, paylar şirketin
elinde bulunduğu sürece donar.
(5) Şirketin, iktisap ettiği kendi esas sermaye
paylarına ait ek ve yan ödeme yükümlülükleri, söz konusu paylar şirketin elinde
bulunduğu sürece istenemez.
(6) Şirketin kendi paylarını iktisap etmesine
ilişkin sınırlama ile ilgili hükümler, şirket esas sermaye paylarının, şirketin
çoğunluğuna sahip bulunduğu yavru şirketlerce iktisabı hâlinde de uygulanır.
G) Bağlılık yükümlülüğü ve rekabet yasağı
MADDE 613- (1)
Ortaklar, şirket sırlarını korumakla yükümlüdür. Bu yükümlülük şirket
sözleşmesi veya genel kurul kararıyla kaldırılamaz.
(2) Ortaklar, şirketin çıkarlarını
zedeleyebilecek davranışlarda bulunamazlar. Özellikle, kendilerine özel bir
menfaat sağlayan ve şirketin amacına zarar veren işlemler yapamazlar. Şirket
sözleşmesiyle, ortakların, şirketle rekabet eden işlem ve davranışlardan
kaçınmak zorunda oldukları öngörülebilir.
(3) Müdürler hakkında rekabet yasağı öngören 626
ncı madde hükümleri saklıdır.
(4) Geri kalan ortakların tümü yazılı olarak
onay verdikleri takdirde, ortaklar, bağlılık yükümüne veya rekabet yasağına
aykırı düşen faaliyetlerde bulunabilirler. Esas sözleşme birinci cümledeki onay
yerine ortaklar genel kurulunun onay kararını öngörebilir.
H) Bilgi alma ve inceleme hakkı
MADDE 614- (1)
Her ortak, müdürlerden, şirketin bütün işleri ve hesapları hakkında bilgi
vermelerini isteyebilir ve belirli konularda inceleme yapabilir.
(2) Ortağın, elde ettiği bilgileri şirketin
zararına olacak şekilde kullanması tehlikesi varsa, müdürler, bilgi alınmasını
ve incelemeyi gerekli ölçüde engelleyebilir; bu konuda ortağın başvurusu
üzerine genel kurul karar verir.
(3) Genel kurul, bilgi alınmasını ve incelemeyi
haksız yere engellerse, ortağın istemi üzerine mahkeme bu hususta karar verir.
Mahkeme kararı kesindir.
I) Özkaynakların yerini tutan ödünçler
MADDE 615- (Mülga: 26/6/2012-6335/43 md.)
11117
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Şirketin Organları
A) Genel kurul
I - Yetkiler
MADDE 616- (1)
Genel kurulun devredilemez yetkileri şunlardır:
a) Şirket sözleşmesinin değiştirilmesi.
b) Müdürlerin atanmaları ve görevden alınmaları.
c) Topluluk denetçisi ile (…) (1)
denetçilerin atanmaları ve görevden alınmaları. (1)
d) Topluluk yılsonu finansal tabloları ile yıllık
faaliyet raporunun onaylanması.
e) Yılsonu finansal tablolarının ve yıllık faaliyet
raporunun onaylanması, kâr payı hakkında karar verilmesi, kazanç paylarının
belirlenmesi.
f) Müdürlerin ücretlerinin belirlenmesi ve ibraları.
g) Esas sermaye paylarının devirlerinin onaylanması.
h) Bir ortağın şirketten çıkarılması için mahkemeden
istemde bulunulması.
ı) Müdürün, şirketin kendi paylarını iktisabı konusunda
yetkilendirilmesi veya böyle bir iktisabın onaylanması.
i) Şirketin feshi.
j) Genel kurulun kanun veya şirket sözleşmesi ile
yetkilendirildiği ya da müdürlerin genel kurula sunduğu konularda karar
verilmesi.
(2) Aşağıda sayılanlar, şirket sözleşmesinde
öngörüldükleri takdirde genel kurulun devredilemez yetkileridir:
a) Şirket sözleşmesi uyarınca genel kurulun onayının
arandığı hâller ile müdürlerin faaliyetlerinin onaylanması.
b) Önerilmeye muhatap olma, önalım, geri alım ve alım
haklarının kullanılması hakkında karar verilmesi.
c) Esas sermaye payları üzerinde rehin hakkı
kurulmasına ilişkin onayın verilmesi.
d) Yan edim yükümlülükleri hakkında iç yönerge
çıkarılması.
e) Şirket sözleşmesinin 613 üncü maddenin dördüncü
fıkrası uyarınca ortakların onayını yeterli görmemesi hâlinde, müdürlerin ve
ortakların şirkete karşı bağlılık yükümü veya rekabet yasağı ile bağdaşmayan
faaliyetlerde bulunabilmelerinin onayı için gereken iznin verilmesi.
f) Bir ortağın şirket sözleşmesinde öngörülen
sebeplerden dolayı şirketten çıkarılması.
(3) Tek ortaklı limited şirketlerde, bu ortak
genel kurulun tüm yetkilerine sahiptir. Tek ortağın genel kurul sıfatıyla
alacağı kararların geçerlilik kazanabilmeleri için yazılı olmaları şarttır.
II - Genel kurulun toplanması
1. Çağrı
MADDE 617- (1)
Genel kurul müdürler tarafından toplantıya çağrılır. Olağan genel kurul
toplantısı, her yıl hesap döneminin sona ermesinden itibaren üç ay içinde
yapılır. Şirket sözleşmesi uyarınca ve gerektikçe genel kurul olağanüstü
toplantıya çağrılır.
(2) Genel kurul, toplantı gününden en az onbeş
gün önce toplantıya çağrılır. Şirket sözleşmesi bu süreyi uzatabilir veya on
güne kadar kısaltabilir.
–––––––––––––––––
(1) 26/6/2012 tarihli ve 6335
sayılı Kanunun 41 inci maddesiyle, bu bentte yer alan “işlem denetçileri de
dâhil olmak üzere,” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.
11118
(3) Toplantıya çağrı, azlığın çağrı ve öneri
hakkı, gündem, öneriler, çağrısız genel kurul, hazırlık önlemleri, tutanak,
yetkisiz katılma konularında anonim şirketlere ilişkin hükümler, Bakanlık
temsilcisine ilişkin olanlar hariç, kıyas yoluyla uygulanır. Her ortak
kendisini genel kurulda ortak olan veya olmayan bir kişi aracılığıyla temsil
ettirebilir.
(4) Herhangi bir ortak sözlü görüşme isteminde
bulunmadıkça, genel kurul kararları, ortaklardan birinin gündem maddesi ile
ilgili önerisine diğer ortakların yazılı onayları alınmak suretiyle de
verilebilir. Aynı önerinin tüm ortakların onayına sunulması kararın geçerliliği
için şarttır.
2. Oy hakkı ve hesaplanması
MADDE 618- (1)
Ortakların oy hakkı esas sermaye paylarının itibarî değerine göre hesaplanır.
Şirket sözleşmesinde daha yüksek bir tutar öngörülmemişse her yirmibeş Türk
Lirası bir oy hakkı verir. Ancak, şirket sözleşmesi ile birden fazla paya sahip
ortakların oy hakları sınırlandırılabilir. Ortak, en az bir oy hakkını haizdir.
Şirket sözleşmesinde açıkça düzenlenmişse yazılı oy da verilebilir.
(2) Şirket sözleşmesi oy hakkını, itibarî
değerden bağımsız olarak her esas sermaye payına bir oy hakkı düşecek şekilde
de belirleyebilir. Bu hâlde en küçük esas sermaye payının itibarî değeri, diğer
esas sermaye paylarının itibarî değerleri toplamının onda birinden az olamaz.
(3) Oy hakkının esas sermaye paylarının sayısına
göre belirlenmesine ilişkin şirket sözleşmesi hükmü aşağıdaki hâllerde
uygulanmaz:
a) Denetçilerin seçimi.
b) Şirket yönetimi ya da onun bazı bölümlerinin
denetimi için özel denetçi seçimi.
c) Sorumluluk davası açılması hakkında karar verilmesi.
3. Oy hakkından yoksunluk
MADDE 619- (1)
Herhangi bir şekilde şirket yönetimine katılmış bulunanlar, müdürlerin
ibralarına ilişkin kararlarda oy kullanamazlar.
(2) Şirketin kendi esas sermaye payını
iktisabına ilişkin kararlarda, esas sermaye payını devreden ortak oy
kullanamaz.
(3) Ortağın bağlılık yükümüne veya rekabet
yasağına aykırı faaliyetlerde bulunmasını onaylayan kararlarda ilgili ortak oy
kullanamaz.
III - Karar alma
1. Olağan karar alma
MADDE 620- (1)
Kanun veya şirket sözleşmesinde aksi öngörülmediği takdirde, seçim kararları
dâhil, tüm genel kurul kararları, toplantıda temsil edilen oyların salt
çoğunluğu ile alınır.
2. Önemli kararlar
MADDE 621- (1)
Aşağıdaki genel kurul kararları, temsil edilen oyların en az üçte ikisinin ve
oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada
bulunması hâlinde alınabilir:
a) Şirket işletme konusunun değiştirilmesi.
b) Oyda imtiyazlı esas sermaye paylarının öngörülmesi.
c) Esas sermaye paylarının devrinin sınırlandırılması,
yasaklanması ya da kolaylaştırılması.
11119
d) Esas sermayenin artırılması.
e) Rüçhan hakkının sınırlandırılması ya da
kaldırılması.
f) Şirket merkezinin değiştirilmesi.
g) Müdürlerin ve ortakların, bağlılık yükümüne veya
rekabet yasağına aykırı faaliyette bulunmalarına genel kurul tarafından onay
verilmesi.
h) Bir ortağın haklı sebepler dolayısıyla şirketten
çıkarılması için mahkemeye başvurulması ve bir ortağın şirket sözleşmesinde
öngörülen sebepten dolayı şirketten çıkarılması.
ı) Şirketin feshi.
(2) Kanunda belli kararların alınabilmesi için
ağırlaştırılmış nisap aranıyorsa, bu nisabı daha da ağırlaştıracak şirket
sözleşmesi hükümleri, ancak şirket sözleşmesinde öngörülecek çoğunlukla kabul
edilebilir.
(3) (Ek: 12/7/2013-6495/52 md.) Bir ortağın şirketten çıkarılma sebeplerinin
sonradan şirket sözleşmesine konulabilmesine dair sözleşme değişikliği, şirket
sermayesini temsil eden tüm ortakların genel kurul toplantısında oy birliği ile
karar almasıyla mümkündür.
IV- Genel kurul kararlarının butlanı ve iptali
MADDE 622- (1)
Bu Kanunun anonim şirket genel kurul kararlarının butlanına ve iptaline ilişkin
hükümleri, kıyas yoluyla limited şirketlere de uygulanır.
B) Yönetim ve temsil
I - Müdürler
1. Genel olarak
MADDE 623- (1)
Şirketin yönetimi ve temsili şirket sözleşmesi ile düzenlenir. Şirketin
sözleşmesi ile yönetimi ve temsili, müdür sıfatını taşıyan bir veya birden
fazla ortağa veya tüm ortaklara ya da üçüncü kişilere verilebilir. En azından
bir ortağın, şirketi yönetim hakkının ve temsil yetkisinin bulunması gerekir.
(2) Şirketin müdürlerinden biri bir tüzel kişi
olduğu takdirde, bu kişi bu görevi tüzel kişi adına yerine getirecek bir gerçek
kişiyi belirler.
(3) Müdürler, kanunla veya şirket sözleşmesi ile
genel kurula bırakılmamış bulunan yönetime ilişkin tüm konularda karar almaya
ve bu kararları yürütmeye yetkilidirler.
2. Müdürlerin birden fazla olmaları
MADDE 624- (1)
Şirketin birden fazla müdürünün bulunması hâlinde, bunlardan biri, şirketin
ortağı olup olmadığına bakılmaksızın, genel kurul tarafından müdürler kurulu
başkanı olarak atanır.
(2) Başkan olan müdür veya tek müdürün bulunması
hâlinde bu kişi, genel kurulun toplantıya çağrılması ve genel kurul
toplantılarının yürütülmesi konularında olduğu gibi, genel kurul başka yönde
bir karar almadığı ya da şirket sözleşmesinde farklı bir düzenleme
öngörülmediği takdirde, tüm açıklamaları ve ilanları yapmaya da yetkilidir.
(3) Birden fazla müdürün varlığı hâlinde, bunlar
çoğunlukla karar alırlar. Eşitlik hâlinde başkanın oyu üstün sayılır. Şirket
sözleşmesi, müdürlerin karar almaları konusunda değişik bir düzenleme
öngörebilir.
II - Görevler, yetkiler ve yükümlülükler
1. Devredilemez ve vazgeçilemez görevler
MADDE 625- (1)
Müdürler, kanunların ve şirket sözleşmesinin genel kurula görev ve yetki
vermediği bütün konularda görevli ve yetkilidir. Müdürler, aşağıdaki
görevlerini ve yetkilerini devredemez ve bunlardan vazgeçemezler:
a) Şirketin üst düzeyde yönetilmesi ve yönetimi ve
gerekli talimatların verilmesi.
b) Kanun ve şirket sözleşmesi çerçevesinde şirket
yönetim örgütünün belirlenmesi.
11120
c) Şirketin yönetimi için gerekli olduğu takdirde,
muhasebenin, finansal denetimin ve finansal planlamanın oluşturulması.
d) Şirket yönetiminin bazı bölümleri kendilerine
devredilmiş bulunan kişilerin, kanunlara, şirket sözleşmesine, iç tüzüklere ve
talimatlara uygun hareket edip etmediklerinin gözetimi.
e) Küçük limited şirketler hariç, risklerin erken
teşhisi ve yönetimi komitesinin kurulması.
f) Şirket finansal tablolarının, yıllık faaliyet
raporunun ve gerekli olduğu takdirde topluluk finansal tablolarının ve yıllık
faaliyet raporunun düzenlenmesi.
g) Genel kurul toplantısının hazırlanması ve genel
kurul kararlarının yürütülmesi.
h) Şirketin borca batık olması hâlinde durumun
mahkemeye bildirilmesi.
(2) Şirket sözleşmesinde, müdürün veya
müdürlerin;
a) Aldıkları belirli kararları ve
b) Münferit sorunları,
genel kurulun onayına sunmaları gereği öngörülebilir.
Genel kurulun onayı müdürlerin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz, sınırlandırmaz.
Türk Borçlar Kanununun 51 ve 52 nci madde hükümleri saklıdır.
2. Özen ve bağlılık yükümü, rekabet yasağı
MADDE 626- (1)
Müdürler ve yönetimle görevli kişiler, görevlerini tüm özeni göstererek yerine
getirmek ve şirketin menfaatlerini, dürüstlük kuralı çerçevesinde, gözetmekle
yükümlüdürler. 202 ilâ 205 inci madde hükümleri saklıdır.
(2) Şirket sözleşmesinde aksi öngörülmemiş veya
diğer tüm ortaklar yazılı olarak izin vermemişse, müdürler şirketle rekabet
oluşturan bir faaliyette bulunamazlar. Şirket sözleşmesi ortakların onayı
yerine ortaklar genel kurulunun onay kararını öngörebilir.
(3) Müdürler de ortaklar için öngörülmüş bulunan
bağlılık borcuna tabidir.
3. Eşit işlem
MADDE 627- (1)
Müdürler ortaklara eşit şartlar altında eşit işlem yaparlar.
III - Müdürlerin yerleşim yeri
MADDE 628- (Mülga: 26/6/2012-6335/43 md.)
IV - Temsil yetkisinin kapsamı, sınırlandırılması
MADDE 629- (1)
Müdürlerin temsil yetkilerinin kapsamına, yetkinin sınırlandırılmasına, imzaya
yetkili olanların belirlenmesine, imza şekli ile bunların tescil ve ilanına bu
Kanunun anonim şirketlere ilişkin ilgili hükümleri kıyas yolu ile uygulanır.
(2) Sözleşmenin yapılması sırasında şirket tek
ortak tarafından ister temsil edilsin ister edilmesin, tek ortaklı limited
şirketlerde, bu ortak ile şirket arasında yapılan sözleşmenin geçerli olması,
sözleşmenin yazılı şekilde yapılmasına bağlıdır. Bu zorunluluk, piyasa
şartlarına göre günlük, önemsiz ve sıradan işlemlere ilişkin sözleşmelere
uygulanmaz.
(3) (Ek:
10/9/2014 - 6552/132 md.) Müdürler tarafından şirkete hizmet akdi ile bağlı
olanların sınırlı yetkiye sahip ticari vekil veya diğer tacir yardımcıları
olarak atanması hususunda 367 nci madde ile 371 inci
maddenin yedinci fıkrası kıyasen limited şirketlere
de uygulanır.
V - Görevden alma, yönetim ve temsil yetkisinin geri
alınması ve sınırlandırılması
MADDE 630- (1)
Genel kurul, müdürü veya müdürleri görevden alabilir, yönetim hakkını ve temsil
yetkisini sınırlayabilir.
11121
(2) Her ortak, haklı sebeplerin varlığında,
yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya
sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilir.
(3) Yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile
diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir
şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği
kaybetmesi haklı sebep olarak kabul olunur.
(4) Görevden alınan yöneticinin tazminat hakları
saklıdır.
VI - Ticari mümessiller ve ticari vekiller
MADDE 631- (1)
Şirket sözleşmesinde başka şekilde düzenlenmediği takdirde, ticari
mümessiller ve ticari vekiller ancak genel kurul kararı ile atanabilirler;
yetkileri genel kurul tarafından sınırlandırılabilir.
(2) Müdür veya müdürlerin çoğunluğu, 623 üncü
maddenin kapsamına girmeyen ticari mümessili veya ticari vekili her zaman
görevden uzaklaştırabilir. Bu kişi genel kurul kararı ile atanmışsa, görevden
alma ve yetkilerini sınırlandırmak için genel kurul gecikmeksizin toplantıya
çağrılır.
VII - Haksız fiil sorumluluğu
MADDE 632- (1)
Şirketin yönetimi ve temsili ile yetkilendirilen kişinin, şirkete ilişkin
görevlerini yerine getirmesi sırasında işlediği haksız fiilden şirket
sorumludur.
C) Sermaye kaybı ve borca batıklık
I - Bildirim yükümlülüğü
MADDE 633- (1)
Esas sermayenin kaybı ya da borca batık olma hâllerinde anonim şirketlere
ilişkin ilgili hükümler kıyas yoluyla uygulanır. Ek ödeme yükümlülüğü
hakkındaki hükümler saklıdır.
II- İflâsın
bildirilmesi ve konkordato talebi(1)
MADDE 634- (Değişik:
28/2/2018-7101/63 md.)
(1) İflâsın bildirilmesi ve konkordato talebine anonim
şirket hükümleri uygulanır.
D) Denetçi
MADDE 635- (1)
397 nci maddenin beşinci ve altıncı fıkraları dışında kalan, Anonim şirketin
denetçiye (…)(2) denetime ve özel denetime ilişkin hükümleri limited
şirkete de uygulanır.(2)(3)
BEŞİNCİ BÖLÜM
Sona Erme ve Ayrılma
A) Sona erme sebepleri ve sona ermenin sonuçları
MADDE 636- (1)
Limited şirket aşağıdaki hâllerde sona erer:
a) Şirket sözleşmesinde öngörülen sona erme
sebeplerinden birinin gerçekleşmesiyle.
b) Genel kurul kararı ile.
c) İflasın açılması ile.
d) Kanunda öngörülen diğer sona erme hâllerinde.
(2) Uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli
organlarından biri mevcut değilse veya genel kurul toplanamıyorsa, ortaklardan
veya şirket alacaklılarından birinin şirketin feshini istemesi üzerine şirket
merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi, müdürleri dinleyerek
şirketin, durumunu Kanuna uygun hâle getirmesi için bir süre belirler, buna
rağmen durum düzeltilmezse, şirketin feshine karar verir.
–––––––––––––––––
(1) Bu maddenin “II - İflasın bildirilmesi veya ertelenmesi” olan başlığı,
28/2/2018 tarihli ve 7101 sayılı Kanunun 63 üncü maddesiyle metne işlendiği
şekilde değiştirilmiştir.
(2) 26/6/2012 tarihli ve 6335
sayılı Kanunun 41 inci maddesiyle, bu fıkrada yer alan “ve işlem
denetçileriyle” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.
(3) 28/3/2013 tarihli ve 6455 sayılı Kanunun 82
nci maddesiyle, bu maddede yer alan “Anonim” ibaresinden önce gelmek üzere “397
nci maddenin beşinci ve altıncı fıkraları dışında kalan,” ibaresi eklenmiştir.
11122
(3) Haklı sebeplerin varlığında, her ortak
mahkemeden şirketin feshini isteyebilir. Mahkeme, istem yerine, davacı ortağa
payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına
veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir.
(4) Fesih davası açıldığında mahkeme taraflardan
birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alabilir.
(5) Sona ermenin sonuçlarına anonim şirketlere
ilişkin hükümler uygulanır.
B) Tescil ve ilan
MADDE 637- (1)
Sona erme, iflastan ve mahkeme kararından başka bir sebepten ileri gelmişse
müdür, birden fazla müdürün bulunması hâlinde en az iki müdür, bunu ticaret
siciline tescil ve ilan ettirir.
C) Çıkma ve çıkarılma
I - Genel olarak
MADDE 638- (1)
Şirket sözleşmesi, ortaklara şirketten çıkma hakkını tanıyabilir, bu hakkın
kullanılmasını belirli şartlara bağlayabilir.
(2) Her ortak, haklı sebeplerin varlığında
şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. Mahkeme istem üzerine,
dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının
veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına
alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir.
II - Çıkmaya katılma
MADDE 639- (1)
Ortaklardan biri şirket sözleşmesindeki hükme dayanarak çıkma istediği veya
haklı sebeplerden dolayı çıkma davası açtığı takdirde, müdür veya müdürler
gecikmeksizin diğer ortakları bundan haberdar ederler.
(2) Diğer ortaklardan her biri, haberin
kendisine ulaştığı tarihten itibaren bir ay içinde;
a) Şirket sözleşmesinde öngörülen haklı sebep kendisi
yönünden de geçerliyse, kendisinin de çıkmaya katılacağını müdürlere bildirmek,
b) Açacağı bir dava ile haklı sebepler dolayısıyla
çıkma davasına katılmak,
hakkına sahiptir.
(3) Çıkan tüm ortaklar, esas sermaye payları ile
orantılı olarak, eşit işleme tabi tutulurlar.
(4) Şirket sözleşmesindeki hüküm sebebiyle veya
haklı bir sebebin varlığı dolayısıyla bir ortağın şirketten çıkarılması hâlinde
bu hüküm uygulanmaz.
III - Çıkarma
MADDE 640- (1)
Şirket sözleşmesinde, bir ortağın genel kurul kararı ile şirketten
çıkarılabileceği sebepler öngörülebilir.
(2) Çıkarma kararına karşı ortak, kararın noter
aracılığıyla kendisine bildirilmesinden itibaren üç ay içinde iptal davası
açabilir.
(3) Şirketin istemi üzerine ortağın mahkeme
kararıyla haklı sebebe dayanılarak şirketten çıkarılması hâli saklıdır.
IV - Ayrılma akçesi
1. İstem ve tutar
MADDE 641- (1)
Ortak şirketten ayrıldığı takdirde, esas sermaye payının gerçek değerine uyan
ayrılma akçesini istem hakkını haizdir.
11123
(2) Şirket sözleşmesinde öngörülen ayrılma hakkı
dolayısıyla, şirket sözleşmeleri ayrılma akçesini farklı bir şekilde
düzenleyebilirler.
2. Ödeme
MADDE 642- (1)
Ayrılma akçesi;
a) Şirket kullanılabilir bir özkaynak üzerinde tasarruf
ediyorsa,
b) Ayrılan kişinin esas sermaye payları
devredilebiliyorsa,
c) Esas sermaye, ilgili hükümlere göre azaltılmışsa,
ayrılma ile muaccel olur.
(2) (Mülga:
26/6/2012-6335/43 md.)
(3) Ayrılan ortağın ayrılma akçesinin ödenmeyen
kısmı, şirkete karşı, bütün alacaklılardan sonra gelen bir alacak oluşturur. Bu
husus yıllık raporda kullanılabilir özkaynak tutarının tespiti ile muaccel hâle
gelir.
D) Tasfiye
MADDE 643- (1)
Tasfiye usulü ile tasfiyede şirket organlarının yetkileri hakkında anonim
şirketlere ilişkin hükümler uygulanır:
E) Uygulanacak hükümler
MADDE 644- (1)
Aşağıda madde numaraları bildirilen anonim şirketlere ilişkin hükümler
limited şirketlere de uygulanır.
a) Belgelerin ve beyanların kanuna aykırılığına ilişkin
549 uncu; sermaye hakkında yanlış beyanlar ve ödeme yetersizliğinin bilinmesi
hakkında 550 nci; değer biçilmesinde yolsuzluğa dair 551 inci; kurucuların,
yönetim kurulu üyelerinin, yöneticilerin ve tasfiye memurlarının sorumluluğunu
düzenleyen 553 üncü; denetçilerin (…) (1) sorumluluğuna ilişkin 554
ilâ 561 inci maddeler. (1)
b) (Değişik:
26/6/2012-6335/32 md.) Feshe ilişkin 353 üncü madde, şirkete karşı borçlanma yasağına ilişkin 358 inci madde, müdürlerin yakınlarının şirkete
borçlanmasına ilişkin 395 inci maddenin ikinci fıkrasının
birinci ve ikinci cümlesi hükümleri, kâr payı avansına ilişkin 509 uncu maddenin üçüncü fıkrası.
c) Yönetim kurulu kararlarının butlanı hakkındaki 391
inci ve müdürlerin bilgi alma haklarına kıyas yolu ile uygulanmak üzere
392 nci madde.
d) Limited şirketlere de uygulanan 549 ilâ 551 inci
maddelerine aykırı hareket edenler, 562 nci maddenin sekizinci ilâ onuncu
fıkralarında öngörülen cezalarla cezalandırılırlar.
ÜÇÜNCÜ KİTAP
Kıymetli Evrak
BİRİNCİ KISIM
Genel Hükümler
A) Kıymetli evrakın tanımı
MADDE 645- (1)
Kıymetli evrak öyle senetlerdir ki, bunların içerdikleri hak, senetten ayrı
olarak ileri sürülemediği gibi başkalarına da devredilemez.
B) Senetten doğan borç
MADDE 646- (1)
Kıymetli evrakın borçlusu, ancak senedin teslimi karşılığında ödeme ile
yükümlüdür.
(2) Hile veya ağır kusuru bulunmadıkça borçlu,
vade geldiğinde, senedin niteliğine göre alacaklı olduğu anlaşılan kişiye
ödemede bulunmakla borcundan kurtulur.
––––––––––––––––––
(1) 26/6/2012 tarihli ve 6335 sayılı Kanunun 32
nci maddesiyle, bu bentte yer alan “ve işlem denetçilerinin” ibaresi madde
metninden çıkarılmıştır.
11124
C) Kıymetli evrakın devri
I - Genel şekil
MADDE 647- (1)
Mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak kurulması amacıyla kıymetli evrakın devri
için her hâlde senet üzerindeki zilyetliğin devri şarttır.
(2) Bundan başka emre yazılı senetlerde ciroya,
nama yazılı senetlerde yazılı bir devir beyanına da gerek vardır. Bu beyan
kıymetli evrakın veya ayrı bir kâğıdın üzerine yazılabilir.
(3) Kanun veya sözleşme ile başkalarının, bu
arada, özellikle borçlunun da devre katılmaları zorunluluğu öngörülebilir.
II - Ciro
1. Şekil
MADDE 648- (1)
Bütün hâllerde ciro, poliçenin cirosuna ilişkin hükümler uyarınca yapılır.
(2) Devir için ciro ve senedin zilyetliğinin
geçirilmesi yeterlidir.
2. Hükümleri
Madde 649-
(1) Devredilebilen bütün kıymetli evrakın, senedin içeriğinden veya
niteliğinden aksi anlaşılmadıkça, ciro edilmesi ve zilyetliğin geçirilmesiyle
cirantanın hakları ciro edilene devrolunur.
D) Senedin türünün değiştirilmesi
MADDE 650- (1)
Nama veya emre yazılı senet, ancak kendisine hak verdiği ve borç yüklediği tüm
kişilerin muvafakatıyla hamile yazılı senede dönüştürülebilir. Bu muvafakatın
doğrudan senet üzerine yazılması gerekir.
(2) Hamile yazılı senetlerin nama veya emre
yazılı senede dönüştürülebilmesi hususunda da aynı kural
geçerlidir. Bu son hâlde hak veya borç sahibi
kişilerden birinin muvafakatı bulunmazsa bu dönüştürme, ancak
dönüştürmeyi yapan alacaklı ile onun haklarına doğrudan doğruya halef olan kişi
arasında hüküm ifade eder.
E) İptal kararı
I - Şartları
MADDE 651- (1)
Kıymetli evrak zayi olduğu takdirde mahkeme tarafından iptaline karar
verilebilir.
(2) Kıymetli evrakın zayi olduğu veya zıyaın ortaya
çıktığı anda senet üzerinde hak sahibi olan kişi, senedin iptaline karar verilmesini
isteyebilir.
II - Hükümleri
MADDE 652- (1)
İptal kararı üzerine hak sahibi hakkını senetsiz olarak da ileri sürebilir veya
yeni bir senet düzenlenmesini isteyebilir.
(2) Bunun dışında iptal usulü ve hükümleri hakkında,
kıymetli evrakın çeşitli türlerine ilişkin özel hükümler uygulanır.
F) Özel hükümler
MADDE 653- (1)
Çeşitli kıymetli evraka ilişkin özel hükümler saklıdır.
İKİNCİ KISIM
Nama Yazılı Senetler
A) Tanımı
MADDE 654- (1)
Belli bir kişinin adına yazılı olup da onun emrine kaydını içermeyen ve kanunen
de emre yazılı senetlerden sayılmayan kıymetli evrak nama yazılı senet sayılır.
11125
B) Alacaklının hakkını nasıl ispat edeceği
I - Kural olarak
MADDE 655- (1)
Borçlu, ancak senedin hamili bulunan ve senette adı yazılı olan veya
onun hukuki halefi olduğunu ispat eden kişilere ödemek zorundadır.
(2) Bu husus ispat edilmediği hâlde ödemede bulunan
borçlu, senedin gerçek sahibi olduğunu ispat eden bir üçüncü kişiye karşı
borcundan kurtulmuş olmaz.
II - Eksik nama yazılı senetler
MADDE 656- (1)
Nama yazılı senet içinde, senet bedelini her hamiline ödemek hakkını saklı
tutmuş olan borçlu, alacaklı sıfatının ispat edilmesini aramamış olsa da hamile
iyiniyetle yapacağı ödeme sonucunda borcundan kurtulmuş olur. Ancak, hamile
ödemede bulunmakla yükümlü değildir. 785 inci maddenin ikinci fıkrası hükmü
saklıdır.
C) İptal kararı
MADDE 657- (1)
Aksine özel hükümler bulunmadıkça nama yazılı senetler, hamile yazılı senetlere
ilişkin hükümlere göre iptal olunur.
(2) Borçlu, senette ilanların sayısını azaltmak veya
süreleri kısaltmak suretiyle iptal için daha basit bir usul öngörebileceği
gibi, alacaklı kendisine senedin iptal ve borcun ödendiğini gösteren, resmen
düzenlenmiş veya usulen onaylanmış bir belge verdiği takdirde, senet ibraz
edilmeksizin ve iptaline karar verilmeksizin de geçerli olmak üzere ödemek
hakkını da saklı tutabilir.
ÜÇÜNCÜ KISIM
Hamile Yazılı Senetler
A) Tanımı
MADDE 658- (1)
Senedin metninden veya şeklinden, hamili kim ise o kişinin hak sahibi
sayılacağı anlaşılan her kıymetli evrak, hamile veya hamiline yazılı senet
sayılır.
(2) Mahkeme kararıyla ödemeden menedilen borçlunun
ödemesi geçerli olmaz.
B) Borçlunun def’ileri
I - Genel olarak
MADDE 659- (1)
Borçlu hamile yazılı bir senetten doğan alacağa karşı, ancak senedin
geçersizliğine ilişkin veya senedin metninden anlaşılan def’ilerle, alacaklı
her kim ise ona karşı şahsen sahip olduğu def’ileri ileri sürebilir.
(2) Borçlu ile önceki hamillerden biri arasında
doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ilerin ileri sürülmesi, ancak
senedi iktisap ederken hamilin bilerek borçlunun zararına hareket etmiş olması
hâlinde geçerlidir.
(3) Senedin, borçlunun rızası olmaksızın tedavüle
çıkarıldığı yolunda bir def’i ileri sürülemez.
II - Hamile yazılı faiz kuponları
MADDE 660- (1)
Borçlu hamile yazılı faiz kuponlarından doğan alacağa karşı ana paranın
ödendiği def’inde bulunamaz.
(2) Ana paranın ödenmesi hâlinde, borçlu, ilerde
muaccel olup da asıl senetle birlikte kendisine teslim edilmeyen faiz
kuponlarının tutarını, bu kuponlar hakkında geçerli olan zamanaşımı süresi
geçinceye kadar alıkoymak hakkını haizdir; meğerki, teslim edilmeyen kuponların
iptaline karar verilmiş veya tutarı karşılığında teminat gösterilmiş olsun.
11126
C) İptal kararı
I - Genel olarak
1. Yetki
MADDE 661- (1)
Pay senetleri, tahviller, intifa senetleri, münferit kuponlar hariç olmak
üzere, kupon belgeleri, esas kupon belgelerinin yenilenmesine yarayan talonlar
gibi hamile yazılı senetlerin iptaline hak sahibinin istemi üzerine mahkemece
karar verilir.
(2) Yetkili mahkeme, borçlunun yerleşim yeri
veya pay senetleri hakkında anonim şirket merkezinin bulunduğu yer asliye
ticaret mahkemesidir.
(3) Dilekçe sahibinin senedin zilyedi bulunduğu ve onu
zayi ettiği yolundaki iddialarının mahkemece inandırıcı bulunması gerekir.
(4) Bir senet kupon tablosu veya talon içeriyorsa ve
hamil yalnız kupon tablosunu veya talonunu kaybetmişse, istemin haklı olduğunun
ispatı için senedin esas bölümünün ibrazı yeterlidir.
2. Ödeme yasağı
MADDE 662- (1)
Dilekçe sahibinin istemi üzerine mahkeme, senedin borçlusunu, aksine hareket
ettiği takdirde iki defa ödemek zorunda kalacağını ihtar ederek bedelini
ödemekten yasaklar.
(2) Bir kupon belgesinin iptaline karar vermek
gerektiği takdirde, vadeleri dava sırasında dolan münferit kuponlar hakkında
faiz kuponlarının iptaline ilişkin hükümler uygulanır.
3. İlan ile çağrı, başvuru süresi
MADDE 663- (1)
Mahkeme, dilekçe sahibinin, senedin zilyedi bulunmuş ve onu zâyi etmiş olduğuna
dair yaptığı açıklamaları inandırıcı bulursa, belli olmayan hamili ilan
yoluyla, senedi belirli bir süre içinde ibraz etmeye çağırır ve aksi takdirde
senedin iptaline karar verileceğini ihtar eder. Sürenin en az altı ay olarak
belirlenmesi gerekir; bu süre ilk ilan gününden itibaren işlemeye başlar.
4. İlan şekli
MADDE 664- (1)
Senedin ibrazına ilişkin ilanın 35 inci maddede yazılı gazetede üç defa
yapılması gerekir.
(2) Mahkeme gerek gördüğü takdirde, ayrıca uygun
göreceği diğer şekillerde de ilanlar yapılmasına karar verebilir.
5. Hükümleri
a) Senedin ibrazı hâlinde
MADDE 665- (1)
İptali istenen senet ibraz edilirse, mahkeme, dilekçe sahibine senedin
iadesi davası açması için bir süre belirler.
(2) Dilekçe sahibi bu süre içinde dava açmazsa,
mahkeme, senedi geri verir ve ödeme yasağını kaldırır.
b) Senedin ibraz edilmemesi hâlinde
MADDE 666- (1)
Mahkeme, belirlenen süre içinde ibraz edilmeyen senedin iptaline karar verir
veya gerekli görürse başka önlemler de alabilir.
(2) Hamile yazılı bir senedin iptali hakkındaki karar,
derhâl 35 inci maddede yazılı gazeteyle ve mahkeme gerek görürse başka
araçlarla da ilan edilir.
(3) İptal kararı üzerine dilekçe sahibi, gideri
kendisine ait olmak üzere yeni bir senet düzenlenmesini veya muaccel borcun
ifasını istemek hakkını haizdir.
11127
II - Kuponlarda usul
MADDE 667- (1)
Münferit kuponların zıyaı hâlinde hak sahibinin istemi üzerine, mahkeme,
bedelin vadesinde, vade dolmuşsa derhâl mahkemeye yatırılmasına karar verir.
(2) Üç yıl geçtikten sonra hiçbir hak sahibi başvurmaz
ve vadenin dolmasından itibaren üç yıl geçmiş olursa, mahkeme kararıyla bedel
dilekçe sahibine verilir.
III - Banknotlarda ve buna benzer kâğıtlarda usul
MADDE 668- (1)
Banknot ve büyük miktarda çıkarılıp görüldüğünde ödenmesi gereken ve para
yerine ödeme aracı olarak kullanılan ve belirli bedelleri yazılı olan diğer
hamile yazılı senetlerin iptaline karar verilemez.
(2) Devlet tarafından çıkarılmış olan tahvillere
ilişkin özel hükümler saklıdır.
D) İpotekli borç senedi ve irat senedi
MADDE 669- (1)
Hamile yazılı olan ipotekli borç senediyle irat senedine ilişkin özel hükümler saklıdır.
DÖRDÜNCÜ KISIM
Kambiyo Senetleri
A) Borçlanma ehliyeti
MADDE 670- (1)
Sözleşme ile borçlanmaya ehil olan kişi, kambiyo senetleri ile borçlanmaya da
ehildir.
BİRİNCİ BÖLÜM
Poliçe
BİRİNCİ AYIRIM
Poliçenin Düzenlenmesi ve Şekli
A) Şekil
I - Unsurları
1. Genel olarak
MADDE 671- (1)
Poliçe;
a) Senet metninde “poliçe” kelimesini, senet Türkçe’den
başka bir dille yazılmışsa, o dilde poliçe karşılığı olarak kullanılan
kelimeyi,
b) Belirli bir bedelin ödenmesi hususunda kayıtsız ve
şartsız havaleyi,
c) Ödeyecek olan kişinin, “muhatabın” adını,
d) Vadeyi,
e) Ödeme yerini,
f) Kime veya kimin emrine ödenecek ise onun adını,
g) Düzenlenme tarihini ve yerini,
h) Düzenleyenin imzasını,
içerir.
2. Unsurların bulunmaması
MADDE 672- (1)
671 inci maddede yazılı unsurlardan birini içermeyen senet ikinci ilâ dördüncü
fıkralarda yazılı hâller dışında poliçe sayılmaz.
(2) Vadesi gösterilmeyen poliçenin görüldüğünde
ödenmesi şart edilmiş sayılır.
(3) Ayrıca belirtilmiş olmadıkça muhatabın adı yanında
gösterilen yer, ödeme yeri ve aynı zamanda da muhatabın yerleşim yeri sayılır.
11128
(4) Düzenlenme yeri gösterilmeyen poliçe, düzenleyenin
adı yanında gösterilen yerde düzenlenmiş sayılır.
II - Münferit unsurlar
1. Düzenleyenin aynı zamanda muhatap veya emrine
ödenecek kişi olması
MADDE 673- (1)
Poliçe bizzat düzenleyenin emrine yazılı olabileceği gibi, bizzat düzenleyen
üzerine veya bir üçüncü kişi hesabına da düzenlenebilir.
2. Adresli ve yerleşim yerli poliçe
MADDE 674- (1)
Poliçe, bir üçüncü kişinin nezdinde, muhatabın yerleşim yerinde veya başka bir
yerde ödenmek üzere düzenlenebilir.
3. Faiz şartı
MADDE 675- (1)
Görüldüğünde veya görüldüğünden belirli bir süre sonra ödenmesi şart kılınan
bir poliçeye, düzenleyen tarafından faiz şartı konulabilir. Diğer poliçelerde
böyle bir faiz şartı yazılmamış sayılır.
(2) Faiz oranının poliçede gösterilmesi gerekir;
gösterilmemiş ise faiz şartı yazılmamış sayılır.
(3) Başka bir gün belirtilmemişse, faiz, poliçenin
düzenlenme gününden itibaren işler.
4. Poliçe bedelinin çeşitli şekillerde gösterilmesi
MADDE 676- (1)
Poliçe bedeli hem yazı hem de rakamla gösterilip de iki bedel arasında fark
bulunursa, yazı ile gösterilen bedel üstün tutulur.
(2) Poliçe bedeli yalnız yazıyla veya yalnız rakamla
birden çok gösterilmiş olup da bedeller arasında fark bulunursa, en az olan
bedel geçerli sayılır.
B) İmza edenlerin sorumluluğu
I - Geçerli olmayan imzaların bulunması
MADDE 677- (1)
Bir poliçe, poliçe ile borçlanmaya ehil olmayan kişilerin imzasını, sahte
imzaları, hayali kişilerin imzalarını veya imzalayan ya da adlarına imzalanmış
olan kişileri herhangi bir sebeple bağlamayan imzaları içerirse, diğer
imzaların geçerliliği bundan etkilenmez.
II - Yetkisiz imza
MADDE 678- (1)
Temsile yetkili olmadığı hâlde bir kişinin temsilcisi sıfatıyla bir poliçeye
imzasını koyan kişi, o poliçeden dolayı
bizzat sorumludur; bu poliçeyi ödediği takdirde,
temsil olunduğu kabul edilen kişinin haiz olabileceği haklara sahip olur.
Yetkisini aşan temsilci için de hüküm böyledir.
III - Düzenleyenin sorumluluğu
MADDE 679- (1)
Düzenleyen, poliçenin kabul edilmemesinden ve ödenmemesinden sorumludur.
Düzenleyen, kabul edilmeme hâlinde sorumlu olmayacağını şart edebilirse de
ödenmemeden sorumlu olmayacağına ilişkin kayıtlar yazılmamış sayılır.
IV - Açık poliçe
MADDE 680- (1)
Tedavüle çıkarılırken tamamen doldurulmamış bulunan bir poliçe, aradaki
anlaşmalara aykırı bir şekilde doldurulursa, bu anlaşmalara uyulmadığı iddiası,
hamile karşı ileri sürülemez; meğerki, hamil poliçeyi kötüniyetle iktisap etmiş
veya iktisap sırasında kendisine ağır bir kusur isnadı mümkün bulunmuş olsun.
11129
İKİNCİ AYIRIM
Ciro
A) Poliçenin devredilmesi
MADDE 681- (1)
Her poliçe açıkça emre yazılı olmasa da ciro ve zilyetliğin geçirilmesi yoluyla
devredilebilir.
(2) Düzenleyen, poliçeye “emre yazılı değildir”
ibaresini veya aynı anlamı ifade eden bir kaydı koymuşsa, poliçe ancak alacağın
temliki yoluyla devrolunabilir ve bu devir alacağın temlikinin hukuki
sonuçlarını doğurur.
(3) Ciro, poliçeyi kabul etmiş olsun veya olmasın
muhataba, düzenleyene veya poliçeyle borç altına girmiş olanlardan herhangi
birine yapılabilir. Bu kimseler poliçeyi yeniden ciro edebilirler.
B) Ciro
I - Kayıtsız, şartsız olması
MADDE 682- (1)
Cironun kayıtsız ve şartsız olması gerekir. Cironun bağlı tutulduğu her şart
yazılmamış sayılır.
(2) Kısmi ciro batıldır.
(3) Hamiline ciro beyaz ciro hükmündedir.
II - Cironun şekli
MADDE 683- (1)
Cironun poliçe veya poliçeye bağlı olan ve “alonj” denilen bir kâğıt üzerine
yazılması ve ciranta tarafından imzalanması gerekir.
(2) Lehine ciro yapılan kişinin ciroda gösterilmesine
gerek olmadığı gibi, ciro, cirantanın sadece imzasından ibaret olabilir. Bu
şekildeki cirolara “beyaz ciro” denir. Beyaz cironun poliçenin arkasına veya
alonj üzerine yazılması gerekir.
III - Cironun hükümleri
1. Devir işlevi
MADDE 684- (1)
Ciro ve zilyetliğin geçirilmesi ile poliçeden doğan bütün haklar devrolunur.
(2) Ciro beyaz ciro ise hamil;
a) Ciroyu kendi adına veya diğer bir kişi adına
doldurabilir,
b) Poliçeyi yeniden beyaz olarak veya diğer belirli bir
kişiye tekrar ciro edebilir,
c) Beyaz ciroyu doldurmaksızın ve poliçeyi tekrar ciro
etmeksizin poliçeyi başka bir kişiye verebilir.
2. Teminat işlevi
MADDE 685- (1)
Aksi şart edilmedikçe, ciranta poliçenin kabul edilmemesinden ve ödenmemesinden
sorumludur.
(2) Ciranta, poliçenin tekrar ciro edilmesini yasak
edebilir; bu hâlde, senet sonradan kendilerine ciro edilmiş olan kişilere karşı
sorumlu olmaz.
3. Hamilin hak sahipliği
MADDE 686- (1)
Bir poliçeyi elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa da kendi hakkı
müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde, yetkili hamil
sayılır. Çizilmiş cirolar bu hususta yazılmamış hükmündedir. Bir beyaz ciroyu
diğer bir ciro izlerse son ciroyu imzalayan kişi, poliçeyi beyaz ciro ile
iktisap etmiş sayılır.
11130
(2) Poliçe herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış
bulunursa, birinci fıkrada yazılı hükümlere göre hakkı anlaşılan yeni hamil,
ancak poliçeyi kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisabında ağır bir kusur
bulunduğu takdirde o poliçeyi geri vermekle yükümlüdür.
IV - Def’iler
MADDE 687- (1)
Poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden
biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri
başvuran hamile karşı ileri süremez; meğerki, hamil, poliçeyi iktisap ederken
bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun.
(2) Alacağın temliki yoluyla yapılan devirlere
ilişkin hükümler saklıdır.
V - Cironun çeşitleri
1. Tahsil cirosu
MADDE 688- (1)
Ciro, “bedeli tahsil içindir”, “vekâleten” veya bedelin başkası adına kabul
edileceğini belirten bir şerhi ya da sadece vekil etmeyi ifade eden bir kaydı
içerirse, hamil, poliçeden doğan bütün hakları kullanabilir; fakat o poliçeyi
ancak tahsil cirosu ile tekrar ciro edebilir.
(2) Poliçeden sorumlu olanlar, bu hâlde, ancak
cirantaya karşı ileri sürebilecekleri def’ileri hamile karşı dermeyan
edebilirler.
(3) Tahsil cirosunun içerdiği yetki, bu yetkiyi verenin
ölümü ile sona ermeyeceği gibi, onun medenî hakları kullanma ehliyetini
kaybetmesiyle de ortadan kalkmaz.
2. Rehin cirosu
MADDE 689- (1)
Ciro, “bedeli teminattır”, “bedeli rehindir” ibaresini veya rehnetmeyi belirten
diğer herhangi bir kaydı içerirse, hamil, poliçeden doğan bütün hakları
kullanabilir; fakat kendisi tarafından yapılan bir ciro ancak tahsil cirosu
hükmündedir.
(2) Poliçeden sorumlu olanlar, kendileriyle ciranta
arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri hamile karşı
ileri süremezler; meğerki, hamil poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun
zararına hareket etmiş olsun.
3. Vadeden sonraki ciro
MADDE 690- (1)
Vadenin geçmesinden sonra yapılan ciro, vadeden önce yapılan bir cironun
hükümlerini doğurur; ancak, ödenmeme protestosundan veya bu protestonun
düzenlenmesi için öngörülmüş sürenin geçmesinden sonra yapılan ciro, sadece
alacağın temliki hükümlerini doğurur.
(2) Aksi sabit oluncaya kadar tarihsiz bir ciro
protestonun düzenlenmesi için öngörülen sürenin geçmesinden önce yapılmış
sayılır.
ÜÇÜNCÜ AYIRIM
Kabul ve Aval
A) Kabule arz
I - Kural
MADDE 691- (1)
Poliçe vadeye kadar hamil veya poliçeyi elinde bulunduran herkes tarafından
muhatabın yerleşim yerinde onun kabulüne arzolunabilir.
II - Kabule arz şartı ve yasağı
MADDE 692- (1)
Düzenleyen, bir süre belirleyerek veya belirlemeden poliçenin kabule arz edilmesini
şart koşabilir.
11131
(2) Düzenleyen, üçüncü bir kişinin yerleşim yerinde
veya muhatabın yerleşim yerinden başka bir yerde ya da görüldükten belirli bir
süre sonra ödenmesi gereken poliçeler hariç olmak üzere, poliçenin kabule
arzını menettiğini poliçeye yazabilir.
(3) Düzenleyen, poliçenin belirli bir tarihten önce
kabule arz edilmemesini de şart koşabilir.
(4) Düzenleyen, poliçenin kabule arzını menetmiş
olmadıkça, bir süre koyarak veya koymayarak, her ciranta poliçenin kabule
arzını şart koşabilir.
III - Görüldükten belirli bir süre sonra ödenmesi
gereken poliçelerde
MADDE 693- (1)
Görüldükten belirli bir süre sonra ödenmesi şart kılınan poliçelerin,
düzenlenme gününden itibaren bir yıl içinde kabule arz edilmesi gerekir.
(2) Düzenleyen bu süreyi kısaltabileceği gibi,
daha uzun bir süre de şart koşabilir.
(3) Cirantalar kabule arz sürelerini kısaltabilirler.
IV - Bir daha kabule arz
MADDE 694- (1)
Muhatap, poliçenin, kendisine arz edildiği günü izleyen günde bir daha ibrazını
isteyebilir. İlgililer, bu istemin yerine getirilmediğini, ancak bu istem
protestoya yazılmışsa ileri sürebilirler.
(2) Hamil, kabule arz edilen poliçeyi muhataba bırakmak
zorunda değildir.
B) Kabul
I - Şekli
1. Genel olarak
MADDE 695- (1)
Kabul beyanı poliçe üzerine yazılır ve “kabul edilmiştir” veya buna eş anlamlı
başka bir ibareyle ifade edilir ve muhatap tarafından imzalanır. Muhatabın,
poliçenin ön yüzüne yalnız imzasını koyması kabul hükmündedir.
(2) Poliçenin, görüldükten belirli bir süre sonra
ödenmesi şart edilmiş olduğu veya özel bir şart gereğince belirli bir süre
içinde kabule arz edilmesi gerektiği takdirde, hamil ibraz günü tarihinin
atılmasını istemedikçe, kabul hangi gün gerçekleşmişse poliçeye o günün tarihi
atılır. Tarih atılmamış olduğu takdirde, hamil cirantalarla düzenleyene karşı
başvurma haklarını koruyabilmek için bu eksikliği zamanında düzenlenecek bir
protesto ile tespit ettirmek zorundadır.
2. Kabulün sınırlandırılması
MADDE 696- (1)
Kabul, kayıtsız şartsız olmalıdır; fakat muhatap kabulü poliçe bedelinin bir
kısmı ile sınırlayabilir.
(2) Kabul beyanı, bundan başka noktalarda poliçe
içeriğinden farklı olursa, poliçe kabul edilmemiş sayılır. Bununla beraber
kabul eden, kabul beyanındaki şartlar çerçevesinde sorumludur.
3. Adresli ve yerleşim yerli poliçe
MADDE 697- (1)
Düzenleyen, poliçede, ödemenin nezdinde yapılacağı bir üçüncü kişiyi
göstermeksizin, muhatabın yerleşim yerinden başka bir yeri ödeme yeri olarak
beyan etmişse, muhatap kabul şerhinde bir üçüncü kişiyi gösterebilir. Aksi
takdirde, muhatap, ödeme yerinde poliçeyi bizzat ödemeyi taahhüt etmiş sayılır.
(2) Poliçenin bizzat muhatabın nezdinde ödenmesi şart
kılınmışsa, muhatap, kabul şerhinde ödemenin yapılacağı yer olmak üzere, ödeme
yerinde bulunan bir adresi gösterebilir.
11132
II - Hükümleri
1. Genel olarak
MADDE 698- (1)
Muhatap, poliçeyi kabul etmekle bedelini vadede ödemeyi taahhüt etmiş olur.
(2) Ödememe hâlinde hamil, düzenleyen dahi olsa,
poliçeden dolayı 725 ve 726 ncı maddeler gereğince istenebilecek her şeyi kabul
edenden doğrudan doğruya isteme hakkını haizdir.
2. Kabul şerhinin çizilmesi
MADDE 699- (1)
Muhatap poliçe üzerindeki kabul şerhini poliçeyi geri vermeden önce çizmiş
olursa kabulden kaçınmış sayılır. Kabul şerhinin, poliçenin geri verilmesinden
önce çizilmiş olduğu, aksi ispatlanıncaya kadar karinedir.
(2) Bununla beraber, muhatap hamile veya
poliçede imzası bulunan bir kişiye poliçeyi kabul ettiğini yazı ile
bildirmişse, bunlara karşı kabul beyanı çerçevesinde sorumlu olur.
C) Aval
I - Aval verenler
MADDE 700- (1)
Poliçede bedelin ödenmesi, aval suretiyle tamamen veya kısmen teminat altına
alınabilir.
(2) Bu teminat, üçüncü bir kişi veya poliçede imzası
bulunan bir kişi tarafından da verilebilir.
II - Şekil
MADDE 701- (1)
Aval şerhi, poliçe veya alonj üzerine yazılır.
(2) Aval “aval içindir” veya bununla eş anlamlı başka
bir ibareyle ifade edilir ve aval veren kişi tarafından imzalanır.
(3) Muhatabın veya düzenleyenin imzaları hariç olmak
üzere, poliçenin yüzüne atılan her imza aval şerhi sayılır.
(4) Kimin için verildiği belirtilmemişse aval,
düzenleyici için verilmiş sayılır.
III - Hükümler
MADDE 702- (1)
Aval veren kişi, kimin için taahhüt altına girmişse aynen onun gibi sorumlu
olur.
(2) Aval veren kişinin teminat altına aldığı borç,
şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da aval verenin
taahhüdü geçerlidir.
(3) Aval veren kişi, poliçe bedelini ödediği takdirde,
poliçeden dolayı lehine taahhüt altına girmiş olduğu kişiye ve ona, poliçe
gereğince sorumlu olan kişilere karşı poliçeden doğan haklarını iktisap eder.
DÖRDÜNCÜ AYIRIM
Ödeme
A) Vade
I - Vadenin belirlenmesi
1. Genel olarak
MADDE 703- (1)
Bir poliçe;
a) Görüldüğünde,
b) Görüldükten belirli bir süre sonra,
11133
c) Düzenlenme gününden belirli bir süre sonra,
d) Belirli bir günde,
ödenmek üzere düzenlenebilir.
(2) Vadesi başka şekilde yazılan veya birbirini takip
eden çeşitli vadeleri gösteren poliçeler batıldır.
2. Görüldüğünde ödenecek poliçe
MADDE 704- (1)
Görüldüğünde ödenmek üzere düzenlenen poliçe ibrazında ödenir. Böyle bir
poliçenin düzenlenme gününden itibaren bir yıl içinde ödenmesi için ibrazı
gerekir. Düzenleyen bu süreyi kısaltabileceği gibi, daha uzun bir süre de
belirleyebilir. İbraz süreleri cirantalar tarafından kısaltılabilir.
(2) Düzenleyen, görüldüğünde ödenecek bir poliçenin belirli
bir günden önce ödenmek üzere ibraz edilmeyeceği hakkında şart koyabilir. Bu
takdirde ibraz süresi o tarihten başlar.
3. Görüldükten belirli bir süre sonra ödenecek poliçe
MADDE 705- (1)
Görüldükten belirli bir süre sonra ödenecek bir poliçenin vadesi, kabul
şerhinde yazılı tarihe veya protesto tarihine göre belirlenir.
(2) Kabul şerhinde tarih gösterilmemiş ve protesto da
çekilmemiş olursa poliçe, kabul eden hakkında, kabule ibraz için öngörülmüş
bulunan sürenin son günü kabul edilmiş sayılır.
II - Sürelerin hesabı
1. Genel olarak
MADDE 706- (1)
Düzenlenme gününden veya görüldükten bir veya birkaç ay sonra ödenmek üzere
düzenlenen bir poliçenin vadesi, ödemenin yapılması gereken ayın o günün
karşılığı olan gününde gelmiş olur. Karşılığı olan gün bulunmadığı takdirde
vade o ayın son günü gelmiş olur.
(2) Bir poliçe, düzenlenme gününden veya görüldükten
bir buçuk ay veya birkaç ay veya yarım ay sonra ödenmek üzere düzenlendiği
takdirde, ilk önce tam aylar hesap edilir.
(3) Vade olarak bir ayın başı, ortası veya sonu
gösterilmişse, bunlardan ayın birinci, onbeşinci ve sonuncu günleri anlaşılır.
(4) “Sekiz gün” veya “onbeş gün” ibarelerinden bir veya
iki hafta değil, gerçek olarak sekiz veya onbeş günlük bir süre anlaşılır.
(5) “Yarım ay” ibaresi onbeş günlük bir süreyi ifade
eder.
2. Takvimlerin çatışması
MADDE 707- (1)
Belirli bir günde ödenecek bir poliçenin düzenlenme yeri ile ödeme yeri
arasında takvim farkı bulunduğu takdirde, vade, ödeme yerinin takvimine göre
belirlenmiş sayılır.
(2) Takvimleri farklı olan iki yer arasında düzenlenen
bir poliçe, düzenlenme gününden belirli bir süre sonra ödenecekse, düzenlenme
günü, ödeme yerindeki takvim gününe dönüştürülmek suretiyle vade hesap edilir.
(3) Poliçelerin ibraz sürelerinin hesabında da birinci
ve ikinci fıkra hükümleri uygulanır.
(4) Poliçedeki bir kayıttan veya poliçenin içeriğinden,
amacın başka olduğu anlaşılırsa, bu madde hükümleri uygulanmaz.
11134
B) Ödeme
I - İbraz
MADDE 708- (1)
Belirli bir günde veya düzenlenme gününden ya da görüldükten belirli bir süre
sonra ödenecek bir poliçenin hamili, poliçeyi ödeme gününde veya onu
izleyen iki iş günü içinde ödenmek üzere ibraz etmelidir.
(2) Poliçenin bir takas odasına ibrazı, ödeme için
ibraz yerine geçer.
II - Makbuz istemek hakkı
MADDE 709- (1)
Muhatap, poliçeyi öderken hamil tarafından bir ibra şerhi yazılarak
poliçenin kendisine verilmesini isteyebilir.
(2) Hamil kısmi ödemeyi reddedemez.
(3) Kısmi ödeme hâlinde muhatap bu ödemenin poliçe
üzerine yazılmasını ve kendisine bir makbuz verilmesini isteyebilir.
III - Vadeden önce ve vadesinde ödeme
MADDE 710- (1)
Poliçenin hamili, vadeden önce ödemeyi kabulle yükümlü değildir.
(2) Vadeden önce ödeyen muhatap, bundan doğacak tehlike
kendisine ait olmak üzere hareket etmiş olur.
(3) Hile veya ağır bir kusuru bulunmadıkça poliçeyi
vadesinde ödeyen kişi borcundan kurtulur. Ödeyen kişi, cirolar arasında düzenli
bir teselsülün bulunup bulunmadığını incelemekle yükümlü ise de cirantaların
imzalarının geçerliliğini araştırmak zorunda değildir.
IV - Yabancı ülke parası ile ödeme
MADDE 711- (1)
Poliçenin, ödeme yerinde rayici olmayan bir para ile ödeneceği şart
koşulduğu takdirde, bedeli, vade günündeki değerine göre o ülke parasıyla
ödenebilir. Borçlu, ödemede geciktiği takdirde, hamil poliçe bedelinin dilerse
vade günündeki, dilerse ödeme günündeki kura göre ülke parasına dönüştürülerek
ödenmesini isteyebilir.
(2) Kanuni rayici olmayan paranın değeri, ödeme
yerindeki ticari teamüllere göre belirlenir. Bununla beraber, düzenleyen,
ödenecek paranın poliçede yazılı belirli bir rayice göre hesap edilmesini şart
edebilir.
(3) Düzenleyen, ödemenin belirli bir para ile
yapılmasını (aynen ödemeyi), şart koşmuş ise birinci ve ikinci fıkra
hükümleri uygulanmaz.
(4) Poliçe bedeli, düzenlenme ve ödeme yeri olan
ülkelerde aynı adı taşıyan, fakat değerleri birbirinden farklı olan para ile
gösterildiği takdirde ödeme yerindeki para kastedilmiş sayılır.
V - Tevdi
MADDE 712- (1)
Bir poliçe 708 inci maddede öngörülen süre içinde ödeme için ibraz edilmediği
takdirde borçlu, gideri ve riski hamile ait olmak üzere poliçenin bedelini bir
bankaya tevdi edebilir.
BEŞİNCİ AYIRIM
Kabul Etmeme ve Ödememe Hâllerinde Başvurma Hakları
A) Başvurma hakkı
I - Genel olarak
MADDE 713- (1)
Vadede poliçe ödenmemişse hamil, cirantalara, düzenleyene ve poliçe dolayısıyla
taahhüt altına girmiş olan diğer kişilere başvurabilir.
11135
(2) Hamil;
a) Kabulden tamamen veya kısmen kaçınılmış,
b) Poliçeyi kabul etmiş olsun olmasın, muhatap iflas
etmiş veya bir ilamla ispatlanmamış olsa da sadece ödemelerini tatil etmiş veya
aleyhindeki herhangi bir icra takibi semeresiz kalmış veya
c) Kabul için arz edilmesi menedilen bir poliçenin
düzenleyeni iflas etmiş,
olursa vadenin gelmesinden önce de aynı başvurma
hakkını haizdir.
II - Protesto
1. Süreler ve şartları
MADDE 714- (1)
Kabul etmemenin veya ödememenin, kabul etmeme veya ödememe protestosu denilen
resmî bir belge ile belirlenmesi zorunludur.
(2) Kabul etmeme protestosunun, kabule arz için belirli
olan süre içinde çekilmesi gerekir. 694 üncü maddenin birinci fıkrasında
gösterilen hâlde poliçenin ilk arzı vadenin son gününde olmuşsa,
protesto o günün ertesi günü de çekilebilir.
(3) Belirli bir günde veya düzenlenme gününden ya da
görüldükten belirli bir süre sonra ödenmesi şartını içeren bir poliçeden dolayı
çekilecek ödememe protestosunun, ödeme gününü izleyen iki iş günü içinde
çekilmesi zorunludur. Görüldüğünde ödenmesi şart olan bir poliçeden dolayı
çekilecek ödememe protestosu, ikinci fıkrada kabul etmeme protestosu için
gösterilen süreler içinde çekilir.
(4) Kabul etmeme protestosu çekilmiş olması hâlinde
ödeme için poliçeyi ibraz etmeye gerek olmadığı gibi, ödememe protestosu
çekmeye de ihtiyaç yoktur.
(5) Poliçeyi kabul etmiş olsun olmasın muhatap,
ödemelerini tatil etmiş veya aleyhindeki herhangi bir icra takibi semeresiz
kalmış ise, hamil başvurma haklarını ancak poliçenin ödenmesi için muhataba
ibrazından ve protestonun çekilmesinden sonra kullanabilir.
(6) Poliçeyi kabul etmiş olsun olmasın, muhatap veya
kabul için arz edilmesi menedilen bir poliçenin düzenleyeni iflas etmişse,
iflas ilamının ibrazı, başvurma hakkının kullanılması için yeterlidir.
2. Şekli
a) Noterlikçe düzenlenmesi
MADDE 715- (1)
Protestonun 716 ncı maddede belirtilen şekil ve surette noterlikçe düzenlenmesi
gerekir.
b) İçindekiler
MADDE 716- (1)
Protesto;
a) Protestoyu çeken ve kendisine protesto çekilen
kişilerin adlarını veya ticaret unvanlarını,
b) Kendisine protesto çekilen kişinin, poliçeden doğan
taahhüdünü yerine getirmeye davet edildiği hâlde, taahhüdünü ifa etmemiş,
kendisi bulunamamış veya ticaret yerinin ya da konutunun belirlenememiş
olduğuna ilişkin bir şerhi,
c) Sözü geçen davetin yapıldığı veya davet teşebbüsünün
sonuçsuz kaldığı yer ve güne ait bir şerhi ve
d) Protestoyu düzenleyen noterin imzasını,
içerir.
11136
(2) Kısmi ödeme protestoda belirtilir.
(3) Kabul için kendisine bir poliçe ibraz edilmiş olan
muhatap, poliçenin ertesi günü tekrar ibrazını istemiş ise bu durum da
protestoya yazılır.
c) Protesto belgesi
MADDE 717- (1)
Protesto ayrı bir belge hâlinde düzenlenerek poliçeye bağlanır.
(2) Protesto, aynı poliçenin çeşitli nüshaları veya
poliçenin aslı ile bir sureti ibraz edilerek düzenlenmiş ise protestoyu bu
nüshalardan birine veya asıl senede bağlamak yeterlidir.
(3) Diğer nüshalara veya surete, protestonun, kalan
nüshalarından birine veya poliçenin aslına bağlanmış bulunduğu kaydolunur.
d) Kısmi kabul hâlinde
MADDE 718- (1)
Kabul, poliçedeki bedelin bir kısmına özgülenmiş bulunup da, bu yüzden protesto
düzenlenirse poliçenin bir sureti çıkarılarak protesto bu suret üzerine
yazılır.
e) Birden fazla kişiye karşı düzenlenen protesto
MADDE 719- (1)
Poliçeye ilişkin bir edimin birden fazla yükümlü tarafından ifasının istenmesi
zorunlu ise, tek protesto belgesi düzenlenir.
3. Saklama yükümü
MADDE 720- (1)
Protestoyu düzenleyen noter poliçenin bir suretini protesto belgesi
ile birlikte saklamakla yükümlüdür.
4. Sakat protesto
MADDE 721- (1)
Noter tarafından imza edilen protesto kanuna uygun olarak düzenlenmediği veya
içindeki kayıtlar yanlış olduğu takdirde de geçerlidir.
(2) Noter hakkında disiplin hükümleri saklıdır.
5. Protesto düzenlenmesi gerekmeyen hâller
MADDE 722- (1)
Düzenleyen, ciranta veya aval veren kişi, senet üzerine “gidersiz”,
“protestosuz” kayıtlarını ya da
bunlara eş anlamlı diğer
herhangi bir ibareyi yazıp
imzalayarak, hamili başvurma hakkını kullanmak için kabul etmeme veya ödememe
protestosu düzenleme yükümünden kurtarabilir.
(2) Bu kayıt, hamili, poliçeyi süresinde ibraz
etmek ve gereken ihbarları yapmak yükümlülüklerinden kurtarmaz. Sürelere
uyulmadığını ispat, bunu hamile karşı ileri süren kişiye düşer.
(3) Bu kayıt poliçeyi düzenleyen tarafından yazılmış
ise, poliçeden dolayı borç altına girmiş olanların hepsi hakkında geçerli olur;
bir ciranta veya aval veren kişi tarafından yazıldığı takdirde, hüküm yalnız
ona uygulanır. Düzenleyen tarafından yazılan kayda rağmen hamil yine protesto
çekerse giderler kendisine ait olur.
(4) Kayıt bir ciranta veya aval veren kişi tarafından
konduğu takdirde, bu kayda rağmen çekilmiş olan bir protestonun gerektirdiği
giderleri, poliçeden dolayı borç altına girenlerin hepsi tazminle yükümlüdür.
III - İhbar zorunluluğu
MADDE 723- (1)
Hamil, protesto gününü veya poliçede “gidersiz” kaydı mevcut ise, ibraz gününü
izleyen dört iş günü içinde, kabul etmeme veya ödememe hâllerini, kendi
cirantasına ve düzenleyene ihbar etmek zorundadır.
11137
(2) Her ciranta aldığı ihbarı, bunları aldığı günü
izleyen iki iş günü içinde önceki ihbarları yapan kişilerin adlarını ve
adreslerini de göstermek suretiyle, kendi cirantasına ihbar eder. Düzenleyene
varıncaya kadar bu sıra dâhilinde hareket edilir. Süreler önceki ihbarın
alındığı tarihten itibaren işlemeye başlar.
(3) Poliçede imzası bulunan bir kişiye ikinci fıkra
gereğince ihbarda bulunulduğu takdirde, kendisine aval veren kişiye de aynı
süre içinde bu ihbarın yapılması gerekir.
(4) Bir ciranta adresini hiç yazmamış veya okunması
mümkün olmayacak surette yazmış ise, ihbarın ondan önceki cirantaya yapılması
yeterlidir.
(5) İhbarı yapacak olan kişi bunu noter aracılığıyla
veya sadece poliçenin iadesi yoluyla yapabilir.
(6) İhbarı yapmakla yükümlü olan kişi bunu belirli süre
içinde yaptığını ispat etmek zorundadır.
(7) Birinci ve ikinci fıkralarda gösterilen süreler
içinde ihbarname göndermeyen kişi başvurma hakkını kaybetmezse de ihmalinden
doğan zarardan sorumlu olur. Ancak, bu zarara ilişkin tazminat borcu poliçe
bedeliyle sınırlıdır.
IV - Teselsül
MADDE 724- (1)
Bir poliçeyi düzenleyen, kabul eden, ciro eden veya o poliçeye aval veren
kişiler hamile karşı müteselsil borçlu sıfatıyla sorumludurlar.
(2) Hamil, bunların borçlanmadaki sıraları ile bağlı
olmaksızın her birine veya bunlardan bazılarına ya da hepsine birden
başvurabilir.
(3) Poliçeden dolayı borç altına girmiş olup da
poliçeyi ödemiş bulunan herkes aynı hakkı kullanabilir.
(4) Hamil borçlulardan yalnız birine başvurmakla, diğer
borçlularla ilk önce başvurduğu borçludan sonra gelenlere karşı haklarını
kaybetmez.
V - Başvurma hakkının kapsamı
1. Hamilin hakkı
MADDE 725- (1)
Hamil başvurma yoluyla;
a) Poliçenin kabul edilmemiş veya ödenmemiş olan
bedelini ve şart kılınmışsa işlemiş faizi,
b) Vadenin gelmesinden itibaren işleyecek faizi,
c) Protestonun ve hamil tarafından tebliğ olunan
ihbarların giderleriyle diğer giderleri ve
d) Poliçe bedelinin binde üçünü aşmamak üzere komisyon
ücretini,
isteyebilir.
(2) Başvurma hakkı vadenin gelmesinden önce
kullanılırsa, poliçe bedelinden bir iskonto yapılır. Bu iskonto başvurma
tarihinde hamilin yerleşim yerinde geçerli olan resmî iskonto oranına göre
hesap edilir.
2. Ödeyen kişinin hakkı
MADDE 726- (1)
Poliçe bedelini ödemiş olan kişi kendisinden önce gelen borçlulardan;
a) Ödemiş olduğu tutarın tamamını,
b) Ödeme tarihinden itibaren bu tutarın faizini,
c) Yaptığı giderleri ve
d) Poliçe bedelinin binde ikisini aşmamak üzere
komisyon ücretini,
isteyebilir.
11138
VI - Makbuz
1. Genel olarak
MADDE 727- (1)
Kendisine başvurulan veya başvurulması mümkün olan borçlu, başvurma konusu olan
bedeli ödeyince, poliçe ve protesto belgesinin ayrıca doldurulacak bir makbuz
ile birlikte kendisine verilmesini istemek hakkını haizdir.
(2) Poliçeyi ödemiş olan her ciranta, kendi cirosunu ve
kendisinden sonra gelen borçluların cirolarını çizebilir.
2. Kısmi kabul hâlinde
MADDE 728- (1)
Poliçenin kısmen kabulünden sonra başvurma hakkının kullanılması hâlinde,
poliçe bedelinin kabul edilmeyen kısmını ödeyen kişi, ödemenin poliçe üzerine
yazılmasını ve kendisine bu hususta bir makbuz verilmesini isteyebilir. Bundan
başka, onun sonradan diğerlerine karşı başvurma haklarını kullanabilmesi için,
hamil ona poliçenin ve protestonun onaylı birer suretini vermek zorundadır.
VII - Retret
MADDE 729- (1)
Başvurma hakkı olan herkes, poliçede aksine şart bulunmadıkça, kendisinden
önce gelen borçlulardan biri üzerine çekeceği
ve bu kişinin yerleşim yerinde, görüldüğü anda ödenmesi şart olan
ve “retret” denilen yeni bir poliçe aracılığıyla başvuruda bulunabilir.
(2) Retret, 725 ve 726 ncı maddelerde gösterilen
paralardan başka komisyon ücretini içerir.
(3) Retret hamil tarafından düzenlenirse, poliçe
bedeli poliçenin ödeneceği yerden, önceki borçlunun yerleşim yeri olan yer
üzerine çekilen ve görüldüğünde ödenmesi şart olan bir poliçenin cari fiyatına
göre belirlenir. Retret bir ciranta tarafından düzenlenirse, poliçe bedeli,
retreti düzenleyen kişinin yerleşim yerinden önceki borçlunun yerleşim yeri
olan yer üzerine çekilen ve görüldüğünde ödenmesi şart bulunan bir poliçenin
cari fiyatına göre belirlenir.
VIII - Başvurma hakkının düşmesi
1. Genel olarak
MADDE 730- (1)
Hamil;
a) Görüldüğünde veya görüldükten belirli bir süre sonra
ödenmesi şart olan poliçeyi ibraz,
b) Kabul etmeme veya ödememe protestosunu düzenleme,
c) “Gidersiz iade olunacaktır” kaydının bulunması
hâlinde, poliçeyi ödeme amacıyla ibraz,
için belirli süreleri geçirirse, kabul eden kişi hariç
olmak üzere, cirantalara, düzenleyene ve diğer borçlulara karşı sahip olduğu
hakları kaybeder.
(2) Hamil, kabul amacıyla ibraz edilmesi için
düzenleyenin verdiği süreye uymazsa, kabul etmeme ve ödememe sebebiyle başvuru
haklarını kaybeder; meğerki, düzenleyicinin yalnız kabule ait sorumluluğu
istisna etmek istediği kayıttan anlaşılsın.
(3) Ciroda ibraz için bir süre şart kılınmışsa ancak
ciranta bu süreyi ileri sürebilir.
2. Mücbir sebepler
MADDE 731- (1)
Kanunen belirli olan süreler içinde poliçenin ibrazı veya protesto
düzenlenmesi, bir devletin mevzuatı veya herhangi bir mücbir sebep gibi
aşılması imkânsız bir engel nedeniyle gerçekleştirilememişse, bu işlemler için
belirli olan süreler uzatılır.
11139
(2) Hamil, mücbir sebepleri gecikmeksizin kendinden
önce gelen kişiye ihbar etmekle ve bu ihbarı, altına tarih, yer ve imzasını da
koyarak poliçeye veya alonja kaydetmekle yükümlüdür. Bunun dışında 723 üncü
madde hükümleri uygulanır.
(3) Mücbir sebeplerin ortadan kalkmasından sonra hamilin,
poliçeyi gecikmesizin kabul veya ödeme amacıyla ibraz ve gereğinde protesto
çekmesi şarttır.
(4) Mücbir sebepler vadenin gelmesinden itibaren
otuz günden çok sürerse, poliçenin ibrazına ve protesto çekmeye gerek
olmaksızın başvurma hakkı kullanılabilir.
(5) Görüldüğünde veya görüldükten belirli bir süre
sonra ödenmesi şart olan poliçeler hakkında otuz günlük süre, hamilin kendi
cirantasına mücbir sebebi ihbar ettiği tarihten itibaren işler. Bu ihbar, ibraz
süresinin bitmesinden önce de yapılabilir. Görüldükten belirli bir süre sonra
ödenmesi şart olan poliçelerde otuz günlük süre, poliçede belirtilen süre kadar
uzar.
(6) Hamilin veya poliçeyi ibraza veya protesto çekmeye
memur ettiği kişinin yalnız kendilerine ait olaylar mücbir sebeplerden
sayılmaz.
B) Sebepsiz zenginleşme
MADDE 732- (1)
Zamanaşımı sebebiyle veya poliçeden doğan hakların korunması için gerekli olan
işlemlerin yapılmasının ihmal edilmiş olması dolayısıyla, düzenleyenin veya
kabul edenin poliçeden doğan yükümlülükleri düşmüş bile olsa, bunlar poliçenin
hamiline karşı, onun zararına zenginleşmiş olabilecekleri kadar borçlu
kalırlar.
(2) Sebepsiz zenginleşmeden doğan istem, muhataba,
yerleşim yerli bir poliçeyi ödeyecek olan kimseye ve düzenleyen, poliçeyi başka
bir kişi veya ticari işletme hesabına düzenlemiş olduğu takdirde o kişiye veya
ticari işletmeye karşı da ileri sürülebilir.
(3) Poliçeden doğan borcu düşmüş olan cirantaya karşı
böyle bir istem ileri sürülemez.
(4) Zamanaşımı süresi, poliçenin zamanaşımına uğradığı
tarihi takip eden tarihten itibaren bir yıldır; ispat yükü, sebepsiz
zenginleşmediğini iddia edene aittir.
C) Poliçe karşılığının devri
MADDE 733- (1)
Düzenleyen hakkında iflasın açılmasıyla beraber, poliçe karşılığının veya
düzenleyenin muhatap hesabına alacak olarak geçirdiği diğer paraların geri
verilmesi hususunda düzenleyenin muhataba karşı poliçe ilişkisinden başka bir
hukuki ilişkiden kaynaklanan istem hakkı poliçe hamiline geçmiş olur.
(2) Düzenleyen, karşılık ilişkisinden dolayı haiz
olduğu haklarını devrettiğini poliçede beyan ettiği takdirde, bu haklar, poliçe
hamili kim ise ona ait olur.
(3) Muhatap, iflasın açıldığı ilan edildikten veya
kendisine devir durumu ihbar edildikten sonra yalnız poliçenin iadesi
karşılığında usulü dairesinde hakkını ispat eden hamile karşı ödemede
bulunabilir.
D) Araya girme
I - Genel hükümler
MADDE 734- (1)
Düzenleyen ve cirantalardan veya aval verenlerden her biri, poliçeyi gereğinde
kabul edecek veya ödeyecek olan bir kişiyi gösterebilir.
(2) Poliçe, aşağıda yazılı şartlar altında, poliçe
dolayısıyla kendisine başvurulması mümkün olan herhangi bir borçlu için araya
giren bir kişi tarafından kabul edilebilir veya ödenebilir.
11140
(3) Muhatap da dâhil her üçüncü kişi veya poliçeyi
kabul eden kişi hariç olmak üzere, poliçeden dolayı zaten borçlu olan herkes
araya girerek poliçeyi kabul edebilir veya bedelini ödeyebilir.
(4) Araya girmek suretiyle kabul veya ödemede bulunan
kişi, lehine araya girdiği borçluya durumu iki iş günü içinde ihbar etmek
zorundadır. Bu süreye uymazsa ihbarda bulunmamış olmasından doğan zarardan,
poliçe bedelini aşmamak üzere sorumlu olur.
II - Araya girme suretiyle kabul
1. Şartlar, hamilin durumu
MADDE 735- (1)
Vadenin gelmesinden önce, hamilin başvurma hakkını kullanabileceği bütün
hâllerde, poliçe araya girilerek kabul edilebilir; meğerki, kabul için ibrazı
menedilen bir poliçe söz konusu olsun.
(2) Poliçeyi gereğinde ödeme yerinde kabul edecek veya
ödeyecek olan bir kişi poliçede gösterildiği takdirde, hamil, o kişiye poliçeyi
ibraz etmiş ve araya girme suretiyle kabul etmeme hâlinde kabul etmemeyi bir
protesto ile tespit ettirmiş olmadıkça, o kişiyi göstermiş olan kişiye ve o
kişiden sonra gelen borçlulara karşı vadenin gelmesinden önce başvurma hakkını
kullanamaz.
(3) Diğer araya girme hâllerinde hamil, araya girme
suretiyle kabulü reddedebilir; ancak, buna izin verirse, araya girme suretiyle
kimin lehine kabulde bulunmuşsa ona ve ondan sonra gelen borçlulara karşı
vadenin gelmesinden önce başvurma haklarını kullanamaz.
2. Şekil
MADDE 736- (1)
Araya girerek kabul, poliçe üzerine yazılır ve araya giren tarafından imza
edilir. Kabul beyanında kimin lehine araya girildiği gösterilir;
gösterilmemişse düzenleyen lehine kabul edilmiş sayılır.
3. Araya girerek kabul edenin sorumluluğu
MADDE 737- (1)
Araya girerek kabul eden kişi, hamile ve kimin lehine araya girmişse,
ondan sonra gelen borçlulara karşı tıpkı lehine araya girilen kişi gibi sorumlu
olur.
(2) Araya girerek kabule rağmen, lehine kabul
gerçekleşen kişi ile ondan önce gelen borçlular 725 inci maddede gösterilen
tutarı ödemek şartıyla hamilden, poliçenin ve varsa protesto belgesinin ve bir
makbuzun verilmesini isteyebilir.
III - Araya girerek ödeme
1. Şartları
MADDE 738- (1)
Hamil, vadede veya vadeden önce başvurma haklarını kullanabileceği bütün
hâllerde, araya girerek ödeme yapabilir.
(2) Araya girerek ödeme, lehine ödenecek kişinin
ödemeye zorunlu olduğu tutarın tamamını kapsar.
(3) Bu ödemenin en geç, ödememe protestosunun çekilmesi
için belirli olan son günün ertesi günü yapılması gerekir.
2. Hamilin ibraz yükümlülüğü
MADDE 739- (1)
Poliçe, yerleşim yerleri ödeme yerinde bulunan kişiler tarafından araya girerek
kabul edilmiş veya yerleşim yerleri ödeme yerinde bulunan kişiler gereğinde
ödemede bulunmak üzere gösterilmişlerse, hamil en geç, ödememe protestosunun
çekilmesi için belirli olan sürenin bittiği günün ertesi günü, poliçeyi bütün
bu kişilere ibraz etmeye ve gereğinde araya girerek ödemeden kaçınılması
hâlinde protesto çekmeye zorunludur.
11141
(2) Protesto, süresinde çekilmemişse, gereğinde
ödeyecek kişiyi göstermiş olan veya araya girerek lehine poliçe kabul edilmiş
bulunan kişi ile onlardan sonra gelen borçlular sorumluluktan kurtulur.
3. Reddin sonucu
MADDE 740- (1)
Araya girilerek kendisine yapılan ödemeyi reddeden hamil, ödeme hâlinde borçtan
kurtulacak kişilere karşı başvurma haklarını kaybeder.
4. Makbuz
MADDE 741- (1)
Araya girilerek poliçe ödendiğinde, ödeme kimin için yapılmış ise, o kişi
gösterilmek suretiyle poliçe üzerine makbuz niteliğinde bir kayıt yazılır.
Kimin için ödendiği gösterilmediği takdirde ödeme, düzenleyen için yapılmış
sayılır.
(2) Poliçenin, varsa protestonun, araya girerek ödemede
bulunan kişiye verilmesi gereklidir.
5. Hakların devri, araya girenlerin birden fazla olması
hâli
MADDE 742- (1)
Araya girerek ödemede bulunan kişi, lehine ödemede bulunduğu kişiye ve
poliçeden dolayı ona borçlu olan kişilere karşı poliçeden doğan hakları iktisap
eder. Ancak, poliçeyi yeniden ciro edemez.
(2) Lehine ödemede bulunulan kişiden sonra gelen
borçlular borçtan kurtulurlar.
(3) Araya girerek ödemede bulunmak hususunda çeşitli
teklifler yapılmışsa bu tekliflerden hangisi borçlulardan en çoğunu borçtan
kurtaracaksa o tercih olunur. Ortada daha iyi bir teklif bulunduğunu bildiği
hâlde araya girerek ödemede bulunan kişi, en iyi teklif tercih edilmiş olsaydı,
kimler borçtan kurtulacak idiyseler onlara karşı başvurma hakkını kaybeder.
ALTINCI AYIRIM
Poliçe Nüshaları ve Suretleri
A) Poliçe nüshaları
I - İsteme hakkı
MADDE 743- (1)
Poliçe birbirinin aynı olmak üzere birden fazla nüsha olarak düzenlenebilir.
(2) Bu nüshalara teselsül eden sıra numaraları konulur.
Numaralar metne yazılır. Aksi takdirde nüshaların her biri ayrı bir poliçe
kabul edilir.
(3) Tek nüsha olarak düzenlendiği kaydını içermeyen bir
poliçenin hamili, giderleri kendisine ait olmak üzere birden fazla nüsha
verilmesini isteyebilir. Bu amaçla hamil kendi cirantasına başvurduğu takdirde,
hamilin cirantası ve daha önceki cirantalar sıra ile birbirlerine ve ilk
ciranta da düzenleyene başvurmaya zorunludurlar. Bundan başka cirantaların,
yeni nüshalar üzerine kendi cirolarını yeniden yazmaları gereklidir.
II - Nüshalar arasındaki ilişki
MADDE 744- (1)
Poliçe, nüshalarından biri üzerine yapılacak ödemenin diğer nüshaları hükümsüz
kılacağı kaydını taşımasa bile, nüshalardan biri üzerine yapılan ödeme bütün
nüshalardan doğan hakları düşürür. Ancak, kabul kaydını içerip de kendisine
geri verilmemiş olan her nüshadan dolayı muhatabın sorumluluğu devam eder.
(2) Birden fazla nüshayı farklı kişilere veren ciranta
ile ondan sonra gelen borçlular, kendi imzalarını içerip de geri verilmemiş
olan bütün nüshalardan dolayı sorumludurlar.
11142
III - Kabul şerhi
MADDE 745- (1)
Nüshalardan birini kabul için gönderen kişi, bu nüshayı elinde tutan kişinin
adını diğer nüshalar üzerine yazmak zorundadır. Kabul için gönderilen nüshayı
elinde tutan kişi; bunu, diğer nüshanın yetkili hamiline teslim etmekle
yükümlüdür.
(2) Teslimden kaçınırsa hamil başvurma hakkını, ancak;
a) Kabul için gönderilen nüshanın, istemde
bulunulmasına rağmen kendisine teslim olunmadığı,
b) Diğer nüsha üzerinde de kabulün veya ödemenin
sağlanamadığı,
hususları bir protesto ile tespit ettirilmiş olduğu
takdirde kullanabilir.
B) Poliçe suretleri
I - Şekil ve hükümleri
MADDE 746- (1)
Her poliçe hamilinin, poliçe suretlerini çıkarmaya hakkı vardır.
(2) Suretin, cirolar ve poliçede bulunan diğer bütün
kayıtlarla birlikte senedin aslını aynen içermesi ve nerede son bulduğunu
göstermesi şarttır.
(3) Suret, aslı gibi ve aynı hükümler doğurmak üzere
ciro edilebilir ve aval taahhüdüne konu olabilir.
II - Senet aslının teslimi
MADDE 747- (1)
Suretin, senet aslının kimin elinde bulunduğunu göstermesi gerekir. Senet
aslını elinde tutan kişi, bunu, suretin yetkili hamiline teslim ile yükümlüdür.
(2) Teslimden kaçınılması hâlinde hamil; ancak istemine
rağmen senet aslının kendisine teslim edilmediğini bir protesto ile tespit
ettirdiği takdirde, suretin cirantalarına ve suret üzerine aval veren kişilere
karşı başvurma haklarını kullanabilir.
(3) Senedin aslı, suretin düzenlenmesinden önce en son
olarak aslına yazılmış olan cirodan sonra “buradan itibaren ancak suret üzerine
yazılacak cirolar geçerlidir” kaydını veya buna benzer bir kaydı içerirse,
bundan sonra senedin aslına yazılacak cirolar geçersizdir.
YEDİNCİ AYIRIM
Çeşitli Hükümler
A) Senet metnindeki değişiklikler
MADDE 748- (1)
Bir poliçe metni değiştirildiği takdirde, değiştirmeden sonra poliçe
üzerine imza koymuş olan kişiler, değişmiş metne ve ondan önce imzasını
koyanlar ise eski metne göre sorumlu olurlar.
B) Zamanaşımı
I - Süreler
MADDE 749- (1)
Poliçeyi kabul edene karşı ileri sürülecek poliçeden doğan istemler, vadenin
geldiği tarihten itibaren üç yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
(2) Hamilin, cirantalarla düzenleyene karşı ileri
süreceği istemler, süresinde çekilen protesto tarihinden veya senette “gidersiz
iade olunacaktır” kaydı varsa vadenin dolduğu tarihten itibaren bir yıl
geçmekle zamanaşımına uğrar.
(3) Bir cirantanın başka cirantalarla düzenleyen
aleyhine ileri süreceği istemler, cirantanın poliçeyi ödediği veya poliçenin
dava yolu ile kendisine karşı ileri sürüldüğü tarihten itibaren altı ay
geçmekle zamanaşımına uğrar.
11143
II - Kesilme
1. Sebepleri
MADDE 750- (1)
Zamanaşımı; dava açılması, takip talebinde bulunulması, davanın ihbar edilmesi
veya alacağın iflas masasına bildirilmesiyle kesilir.
2. Hükümleri
MADDE 751- (1)
Zamanaşımını kesen işlem, kimin hakkında meydana gelmişse ancak ona karşı hüküm
ifade eder.
(2) Zamanaşımı kesilince, süresi aynı olan yeni bir
zamanaşımı işlemeye başlar.
C) Süreler
1. Tatil günleri
MADDE 752- (1)
Vadesi pazara veya diğer bir resmî tatil gününe rastlayan poliçenin ödenmesi,
ancak tatili izleyen ilk iş günü istenebilir. Poliçeye ilişkin diğer bütün
işlemler, özellikle kabul için ibraz ve protesto işlemleri de tatilde
yapılmayıp ancak bir iş gününde yapılabilir.
(2) Bu işlemlerden birinin, son günü pazara veya başka
bir resmî tatil gününe rastlayan bir süre içinde yapılması gerektiği takdirde,
bu süre onu izleyen ilk iş gününe kadar uzar. Aradaki tatil günleri süre
hesabına dâhildir.
2. Sürenin hesaplanması
MADDE 753- (1)
Kanunun bu Kısmında veya poliçede gösterilen süreler hesap edilirken
bunların başladığı gün sayılmaz.
3. Atıfet süreleri
MADDE 754- (1)
Poliçelerde kanuni veya yargısal atıfet süreleri geçerli değildir.
D) Poliçeye ilişkin işlemlerin yapılacağı yer
MADDE 755- (1)
Poliçeyi kabul veya ödeme için ibraz etmek, protesto çekmek, poliçenin bir
nüshasının verilmesini istemek gibi belirli bir kişi nezdinde yapılacak olan
bütün işlemlerin, bu kişinin ticaret yerinde ve böyle bir yeri yoksa konutunda
yapılması gereklidir.
(2) Ticaret yeri veya konutun bulunduğu yer dikkatle
araştırılır. Kolluktan veya yerel posta yönetiminden edinilen bilgilerden bir
sonuç çıkmadığı takdirde başka araştırma yapmaya gerek yoktur.
E) İmzalar
MADDE 756- (1)
Poliçe üzerindeki beyanların el ile imza edilmesi gerekir.
(2) El ile atılan imza yerine, mekanik herhangi bir
araç veya elle yapılan veya onaylanmış bir işaret veya resmî bir şahadetname
kullanılamaz.
F) İptal
I - Önleyici önlemler
MADDE 757- (1)
İradesi dışında poliçe elinden çıkan kişi, ödeme veya hamilin yerleşim
yerindeki asliye ticaret mahkemesinden, muhatabın poliçeyi ödemekten
menedilmesini isteyebilir.
(2) Mahkeme, ödemeyi meneden kararında muhataba,
vadenin gelmesi üzerine poliçe bedelini tevdi etmeye izin verir ve tevdi yerini
gösterir.
11144
II - Poliçeyi eline geçiren kişinin bilinmesi
MADDE 758- (1)
Poliçeyi eline geçiren kişi bilindiği takdirde, mahkeme, dilekçe sahibine iade
davası açması için uygun bir süre verir.
(2) Dilekçe sahibi verilen süre içinde davayı açmazsa,
mahkeme, muhatap hakkındaki ödeme yasağını kaldırır.
III - Poliçeyi eline geçirenin bilinmemesi
1. Dilekçe sahibinin yükümlülükleri
MADDE 759- (1)
Poliçeyi eline geçiren kişi bilinmiyorsa, poliçenin iptaline karar verilmesi
istenebilir.
(2) İptal isteminde bulunan kişi, poliçe elinde iken
zıyaa uğradığını inandırıcı bir şekilde gösteren delilleri mahkemeye sağlamak
ve senedin bir suretini ibraz etmek veya senedin esas içeriği hakkında bilgi
vermekle yükümlüdür.
2. İhtar
a) İçeriği
MADDE 760- (1)
Mahkeme, dilekçe sahibinin, poliçe elinde iken zıyaa uğradığına dair verdiği
açıklamaları inandırıcı bulursa, verilecek ilanla, poliçeyi eline geçireni,
poliçeyi belirli bir süre içinde getirmeye davet ve aksi takdirde poliçenin
iptaline karar vereceğini ihtar eder.
b) Süreler
MADDE 761- (1)
Poliçeyi getirme süresi en az üç ay ve en çok bir yıldır.
(2) Vadesi gelmiş poliçelerde zamanaşımı, üç ayın
geçmesinden önce gerçekleşirse, mahkeme üç aylık süre ile bağlı değildir.
(3) Süre, vadesi gelen poliçeler hakkında
birinci ilan gününden, vadesi gelmeyen poliçeler hakkında vadenin gelmesinden
itibaren işler.
c) İlan
MADDE 762- (1)
Poliçenin getirilmesine ilişkin ilan, 35 inci maddede yazılı gazete ile üç defa
yapılır.
(2) Özellik gösteren olaylarda, mahkeme, uygun göreceği
daha başka ilan önlemlerine de başvurabilir.
IV - İade davası
MADDE 763- (1)
Elden çıkan poliçe mahkemeye sunulursa, mahkeme, iade davası açması için
dilekçe sahibine uygun bir süre verir. Dilekçe sahibi bu süre içinde dava
açmazsa, mahkeme, poliçeyi, sunmuş olana geri verir ve muhatap hakkındaki ödeme
yasağını kaldırır.
V - İptal kararı
MADDE 764- (1)
Elden çıkan poliçe, verilen süre içinde mahkemeye sunulmazsa, iptaline karar
verilir.
(2) Poliçenin iptaline karar verilmiş olmasına rağmen,
dilekçe sahibi kabul edene karşı poliçeden doğan istem hakkını ileri sürebilir.
VI - Teminat
MADDE 765- (1)
Mahkeme, iptale karar vermeden önce, kabul edene, poliçe bedelini tevdi etme ve
yeterli teminat karşılığında bunu ödeme yükümünü getirebilir.
(2) Teminat, poliçeyi iyiniyetle iktisap eden kişinin
uğrayabileceği zarara bir karşılık oluşturur. Senet iptal edildiği veya
senetten doğan haklar diğer bir sebeple ortadan kalktığı takdirde, teminat geri
alınır.
11145
SEKİZİNCİ AYIRIM
Kanunlar İhtilafı
A) Ehliyet
MADDE 766- (1)
Bir kişinin poliçe ile borçlanması için gereken ehliyet tabi bulunduğu devletin
hukukuna göre belirlenir. Bu hukuk diğer bir ülkenin hukukuna göndermede
bulunuyorsa, o hukuk uygulanır.
(2) Birinci fıkrada öngörülen hukuk gereğince ehliyete
sahip olmayan kişi, hukuku bakımından kendisini ehil sayan bir ülkede imza
koymuşsa, orada olduğu gibi geçerli şekilde borçlanır.
B) Şekil ve süreler
I - Genel olarak
MADDE 767- (1)
Poliçe ile yapılan borçlanmaların şekli, bu borçlanmaların imzalandığı
ülkenin hukukuna tabidir.
(2) Bir poliçeye ilişkin borçlanma, yapıldığı ülkenin
hukuku uyarınca şekil bakımından geçerli olmamakla beraber, aynı poliçeye
ilişkin sonraki bir borçlanmanın yapıldığı ülke hukukunca geçerli bulunursa,
ilk borçlanmanın şekil bakımından geçerli olmayışı, sonraki borçlanmanın
geçerliliğini etkilemez.
(3) Bir Türkün, yabancı ülkede poliçeyle borçlanması,
Türk hukukunun gösterdiği şekle uygun bulunduğu takdirde, Türkiye’de
başka bir Türke karşı geçerlidir.
II - Hakların kullanılması ve korunmasına ilişkin
işlemler
MADDE 768-
(1) Protestonun şekli ve protesto çekilmesi için belirli olan sürelerle poliçeden
doğan hakların kullanılması veya korunması için gerekli diğer işlemlerin şekli,
protestonun çekilmesi veya işlemin yapılması gereken ülkenin hukukuna göre
belirlenir.
III - Başvurma hakkı
MADDE 769- (1)
Başvurma haklarının kullanılması için uyulması gereken süreler, bütün poliçe
borçluları hakkında poliçenin düzenlendiği yerde geçerli olan hukuka göre
belirlenir.
C) Borçlanmaların hükümleri
I - Genel olarak
MADDE 770- (1)
Bir poliçeyi kabul eden kişinin borçlanmalarından doğan sonuçlar, ödeme
yerindeki hukuka göre belirlenir.
(2) Senetteki diğer borçluların borçlanmalarından doğan
sonuçlar, bu borçlanmalar hangi ülkede imza edilmiş ise o ülke hukukuna tabi
olur.
II - Kısmi kabul ve ödeme
MADDE 771- (1)
Kabulün, poliçedeki bedelin bir kısmına özgülenip özgülenmeyeceği ve hamilin
kısmi ödemeyi kabule zorunlu bulunup bulunmadığı, ödeme yerindeki hukuka
tabidir.
III - Ödeme
MADDE 772- (1)
Vade geldiğinde ödeme, özellikle vadenin geldiği günün ve ödeme tarihinin
hesaplanması, bedeli yabancı bir ülke parasıyla gösterilmiş poliçelerin
ödenmesi, poliçenin hangi ülkede ödenmesi gerekiyorsa o ülkedeki hukuka
göre belirlenir.
11146
IV - Sebepsiz zenginleşmeden doğan haklar
MADDE 773-
(1) Muhatap, yerleşim yerli poliçeyi ödeyecek olan üçüncü kişi ve
düzenleyenin, poliçeyi hesabına düzenlediği kişi veya ticari işletme aleyhine
sebepsiz zenginleşmeden doğan istemler, bu kişilerin yerleşim yerlerinin
bulunduğu ülkenin hukukuna göre belirlenir.
V - Karşılığın hamile geçmesi
MADDE 774- (1)
Bir poliçe hamilinin, senedin düzenlenmesine sebep olan alacağı iktisap edip
etmeyeceğini, senedin düzenlendiği yerdeki hukuk belirler.
VI - İptal kararı
MADDE 775- (1)
Poliçenin kaybolması veya çalınması hâlinde alınacak tedbirleri, ödeme
yerindeki hukuk belirler.
İKİNCİ BÖLÜM
Bono veya Emre Yazılı Senet
A) Unsurlar
MADDE 776- (1)
Bono veya emre yazılı senet;
a) Senet metninde “bono” veya “emre yazılı
senet” kelimesini ve senet Türkçe’den başka bir dille yazılmışsa, o dilde bono
veya emre yazılı senet karşılığı olarak kullanılan kelimeyi,
b) Kayıtsız ve şartsız belirli bir bedeli ödemek
vaadini,
c) Vadeyi,
d) Ödeme yerini,
e) Kime veya kimin emrine ödenecek ise onun adını,
f) Düzenlenme tarihini ve yerini,
g) Düzenleyenin imzasını,
içerir.
B) Unsurların bulunmaması
MADDE 777-
(1) İkinci ilâ dördüncü fıkralarda yazılı hâller saklı kalmak üzere, 776
ncı maddede gösterilen unsurlardan birini içermeyen bir senet bono sayılmaz.
(2) Vadesi gösterilmemiş olan bono, görüldüğünde
ödenmesi şart olan bir bono sayılır.
(3) Açıklık bulunmadığı takdirde senedin düzenlendiği
yer, ödeme yeri ve aynı zamanda düzenleyenin yerleşim yeri sayılır.
(4) Düzenlendiği yer gösterilmeyen bir bono,
düzenleyenin adının yanında yazılı olan yerde düzenlenmiş sayılır.
C) Uygulanacak hükümler
MADDE 778- (1)
Bononun niteliğine aykırı düşmedikçe;
a) Poliçelerin cirosuna ilişkin 681 ilâ 690,
b) Vadeye dair 703 ilâ 707,
c) Ödeme hakkındaki 708 ilâ 712,
d) Ödememe hâlinde başvurma haklarına dair 713 ilâ 727
ve 729 ilâ 732,
e) Araya girme suretiyle ödemeye ilişkin 734, 738 ilâ
742,
f) Suretler hakkındaki 746 ve 747,
g) Değiştirmeye dair 748,
h) Zamanaşımına dair 749 ilâ 751,
ı) İptale dair 757 ilâ 765,
11147
i) Tatil günleri, sürelerin hesabı, atıfet sürelerine
ilişkin yasak, poliçeye dair işlemlerin yapılması gereken yer ve imza
hakkındaki 752 ilâ 756,
j) Kanunlar ihtilâfına dair 766 ilâ 775 inci,
maddeler hükümleri bonolar hakkında da geçerlidir.
(2) Ayrıca;
a) Üçüncü bir kişinin yerleşim yerinden veya muhatabın
yerleşim yerinden başka bir yerde ödenmesi şart olan poliçeye ilişkin 674 ve
697 nci,
b) Faiz şartına dair 675 inci,
c) Ödenecek bedele dair çeşitli beyanlar hakkındaki 676
ncı,
d) Geçerli olmayan imzanın sonuçlarına ilişkin 677 nci,
e) Yetkisiz veya yetkiyi aşan kimsenin imzasına ilişkin
678 ve 679 uncu,
f) Açık poliçeye dair 680 inci,
madde hükümleri de bonolara uygulanır.
(3) Avale ilişkin 700 ilâ 702 nci maddeler de bonolar
hakkında uygulanır.
(4) 701 inci maddenin dördüncü fıkrasında
öngörülen hâlde aval, avalin kimin hesabına verildiğini göstermezse, bonoyu
düzenleyen kimse hesabına verilmiş sayılır.
D) Düzenleyenin sorumluluğu
MADDE 779- (1)
Bir bonoyu düzenleyen kişi, tıpkı bir poliçeyi kabul eden gibi sorumludur.
(2) Görüldüğünden belirli bir süre sonra ödenmesi şart
olan bonoların düzenleyene 693 üncü maddede yazılı süreler içinde ibraz
olunması gerekir.
(3) Düzenleyen, bononun kendisine ibraz edildiğini bono
üzerine ibraz gününü işaret etmek ve imzasını koymak suretiyle doğrular. Süre,
ibraz kaydı tarihinden itibaren işlemeye başlar. Düzenleyen; bononun kendisine
ibraz edildiğini, gününü işaret etmek suretiyle doğrulamaktan kaçınırsa, bu
durum bir protesto ile belirlenir. Bu takdirde süre protesto gününden itibaren
işlemeye başlar.
11148
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Çek
BİRİNCİ AYIRIM
Çeklerin Düzenlenmesi ve Şekli
A) Şekli
I - Unsurlar
MADDE 780- (1)
Çek;
a) Senet metninde “çek” kelimesini ve eğer senet
Türkçe’den başka bir dille yazılmış ise o dilde “çek” karşılığı olarak
kullanılan kelimeyi,
b) Kayıtsız ve şartsız belirli bir bedelin ödenmesi
için havaleyi,
c) Ödeyecek kişinin, “muhatabın” ticaret unvanını,
d) Ödeme yerini,
e) Düzenlenme tarihini ve yerini,
f) Düzenleyenin imzasını,
g)
(Ek: 15/7/2016-6728/70 md.) Banka
tarafından verilen seri numarasını,
h) (Ek:
15/7/2016-6728/70 md.) Karekodu,
içerir.
(2) (Ek fıkra : 15/7/2016-6728/70 md.) Çek alacaklıları, ellerinde bulunan çek ile çek hesabı sahibine ve bu
çeki düzenleyenlere ilişkin verilere karekod aracılığıyla erişim sağlayabilir.
Karekod ile;
a) Çek
hesabı sahibinin adı, soyadı veya ticaret unvanı,
b) Çek
hesabı sahibinin tacir olması hâlinde, ticaret siciline tescil edilen
yetkililerinin adı, soyadı veya ticaret unvanı,
c) Çek
hesabı sahibinin, çek hesabı bulunan toplam banka sayısı,
d) Çek
hesabı sahibine ait bankalara ibraz edilmemiş çek adedi ve tutarı,
e)
Düzenlenerek bankalara teslim edilen çeklerin adedi ve tutarı,
f) Son beş
yıl içerisinde ibrazında ödenen çeklerin adedi ve tutarı,
g) İbraz
edilen ilk çekin ibraz tarihi,
h) İbraz
edilen son çekin ibraz tarihi,
ı) İbrazında
ödenen son çekin ibraz tarihi,
i) Son beş
yılda “karşılıksızdır” işlemi gören ve halen ödenmemiş çeklerin adedi ve
tutarları,
j) Son beş
yılda “karşılıksızdır” işlemi gören ve sonradan ödenen çeklerin adedi ve
tutarı,
k) Son beş
yılda “karşılıksızdır” işlemi gören son çekin ibraz tarihi,
l) Çek
hesabı sahibi hakkında çek hesabı açma yasağı bulunup bulunmadığı, varsa
yasaklama kararının tarihi,
m) Her bir
çek yaprağı ile ilgili olarak tedbir kaydı olup olmadığı,
n) Çek
hesabı sahibi tacirse, iflasına karar verilip verilmediği, iflasına karar
verilmişse kararın tarihi,
çek hesabı
sahibi ya da cirantanın rızası aranmaksızın üçüncü kişilerin erişimine sunulur.
11148-1
(3) (Ek fıkra : 15/7/2016-6728/70
md.) İkinci fıkrada belirtilen
verilere ulaşılmasını sağlayacak karekod okutma ve bilgi paylaşım sistemi 5411
sayılı Kanunun ek 1 inci madde hükmü uyarınca kurulan Türkiye Bankalar Birliği
Risk Merkezi tarafından oluşturulur. Risk Merkezi sistemdeki verileri, 5411
sayılı Kanunun ek 1 inci maddesinin on birinci fıkrası uyarınca bilgi
alışverişini gerçekleştirdiği şirket ile paylaşmaya yetkilidir. Bu yetki
kullanıldığı takdirde sistem bilgilerin paylaşıldığı şirket nezdinde
kurulabilir.
(4) (Ek fıkra : 15/7/2016-6728/70 md.) Çekte yer alacak MERSİS numarası ile karekodun tanım ve içerikleri ile
bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Gümrük ve Ticaret Bakanlığı
ile Hazine Müsteşarlığının müştereken çıkaracağı tebliğle belirlenir.
II - Unsurların bulunmaması
MADDE 781- (1)
780 inci maddede gösterilen unsurlardan birini içermeyen bir senet, ikinci,
üçüncü ve dördüncü fıkralarda yazılı hâller dışında çek sayılmaz. (1)
(2) Çekte açıklık yoksa, muhatabın ticaret unvanı
yanında gösterilen yer ödeme yeri sayılır. Muhatabın ticaret unvanı yanında
birden fazla yer gösterildiği takdirde, çek, ilk gösterilen yerde ödenir. Böyle
bir açıklık ve başka bir kayıt da yoksa, çek muhatabın merkezinin bulunduğu yerde
ödenir.
(3) Düzenlenme yeri gösterilmemiş olan çek,
düzenleyenin adı yanında yazılı olan yerde düzenlenmiş sayılır.
(4) (Ek :
15/7/2016-6728/71 md.) Yabancı banka
tarafından bastırılan çeklerde, 780 inci maddenin birinci fıkrasının (g)
bendinde belirtilen banka tarafından verilen seri numarası ve/veya (h) bendinde
belirtilen karekodun bulunmaması senedin çek olarak geçerliliğini etkilemez.
____________
(1) 15/7/2016
tarihli ve 6728 sayılı Kanunun 71 inci maddesi ile bu fıkrada yer alan “ikinci
ve üçüncü” ibaresi “ikinci, üçüncü ve dördüncü” şeklinde değiştirilmiştir.
11148 -2
B) Münferit unsurlar
I - Muhatap
1. Muhatap olma ehliyeti
MADDE 782- (1)
Türkiye’de ödenecek çeklerde muhatap ancak bir banka olabilir.
(2) Diğer bir kişi üzerine düzenlenen çek yalnız havale
hükmündedir.
2. Karşılık
MADDE 783- (1)
Bir çekin düzenlenmesi için, muhatabın elinde düzenleyenin emrine tahsis
edilmiş bir karşılık bulunması ve düzenleyenin bu karşılık üzerinde çek
düzenlemek suretiyle tasarruf hakkını haiz olacağına dair muhatapla düzenleyen
arasında açık veya zımni bir anlaşma bulunması şarttır. Ancak, bu hükümlere
uyulmaması hâlinde senedin çek olarak geçerliliği etkilenmez.
(2) Düzenleyen, muhatap nezdinde çekin ancak bir kısım
karşılığını hazır bulundurduğu takdirde, muhatap, bu tutarı ödemekle
yükümlüdür.
(3) Muhatap nezdinde karşılığı kısmen veya tamamen
bulunmayan bir çek düzenleyen kişi, çekin karşılıksız kalan bedelinin yüzde
onunu ödemekle yükümlü olduktan başka, hamilin bu yüzden uğradığı zararı da
tazmin eder.
II - Kabul yasağı
MADDE 784- (1)
Çek hakkında kabul işlemi yapılamaz. Çek üzerine yazılmış bir kabul kaydı,
yazılmamış sayılır.
III - Kimin lehine çekilebileceği
MADDE 785- (1)
Çek;
a) “Emre yazılı” kaydıyla veya bu kayıt olmadan belirli
bir kişiye,
b) “Emre yazılı değildir” kaydıyla veya buna benzer bir
kayıtla belirli bir kişiye,
c) Veya hamile,
ödenmek üzere çekilebilir.
(2) Belirli bir kişi lehine “veya hamiline”
kelimelerinin veya buna benzer başka bir ibarenin eklenmesiyle düzenlenen çek,
hamiline yazılı çek sayılır.
(3) Kimin lehine düzenlendiği gösterilmemiş olan bir
çek, hamiline yazılı çek hükmündedir.
IV - Faiz şartı
MADDE 786- (1)
Çekte öngörülen herhangi bir faiz şartı yazılmamış sayılır.
V - Adresli ve yerleşme yerli çek
MADDE 787- (1)
Çek, muhatabın yerleşim yerinde veya başka bir yerde üçüncü bir kişi nezdinde
ödenmek üzere düzenlenebilir. Ancak, bu üçüncü kişinin bir banka olması
şarttır.
11149
İKİNCİ AYIRIM
Devir
A) Devredilebilirlik
MADDE 788- (1)
Açıkça “emre yazılı” kaydıyla veya bu kayıt olmadan belirli bir kişi lehine
ödenmesi şart kılınan bir çek, ciro ve zilyetliğin geçirilmesiyle
devredilebilir.
(2) “Emre yazılı değildir” kaydıyla veya buna benzer
bir kayıtla belirli bir kişi lehine ödenmesi şart kılınan bir çek, ancak
alacağın temlikiyle devredilebilir. Bu devir, alacağın temlikinin hukuki
sonuçlarını doğurur.
(3) Ciro, düzenleyen veya çekten dolayı borçlu
olanlardan herhangi biri lehine de yapılabilir. Bu kişiler çeki yeniden ciro
edebilirler.
B) Ciro
I - Genel olarak
MADDE 789- (1)
Cironun kayıtsız ve şartsız olması gereklidir. Ciro, şartlara tabi tutulmuşsa
bunlar yazılmamış sayılır.
(2) Kısmi ciro ve muhatabın cirosu batıldır.
(3) Hamiline yazılı ciro beyaz ciro hükmündedir.
(4) Muhatap lehindeki ciro yalnız makbuz hükmündedir;
meğerki, muhatabın birden fazla şubesi olup da, ciro, muhatap şubeden başka bir
şube üzerine yazılmış bulunsun.
II - Hak sahipliğini ispat görevi
MADDE 790- (1)
Cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa bile,
kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde
yetkili hamil sayılır. Çizilmiş cirolar yazılmamış hükmündedir. Bir
beyaz ciroyu diğer bir ciro izlerse, bu son ciroyu imzalayan kişi çeki beyaz
ciro ile iktisap etmiş sayılır.
III - Hamiline yazılı çek üzerine yapılan ciro
MADDE 791- (1)
Hamiline yazılı bir çek üzerine yapılan ciro, cirantayı, başvurma hakkına dair
hükümler gereğince sorumlu kılarsa da senedin niteliğini değiştirerek onu emre
yazılı bir çek hâline getirmez.
C) Elden çıkan çek
MADDE 792- (1)
Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile
yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz
konusu olup da hamil hakkını 790 ıncı maddeye göre
ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap
etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri
vermekle yükümlüdür.
D) Protestodan ve ibraz süresinin geçmesinden sonraki
ciro
MADDE 793- (1)
Protestonun düzenlenmesinden veya aynı nitelikte bir belirlemeden veya ibraz
süresinin geçmesinden sonra yapılan ciro, ancak alacağın temlikinin sonuçlarını
doğurur.
(2) Tarihsiz bir cironun, protesto veya aynı
nitelikte bir belirlemeden veya ibraz süresinin geçmesinden önce yapıldığı,
aksi sabit oluncaya kadar karinedir.
11150
ÜÇÜNCÜ AYIRIM
Ödeme ve Ödememe
A) Ödeme
I - Aval
MADDE 794- (1)
Çekte yazılı bedelin ödenmesi, kısmen veya tamamen aval ile teminat altına
alınabilir.
(2) Bu teminat, muhatap hariç olmak üzere üçüncü bir
kişi veya çek üzerinde imzası bulunan bir kişi tarafından da verilebilir.
II - Muacceliyet
MADDE 795- (1)
Çek görüldüğünde ödenir. Buna aykırı herhangi bir kayıt yazılmamış hükmündedir.
(2) Düzenlenme günü olarak gösterilen günden önce
ödenmek için ibraz olunan çek, ibraz günü ödenir.
III - Ödeme için ibraz
1. Genel olarak
MADDE 796- (1)
Bir çek, düzenlendiği yerde ödenecekse on gün; düzenlendiği yerden başka bir
yerde ödenecekse bir ay içinde muhataba ibraz edilmelidir.
(2) Ödeneceği ülkeden başka bir ülkede düzenlenen çek,
düzenlenme yeri ile ödeme yeri aynı kıtada ise bir ay ve ayrı kıtalarda ise üç
ay içinde muhataba ibraz edilmelidir. Bu bakımdan, bir Avrupa ülkesinde
düzenlenip de Akdenize sahili bulunan bir ülkede ödenecek olan ve aynı şekilde
Akdenize sahili olan bir ülkede düzenlenip bir Avrupa ülkesinde ödenmesi
gereken çekler aynı kıtada düzenlenmiş ve ödenmesi şart kılınmış sayılır.
(3) Birinci ve ikinci fıkralarda yazılı süreler, çekte
yazılı olan düzenlenme tarihinin ertesi günü başlar.
2. Takvim farklılığı
MADDE 797- (1)
Çek, takvimleri farklı olan iki yer arasında çekildiği takdirde; düzenlenme
günü, ödeme yerindeki takvimin onu karşılayan gününe dönüştürülür.
3. Takas odası
MADDE 798- (1)
Çekin bir takas odasına ibrazı ödeme için ibraz yerine geçer.
IV - Çekten cayma
1. Genel olarak
MADDE 799- (1)
Çekten cayma ancak ibraz süresi geçtikten sonra hüküm ifade eder.
(2) Çekten cayılmamışsa, muhatap, ibraz süresinin
geçmesinden sonra da çeki ödeyebilir.
2. Özel hâller
MADDE 800- (1)
Çekin tedavüle çıkarılmasından sonra, düzenleyenin ölümü, medenî haklarını
kullanma ehliyetini kaybetmesi veya iflası çekin geçerliliğini etkilemez.
V - Ciroların incelenmesi
MADDE 801- (1)
Cirosu kabil bir çeki ödeyecek muhatap, cirolar arasında düzenli bir teselsülün
var olup olmadığını incelemekle yükümlü ise de cirantaların imzalarının
geçerliliğini araştırmak zorunda değildir.
11151
VI - Yabancı ülke parasıyla ödenecek çek
MADDE 802- (1)
Çekin ödeme yerinde rayici olmayan bir para ile ödenmesi şart koşulmuş ise,
bedeli, çekin ibraz günündeki değerine göre o ülke parası ile ödenebilir. İbraz
edilmesine rağmen ödenmediği takdirde hamil, çek bedelinin dilerse ibraz
dilerse ödeme günlerindeki rayiç değerine göre ülke parasıyla ödenmesini
isteyebilir.
(2) Yabancı ülke parasının değeri, ödeme yerindeki
ticari teamüllere göre belirlenir. Bununla beraber düzenleyen, ödenecek tutarın
çekte yazılı belirli bir kura göre hesap olunmasını şart koşabilir.
(3) Düzenleyen, ödemenin belirli bir para ile
yapılmasını (aynen ödemeyi) şart koşmuş ise birinci ve ikinci fıkra
hükümleri uygulanmaz.
(4) Çek bedeli, düzenlenme ve ödeme ülkelerinde aynı
adı taşıyan ve fakat değerleri birbirinden farklı olan para ile gösterildiği
takdirde, ödeme yerindeki para kastedilmiş sayılır.
VII - Çizgili çek
1. Şekil ve şartları
MADDE 803- (1)
Bir çekin düzenleyeni veya hamili onu, 804 üncü maddede gösterilen
sonuçları doğurmak üzere çizebilir.
(2) Çekin çizilmesi, çekin ön yüzüne birbirine paralel
iki çizgi çekilerek yapılır. Çek, genel veya özel olarak çizilebilir.
(3) İki çizgi arasına hiçbir ibare konmamış veya
“banka” kelimesi veya buna benzer bir ibare konmuş ise çek, genel olarak
çizilmiş demektir.
(4) İki çizgi arasına belirli bir bankanın ticaret
unvanı yazılmış ise çek, özel olarak çizilmiş demektir.
(5) Genel çizgi özel çizgiye dönüştürülebilir; özel
çizgi genel çizgiye dönüştürülemez.
(6) Çizgilerin veya zikredilen bankanın ticaret unvanının
silinmesi hükümsüz sayılır.
2. Hükümleri
MADDE 804- (1)
Genel olarak çizilen bir çek, muhatap tarafından ancak bir bankaya veya muhatabın
bir müşterisine ödenebilir.
(2) Özel olarak çizilen bir çek, muhatap
tarafından ancak ticaret unvanı gösterilen bankaya veya bu banka muhatap ise
onun müşterisine ödenebilir. Ticaret unvanı gösterilen banka, bedelin tahsili
işini diğer bir bankaya bırakabilir.
(3) Bir banka, çizgili çeki, ancak müşterilerinden veya
diğer bir bankadan iktisap edebilir. Aynı şekilde onu, sözü geçen kişilerden
başkaları hesabına tahsil edemez.
(4) Çek, birden fazla özel olarak çizilmiş ise,
muhatabın bu çeki ödeyebilmesi için çekin ikiden fazla çizilmemiş olması ve
çizgilerden birinin, çekin bir takas odası tarafından tahsil edilebilmesi amacı
ile yapılmış olması şarttır.
(5) Birinci ilâ dördüncü fıkralara aykırı hareket eden
muhatap veya banka, çek bedelini aşmamak üzere, oluşan zarardan sorumludur.
VIII - Hesaba geçirilmek üzere düzenlenen çek
1. Genel olarak
MADDE 805- (1)
Bir çekin düzenleyeni veya hamili çekin ön yüzüne “hesaba
geçirilecektir” kaydını veya buna benzer bir ibareyi yazarak çekin nakden
ödenmesini önleyebilir. Bu takdirde çek, muhatap tarafından ancak hesaba alacak
kaydı, takas, hesap nakli suretiyle kayden ödenebilir. Bu kayıtlar ödeme yerine
geçer.
11152
(2) “hesaba geçirilecektir” kaydının çizilmesi
geçersizdir.
(3) Birinci ve ikinci fıkralara aykırı hareket
eden muhatap, çekin bedelini aşmamak üzere, zarardan sorumludur.
2. Hamilin hakları
a) İflas hâlinde
MADDE 806- (1)
Hesaba geçirilmek üzere düzenlenen bir çekin hamili, muhatap iflas etmiş veya
bir ilamla ispatlanmamış olsa bile ödemelerini tatil etmiş ya da aleyhine
yapılan herhangi bir icra takibi semeresiz kalmışsa, çek bedelinin nakden
ödenmesini muhataptan isteyebileceği gibi, ödememe hâlinde başvurma hakkını da
kullanabilir.
b) Hesaba geçirilmeme hâlinde
MADDE 807- (1)
Hesaba geçirilmek üzere düzenlenen bir çekin hamili; muhatabın, çek bedelini
kayıtsız ve şartsız bir alacak olarak hesaba geçirmekten kaçındığını veya ödeme
yerindeki takas odasının, bu çekin, hamilin borçlarına mahsup edilmek
kabiliyetini haiz olmadığını beyan etmiş bulunduğunu ispat ederse, başvurma
haklarını kullanabilir.
B) Ödememe
I - Hamilin başvurma hakları
MADDE 808- (1)
Zamanında ibraz edilmiş olan çekin ödenmemiş olduğu ve ödememe hâli;
a) Resmî bir belge, “protesto” ile,
b) Muhatap tarafından, ibraz günü de gösterilmek
suretiyle, çekin üzerine yazılmış olan tarihli bir beyanla,
c) Bir takas odasının, çek zamanında teslim edildiği
hâlde ödenmediğini tespit eden tarihli bir beyanıyla,
sabit bulunduğu takdirde hamil; cirantalar, düzenleyen
ve diğer çek borçlularına karşı başvurma haklarını kullanabilir.
II - Protesto
MADDE 809- (1)
Protesto veya buna denk olan belirleme, ibraz süresinin geçmesinden önce
yapılmalıdır.
(2) İbraz, sürenin son gününde yapılırsa, protesto veya
buna denk belirleme, izleyen iş gününde de yapılabilir.
III - Başvurma hakkının kapsamı
MADDE 810- (1)
Hamil, başvurma yolu ile;
a) Çekin ödenmemiş olan bedelini,
b) İbraz gününden itibaren bu tutarın faizini,
c) Protestonun veya buna denk olan belirlemenin ve
gönderilen ihbarnamelerin giderleri ile diğer giderleri ve
d) Çek bedelinin binde üçünü aşmamak üzere komisyon
ücretini,
isteyebilir.
IV - Mücbir sebepler
MADDE 811- (1)
Kanunen belirli olan süreler içinde çekin ibrazı veya protesto edilmesi veya
buna denk bir belirlemenin yapılması, bir devletin mevzuatı veya herhangi bir
mücbir sebep gibi aşılması imkânsız bir engel nedeniyle gerçekleştirilememişse,
bu işlemler için belirli olan süreler uzar.
11153
(2) Hamil, mücbir sebebi gecikmeksizin kendi
cirantasına ihbar etmeye ve bu ihbarı çeke veya alonja kaydedip, bunun altına,
yerini ve tarihini yazarak imzalamakla zorunludur. 723 üncü madde hükümleri
burada da uygulanır.
(3) Mücbir sebebin ortadan kalkmasından sonra hamil,
çeki gecikmeksizin ödeme amacıyla ibraz etmek ve gereğinde protesto veya buna
eş değerde bir belirlemeyi yaptırmak zorundadır.
(4) Mücbir sebep, ibraz süresinin bitiminden önce olmak
şartıyla, hamilin bu sebebi kendinden önce gelen borçluya ihbar ettiği
günden itibaren onbeş günden fazla devam ederse, çekin ibrazına ve protesto
çekilmesine veya buna eş değerde bir belirlemeye gerek kalmaksızın başvurma
hakkı kullanılabilir.
(5) Hamilin veya çeki ibraz etmekle, protesto çekmekle
ya da aynı nitelikte bir belirlemeyi yaptırmakla görevlendirdiği kişinin,
sadece kendileriyle ilgili olgular mücbir sebep sayılmaz.
DÖRDÜNCÜ AYIRIM
Çeşitli Hükümler
A) Sahte veya tahrif edilmiş çek
MADDE 812- (1)
Sahte veya tahrif edilmiş bir çeki ödemiş olmasından doğan zarar muhataba ait
olur; meğerki, senette düzenleyen olarak gösterilen kişiye, kendisine verilen
çek defterini iyi saklamamış olması gibi bir kusurun yüklenmesi mümkün olsun.
B) Çekin birden fazla nüsha olarak düzenlenmesi
MADDE 813- (1)
Hamiline yazılı çekler hariç olmak üzere; bir ülkede düzenlenip de diğer bir
ülkede veya aynı ülkenin denizaşırı bir kısmında ödenmesi şart olan ve aksine,
bir ülkenin denizaşırı bir kısmında düzenlenip o ülkede ödenmesi şart olan ya
da aynı ülkenin denizaşırı olan aynı kısmında yahut çeşitli kısımlarında
düzenlenip ödenmesi şart olan her çek, birbirinin aynı olarak çeşitli nüshalar
hâlinde düzenlenebilir. Bu nüshalar senet metninde teselsül eden sıra
numaraları ile gösterilir. Aksi takdirde her nüsha ayrı bir çek sayılır.
C) Zamanaşımı (1)
MADDE 814- (1)
Hamilin, cirantalarla düzenleyene ve diğer çek borçlularına karşı sahip olduğu
başvurma hakları, ibraz süresinin bitiminden itibaren üç yıl geçmekle
zamanaşımına uğrar.
(2) Çek borçlularından birinin diğerine karşı sahip
olduğu başvurma hakları, bu çek borçlusunun çeki ödediği veya çekin dava
yolu ile kendisine karşı ileri sürüldüğü tarihten itibaren üç yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
D) Bankanın tanımı
MADDE 815- (1)
Bu Kısımda geçen “banka”dan amaç, Bankacılık Kanununa tabi olan
kuruluşlardır. Ancak, ödeme yeri Türkiye dışında olan çekler hakkında “banka”
teriminden hangi kuruluşların anlaşılacağı ödeme yeri hukukuna göre belirlenir.
E) Süreler
I - Tatil günleri
MADDE 816- (1)
Bir çekin ibrazı ve protestosu, ancak bir iş gününde yapılabilir.
(2) Çeke ilişkin işlemler ve özellikle ibraz ve
protesto veya buna eş değer belirleme işlemlerinin yapılması için kanunla
belirli sürenin son günü, pazara veya diğer bir tatil gününe rastladığı
takdirde, bu süre onu izleyen ilk iş gününü kapsayacak kadar uzar. Aradaki
tatil günleri süre hesabına dâhildir.
–––––––––––
(1) 31/1/2012 tarihli ve 6273 sayılı Kanunun 8
inci maddesiyle, bu maddenin birinci ve ikinci fıkralarında yer alan “altı ay”
ibareleri “üç yıl” şeklinde değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.
11154
II - Sürelerin hesabı
MADDE 817- (1)
Kanunun bu Kısmında gösterilen süreler hesap edilirken bunların başladığı gün
sayılmaz.
F) Uygulanacak hükümler
MADDE 818- (1)
Poliçeye ait aşağıdaki hükümler çek hakkında da uygulanır:
a) Düzenleyenin bizzat kendi emrine, kendi üzerine ve
üçüncü kişi hesabına düzenlediği poliçeler hakkındaki 673 üncü madde.
b) Poliçede gösterilen bedeller arasındaki farklara
ilişkin 676 ncı madde.
c) Borçlanmaya ehil olmayan kişilerin imzasına,
yetkisiz imzaya, düzenleyenin sorumluluğuna ve açık poliçeye ait 677 ilâ 680
inci maddeler.
d) Ciro hakkındaki 683 ilâ 685 inci maddeler.
e) Poliçeye ait def’ilere ilişkin 687 nci madde.
f) Vekâleten yapılan cirodan doğan haklara dair 688
inci madde.
g) Avalin şekil ve hükümleri hakkındaki 701 ve 702 nci
maddeler.
h) Makbuz istemek hakkına ve kısmen ödemeye dair 709
uncu madde.
ı) Protestoya ait 715 ilâ 717 nci ve 719 ilâ 721 inci
maddeler.
i) “Protestosuz” kaydına dair 722 nci madde.
j) İhbar hakkındaki 723 üncü madde.
k) Poliçe borçlularının müteselsil sorumluluğuna dair
724 üncü madde.
l) Poliçenin ödenmesi hâlinde başvurma hakkına ve
poliçenin, protestonun ve makbuzun kendisine verilmesini istemek hakkına
dair 726 ve 727 nci maddeler.
m) Sebepsiz zenginleşmeden doğan haklara dair 732 nci
madde.
n) Poliçe karşılığının devrine dair 733 üncü madde.
o) Poliçe nüshaları arasındaki ilişkiye ait 744 üncü
madde.
ö) Değişiklikler hakkındaki 748 inci madde.
p) Zamanaşımının kesilmesine dair 750 ve 751 inci
maddeler.
r) Atıfet sürelerinin kabul olunamayacağına, poliçeye
ilişkin işlemlerin yapılması gereken yer ile elle imzaya dair 754 ilâ 756 ncı
maddeler.
s) İptal hakkındaki 757 ilâ 763 üncü maddelerle 764
üncü maddenin birinci fıkrası.
ş) Ehliyete, poliçe ve bonolara ilişkin hakların
korunması ile başvurma hakkının kullanılması için gerekli işlemlere ilişkin
kanun ihtilaflarına dair 766, 768 ve 769 uncu maddeler.
(2) 722 nci maddenin birinci ve üçüncü
fıkralarıyla 723 üncü maddenin birinci fıkrası ve 727 nci madde hükümlerinin
çeklere uygulanmasında, protesto yerine 808 inci maddenin birinci fıkrasının
(b) ve (c) bentleri gereğince belirleme yapılması da geçerlidir.
BEŞİNCİ AYIRIM
Kanunlar İhtilafı
A) Muhatap olma ehliyeti
MADDE 819- (1)
Bir çekin kimin üzerine düzenlenebileceğini, çekin ödeneceği ülkenin
hukuku belirler. Bu hukuka göre çek, muhatabın şahsı bakımından geçersiz
sayılıyorsa, hukuklarının böyle bir nedenden dolayı geçersizliği öngörmediği
ülkelerde, çek üzerine atılan imzalardan doğan borçlanmalar geçerlidir.
11155
B) Şekil ve süreler
MADDE 820- (1)
Çeke ait borçlanmaların şekli, bu borçlanmaların imza edilmiş olduğu ülkenin
hukukuna göre belirlenir. Bununla beraber, ödeme yeri hukukunun öngördüğü şekle
uyulması yeterlidir.
(2) 767 nci maddenin ikinci ve üçüncü fıkraları da
uygulanır.
C) Borçlanmaların hükümleri
I - Düzenlenme yeri kanunu
MADDE 821- (1)
Çekten doğan borçlanmaların sonuçları, bu borçlanmaların yapıldığı ülke
hukukuna göre belirlenir.
II - Ödeme yeri hukuku
MADDE 822- (1)
Aşağıda yazılı hususlar çekin ödeneceği ülke hukukuna göre belirlenir:
a) Çekin mutlaka görüldüğünde mi ödenmesi gerektiği
yoksa görüldükten belirli bir süre sonra ödenmesi şartıyla da düzenlenip
düzenlenemeyeceği ve gerçek düzenlenme gününden sonraki bir günün çeke
yazılmasının ne gibi sonuçlar doğuracağı.
b) İbraz süresi.
c) Çekin; kabul, teyit, tasdik veya vize edilip edilmeyeceği
ve bu kayıtların ne gibi sonuçlar doğuracağı.
d) Hamilin kısmen ödemeyi isteyebilip isteyemeyeceği ve
böyle bir ödemeyi kabule zorunlu olup olmadığı.
e) Çekin çizilip çizilemeyeceği veya “hesaba
geçirilecektir” kaydını veya buna eşit bir ibareyi içerip içermeyeceği ve bu
çizginin ya da bu kaydın yahut ona eşit olan ibarenin ne gibi sonuçlar
doğuracağı.
f) Çekin karşılığı üzerinde hamilin özel hakları
bulunup bulunmadığı ve bu hakların niteliğinin ne olduğu.
g) Düzenleyenin çekten cayabilip cayamayacağı veya
çekin ödenmesine itiraz edebilip edemeyeceği.
h) Çekin kaybedilmesi veya çalınması hâlinde alınacak
tedbirler.
i) Cirantalara, düzenleyene ve diğer çek borçlularına
karşı başvurma haklarının korunması için bir protesto veya buna eş değer bir
belirleme yapmanın gerekli olup olmadığı.
III - Yerleşim yeri hukuku
MADDE 823- (1)
Muhatap ve yerleşim yerli çeki ödeyecek olan üçüncü kişi aleyhine sebepsiz
zenginleşmeden doğan istemler, bu kişilerin yerleşim yerlerinin bulunduğu
ülkenin hukukuna göre belirlenir.
BEŞİNCİ KISIM
Kambiyo Senetlerine Benzeyen Senetler ve Diğer Emre
Yazılı Senetler
A) Emre yazılı senet
I - Tanımı
MADDE 824- (1)
Emre yazılı olan veya kanunen böyle sayılan kıymetli evrak, emre yazılı
senetlerdendir.
II - Borçlunun def’ileri
MADDE 825- (1)
Borçlu, emre yazılı bir senetten doğan alacağa karşı ancak senedin
geçersizliğine ilişkin veya senet metninden anlaşılan def’ilerle alacaklı kim
ise ona karşı, şahsen haiz bulunduğu def’ileri ileri sürebilir.
11156
(2) Borçlu ile önceki hamillerden biri veya senedi
düzenleyen kişi arasında doğrudan doğruya varolan ilişkilere dayanan def’ilerin
ileri sürülmesi, ancak senedi iktisap ederken hamilin bilerek borçlunun
zararına hareket etmiş olması hâlinde caizdir.
B) Kambiyo senetlerine benzeyen senetler
I - Emre yazılı havaleler
1. Genel olarak
MADDE 826- (1)
Senet metninde poliçe olarak gösterilmemekle beraber, açıkça emre yazılı olarak
düzenlenen ve diğer hususlarda da poliçede aranılan unsurları içeren havaleler
poliçe hükmündedir.
2. Kabul zorunluluğunun bulunmaması
MADDE 827- (1)
Emre yazılı havale kabul için ibraz edilemez.
(2) Buna rağmen ibraz edilir ve kabulden de kaçınılırsa
hamilin bu sebepten dolayı başvurma hakkı yoktur.
3. Kabulün hükümleri
MADDE 828- (1)
Emre yazılı bir havalenin, havale olunan tarafından isteğe bağlı olarak kabulü
poliçenin kabulü hükmündedir. Bununla beraber, hamil, havale olunan kişi iflas
etmiş veya bir ilamla ispatlanmamış olsa bile ödemelerini tatil etmiş veya
aleyhine yapılan takip semeresiz kalmışsa, vadenin gelmesinden önce başvurma
hakkını kullanamaz.
(2) Bunun gibi, havale edenin iflası hâlinde vadenin
gelmesinden önce hamil başvurma hakkını kullanamaz.
4. İcrada uygulanmayacak hükümler
MADDE 829- (1)
İcra ve İflas Kanununun, çekler, poliçeler ve emre yazılı senetlerden bonoların
takibine ilişkin hükümleri emre yazılı havaleye uygulanamaz.
II - Emre yazılı ödeme vaatleri
MADDE 830- (1)
Senet metninde bono olarak gösterilmemekle beraber, açıkça emre yazılı olarak
düzenlenmiş olan ve bonoda aranılan diğer unsurları da içeren ödeme vaatleri,
bono hükmündedir. Ancak, emre yazılı olarak düzenlenmiş olan ödeme vaatleri
hakkında, araya girerek ödemeye ilişkin hükümler uygulanmaz.
(2) İcra ve İflas Kanununun, çekler, poliçeler ve emre
yazılı senetlerden bonoların takibine ilişkin hükümleri, emre yazılı olarak
düzenlenmiş bulunan ödeme vaatlerine uygulanmaz.
C) Cirosu kabil olan diğer senetler
MADDE 831- (1)
İmza edenin, yer, zaman ve tutar bakımlarından belirli nakdî ödemelerde
bulunmayı ve belirli miktarda misli şeyler teslim etmeyi borçlandığı senetler,
açıkça emre yazılı oldukları takdirde ciro ile devredilebilirler.
(2) Bu senetler ve makbuz senetleri, varant ve
konişmento gibi cirosu kabil olan senetler hakkında, cironun şekli, hamilin
hak sahipliği ve senedi elinde bulunduranın onu geri vermekle yükümlü olması
hususlarında, poliçelere ilişkin hükümler geçerlidir. İptal konusunda, varant
ve makbuz senedi dışındaki emre yazılı senetlere poliçelere ilişkin hükümler
uygulanır.
(3) Kambiyo senetlerindeki başvurmaya ilişkin hükümler
kanunda açık hüküm olmadıkça, birinci fıkrada yazılı senetler hakkında
uygulanmaz.
11157
ALTINCI KISIM
Makbuz Senedi ve Varant
A) Umumi mağazalar
I - Genel olarak
MADDE 832- (1)
Makbuz senedi ve varant verme karşılığında serbest veya gümrüklenmemiş mal
ve hububatı, saklama sözleşmesi uyarınca kabul etmek ve tevdi edenlere de bu
senetlerle tevdi olunan mal ve hububatı satabilmek veya rehnedebilmek imkânı
vermek amacıyla kurulan mağazalara “umumi mağaza” denir. Umumi mağazalar
işlemleri bu Kısım hükümlerine tabidir.
(2) Umumi mağazalar Gümrük ve Ticaret Bakanlığının izniyle
kurulur. (Mülga ikinci cümle:
26/6/2012-6335/43 md.) (…)
(3) Umumi
mağazaların kuruluş usul ve esasları, bunlara kabul edilecek mal ve hububat
cinsleri ve umumi mağazaların henüz gümrüklenmemiş olan malları kabul etmeye
yetkili sayılmaları için gereken şartlar ve gümrük denetimi özel kanununda
düzenlenir.
II - İstisnalar
MADDE 833- (1)
832 nci maddede yazılı senetleri vermeksizin, yalnız mal ve hububatı saklama
sözleşmesiyle kabul etmek üzere açılan diğer kurumlar ve yerler hakkında umumi
mağazalara ait hükümler geçerli olmaz. Bu hususta Türk Borçlar Kanununun
saklama sözleşmesi hakkındaki hükümleri uygulanır.
(2) Tevdi edilmiş şeyler karşılığında verilen ancak,
kanunun aradığı şekil şartlarına uymayan senetlerle, bu şekil şartlarına uygun
olup da izin almamış olan kurumlar tarafından verilen senetler, kıymetli evrak
olmayıp teslim alma makbuzları veya ispat belgeleri hükmündedir.
B) Makbuz senedi ve varant
I - Şekil
1. Makbuz senedi
MADDE 834- (1)
Umumi mağazalara tevdi edilen mal ve hububat karşılığında verilen makbuz
senedinin aşağıda yazılı kayıtları içermesi gereklidir:
a) Tevdi edenin adı, mesleği, yerleşim yeri.
b) Tevdinin yapıldığı umumi mağazanın ticaret unvanı
ile merkezi.
c) Tevdi olunan malların cins ve miktarı ile nitelik ve
değerinin bilinmesi için açıklanması gereken hususlar.
d) Tevdi olunan malların tabi olması gereken, resim,
harç ve vergilerin ödenip ödenmediği ve sigorta edilip edilmediği.
e) Ödenmiş veya ödenecek ücretler, giderler.
f) Senedin kimin adına veya emrine düzenleneceğini
gösteren bir ibare.
g) Umumi mağaza sahibinin imzası.
2. Varant
MADDE 835- (1)
Varantın da 834 üncü maddede yazılı kayıtları aynen içermesi ve makbuz senedine
bağlı olması gerekir.
11158
3. Defter
MADDE 836- (1)
Makbuz senedi ve varanttan oluşan belgenin dip koçanlı bir defterden koparılmış
olması ve defterin umumi mağazaya ait belgeler arasında saklanması gereklidir.
4. Kısmi senet
MADDE 837- (1)
Makbuz senedi ve varantın hamili, giderleri kendisine ait olmak üzere önceden
tevdi olunan malların kısımlara ayrılmasını ve her kısım için ayrı ayrı senet
verilmesini isteyebilir. Bu takdirde eski senet geri verilir ve iptal olunur.
II - Ciro
1. Genel olarak
MADDE 838- (1)
Makbuz senediyle varant emre yazılı olmasa bile ayrı ayrı veya birlikte teslim
ve ciro yoluyla devredilebilir. Ciro, yapıldığı günün tarihini de taşır.
(2) Varant ile makbuz senedi birlikte beyaz ciro ile de
devredilebilir. Bu türlü ciro, her iki senet teslim edildiği takdirde
cirantanın haklarını hamile devreder.
2. Hükümleri
MADDE 839- (1)
Senedin teslimi şartıyla, ciro aşağıda yazılı hükümleri doğurur:
a) Makbuz senedi ve varantın birlikte cirosu, tevdi
olunan malların mülkiyetini devreder.
b) Yalnız varantın cirosu, varantın devredildiği
kişiye, tevdi olunan mallar üzerinde rehin hakkı sağlar.
c) Yalnız makbuz senedinin cirosu, varant hamilinin
hakkı saklı kalmak şartıyla, tevdi olunan malların mülkiyetini devreder.
3. Varantın cirosu
MADDE 840- (1)
Varantın ilk cirosu, hangi borcun teminat altına alınması için yapılmışsa onu,
faiz oranını ve vadeyi içerir.
(2) Varantın cirosunda yazılı kayıtlar aynen makbuz
senedinin üzerine de yazılarak, varantın ciro edildiği kişi tarafından imza
edilir.
C) Mallar üzerinde tasarruflar
I - Yapılamayacak işlemler
MADDE 841- (1)
Varant ile makbuz senedinin zıyaından, mirastan veya iflastan kaynaklanan
uyuşmazlıklar hariç olmak üzere, umumi mağazalara tevdi olunan şeyler üzerinde
haciz, el koyma veya rehin yapılamaz.
II - Malın geri alınması
1. Genel olarak
MADDE 842- (1)
Varanttan ayrılmış bir makbuz senedinin hamili, varant ile teminat altına
alınmış olan borcun ana parası ile vade gününe kadar olan faizlerini umumi
mağazaya yatırarak, vade gününden önce de malları çekebilir.
(2) Yatırılan para varantın geri verilmesi
karşılığında hamiline ödenir.
2. Kısmen geri alma
MADDE 843- (1)
Varanttan ayrılmış makbuz senedinin hamili, umumi mağazaya tevdi olunan misli
eşyadan bir kısmını çekmek istediği takdirde mağazanın sorumluluğu altında, hem
çekeceği kısım ve hem de varant ile teminat altına alınmış borç ile orantılı
bir miktar parayı umumi mağazaya yatırmak zorundadır.
11159
III - Sattırma hakkı
1. Şartlar
MADDE 844- (1)
Vade gününde alacağı ödenmemiş varant hamili, poliçe hamili gibi, protesto
çektikten on gün sonra rehin hükümlerine göre tevdi edilen malları
sattırabilir.
(2) 841 inci maddede yazılı hâller satışa engel
değildir.
2. Satış bedeli
MADDE 845- (1)
Gümrük resmi ve diğer resim, harç ve vergilerle tevdi olunan mallar için umumi
mağaza tarafından yapılan giderler ve mağazanın ücreti satış bedelinden,
öncelikle ödenir.
(2) Birinci fıkrada yazılı paralar ve teminat altına
alınan borç ödendikten sonra bakiye, makbuz senedi hamiline ödenmek üzere
mağaza sahibine verilir.
3. Başvurma hakkı
MADDE 846- (1)
Bir varant hamilinin, sadece sattırdığı tevdi olunan malların alacağına
yetmemesi hâlinde, borçlunun veya cirantaların mallarına başvurma hakkı vardır.
(2) Protesto çekmemiş veya kanuni süresi içinde tevdi
olunan malları sattırmaya teşebbüs etmemiş olan varant hamili, cirantalarına
karşı bütün haklarını kaybederse de borçluya karşı başvurma hakkı geçerliliğini
sürdürür.
4. Sigorta
MADDE 847- (1)
Varantın hamili, sigorta edilen malın zıya veya hasarı hâlinde sigorta
bedelinden alacağını tahsil eder.
D) Zamanaşımı
MADDE 848- (1)
Makbuz senedi ve varanttan doğan istem hakları, poliçeler hakkındaki zamanaşımı
sürelerine tabidir. Cirantalara karşı başvurma için zamanaşımının başlangıcı,
eşyanın satış günüdür.
E) Senetlerin zıyaı
MADDE 849- (1)
Makbuz senedi veya varantı kaybeden hamil, bu senetlere malik olduğunu ispat
etmek ve teminat vermek suretiyle, mağazanın bulunduğu yerdeki mahkemeden
alacağı izin üzerine, durumun kararda gösterilen o yer gazetelerinde ilanından
ve itiraz için verilecek sürenin geçmesinden sonra ikinci bir nüsha alabilir.
Kaybolan varantın süresi geçmişse, hamilin istemi üzerine mahkeme aynı şekilde
borcun ödenmesine izin verebilir. İzin, mağazaya ve varanta ilişkin ise, hem
mağazaya hem de ilk borçluya tebliğ olunur. Alacaklının, mağazanın bulunduğu
yerde bir de yerleşim yeri göstermesi gerekir. Mağaza sahibi ve borçlu izin
kararına itiraz edebilirler. İtiraz üzerine mahkeme derhâl hükmünü verir. Hüküm
alacaklı lehine ise, icranın geri bırakılmasına karar verilemez. Ancak, ilgililerin
istemi üzerine, icra mahkemesi hüküm kesinleşinceye kadar tevdi olunan eşyanın
satışından elde edilecek paranın icra veznesinde saklanmasına karar verebilir.
11160
DÖRDÜNCÜ KİTAP
Taşıma İşleri
BİRİNCİ KISIM
Genel Hükümler
A) Taşıyıcı
MADDE 850- (1)
Taşıyıcı, taşıma sözleşmesiyle eşya veya yolcu taşıma işini veya ikisini
birlikte üstlenen kişidir. Eşya her türlü yükü de kapsar.
(2) Taşıyıcı, taşıma sözleşmesiyle eşyayı varma
yerine götürmeyi ve orada gönderilene teslim etmeyi veya yolcuyu varma yerine
ulaştırmayı; buna karşılık, eşya taşımada gönderen ve yolcu taşımada yolcu,
taşıyıcıya, taşıma ücretini ödemeyi borçlanır.
(3) Taşıma işleri ticari işletme faaliyetidir.
B) Hükümlerin uygulama alanı
MADDE 851- (1)
Eşya ve yolcu taşımayı arizi olarak üstlenen kişi hakkında da bu Kitap
hükümleri, uygun düştükleri ölçüde, uygulanır.
C) Saklı tutulan hükümler
I- Kural
MADDE 852- (1)
Deniz, demir ve hava yoluyla taşıma ile posta idaresine ilişkin özel
hükümler saklıdır.
II- Özel hükümlerin sorumluluğu etkilememesi
MADDE 853- (1)
Taşıyıcı ve taşıma işleri komisyoncusu, taşıma işini 852 nci maddede
öngörülen özel hükümlere bağlı bulunan bir kuruluşa gördürdükleri takdirde de
Kanunun kendilerine yüklediği sorumluluğun hafifletilmesini veya kaldırılmasını
isteyemezler. Değişik tür araçlar ile taşımaya ilişkin Dördüncü Kısım hükümleri
saklıdır.
D) Sorumluluğun kaldırılmasına veya hafifletilmesine
ait hükümlerin geçersizliği
MADDE 854- (1)
Kanunun, taşıyıcıya, taşıma işleri komisyoncusuna ve faaliyetleri Devlet
iznine bağlı taşıma işletmelerine yüklediği sorumlulukların, önceden
hafifletilmesi veya kaldırılması sonucunu doğuran tüm sözleşme hükümleri
geçersizdir. Bu hükümlerin, işletme tüzüklerinde, genel işlem şartlarında,
biletlerde, tarifelerde veya benzer diğer belgelerde öngörülmüş olmaları
hâlinde de hüküm aynıdır.
E) Zamanaşımı
MADDE 855- (1)
Bu Kitap hükümlerine tabi taşımalarda, yolcunun bir kaza sonucu ölmesi veya
bedensel bütünlüğü zedeleyen bir zarara uğraması hâlinde istem hakları on
yılda; diğer zararlarda ise bir yılda zamanaşımına uğrar.
(2) Bu süre, eşya taşımasında, eşyanın
gönderilene teslimi; yolcu taşımasında, yolcunun varma yerine ulaşma tarihinden
başlar. Eşya tamamen zayi olmuş veya yolcu gideceği yere ulaşamamış ise,
zamanaşımı süresi, eşyanın teslimi ve yolcunun ulaşması gereken tarihten
itibaren işlemeye başlar.
(3) Rücu haklarına ilişkin zamanaşımı, rücu
alacaklısının, zararı ve rücu borçlusunu öğrendiği tarihten itibaren, üç ay
içinde zarar hakkında rücu borçlusuna bildirimde bulunmuş olması şartıyla; rücu
alacaklısına karşı mahkeme kararının kesinleştiği günden, kesinleşmiş mahkeme
kararı bulunmayan hâllerde ise, rücu alacaklısının borcu ifa ettiği tarihten
itibaren işlemeye başlar.
11161
(4) Gönderen veya gönderilen, taşıyıcıya karşı
olan haklarını, bir yıl içinde 18 inci maddenin üçüncü fıkrasına uygun şekilde
istemiş olmaları şartıyla, def’i olarak her zaman ileri sürebilirler.
(5) Taşıyıcının kastından veya pervasızca
bir davranışıyla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle
işlenmiş bir fiilinden veya ihmalinden dolayı;
a) Eşya zıyaa, hasara uğramış veya geç teslim
edilmişse,
b) Yolcu geç ulaşmışsa,
taşıyıcının sorumluluğu üç yılda zamanaşımına uğrar.
(6) 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı
Karayolları Trafik Kanunundaki zamanaşımı hükümleri saklıdır.
İKİNCİ KISIM
Eşya Taşıma
A) Taşıma sözleşmesinin uygulanması
I - Taşıma senedi
MADDE 856- (1)
Taşıma senedi taraflardan birinin istemi üzerine düzenlenir. Senet üç özgün
nüsha olarak hazırlanır ve gönderen tarafından imzalanır. Gönderen, taşıyıcının
da taşıma senedini imzalamasını isteyebilir. El yazısı ile imzalanmış taşıma
senetlerinin suretlerindeki imza, damga veya mühür şeklinde ya da basılı
olabilir. Bir nüsha gönderene aittir, diğeri eşyaya eşlik eder, üçüncüsü
taşıyıcıda kalır.
(2) Taşıma senedi düzenlenmemiş olsa bile,
tarafların karşılıklı ve birbirine uygun iradeleri ile taşıma sözleşmesi
kurulur. Eşyanın taşıyıcıya teslimi, taşıma sözleşmesinin varlığına karinedir.
II - Taşıma senedinin içeriği
MADDE 857- (1)
Taşıma senedi aşağıdaki kayıtları içerir:
a) Düzenlenme yeri ve tarihi.
b) Gönderenin adı, soyadı veya ticaret unvanı ve
adresi.
c) Taşıyıcının adı, soyadı veya ticaret unvanı ve
adresi.
d) Eşyanın teslim alınacağı yer ve gün ile teslim edileceği
yer.
e) Gönderilenin adı, soyadı veya ticaret unvanı ile
adresi.
f) Gerektiğinde bildirim adresi.
g) Eşyanın türünün olağan işareti ile ambalajının
çeşiti ve tehlikeli mallarda bunlara ilişkin mevzuatta öngörülen, diğer
durumlarda ise genellikle tanınan işaretleri.
h)Taşınacak paketlerin sayısı, işaretleri ve
numaraları.
i) Eşyanın net olmayan ağırlığı veya başka şekilde
beyan edilen miktarı.
j) Taşımanın yapılacağı süre.
k) Kararlaştırılan taşıma ücreti ve teslime kadar
ortaya çıkacak giderler ile taşıma ücretinin gönderenden başka biri tarafından
ödenecek olması hâlinde buna ilişkin kayıt.
l) Teslimde ödemeli taşımalarda teslimde ödeme kaydı ve
ödenecek tutar.
m) Eşyanın gümrük ve diğer resmî işlemlerine ilişkin
talimatlar.
n) Varsa taşımanın üstü açık ya da örtülmemiş bir
araçta veya güvertede yapılabileceğine ilişkin sözleşme.
(2) Taşıma senedine tarafların uygun gördüğü
diğer kayıtlar da konulabilir.
11162
III - Taşıma senedinin ispat gücü
MADDE 858- (1)
İki tarafça imzalanan taşıma senedi, taşıma sözleşmesinin yapıldığına,
içeriğine ve eşyanın taşıyıcı tarafından teslim alındığına kanıt oluşturur.
(2) İki tarafça imzalanan taşıma senedi, eşyanın
ve ambalajının, eşyanın taşıyıcı tarafından teslim alındığı sırada, dış
görünüşü bakımından iyi durumda bulunduğuna ve taşınan paketlerin sayısının,
işaretleri ile numaralarının, taşıma senedinde yer alan kayıtlara uygun
olduğuna karinedir; meğerki, taşıyıcı taşıma senedine haklı bir sebeple çekince
koymuş olsun. Çekince, taşıyıcının, kayıtların doğruluğunu denetleyecek, uygun
araçlara sahip olmadığı sebebine de dayandırılabilir.
(3) Eşyanın net olmayan ağırlığı veya başka
şekilde beyan edilen miktarı ya da taşınacak paketlerin içeriği, taşıyıcı
tarafından denetlenmiş ve denetlemenin sonucu her iki tarafça imzalanan taşıma
senedine yazılmışsa, bu yazı, ağırlığın, miktarın ve içeriğin, taşıma senedinde
yer alan kayıtlara uygun olduğuna karinedir.
(4) Taşıyıcı, gönderen istemde bulunmuşsa ve
buna uygun araçları varsa, eşyanın ağırlığını, miktarını veya içeriğini
denetlemekle yükümlüdür. Bu hâlde, taşıyıcı denetleme ile ilgili giderleri
ister.
IV - Yük senedi
MADDE 859- (1)
Taşıma senedi düzenlenmemişse, gönderenin istemi üzerine taşıyıcı, eşya ve
taşıma hakkında yeterli bilgileri içeren bir yük senedi imzalayıp gönderene
vermek zorundadır.
V - Refakat belgeleri
MADDE 860- (1)
Gönderen, eşyanın tesliminden önce, resmî nitelik taşıyan, özellikle gümrük
işlemleri için gerekli bulunan bilgileri taşıyıcıya vermek ve söz konusu
belgeleri taşıyıcının tasarrufuna bırakmak zorundadır.
(2) Taşıyıcı, kendisine verilen belgelerin
zıyaından, hasarından veya yanlış kullanılmasından doğan zararlardan
sorumludur; meğerki, zıya, hasar veya yanlış kullanma
taşıyıcının kaçınamayacağı ve sonuçlarını önleyemeyeceği durumlardan
kaynaklanmış olsun. Ancak, taşıyıcının sorumluluğu, eşyanın zıyaı hâlinde
ödenecek miktarla sınırlıdır.
VI - Tehlikeli eşya
MADDE 861- (1)
Tehlikeli eşya taşınacaksa gönderen, taşıyıcıya zamanında açık,
anlaşılabilir içerikte ve yazılı şekilde, tehlikenin türü ve gerekiyorsa
alınması gereken önlemler konusunda bildirimde bulunmakla yükümlüdür.
(2) Taşıyıcı, eşyayı teslim alırken tehlikenin
türünü bilmiyorsa veya kendisine herhangi bir bildirimde bulunulmamışsa,
gönderene karşı herhangi bir tazmin yükümlülüğü doğmaksızın, tehlikeli malın
boşaltılmasını, depolanmasını, geri taşınmasını veya gerektiğinde imhasını ve
zararsız duruma getirilmesini ve bu önlemler sebebiyle gerekli giderlerin
karşılanmasını, gönderenden isteyebilir.
VII - Ambalaj ve işaret
MADDE 862- (1)
Eşyanın niteliği, kararlaştırılan taşıma dikkate alındığında, ambalaj
yapılmasını gerektiriyorsa, gönderen, eşyayı zıya ve hasardan koruyacak ve
taşıyıcıya zarar vermeyecek şekilde ambalajlamak zorundadır. Ayrıca gönderen,
eşyanın sözleşme hükümlerine uygun şekilde işleme tabi tutulabilmesi için
işaretlenmesi gerekiyorsa, bu işaretleri de koymakla yükümlüdür.
11163
VIII - Yükleme ve boşaltma
MADDE 863- (1)
Sözleşmeden, durumun gereğinden veya ticari teamülden aksi anlaşılmadıkça;
gönderen, eşyayı, taşıma güvenliğine uygun biçimde araca koyarak, istifleyerek,
bağlayarak, sabitleyerek yüklemek ve aynı şekilde boşaltmak zorundadır.
Taşıyıcı, ayrıca yüklemenin işletme güvenliğine uygun olmasını sağlamakla
yükümlüdür.
(2) Yükleme ve boşaltma ile ilgili olarak,
durumun gereklerine göre belirlenecek makul bir süre için, aksi
kararlaştırılmadıkça, ayrıca ücret istenemez.
(3) Taşıyıcı, sözleşme hükümlerine dayanarak
veya kendi risk alanından kaynaklanmayan nedenlerle makul yükleme veya boşaltma
süresinden daha fazla beklerse, bekleme ücreti olarak uygun bir ücrete hak
kazanır.
IX - Özel durumlarda gönderenin kusursuz sorumluluğu
MADDE 864- (1)
Gönderen, kusuru olmasa da;
a) Yetersiz ambalajlamadan ve işaretlemeden,
b) Taşıma senedine yazılan bilgilerdeki gerçeğe
aykırılıklar ile yanlışlık ve eksikliklerden,
c) Tehlikeli malın bu niteliği hakkında bildirimde
bulunmamaktan,
d) 860 ıncı maddenin birinci fıkrasında belirtilen
belge ve bilgilerdeki eksikliklerden, gerçeğe aykırılıklardan, belge ve bilgilerin
yokluğundan,
kaynaklanan, taşıyıcının zararları ile giderlerini
tazminle yükümlüdür.
(2) Ancak, gönderenin bu durumlarda sorumlu
olduğu tazminat miktarı, gönderinin net olmayan ağırlığının her kilosu için
8,33 Özel Çekme Hakkı ile sınırlıdır. Bu hâlde de 882 nci maddenin dördüncü
fıkrası ile 885 ilâ 887 nci maddeler kıyas yoluyla uygulanır.
(3) Zararın veya giderlerin doğmasında
taşıyıcının davranışlarının da etkisi olmuşsa, tazmin yükümlülüğü ile ödenecek
tazminatın kapsamının belirlenmesinde, bu davranışların ne ölçüde etkili
oldukları da dikkate alınır.
(4) Gönderen tüketici ise, taşıyıcıya karşı
ancak kusuru hâlinde ve birinci ile ikinci fıkra hükümlerine göre, zarar ve
giderleri tazminle yükümlü tutulur.
(5) Tüketici, sözleşmeyi ticari veya meslekî
faaliyeti ile ilgili olmayan bir amaçla yapan bir gerçek ya da tüzel kişidir.
X - Gönderen tarafından fesih
MADDE 865- (1)
Gönderen taşıma sözleşmesini her zaman feshedebilir.
(2) Gönderen sözleşmeyi feshederse, taşıyıcı;
a) Kararlaştırılan taşıma ücreti ile bekleme ücretinden
ve tazmini gereken giderlerden, sözleşmenin feshi sonucunda tasarruf ettiği
giderlerin veya başka bir şekilde elde ettiği veya kötüniyetli olarak elde
etmeyi ihmal ettiği menfaatlerin indirilmesiyle kalan tutarı veya
b) Kararlaştırılan taşıma ücretinin üçte birini,
isteyebilir. Taşıma sözleşmesinin feshi, taşıyıcının
riziko alanına giren bir sebepten kaynaklanmışsa, bu fıkranın (b) bendi
uyarınca bir istem ileri sürülemeyeceği gibi, sözleşmenin ifasında gönderenin
menfaati yoksa, taşıyıcının bu fıkranın (a) bendinden doğan istem hakkı da
düşer.
11164
(3) Eşya, sözleşmenin feshinden önce
yüklenmişse, taşıyıcı, giderleri gönderene ait olmak üzere, 869 uncu maddenin
üçüncü fıkrasının ikinci ilâ dördüncü cümlelerine uygun önlemleri alabilir.
Taşıyıcı, eşyanın boşaltılmasına, boşaltma, işletmesi için sakınca
oluşturmadığı ve diğer gönderilerin gönderenleri ve alıcıları bundan zarar
görmediği takdirde izin verebilir. Fesih, taşıyıcının riziko alanına giren bir
sebepten kaynaklanıyorsa, taşıyıcı, birinci ve ikinci cümlelerden farklı
olarak, yüklenmiş bulunan eşyayı giderleri kendisine ait olmak üzere hemen
boşaltmak zorundadır.
XI - Kısmi taşımayı istem hakkı
MADDE 866- (1)
Taşıyıcı, taşınması kararlaştırılan eşyanın tamamı yüklenmiş olmasa bile,
gönderenin istemi üzerine yola çıkmak zorundadır. Bu durumda taşıyıcı;
a) Sözleşmede kararlaştırılmış olan taşıma ücretinin
tamamını,
b) Doğmuş bekleme ücretini,
c) Eksik yükleme sebebiyle yapmak zorunda kaldığı
giderleri ve uğradığı zararı,
d) Alacakları, eksik yükleme sebebiyle kısmen veya
tamamen teminatsız kalmışsa, kendisine ek teminat gösterilmesini,
isteyebilir. Ancak, kısmen yüklenmeyen eşyanın yerine
başka bir sözleşme uyarınca eşya taşınmışsa, bu eşya için alınacak taşıma
ücreti, (a) bendine göre istenecek ücrete mahsup edilir.
(2) Eksik yükleme, taşıyıcının riziko alanına
giren sebeplerden kaynaklanıyorsa, taşıyıcı, birinci fıkrada belirtilen istem
haklarına, fiilen taşınan yük oranında sahiptir.
XII - Yükleme süresine uyulmaması hâlinde taşıyıcının
hakları
MADDE 867- (1)
Gönderen, eşyayı süresi içinde yüklemezse veya yükleme yükümlülüğünün
bulunmadığı hâllerde eşyayı hazır bulundurmazsa, taşıyıcı, makul bir süre
vererek gönderene eşyanın yüklenmesini veya hazır bulundurulmasını ihtar eder.
(2) Birinci fıkra hükmüne göre verilen süre
içinde eşya yüklenmez veya hazır bulundurulmazsa, taşıyıcı sözleşmeyi
feshedebilir ve 865 inci maddenin ikinci fıkrasına göre haklarını kullanabilir.
(3) Birinci fıkra hükmüne göre verilen süre
içinde, kararlaştırılan yükleme kısmen yapılmışsa veya eşya kısmen hazır
bulundurulmuşsa, taşıyıcı eksik yüklenen eşya ile yola çıkıp, 866 ncı maddenin
birinci fıkrasının (a) ilâ (d) bentlerine göre istem haklarını kullanabilir.
(4) Yükleme süresine uyulmaması, taşıyıcının
riziko alanına giren bir sebepten kaynaklanıyorsa, taşıyıcının istem hakkı
yoktur.
XIII - Emir, talimat ve tasarruflar
MADDE 868- (1)
Gönderen taşıyıcıya, taşımanın yapılması için emir ve talimât verebileceği
gibi, taşımanın durdurulması, eşyanın geri getirilmesi, başka bir varma veya
teslim yerine götürülmesi ya da başka bir gönderilene teslim edilmesi şeklinde
tasarruflarda da bulunabilir. Gönderenin bu tür emir, talimat ve tasarrufları,
taşıyıcının işletmesi için sakıncalıysa veya diğer gönderenlerin ve alıcıların
gönderileri için bir zarar tehdidini beraberinde getiriyorsa, taşıyıcı bunları
yerine getirmekle yükümlü değildir. Taşıyıcı, gönderenden aldığı emir ve
talimat ile tasarruflarının yerine getirilmesi için gerekli olan giderleri ve
uygun bir ücret isteyebilir. Taşıyıcı emir, talimat ve tasarrufların
uygulanmasına başlanmasını bir avansın ödenmesi şartına bağlayabilir.
11165
(2) Eşyanın teslim yerine ulaşması ile,
gönderenin emir ve talimat verme yetkisi ve tasarrufta bulunmak hakkı sona erer.
Bu andan itibaren söz konusu yetki ve haklar gönderilene ait olur. Birinci
fıkranın ikinci ilâ dördüncü cümle hükümleri burada da geçerlidir.
(3) Gönderilen, tasarruf hakkını kullanarak
eşyanın bir üçüncü kişiye teslimini istemişse, bu kişi başka bir gönderilen
belirleyemez.
(4) Taşıma senedi düzenlenmiş ve her iki tarafça
imzalanmışsa, gönderen, taşıma senedinde öngörülmüş olması şartıyla, ancak
kendisine ait olan nüshayı ibraz ederek tasarruf hakkını kullanabilir.
(5) Taşıyıcı, kendisine verilen emir ve
talimatları ve gönderenin tasarruflarını yerine getiremeyecekse, bunu gönderene
bildirmelidir.
(6) Tasarruf hakkının kullanılması, taşıma
senedinin ibrazı şartına bağlanmış ve taşıyıcı herhangi bir talimatı, taşıma
senedi ibraz edilmeden yerine getirmişse, bundan doğacak zararlar için hak
sahiplerine karşı sorumludur. Taşıyıcının sorumluğunu sınırlayan hükümler
geçersizdir.
XIV - Taşıma ve teslim engelleri
MADDE 869- (1)
Eşyanın teslim edilmesi gereken yere ulaşmasından önce, taşımanın
sözleşmeye uygun olarak yapılamayacağı anlaşılırsa veya eşyanın teslim
edileceği yerde teslim engelleri çıkarsa, taşıyıcı, 868 inci madde uyarınca
tasarruf hakkına sahip olan kişiden talimat almak zorundadır. Tasarruf hakkını
gönderilen haizse ve bulunamıyorsa veya eşyayı teslim almaktan kaçınıyorsa,
tasarruf hakkı birinci cümle uyarınca gönderen tarafından kullanılır. Tasarruf
hakkının kullanılması taşıma senedinin ibrazına bağlı tutulmuş olsa bile bu
hâlde taşıma senedinin ibrazı gerekli değildir. Taşıyıcı, kendisine talimat
verilen durumlarda, teslim engelinin taşıyıcının riziko alanına giren bir
nedenden kaynaklanmamış olması şartıyla, 868 inci maddenin birinci fıkrasının
üçüncü ve dördüncü cümlelerinde öngörülen istem haklarını ileri
sürebilir.
(2) Gönderenin, 868 inci madde uyarınca sahip
olduğu tasarruf yetkisine dayanarak malın üçüncü bir kişiye teslim edilmesi
talimatını vermesinden sonra, taşıma veya teslim engeli ortaya çıkarsa, birinci
fıkranın uygulanmasında, gönderilen gönderenin, üçüncü kişi de gönderilenin yerini
alır.
(3) Taşıyıcı, 868 inci maddenin birinci
fıkrasının birinci cümlesine göre, uyması gereken talimatları uygun bir süre
içinde alamazsa, tasarruf hakkı sahibinin menfaatine en iyi görünen tedbirleri
almakla yükümlüdür. Taşıyıcı, eşyayı, boşaltıp saklayabilir, 868 inci maddenin
birinci fıkrası ilâ dördüncü fıkrası hükümlerine göre tasarruf hakkını haiz
kişinin hesabına saklanması için tevdi edebilir veya geri taşıyabilir.
Taşıyıcı, eşyayı üçüncü bir kişiye tevdi ederse, sadece bu kişinin seçiminde
gösterilmesi gereken özenden sorumludur. Bozulabilecek bir mal söz konusu ise,
malın durumu böyle bir önlemi haklı kılıyorsa veya aksi takdirde oluşacak
giderler malın değerine göre makul bir oranda değilse, taşıyıcı, Türk Borçlar
Kanununun 108 inci madde hükmüne uygun olarak malı sattırabilir. Taşıyıcı,
değerlendirilmesi imkânı bulunmayan eşyayı imha edebilir. Eşyanın
boşaltılmasından sonra taşıma sona ermiş sayılır.
(4) Taşıyıcı, üçüncü fıkraya göre alınan
önlemler sebebiyle gerekli giderlerin tazminini ve uygun bir ücret ister;
meğerki, engel kendi riziko alanına giren bir nedenden kaynaklanmış olsun.
XV - Taşıma ücretinin hesaplanması ve ödenmesi
MADDE 870- (1)
Taşıma ücreti, eşyanın tesliminde ödenir. Taşıyıcı, taşıma ücretinden
başka, eşya için yapılan, duruma ve şartlara göre gerekli olan giderleri de
isteyebilir.
11166
(2) Bir taşıma veya teslim engelinden dolayı,
taşıma, süresinden önce sona erdirilirse, taşıyıcı, taşımanın tamamlanan
kısmıyla orantılı olarak taşıma ücretine hak kazanır. Engel, taşıyıcının riziko
alanına giren bir sebepten kaynaklanmışsa, taşıyıcı, ancak gönderenin
menfaatine olduğu ölçüde taşımanın tamamlanmış bulunan kısmı hakkında istemde
bulunabilir.
(3) Taşımanın başlamasından sonra fakat teslim
yerine ulaşılmasından önce bir gecikme olursa ve bu gecikme gönderenin riziko
alanına giren bir nedenden kaynaklanmışsa, taşıyıcı, taşıma ücretinin yanında
uygun bir bedel de isteyebilir.
(4) Taşıma ücreti eşyanın sayısı, ağırlığı veya
başka ölçüyle gösterilen miktarına göre kararlaştırılmışsa, taşıma ücretinin
hesaplanmasında, bu konuda taşıma veya yük senedindeki kayıtların doğru olduğu
varsayılır. Bu varsayım, kayıtların doğruluğunu denetleme konusunda uygun
araçların hazır bulunmadığına ilişkin çekince konulmuş olması hâlinde de geçerlidir.
XVI - Gönderilenin hakları ve ödeme borcu
MADDE 871- (1)
Eşyanın teslim yerine varmasından sonra gönderilen, taşıyıcıdan, taşıma
sözleşmesinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmesi karşılığında, eşyanın
kendisine teslim edilmesini isteyebilir. Eşya zayi olmuş veya hasara uğramış
yahut geç teslim edilmişse, gönderilen, gönderenin taşıma sözleşmesinden doğan
istem haklarını taşıyıcıya karşı ileri sürebilir. Gönderen, bu hakların ileri
sürülmesinde yetkili kalmaya devam eder. Gönderilenin veya gönderenin
kendilerinin veya başkasının menfaatine hareket etmeleri farklılık yaratmaz.
(2) İstem hakkını, birinci fıkranın birinci
cümlesine göre ileri süren gönderilen, taşıma ücretini, taşıma ücretinin bir
bölümü ödenmiş ise kalan bölümünü taşıma senedinde gösterilen tutarla sınırlı
olmak üzere ödemekle yükümlüdür. Taşıma senedi düzenlenmemiş veya gönderilene
ibraz edilmemişse yahut ödenmesi gereken tutar taşıma senedinden
anlaşılamıyorsa, gönderilen, makul olması şartıyla, gönderen ile taşıyıcı arasında
kararlaştırılan taşıma ücretini ödemek zorundadır.
(3) Birinci fıkranın birinci cümlesine göre
istem hakkını ileri süren gönderilen, boşaltma yerindeki bekleme ücretini ve
ayrıca, eşyanın teslimi sırasında kendisine bildirilmiş olmak şartıyla, yükleme
yerindeki bekleme ücretiyle 870 inci maddenin üçüncü fıkrasına göre ödenmesi
gereken bedeli öder.
(4) Gönderenin sorumluluğu, sözleşmeye göre
ödenmesi gereken bedeller için devam eder.
XVII - Ödemeli teslim
MADDE 872- (1)
Eşyanın gönderilene teslimi, kararlaştırılan bedelin ödenmesi şartına
bağlanabilir. Bu hâlde, ödeme nakden veya nakde eş değer bir ödeme aracı ile
yapılmalıdır.
(2) Tahsil sonucu elde edilen bedel, taşıyıcının
alacaklıları bakımından gönderene geçmiş sayılır.
(3) Eşya, bedeli tahsil edilmeden gönderilene
teslim edilirse, taşıyıcı, bundan doğan zarardan, gönderene karşı kusuru
bulunmasa bile, eşyanın tesliminde ödenmesi gereken tutarla sınırlı olarak
sorumludur.
XVIII - Taşıma süresi
MADDE 873- (1)
Taşıyıcı, eşyayı, kararlaştırılan sürede, bir süre kararlaştırılmamışsa
şartlar dikkate alındığında özenli bir taşıyıcıya tanınabilecek makul bir süre
içinde, teslim etmekle yükümlüdür.
11167
XIX - Zıya karinesi
MADDE 874- (1)
Eşya, taşıma süresini izleyen yirmi gün içinde teslim edilmezse, hak sahibi
ona zayi olmuş gözüyle bakabilir. Sınır ötesi taşımalarda bu süre otuz gündür.
(2) Hak sahibi, eşyanın zıyaı dolayısıyla
tazminat alırsa, bunun ödenmesi sırasında, eşyanın daha sonra bulunması
hâlinde, derhâl kendisine haber verilmesini isteyebilir.
(3) Hak sahibi, eşyanın bulunduğu haberini
aldıktan itibaren otuz gün içinde, gerektiğinde giderler indirilmek suretiyle,
tazminatı geri ödeyerek eşyanın kendisine teslimini isteyebilir. Taşıma
ücretini ödeme yükümlülüğü ile tazminat hakkı saklıdır.
(4) Eşya, tazminatın ödenmesinden sonra
bulunmuşsa, hak sahibi bundan haberdar edilmesini istemediği veya bulunma
haberinden sonra eşyanın teslimine ilişkin istem hakkını ileri sürmediği
durumlarda, taşıyıcı, eşya üzerinde serbestçe tasarrufta bulunabilir.
B) Taşıyıcının sorumluluğu
I - Zıya veya hasar ile gecikmeden doğan zarardan
sorumluluk
MADDE 875- (1)
Taşıyıcı, eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından teslim edilmesine
kadar geçecek süre içinde, eşyanın zıyaından, hasarından veya teslimindeki gecikmeden
doğan zararlardan sorumludur.
(2) Zararın oluşmasına, gönderenin veya
gönderilenin bir davranışı ya da eşyanın özel bir ayıbı sebep olmuşsa, tazminat
borcunun doğmasında ve kapsamının belirlenmesinde, bu olguların ne ölçüde
etkili olduğu dikkate alınır.
(3) Gecikme hâlinde herhangi bir zarar oluşmasa
da taşıma ücreti gecikme süresi ile orantılı olarak indirilir; meğerki,
taşıyıcı her türlü özeni gösterdiğini ispat etmiş olsun.
II - Sorumluluktan kurtulma
1. Genel olarak
a) Taşıyıcının özeni
MADDE 876- (1)
Zıya, hasar ve gecikme, taşıyıcının en yüksek özeni göstermesine rağmen
kaçınamayacağı ve sonuçlarını önleyemeyeceği sebeplerden meydana gelmişse,
taşıyıcı sorumluluktan kurtulur.
b) Araç arızası ve kiraya verenin kusuru
MADDE 877- (1)
Taşıyıcı, taşıma aracındaki arızaya, taşıtı kiraladığı kişinin onun
temsilcilerinin veya çalışanlarının kusuruna dayanarak sorumluluktan
kurtulamaz.
2. Özel hâller
MADDE 878- (1)
Zıya, hasar veya teslimdeki gecikme, aşağıdaki hâllerden birine
bağlanabiliyorsa taşıyıcı sorumluluktan kurtulur:
a) Sözleşme veya teamüle uygun olarak üstü açık bir
aracın kullanılmış olması yahut güverteye yükleme yapılması.
b) Gönderen tarafından yapılan yetersiz ambalajlama.
c) Eşyanın gönderen veya gönderilen tarafından işleme
tabi tutulması, yüklenmesi veya boşaltılması.
d) Eşyanın; özellikle kırılma, paslanma, bozulma,
kuruma, sızma, olağan fire yoluyla kolayca zarar görmesine yol açan doğal
niteliği.
e) Taşınacak paketlerin gönderen tarafından yetersiz
etiketlenmesi.
f) Canlı hayvan taşıması.
11168
g) 27/10/1999 tarihli ve 4458 sayılı Gümrük
Kanunu ile diğer kanun ve düzenlemelerde yer alan hükümlerin taşıyıcının
sorumluluktan kurtulmasını haklı gösterdiği hâller.
(2) Herhangi bir zararın hâl ve şartlara göre
birinci fıkrada öngörülen bir sebebe bağlanmasının muhtemel bulunduğu
durumlarda, o zararın bu sebepten ileri geldiği varsayılır. Birinci fıkranın
(a) bendinde öngörülen olağanüstü zıya veya hasar hâlinde bu karine geçerli
olmaz.
(3) Zıya, hasar veya gecikme, gönderenin eşyanın
taşınmasına ilişkin özel talimatlarına taşıyıcının uymamasından ileri gelmişse,
taşıyıcı birinci fıkranın (a) bendine dayanarak sorumluluktan kurtulamaz.
(4) Taşıyıcı, sözleşme uyarınca eşyayı sıcağa,
soğuğa, ısı değişikliklerine, neme, sarsıntılara ya da benzer etkilere karşı
özel olarak koruma yükümlülüğü altında ise, birinci fıkranın (d) bendine ancak,
hâl ve şartlara göre, özellikle de gerekli donanımın seçimi, bakımı ve
kullanımına ilişkin kendisine düşen tüm önlemleri almış ve özel talimatlara
uygun davranmış bulunması hâlinde dayanabilir.
(5) Taşıyıcı birinci fıkranın (f) bendine ancak
hâl ve şartlara göre kendisine düşen tüm önlemleri almış ve özel talimatlara
uygun davranmış bulunması hâlinde dayanabilir.
III - Yardımcıların kusuru
MADDE 879- (1)
Taşıyıcı;
a) Kendi adamlarının,
b) Taşımanın yerine getirilmesi için yararlandığı
kişilerin,
görevlerini yerine getirmeleri sırasındaki fiil ve
ihmallerinden, kendi fiil ve ihmali gibi sorumludur.
IV - Tazminatta esas alınacak değer
MADDE 880- (1)
Taşıyıcı, eşyanın tamamen veya kısmen zıyaından dolayı tazminat ödemekle
sorumlu tutulduğunda, bu tazminat, eşyanın taşınmak üzere teslim alındığı yer
ve zamandaki değerine göre hesaplanır.
(2) Eşyanın hasara uğraması hâlinde, onun
taşınmak üzere teslim alındığı yer ve zamandaki hasarsız değeri ile hasarlı
değeri arasındaki fark tazmin edilir. Zararı azaltmak ve gidermek için
yapılacak harcamaların birinci cümleye göre saptanacak değer farkını
karşıladığı karine olarak kabul edilir.
(3) Eşyanın değeri piyasa fiyatına göre, bu
yoksa aynı tür ve nitelikteki malların cari değerine göre tayin edilir. Eşya,
taşımak üzere teslimden hemen önce satılmışsa, satıcının faturasında taşıma
giderleri mahsup edilerek gösterilen satış bedelinin piyasa fiyatı olduğu
varsayılır.
V- Zarar saptama giderleri
MADDE 881- (1)
Taşıyıcı, eşyanın zıyaı veya hasarı hâlinde, 880 inci madde uyarınca
ödenmesi gereken tazminattan başka, zararın saptanması için yapılması zorunlu
olan giderleri de tazminle yükümlüdür.
VI - Sorumluluk sınırları
MADDE 882- (1)
Gönderinin tamamının zıyaı veya hasarı hâlinde, 880 ve 881 inci maddeler
uyarınca ödenecek tazminat, gönderinin net olmayan ağırlığının her bir
kilogramı için 8,33 Özel Çekme Hakkını karşılayan tutar ile sınırlıdır.
11169
(2) Gönderinin münferit parçalarının zıyaı veya
hasarı hâlinde taşıyıcının sorumluluğu;
a) Gönderinin tamamı değerini kaybetmişse tamamının,
b) Gönderinin bir kısmı değerini kaybetmişse, değerini
kaybeden kısmının,
net olmayan ağırlığının her bir kilogramı için 8,33
Özel Çekme Hakkını karşılayan tutar ile sınırlıdır.
(3) Taşıyıcının, taşıma süresinin aşılmasından
doğan sorumluluğu, taşıma ücretinin üç katı ile sınırlıdır.
(4) Özel Çekme Hakkı, eşyanın taşıma amacıyla
taşıyıcıya teslim edildiği tarihteki veya taraflarca kararlaştırılan diğer bir
tarihteki, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca belirlenen değerine göre Türk
Lirasına çevrilir.
VII - Diğer giderlerin tazmini
MADDE 883- (1)
Taşıyıcı, zıya veya hasardan sorumlu olduğu hâllerde, 880 ilâ 882 nci
maddelere göre ödenmesi gereken tazminatı ödedikten başka, taşıma ücretini geri
verir ve taşıma ile ilgili vergileri, resimleri ve taşıma işi nedeniyle doğan
diğer giderleri de karşılar. Ancak, hasar hâlinde, birinci cümle uyarınca
yapılacak ödemeler 880 inci maddenin ikinci fıkrasına göre saptanacak bedel ile
orantılı olarak belirlenir. Başkaca zararlar karşılanmaz.
VIII - Diğer zararlarda sorumluluğun en yüksek tutarı
MADDE 884- (1)
Taşıyıcı, taşıma işinin yapılmasında, sözleşmeden doğan bir yükümlülüğünü
ihlal etmesi nedeniyle meydana gelen ve eşyanın zıyaından, hasarından veya
taşıma süresinin aşılmasından kaynaklanmayan ve eşya veya kişi zararları
dışında kalan zararlardan, tam zıya hâlinde ödenmesi gereken tazminat
miktarının üç katı ile sınırlı olmak üzere sorumludur.
IX - Sözleşme dışı istemler
MADDE 885- (1)
Bu Kısımda öngörülen sorumluluktan kurtuluş hâlleri ve sınırlamaları,
gönderen veya gönderilenin, zıya, hasar veya gecikme nedeniyle taşıyıcıya
yöneltebileceği, sözleşme dışı istemleri için de geçerlidir.
(2) Taşıyıcı, eşyanın zıyaından veya hasarından
dolayı, üçüncü kişilerin sözleşme dışı istemlerine karşı, sorumluluktan
kurtulma sebeplerine ve sınırlamalara dayanabilir. Ancak, bunlar;
a) Üçüncü kişi taşımaya onay vermemişse ve
taşıyıcı, gönderenin eşyayı gönderme konusunda yetkili olmadığını biliyorsa
veya bilmesi gerekiyorsa,
b) Eşya, taşıma için teslim alınmadan önce, üçüncü
kişinin veya ondan zilyetliği elde etmiş olan kişinin onayı olmaksızın elinden
çıkmışsa,
ileri sürülemez.
X - Sorumluluğu sınırlama hakkının kaybı
MADDE 886- (1)
Zarara, kasten veya pervasızca bir davranışla ve böyle bir zararın meydana
gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiilinin veya ihmalinin sebebiyet
verdiği ispat edilen taşıyıcı veya 879 uncu maddede belirtilen kişiler, bu Kısımda
öngörülen sorumluluktan kurtulma hâllerinden ve sorumluluk sınırlamalarından
yararlanamaz.
11170
XI - Yardımcı kişilerin sorumluluğu
MADDE 887- (1)
Taşıyıcının yardımcılarından birine karşı, eşyanın zıyaı, hasarı veya geç
teslimi sebebiyle, sözleşme dışı sorumluluktan doğan istemler ileri sürülmüşse,
o kişi bu Kısımda öngörülen sorumluluktan kurtulma sebeplerine ve sorumluluk
sınırlamalarına dayanabilir. Zarara, kasten veya pervasızca bir davranışla ve
böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiille
veya ihmalle sebebiyet verilmişse birinci cümle hükmü uygulanmaz.
XII - Fiilî taşıyıcı
MADDE 888- (1)
Taşıma, kısmen veya tamamen üçüncü bir kişi olan fiilî taşıyıcı tarafından
yerine getirilirse, bu kişi eşyanın zıyaı, hasarı veya gecikmesi nedeniyle
kendisi tarafından yapılan taşıma sırasında ortaya çıkan zarardan asıl taşıyıcı
gibi sorumludur. Asıl taşıyıcının gönderen veya gönderilen ile, sorumluluğun
genişletilmesi için yaptığı sözleşmeler, fiilî taşıyıcıya karşı, bunları yazılı
olarak kabul etmesi şartıyla geçerlidir.
(2) Fiilî taşıyıcı, taşıma sözleşmesinden doğan
asıl taşıyıcıya ait bütün def’ileri ileri sürebilir.
(3) Asıl taşıyıcı ve fiilî taşıyıcı müteselsilen
sorumludurlar.
(4) Fiilî taşıyıcının yardımcılarına başvurulursa
887 nci madde hükmü uygulanır.
(5) Fiilî taşıyıcı taşıma senedinde veya diğer
bir belgede kendisine teslim olunan eşyanın ne hâlde bulunduğunu tespit
ettirebilir. Bu hükme uyulmadığı takdirde 858 inci maddenin ikinci fıkrası
hükümleri uygulanır.
XIII -Bildirim
MADDE 889- (1)
Eşyanın zıyaı veya hasara uğramış olduğu açıkça görülüyorsa, gönderen veya
gönderilen en geç teslim anına kadar zıyaı veya hasarı bildirmezlerse, eşyanın
sözleşmeye uygun olarak teslim edildiği varsayılır. Bildirimde, zararın gerekli
açıklıkla belirtilmesi ve nitelendirilmesi şarttır.
(2) Birinci fıkradaki karine, zıya veya hasarın
açıkça görünmemesi ve eşyanın tesliminden sonra yedi gün içinde bildirilmemesi
hâlinde de geçerlidir.
(3) Gönderilen, taşıyıcıya, teslim süresinin aşıldığını,
teslimden itibaren yirmibir gün içinde bildirmezse, gecikmeden kaynaklanan
hakları sona erer.
(4) Teslimden sonra yapılan bildirimin yazılı
olması şarttır. Bildirim, telekomünikasyon araçları yardımıyla da yapılabilir.
Bildirimde bulunanın kim olduğu herhangi bir şekilde anlaşılıyorsa, imzaya
gerek yoktur. Sürenin korunması için bildirimin zamanında gönderilmiş olması
yeterlidir.
(5) Zıya, hasar veya gecikme teslim sırasında
bildirilirse, bu bildirimin yukarıdaki hükümlere uygun olarak eşyayı teslim
edene yapılması yeterlidir.
XIV - Yetkili mahkeme
MADDE 890- (1)
Birinci ve İkinci Kısım hükümlerine tabi taşımadan doğan hukuki
uyuşmazlıklarda, malın teslim alındığı veya teslim için öngörülen yer mahkemesi
de yetkilidir.
(2) Fiilî taşıyıcıya karşı açılacak dava, asıl
taşıyıcının yerleşim yeri mahkemesinde, asıl taşıyıcıya karşı açılacak dava
fiilî taşıyıcının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir.
XV - Hapis hakkı
MADDE 891- (1)
Taşıyıcı, taşıma sözleşmesinden doğan bütün alacakları için Türk Medenî
Kanununun 950 ilâ 953 üncü maddeleri uyarınca eşya üzerinde hapis hakkını
haizdir. Hapis hakkı, 860 ıncı maddedeki refakat belgelerini de kapsar.
11171
(2) Taşıyıcının, eşyayı zilyetliğinde
bulundurduğu veya eşya üzerinde konişmento ve taşıma senedi aracılığı ile
tasarruf hakkına sahip olduğu sürece, hapis hakkı vardır.
(3) Rehnin paraya çevrilmesine yönelik
bildirimin gönderilene yapılması şarttır. Gönderilen bulunamıyorsa veya malı
teslim almayı reddediyorsa, bildirim gönderene karşı yapılır.
XVI - Birden çok taşıyıcı
MADDE 892- (1)
Eşyanın birden çok taşıyıcı tarafından taşınması hâlinde, eşyanın
tesliminde; son taşıyıcı önceki taşıyıcıların alacaklarını tahsil etmek zorunda
ise, önceki taşıyıcıların sahip oldukları hakları, özellikle hapis hakkını
kullanır. Son taşıyıcı hapis hakkını haiz olduğu sürece, önceki taşıyıcıların
hapis hakkı varlığını sürdürür.
(2) Önceki taşıyıcının alacağı, sonraki taşıyıcı
tarafından ödenirse, öncekinin alacak ve hapis hakkı sonrakine geçer.
(3) Birinci ve ikinci fıkra hükümleri, taşımaya
katılmış olan taşıma işleri komisyoncusunun alacakları ve hakları için de
uygulanır.
XVII - Birden çok hapis hakkının sırası
MADDE 893- (1)
Aynı eşya üzerinde eşyanın taşınması ile bağlantılı birden çok hapis hakkı
varsa, bunlardan eşyanın taşınması ile doğrudan doğruya bağlantılı olan hapis
hakları diğerlerinden önce gelir. Sonuncular bakımından ise, sonradan doğmuş
olanlar öncekilerden önce gelir.
ÜÇÜNCÜ KISIM
Taşınma Eşyası Taşıması
A) Uygulanacak hükümler
MADDE 894- (1)
Bir evden, bürodan veya benzeri bir yerden alınıp benzeri bir yere taşınan
eşya “taşınma eşyası”dır. Konusu taşınma
eşyası olan taşıma sözleşmesine, bu
Kısımda öngörülen hükümlerde veya uygulanması gerekli milletlerarası
sözleşmelerde aksine hüküm bulunmadıkça, bu Kitabın Birinci ve İkinci Kısım
hükümleri uygulanır.
B) Taşıyıcının yükümlülükleri
MADDE 895- (1)
Taşıyıcının yükümlülükleri, mobilyaların sökülmesi ve kurulması ile taşınma
eşyasının yüklenip boşaltılmasını da kapsar.
(2) Gönderen 864 üncü maddenin beşinci
fıkrasında tanımlanan tüketici ise, taşınma eşyasının ambalajlanması ve
işaretlenmesi gibi taşıma ile ilgili diğer işlerin yerine getirilmesi de
taşıyıcının yükümlülüğündedir.
C) Taşıma senedi, tehlikeli mal, refakat belgeleri,
bildirim ve bilgi verme yükümlülükleri
MADDE 896- (1)
Gönderen, 856 ve 857 nci maddelerden farklı olarak, taşıma senedi
düzenlemekle yükümlü değildir.
(2) Taşınma eşyası tehlikeli eşyadan sayılıyorsa
ve gönderen de tüketici ise, 861 inci maddeden farklı olarak, taşıyıcı sadece
eşyadan kaynaklanacak tehlike hakkında genel olarak bilgilendirilir.
Bilgilendirme herhangi bir şekle bağlı değildir. Taşıyıcı ayrıca, göndereni
birinci cümledeki yükümlülüğü hakkında uyarır.
11172
(3) Gönderen tüketici ise, taşıyıcı göndereni
uyulması gerekli gümrük kuralları ve yönetime ilişkin diğer hükümler konusunda
bilgilendirir. Ancak, taşıyıcı gönderen tarafından tasarrufuna sunulan bilgi ve
belgelerin doğru ve eksiksiz olduğunu denetlemekle yükümlü değildir.
D) Gönderenin özel hâllerde sorumluluğu
MADDE 897- (1)
Gönderen, verdiği zarar sebebiyle taşıyıcıya karşı sadece 864 üncü maddenin
ikinci fıkrasından farklı olarak, taşıma sözleşmesinin ifası için gerekli olan
yükleme hacminin metreküpü başına 1.500 Özel Çekme Hakkı tutarında tazminatla
yükümlüdür.
E) Sorumluluktan kurtulma sebepleri
MADDE 898- (1)
Kanunun 878 inci maddesinde öngörülenlerden farklı olarak, zıyaın veya
hasarın aşağıdaki sebeplerden kaynaklanması durumunda, taşıyıcı sorumluluktan
kurtulur:
a) Taşıyıcı, değerli maden, taş, mücevher, posta pulu,
madenî para, belge veya kıymetli evrak taşıyorsa.
b) Gönderen tarafından yapılan paketleme veya
etiketleme yetersizse.
c) Taşınan eşya gönderen tarafından işleme tabi
tutulmuş, yüklenmiş veya boşaltılmışsa.
d) Taşıyıcı tarafından ambalajlanmamış olan eşya
taşınmışsa.
e) Taşıyıcının, muhtemel hasar tehlikesine karşı
göndereni önceden uyarmış olmasına rağmen, gönderenin ısrarıyla, büyüklüğü ve
ağırlığı itibarıyla yükleme ve boşaltma yerindeki şartlara uygun olmayan eşya
yüklenmiş veya boşaltılmışsa.
f) Canlı hayvan veya bitki taşınmışsa.
g) Eşya doğal veya ayıplı yapısı dolayısıyla, özellikle
kırılma, işlev bozukluğu, paslanma, bozulma veya sızma gibi sebeplerle
kolaylıkla zarar görebilecek nitelikteyse.
(2) Oluşan zararın, durum ve şartlara göre,
birinci fıkrada belirtilen tehlikelerden kaynaklanmış olabileceği hâllerde,
zararın bu tehlikelerden doğmuş olduğu varsayılır.
(3) Taşıyıcı, birinci fıkra hükmüne, ancak,
durum ve şartlara göre üzerine düşeni yapmış ve tüm önlemleri alıp talimatlara
uymuşsa dayanabilir.
F) Sorumluluk sınırı
MADDE 899- (1)
882 nci maddenin birinci ve ikinci fıkralarındaki düzenlemeden farklı
olarak, zıya veya hasar sebebiyle taşıyıcının sorumluluğu, taşıma sözleşmesinin
ifası için gerekli olan yükleme hacminin metreküpü başına 1.500 Özel Çekme
Hakkı ile sınırlıdır.
G) Bildirim
MADDE 900- (1)
Eşyanın zıyaından veya hasara uğramasından doğan istem hakları, 889 uncu
maddenin birinci ve ikinci fıkralarından farklı olarak;
a) Eşyanın zıyaa veya hasara uğramış olduğu açıkça
görülüyorsa, en geç teslimi izleyen üç iş günü içinde veya
b) Zıyaın veya hasarın açıkça görünmemesi hâlinde en
geç teslimi izleyen ondört gün içinde,
taşıyıcıya bildirilmemişse sona erer.
H) Sorumluluğu sınırlama hakkının kaybı
MADDE 901- (1)
Gönderen tüketici ise, taşıyıcı veya 879 uncu maddede anılan kişilerden
biri;
11173
a) Taşıyıcının, göndereni sözleşme yapılırken
sorumluluk hükümleri hakkında bilgilendirmemiş ve sorumluluğun genişletilmesi
yönünde bir sözleşme yapılması veya eşyanın sigorta ettirilmesi imkânlarına
işaret etmemiş olması hâlinde, 898 ve 899 uncu madde hükümleriyle bu Kitabın
İkinci Kısmında öngörülen sorumluluktan kurtulma hâllerine ve sorumluluk
sınırlamalarına dayanamaz,
b) Taşıyıcı, gönderileni en geç malın teslimi sırasında,
zarar bildiriminin şekli ve süresi ile bu bildirimin yapılmaması hâlinde ortaya
çıkacak hukuki sonuçlar hakkında bilgilendirmemişse, 900 üncü madde hükmüne
dayanamaz.
(2) Bilgilendirmenin yazılı, kolayca okunabilir
ve anlaşılabilir biçimde olması şarttır.
DÖRDÜNCÜ KISIM
Değişik Tür Araçlar ile Taşıma
A) Sözleşme
MADDE 902- (1)
Bu Kitabın Birinci ve İkinci Kısım hükümleri, aşağıdaki şartların tamamının
bir arada varlığı hâlinde, değişik tür araçlar ile taşıma sözleşmelerine de
uygulanır:
a) Eşyanın taşınması bütünlük gösteren bir taşıma
sözleşmesine dayanıyorsa.
b) Bu sözleşme bağlamında taşıma değişik türde
araçlarla yapılacaksa.
c) Taraflar, her bir türdeki araç için ayrı sözleşme
yapmış olsalardı, söz konusu sözleşmelerin en az ikisi farklı hükümlere bağlı
tutulacak idiyse.
d) Aşağıdaki hükümlerle, uygulanması gerekli
milletlerarası sözleşmelerde aksi yolda bir düzenleme yoksa.
B) Bilinen zarar yeri
MADDE 903- (1)
Zıyaa, hasara veya teslimdeki gecikmeye yol açan olayın, taşımanın hangi
kısmında meydana geldiği belli ise, taşıyıcının sorumluluğu, bu Kitabın Birinci
ve İkinci Kısım hükümlerinin yerine, taşımanın bu kısmı için ayrı bir taşıma
sözleşmesi yapılmış olsaydı, o sözleşmenin bağlı olacağı hükümlere göre
belirlenir. Zıyaa, hasara veya teslimdeki gecikmeye yol açan olayın taşımanın
hangi kısmında meydana geldiğine ilişkin ispat yükü, bunu iddia eden tarafa
aittir.
C) Bildirim ve zamanaşımı
MADDE 904- (1)
Zararın bildirimine ilişkin olarak, zarar yerinin bilinip bilinmemesi veya
sonradan belli olmasına bakılmaksızın, 889 uncu madde hükmü uygulanır.
Taşımanın son kısmı için ayrı bir taşıma sözleşmesi yapılmış olsaydı, o
sözleşmeye uygulanacak hükümlere uygun bir bildirimde bulunulması hâlinde de,
zararın bildirimi için öngörülmüş olan şekil ve süreye uyulduğu kabul edilir.
(2) Zıyaa, hasara veya teslimdeki gecikmeye
dayanan istemin bağlı olduğu zamanaşımının başlangıcı için teslim tarihinin
esas alındığı durumlarda, bu tarih eşyanın gönderilene teslimi tarihidir. İstem
hakkı, zarar yerinin belli olması hâlinde de en erken 855 inci madde uyarınca
zamanaşımına uğrar.
D) Taşınma eşyasının taşıması
MADDE 905- (1)
Değişik tür araçlarla taşıma sözleşmesinin konusunu taşınma eşyası
oluşturuyorsa, sözleşmeye, bu Kitabın Üçüncü Kısım hükümleri uygulanır. Zararın
meydana geldiği taşıma kısmı hakkında, Kanunun 903 üncü maddesi hükmü ancak
Türkiye Cumhuriyeti için bağlayıcı olan milletlerarası sözleşmelerden biri
geçerliyse uygulanır.
11174
BEŞİNCİ KISIM
Yolcu Taşıma
A) Kurallara uyma zorunluluğu
MADDE 906- (1)
Yolcu, taşıyıcı tarafından iç hizmetleri düzenlemek için konulmuş kurallara
uymak zorundadır.
B) Seferin yapılamaması
MADDE 907- (1)
Sefer, taşıma sözleşmesinin yapılmasından sonra fakat hareketten önce ortaya
çıkan bir sebep dolayısıyla yapılmamışsa, aşağıdaki hükümler uygulanır:
a) Ölüm, hastalık veya bunun gibi bir mücbir sebep
dolayısıyla sefer yapılamamışsa, sözleşme, taraflardan hiçbirine tazmin
yükümlülüğü doğurmaksızın kendiliğinden geçersiz olur.
b) Sefer, taşıma aracıyla ilgili olup taşıyıcı için
kusur oluşturmayan, iki tarafın da kusurundan doğup yolculuğa engel bulunan
veya yolculuğu tehlikeli duruma sokan bir sebep dolayısıyla yapılmamışsa,
sözleşme, taraflardan hiçbirine tazmin yükümlülüğü doğurmaksızın kendiliğinden
geçersiz olur.
c) Sefer, taşıyıcının fiili veya ihmali sebebiyle
yapılmamışsa, yolcu tazminat isteyebilir.
d) Sefer, herhangi bir sebeple yapılmamış ve yolcu da o
sefer için saatinde gerekli yerde bulunamamışsa, o seferi izleyen seferlerden
birinde, aynı düzeydeki bir araçla ve aynı düzeydeki bir yerde seyahat etme
hakkını haizdir; meğerki, bu istemin yerine getirilmesi taşıyıcı yönünden
imkânsız olsun veya büyük bir mali yük oluştursun. Yolcuya sefer öneremeyen
taşıyıcı bilet ücretinin üç katı tutarında tazminat öder. Seferin yapılamamasında
taşıyıcının kusuru yoksa, yolcu aynı şartlarla kendisine önerilen seferi, haklı
bir sebep göstermeksizin reddederse taşıma ücretini öder.
e) (a), (b) ve (c) bentlerinde anılan hâllerde
taşıyıcı, peşin almış olduğu taşıma ücretini geri verir.
C) Seferin gecikmesi
I - Hareketin gecikmesi
MADDE 908- (1)
Hareket, duruma ve şartlara göre yolcudan katlanması istenemeyecek bir süre
gecikirse, yolcu sözleşmeden cayıp ödediği ücreti ve varsa zararını
isteyebilir. Yolcu, gecikmeye rağmen yolculuğu yapmışsa, sadece gecikmeden
doğan zararının tazminini dava edebilir. Cayma şekle bağlı değildir; hareket
yerinden ayrılma, cayma kabul edilir. Sözleşmeden cayılsın veya cayılmasın,
gecikme nedeniyle doğmuş herhangi bir zarar ispat edilemese bile mahkemece bilet
parasının üç misli tazminata karar verilir.
II - Sefer sırasında
1. Yol değiştirme
MADDE 909- (1)
Taşıyıcı, sefer esnasında, tarifede bulunmayan bir yerde durur, sebepsiz
yere olağan yoldan başka bir yol izler veya diğer bir şekilde ve kendi fiili sebebiyle
gidilmesi amaçlanan yere geç ulaşırsa, yolcu, sözleşmeden cayıp tazminat
isteyebilir.
(2) Taşıyıcı, yolcu dışında yük de taşıyorsa,
yükün boşaltılması için gerekli olan süre için sefere ara verebilir.
(3) Bu madde hükümleri sözleşmede aksine hüküm
yoksa uygulanır.
11175
2. Zorunlu sebepler
MADDE 910- (1)
Sefer, Hükümet emrinden, idari bir tasarruftan, taşımanın yapıldığı aracın
onarılması zorunluluğundan veya ansızın çıkıp yolculuğa devamı tehlikeli duruma
sokan bir sebepten gecikmişse, iki taraf arasında buna ilişkin bir sözleşme
bulunmadığı takdirde, aşağıdaki hükümler uygulanır:
a) Yolcu, engelin kalkmasını veya onarımın sonunu
beklemek istemezse, taşıma ücretini, gidilen yol ile orantılı olarak ödeyerek
sözleşmeden cayabilir.
b) Yolcu, taşıma aracının hareketini beklerse, sadece
kararlaştırılmış ücreti öder. Taşıma ücretine yemek dâhilse durma süresince
yemek giderini yolcu yüklenir.
D) Seferin duraklaması
MADDE 911- (1)
Sefer, taşıma sözleşmesinin kurulmasından ve hareketten sonra duraklarsa,
sözleşmede aksine bir hüküm bulunmadığı takdirde, aşağıdaki hükümler uygulanır:
a) Yolcu kendi isteği ile yol üzerinde bulunan bir
yerde yolculuktan vazgeçerse ücretin tamamını öder.
b) Taşıyıcı, sefere devamdan vazgeçer veya taşıyıcının
kusuru sebebiyle yolcu yol üzerinde bulunan bir yerde inmek zorunda kalırsa,
taşıma ücreti ödenmez; ödenmişse yolcu tamamını geri alır. Yolcunun tazminat
hakkı saklıdır.
c) Sefer, yolcunun kendisini veya taşıma aracını
ilgilendiren ve taşıyıcı için kusur oluşturmayan bir sebepten duraklarsa,
ücret, gidilen yol ile orantılı olarak ödenir. Bu hâlde taraflardan hiçbiri
diğerine tazminat ödemez.
E) Bagaj
I - Taşıyıcının sorumluluğu
MADDE 912- (1)
Yolcu, bagajı ile el bagajı için, aksine sözleşme yoksa, ayrı ücret ödemez.
Taşıyıcı, yolcunun eşyasının zıyaından veya hasara uğramasından Kanunun 875 ilâ
886 ncı maddeleri uyarınca sorumludur.
(2) Yolcunun kişisel eşyasından taşıyıcı
sorumludur.
II- Taşıyıcının hapis hakkı
MADDE 913- (1)
Taşıyıcı, seyahat ücretinin teminatı olarak, Türk Medenî Kanununun 950 ilâ 953
üncü maddeleri uyarınca bagaj üzerinde hapis hakkını haizdir.
F) Taşıyıcının sorumluluğu
MADDE 914- (1)
Taşıyıcı, yolcuları rahat bir yolculukla ve sağlıklı olarak gidecekleri
yere ulaştırmakla, özellikle hava, ses, yer ve çevre kirliliğine meydan
vermemek için gerekli düzeni kurmakla, gerekli diğer tüm önlemleri almak ve
mevzuatta öngörülen kurallara uymakla yükümlüdür.
(2) Taşıyıcı, yolcuların kazaya uğramalarından
doğacak zararı tazmin eder. Yolcunun kaza sonucunda ölmesi hâlinde, onun
yardımından yoksun kalanlar uğradıkları zararın tazminini taşıyıcıdan
isteyebilirler. Ancak, taşıyıcı, kazanın kendisinin veya yardımcılarının en
yüksek özeni göstermelerine rağmen, kaçınamayacakları ve sonuçlarını
önleyemeyecekleri bir sebepten ileri geldiğini ispat ederse tazminattan
kurtulur.
11176
(3) Taşıyıcı, bilette belirtilen yerin başka bir
kişiye verilmesi, bilette gösterilen araç yerine onunla aynı düzeyde olmayan
başka bir aracın sefere konulması, aracın belli saatten önce hareketi nedeniyle
yolcunun yetişememesi, taşıma aracında durumun gerektirdiği ilk yardım
malzemelerinin ve ilaçlarının bulundurulmaması veya bunlardan derhâl yararlanma
imkânının sağlanmamış olması sebebiyle de, ikinci fıkraya göre sorumludur;
herhangi bir zarar ispat edilmese bile taşıyıcı bilet parasının üç katını
tazminat olarak öder.
(4) Üçüncü fıkrada gösterilen hareketleri yapan
araç şoförleri, araçları emri altında bulunduran kişiler ile araçları taşıma
işinde kullanılanlar, şikâyet üzerine, kolluk görevlileri tarafından yüz Türk
Lirasından binbeşyüz Türk Lirasına kadar idari para cezasıyla
cezalandırılır.
G) Yolcunun ölümü
MADDE 915- (1)
Yolcu, yolculuk sırasında ölürse, taşıyıcı, mirasçıların çıkarlarını korumak
için yolcuya ait bagaj ile eşyayı ilgililerine teslim edinceye kadar bunların
iyi hâlde korunmaları için gerekli önlemleri alır.
(2) Ölünün yakınlarından biri orada bulunuyorsa,
bu işlemleri denetleyebilir ve taşıyıcıdan, birinci fıkrada belirtilen eşyanın
kendi elinde bulunduğuna ilişkin yazılı bir beyan isteyebilir.
H) Yönetmelik
MADDE 916- (1)
Yolcu taşıması, bu Kanun hükümlerine uygun olarak Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığınca bir
yönetmelikle düzenlenir. Yönetmelik, araç ile sürücüyü ilgilendirenler de dâhil
olmak üzere, her konuda yolculuğun güvenliğini; hava, ses, yer ve çevre
temizliğini ve diğer gereklilikleri sağlayıcı önlemleri içerir. Yönetmelikte,
bagajın teslim alındığına ilişkin belgenin şekline ve özellikle bagajın
ağırlığı ile içeriğine ilişkin kayıtlar hakkındaki hükümler yer alır.
Yönetmelikte, bagaj ağırlığını ve sorumluluğu bu Kanundaki hükümler dışında
sınırlayıcı düzenlemelere izin veren hükümler bulunamaz.
(2) Taşıyıcının bagajdan doğan sorumluluğu iç
taşımalarda 500, dış taşımalarda ise 1.000 Özel Çekme Hakkından fazla olmamak
üzere Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığınca tespit
edilir.
ALTINCI KISIM
Taşıma İşleri Komisyoncusu
A) Taşıma komisyonculuğu sözleşmesi
MADDE 917- (1)
Taşıma işleri komisyonculuğu sözleşmesi ile komisyoncu eşya taşıtmayı üstlenir.
Bu sözleşme ile gönderen, kararlaştırılan ücreti ödeme borcu altına girer.
(2) Taşıma işleri komisyonculuğu bir ticari
işletme faaliyetidir.
(3) Bu Kısımdaki özel hükümler saklı kalmak
üzere, komisyonculuk sözleşmesi ve eşyanın taşınmasına ait konularda taşıma
sözleşmesine ilişkin hükümler taşıma işleri komisyonculuğuna da uygulanır.
B) Hükümleri
I - Eşyanın taşıtılması
MADDE 918- (1)
Eşyanın taşıtılması borcu, taşıma işinin örgütlenmesini ve özellikle;
a) Taşıma araçlarını ve taşıma yolunu belirlemek,
b) Taşıma işini fiilen gerçekleştirecek taşıyıcıyı ve
taşıyıcıları seçmek, eşyanın taşıtılması için gereken taşıma, ardiye ve taşıma
işleri komisyonculuğu sözleşmelerini yapmak,
11177
c) Taşıyıcıya ve taşıyıcılara gerekli bilgi ve
talimatları vermek,
d) Gönderenin tazminat haklarını teminat altına
almak,
yükümlülüklerini kapsar.
(2) Komisyoncunun yükümlülüklerinin kapsamına
ayrıca, taşımaya ilişkin olarak kararlaştırılmış olan eşyanın sigortalanması,
ambalajlanması, işaretlenmesi ve gümrüklenmesi gibi başkaca edimlerin yerine
getirilmesi de girer. Aksi öngörülmedikçe, komisyoncu, sadece bu edimlerin
yerine getirilmesi için gereken sözleşmeleri yapmakla yükümlüdür.
(3) Taşıma işleri komisyoncusu, gerekli
sözleşmeleri kendi veya böyle bir yetki almış olması şartıyla, gönderen adına
yapar.
(4) Taşıma işleri komisyoncusu edimlerini yerine
getirirken, gönderenin menfaatlerini gözetmekle ve onun talimatlarına uymakla
yükümlüdür.
II - Bildirme yükümlülüğü
MADDE 919- (1)
Gönderen, gerektiğinde eşyayı ambalajlamak ve işaretlemekle ve gerekli
belgeleri sağlamakla, ayrıca taşıma işleri komisyoncusunun edimlerini yerine
getirebilmesi için gerekli olan bilgileri ona vermekle yükümlüdür. Yük
tehlikeli bir eşya ise gönderen, taşıma işleri komisyoncusuna tehlikenin niteliğini,
alınması gereken önlemleri yazılı olarak ve zamanında bildirmekle yükümlüdür.
(2) Gönderen, kendisine herhangi bir kusur
yüklenmese bile taşıma işleri komisyoncusunun;
a) Eşyanın yetersiz ambalajlanma ve işaretlenmesinden,
b) Yükün tehlikesi hakkında yeterli bilgi
verilmemesinden veya
c) Eşya ile ilgili resmî işlemler için gerekli olan
belgelerin ve bilgilerin eksikliğinden, yokluğundan ya da gerçeğe
aykırılığından,
kaynaklanan giderlerini ve zararını karşılamakla
yükümlüdür. 864 üncü maddenin ikinci ilâ beşinci fıkraları burada da uygulanır.
III - Ücretin muacceliyeti
MADDE 920- (1)
Eşyanın, taşıyıcıya veya taşıyana teslimi üzerine, komisyoncunun ücreti ödenir.
IV - Kesin ücret
MADDE 921- (1)
Ücret olarak taşıma giderlerini de içeren tek bedel kararlaştırılmışsa,
taşıma işleri komisyoncusu, taşımaya ilişkin olarak, taşıyıcının veya taşıyanın
hak ve yükümlülüklerine sahip olur. Bu durumda komisyoncu, giderlerin
ödenmesini, ancak bunun olağan olduğu hâllerde isteyebilir.
V - Gönderenin alacakları
MADDE 922- (1)
Gönderen, komisyoncunun kendi adına ve onun hesabına yaptığı sözleşmelerden
doğan alacaklarını, ancak bu alacaklar
komisyoncu tarafından kendisine devredildikten sonra
ileri sürebilir. Bu tür alacaklar ile bu alacakların yerine getirilmesi
bağlamında elde edilen edimler, komisyoncunun alacaklılarıyla olan ilişkisinde
gönderene geçmiş sayılır.
11178
VI - Hapis hakkı
MADDE 923- (1)
Komisyoncu, taşıma işleri komisyonculuğu sözleşmesinden doğan bütün
alacakları için Türk Medenî Kanununun 950 ilâ 953 üncü maddeleri uyarınca eşya
üzerinde hapis hakkına sahiptir. Bu konuda ayrıca, 891 inci maddenin birinci
fıkrasının ikinci cümlesi ile üçüncü fıkrası hükümleri de kıyas yoluyla
uygulanır.
VII - Sonraki komisyoncu
MADDE 924- (1)
Taşımaya, taşıyıcıdan başka, bir de taşıma işleri komisyoncusu katılıyorsa
ve eşyayı bu komisyoncu teslim edecekse, komisyoncu hakkında taşıma
sözleşmesine ilişkin 892 nci madde hükmü kıyas yoluyla uygulanır.
VIII - Halefiyet
MADDE 925- (1)
Önceki taşıyıcı veya taşıma işleri komisyoncusunun alacakları, sonraki
taşıma işleri komisyoncusu tarafından ödenirse, önceki komisyoncu veya
taşıyıcının istem ve hapis hakları sonraki taşıma işleri komisyoncusuna geçer.
IX - Komisyoncunun taşıma işini üzerine alması
MADDE 926- (1)
Taşıma işleri komisyoncusu, eşyanın taşınmasını bizzat üstlenebilir. Bu hakkını
kullanırsa, taşımadan doğan haklar ve yükümlülükler yönünden taşıyıcı veya
taşıyan sayılır. Bu durumda, kendi faaliyeti için isteyeceği ücretin yanısıra
olağan taşıma ücretini de isteyebilir.
X - Toplama yük
MADDE 927- (1)
Taşıma işleri komisyoncusu kendi hesabına yapılmış bir taşıma sözleşmesine
dayanarak, eşyayı başka bir gönderenin eşyasıyla birlikte taşıtma hakkına
sahiptir.
(2) Komisyoncu bu hakkını kullanırsa, toplama
yükün taşınması konusunda taşıyıcının veya taşıyanın hak ve
yükümlülüklerine sahip olur.
C) Sorumluluk
I - Komisyoncunun sorumluluğu
MADDE 928- (1)
Taşıma işleri komisyoncusu, zilyetliğinde bulunan eşyanın zıyaından ve
hasarından sorumludur. 876 ilâ 878 inci, 880 ve 881 inci maddeler ile, 882 nci
maddenin birinci, ikinci ve dördüncü fıkraları ve 883 üncü, 885 ilâ 887 nci
maddeler kıyas yoluyla uygulanır.
(2) Taşıma işleri komisyoncusu, zilyetliğinde
bulunan malın zıyaından veya hasarından kaynaklanmayan bir zarardan sadece 918
inci madde uyarınca kendisine düşen bir yükümlülüğü ihlal etmesi hâlinde
sorumludur. Tedbirli bir tacirin göstereceği özene rağmen zarar önlenemeyecek
ise komisyoncu sorumluluktan kurtulur.
(3) Zararın oluşmasına, gönderenin bir davranışı
veya eşyanın özel bir ayıbı da sebep olmuşsa, tazminat borcunun doğmasında ve
kapsamının belirlenmesinde bu olguların ne ölçüde etkili olduğu dikkate alınır.
II - Yardımcıların kusuru
MADDE 929- (1)
Taşıma işleri komisyoncusu;
a) Kendi adamlarının,
b) Taşımanın yerine getirilmesi için yararlandığı
kişilerin,
görevlerini yapmaları sırasındaki fiil ve
ihmallerinden, kendi fiil ve ihmali gibi sorumludur.
11179
D) Zamanaşımı
MADDE 930- (1)
Bu Kısımda yer alan hükümlerden doğan istemler ve haklar bir yılda
zamanaşımına uğrar.
(2) Zamanaşımının başlangıcı, zamanaşımına
uğramış bir istem veya hakkın def’i olarak ileri sürülebilmesi bakımından ve
zararın taşıma işleri komisyoncusunun kasten veya pervasızca bir davranışla ve
böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiilinden
veya ihmalinden doğması hâlinde 855 inci madde hükümleri uygulanır.
BEŞİNCİ KİTAP
Deniz Ticareti
BİRİNCİ KISIM
Gemi
BİRİNCİ BÖLÜM
Genel Hükümler
A) Tanımlar
I- Gemi, ticaret gemisi
MADDE 931- (1)
Tahsis edildiği amaç, suda hareket etmesini gerektiren, yüzme özelliği bulunan
ve pek küçük olmayan her araç, kendiliğinden hareket etmesi imkânı bulunmasa
da, bu Kanun bakımından “gemi” sayılır.
(2) Suda ekonomik menfaat sağlama amacına tahsis edilen
veya fiilen böyle bir amaç için kullanılan her gemi, kimin tarafından ve kimin
adına veya hesabına kullanılırsa kullanılsın “ticaret gemisi” sayılır.
II- Denize, yola ve yüke elverişli gemi
MADDE 932- (1)
Gövde, genel donatım, makine, kazan gibi esas kısımları bakımından, yolculuğun
yapılacağı sudan ileri gelen (tamamıyla anormal tehlikeler hariç) tehlikelere
karşı koyabilecek bir gemi “denize elverişli” sayılır.
(2) Denize elverişli olan gemi, teşkilatı, yükleme
durumu, yakıtı, kumanyası, gemi adamlarının yeterliği ve sayısı bakımından,
(tamamıyla anormal tehlikeler hariç) yapacağı yolculuğun tehlikelerine karşı
koyabilmek için gerekli niteliklere sahip bulunduğu takdirde “yola elverişli”
sayılır.
(3) Soğutma tesisatı da dâhil olmak üzere, eşya
taşımada kullanılan kısımları eşyanın kabulüne, taşınmasına ve muhafazasına
elverişli olan bir gemi “yüke elverişli” sayılır.
(4) Denizde can ve mal koruma ile ilgili mevzuat
hükümleri saklıdır.
III- Tamir kabul etmez gemi, tamire değmez gemi
MADDE 933- (1)
Denize elverişsiz hâle gelmiş olan bir gemi bu Kanunun uygulanması bakımından;
a) Tamiri hiç veya bulunduğu yerde mümkün değilse ve
tamir edilebileceği bir limana götürülemezse, “tamir kabul etmez gemi”,
b) Tamir giderleri geminin, eski ve yeni farkı
gözetilmeksizin, önceki değerinin dörtte üçünü aşacaksa, “tamire değmez gemi”,
sayılır.
11180
(2) Önceki değer, denize elverişsizlik bir yolculuk
sırasında meydana gelmişse, geminin yolculuğa çıkarken sahip olduğu değerden;
diğer hâllerde ise, gemi denize elverişsiz hâle gelmeden önce sahip olduğu veya
gereği gibi donatılmış olması hâlinde sahip olacağı değerden ibarettir.
IV- Gemi adamları
MADDE 934- (1)
“Gemi adamları”; kaptan, gemi zabitleri, tayfalar ve gemide çalıştırılan diğer
kişilerdir.
B) Hükümlerin uygulama alanı
MADDE 935- (1)
Aksini öngören kanun hükümleri saklı kalmak kaydıyla, bu Kanunun deniz
ticaretiyle ilgili hükümleri ticaret gemileri hakkında uygulanır.
(2) Ancak, bu Kitabın;
a) “Gemi”, “Kaptan”, “Gemi Alacakları” ve “Cebrî İcraya
İlişkin Özel Hükümler” başlıklı Kısımları, “Çatma” ve “Kurtarma” başlıklı
Bölümleri, deniz alacaklarına karşı sorumluluğun sınırlanması hakkındaki
hükümleri ile donatanın, gemi adamlarının kusurundan doğan sorumluluğuna
ilişkin 1062 nci maddesi, yatlar, denizci yetiştirme gemileri gibi sadece gezinti,
spor, eğitim, öğretim ve bilim amaçlarına tahsis edilmiş gemilere,
b) “Çatma” ve “Kurtarma” başlıklı
Bölümleri, deniz alacaklarına karşı sorumluluğun sınırlanması hakkındaki
hükümleri ile donatanın, gemi adamlarının kusurundan doğan sorumluluğuna ilişkin
1062 nci maddesi, münhasıran bir kamu hizmetine tahsis edilen Devlet
gemileriyle donanmaya bağlı harp gemilerine ve yardımcı gemilere,
c) Bayrak şahadetnamesi ile ilgili 944 üncü maddenin
ikinci fıkrası ile 945, 947, 948 ve 949 uncu maddeleri, sicille ilgili 955,
956, 973 ve 991 inci maddeleri, kanuni ipotekle ilgili 1013 üncü maddesi
ve yapı hâlinde bulunan gemiler üzerindeki haklarla ilgili
1054 ilâ 1058 inci maddeleri yabancı bir devlet veya onun vatandaşları adına
Türkiye’de yapılmakta olan gemilere de, nitelikleri ile bağdaştığı ölçüde,
uygulanır.
C) Gemilerin hukuksal niteliği
I- Genel olarak
MADDE 936- (1)
Sicile kayıtlı olup olmadıklarına bakılmaksızın bütün gemiler bu Kanunun ve
diğer kanunların uygulanmasında taşınır eşyadandır.
II- Taşınmazlarla ilgili hükümlerden gemilere
uygulanacak olanlar
MADDE 937- (1)
Bu Kanunda, İcra ve İflas Kanununun taşınmazlara ilişkin hükümlerine tabi
olacağı açıkça bildirilen gemiler hakkında 936 ncı madde hükmü
uygulanmaz.
(2) Türk Medenî Kanununun 429 uncu maddesinin
birinci fıkrasının (2) numaralı bendi ile 444 üncü, 523 üncü ve 635 inci
maddelerinin uygulanmasında, “taşınmaz” terimine yapı hâlinde veya tamamlanmış
olan bütün gemiler ve “tapu sicili” terimine “gemi sicilleri” de
dâhildir.
İKİNCİ BÖLÜM
Geminin Kimliği
A) Geminin adı
I- Seçme serbestisi
MADDE 938- (1)
Geminin ilk Türk maliki, gemiye dilediği adı vermekte serbesttir. Şu kadar ki,
seçilen ad karıştırılmaya yol açmayacak şekilde başka gemilerin adlarından
farklı olmalıdır.
11181
(2) Gemi tasdiknamesi verilmiş olan bir geminin adı Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının izniyle değiştirilebilir.
II- Gövde üzerine yazılma zorunluluğu
MADDE 939- (1)
Sicile kayıtlı bir geminin bordasının her iki tarafına adı, kıçına da adı ile
bağlama limanı; silinmez, bozulmaz ve kolayca okunacak harflerle yazılır.
B) Geminin bayrağı
I- Türk Bayrağını çekme hakkı ve yükümlülüğü
MADDE 940- (1)
Her Türk gemisi Türk Bayrağı çeker.
(2) Yalnız Türk vatandaşının malik olduğu gemi, Türk
gemisidir.
(3) Birden fazla kişiye ait olan gemiler;
a) Paylı mülkiyet hâlinde, payların çoğunluğunun,
b) Elbirliğiyle mülkiyet hâlinde, maliklerinin
çoğunluğunun,
Türk vatandaşı olması şartıyla Türk gemisi sayılırlar.
(4) Türk kanunları uyarınca kurulup da;
a) Tüzel kişiliğe sahip olan kuruluş, kurum, dernek ve
vakıflara ait olan gemiler, yönetim organını oluşturan kişilerin çoğunluğunun
Türk vatandaşı olması,
b) Türk ticaret şirketlerine ait olan gemiler, şirketi
yönetmeye yetkili olanların çoğunluğunun Türk vatandaşı olmaları ve şirket
sözleşmesine göre oy çoğunluğunun Türk ortaklarda bulunması, anonim ve
sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerde ayrıca payların çoğunluğunun
nama yazılı ve bir yabancıya devrinin şirket yönetim kurulunun iznine bağlı
bulunması,
şartıyla Türk gemisi sayılırlar.
(5) Türk ticaret siciline tescil edilen donatma
iştiraklerinin mülkiyetindeki gemiler, paylarının yarısından fazlası Türk
vatandaşlarına ait ve iştiraki yönetmeye yetkili paydaş donatanların
çoğunluğunun Türk vatandaşı olması şartıyla Türk gemisi sayılırlar.
II- İstisnaları
MADDE 941- (1)
Bir Türk gemisi, kendilerine ait olduğu takdirde Türk Bayrağı çekme hakkını
kaybedeceği kişilere, en az bir yıl süreyle kendi adlarına işletilmek üzere
bırakılmış olursa, malikin istemi üzerine Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, bırakma
süresince, o ülke kanunları buna imkân sağlıyorsa geminin yabancı bayrak
çekmesine izin verebilir. Bu izin sona ermedikçe veya kanuni sebeplerle
geri alınmadıkça gemi Türk Bayrağı çekemez.
(2) Türk gemisi olmayan bir gemi, ona Türk Bayrağı
çekebilecek kişilere en az bir yıl süreyle kendi adlarına işletilmek üzere
bırakılmışsa, malikin rızası alınmış olmak, Türk mevzuatının kaptan ve gemi
zabitleri hakkındaki hükümlerine uyulmak ve yabancı kanunda da bunu engelleyen
bir hüküm bulunmamak şartıyla, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı geminin
Türk Bayrağı çekmesine izin verebilir. Şu kadar ki, izin alan kişi, her iki
yılda bir, izin için gerekli şartların varlığını sürdürdüğünü ispatlamakla
yükümlüdür.
(3) İkinci fıkrada belirtilen gemiler, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığınca
tutulacak özel bir sicile kaydolunur.
11182
III- Türk Bayrağı çekme hakkının kaybedilmesi
MADDE 942- (1)
940 ıncı madde ile 941 inci maddenin ikinci fıkrasında yazılı şartlardan
birinin ortadan kalkmasıyla gemi Türk Bayrağı çekme hakkını kaybeder. Bu durum
gecikmeksizin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığına
bildirilir. Müsteşarlık en çok altı ay için daha geminin Türk Bayrağı çekmesine
izin verebilir.
IV- Hakkın ispatı
1. Gemi tasdiknamesi
MADDE 943- (1)
Geminin Türk Bayrağını çekme hakkı, gemi tasdiknamesi ile ispat olunur.
(2) Gemi tasdiknamesi alınmadıkça, Türk Bayrağını çekme
hakkı kullanılamaz.
(3) Gemi tasdiknamesi veya bunun sicil müdürlüğünce
onaylanmış bir özeti veya bayrak şahadetnamesi yolculuk sırasında devamlı
olarak gemide bulundurulur.
2. Bayrak şahadetnamesi
MADDE 944- (1)
Türkiye dışında bulunan bir gemi Türk Bayrağını çekme hakkını elde ederse,
geminin bulunduğu yerdeki Türk konsolosu tarafından Türk Bayrağını çekme
hakkına dair verilecek “bayrak şahadetnamesi” gemi tasdiknamesi yerine geçer.
Bayrak şahadetnamesi, düzenlendiği günden itibaren ancak bir yıl için
geçerlidir; yolculuk, mücbir sebep yüzünden uzadığı takdirde süre de uzar.
(2) Türkiye’de yapılmış olup da 940 ıncı madde
gereğince Türk Bayrağını çekme hakkına sahip bulunmayan gemilere, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığınca, teslim
edilecekleri yere kadar geçerli olmak üzere bir bayrak şahadetnamesi
verilebilir.
(3) 941 inci maddenin ikinci fıkrası ile 942 nci
maddede yazılı hâllerde, bayrak şahadetnamesi, izin süresi için geçerli olmak
üzere Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığınca
düzenlenir.
3. Muaf olma
MADDE 945- (1)
Onsekiz gros tonilatodan küçük gemilerle 935 inci maddenin ikinci
fıkrasının (a) bendinde yazılı gemiler, gemi tasdiknamesine ve bayrak
şahadetnamesine ihtiyaç olmaksızın Türk Bayrağı çekebilirler.
C) Geminin bağlama limanı
MADDE 946- (1)
Bir geminin bağlama limanı o gemiye ait seferlerin yönetildiği yerdir.
D) Ceza hükümleri
I- Suç oluşturan fiiller
1. Kanuna aykırı şekilde bayrak çekme
MADDE 947- (1)
Türk Bayrağı çekme hakkı olmamasına rağmen Türk Bayrağı çeken veya Türk Bayrağı
çekmesi gerekirken başka bir devletin bayrağını çeken geminin kaptanı altı aya
kadar hapis veya adli para cezasıyla cezalandırılır.
2. Tasdikname veya şahadetname almadan ve gemide
bulundurmadan bayrak çekme
MADDE 948- (1)
945 inci maddede yazılı gemiler hariç, gemi tasdiknamesini veya onun onaylı
suretini yahut bayrak şahadetnamesini almaksızın Türk Bayrağı çeken geminin
kaptanı, dört aya kadar hapis veya ikiyüz güne kadar adli para cezasıyla
cezalandırılır.
(2) Gemi tasdiknamesi veya onun onaylı sureti veya
bayrak şahadetnamesini gemide bulundurmayan kaptan iki aya kadar hapis veya yüz
güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılır.
11183
3. Harp gemileri ile istihkâmlar önünde ve limanda
bayrak çekmemek
MADDE 949- (1)
Harp gemileri ile sahil istihkâmları önünde ve Türk limanlarına girerken veya
çıkarken ticaret gemisine bayrak çekmeyen kaptan üç aya kadar hapis veya adli
para cezasıyla cezalandırılır.
4. Geminin adının ve bağlama limanının yazılmaması
MADDE 950- (1)
Sicile kayıtlı bir geminin bordasının iki yanına adının, kıçına da adı ile
bağlama limanının usulüne uygun olarak yazılması yükümlülüğüne uymayan kaptan
üç aya kadar hapis veya adli para cezasıyla cezalandırılır.
II- Ortak hükümler
1. Kusur
MADDE 951- (1)
947 ilâ 950 nci maddelerde tanımlanan suçlar dolayısıyla cezaya
hükmolunabilmesi için, fiilin kasten işlenmesi gerekir.
2. Suçun işlendiği yer ve işleyenin vatandaşlığı
MADDE 952- (1)
947 ve 948 inci maddelerde öngörülen fiiller yabancı bir ülkede veya açık
denizde bir Türk veya yabancı tarafından işlenmiş olsa bile cezalandırılır.
E) Yönetmelik(1)
MADDE 953- (1)
Gemi tasdiknamesiyle bayrak şahadetnamesinin nasıl düzenleneceği, geminin
adının gemi üzerine nasıl yazılacağı ve bu Bölüm hükümlerinin uygulama şekli Cumhurbaşkanınca
çıkarılan yönetmelik ile belirlenir.(1)
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Gemi Sicili
A) Genel hükümler
I- Sicil müdürlükleri ve bölgeleri
MADDE 954- (1)
Türk gemileri için, Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının uygun göreceği yerlerde gemi sicili tutulur.
(2) Gemi sicilleri, liman başkanlığı nezdinde çalışan
sicil müdürlükleri tarafından, o yerde deniz ticareti işlerine bakmakla görevli
asliye ticaret mahkemesinin, bulunmadığı takdirde asliye ticaret mahkemesinin,
o da yoksa ticaret davalarına bakmakla görevli asliye hukuk mahkemesinin
gözetimi altında tutulur. Bir yerde ticaret davalarına bakan birden çok mahkeme
varsa, gemi sicilinin tutulmasını gözetecek mahkemeyi Adalet Bakanlığının
önerisi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu belirler.
(3) Türk Medenî Kanununun 1007 nci maddesi gemi
sicilleri hakkında da geçerlidir.
II- Yetkili sicil müdürlüğü
MADDE 955- (1)
Gemi, bağlama limanının tabi olduğu sicil müdürlüğünce tescil olunur.
(2) Bir geminin seferleri yabancı bir limandan veya bir
kara kentinden yahut bizzat gemiden yönetildiği takdirde, malik, gemisini
dilediği yer siciline tescil ettirebilir.
(3) Malikin, Türkiye’de yerleşim yeri veya ticari
işletmesi yoksa, bu Kanunda yazılı hakları kullanmak ve görevleri yerine
getirmek üzere, sicil müdürlüğüne o bölgede oturan bir temsilci göstermesi
gereklidir.
III- Tescili caiz gemiler
MADDE 956- (1)
Gemi siciline, 940 ıncı madde gereğince Türk Bayrağını çekme hakkına sahip
ticaret gemileri ile 935 inci maddenin ikinci fıkrasının (a) ve (c) bentlerinde
yazılı gemiler kaydolunur.
–––––––––––––––––––
(1) 2/7/2018
tarihli ve 700 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 192 nci maddesiyle bu maddenin
başlığı “E) Yönetmelik” şeklinde ve
birinci fıkrasında yer alan “bir tüzük” ibaresi “Cumhurbaşkanınca çıkarılan
yönetmelik” şeklinde değiştirilmiştir.
11184
IV- Tescili zorunlu gemiler
MADDE 957- (1)
Onsekiz gros tonilatoda ve daha büyük her ticaret gemisinin maliki, tescil
isteminde bulunmak zorundadır.
V- Tescili caiz olmayan gemiler
MADDE 958- (1)
Türk gemisi olmayan gemilerle, yabancı bir gemi siciline kayıtlı bulunan Türk
gemileri, donanmaya bağlı harp gemileri, yardımcı gemiler ve Devlet, il özel
idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişilerine ait münhasıran bir
kamu hizmetinin görülmesine özgülenmiş gemiler Türk Gemi Siciline tescil
olunamaz.
B) Geminin tescili
I- İstem
1. Şekli
MADDE 959- (1)
Gemi, ancak malikin veya maliklerinden birinin istemi üzerine gemi siciline
tescil olunur.
(2) İstem dilekçeyle yapılır.
2. İçeriği
MADDE 960- (1)
Tescil istemiyle birlikte aşağıdaki hususlar bildirilir:
a) Geminin adı.
b) Türü ve yapımında kullanılmış olan esas malzeme.
c) Bağlama limanı.
d) Belirlenmesi mümkünse, yapıldığı yer ve kızaktan
indiği yıl.
e) Resmî ölçme sonuçları ve makine gücü.
f) Geminin maliki;
1. Gerçek kişi ise, adı ve soyadı, T.C. kimlik
numarası, varsa ticaret unvanı ve kayıtlı bulunduğu ticaret sicili müdürlüğü
ile sicil numarası.
2. Ticaret şirketi ise, şirketin türü, ticaret unvanı
ve tescil olunduğu ticaret sicili müdürlüğü ile sicil numarası.
3. Diğer tüzel kişilerden ise, adı ve merkezi.
4. Donatma iştiraki ise, tacir sıfatına sahip olduğu
takdirde ticaret unvanı ile paydaş donatanların ad ve soyadları, varsa T.C.
kimlik numarası ile gemi paylarının miktarı ve varsa gemi müdürünün adı
ve soyadı ve T.C. kimlik numarası.
g) İktisap sebebi.
h) Türk Bayrağını çekme hakkına esas oluşturan sebepler.
i) 955 inci maddenin üçüncü fıkrasında yazılı hâlde
temsilcinin adı, soyadı, TC kimlik numarası ve adresi.
3. Belgeler
a) Genel olarak
MADDE 961- (1)
960 ıncı maddenin birinci fıkrasının (c), (d), (f) ve (g) bentlerinde yazılı
hususlarla makine gücüne ait beyanların doğruluğunun kuvvetle muhtemel
olduğunun anlaşılması, bayrak çekme hakkının dayandığı olgularla ölçme
sonuçlarının belgelenmesi zorunludur.
(2) Gemi yurt içinde henüz resmen ölçülmemiş
ise, mesaha şahadetnamesi yerine geçmek üzere Türkiye dışında yapılmış ölçmeye
ilişkin belgenin veya onaylı başka bir belgenin sunulması yeterlidir.
11185
(3) Gemi tamamen veya kısmen yurt içinde yapılmışsa,
yapı hâlindeki gemilere özgü sicilde kayıtlı bulunup bulunmadığına ilişkin
yapım yeri sicil müdürlüğünden alınacak bir belgenin verilmesi zorunludur.
b) Yabancı sicile kayıtlı gemiler için
MADDE 962- (1)
Daha önce yabancı bir gemi siciline kayıtlı bulunan bir Türk gemisinin, Türk
Gemi Siciline kaydolabilmesi için artık yabancı gemi siciline kayıtlı olmadığını
kuvvetle muhtemel gösteren belgelerin sicil müdürlüğüne sunulması gerekir.
(2) Tescili zorunlu bir gemi, yabancı bir gemi siciline
kayıtlı ise malikinin bu kaydı sildirmesi ve durumu belgelendirmesi gerekir;
imkânsızlık hâlinde bundan vazgeçilebilir.
II- Tescil
1. Tescil edilecek hususlar
MADDE 963- (1)
Bir geminin kaydında 960 ıncı maddenin birinci fıkrasının (a) ilâ (g) ve (i)
bentlerinde yazılı hususlarla ölçmeyi ispatlayan belgenin niteliği, geminin
kaydolunduğu gün ve sicil numarası sicile geçirilir. Geminin malik veya
maliklerinin vatandaşlığı, geminin bir ticaret şirketine, diğer bir tüzel
kişiye veya donatma iştirakine ait olması hâlinde, Türk gemisi sayılabilmesi
için gerekli nitelikleri taşıdığı hususu ayrıca sicile kaydedilir. Kayıt, yetkili
sicil memuru tarafından imzalanır.
(2) Gemi henüz tescil edilmeden önce herhangi bir kişi
kendisinin malik olduğunu ileri sürerek tescil isteminde bulunan kişinin
mülkiyetine itiraz ederse, gemi tescil edilmekle beraber itiraz eden lehine
sicile şerh verilir.
(3) Gemi, yapı hâlindeki gemilere özgü sicile tescil
edilmişse, o sicile kayıtlı bulunan gemi ipotekleri, sahip oldukları dereceler
saklı kalmak şartıyla, gemi siciline resen geçirilir. Geminin tescil olunduğu,
yapı hâlindeki gemilere özgü sicili tutan memura bildirilir.
2. Değişiklikler
MADDE 964- (1)
Gemi siciline tescil edilen hususlarda meydana gelen değişikliklerin sicile
geçirilmek üzere bir dilekçe ile sicil müdürlüğüne bildirilmesi gerekir.
(2) 941 inci maddenin birinci fıkrası gereğince Türk
Bayrağı yerine diğer bir bayrak taşımasına izin verilmiş olan geminin ne
süreyle Türk Bayrağı çekemeyeceği sicil müdürlüğüne bildirilir ve bu husus
tescil edilir. İzin sona erer veya geri alınırsa bu olgu da tescil olunur.
(3) Gemi kurtarılamayacak şekilde batar veya tamir
kabul etmez bir hâle gelir yahut her ne suretle olursa olsun Türk Bayrağını
çekme hakkını kaybederse, bu hususların da gecikmeksizin sicil müdürlüğüne
bildirilmesi gerekir.
(4) Birinci ilâ üçüncü fıkralara göre yapılması gereken
istemleri gemi maliki ve donatma iştirakinde gemi müdürü de yapmak zorundadır.
İstemde bulunması gerekenler birden fazla ise bunlardan birinin istemi
yeterlidir. Malik birden fazla kişi tarafından temsil edilen bir tüzel kişiyse
aynı esas geçerlidir.
(5) Değişikliğin tesciline 960, 961 ve 963 üncü
maddeler nitelikleriyle bağdaştığı ölçüde uygulanır.
11186
C) Silinme
I- İstem üzerine
MADDE 965- (1)
Gemi, kurtarılamayacak şekilde batar veya tamir kabul etmez hâle gelir
yahut her ne suretle olursa olsun Türk Bayrağını çekme hakkını kaybederse,
istem üzerine sicilden kaydı silinir. Tescili isteğe bağlı olan gemilerin kaydı
malik veya maliklerinin istemi üzerine sicilden silinir.
(2) Geminin tamir kabul etmez hâle gelmesi sebebiyle
kaydının silinmesi istendiğinde, sicil memuru, tescil edilmiş gemi ipoteği
alacaklılarını gerektiğinde 966 ncı maddede yazılı usule göre yapılacak ilan
ile durumdan haberdar ederek belirleyeceği uygun bir süre içinde itirazlarını
bildirmeye çağırır. Süresi içinde bildirilen itirazların yerinde görülmediğine
dair mahkemece verilen kararın kesinleşmesi üzerine geminin kaydı silinir.
(3) Gemi, Türk Bayrağını çekme hakkını kaybederse,
kaydı, ancak ipotek alacaklılarının ve gemi sicilindeki kayıt ve belgelere göre
ipotek üzerinde hak sahibi olan üçüncü kişilerin onayı ile sicilden
silinebilir. Kaydın silinmesi istemi ile birlikte onay belgelenmemişse,
geminin Türk Bayrağını çekme hakkını kaybettiği gecikmeksizin gemi siciline
kaydolunur. Bu kayıt, gemi üzerinde tescil edilmiş gemi ipotekleri bulunmadıkça,
geminin kaydının silinmesi hükmündedir. Şu kadar ki, geminin cebrî icra yoluyla
940 ıncı maddede yazılı niteliklere sahip olmayan bir kişiye satılması hâlinde
1388 inci maddenin ikinci fıkrası, cebrî icra yurt dışında vuku bulmuş
ise 1350 nci maddenin birinci fıkrasının ikinci ve üçüncü cümleleri hükümleri
saklıdır.
(4) Tescili isteğe bağlı olan gemilere ait kayıtların
sadece maliklerinin istemleri üzerine silinebilmesi için ipotekli alacaklıların
ve gemi sicilinin içeriğine göre ipotek üzerinde hak sahibi olan üçüncü
kişilerin buna onay vermeleri şarttır.
II- Resen
1. Genel şartları
MADDE 966- (1)
Esaslı şartlarından birinin var olmaması sebebiyle tescili caiz olmayan bir
gemi tescil edilmiş olur veya 964 üncü maddenin üçüncü fıkrasında yazılı hâllerden
birinin ortaya çıktığı sicil müdürlüğüne bildirilmezse, 33 üncü madde hükmü
uygulanır. Şu kadar ki, durumun sicile kayıtlı diğer hak sahiplerine de
bildirilmesi gereklidir. Malik ve diğer hak sahiplerinin kimler olduğu
veya yerleşim yerleri belli değilse, silinmeye çağrı ve
belirlenen süre, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi ile uygun görülen diğer bir
gazetede ve varsa şirketin internet sitesinde ilan edilir ve ilan
belgesi sicil müdürlüğü ve mahkeme divanhanesine asılır.
(2) Geminin kaydı ancak kaçınma ve itiraz sebeplerinin
süresi içinde bildirilmemesi veya bunların mahkemece yerinde görülmediğine dair
verilen kararın kesinleşmesi hâlinde sicilden silinebilir. Bir ipotekli
alacaklı, gemi ipoteğinin hâla var olduğunu ileri sürerek Türk Bayrağını çekme
hakkını kaybetmiş olan bir geminin sicilden silinmesine itiraz ederse, kayıt
silinmeyip sadece geminin Türk Bayrağını çekme hakkını kaybettiği tescil
olunur.
2. Özel hâller
MADDE 967- (1)
Tescil edilmiş bir gemi hakkında yirmi yıldan beri hiçbir kayıt işlemi
yapılmamış ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığından alınan
bilgiye göre de geminin artık var olmadığına veya denizcilikte kullanılamayacak
hâle geldiğine kanaat getirilmiş olursa, gemi üzerinde ipotek veya intifa hakkı
tescil edilmiş bulunmadığı takdirde, sicil memurunun önerisi üzerine mahkeme,
966 ncı maddede yazılı usule gerek kalmaksızın, gemi kaydının silinmesine karar
verir.
11187
D) Gemi tasdiknamesi
I- İçeriği
MADDE 968- (1)
Sicil müdürlüğü, geminin sicile kaydolunduğuna ilişkin bir gemi tasdiknamesi
düzenler. Tasdiknameye, sicil kayıtları aynen ve tam olarak geçirilir.
(2) Gemi tasdiknamesinde ayrıca geminin tescili için
aranan belgelerin ibraz edildiği ve onun Türk Bayrağını çekme hakkına sahip
olduğu da gösterilir.
(3) Gemi malikine istemi üzerine gemi tasdiknamesinin
onaylı bir özeti verilir. Bu özete yalnız 960 ıncı maddenin birinci fıkrasının
(a) ilâ (f) bentlerinde yazılı hususlarla geminin Türk Bayrağını çekme hakkına
sahip olduğu yazılır.
II- Yeniden düzenlenmesi
MADDE 969- (1)
Yeni bir gemi tasdiknamesinin verilebilmesi için eskisinin ibrazı veya
zıyaa uğradığının inandırıcı bir şekilde ortaya konması şarttır. Gemi
tasdiknamesinin onaylı özeti hakkında da aynı hüküm geçerlidir.
(2) Geminin yabancı ülkede bulunması hâlinde sicil
müdürlüğü yeni tasdiknameyi, eskisinin iadesi karşılığında kaptana verilmek
üzere mahalli Türk makamlarına gönderir.
III- Değişiklikler
MADDE 970- (1)
Gemi siciline geçirilen her kayıt gecikmeksizin gemi tasdiknamesine de
yazılır. Bir gemi payının devrinin sınırlanmasına ilişkin kayıtlar hakkında bu
hüküm uygulanmaz.
IV- İbraz zorunluluğu
MADDE 971- (1)
Gemi siciline tescil olunan hususlarda meydana gelecek değişikliklerle gemi
mülkiyetinin geçişi veya bir gemi payının iktisabı hâlinde değişikliği istemekle
yükümlü olanlar, gemi tasdiknamesini ve varsa onaylı özetini sicil müdürlüğüne
ibraz etmek zorundadırlar. Gemi bağlama limanında veya sicil müdürlüğünün
bulunduğu limanda olduğu sürece kaptan da istemde bulunmakla yükümlüdür.
(2) 965 inci maddenin birinci ve üçüncü fıkralarında
yazılı hâllerde gemi tasdiknamesi ve varsa özeti geri alınarak iptal olunur.
E) Sicil işlemlerini yaptırmaya davet
MADDE 972- (1)
Bir hususun gemi siciline kaydını, kaydın değiştirilmesini veya silinmesini
istemekle yahut bu işlemlerin yapılabilmesi için gerekli belgeleri ibraz
etmekle yükümlü olan kişiler, bu işlemleri gerektiren hususları öğrendikten
sonra onbeş gün içinde yükümlülüklerini yerine getirmedikleri takdirde
haklarında 33 üncü madde hükmü uygulanır.
(2) Resen silinmeye ilişkin 966 ncı madde hükmü
saklıdır.
F) Hükümleri
I- Sicilin açıklığı
MADDE 973- (1)
Gemi sicili açıktır. Herkes sicil kayıtlarını inceleyebilir ve giderini ödemek
şartıyla onaylı veya onaysız örneklerini alabilir.
(2) Haklı bir menfaatinin olduğunu inandırıcı bir
şekilde ortaya koyan bir kişi, sicil dosyalarını, bir kaydın tamamlanabilmesi
için gemi sicilinde kendilerine gönderme yapılan belgeleri ve henüz
sonuçlanmamış tescil istemlerini de incelemeye ve onların örneklerini almaya
yetkilidir.
11188
II- Sicil karineleri
MADDE 974- (1)
Gemi sicilinde malik olarak kayıtlı bulunan kişi, geminin maliki sayılır.
(2) Gemi sicilinde lehine bir gemi ipoteği veya ipotek
üzerinde bir hak yahut bir intifa hakkı tescil edilmiş olan kişi o hakkın
sahibi sayılır.
(3) Tescil olunmuş bir hak sicilden silinirse o hakkın
artık var olmadığı kabul edilir.
(4) Türk Medenî Kanununun 992 nci maddesinin
ikinci fıkrası hükmü saklıdır.
III- Sicilin gerçek hukuki duruma uygun hâle
getirilmesi
MADDE 975- (1)
Gemi sicilinin içeriği; mülkiyet, gemi ipoteği, ipotek üzerindeki bir hak,
intifa hakkı yahut 983 üncü maddenin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde
yazılı türden bir tasarruf sınırlaması bakımından gerçek hukuki duruma uymadığı
takdirde, hakkı tescil edilmemiş veya yanlış tescil edilmiş yahut var olmayan
bir hakkın veya sınırlamanın tescili sonucunda hakkı ihlal edilmiş kişi,
değişiklik sonucunda hakkı ihlal edilecek olan kişiden kaydın değiştirilmesine
onay vermesini isteyebilir.
(2) Gemi sicili, ancak birinci fıkra gereğince yükümlü
olan kişinin hakkı tescil edildikten sonra değiştirilebilecekse, bu kişi, istem
üzerine hakkını tescil ettirmek zorundadır.
(3) Birinci ve ikinci fıkralarda yazılı bulunan
değişikliği isteme hakları zamanaşımına uğramaz.
IV- İtirazlar
MADDE 976- (1)
975 inci maddede yazılı hâllerde gemi siciline, sicil kaydının doğru olmadığı
hakkında bir itiraz tescil olunabilir.
(2) İtiraz, bir ihtiyati tedbir kararına yahut
sicildeki kaydın değiştirilmesi sonucunda hakkı zarar görecek olan kişinin
onayına dayalı olarak sicile geçirilir. İhtiyati tedbir kararının verilmesinde
hakkın tehlikede olduğuna dair yaklaşık ispat şartı aranmaz.
V- Şerhler
1. Verilebilecekleri hâller
MADDE 977- (1)
Bir gemi veya gemi ipoteği üzerinde bir hakkın kurulmasını veya kaldırılmasını
yahut böyle bir hakkın içeriği veya derecesinin değiştirilmesini isteyebilmek
hakkını teminat altına almak için gemi siciline şerh verilebilir. Gelecekte
doğacak veya şarta bağlı bir istem hakkının teminat altına alınması amacıyla
gemi siciline şerh verilmesi mümkündür.
(2) Şerhten sonra gemi veya ipotek üzerinde yapılacak
tasarruflar, şerh ile teminat altına alınan hakkı ihlal ettiği ölçüde geçerli
değildir. Tasarrufun cebrî icra veya ihtiyati haciz yoluyla yahut iflas idaresi
tarafından yapılması hâllerinde de hüküm böyledir.
(3) Şerh ile teminat altına alınan hakkın
derecesini belirlemede şerh tarihi esas tutulur.
(4) Hak, şerh verilmek suretiyle teminat altına
alındığı ölçüde yükümlünün mirasçısı, sorumluluğunun sınırlı olduğunu ileri
süremez.
2. Verilmesi
MADDE 978- (1)
Şerh, bir ihtiyati tedbir kararına yahut şerh sonucunda gemisi veya hakkı
sınırlanan kişinin onayına dayalı olarak verilir. İhtiyati tedbir kararının
verilmesinde hakkın tehlikede olduğuna dair yaklaşık ispat şartı aranmaz.
11189
3. Sağladığı hak
MADDE 979- (1)
Mülkiyetin, gemi ipoteğinin veya ipotek üzerindeki hakkın yahut bir intifa
hakkının iktisabı, lehine şerh verilen kişiye karşı geçersiz olduğu takdirde,
şerh sahibi, şerh ile teminat altına alınan istem hakkının gerçekleşmesi için
gerekli olan tescile veya silinmeye onay vermesini iktisap edenden isteyebilir.
(2) İstem hakkının bir devir yasağıyla teminat altına
alınmış olması hâlinde de birinci fıkra hükmü uygulanır.
4. Hükümden düşmesi
MADDE 980- (1)
Sicile şerh verilmek suretiyle istem hakkı teminat altına alınmış bulunan
alacaklı belli olmaz ve bir gemi ipoteği alacaklısının hakkının iptali için
1052 nci maddede belirtilen şartlar mevcut olursa, alacaklı, ilan yoluyla
çağrılarak hakkının iptaline karar verilebilir. İptale karar verilmekle şerh de
hükümden düşer.
5. Silinmesi
MADDE 981- (1)
Şerh sonucunda gemisi veya hakkı sınırlandırılan kişi, şerh ile teminat altına
alınan istem hakkının ileri sürülmesini sürekli olarak imkânsız kılan bir def’e
sahip bulunduğu takdirde alacaklıdan şerhin silinmesini isteyebilir.
VI- İtiraz veya şerhin kalkması
MADDE 982- (1)
İtiraz veya şerh bir ihtiyati tedbir kararına dayalı olarak tescil edilmişse,
tedbirin kalkması veya düşmesiyle itiraz veya şerh de kalkar.
VII- Sicile güven ilkesi
MADDE 983- (1)
Hukuki bir işlem ile bir geminin mülkiyetini, intifa hakkını, gemi ipoteğini
veya ipotek üzerindeki bir hakkı iktisap eden kişi lehine gemi sicilinin
içeriği, bu haklarla ilgili olduğu ölçüde doğru sayılır; meğerki, iktisap eden
kişi kaydın doğru olmadığını bilmiş veya bilmesi gerekmiş olsun. Hak sahibinin
kayıtlı bir hak üzerindeki tasarruf yetkisi belli bir kişi lehine sınırlanmış
ise, bu sınırlama iktisap eden hakkında ancak gemi sicilinde yazılı olması veya
onun sicil kaydının doğru olmadığını bilmesi veya bilmesinin gerekmesi şartıyla
hüküm ifade eder.
(2) Hakkın iktisabı için tescil şart olan hâllerde,
kaydın doğru olmadığının bilinmesi bakımından tescili istem tarihi asıldır.
(3) Gemi sicilinde lehine bir hak tescil edilmiş olan
bir kişiye bu hakkı sebebiyle bir edimde bulunulması veya bu kişinin üçüncü bir
kişi ile, sicile kayıtlı bir hak üzerinde birinci fıkrada yazılı olanlar
dışında bir tasarruf işlemi yapılması hâllerinde de birinci ve ikinci fıkra
hükümleri uygulanır.
G) Zamanaşımı
MADDE 984-
(1) Tescil edilmiş ayni haklardan doğan istem hakları, tescil devam
ettiği sürece zamanaşımına tabi değildir. Belli zamanda ifası gerekip de
birikmiş olan edimlerle tazminat ödenmesine ilişkin istem hakları bunun
istisnasını oluşturur.
(2) Sicile kayıtlı bir itiraza konu olan haklar da
sicile kayıtlı haklar hükmündedir.
(3) Gemi ipoteğinin tescili, alacak hakkında
zamanaşımının işlemesine engel olur.
H) Kayıt giderleri
MADDE 985- (1)
Aksi kararlaştırılmadıkça gemi veya gemi payı üzerindeki mülkiyetin
geçirilmesine veya diğer bir ayni hakkın kurulmasına veya devrine ilişkin kayıt
giderleri, bunun için gerekli senet ve belge giderleri de dâhil olmak üzere,
hakkı iktisap edene aittir.
11190
(2) Kendisi ile yükümlü arasındaki hukuki ilişkiden
aksi anlaşılmadıkça bir kaydın değiştirilmesi isteminde bulunan kişi,
değişiklik ile bunun için gerekli beyanların giderlerine katlanır.
İ) Yapı hâlindeki gemilere özgü sicil
I- Genel olarak
MADDE 986- (1)
Yapı hâlindeki bir gemi, malikin istemi üzerine veya yapı üzerinde bir gemi
ipoteğinin kurulması yahut yapının ihtiyati ya da kesin haczi veya tersane
sahibinin gemi ipoteğinin kurulmasına yönelik istem hakkını teminat altına
almak amacıyla sicile şerh verilmesi söz konusu olduğu takdirde yapı hâlindeki
gemilere özgü sicile kaydolunur.
(2) Yapı, yapım yerinin bağlı bulunduğu sicil
müdürlüğünce tescil olunur. Yapı, bu sicil müdürlüğünün yetki çevresi dışındaki
diğer bir yere götürülse de aynı sicil müdürlüğü yetkili kalır. Şu kadar ki, bu
müdürlük tarafından yeni yapım yerindeki sicil müdürlüğüne yapının kaydedilmiş
olduğu bildirilir.
II- Yapının tescili
1. Tescil istemi
a) Şekli
MADDE 987- (1)
Yapı, malikinin veya kanuni ipotek hakkını tescil ettirmek isteyen tersane
sahibinin dilekçesi ile yapı hâlindeki gemilere özgü sicile kaydolunur.
(2) İhtiyati veya icraî haciz kararı almış olan
alacaklı da icra müdürünün yazısı ile yapının sicile kaydını isteyebilir.
b) İçeriği
MADDE 988- (1)
Tescil istemiyle birlikte aşağıdaki hususlar bildirilir:
a) Yapı hâlinde bulunan geminin türü ile adı veya
numarası veya ayırt edilebilmesine yarayan herhangi bir işareti.
b) Yapım yeri ve geminin yapıldığı tersane.
c) Maliki.
(2) 1054 üncü maddenin ikinci fıkrasında yapı üzerinde
gemi ipoteği kurulması için gerekli görülen şartların bulunduğu, yetkili gemi
ölçme kurumunun vereceği bir belge ile ispatlanır.
2. Tescil
a) Tescil edilecek hususlar
MADDE 989- (1)
Bir yapının kaydında, 988 inci maddenin birinci fıkrasında yazılı hususlarla,
ikinci fıkrasında yazılı belgenin niteliği ve yapının kaydolunduğu gün sicile
geçirilir. Kayıt, yetkili memur tarafından imzalanır.
b) Değişiklikler
MADDE 990- (1)
Yapının maliki veya geminin yapıldığı tersanenin sahibi, tescil edilen
hususlarda meydana gelen değişiklikleri ve geminin yapımının tamamlandığını,
tescil edilmek üzere bir kayıt dilekçesi ile gecikmeksizin sicil müdürlüğüne
bildirmek zorundadır. İstemde bulunması gerekenler birden fazla ise, bunlardan
birinin istemi yeterlidir. Malik birden fazla kişi tarafından temsil edilen bir
tüzel kişi ise aynı esas geçerlidir. Sicile bildirilen hususların
belgelendirilmesi gerekir. 972 nci madde hükmü burada da uygulanır.
11191
(2) Geminin yapımının tamamlandığı bildirildikten veya
Kanunun 961 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yazılı belge verildikten sonra,
artık yapı hâlindeki gemilere özgü sicile gemi ipoteği tescil olunamaz.
c) Hükümleri
MADDE 991- (1)
Yapı hâlindeki gemilere özgü sicil hakkında Kanunun 954 üncü ve 973 üncü
maddeleri uygulanır. Şu kadar ki, sicilin sahifelerinin ve sicil kayıtlarının dayanaklarını
incelemek ve örneklerini almak isteyen kişinin ilgisini ispat etmesi gerekir.
(2) Yapı hâlinde gemilere özgü sicilde lehine bir
ipotek hakkı tescil edilmiş olan kişi yapı ipoteği alacaklısı sayılır. Sicilden
silinen bir yapı ipoteğinin ise, mevcut olmadığı kabul edilir.
(3) Kanunun 977 nci ile 983 ilâ 985 inci maddeleri yapı
hâlindeki gemilere özgü sicile de uygulanır.
d) Silme
MADDE 992- (1)
Yapının sicildeki kaydı;
a) Geminin tersane sahibi tarafından, yabancı ülkeye
teslim edildiğinin bildirilmesi,
b) Yapının maliki ile geminin yapıldığı tersane
sahibinin, kaydın sicilden silinmesini istemeleri,
c) Yapının harap olması,
hâllerinde silinir.
(2) Yapı üzerinde bir ipotek bulunduğu takdirde,
birinci fıkranın (a) ve (b) bentlerinde yazılı hâllerde, ipotekli alacaklının
ve sicile kayıtlı bulunan diğer hak sahiplerinin kaydın sicilden silinmesine
onayları da gereklidir.
(3) Yapının tamamlanarak geminin yabancı ülkeye teslim
edildiğinin veya harap olduğunun süresi içinde bildirilmemesi hâlinde 966 ncı
maddedeki usul uyarınca yapının kaydı resen sicilden silinir.
J) Sicil müdürlüğünün kararlarına itiraz
MADDE 993- (1)
Sicil müdürlüğünün kararlarına Kanunun 34 üncü maddesine göre itiraz
olunabilir.
K) Yönetmelik(1)
MADDE 994- (1)
Gemi sicilinin kuruluşu ve nasıl tutulacağı, müdür ve memurlarının sahip
olmaları gereken nitelikleri, hukuki ilişkilerin nasıl belgelenecekleri ve
tescil olunacakları, kayıtların düzeltilmesi, değiştirilmesi ve silinmesine
ilişkin tamamlayıcı hükümler Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelik ile
belirlenir.(1)
L) Türk Uluslararası Gemi Sicili
MADDE 995- (1)
“Türk Uluslararası Gemi Sicili” ile ilgili hükümler saklıdır.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Mülkiyet ve Diğer Ayni Haklar
BİRİNCİ AYIRIM
Uygulanacak Hükümler
A) Sicile kayıtlı gemilere
MADDE 996- (1)
Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, bu Bölüm hükümleri yalnız Türk Gemi Siciline
kayıtlı bulunan gemiler hakkında uygulanır.
–––––––––––––––––––
(1) 2/7/2018
tarihli ve 700 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 192 nci maddesiyle bu maddenin
başlığı “K) Yönetmelik” ve birinci
fıkrasında yer alan “tüzük” ibaresi “Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelik”
şeklinde değiştirilmiştir.
11192
B) Sicile kayıtlı olmayan gemilere
MADDE 997- (1)
Türk Gemi Siciline kayıtlı bulunmayan Türk gemileri üzerindeki mülkiyet ve
sınırlı ayni haklara, Türk Medenî Kanununun taşınırlara ilişkin hükümleri
uygulanır.
(2) Gemi veya payının devri hâlinde, taraflardan her
biri, giderleri karşılamak şartıyla, kendisine devre ilişkin resmî veya imzası
noterce onaylı bir senet verilmesini isteyebilir.
İKİNCİ AYIRIM
Mülkiyet
A) İktisabı
I- Aslen iktisabı
1. Sahiplenme
MADDE 998- (1)
Sahipsiz bir gemiyi sahiplenme hakkı sadece Devletindir. Sahipsiz gemi, sicil
kayıtlarından malikinin kim olduğu anlaşılamayan veya usulüne uygun olarak mülkiyeti
terk edilmiş olan gemidir.
(2) Devlet kendisini gemi siciline malik olarak tescil
ettirmek suretiyle gemi üzerindeki mülkiyeti iktisap eder.
2. Olağan zamanaşımı
MADDE 999- (1)
Sicile kayıtlı bir geminin maliki olmadığı hâlde, gemi siciline malik olarak
tescil edilmiş bulunan bir kişi, tescilin en az beş yıl sürmesi ve bu süre
içinde gemiyi davasız ve aralıksız bir şekilde asli zilyet sıfatıyla elinde
bulundurması şartıyla, geminin mülkiyetini iktisap eder. Bu süre, malik olmayan
kişinin sicile tescil edildiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Sürenin
hesabı, kesilmesi ve durması, Türk Borçlar Kanununun alacak zamanaşımına
ilişkin hükümlerine tabidir. Gemi siciline kaydın doğru olmadığı yolunda bir
itirazın tescil edilmesi hâlinde itiraz kayıtlı olduğu sürece zamanaşımı
işlemez.
(2) Zamanaşımı için öngörülen şartların
gerçekleşmesiyle sicilde geminin maliki olarak gözüken kişi onun mülkiyetini
iktisap eder.
3. Olağanüstü zamanaşımı
MADDE 1000-
(1) Sicile kaydı gerekirken kaydedilmemiş olan bir gemiyi en az on yıl
süreyle davasız ve aralıksız olarak asli zilyet sıfatıyla elinde bulunduran bir
kişi, geminin, sicile kendi malı olarak tescil edilmesini isteyebilir.
(2) En az on yıl önce ölmüş veya gaipliğine karar
verilmiş bir kişinin adına kayıtlı bulunan ve hakkında on yıldan beri malikin
onayına tabî bir husus kaydedilmemiş olan bir gemiyi birinci fıkrada
yazılı şartlarla elinde bulunduran kişi de o geminin maliki olarak tescil
edilmesini isteyebilir. Zilyetlik süresinin hesabı, kesilmesi ve durması Türk
Borçlar Kanununun alacak zamanaşımına ilişkin hükümlerine tabidir.
(3) Tescil ancak mahkeme kararıyla olur. Tescil davası,
geminin kayıtlı olduğu veya kaydedilmesi gereken sicil müdürlüğüne karşı
açılır. Mahkeme, ilgilileri, en fazla üç aylık bir süre belirleyerek
itirazlarını bildirmeye tirajı ellibinin üstünde olan ve yurt düzeyinde
dağıtımı yapılan bir gazetede yapılacak ilanla çağırır. İtiraz edilmez veya
itiraz reddolunursa tescile karar verilir.
(4) Tescile karar verilmeden önce, üçüncü bir kişi malik
sıfatıyla tescil edilir veya üçüncü kişinin mülkiyeti dolayısıyla sicile, gemi
sicilinin doğru olmadığı yolunda bir itiraz şerhi verilmiş olursa, tescil
kararı üçüncü kişi hakkında hüküm ifade etmez.
11193
(5) Mahkemece verilen tescil kararına dayanarak
kendisini sicile kaydettirdiği anda asli zilyet, geminin mülkiyetini iktisap
eder.
II- Devren iktisabı
1. Devrin şekli
MADDE 1001-
(1) Gemi siciline kayıtlı olan bir geminin devri için, malik ile iktisap
edenin, mülkiyetin iktisap edene devri hususunda anlaşmaları ve geminin
zilyetliğinin geçirilmesi şarttır.
(2) Mülkiyetin devrine ilişkin anlaşmanın yazılı
şekilde yapılması ve imzaların noterce onaylı olması gerekir. Bu anlaşma gemi
sicil müdürlüğünde de yapılabilir.
(3) 11 inci maddenin üçüncü fıkrası hükmü
saklıdır.
2. Devrin kapsamı
MADDE 1002-
(1) Taraflarca aksi kararlaştırılmış olmadıkça, iktisap eden, geminin
mülkiyeti ile birlikte, iktisap anında varolan ve devredene ait eklentinin
mülkiyetini de kazanır.
(2) Devir sonucunda, devredene ait olmayan veya üçüncü
kişilere ait haklarla sınırlandırılmış bulunan eklenti de iktisap edenin
zilyetliğine geçerse, Türk Medenî Kanununun 763, 988, 989 ve 991 inci maddeleri
uygulanır. İktisap edenin iyiniyeti hususunda zilyetliği elde ettiği an esas
alınır.
(3) Gemi yolculukta bulunduğu sırada devredilirse,
devredenle iktisap eden arasındaki ilişkilerde bu yolculuğun kâr ve zararı,
aksine sözleşme bulunmadıkça iktisap edene aittir.
B) Zıya
I- Geminin
zıyaı
MADDE 1003-
(1) Sicile kayıtlı bir geminin kurtarılamayacak şekilde batması,
yararlanılabilir enkaz bırakmaksızın harap olması, patlaması ve tahrip edilmiş
olması gibi sebeplerden zâyi olmasıyla gemi üzerindeki mülkiyet hakkı sona
erer. Şu kadar ki, malikin; yararlanılabilir enkaz üzerindeki taşınır mülkiyeti
ile her türlü enkazın kaldırılmasına, çevrenin korunmasına ve benzer hususlara
ilişkin yükümlülük ve borçları devam eder.
II- Terk
MADDE 1004-
(1) Sicile kayıtlı bir geminin maliki, gemi üzerindeki mülkiyet hakkından
vazgeçtiğini sicil müdürlüğüne bildirerek ve bunu gemi siciline tescil
ettirerek geminin mülkiyetini terk edebilir.
III- Zamanaşımı
MADDE 1005-
(1) Gemiyi elinde bulunduran asli zilyet lehine olağan zamanaşımı
şartlarının gerçekleşmesi ile önceki malikin mülkiyet hakkı sona erer.
(2) Olağanüstü zamanaşımında gemiyi asli zilyet
sıfatıyla elinde bulunduranın, 1000 inci maddenin üçüncü fıkrasına göre açtığı
tescil davası sonucunda tescile karar verilmesiyle, önceki malikin mülkiyet
hakkı sona erer.
C) Sicile kayıtlı gemi payı ve iştirak payı üzerinde
mülkiyet
I- İktisabı
1. Aslen
MADDE 1006-
(1) Sicile kayıtlı gemi payı veya iştirak payı üzerindeki mülkiyetin aslen
iktisabı, sicile kayıtlı gemiler hakkındaki hükümlere tabidir.
11194
2. Devren
a) Devir yoluyla
MADDE 1007-
(1) Sicile kayıtlı gemi payının mülkiyeti, malik ile iktisap edenin bu
hususta anlaşmaları ile devralana geçer. Anlaşmanın yazılı şekilde yapılması ve
imzaların noterce onaylanması şarttır. Bu anlaşma gemi sicil müdürlüğünde de
yapılabilir.
(2) Donatma iştirakinde paydaş donatanların her biri,
iştirak payını dilediği anda diğer paydaşların onayı olmaksızın tamamen veya
kısmen başkasına devredebilir. Sicile kayıtlı gemi üzerindeki iştirak payının
devri, gemi payının devri ve sicile tescili ile olur.
(3) Gemi payı veya iştirak payının devri sonucunda gemi
Türk Bayrağı çekme hakkını kaybedecekse, devir yalnız bütün paydaşların veya
paydaş donatanların onaylarıyla geçerli olur.
(4) Gemi payı, gemi yolculukta bulunduğu sırada
devredilirse, devrin kapsamı 1002 nci maddenin üçüncü fıkrasına göre
belirlenir.
b) İştirak payının bırakılması yoluyla
MADDE 1008-
(1) Donatma iştirakinde, yeni bir yolculuğa veya bir yolculuk sonunda
gemiyi tamir ettirmeye yahut donatma iştirakinin sorumlu olduğu bir gemi
alacağının ödenmesine karar verilirse, karara iştirak etmeyen paydaş
donatanlardan her biri, herhangi bir karşılık istemeksizin iştirak payını
bırakmak suretiyle, kararı yerine getirmek için gereken ödemelerde bulunmaktan
kurtulabilir.
(2) Bu hakkını kullanmak isteyen paydaş donatan,
kararın verildiği tarihten, eğer karar verilirken kendisi veya temsilcisi hazır
bulunmadı ise, kararın bildirilmesinden itibaren üç gün içinde, noter
aracılığıyla, paydaş donatanlara veya gemi müdürüne bildirimde bulunmak
zorundadır.
(3) Bırakılan iştirak payı üzerindeki mülkiyet hakkı,
ikinci fıkra uyarınca yapılacak bir bırakma bildirimi ile iştirak payları
ölçüsünde öteki paydaş donatanlara geçer.
II- Zıyaı
MADDE 1009-
(1) Sicile kayıtlı gemi payı ile iştirak payı üzerindeki mülkiyetin zıyaı,
sicile kayıtlı gemiler hakkındaki mülkiyetin zıyaı hükümlerine tabidir.
(2) İştirak payının 1008 inci madde uyarınca
bırakılması hâlinde, usulüne uygun olarak yapılan bırakma bildiriminin
gönderildiği anda paydaş donatanın iştirak payı üzerindeki mülkiyet hakkı sona
erer.
D) Yapı hâlinde bulunan gemiler ve yapı payları
üzerindeki mülkiyet
I- Yapı hâlindeki gemilere özgü sicile kaydolunmayan
yapılar ve yapı payları
MADDE 1010-
(1) Yapı hâlindeki gemilere özgü sicile kayıtlı olmayan yapılar ve
yapı payları üzerindeki mülkiyetin iktisabı ve zıyaı, sicile kayıtlı olmayan
gemiler ve gemi payları üzerindeki mülkiyetin iktisabı ve zıyaı ile ilgili
hükümlere tabidir.
II- Yapı hâlindeki gemilere özgü sicile kaydolunan
yapılar ve yapı payları
MADDE 1011- (1)
Yapı hâlindeki gemilere özgü sicile kayıtlı yapılar ve yapı payları
üzerindeki mülkiyetin iktisabı ve zıyaı, sicile kayıtlı gemiler ve gemi payları
üzerindeki mülkiyetin iktisabı ve zıyaı ile ilgili hükümlere tabidir.
11195
ÜÇÜNCÜ AYIRIM
Gemi Rehni
A) Sicile kayıtlı olmayan gemiler üzerindeki iştirak
payının rehni
MADDE 1012-
(1) Sicile kayıtlı olmayan bir geminin bir donatma iştiraki tarafından
işletilmesi hâlinde, paydaş donatanlardan her birinin iştirak payının rehni,
Türk Medenî Kanununun alacaklar ve diğer haklar üzerindeki rehinlere ilişkin
hükümlerine tabidir.
B) Sicile kayıtlı olan gemilerin rehni
I- Tersane sahibinin ipotek hakkı
MADDE 1013-
(1) Tersane sahibi, geminin yapımı ve onarımından doğan alacakları için, o
yapı veya gemi üzerinde, bir ipoteğinin tescilini isteme hakkına sahiptir. Bu
haktan önceden feragat geçerli değildir.
(2) Bu ipoteğin kurulması hakkında Türk Medenî
Kanununun 895 ilâ 897 nci maddeleri uygulanır.
(3) Gemi ipoteğinin kurulmasına yönelik istem hakkını
teminat altına almak için, gemi veya yapı siciline şerh verilebilir.
Geminin yapımı veya onarımı henüz tamamlanmamışsa, bedelin, tamamlanan işi
karşılayan bir kısmı ve bedelin kapsamında olmayan giderler için bir teminat
ipoteğinin kurulması istenebilir.
II- Gemi ipoteği
1. Niteliği
MADDE 1014-
(1) Bir alacağı teminat altına almak için gemi üzerinde ipotek
kurulabilir. Gemi ipoteği alacaklıya, alacağını, geminin
bedelinden alma yetkisini verir. Sicile kayıtlı
gemilerin sözleşmeye dayalı rehni sadece gemi ipoteği yolu ile sağlanır.
İleride doğabilecek veya şarta ya da kıymetli evraka bağlı bir alacak için de
ipotek kurulabilir.
(2) Alacaklıların gemi ipoteğinden doğan hakkı, sadece
alacağa göre belirlenir.
(3) Bir geminin payı ancak gemiye paylı mülkiyet
esaslarına göre malik olan paydaşlardan birinin payından ibaret olmak şartıyla
gemi ipoteği ile sınırlandırılabilir.
(4) Bir geminin bütün payları bir malikin elinde
bulunduğu sürece, ayrı ayrı paylar üzerinde ayrı ayrı kişilere gemi ipoteği
kurulamaz.
2. Kurulması
MADDE 1015-
(1) Gemi ipoteğinin kurulması için geminin maliki ile alacaklının gemi
üzerinde ipotek kurulması hususunda anlaşmaları ve ipoteğin gemi siciline
tescil edilmesi şarttır.
(2) İpoteğin kurulmasına ilişkin sözleşmelerin yazılı
şekilde yapılması ve imzalarının noterce onaylanması gerekir. Bu anlaşma gemi
sicil müdürlüğünde de yapılabilir. Bu şekillerden birine uygun olarak
yapılmadıkça ipoteğin kurulmasına dair anlaşma geçerli olmaz.
(3) Tescilden önce anlaşma Kanunun öngördüğü şekilde
yapılmış veya malik tarafından Gemi Sicili Nizamnamesi uyarınca alacaklıya
kayda onay verdiği bildirilmiş ya da sicil müdürlüğüne kayıt dilekçesi verilmiş
olduğu takdirde, ilgililer tescilden kaçınamazlar.
(4) Malikin tasarruf ehliyetinin sonradan sınırlanması,
sicile bildirilen kayda onayını veya kayıt istemini geçersiz duruma getirmez.
(5) Yabancı bir ülkede iktisap edilip, henüz Türk Gemi
Sicili veya Türk Uluslararası Gemi Siciline tescil edilmemiş olan gemilerde
bayrak şahadetnamesine şerh tescil hükmündedir. Geminin tescilinde bu gibi
ipotekler resen sicile geçirilir.
11196
(6) Hamiline yazılı bir tahvile bağlı alacağı teminat
altına almak amacıyla gemi ipoteği kurulması için malikin sicil müdürlüğüne
beyanda bulunması ve sicile tescil yeterlidir.
3. Sicile geçirilecek hususlar
MADDE 1016-
(1) Gemi ipoteğinin tescilinde alacaklının adı ve soyadı veya unvanı ile
alacağın Türk Lirası ile tutarı, konusu para olmayan alacaklarda bunun Türk
Lirası karşılığı, alacak faizli ise faiz oranı, diğer ikincil edimler kabul
edilmişse bunların da alacağın miktarının belirlendiği para cinsinden tutarı ve
ipoteğin derecesi sicile kaydolunur; her derecenin teminat altına aldığı
miktar, rehin konusu alacağın belirlendiği para cinsi üzerinden gösterilir.
Hakkın ve alacağın içeriğinin belirlenmesine yardım eden diğer hususlarda
tescil talepnamesine yollamada bulunulabilir.
(2) Türk Lirasıyla ödenecek borçlarda ipotekli
geminin karşılayacağı alacak ve ikincil borçların miktarı, altın veya yabancı
para ölçüsü ile belirlenebilir.
(3) Alacağın miktarı belirli değil veya değişken ise,
gerçek miktarı zamanında saptamak üzere, ipoteğin teminat altına alacağı
alacak miktarının üst sınırı belirlenerek gemi siciline tescil edilir; alacak
faizli ise, faizleri de üst sınır kapsamında sayılır.
(4) Yabancı para üzerinden gemi ipoteği kurulabilir.
Bu takdirde yabancı para veya Türk parası karşılıklarının hesabında hesap
günündeki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının döviz alış kuru esas alınır.
Rehin haklarının hangi yabancı para üzerinden kurulabileceği Hazine
Müsteşarlığınca belirlenir. Aynı derecede birden fazla para türü kullanılarak
gemi ipoteği kurulamaz.
(5) Yabancı para üzerinden kurulan rehne ait derecenin
boşalması hâlinde, yerine, tescil edileceği tarihteki karşılığı Türk parası
veya yabancı para üzerinden rehin kurulabilir. Türk parası ile kurulmuş bir
rehne ait derecenin boşalması hâlinde ise, yerine, tescil edileceği tarihteki
karşılığı yabancı para üzerinden rehin kurulabilir.
(6) Tahvile bağlı bir alacağı teminat altına
almak için gemi ipoteği kurulacak olması hâlinde, tahvil sayısı, her tahvilin
bedeli ve ayırt edici işaretleri gösterilmek suretiyle tüm alacağın miktarı ile
ipotek ödüncün tamamı için kurulacaksa, alacaklı yerine, borçlu ile
alacaklıların hepsi adına hareket eden temsilci lehine; ipotek tahvil ihracını
üstlenen bir işletme için kurulacaksa gemi ipoteği üzerinde tahvil sahipleri
lehine bir rehin hakkı da tescil olunur.
(7) Bir poliçeden veya hamiline yazılı bir senetten ya
da ciro yolu ile devri kabil diğer bir senetten doğan alacakları teminat
altına almak amacıyla gemi ipoteğinin kurulmasında, alacağı sonradan iktisap
edenlerin leh ve aleyhine gemi ipoteği üzerinde belirli tasarruflarda bulunmak
ve ipoteğin paraya çevrilmesi için yapılacak takipte alacaklıyı temsil etmek
üzere belirlenebilecek temsilcinin de sicile kaydı gerekir. Bu temsilcinin
yetkileri hususunda tescil talepnamesine göndermede bulunulabilir.
4. İpoteğin derecesi
MADDE 1017-
(1) Gemi üzerindeki ipoteklerin dereceleri, Türk Medenî Kanununun taşınmaz
rehni hakkındaki hükümlerine göre belirlenir.
5. İpoteğin teminat altına aldığı alacak
a) Genel olarak
MADDE 1018-
(1) İpotekli gemi Türk Medenî Kanununun 875 inci maddesinin birinci
fıkrasıyla 876 ncı maddesinde öngörülen alacaklar için teminat sağlar.
11197
(2) Borcun, alacaklının ihbarıyla muaccel olabilmesi
için borçlu ile birlikte malike de ihbarda bulunulması gerekir. Malike ihbarda
bulunulmadıkça borç onun bakımından muaccel olmaz. Borç malike karşı muaccel
olduğu takdirde ipotek, temerrüt faizini de kapsar.
b) Faizler
MADDE 1019-
(1) Alacak faizsiz veya faiz oranı o tarihte geçerli asgari kanuni faiz
oranını düzenleyen hükümde belirlenen orandan aşağı ise, ipotek, dereceleri
eşit olan veya sonradan gelen hak sahiplerinin onayına gerek olmaksızın bu
kanuni faizi de kapsayacak şekilde genişletilebilir.
(2) Faizin ödeme zamanında ve yerinde yapılacak
değişiklikler için bu hak sahiplerinin onayına gerek yoktur.
6. İpoteğin kapsamı
a) Gemi, gemi payı, bütünleyici parça, eklenti, gemi
yerine geçen satış veya kamulaştırma bedeli ve tazminat istemleri
MADDE 1020-
(1) İpoteğin kapsamı hakkında Türk Medenî Kanununun 862 ve 863 üncü
maddeleri uygulanır.
(2) Eklentiler normal bir işletmenin gereği olarak bu
durumdan çıkarılır veya alacaklı lehine el konulmadan önce devredilerek gemiden
uzaklaştırılır ise, ipotek artık bunları kapsamaz.
(3) Bütünleyici parçalar, gemiden geçici bir amaç için
olmamak şartıyla ayrılıp uzaklaştırılırlarsa ipotek bunları kapsamaz; meğerki,
uzaklaştırılmadan önce alacaklı lehine gemiye el konulmuş olsun.
(4) Kamulaştırılan geminin bedeli ve gemi malikinin
geminin zıyaı veya hasarından dolayı üçüncü şahıslara karşı sahip olduğu
tazminat istemleri ipoteğin kapsamındadır.
b) Birlikte gemi ipoteğinde birden çok gemi veya gemi
payı
MADDE 1021-
(1) Bir alacak için birden çok gemi veya gemi payı ipotek edilmişse,
bunlardan her biri borcun tamamından sorumludur.
(2) Alacaklı, her gemi veya pay ancak belirli bir
kısımdan sorumlu olmak üzere alacağını gemi veya paylar arasında
paylaştırabilir. Paylaştırma, sicil müdürlüğüne yapılacak beyan ve tescil ile
gerçekleşir. Birlikte ipotek üzerinde hak sahibi kişiler varsa onların da onayı
gereklidir.
c) Sigorta tazminatı
aa) Kural
MADDE 1022-
(1) Gemi ipoteğinin kapsamına giren hususlarla ilgili olarak malikin
menfaatinin, malik veya onun lehine bir başkası tarafından sigorta ettirilmiş
olması hâlinde, ipotek, sigorta tazminatını da kapsar.
(2) İpotek, sigorta primlerini veya sigorta sözleşmesi
gereğince sigortacıya yapılması gereken başka ödemelerin yerine getirilmesi
için alacaklı tarafından harcanan paralarla bunların faizlerini de teminat
altına alır.
11198
(3) Aşağıdaki hükümler saklı kalmak üzere, Türk Medenî
Kanununun rehnedilen alacak ve diğer haklara ilişkin hükümleri burada da
uygulanır; sigortacı, gemi siciline kayıtlı ipoteği bilmediğini ileri süremez.
Bununla beraber, sigortacı veya sigorta ettiren kişi, zararın meydana geldiğini
alacaklıya bildirmiş ve bildirimden itibaren iki haftalık bir süre geçmişse,
sigortacı, tazminatı sigortalıya ödemekle alacaklıya karşı da sorumluluktan
kurtulur. Bildirimin yapılması son derece zor ise bundan kaçınılabilir. Bu
takdirde süre, tazminatın muaccel olduğu tarihten itibaren işlemeye başlar.
Süre sona erinceye kadar alacaklı, sigortacıya karşı ödemeye itiraz edebilir.
bb) Sigortacının yapacağı ödemeler
MADDE 1023-
(1) Sigortacı, geminin önceki durumuna getirilmesi veya gemi
alacaklılarına verilmesi amacıyla
malike tazminat bedeline sayılmak
üzere ödemede bulunmuş ve bu amaçlara erişilmesi
teminat altına alınmış ise, ödeme, ipotekli alacaklıya karşı da geçerli
olur.
(2) Gemi önceki durumuna getirildiği veya eklenti olan
yeni parçalar yerlerine konulduğu takdirde, sigortacının ipotek alacaklılarına
karşı olan sorumluluğu sona erer. Malikin bir gemi alacaklısı hakkına temel
oluşturan borçlarının ödenmesi hâlinde, sigortacının malike yapacağı ödeme,
ancak gemi alacaklısı hakkının teminatını oluşturan unsurların rizikonun
gerçekleşmesinden hemen sonra taşıdıkları değer oranında sigortacıyı ipotekli
alacaklıya karşı sorumluluktan kurtarır.
cc) Gemi ipoteğinin sigortacıya bildirilmesi
aaa) Bildirim yükümü
MADDE 1024-
(1) İpotekli alacaklı, ipoteği sigortacıya bildirmişse, sigorta priminin
zamanında ödenmemesi ve bu yüzden sigorta ettirene bir ödeme süresi
belirlenmesi durumunda, sigortacının bunu gecikmeksizin alacaklıya bildirmesi
gereklidir. Sigorta priminin ödenmemesi nedeniyle sürenin sonunda sigorta
sözleşmesinin feshedilmesinde de aynı hüküm geçerlidir.
(2) Sigorta sözleşmesinin, feshin bildirimi,
cayma veya diğer herhangi bir sebeple süresinden önce sona ermesi durumunda,
sigortacının ipotekli alacaklıya sigorta sözleşmesinin sona erdiğini veya henüz
sona ermemişse, sona ereceği tarihi bildirmesi gerekir. İpotekli alacaklı
hakkında sigorta sözleşmesinin süresinden önce sona ermesini gerektiren sebepler,
ancak bu bildirimden veya ipotekli alacaklının onları herhangi bir şekilde
öğrendiği tarihten itibaren iki hafta geçmekle hüküm ifade eder.
(3) Sigorta sözleşmesinin, sigorta priminin süresinde
ödenmemesi yüzünden feshedilmesi veya sigortacının iflası üzerine son bulması
hâlinde ikinci fıkra hükmü uygulanmaz.
(4) Sigortacı, sigorta ettiren ile, sigorta bedelini
azaltan veya sigortacının sorumlu olduğu tehlikenin kapsamını daraltan bir
anlaşma yaptığı takdirde, ikinci fıkranın birinci cümlesi hükmü kıyas yoluyla
uygulanır.
(5) Sigorta sözleşmesi, sigorta ettirenin, aşkın
veya çifte sigorta sebebiyle malvarlığında haksız olarak bir fazlalık elde
etmek kastıyla kurulmuş olması dolayısıyla geçersiz olursa, sigortacı, gemi
ipoteğini bildirmiş olan ipotekli alacaklıya karşı geçersizlik iddiasında
bulunamaz. Bununla beraber, sigortacının ipotekli alacaklıya geçersizliği
bildirmesinden veya alacaklının bunu herhangi bir şekilde öğrenmesinden
itibaren iki hafta geçmekle sigorta ilişkisi ipotekli alacaklıya karşı da sona
ermiş olur.
11199
bbb) Birden çok sigortacının varlığında
MADDE 1025-
(1) Gemi birden çok sigortacı tarafından müştereken sigorta edilmişse 1024
üncü madde gereğince, ipoteğin, malik tarafından, alacaklıya jeran olarak
gösterilmiş olan sigortacıya bildirilmesi yeterlidir. Jeran sigortacı, durumu
diğer sigortacılara bildirmekle yükümlüdür.
ccc) İpotekli alacaklının yerleşim yerini değiştirmesi
MADDE 1026-
(1) İpotekli alacaklı, yerleşim yerini değiştirip de bunu sigortacıya
bildirmezse, 1024 üncü madde uyarınca ona
yapılacak bildirimlerin, sigortacı tarafından
bilinen son adresine gönderilmesi yeterlidir. Bildirim, ipotekli alacaklının
yerleşim yerini değiştirmemiş olması hâlinde düzenli hizmet veren bir iletişim
aracıyla yapılmış olsa idi, hangi tarihte onun eline geçecek idiyse, o tarihten
itibaren hüküm ifade eder.
dd) Sigortacının borcundan kurtulması
MADDE 1027-
(1) Sigortacı, sigorta ettirenin veya sigortalının fiili yüzünden, tazminat
ödeme borcundan kurtulsa bile, ipotekli alacaklıya karşı olan borcu varlığını
sürdürür. Sigortacının rizikonun gerçekleşmesinden sonra sözleşmeden cayması
hâlinde de aynı hüküm geçerlidir.
(2) Sigortacı;
a) Sigorta primi zamanında ödenmediği,
b) Gemi, denize veya yola elverişsiz bir hâlde yola
çıktığı,
c) Gemi bildirilen veya mutat rotadan ayrıldığı,
için borcundan kurtulursa, birinci fıkranın birinci
cümlesi uygulanmaz.
ee) İpoteğin ödeyen sigortacıya geçmesi
MADDE 1028-
(1) Sigortacı, 1024 üncü maddenin ikinci, dördüncü ve beşinci fıkraları ile
1027 nci madde gereğince ipotekli alacaklıya ödemede bulunduğu ölçüde, gemi
ipoteği kendisine geçer. Şu kadar ki, intikal alacaklının veya sigortacının
kendilerine karşı ödeme borcu devam eden aynı derecedeki veya daha sonra gelen
ipotekli alacaklıların zararına olarak ileri sürülemez.
ff) Sigortacının prim ve ödemeleri kabul etmek
zorunluluğu
MADDE 1029-
(1) Sigortacı, muaccel olan sigorta primlerini ve sigorta sözleşmesi
gereğince ona yapılması gereken diğer ödemeleri kanunen reddedebileceği
durumlarda bile, bunları sigortalıdan ve ipotekli alacaklıdan kabul etmeye
zorunludur.
7. İpoteğin hükümleri
a) Alacağın muaccel olmasından önce
aa) İpotekli alacaklının hakları
aaa) Gemi maliki aleyhine
MADDE 1030-
(1) Gemi veya tesisatının kötüleşmesi sonucu olarak ipoteğin sağladığı
teminat tehlikeye düşerse, alacaklı, tehlikeyi gidermesi için malike uygun bir
süre verebilir. Bu süre içinde tehlike giderilmezse, alacaklı derhâl ipoteği
paraya çevirmek hakkını elde eder. Alacak faizsiz olup henüz muacceliyet
kazanmamışsa, paranın alınması ile muacceliyet tarihleri arasındaki zamana ait
kanuni faiz indirilir.
11200
(2) Malikin gemiyi işletme tarzı sonucu olarak,
ipoteğin sağladığı teminatı tehlikeye düşürecek şekilde gemi veya tesisatının
kötüleşmesinden veya ipotekli alacaklının haklarının başkaca tehlikeye
girmesinden kaygı duyulur ya da üçüncü kişiler tarafından yapılacak bu gibi
müdahaleye ve tahribata karşı malik gerekli önlemleri almazsa, alacaklının
istemi üzerine mahkeme;
a) 1353 üncü madde uyarınca geminin ihtiyaten haczine,
b) Gerekli görürse geminin, kaptandan başka bir
yediemine bırakılmasına ve
c) Malikin ihtiyati haczin uygulanmasından başlayarak
bir aylık süre içinde gerekli önlemleri almasına,
karar verir. Bu sürenin sonunda önlemlerin henüz
alınmadığı veya alınan önlemlerin yetersiz kaldığı anlaşılırsa mahkeme,
ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takip başlatmak üzere alacaklıya bir
aylık süre verir.
(3) İpoteğin kapsamına giren eklentinin kötüleşmesi
veya normal bir işletmenin gereklerine aykırı olarak gemiden uzaklaştırılması
hâli de geminin kötüleşmesi hükmündedir.
bbb) Üçüncü kişiler aleyhine
MADDE 1031-
(1) Üçüncü kişinin fiili sebebiyle geminin, ipoteğin sağladığı teminatı
tehlikeye düşürecek derecede kötüleşmesinden kaygı duyulursa, alacaklı, üçüncü
kişi aleyhine ancak bu fiilin önlenmesi davasını açabilir.
bb) Malikin hakları
aaa) Def’ide bulunma hakkı
MADDE 1032-
(1) İpotekli geminin maliki, borçlunun alacaklıya karşı sahip olduğu def’ileri
ipotekli alacaklıya karşı ileri sürebileceği gibi, borçlu, borcuna temel olan
hukuki işlemi feshedebildiği sürece alacaklının hakkını gemiden alabilmesine de
engel olabilir. Bunun gibi, borçlu, borcunu alacaklıdan olan muaccel bir
alacağı ile takas etmek imkânına sahip bulundukça, gemi maliki ipotekli alacaklının
hakkını gemiden almasını önleyebilir. Borçlu ölürse malik, mirasçıların borçtan
ancak sınırlı bir şekilde sorumlu olduklarını ileri süremez.
(2) Malik aynı zamanda borçlu değilse, borçlunun
bir def’iden vazgeçmesi ile malik o def’iyi ileri sürme hakkını kaybetmiş
olmaz.
bbb) Alacağın muacceliyeti için bildirimde bulunma
hakkı
MADDE 1033-
(1) Alacağın muacceliyet kazanması bildirime bağlı ise, bildirim, ancak
alacaklı tarafından malike veya malik tarafından alacaklıya yapılması hâlinde,
gemi ipoteği hakkında hüküm ifade eder.
(2) Gemi sicilinde malik olarak kayıtlı bulunan kişi,
alacaklı bakımından malik sayılır.
ccc) Malike temsilci atanması
MADDE 1034-
(1) Malik, alacaklıya ülke içinde bir yerleşim yeri veya bir temsilci
göstermemiş ise, geminin tescil edildiği sicilin bulunduğu yer mahkemesi
alacaklının istemi üzerine, kendisine bildirimde bulunabileceği bir temsilci
atar. Malikin yerleşim yerinin bilinmemesi veya alacaklının kendi kusuru
olmaksızın malikin kim olduğunu bilmemesi hâlinde de aynı hüküm uygulanır.
b) Alacağın muaccel olmasından sonra
aa) Gemi malikinin borcu ödeme hakkı
MADDE 1035-
(1) Alacak, malike karşı muacceliyet kazanır yahut borçlu borcunu ödemek
hakkına sahip olursa, malik borcu ödeyebilir.
11201
(2) Malik, parayı tevdi veya takas etmek suretiyle de
alacaklının hakkını yerine getirebilir.
bb) Alacağın malike geçmesi
MADDE 1036-
(1) Malik aynı zamanda borçlu değilse, alacaklının hakkını yerine getirdiği
ölçüde alacak kendisine geçer. Geçiş, alacaklının zararına ileri sürülemez.
(2) Borçlunun malik ile olan hukuki ilişkilerinden
doğan itiraz hakları saklıdır.
(3) Alacak için birlikte gemi ipoteği mevcutsa, 1046
ncı madde hükmü uygulanır.
cc) Gemi malikinin belgelerin verilmesini istem hakkı
MADDE 1037-
(1) Alacaklının hakkının yerine getirilmesi karşılığında malik, gemi
sicilinin değiştirilmesi veya gemi ipoteğinin silinmesi için gerekli belgelerin
kendisine verilmesini isteyebilir.
8. Gemi ipoteğinin devri ve değiştirilmesi
a) İpoteğin devri
aa) Genel olarak
MADDE 1038-
(1) İpotekle teminat altına alınmış olan alacağın devri ile gemi
ipoteği de yeni alacaklıya geçer.
(2) Alacak ipotekten ve ipotek de alacaktan ayrı olarak
devredilemez.
(3) Alacağın devri için eski ve yeni alacaklının bu
hususta yazılı şekilde anlaşmaları ve devrin gemi siciline tescili şarttır.
(4) Üst sınır ipoteğinde alacak, alacağın devrine
ilişkin genel hükümlere göre de devredilebilir. Bu takdirde gemi ipoteği alacak
ile birlikte geçmez.
(5) Emre veya hamile yazılı bir senede bağlanmış
alacaklar, gemi ipoteği ile teminat altına alınmışsa, alacağın devri bu
alacakların bağlı oldukları senetlerin devri hakkındaki hükümlere tabidir. Bu
takdirde, gemi ipoteği de alacak ile birlikte geçer.
(6) İpotek ile teminat altına alınmış bir borcu
ödemesi sebebiyle, malike veya onun hukuki seleflerine rücu hakkına sahip
olduğu oranda gemi ipoteği, gemi maliki olmayan borçluya geçer.
bb) İtiraz ve def’iler
MADDE 1039-
(1) Malikin, eski alacaklı ile arasında mevcut hukuki ilişkiye dayanarak
gemi ipoteğine karşı ileri sürebileceği bir itiraz veya def’i, yeni
alacaklıya karşı da ileri sürülebilir. Gemi siciline güvenle ilgili 983 üncü
maddenin birinci ve ikinci fıkrası, 975 ve 976 ncı maddeler ile 985 inci
maddenin son fıkrası hükümleri, bu def’i ve itiraz hakkında da geçerlidir.
(2) Alacak, malikin devri öğrendiği üç aylık
takvim döneminden veya bunu izleyen üç aylık takvim döneminden daha geç bir
tarihte muaccel olmayan faiz veya diğer ikincil edimlere ilişkin ise,
alacaklı, birinci fıkrada yazılı def’ilere karşı sicile güven ilkesinin
sağladığı korumadan yararlanamaz. Üç aylık dönemler, takvim yılının başından
itibaren hesap olunur.
cc) Devri genel hükümlere tabi alacaklar
MADDE 1040-
(1) Birikmiş faizlere, diğer ikincil edimlere, bildirim ve takip
giderlerine veya 1022 nci maddenin ikinci fıkrasında yazılı hususlara ilişkin
alacakların devri ve malik ile yeni alacaklı arasındaki hukuki ilişki, alacağın
devrine ilişkin genel hükümlere tabidir.
(2) Yukarıda yazılı alacaklar hakkında gemi siciline
güvenle ilgili 983 üncü maddenin birinci ve ikinci fıkraları uygulanmaz.
11202
b) İpoteğin değiştirilmesi
aa) İpoteğin içeriğinin değiştirilmesi
MADDE 1041-
(1) Gemi ipoteğinin içeriğinin değiştirilmesi için malik ile alacaklı
arasında bu hususta imzaları noterce onaylı bir anlaşma yapılması veya gemi
sicil müdürlüğünde anlaşmaları ve değişikliğin gemi siciline tescili
gereklidir. Tescile 1016 ncı maddenin birinci fıkrası hükmü uygulanır.
(2) Gemi ipoteği üçüncü bir kişinin hakkı ile
sınırlandırılmış bulunuyorsa, değişikliğe o kişinin de onayı gerekir. Onay,
sicil müdürlüğüne veya lehine değişiklik yapılacak kişiye beyan edilmelidir.
Onaydan rücu edilemez.
bb) İpoteğin derecesinin değiştirilmesi
MADDE 1042-
(1) Yeni bir gemi ipoteği kurulurken tescil edilmiş bir gemi ipoteğinin
derecesinin bu ipotek lehine değiştirilebilmesi için, gemi maliki ile derecesi
değiştirilen ipotek alacaklısının, imzaları noterden onaylı bir sözleşme
yapmaları veya gemi sicil müdürlüğünde anlaşmaları ve bu durumun gemi
siciline tescili gereklidir.
(2) Mevcut gemi ipoteklerinin derecelerinin sonradan
değiştirilebilmesi için, derecesi ilerleyen ipotek hakkı sahibi ile derecesi
düşen ipotek hakkı sahibinin, imzaları noterce onaylı bir sözleşme yapmaları ya
da gemi sicil müdürlüğünde anlaşmaları, malikin buna onay vermesi ve durumun
gemi siciline tescili şarttır. Değişme sonucunda derecesi düşen ipotek üzerinde
hak sahibi kişiler varsa bunların da onayları gerekir.
(3) İpotekli alacağın bölünmesi hâlinde, kısmi
ipoteklerin kendi aralarındaki derecelerini değiştirmek için malikin onayı
aranmaz.
(4) Derece değişikliği, dereceleri değiştirilen
ipotekler arasında bulunan ipoteklere zarar vermez.
cc) İpotekli alacağın yerine başka bir alacağın
konulması
MADDE 1043-
(1) İpotekle teminat altına alınmış alacak yerine başkası konulabilir.
Bunun için alacaklı ile malikin, imzaları noterce onaylı bir sözleşme yapmaları
veya gemi sicil müdürlüğünde anlaşmaları ve durumun gemi siciline tescili
şarttır. İpotek üzerinde hak sahibi üçüncü kişiler varsa, onların da onayları
gerekir. 1016 ncı madde burada da uygulanır.
(2) Yeni alacağın sahibi, eski ipotekli alacaklı
değilse, birinci fıkrada yazılı anlaşmaya onun da katılması gerekir.
9. Gemi ipoteğinin sona ermesi
a) Sebepleri
aa) Alacakla birlikte ipoteğin de düşmesi sonucunu
doğuran sebepler
aaa) Alacağın düşmesi
MADDE 1044-
(1) Alacağın sona ermesi ile ipotek de düşer. Kanundaki istisnalar
saklıdır.
(2) Alacaklı ve borçlu sıfatlarının aynı kişide
birleşmesi, alacağın ödenmesi hükmündedir.
(3) Gemi maliki olmayan borçlu, alacağın bir kısmını öderse,
gemi ipoteğinin alacaklı üzerinde kalan kısmı borçluya geçenden sıra itibarıyla
önce gelir.
(4) Gemi maliki olmayan borçlu, ödeme sonucunda ipoteği
iktisap eder veya aynı sebepten dolayı gemi sicilinin düzeltilmesinde menfaati
bulunursa, alacaklıdan sicilin düzeltilmesi için gerekli belgeleri kendisine
vermesini isteyebilir.
11203
(5) Malik, bir başkasına karşı, alacağın düşmesi
hâlinde gemi ipoteğini de sildirmeyi üstlenirse, silinmeyi istemek hakkının teminat
altına alınabilmesi için gemi siciline şerh verilebilir.
bbb) Alacaklı ve malik sıfatlarının birleşmesi
MADDE 1045-
(1) Gemi ipoteği ile mülkiyetin aynı kişide birleşmesi ile ipotek düşer.
(2) Borçlu, gemi malikinden başka bir kişi olduğu veya
alacak üzerinde bir rehin veya intifa hakkı bulunduğu takdirde ipotek devam
eder. Şu kadar ki, gemi maliki alacaklı sıfatı ile geminin paraya çevrilmesini
isteyemez ve faiz alacakları için gemi teminat oluşturmaz.
ccc) Birlikte gemi ipoteğinde malikin alacaklıya
ödemede bulunması
MADDE 1046-
(1) Alacaklıya ödemede bulunan gemi maliki, diğer ipotekli gemilerden
birinin malikine veya onun hukuki seleflerine rücu hakkına sahip bulunduğu
oranda o malikin gemisi üzerindeki ipotek hakkını kazanır. 1045 inci maddenin
ikinci fıkrası gereğince devam eden ipotekle işbu ipotek birlikte ipotek teşkil
eder.
(2) Kısmen ödeme hâlinde, alacaklı üzerinde kalan
ipotek, birinci fıkra ile 1045 inci maddenin ikinci fıkrası gereğince malike
geçen ipoteklerden sıra itibarıyla önce gelir.
(3) Alacağın malike devri veya alacaklı ve borçlu
sıfatlarının malikin şahsında birleşmesi, alacağın malik tarafından ödenmesi
hükmündedir.
(4) Alacaklının hakkını cebrî icra yoluyla ipotekli
gemilerden birinden alması durumunda birinci fıkranın birinci cümlesi hükmü
uygulanır.
ddd) Birlikte gemi ipoteğinde ipoteğin borçluya geçmesi
MADDE 1047-
(1) Birlikte gemi ipoteğinde borçlu, 1038 inci maddenin altıncı fıkrasında
yazılı hâlde, ipotekli gemilerden yalnız birinin malikine veya onun hukuki
seleflerine rücu hakkına sahip olursa, ancak bu gemi üzerindeki ipotek
kendisine geçer; diğer gemiler üzerindekiler düşer.
eee) Alacaklının gemi malikine karşı sahip olduğu istem
hakkının zamanaşımına uğraması
MADDE 1048-
(1) Gemi sicilinden haksız yere silinmiş akdî ipoteklerle tescil
edilmemiş bulunan kanuni ipotekler, alacaklının gemi malikine karşı sahip
olduğu istem hakkının zamanaşımına uğraması ile düşer.
bb) Sadece ipoteğin düşmesi sonucunu doğuran sebepler
aaa) Tarafların anlaşması
MADDE 1049-
(1) İpotekli alacaklı ile gemi malikinin, ipoteğin kaldırılması hususunda
1015 inci maddenin ikinci fıkrasında öngörüldüğü şekilde anlaşmaları ve ipotek
kaydının gemi sicilinden silinmesi ile ipotek sona erer. Şu kadar ki, ipotek
üzerinde hak sahibi kişiler varsa onların da onayları şarttır.
bbb) Alacaklının feragati
MADDE 1050-
(1) İpotek, alacaklının feragati ve bunun üzerine sicilden ipotek kaydının
silinmesi ile düşer. Şu kadar ki, ipotek üzerinde hak sahibi kişiler varsa
onların da onayları şarttır.
(2) Malik, ipoteğin ileri sürülmesini sürekli olarak
imkânsız kılan bir def’e sahip bulunduğu takdirde, alacaklıdan ipotekten
feragatini isteyebilir.
11204
(3) Vazgeçme beyanı imzası noterce onaylı bir senetle
veya sicil müdürlüğünde yapılır.
(4) Alacaklı ipotekten vazgeçmek veya diğer bir ipoteğe
öncelik hakkı tanımak suretiyle borçluyu ipotekten hakkını almak imkânından
yoksun bıraktığı oranda borçlu borcundan kurtulur.
ccc) İpoteğin süresinin dolması
MADDE 1051-
(1) Belli bir süre için kurulan ipotek, bu sürenin dolması ile düşer.
cc) Mahkemece ipoteğin düşmesine karar verilmesi
aaa) Alacaklının belli olmaması hâlinde
MADDE 1052-
(1) Alacaklının kim olduğu bilinmiyorsa, gemi siciline ipotekle ilgili
olmak üzere yapılan son kayıttan itibaren on yıl geçtiği ve alacaklının
hakkı bu süre içinde malik tarafından Türk Borçlar Kanununun 154 üncü maddesi
gereğince zamanaşımını kesecek tarzda tanınmış olmadığı takdirde, alacaklı ilan
yoluyla çağrılarak ipoteğin düşmesine karar verilebilir. Vadeli alacaklarda bu
süre, vadenin dolmasından önce işlemeye başlamaz.
(2) Düşme kararının verilmesiyle ipotek sona erer.
bbb) Paranın tevdii hâlinde
MADDE 1053-
(1) Malik, alacaklının alacağını ödeme veya feshi bildirme hakkına sahip
olur ve alacak tutarını, geri almak hakkından feragat ederek, alacaklının adına
tevdi ederse, belli olmayan alacaklı ilan yoluyla çağrılarak ipoteğin düşmesine
karar verilebilir. Faizler ancak miktarı sicile geçirilmiş ise, tevdi olunur;
düşme kararının verilmesinden önceki üç yıllık dönem hariç, faiz tevdi edilmez.
(2) Alacaklı, Türk Borçlar Kanununun tevdi ile ilgili
hükümlerine göre daha önce hakkını almış sayılmadıkça düşme kararının verilmesi
ile borç ödenmiş sayılır.
(3) Alacaklı daha önce tevdi yerine başvurmadığı
takdirde, tevdi edilen bedel üzerindeki hakkı, düşme kararının verilmesinden
itibaren on yıl geçmekle sona erer. Bu hâlde tevdi eden kişi, tevdi sırasında
geri almak hakkından feragat etmiş olsa bile, tevdi ettiği bedeli geri
alabilir.
III- Yapı hâlindeki gemiler üzerinde ipotek
1. Konusu
MADDE 1054-
(1) Yapı hâlindeki gemiler üzerinde de ipotek kurulabilir.
(2) Omurgasının konulduğu andan kızaktan indirilinceye
kadar, görünebilecek bir yerine ad ve numara konulmak suretiyle yapının açık ve
sürekli bir şekilde ayırt edilmesi gerçekleştirildiği andan itibaren yapı
hâlindeki gemi üzerinde ipotek kurulabilir.
(3) Tamamlandığında onsekiz gros tonilatodan ufak
olacak yapılar üzerinde ipotek kurulamaz.
2. Kurulması
MADDE 1055-
(1) Yapı hâlindeki gemi üzerinde ipotek, yapı maliki ile alacaklının yapı
üzerinde ipotek kurulması hususunda anlaşmaları ve ipoteğin yapı hâlindeki
gemilere özgü sicile tescili ile kurulur. İpoteğin kurulmasına ilişkin
anlaşmanın yazılı şekilde yapılması ve imzalarının noterce onaylanması şarttır.
Bu anlaşma gemi sicil müdürlüğünde de yapılabilir.
3. Kapsamı
MADDE 1056-
(1) Yapı hâlindeki gemi, yapımın her aşamasında ipoteğin kapsamındadır.
Yapı hâlindeki gemiler üzerindeki ipotek, 1020 nci maddede yazılı şeylerle yapı
malikinin mülkiyetine girmemiş olan kısımlar dışında, tersanede bulunup yapımda
kullanılacak olan ve bunun için işaretlenmiş bulunan kısımları da kapsar.
11205
(2) Yapı hâlindeki gemiler üzerindeki ipotek, sigorta
tazminatını ancak ipoteğin kapsamına giren hususlar üzerindeki malikin
menfaatinin malik veya onun lehine bir başkası tarafından ayrıca sigorta
ettirilmiş olması hâlinde kapsar.
4. Derecesi
MADDE 1057-
(1) Yapı üzerinde kurulan gemi ipoteği, yapımı tamamlandıktan sonra eski
derecesiyle gemi üzerinde kalır.
5. Uygulanacak hükümler
MADDE 1058-
(1) Yapı hâlindeki gemiler üzerindeki ipotekle ilgili özel hükümler
saklı kalmak üzere, 1014 ilâ 1053 üncü madde hükümleri bu tür ipoteklere de
uygulanır.
DÖRDÜNCÜ AYIRIM
İntifa Hakkı
A) Kurulması
MADDE 1059-
(1) Sicile kayıtlı gemiler üzerinde intifa hakkı kurulabilir.
(2) İntifa hakkı, aksi kararlaştırılmadıkça, sahibine
üzerinde kurulduğu gemiden tam yararlanma yetkisini sağlar.
(3) Akdî intifa hakkının kurulmasında 1015 inci madde
hükmü uygulanır.
B) Uygulanacak hükümler
MADDE 1060-
(1) Sicile kayıtlı gemi üzerindeki intifa hakkı Türk Medenî Kanununun
taşınmazlar üzerindeki intifa hakkı hükümlerine tabidir.
(2) İntifa hakkı ile gemi ipotekleri arasındaki
ilişkiler Türk Medenî Kanununun 869 uncu maddesi hükmüne tabidir. Aynı tarihle
kaydedilmiş bulunan haklar aynı derecededir. Gemi ipoteğinin derecelerinin
değiştirilmesi ve ipoteğin malike karşı alacaklıya sağladığı hakların
zamanaşımına uğraması ile ilgili hükümler burada da uygulanır.
İKİNCİ KISIM
Donatan ve Donatma İştiraki
A) Donatan
I- Tanımı
MADDE 1061-
(1) Donatan, gemisini menfaat sağlamak amacıyla suda kullanan gemi malikine
denir.
(2) Kendisinin olmayan bir gemiyi menfaat sağlamak
amacıyla suda kendi adına bizzat veya kaptan aracılığıyla kullanan kişi, üçüncü
kişilerle olan ilişkilerinde donatan sayılır. Malik, geminin işletilmesinden
dolayı gemi alacaklısı sıfatıyla bir istemde bulunan kişiyi, bu işletilme
malike karşı haksız ve alacaklı da kötüniyet sahibi olmadıkça, hakkını
istemekten engelleyemez.
II- Gemi adamlarının kusurlarından doğan sorumluluğu
MADDE 1062-
(1) Donatan, gemi adamlarının, zorunlu danışman kılavuzun veya
isteğe bağlı kılavuzun görevlerini yerine getirirken işledikleri kusur
sonucunda üçüncü kişilere verdiği zararlardan sorumludur. Ancak, donatan,
yolculara ve yükle ilgili kişilere karşı, taşıyanın gemi adamlarının kusurundan
doğan sorumluluğuna ilişkin hükümlere göre sorumlu olur.
(2) Donatanın, Türkiye Cumhuriyetinin taraf olduğu
sorumluluğun sınırlandırılmasına ilişkin milletlerarası sözleşmelerden doğan
sorumluluğunu sınırlandırma hakkı saklıdır.
III- Yetkili mahkeme
MADDE 1063-
(1) Donatan aleyhine, bu sıfatı dolayısıyla, herhangi bir alacaktan dolayı
geminin bağlama limanının bulunduğu yer mahkemesinde de dava açılabilir.
11206
B) Donatma iştiraki
I- Tanımı
MADDE 1064-
(1) Birden çok kişinin paylı mülkiyet şeklinde malik oldukları bir gemiyi,
menfaat sağlamak amacıyla aralarında yapmış oldukları sözleşme gereğince, hepsi
adına ve hesabına suda kullanmaları hâlinde donatma iştiraki vardır.
(2) Tek başına bir geminin maliki veya işletme hakkına
sahip olan ticaret şirketleri veya diğer tüzel kişiler hakkında donatma
iştirakine ilişkin hükümler uygulanmaz.
II- İştirakin tescili
MADDE 1065-
(1) Donatma iştirakinin yapılmasını izleyen onbeş gün içinde iştirak,
ticaret ve gemi sicillerine tescil edilir.
(2) Ticaret ve gemi sicillerine;
a) Paydaş donatanların adları, yerleşim yerleri ve
vatandaşlıkları,
b) İştirakin unvanı ve merkezi,
c) İştirakin konusu,
d) Her paydaş donatanın gemi payının miktarı,
e) İştiraki temsile yetkili kişilerin ad ve soyadları
ile bunların yalnız başlarına mı yoksa birlikte mi imza atmaya yetkili
oldukları,
kaydedilir.
III- Paydaş donatanlar arasındaki ilişkiler
MADDE 1066-
(1) Paydaş donatanlar arasındaki hukuki ilişkiler ile donatma iştirakinin
temsili, paydaşlar arasındaki sözleşme hükümlerine tabidir. Sözleşmede hüküm
bulunmayan durumlarda, 1067 ilâ 1087 nci maddeler uygulanır.
IV- İştirakin yönetimi ve temsili
1. Kararlar
MADDE 1067-
(1) İştirakin işleri paydaş donatanların oy çoğunluğu ile verecekleri
kararlara göre yürütülür. Her paydaş donatanın sahip olduğu oy hakkı, onun
gemideki payı veya paylarının miktarına göre belirlenir. Kararın lehinde oy
verenlerin, tüm payların yarısından fazlasına sahip olmaları hâlinde oy
çoğunluğu gerçekleşmiş sayılır.
(2) Donatma iştiraki sözleşmesinin değiştirilmesine
ilişkin veya bu sözleşmeye aykırı ya da iştirakin amacına yabancı
kararlar oybirliği ile alınır.
2. Gemi müdürü
a) Atanması ve görevden alınması
MADDE 1068-
(1) Donatma iştirakinin işlerinin görülmesi için oy çoğunluğu ile bir gemi
müdürü atanabilir. Paydaş donatanlardan olmayan bir gemi müdürünün atanması
için oybirliği şarttır.
(2) Gemi müdürü, sözleşmenin feshinden doğan
hakları saklı kalmak üzere, her zaman oy çoğunluğuyla görevden alınabilir.
(3) Gemi müdürünün atanması ve görevden alınması
ticaret ve gemi sicillerine tescil olunur.
b) Yönetim yetkisi
MADDE 1069-
(1) Gemi müdürünün yönetme hakkı 1070 inci maddeye tabidir. Ancak,
olağanüstü tamirler veya kaptanın atanması ve görevden alınması için önceden
donatma iştirakinin kararının alınması gerekir.
11207
(2) Gemi müdürü, iştirak tarafından yetkilerinin
kapsamına getirilen sınırlamalara uymakla yükümlüdür. Bunun dışında, alınan
kararlara göre hareket etmek ve bu kararları uygulamak zorundadır.
c) Temsil yetkisi
aa) Kapsamı
MADDE 1070-
(1) Gemi müdürü, bu sıfatla iştirakin olağan işlerinin gerektirdiği bütün
işlemleri ve hukuki tasarrufları üçüncü kişilerle yapmaya ve bu işler
dolayısıyla ödenen paraları toplamaya yetkilidir. Gemi müdürünün temsil
yetkisine, özellikle geminin donatılmasına ve bakımına ilişkin işlem ve
tasarruflar ile navlun sözleşmelerinin yapılması ve geminin, navlunun, donatma
giderlerinin ve müşterek avaryadan doğan alacakların sigorta ettirilmesi
dâhildir.
(2) Kaptan, sadece gemi müdürünün emir ve talimatlarına
uymakla yükümlü olup, paydaş donatanlardan herhangi birinin vereceği talimata
uymak zorunda değildir.
(3) Gemi müdürü bu madde uyarınca yapmaya yetkili
olduğu işlerden doğan uyuşmazlıklar dolayısıyla açılan davalarda ve girişilen
takiplerde iştiraki temsile de yetkilidir.
(4) Gemi müdürü, kendisine özel bir yetki verilmedikçe,
iştirak veya paydaş donatanlardan birinin veya birkaçının adına kambiyo
taahhüdünde bulunamayacağı veya ödünç para alamayacağı gibi gemi veya gemi
payları üzerinde bunları satmak veya rehnetmek suretiyle tasarrufta da
bulunamaz.
bb) Hükümleri
MADDE 1071-
(1) Gemi müdürünün bu sıfatla kanuni yetkileri çerçevesinde yaptığı hukuki
işlemlerden doğan bütün hak ve borçlar iştirake aittir.
cc) Sınırlandırılması
MADDE 1072-
(1) Gemi müdürünün kanuni temsil yetkisinin sınırlandırılması, donatma
iştiraki tarafından ancak işlemin yapıldığı anda bunu bilen üçüncü kişilere
karşı ileri sürülebilir.
d) Yükümlülükleri
aa) Özen yükümlülüğü
MADDE 1073-
(1) Gemi müdürü, donatma iştirakinin işlerini yaparken tedbirli bir
donatanın özenini göstermek zorundadır.
bb) Defter tutma ve belgeleri saklama yükümlülüğü
MADDE 1074-
(1) Gemi müdürü, iştirak işlerine ilişkin ayrı bir defter tutmak ve iştirak
işleri dolayısıyla aldığı belgeleri ve verdiği belgelerin suretlerini düzenli
bir şekilde saklamak zorundadır.
cc) Bilgi ve hesap verme yükümlülüğü
MADDE 1075-
(1) Gemi müdürü, paydaş donatanlardan her birine, istemi üzerine, donatma
iştirakine ait işler hakkında bilgi vermek ve iştirake ait bütün defterlerle
belgeleri göstermek zorundadır.
(2) Donatma iştirakinde gemi müdürünün hesap vermesine
her zaman karar verilebilir. Gemi müdürünün verdiği hesabın çoğunluk tarafından
onaylanması ve gördüğü işlerin uygun bulunması, bu karara karşı oy verenlerin
itiraz haklarını düşürmez.
V- Kazanca ve zarara katılma
MADDE 1076-
(1) İştirakin kazancı ve zararı, paydaş donatanlara gemideki paylarına göre
dağıtılır.
(2) Kazanç ve zarar hesabı ile kazancın dağıtılması
takvim yılı sonunda yapılır.
11208
VI- Giderlere katılma
MADDE 1077-
(1) Paydaş donatanlardan her biri iştirakin giderlerine, özellikle geminin
donatılması ve tamiri giderlerine, gemideki payları oranında katılmak
zorundadır.
(2) Paydaş donatanlardan biri kendisine düşen gider
payını ödemez ve bu para diğer paydaş donatanlar tarafından onun hesabına avans
olarak verilirse, borçlu paydaşın temerrüt faizi ödeme yükümlülüğü, avansların
verildiği tarihten itibaren başlar. Avansın ödenmesinin, borçlu paydaşa ait
gemi payı veya payları üzerinde, avans veren paydaş donatanlar bakımından
doğurduğu sigortalanabilir menfaatin sigorta ettirilmesi hâlinde, sigorta
giderleri de borçlu paydaş donatana ait olur.
VII- Paydaş donatanların şahsında değişiklik
MADDE 1078-
(1) Paydaş donatanlardan birinin şahsında meydana gelecek bir değişiklik,
donatma iştirakinin devamına engel olmaz.
(2) Paydaş donatanlardan hiçbiri iştirakten
çıkarılamaz.
VIII- Paydaş donatan olan kaptan
MADDE 1079-
(1) Kaptan paydaş donatanlardan biri ise, işine onayı olmaksızın son
verildiğinde, paydaş donatanlarla yaptığı sözleşme gereğince iştirakte donatan
sıfatıyla sahip olduğu payın, diğer donatanlar tarafından, bilirkişilerce
biçilecek değerinin ödenmesi suretiyle satın alınmasını isteyebilir. Kaptan,
haklı bir sebep olmaksızın istemini ileri sürmekte gecikirse, hakkı düşer.
IX- Paydaş donatanların sorumluluğu
1. İştirakin borçlarından dolayı üçüncü kişilere karşı
sorumluluğu
MADDE 1080-
(1) Deniz alacaklarından sorumluluğun sınırlandırılmasıyla ilgili hükümler
saklı kalmak üzere, paydaş donatanlar, iştirakin borçlarından dolayı üçüncü
kişilere karşı iştirak payları oranında şahsen sorumludurlar.
2. İştirak payının devredilmiş olması hâlinde
MADDE 1081-
(1) İştirak payını devreden paydaş donatan, iktisap edenle birlikte devri
diğer donatanlara veya gemi müdürüne bildirmedikçe, onlarla olan ilişkilerinde
paydaş donatan sayılır ve bu bildirimden önce doğan bütün borçlardan dolayı
onlara karşı paydaş donatan sıfatıyla sorumlu olmakta devam eder. İştirak
payını iktisap eden kişi de iktisap anından itibaren diğer paydaş donatanlarla
olan ilişkilerinde paydaş donatan sıfatı ile sorumlu olur.
(2) Donatma iştiraki sözleşmesi hükümleri ile iştirak
tarafından verilen kararlar ve girişilmiş işler, devredeni ne ölçüde
bağlıyorsa, iktisap edeni de o ölçüde bağlar. İktisap edenin tekeffül
bakımından devredene karşı sahip olduğu haklar saklı kalmak şartıyla, diğer
paydaş donatanlar, devredenin paydaş donatan sıfatıyla devrettiği payına
ilişkin olmak üzere ona düşen borçları, iktisap edene karşı da takas
edebilirler.
(3) Birinci ve ikinci fıkra hükümleri, bir iştirak
payının cebrî icra yolu ile iktisabı hâlinde de uygulanır.
X- Sona ermesi
1. Sona erme sebepleri
a) Fesih kararı
MADDE 1082-
(1) Donatma iştiraki, çoğunluk kararı ile fesih olunabilir. Geminin devri
hakkındaki karar da iştirakin feshi kararı hükmündedir.
11209
b) Çıkmak isteyen ortağın fesih istemi
MADDE 1083-
(1) Paydaş donatanlardan her biri, haklı bir sebebe dayanarak iştirakten
çıkmasına izin verilmesini isteyebilir. İştirakten çıkmasına izin verilmeyen
paydaş donatan, haklı sebeplere dayanarak mahkemeden iştirakin feshini
isteyebilir.
(2) Dürüstlük kuralına göre paydaş donatanın iştirakte
kalmasını ondan beklenilemeyecek derecede zorlaştıran olaylar haklı sebep
sayılır. Sadece çıkmak isteyen paydaş donatanın şahsını ilgilendiren ve diğer
paydaş donatanlardan hiçbiri için sözleşmeye aykırılık oluşturmayan olaylar,
haklı sebep olarak kabul edilemez.
(3) Mahkeme haklı sebebi ispatlanmış görürse, davacının
iştirak payına bilirkişilerce biçilecek olan değerin diğer paydaş donatanlar
tarafından ödenip devralınması için onlara uygun bir süre verir. Her paydaş
donatanın, davacı paydaş donatanın payını, kendi payı oranında devralmak hakkı
vardır. Mahkemece verilen süre içinde davacı paydaş donatanın payı
devralınmadığı takdirde, mahkeme iştirakin feshine karar verir.
(4) Bu madde hükümlerinin paydaş donatanlar aleyhine
değiştirilmesi sonucunu doğuran sözleşme şartları geçersizdir.
c) İştirakin iflası
MADDE 1084-
(1) Donatma iştiraki hakkında iflasın açılmasıyla da iştirak sona erer.
2. Sona ermeyi gerektirmeyen hâller
MADDE 1085-
(1) Paydaş donatanlardan birinin ölümü veya iflası, donatma iştirakinin
sona ermesine sebep olmaz.
XI- Tasfiye
MADDE 1086-
(1) Donatma iştirakinin feshi yahut geminin devri kararlaştırılmışsa, gemi
açık artırmayla satılır ve iştirak tasfiye olunur. Geminin tamir kabul etmez
veya tamire değmez bir hâlde bulunduğu mahkeme kararıyla saptanmadıkça satış,
ancak gemi, bağlama limanında veya bir Türk limanında bulunup da yerine
getirmekle yükümlü olduğu bir navlun sözleşmesiyle henüz bağlı bulunmadığı bir
sırada yapılabilir. Satış şekli ve şartları, paydaş donatanların
oybirliğiyle değiştirilebilir.
(2) Satış şekli ve şartları veya tasfiye memurunun
atanması hususunda paydaş donatanların uzlaşamamaları veya feshe mahkemece
karar verilmiş olması hâlinde, mahkeme gemiyi satmak ve iştiraki tasfiye etmek
üzere bir tasfiye memuru atar. Bu memurun hakları, görevleri ve sorumluluğu
hakkında kollektif şirket tasfiye memurları hakkındaki hükümler kıyas yoluyla
uygulanır.
XII- Yetkili mahkeme
MADDE 1087-
(1) Paydaş donatanlar aleyhine bu sıfatları dolayısıyla diğer paydaş
donatanlar veya üçüncü kişiler tarafından herhangi bir alacaktan dolayı geminin
bağlama limanının bulunduğu yer mahkemesinde de dava açılabilir.
(2) Davanın paydaş donatanlardan biri veya birkaçı
aleyhine açılmış olması hâlinde de aynı hüküm uygulanır.
ÜÇÜNCÜ KISIM
Kaptan
A) özen yükümlülüğü
MADDE 1088-
(1) Kaptan, bütün işlerinde, özellikle ifası kendisine düşen sözleşmelerin
yerine getirilmesinde tedbirli bir kaptan gibi hareket etmek zorundadır.
11210
B) Sorumluluğu
MADDE 1089-
(1) Kaptan, kusuruyla yol açtığı zararlardan, özellikle bu Kısım ile diğer
Kısımlarda belirtilen görevlerini yapmamasından doğacak zararlardan dolayı,
yolcular da dâhil, gemi ve eşyayla ilgili herkese karşı sorumludur.
(2) Donatanın emrine uyması kaptanı
sorumluluktan kurtarmaz.
(3) Durumu bilerek kaptana emir vermiş olan donatan da
sorumludur.
(4) Kaptanın, Türkiye Cumhuriyetinin taraf olduğu
sorumluluğun sınırlandırılmasına ilişkin milletlerarası sözleşmelerden doğan
sorumluluğunu sınırlandırma hakkı saklıdır.
C) Görevleri
I- Geminin elverişliliği ile ilgili olarak
1. Geminin denize ve yola elverişli olup olmadığına
dikkat etme
MADDE 1090-
(1) Kaptan, yola çıkmadan önce geminin denize ve yola elverişli olmasına ve
gemiye, gemi adamlarına ve yüke ait belgelerin gemide bulunmasına dikkat etmek
zorundadır.
2. Geminin yüklemeye ve boşaltmaya elverişli olup
olmadığına dikkat etme
MADDE 1091-
(1) Kaptan, yükleme ve boşaltma araçlarının kullanılma amaçlarına uygun
durumda olmasına ve istifin, özel istifçiler tarafından yapılsa bile,
denizcilikte geçerli olan kurallara uygun bir şekilde gerçekleştirilmesine
dikkat etmek zorundadır.
(2) Kaptan, denizcilikte geçerli olan kurallar
uyarınca; geminin aşırı derecede yüklenmemesine, gerekli safranın gemide
bulunmasına ve geminin ambarlarının taşınacak olan eşyayı kabule ve korumaya
elverişli bir şekilde donatılmış olmasına dikkat etmek zorundadır.
II- Yabancı mevzuata uyma
MADDE 1092-
(1) Kaptan, yabancı bir ülkede bulunduğu sırada o ülke devletinin
mevzuatına, özellikle kolluk, vergi ve gümrük kurallarına uymamasından doğan
zararları tazmin ile yükümlüdür.
(2) Kaptan, gemisine harp kaçağı niteliğine sahip
olduğunu bildiği veya bilmesi gereken eşyayı yüklemesi sebebiyle ortaya çıkan
zararı da tazmin ile yükümlüdür.
III- Yola çıkma
MADDE 1093-
(1) Kaptan, gemi kalkmaya hazır olunca, elverişli ilk fırsatta yola çıkmak
zorundadır.
(2) Kaptan, hastalık veya diğer bir sebepten dolayı
gemiyi yönetemeyecek durumda olsa bile, geminin kalkmasını veya yolculuğun
devamını, uygun görülemeyecek bir şekilde geciktiremez. Böyle bir durumda
kaptan, durumun gereklerine göre donatandan talimat alması mümkünse, vakit
geçirmeden ona engelleri bildirip talimat gelinceye kadar gereken önlemleri
almak; aksi takdirde yerine başka bir kişiyi kaptan olarak bırakmak zorundadır.
Kaptan, seçiminde kusurlu olmadıkça, kendisine vekâlet eden kaptanın
fiillerinden dolayı sorumlu tutulamaz.
IV- Gemide hazır bulunma
MADDE 1094-
(1) Yükleme başladıktan boşaltma bitinceye kadar zorunlu bir sebep
bulunmadıkça kaptan, ikinci kaptanla birlikte aynı zamanda gemiden ayrılamaz.
Kaptan ayrılmak zorunda kalırsa, ayrılmadan önce zabitler veya tayfalar
arasından uygun birisini yerine vekil bırakmakla yükümlüdür.
(2) Bu hüküm, geminin güvenli olmayan bir limanda veya
demirleme yerinde bulunduğu zamanda, yükleme başlamadan önce ve boşaltma
bittikten sonra da uygulanır.
11211
(3) Kaptan, yakın bir tehlikenin var olması hâlinde
veya gemi denizde bulunduğu sırada, gemiden ayrılmasını haklı gösteren bir
zorunluluk olmadıkça, gemide kalmakla yükümlüdür.
V- Kaptanın gemi zabitlerine danışması
MADDE 1095-
(1) Kaptan, bir tehlikenin varlığı hâlinde, gemi zabitlerine danışmaya
gerek görse bile, onların verdikleri kararla bağlı olmayıp alacağı önlemlerden
daima kendisi sorumlu olur.
VI- Gemi jurnali
1. Tutma yükümlülüğü
MADDE 1096-
(1) Her gemide gemi jurnali denilen bir defter tutulur. Bu deftere her
yolculukta eşya veya safranın yüklenmeye başlanması anından itibaren geçecek
belli başlı olaylar yazılır.
(2) Gemi jurnali, kaptanın gözetimi altında, ikinci
kaptan tarafından ve onun mazereti hâlinde bizzat kaptan veya kaptanın gözetimi
altında olmak şartıyla ehil bir gemi adamı tarafından tutulur.
(3) Bir liman içinde yolculuk yapan küçük gemilerde
jurnal tutmak yükümlülüğü yoktur.
2. İçeriği
MADDE 1097-
(1) Gemi jurnaline, engel bulunmadıkça, aşağıdaki hususlar günü gününe
yazılır:
a) Meteorolojik veriler, özellikle hava ve rüzgâr
durumu.
b) Geminin izlediği rota ve aldığı yol.
c) Geminin bulunduğu enlem ve boylam dairesi.
d) Sintinelerdeki su yüksekliği.
e) İskandil edilen su derinliği.
f) Kılavuz alınması ve kılavuzun gemiye girdiği
ve ayrıldığı saatler.
g) Gemi adamları arasındaki değişiklikler.
h) Gemi veya eşyanın uğradığı bütün kazalar ve bunların
ayrıntılı açıklaması.
i) Gemide işlenen suçlar ve 25/4/2006 tarihli 5490
sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu hükümleri saklı kalmak üzere, gemideki doğum ve
ölüm olayları.
(2) Gemi jurnali kaptan ve ikinci kaptan tarafından
imzalanır.
VII- Deniz raporu
1. Düzenlenmesi istemine yetkili olanlar
MADDE 1098-
(1) Kaptan, yolculuk sırasında gemiyi veya taşınan eşyayı ilgilendiren veya
başkaca bir maddi zarar doğurması muhtemel olan bir kaza meydana geldiğinde,
gemi zayi olsa bile, bir deniz raporu düzenlenmesini istemeye yetkili ve
kendisinden istendiği takdirde buna zorunludur. Deniz raporunun düzenlenmesini
donatan veya ilgisi olduğunu ispat eden herkes isteyebilir. Deniz raporunun,
vakit kaybetmeksizin aşağıda belirtilen yerlerden birinde düzenlenmesi istenebilir:
a) Varma limanında ve eğer varma limanı birden çok ise,
kazadan sonra varılan ilk limanda.
b) Gemi tamir edildiği veya eşya boşaltıldığı takdirde
barınma limanında.
c) Yolculuk geminin batması yüzünden veya diğer bir
sebepten varma limanına ulaşmadan biter ise, kaptanın veya ona vekâlet eden
kişinin uğradığı ilk elverişli yerde.
11212
(2) Kaptan ölür veya deniz raporu düzenlettiremeyecek
bir hâlde bulunursa, gemide kaptandan sonra en yüksek rütbeli zabit tespit
yaptırmak zorundadır.
(3) Denizde can ve mal koruma hakkındaki mevzuat
hükümleri saklıdır.
(4) Deniz raporu, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde
mahkemelerce düzenlenir. Diğer yerlerde, Türk Bayraklı gemiler için yerel
mevzuat hükümleri saklı kalmak üzere Türk konsoloslukları, deniz raporu
düzenler.
2. Tespit edilecek konular
MADDE 1099-
(1) Yolculuğun önemli olayları, özellikle kazalar ve zararın önüne
geçilmesi veya azaltılması için alınan önlemler tam ve açık olarak mahkemece
veya konsoloslukça tespit edilir.
3. Usul
MADDE 1100-
(1) Tespit için kaptan, bütün gemi adamlarının ad ve soyadlarını gösteren
bir cetvel, gemi jurnali ve olayla ilgili mevcut diğer belgelerle birlikte 1098
inci maddede belirtilen mahkemeye veya konsolosluğa başvurur.
(2) Başvuru üzerine mahkeme veya konsolosluk, tespit
için mümkün olduğu kadar yakın bir gün belirler ve bunu uygun olan bir şekilde
ilan eder. Ancak, gecikmesinde sakınca görülen hâllerde ilandan vazgeçilebilir.
(3) Gemi veya yükle ilgili olanlarla kaza ile ilgili
diğer kişiler, mahkemede veya konsoloslukta bizzat bulunabilecekleri gibi, bir
vekil de bulundurabilirler.
(4) Kaptan, gemi jurnaline dayalı olarak gerekli
açıklamalarda bulunur. Gemi jurnali, mahkemeye veya konsolosluğa
getirilemiyorsa veya tutulması zorunlu değilse, bu hâllerin sebepleri bildirilmelidir.
(5) Hâkim veya konsolos, gerek gördüğünde gemi
adamlarından mahkemeye gelmemiş olanları dinleyebileceği gibi, olayların
yeterince anlaşılması için kaptan ve diğer gemi adamlarına istediğini de
sorabilir.
(6) Kaptana, diğer gemi adamlarına ve olayla ilgisi
bulunanlara doğru söylemeleri gerektiği ihtar olunur.
4. Tutanağın aslının saklanması
MADDE 1101-
(1) Tutanağın aslı mahkemece veya konsoloslukça saklanır. İlgililerden
isteyenlere onaylanmış örnekleri verilir.
VIII- Donatanın menfaatlerini koruma
MADDE 1102-
(1) Kaptan, gemi zayi olsa bile, gerektiği sürece donatanın menfaatlerini
korumakla yükümlüdür.
D) Kanundan doğan temsil yetkisi
I- Donatanın temsilcisi sıfatıyla
1. Kapsamı
a) Gemi bağlama limanında bulunduğu sırada
MADDE 1103-
(1) Gemi henüz bağlama limanında bulunduğu sırada kaptanın yapmış olduğu
hukuki işlemler donatanı bağlamaz; meğerki, kaptan kendisine ayrıca verilmiş
özel bir yetkiye dayanarak hareket etmiş veya borç, diğer bir özel
borçlandırıcı sebepten doğmuş olsun.
(2) Kaptan bağlama limanında da gemi adamı
tutmaya yetkilidir.
11213
b) Gemi bağlama limanı dışında bulunduğu sırada
MADDE 1104-
(1) Gemi bağlama limanı dışında bulunduğu sırada kaptan, bu sıfatla,
geminin donatılmasına, yakıt ve kumanyasına, gemi adamlarına, geminin denize,
yola ve yüke elverişli bir hâlde tutulmasına ve genel olarak yolculuğun güvenli
bir şekilde sürdürülmesine ilişkin her türlü işlem ve tasarrufları üçüncü
kişilerle donatan adına yapmaya yetkilidir.
(2) Taşıma sözleşmeleri yapmak ve görevlerine giren
hususlarda dava açmak da kaptanın yetkisi kapsamındadır.
(3) Yabancı bayraklı gemilerde, geminin malikine veya
kiracısına açılacak her türlü dava veya takip, onlar hakkında geçerli olmak
üzere kaptana da yöneltilebilir.
c) Kredi işlemleri
MADDE 1105-
(1) Kaptan, ancak gemiyi korumak veya yolculuğu yapmak için zorunluluk
bulunması hâlinde ve bu ihtiyaçların karşılanabilmesi için gerekli olan
miktarda ödünç para veya veresiye mal almaya ve benzeri kredi işlemlerini
yapmaya yetkilidir.
(2) Birinci fıkrada kaptanın yapmaya yetkili olduğu
belirtilen işlemlerin geçerliği, onun seçtiği işlemin amaca uygun veya bu
işlemle sağlanan para veya diğer şeylerin fiilen geminin korunması veya
yolculuk yapmak için kullanılmış olup olmamasına bağlı değildir. Üçüncü kişi,
kaptanın yetkisiz olduğunu veya sağlanan krediyi başka bir amaçla kullanma
niyetinin bulunduğunu biliyorsa yahut bunları bilmemesi ağır bir ihmal
oluşturuyorsa, kaptanın yaptığı işlem donatanı bağlamaz.
(3) Kaptanın kambiyo taahhütlerinden dolayı donatanın
şahsen sorumlu tutulması, ona donatan tarafından açık bir temsil yetkisi
verilmiş bulunmasına bağlıdır.
2. Temsil yetkisinin sınırlandırılması
MADDE 1106-
(1) Kaptanın kanundan doğan temsil yetkisini sınırlandırmış olan donatan,
bu sınırlandırmalara kaptanın uymadığını, sadece bunları bilen kişilere karşı
ileri sürebilir.
3. Fesihten sonra kaptanın yetkilerinin kaldırılması
MADDE 1107-
(1) Kaptanla yaptığı sözleşmenin feshini bildiren donatan, kaptanın, feshi
bildirim süresi içinde, yetkilerini kullanmasını yasaklayabilir.
4. Kaptanın vekâletsiz iş görmesi
MADDE 1108-
(1) Vekâleti olmadan donatan hesabına kendi parasından avans veren veya
kendi adına borçlanan kaptan, donatandan olan tazminat alacağı bakımından
üçüncü kişiler durumundadır.
5. Donatanın kaptanın yaptığı işlemlerden doğan
sorumluluğu
MADDE 1109-
(1) Donatan, kaptanın onun adına hareket ettiğini bildirerek veya
bildirmeyerek, gemiyi sevk ve idare eden kişi sıfatıyla kanuni yetkileri
dâhilinde yaptığı hukuki işlemlerden dolayı üçüncü kişilere karşı hak iktisap
eder ve borç altına girer.
(2) Kaptan, ifasını ayrıca üstlenmedikçe veya
kanuni yetkilerini aşmadıkça, yapmış olduğu işlemlerden dolayı şahsen borç
altına girmez. Kaptanın 1088 ve 1089 uncu maddelerden kaynaklanan
sorumluluğu saklıdır.
6. Kaptanın donatana karşı hak ve yükümlülükleri
MADDE 1110-
(1) Donatan tarafından sınırlandırılmış olmadıkça, kaptan ile donatan
arasındaki ilişkilerde de kaptanın yetkilerinin kapsamı, 1103 ilâ 1105 inci
maddelerde yer alan hükümlere tabidir.
11214
(2) Kaptan; donatana geminin durumu, yolculuk
sırasında meydana gelen olaylar, yaptığı sözleşmeler ve açılan davalar hakkında
düzenli şekilde bilgi vermekle yükümlü olduğu gibi, şartlar elverdikçe bütün
önemli işlerde, özellikle 1105 inci maddede yazılı durumlarda, yolculuğun
değiştirilmesi veya kesilmesi gerektiğinde ve olağanüstü tamirler ile alımlarda
donatandan talimat istemek zorundadır.
(3) Kaptan, elinde donatana ait yeterli miktarda para
bulunsa bile, olağanüstü tamirleri ve alımları, ancak zorunluluk hâlinde
yapabilir.
(4) Kaptan, geminin bağlama limanına dönüşünde veya her
isteyişinde donatana hesap vermek zorundadır.
(5) Kaptan; taşıtandan, yükletenden ve gönderilenden
ödül veya tazminat gibi her ne ad altında olursa olsun navlun dışında aldığı
bütün paraları da donatanın hesabına alacak yazmak zorundadır.
II- Kendi hesabına gemiye eşya yükleme yasağı
MADDE 1111-
(1) Kaptan, donatanın muvafakati olmaksızın kendi hesabına gemiye eşya
yükleyemez. Bu yasağa uymadığı takdirde, kaptan bu gibi yolculuklarda benzer
eşya için, yükleme yerinde ve zamanında istenebilecek en yüksek navlunu
donatana ödemeye zorunludur. Donatanın kaptanın ödediği navlunun karşılamadığı
zararı için tazminat isteme hakkı saklıdır.
III- Yükle ilgili olanların menfaatlerini koruma yükümlülüğü
1. Genel olarak
MADDE 1112-
(1) Kaptan, yolculuk esnasında yükle ilgili olanların menfaati gereği
eşyanın en iyi şekilde korunması için mümkün olan özeni göstermekle yükümlüdür.
(2) Kaptan, bir zararın önüne geçilmesi veya
azaltılması için özel önlemlerin alınması gerektiğinde, yükle
ilgililerin menfaatlerini göz önünde
bulundurmaya ve mümkünse talimatlarını
almaya ve durumun gereğine göre bu talimatları yerine getirmeye zorunludur.
Talimat alınması mümkün olmadığı takdirde, kaptan kendi takdirine göre hareket
eder; ancak yükle ilgili olanları, bu gibi durumlardan ve alınan önlemlerden
gecikmeksizin bilgilendirmek için üzerine düşeni yapar.
(3) Kaptan, bu gibi durumlarda eşyayı tamamen
veya kısmen boşaltmaya ve eşyanın bozulması yüzünden veya diğer sebeplerden
ileri gelebilecek büyük bir zararın başka surette önüne geçilemeyeceği
anlaşılıyorsa, eşyayı satmaya; korunması yahut daha ileri götürülmesi için
gereken parayı sağlamak için rehnetmeye yetkilidir.
(4) Kaptan, yükle ilgili olanların zamanında bizzat
yapabilecek durumda olmamaları koşuluyla, eşyanın zıyaından ve hasara
uğramasından doğan istem haklarını, mahkemelerde veya mahkeme dışında kendi
adına kullanmaya yetkilidir.
2. Rotadan sapma
MADDE 1113-
(1) Yolculuğun izlenen rota üzerinde sürdürülmesini umulmayan bir hâl
engellerse, kaptan durumun gereklerine ve imkânlar çerçevesinde uygulamaya
zorunlu olduğu talimata göre, yolculuğa, başka bir rota üzerinde devam
edebileceği gibi kısa veya uzun bir süre için ara verebilir veya kalkma limanına
geri dönebilir.
(2) Navlun sözleşmesinin sona ermesi hâlinde kaptan,
1211 inci madde hükümlerine göre hareket eder.
11215
3. Eşya üzerinde tasarruf yetkisi
a) Genel olarak
MADDE 1114-
(1) 1112 nci maddede yazılı hâller dışında kaptan, ancak yolculuğun devamı
için zorunluluk bulunduğu takdirde, eşya üzerinde onu satmak, rehnetmek veya
kullanmak suretiyle tasarrufta bulunabilir.
b) Müşterek avarya hâlinde
MADDE 1115-
(1) Kaptan, para ihtiyacı müşterek avaryadan kaynaklanmış olup da bunu
karşılamak için değişik önlemlerden birine başvurabilecek durumda bulunuyor
ise, bunlardan ilgililere en az zarar verecek olanını seçmek zorundadır.
c) Diğer hâllerde
MADDE 1116-
(1) Müşterek avarya hâli bulunmadığı takdirde, kaptan, sadece, para
ihtiyacı başka yolla karşılanamıyorsa veya diğer önlemlerin alınması donatan
yönünden katlanılamayacak bir zararın doğmasına sebebiyet verecekse, eşyayı
satabilir, rehnedebilir veya diğer bir şekilde eşya üzerinde tasarrufta
bulunabilir.
d) Kaptanın işlemlerinin donatanı bağlaması
MADDE 1117-
(1) Kaptan eşya üzerinde 1116 ncı maddede yazılı olduğu şekilde tasarruf
ettiği takdirde, donatan, bundan zarar gören yükle ilgili kişilerin uğradıkları
zararı tazmin ile yükümlüdür.
(2) Donatanın ödeyeceği tazminat hakkında 1186 ncı madde
hükmü uygulanır. Eşyanın satışı sonucunda elde edilen net satış bedeli 1186 ncı
maddede yazılı değeri aşarsa, onun yerine net satış bedeli geçer.
4. Dış ilişkide işlemlerin geçerliği
MADDE 1118-
(1) Kaptanın, 1112, 1114, 1115 ve 1117 nci maddelere göre yaptığı hukuki
işlemlerin geçerli olup olmadığı, 1105 inci maddenin ikinci fıkrasına göre
belirlenir.
DÖRDÜNCÜ KISIM
Deniz Ticareti Sözleşmeleri
BİRİNCİ BÖLÜM
Gemi Kira Sözleşmeleri
A) Tanımı ve türleri
MADDE 1119-
(1) Gemi kira sözleşmesi, kiraya verenin belirli bir süre için
geminin kullanılmasını, kira bedeli karşılığında, kiracıya bırakmayı üstlendiği
bir sözleşmedir.
(2) Kiraya verenin, gemi ile birlikte gemi
adamlarını da kiracının emrine vermeyi üstlenmesi, sözleşmenin niteliğini
değiştirmez.
B) Gemi kira senedi
MADDE 1120-
(1) Gemi kira sözleşmesinin taraflarından her biri, giderini vermek
koşuluyla, sözleşme şartlarını içeren ve gemi kira çarter partisi olarak
adlandırılan bir gemi kira senedi düzenlenmesini ve kendisine verilmesini
isteyebilir.
C) Sicile şerh
MADDE 1121-
(1) Sözleşmede aksi kararlaştırılmadıkça, taraflar, gemi kira
sözleşmelerinin Türk Gemi Siciline veya 941 inci maddenin üçüncü fıkrası
gereğince Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından
tutulan özel sicile şerhini isteyebilirler.
(2) Bu şerh, sonraki maliklere, kiracının gemi kira
sözleşmesindeki koşullar çerçevesinde, gemiyi kullanmasına izin vermek
zorunluluğunu yükler.
11216
D) Hüküm ve sonuçları
I- Geminin kullanılmasından doğan istemler
MADDE 1122-
(1) Kiracı, üçüncü kişilerin, geminin işletilmesinden dolayı, kiraya
verene karşı yöneltecekleri tüm istemleri karşılamak yükümlülüğü altındadır.
II- Geminin teslimi
MADDE 1123-
(1) Kiraya veren, kiralanan gemiyi kararlaştırılan tarihte ve yerde
denize elverişli ve sözleşme ile güdülen amaca uygun bir şekilde kullanmaya
hazır olarak kiracıya teslim etmekle yükümlüdür.
III- Giderler
MADDE 1124-
(1) Geminin ayıplarından doğan tamirler ile bu yüzden değiştirilen
parçaların giderleri kiraya verene aittir.
(2) Geminin, ayıbından dolayı yirmidört saatten fazla
bir süre hareketsiz kalması hâlinde, aşan süre için kira bedeli ödenmez,
ödenmiş ise geri verilir.
(3) Geminin bakımı ve birinci fıkra kapsamına girmeyen
tamirleri ile parçalarının değiştirilmesi ve işletilmesinden doğan giderler,
kiracıya aittir.
IV- Gemiyi kullanma hakkı
MADDE 1125-
(1) Kiracı, gemiyi tahsis amacına uygun olarak sözleşme hükümleri
çerçevesinde dilediği gibi kullanabilir.
(2) Kiracı, kiraya verenin geminin donatımı için
sözleşme hükümlerine göre gemide bıraktığı her tür malzeme ve teçhizatı,
sözleşmenin bitiminde aynı nitelik ve nicelikte teslim etmek şartıyla kullanma
hakkına sahiptir.
V- Sigorta
MADDE 1126-
(1) Kiracı, geminin iadesine kadar doğacak denizcilik ve sorumluluk
rizikolarına karşı sigorta yaptırmak ve sigorta sözleşmesinin kurulduğunu
kiraya verene önceden bildirmekle yükümlüdür. Sigorta sözleşmesinde ve
poliçesinde, kiraya verenin ismen bildirilmesi ve sigortanın “kimin olacaksa
onun lehine” yaptırılması zorunludur.
VI- Gemi adamlarının çalıştırılması
MADDE 1127-
(1) Gemi adamlarının çalıştırılmasından doğan bütün borç ve
yükümlülükler kiracıya aittir. Geminin gemi adamlarıyla birlikte kiracının
emrine verildiği kira sözleşmelerinde, gemi adamlarının çalıştırılmasından
doğan bütün borç ve yükümlülüklerden kiraya veren, kiracı ile birlikte ve
müteselsilen sorumlu olur.
VII- Kira ödeme borcu ve teminatı
MADDE 1128-
(1) Kira bedeli, sözleşmede kararlaştırılan zamanda, bu hususta anlaşma
yoksa geminin zilyetliğinin sözleşme şartları çerçevesinde kiracıya
devredildiği günden başlamak üzere aylık olarak ve peşin ödenir.
(2) Kiraya veren, gemi kira sözleşmesinden doğan bütün
alacakları için kiracıya ait taşınır ve kıymetli evrak üzerinde Türk Medenî
Kanununun 950 ilâ 953 üncü maddeleri uyarınca hapis hakkına, kiracıya ödenecek
navlun ve diğer alacaklar üzerinde aynı Kanunun 954 ilâ 961 inci maddeleri
uyarınca alacak rehnine ve kiracıya ödenecek navlunu teminat altına almak üzere
1201 inci maddeye göre tanınan hapis hakkına sahiptir; şu kadar ki, borçlular,
alacak rehni kendilerine bildirilmediği takdirde kiracıya yapacakları ödemeyle
borçlarından kurtulurlar.
11217
VIII- Geminin iadesi
MADDE 1129-
(1) Kiracı, sözleşme bitiminde gemiyi, teslim aldığı hâliyle geri
verir. Kiracı, gemide ve tesisatında, normal bir kullanım tarzı sonucu meydana
gelen eksiklik, değişiklik veya aşınmadan sorumlu değildir.
(2) Sözleşmenin bitiminde gemiyi iadede geciktiği
takdirde kiracı, geciktiği sürenin ilk onbeş günü için kira bedeli üzerinden ve
sonraki günler için kira bedelinin iki katı üzerinden hesaplanacak bir
tazminatı ödemekle yükümlüdür; meğerki, kiraya veren, daha yüksek bir zarara
uğradığını ispat etmiş olsun.
E) Uygulanacak hükümler
MADDE 1130-
(1) Bu Bölümde hüküm bulunmayan hâllerde Türk Borçlar Kanununun adi
kira sözleşmeleri hakkındaki hükümleri nitelikleri elverdiği ölçüde uygulanır.
İKİNCİ BÖLÜM
Zaman Çarteri Sözleşmesi
A) Tanımı
MADDE 1131-
(1) Zaman çarteri sözleşmesi, tahsis edenin, donatılmış bir geminin
ticari yönetimini belli bir süre için ve bir ücret karşılığında tahsis olunana
bırakmayı üstlendiği sözleşmedir.
(2) Geminin teknik yönetimini elinde bulunduran tahsis
eden, geminin zilyedi sayılır.
B) Zaman çarter partisi
MADDE 1132-
(1) Zaman çarteri sözleşmesi yapıldığında taraflardan her biri, giderini
vererek, sözleşme şartlarını içeren bir zaman çarter partisi düzenlenmesini
ve verilmesini isteyebilir.
C) Tarafların hakları ve borçları
I- Tahsis edenin borçları
MADDE 1133-
(1) Tahsis eden, geminin teknik yönetimini üstlenir. Bu amaçla tahsis eden,
belirlenen gemiyi;
a) Kararlaştırılan tarihte ve yerde hazır bulundurmak,
b) Sözleşme süresince gemiyi denize ve yola elverişli
ve sözleşmede belirtilen amaca uygun bir hâlde bulundurmak,
ile yükümlüdür.
II- Geminin ticari yönetimi
MADDE 1134-
(1) Geminin, ticari yönetimi tahsis olunana aittir.
(2) Kaptan, tahsis olunanın geminin ticari yönetimine
ilişkin olarak zaman çarteri sözleşmesi hükümleri çerçevesinde kendisine
verdiği bütün talimatlara uymak zorundadır.
III- Giderler
MADDE 1135-
(1) Geminin ticari işletilmesinden doğan, özellikle makinelerinin
düzenli bir şekilde işlemesini sağlayacak nitelik ve miktarda yakıtın
sağlanması için gerekli giderlere olduğu gibi, tüm giderlere tahsis olunan
katlanır.
IV- Ücret ödeme borcu ve teminatı
MADDE 1136-
(1) Tahsis ücreti, geminin ticari yönetiminin, sözleşme şartları
çerçevesinde fiilen tahsis olunana bırakıldığı günden başlamak üzere aylık
olarak ve peşinen ödenir.
11218
(2) Geminin hareketsiz kaldığı sürenin en az yirmidört
saati geçmiş olması şartıyla, ticari bakımdan yararlanılabilir bir durumda
olmadığı süre için ücret ödenmez.
(3) Tahsis eden zaman çarteri sözleşmesinden
doğan bütün alacakları için, tahsis olunana ait taşınır ve kıymetli evrak
üzerinde Türk Medenî Kanununun 950 ilâ 953 üncü maddeleri uyarınca hapis
hakkına, tahsis olunana ödenecek navlun üzerinde aynı Kanunun 954 ilâ 961 inci
maddeleri uyarınca alacak rehnine ve bu navlunu teminat altına almak üzere 1201
inci maddeye göre tanınan hapis hakkına sahiptir; şu kadar ki, navlun borçlusu,
alacak rehni kendisine bildirilmediği takdirde tahsis olunana yapacağı ödemeyle
borcundan kurtulur.
V- Tahsis olunanın sorumluluğu ve gemiyi iade
yükümlülüğü
MADDE 1137-
(1) Tahsis olunan, geminin ticari yönetimi dolayısıyla tahsis edenin
uğradığı zararlardan sorumludur.
(2) Tahsis olunan, sözleşme bitiminde gemiyi
sözleşmede belirlenen yerde ve hâlde iade etmekle yükümlüdür. Bu yükümlülüğün
ihlali hâlinde, tahsis olunan, gecikilen zaman dilimi için, zaman çarteri
sözleşmesinin bittiği tarihte ödenmesi gereken tahsis ücretinin iki katını
ödemekle yükümlüdür; meğerki, bu yüzden daha yüksek bir zararın meydana geldiği
ispat edilmiş olsun.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Navlun Sözleşmesi
BİRİNCİ AYIRIM
Genel Hükümler
A) Navlun sözleşmesinin türleri
MADDE 1138-
(1) Taşıyan, navlun karşılığında;
a) Yolculuk çarteri sözleşmesinde eşyayı, geminin
tamamını veya bir kısmını ya da belli bir yerini taşıtana tahsis ederek;
b) Kırkambar sözleşmesinde ayırt edilmiş eşyayı,
denizde taşımayı üstlenir.
(2) Bu Bölümdeki hükümler posta idaresinin denizde eşya
taşımalarına uygulanmaz.
B) Yolculuk çarter partisi
MADDE 1139-
(1) Yolculuk çarteri sözleşmesi yapıldığında taraflardan her biri, giderini
vererek, sözleşme şartlarını içeren bir yolculuk çarter partisi düzenlenmesini
ve kendisine verilmesini isteyebilir.
C) Kamaralar
MADDE 1140-
(1) Geminin tamamı taşıtana tahsis edildiğinde kamaralar hariç tutulmuş
sayılır; bununla beraber taşıtanın izni olmaksızın kamaralara eşya
yükletilemez.
D) Taşıyanın, gemiyi denize, yola ve yüke elverişli
bulundurma yükümlülüğü
MADDE 1141-
(1) Her türlü navlun sözleşmesinde taşıyan, geminin denize, yola ve yüke
elverişli bir hâlde bulunmasını sağlamakla yükümlüdür.
(2) Taşıyan, yükle ilgili olanlara karşı geminin
denize, yola veya yüke elverişli olmamasından doğan zararlardan sorumludur;
meğerki, tedbirli bir taşıyanın harcamakla yükümlü olduğu dikkat ve özen
gösterilmekle beraber, eksikliği yolculuğun başlangıcına kadar keşfe imkân
bulunmamış olsun.
11219
İKİNCİ AYIRIM
Yükleme ve Boşaltma
A) Yükleme
I- Demirleme yeri
MADDE 1142-
(1) Kaptan, eşyayı almak için gemiyi sözleşmede kararlaştırılan yere
demirler.
(2) Sözleşmede yalnızca geminin yükleme yapacağı liman
veya bölge kararlaştırılmışsa, gemi, bu liman veya bölge için tahsis edilmiş
bekleme alanında yükleme yerinin belirlenmesini bekler.
II- Yükleme giderleri
MADDE 1143-
(1) Sözleşme, yükleme limanı düzenlemeleri ve bunlar yoksa yerel teamül ile
aksi öngörülmüş olmadıkça, eşyanın gemiye kadar taşıma gideri taşıtana, yükleme
gideri ise taşıyana aittir.
III- Yüklenecek eşya
1. Kararlaştırılandan başka eşya
MADDE 1144-
(1) Kararlaştırılan eşya yerine, aynı varma limanı için, taşıtan tarafından
gemiye başka eşya yükletilmek istenilirse taşıyan, bu yüzden durumu
güçleşmedikçe bunu kabul ile yükümlüdür. Sözleşmede, eşya ferden belirlenmiş
ise bu hüküm uygulanmaz.
2. Doğru bildirimde bulunma yükümlülüğü
a) Eşya hakkında
MADDE 1145-
(1) Taşıtan ile yükleten, eşya hakkında taşıyana tam ve doğru beyanda
bulunmakla yükümlüdürler. Bunlardan her biri, beyanlarının doğru olmamasından
doğan zarardan taşıyana karşı sorumludur; bu yüzden zarar gören diğer kişilere
karşı ise ancak kusurları varsa sorumlu olurlar.
(2) Taşıyanın navlun sözleşmesi gereğince taşıtan ve
yükleten dışındaki kişilere karşı olan yükümlülükleri ve sorumluluğu saklıdır.
b) Caiz olmayan eşya ve yükleme hakkında
MADDE 1146-
(1) Taşıtan ve yükleten, harp kaçağı veya ihracı, ithali veya transit
olarak geçirilmesi menedilmiş olan eşyayı yükler
yahut yükleme sırasında mevzuata, özellikle
kolluk, vergi ve gümrük kurallarına aykırı hareket ederlerse, taşıyana karşı
sorumludur; bu yüzden zarar gören diğer kişilere karşı ise ancak kusurları
varsa sorumlu olurlar.
(2) Kaptanın onayıyla hareket etmiş olmaları, taşıtan
ve yükleteni diğer kişilere karşı sorumluluktan kurtarmaz. Bunlar eşyanın el
konulmuş olduğunu ileri sürerek navlunu ödemekten kaçınamazlar.
(3) Eşya, gemiyi veya içindeki diğer eşyayı tehlikeye
sokarsa, kaptan, bunu karaya çıkarmaya veya zorunluluk hâllerinde denize atmaya
yetkilidir.
c) Gizlice yüklenen eşya hakkında
MADDE 1147-
(1) Kaptanın bilgisi olmaksızın gizlice gemiye eşya yükleyen kişi de 1145
inci maddeye göre bu yüzden doğacak zararı tazmin etmekle yükümlüdür. Kaptan bu
gibi eşyayı tekrar karaya çıkarmaya ve gemiyi veya diğer eşyayı tehlikeye
düşürürse gerektiğinde denize atmaya yetkilidir. Kaptan eşyayı gemide tutarsa,
yükleme yerinde ve yükleme sırasında bu gibi yolculuk ve eşya için alınan en
yüksek navlunun ödenmesi gerekir.
11220
d) Tehlikeli eşya hakkında
MADDE 1148-
(1) Denizde can ve mal koruma hakkındaki mevzuata göre tehlikeli sayılan
eşya kaptanın bunlardan veya bunların tehlikeli cins veya niteliklerinden
bilgisi olmaksızın gemiye getirilirse, taşıtan veya yükleten, kendilerine bir
kusur isnat edilmese dahi, 1145 inci maddeye göre sorumludur. Bu hâlde kaptan
eşyayı her zaman ve herhangi bir yerde gemiden çıkarmaya, imha etmeye veya
başka suretle zararsız hâle getirmeye yetkilidir.
(2) Kaptan, eşyanın tehlikeli cins veya niteliğini
bildiği hâlde, yüklemeye onay vermişse, eşya gemiyi veya diğer eşyayı tehlikeye
soktuğu takdirde aynı şekilde hareket etmeye yetkilidir. Bu hâlde de taşıyan
veya kaptan, zararı tazmin etmekle yükümlü değildir. Müşterek avarya hâlinde
zararın paylaşılmasına ilişkin hükümler saklıdır.
3. Bilgi
MADDE 1149-
(1) Taşıyanın veya acentesinin bilgisi 1146 ilâ 1148 inci maddelerdeki
hâllerde kaptanın bilgisi hükmündedir.
IV- Başka gemiye yükleme ve aktarma
MADDE 1150-
(1) Taşıyan, taşıtanın iznini almadan eşyayı başka gemiye yükleyemez,
yüklerse bundan doğacak zarardan sorumlu olur; meğerki, eşyanın kararlaştırılan
gemiye yükletilmiş olması hâlinde de zararın meydana gelmesi kesin ve zarar
dahi taşıtana ait olsun.
(2) Tehlike hâlinde ve yolculuk başladıktan sonra
yapılacak aktarmalar hakkında birinci fıkra hükmü uygulanmaz.
V- Güverteye konacak eşya
MADDE 1151-
(1) Taşıyan, eşyayı güvertede taşıyamaz ve küpeşteye asamaz.
(2) Taşıyan, eşyayı ancak yükleten ile arasındaki
anlaşmaya veya ticari teamüle uygunsa ya da mevzuat gereği zorunluysa güvertede
taşıyabilir.
(3) Taşıyan, eşyanın güvertede taşınması veya
taşınabileceği hususunda yükleten ile anlaştığı takdirde denizde taşıma
senedine bu yolda yazılı bir kaydı düşmesi gerekir. Böyle bir kaydın
düşülmemesi hâlinde, güvertede taşıma hususunda bir anlaşmanın varlığını
ispat yükü taşıyana aittir; şu kadar ki, taşıyan, denizde taşıma senedini
iyiniyetle iktisap eden gönderilen dâhil üçüncü kişilere karşı böyle bir
anlaşmayı ileri sürmek hakkına sahip değildir.
(4) Eşyanın güvertede taşınmış olması birinci veya
ikinci fıkraya aykırı ise, taşıyan, güvertede taşımadan ileri gelen zıya, hasar
veya geç teslimden 1178 ve 1179 uncu maddelere göre sorumlu olur. Taşıyanın
sorumluluğunun sınırları hakkında, yerine göre, 1186 veya 1187 nci maddeler
uygulanır.
(5) Eşyanın ambarda taşınması hakkındaki açık anlaşmaya
aykırı olarak güvertede taşınması, taşıyanın, 1187 nci madde anlamında bir
fiili veya ihmali sayılır.
VI- Süreler
1. Hazırlık bildirimi
MADDE 1152-
(1) Yüklemenin belli bir günde başlayacağı kararlaştırılmamışsa, taşıyan
veya yetkili bir temsilcisi, ikinci ilâ beşinci fıkra hükümlerine uygun olarak
taşıtana bir hazırlık bildiriminde bulunur.
(2) Hazırlık bildirimi, gemi, 1142 nci maddede
öngörülen demirleme yerine varınca yapılır.
11221
(3) 1142 nci maddenin ikinci fıkrasında yazılı
hâllerde, hazırlık bildiriminde bulunulması üzerine gemiye, yükleme yeri
gösterilmez veya suyun derinliği, geminin selameti, yerel düzenlemeler veya
tesisler verilen talimata göre hareket etmeye engel olursa, gemi, bekleme
alanında kalır. Bu hükmün uygulanmasında, liman yönetiminin talimatı, taşıtanın
talimatı hükmündedir.
(4) Yolculuk çarteri sözleşmesine veya taşıtanın
sonradan verdiği geçerli bir talimata göre, taşıtandan başka bir kişiye
bildirimde bulunulması gerekiyorsa, bildirim bu kişiye yapılır. Bildirimin
muhatabı bulunamazsa veya muhatap bildirimi almaktan kaçınırsa, bu durum derhâl
taşıtana bildirilir. Bu takdirde, hazırlık bildirimi, bildirim girişiminde
bulunulduğu tarihte yapılmış sayılır.
(5) Hazırlık bildiriminin geçerliği, herhangi bir şekle
bağlı değildir. Hazırlık bildiriminin hüküm doğurması için, muhatabına ulaşması
zorunludur.
2. Yükleme süresi
MADDE 1153-
(1) Yükleme süresi, hazırlık bildiriminin, muhatabına ulaşmasını izleyen
ilk takvim günü ve eğer yüklemeye fiilen başlanmışsa, o andan itibaren işlemeye
başlar. Sürenin işlemeye başladığı anda, yüklemeye fiilen başlanamaması hâlinde
de 1156 ncı madde uygulanır.
(2) Yükleme süresi sözleşme ile belirlenmemişse,
yüklemenin yirmidört saatlik kesintisiz çalışma ile yapılması hâlinde ihtiyaç
duyulacak süre, yükleme süresi olarak kabul edilir. Bu süre hesaplanırken,
yüklemenin yapılacağı liman, taşımayı yapan gemi, yükleme tesis ve araçları ve
yükün niteliği ile birlikte yükleme limanı düzenlemeleri ve yerel teamül göz
önünde bulundurulur.
(3) Taraflar, yükleme süresi için ücret ödenmesini
kararlaştırabilirler.
3. Sürastarya süresi
MADDE 1154-
(1) Sözleşmede kararlaştırılmışsa taşıyan, eşyanın yükletilmesi için
yükleme süresinden fazla beklemek zorundadır. Fazladan beklenilen bu süreye
“sürastarya süresi” denir.
(2) Sözleşmede sürastaryadan veya sadece sürastarya
parasından söz edilmiş olup da sürastarya süresi belirtilmemişse, bu süre on
gündür.
(3) Sürastarya süresi, yükleme süresi bitince, herhangi
bir bildirime gerek kalmaksızın başlar.
4. Sürastarya parası
MADDE 1155-
(1) Sürastarya süresi için taşıyana “sürastarya parası” ödenir.
(2) Sürastarya parasının miktarı sözleşme ile
kararlaştırılmışsa, taşıyan, sözleşmede belirlenen miktarı aşan bir istemde
bulunamaz.
(3) Sözleşmede miktarı kararlaştırılmamışsa, sürastarya
parası olarak yükleme süresini aşan bekleme nedeniyle, taşıyanın yaptığı
zorunlu ve yararlı giderler istenebilir.
(4) Yükleme limanında doğan sürastarya parasının
borçlusu taşıtan olup, sürastarya parası ödenmeden veya yeterli teminat
verilmeden, taşıyan, gemiyi yola çıkarmak zorunda değildir. Bu sebeple fazladan
beklediği süre için taşıyan, uğradığı zararın tamamını taşıtandan isteyebilir.
(5) Yükleme limanında doğan sürastarya parası,
sürastarya süresinin hesabında esas alınan zaman biriminin sonunda muaccel
olur. Kullanılmayan zaman birimi için sürastarya parası istenemez.
11222
(6) Navluna ilişkin hükümler, yükleme limanında doğan
sürastarya parasına kıyas yoluyla bile uygulanamaz.
5. Yükleme ve sürastarya sürelerinin hesabı
MADDE 1156-
(1) Yükleme süresi takvime göre aralıksız hesaplanır.
(2) Taşıtanın faaliyet alanında gerçekleşen tesadüfi
sebepler dolayısıyla eşyanın gemiye teslimi mümkün olmayan günler de yükleme
süresinin hesabında dikkate alınır.
(3) Taşıyanın faaliyet alanında gerçekleşen tesadüfi
sebepler dolayısıyla eşyanın gemiye alınması mümkün olmayan günler ise bu
sürenin hesabında dikkate alınmaz.
(4) Fırtına, buz istilası veya seferberlik gibi her iki
tarafın faaliyet alanını ilgilendiren tesadüfi sebepler dolayısıyla
eşyanın gemiye teslim edilmesi ve alınması imkânı bulunmayan günler yükleme
süresine eklenir; şu kadar ki, yükleme süresi içinde olmasına rağmen taşıtan bu
günler için taşıyana sürastarya parası ödemekle yükümlüdür.
(5) Üçüncü ve dördüncü fıkralarda yazılı
hâllerde, yüklemeye fiilen devam edildiği anda, süre durduğu yerden işlemeye
başlar.
(6) Sürastarya süresi ise ikinci ilâ beşinci
fıkralarda belirtilen hâllerden etkilenmeksizin kesintisiz olarak hesaplanır;
meğerki, bu hâllerin doğumuna, taşıyan kusuruyla sebep olsun.
6. Hızlandırma primi
MADDE 1157-
(1) Yüklemenin, sözleşmede kararlaştırılan yükleme süresinden önce
bitirilmesi hâlinde, taşıyanın, kullanılmayan süre için taşıtana bir para
ödemesini öngören anlaşmalar geçerlidir. Bu paraya ilişkin sürenin
hesaplanmasında, yükleme süresinin hesabına ilişkin kurallar uygulanır.
(2) Yapılan sözleşme, navlunun belirlenmesine ilişkin
olarak yükleme veya boşaltma limanında geçerli olan idari, mali veya cezai
hükümleri dolanmak amacına yönelikse, birinci fıkra uygulanmaz.
VII- Yolculuk başlamadan önce sözleşmenin feshi
MADDE 1158-
(1) Taşıtan, yolculuk çarteri sözleşmesini, gemi o sözleşme uyarınca
yüklemesini tamamlayıp yolculuğa çıkıncaya kadar feshedebilir.
(2) Fesih tazminatı olarak, taşıyan, sözleşmenin
feshedilmesinden dolayı yoksun kaldığı kazanç ve o zamana kadar doğmuş olan
alacaklarını isteyebilir. Tereddüt hâlinde, kararlaştırılan toplam navlunun
yüzde otuzu, yoksun kalınan kazanç sayılır. Feshedilen sözleşmenin ifası için
gereken süre içinde, taşıyanın, yeni navlun sözleşmeleri yapmak suretiyle elde
ettiği kazanç, tazminat tutarından indirilir.
(3) Fesih hakkının, gemiye eşya alındıktan sonra
kullanılması hâlinde, taşıyan, eşyanın boşaltılması için gereken süreyi
beklemek zorundadır. Bu süre, yükleme veya sürastarya süresinden sayılmaz.
Taşıyan, taşıtanın eşyanın gemiden çıkarılması nedeniyle sebep olduğu bütün
giderleri ve zararları talep edebilir; her hâlde bu zarar, kaybedilen süre
karşılığı sürastarya ücretinden az olamaz.
(4) Sözleşme uyarınca birden fazla yolculuk
yapılacaksa, fesih hakkı, henüz başlamış olmayan yolculuklardan her biri için
ayrı ayrı veya hepsi için birlikte kullanılabilir.
11223
VIII- Yüklemenin hiç veya süresinde yapılmaması
1. Yüklemenin hiç yapılmaması
MADDE 1159-
(1) Yükleme süresi ve kararlaştırılmışsa sürastarya süresi bittiği hâlde
yükleme henüz başlamamışsa taşıyan;
a) Sözleşmeyi feshedilmiş sayabilir veya
b) Yüklemenin yapılması için beklemeye devam edebilir.
(2) Taşıyanın, sözleşmenin feshedildiğini kabul edip
1158 inci maddenin ikinci fıkrası uyarınca tazminat isteyebilmesi için
beklemekle yükümlü olduğu süre dolduğunda, taşıtana faks mesajı, elektronik
mektup veya benzeri teknik araçlarla da mümkün olmak üzere, yazılı bildirimde
bulunması zorunludur.
(3) Taşıyan, yüklemenin yapılmasını beklemeye
devam ederse, bu fazla bekleme sebebiyle uğradığı zararın tamamını taşıtandan
isteyebilir.
2. Eksik yükleme
MADDE 1160-
(1) Yükleme süresi ve kararlaştırılmış ise sürastarya süresi bittikten
sonra, taşıyan, yüklemenin tamamlanması için daha fazla beklemek zorunda
değildir. Taşıyan, taşıtanın talimatına dayanarak
yükleme ve varsa sürastarya süresinden
sonra beklemeye devam ederse, bu süre için yaptığı giderlerle
bu yüzden uğradığı zarara karşılık tazminat isteyebilir.
(2) Yükleme süresi ve kararlaştırılmış ise sürastarya
süresi bittikten sonra, taşıyan, taşınması kararlaştırılan eşyanın tamamı
yüklenmiş olmasa bile, taşıtanın istemi üzerine yola çıkmak zorundadır. Bu
durumda taşıyan;
a) Sözleşmede kararlaştırılmış olan navlunun tamamını,
b) Doğmuş sürastarya ücretini,
c) Eksik yükleme sebebiyle yapmak zorunda kaldığı
giderleri ve uğradığı zararı,
d) Alacakları, eksik yükleme sebebiyle kısmen veya
tamamen teminatsız kalmışsa, kendisine ek teminat gösterilmesini,
isteyebilir. Şu kadar ki, kısmen yüklenmeyen eşyanın
yerine başka bir sözleşme uyarınca eşya taşınmışsa, bu eşya için alınacak
navlun, (a) bendine göre istenecek navlundan düşülür.
(3) Yükleme süresinin ve kararlaştırılmışsa sürastarya
süresinin sonunda, kararlaştırılan eşyanın tamamı yüklenmemiş ve birinci ile
ikinci fıkralara göre talimat da verilmemiş ise, taşıyan, taşıtana faks mesajı,
elektronik mektup veya benzeri teknik araçlarla da mümkün olmak üzere yazılı
bildirimde bulunup, belli süre içinde talimat verilmesini isteyebilir. Sürenin
sonuna kadar talimat verilmezse taşıyan, sözleşmeyi feshedilmiş sayarak 1158
inci maddeden doğan haklarını kullanabilir.
IX- Birden çok yükleten veya taşıtanın bulunması
1. Birden çok yükleten
MADDE 1161-
(1) Yolculuk çarteri sözleşmesine veya taşıtanın sonradan verdiği geçerli
bir talimata göre eşya, aynı limanda birden çok kişiden teslim alınacaksa,
hazırlık bildiriminin taşıtana yapılması gereklidir. 1152 ilâ 1160 ıncı madde
hükümleri, birden çok yükleten bulunması dikkate alınmaksızın uygulanır.
Yükletenler, her bir eşya için, geminin yükleme yerinin değiştirilmesini
isteyebilir; şu kadar ki, yer değiştirmenin, manevrası da dâhil olmak üzere
bütün giderleri taşıtana aittir ve yükleme ile sürastarya süreleri yer
değiştirme manevrası sırasında işlemeye devam eder.
11224
2. Birden çok taşıtan
MADDE 1162-
(1) Geminin belli kısımları veya yerleri için birden çok taşıtan ile
bağımsız yolculuk çarteri sözleşmeleri yapılmışsa, 1152 ilâ 1157 nci madde
hükümleri her sözleşme için ayrı ayrı uygulanır; şu kadar ki, 1158 inci maddede
düzenlenen hâller gerçekleştiğinde, gemiye alınmış olan eşyanın boşaltılması,
yolculuğun gecikmesine veya aktarmaya sebep olabilecek ise, diğer bütün
taşıtanların onayı alınmış olmadıkça taşıtan, eşyanın boşaltılmasını isteyemez.
X- Kırkambar sözleşmesi
1. Yükleme anı
MADDE 1163-
(1) Kırkambar sözleşmesinde taşıtan, taşıyanın veya yetkili temsilcisinin
çağrısı üzerine, gecikmeden eşyayı yüklemek zorundadır.
(2) Taşıtan gecikirse taşıyan, eşyanın teslimini
beklemekle yükümlü değildir. Yolculuk, eşya teslim alınmadan başlamış olsa
bile, taşıtan tam navlunu ödemekle yükümlüdür; şu kadar ki, taşıyanın teslim
edilmiş olmayan eşya yerine yüklediği eşyanın navlunu, tam navlundan indirilir.
(3) Taşıyanın, geciken taşıtandan navlun isteyebilmesi
için bunu yola çıkmadan önce taşıtana faks mesajı, elektronik mektup veya
benzeri teknik araçlarla da mümkün olmak üzere yazılı şekilde bildirmesi
gerekir; aksi hâlde istem hakkını kaybeder.
2. Taşıtanın sözleşmeyi feshetmesi
MADDE 1164-
(1) Yüklemeden sonra taşıtan, tam navlunu ve 1201 inci madde
uyarınca teminat altına alınmış diğer alacakları ödeyerek veya 1202 nci madde
uyarınca teminat vererek sözleşmeyi feshedebilir; şu kadar ki, gemiye alınmış
olan eşyanın boşaltılması, yolculuğun gecikmesine veya aktarmaya sebep
olabilecek ise, diğer bütün taşıtanların onayını almış olmadıkça taşıtan,
eşyanın boşaltılmasını isteyemez. Taşıyan, eşyanın gemiden çıkarılması için
rotayı değiştirmek veya bir limana uğramak zorunda değildir.
XI- Belgeleri verme yükümlülüğü
MADDE 1165-
(1) Her türlü navlun sözleşmesinde, taşıtan ve yükleten, eşyanın teslim
alınacağı süre içinde o eşyanın taşınması için gerekli belgeleri taşıyana
vermek zorundadır.
(2) Bu belgelerdeki bütün yolsuzluklardan ve özellikle
bunların gerçeğe uymayan beyanları içermelerinden doğan zararlardan taşıtan ve
yükleten, taşıyana ve yükle ilgili diğer kişilere karşı 1145 inci madde
gereğince sorumludur.
B) Boşaltma
I- Demirleme yeri
MADDE 1166-
(1) Kaptan, eşyayı boşaltmak için gemiyi sözleşmede kararlaştırılan yere
demirler.
(2) Sözleşmede yalnızca, geminin boşaltma yapacağı
liman veya bölge kararlaştırılmamışsa, gemi, bu liman veya bölge için tahsis
edilmiş bekleme alanında boşaltma yerinin belirlenmesini bekler.
II- Boşaltma giderleri
MADDE 1167-
(1) Sözleşme, boşaltma limanı düzenlemeleri ve bunlar yoksa yerel teamül
ile aksi öngörülmüş olmadıkça, eşyanın gemiden çıkartılması gideri taşıyana,
geri kalan boşaltma giderleri ise gönderilene aittir.
11225
III- Süreler
1. Hazırlık bildirimi
MADDE 1168-
(1) Boşaltmanın belli bir günde başlayacağı kararlaştırılmamışsa, taşıyan
veya yetkili bir temsilcisi, ikinci ilâ beşinci fıkra hükümlerine uygun olarak
gönderilene hazırlık bildiriminde bulunur.
(2) Hazırlık bildirimi, gemi, 1166 ncı maddede
öngörülen demirleme yerine varınca yapılır.
(3) 1166 ncı maddenin ikinci fıkrasında yazılı
hâllerde, hazırlık bildiriminde bulunulması üzerine gemiye boşaltma yeri
gösterilmez veya suyun derinliği, geminin selameti, yerel düzenlemeler veya
tesisler verilen talimata göre hareket etmeye engel olursa, gemi, bekleme
alanında kalır. Bu hükmün uygulanmasında, liman yönetiminin talimatı,
gönderilenin talimatı hükmündedir.
(4) Yolculuk çarteri sözleşmesine, konişmentoya veya
taşıtanın sonradan verdiği geçerli bir talimata göre, gönderilenden başka bir
kişiye bildirimde bulunulması gerekiyorsa, bildirim bu kişiye yapılır.
Bildirimin muhatabı bulunamazsa veya bildirimi almaktan kaçınırsa, bu durum
derhâl taşıtana bildirilir. Bu takdirde hazırlık bildirimi, bildirim
girişiminde bulunulduğu tarihte yapılmış sayılır.
(5) Hazırlık bildiriminin geçerliliği herhangi bir
şekle bağlı değildir. Hazırlık bildiriminin hüküm doğurması için, muhatabına
ulaşması zorunludur.
2. Boşaltma süresi
MADDE 1169-
(1) Hazırlık bildiriminin muhatabına ulaşmasını izleyen ilk takvim günü ve
eğer boşaltmaya fiilen başlanmış ise, o andan itibaren boşaltma süresi işlemeye
başlar. Sürenin işlemeye başladığı anda, boşaltmaya fiilen başlanamaması
hâlinde de 1172 nci madde uygulanır.
(2) Boşaltma süresi sözleşme ile belirlenmemişse,
boşaltmanın yirmidört saatlik kesintisiz çalışma ile yapılması hâlinde ihtiyaç
duyulacak süre, boşaltma süresi olarak kabul edilir. Bu süre hesaplanırken,
boşaltmanın yapılacağı liman, taşımayı yapan gemi, boşaltma tesis ve araçları
ve eşyanın niteliği ile birlikte, boşaltma limanı düzenlemeleri ve yerel teamül
göz önünde bulundurulur.
(3) Taraflar, boşaltma süresi için ücret
ödenmesini kararlaştırabilirler.
3. Sürastarya süresi
MADDE 1170-
(1) Sözleşmede kararlaştırılmışsa taşıyan, boşaltma süresinden fazla
beklemek zorundadır. Fazladan beklenilen bu süreye “sürastarya süresi” denir.
(2) Sözleşmede sürastaryadan veya sadece sürastarya
parasından söz edilmiş olup da sürastarya süresi belirtilmemişse, bu süre on
gündür.
(3) Sürastarya süresi, boşaltma süresi bitince herhangi
bir bildirime gerek kalmaksızın işlemeye başlar.
4. Sürastarya parası
MADDE 1171-
(1) Sürastarya süresi için taşıyana “sürastarya parası” ödenir.
(2) Sürastarya parasının miktarı sözleşme ile
kararlaştırılmışsa taşıyan, sözleşmede belirtilen miktarı aşan bir istemde
bulunamaz.
11226
(3) Sözleşmede miktarı kararlaştırılmamışsa, sürastarya
parası olarak, boşaltma süresini aşan bekleme nedeniyle taşıyanın yaptığı
zorunlu ve yararlı giderler istenebilir.
(4) Boşaltma limanında doğan sürastarya parasının
borçlusu taşıtandır.
(5) Boşaltma limanında doğan sürastarya parası,
sürastarya süresinin hesabında esas alınan zaman biriminin sonunda muaccel
olur. Kullanılmayan zaman birimi için sürastarya parası istenemez.
(6) Navluna ilişkin hükümler, boşaltma limanında doğan
sürastarya parasına kıyas yoluyla bile uygulanamaz.
5. Boşaltma ve sürastarya sürelerinin hesabı
MADDE 1172-
(1) Boşaltma süresi takvime göre aralıksız hesaplanır.
(2) Gönderilenin faaliyet alanında gerçekleşen tesadüfi
sebepler dolayısıyla eşyanın gemiden karaya çıkarılması mümkün olmayan günler
de boşaltma süresinin hesabında dikkate alınır.
(3) Taşıyanın faaliyet alanında gerçekleşen tesadüfi
sebepler dolayısıyla eşyanın gemiden çıkarılması mümkün olmayan günler ise bu
sürenin hesabında dikkate alınmaz.
(4) Fırtına, buz istilası veya seferberlik gibi, her
iki tarafın faaliyet alanını ilgilendiren tesadüfi sebepler dolayısıyla eşyanın
gemiden çıkarılması ve karaya götürülmesi mümkün olmayan günler boşaltma
süresine eklenir; şu kadar ki, boşaltma süresi içinde olmasına rağmen
gönderilen, bu günler için taşıyana sürastarya parası ödemekle yükümlüdür.
(5) Üçüncü ve dördüncü fıkralarda yazılı hâllerde,
boşaltmaya fiilen devam edildiği anda, süre durduğu yerden işlemeye başlar.
(6) Sürastarya süresi ise ikinci ilâ beşinci
fıkralarda belirtilen hâllerden etkilenmeksizin kesintisiz olarak hesaplanır;
meğerki, bu hâllerin doğumuna, taşıyan kusuruyla sebep olsun.
6. Hızlandırma primi
MADDE 1173-
(1) Boşaltmanın, sözleşmede kararlaştırılan boşaltma süresinden önce
bitirilmesi hâlinde, taşıyanın, kullanılmayan süre için taşıtana bir para
ödemesini öngören anlaşmalar geçerlidir. Bu paraya ilişkin sürenin
hesaplanmasında, boşaltma süresinin hesabına ilişkin kurallar uygulanır.
(2) Yapılan sözleşme, navlunun belirlenmesine ilişkin
olarak yükleme veya boşaltma limanında geçerli olan idari, mali veya cezai
hükümleri dolanmak amacına yönelikse, birinci fıkra uygulanmaz.
IV- Boşaltmanın hiç veya süresinde yapılmaması
MADDE 1174-
(1) Gönderilen, eşyayı almaya hazır olduğunu bildirip de boşaltma süresini
ve kararlaştırılmış ise sürastarya süresi içinde eşyanın tamamını teslim
almamışsa, taşıyan, gönderilene haber verdikten sonra, Türk Borçlar Kanununun 107
ilâ 109 uncu maddelerinde öngörülen hakları kullanabilir.
(2) Gönderilen, eşyayı teslim almaktan kaçınır veya
1168 inci maddede yazılı bildirim üzerine eşyayı teslim almaya hazır olup
olmadığını bildirmez yahut bulunamazsa taşıyan, birinci fıkrada gösterilen
tarzda hareket etmek ve aynı zamanda durumu taşıtana bildirmek zorundadır.
(3) Önceki fıkralarda düzenlenen hâllerde,
gönderilenin gecikmesi veya tevdi işlemi yüzünden boşaltma süresi geçmiş ise,
taşıyan, sürastarya parası isteyebilir. Sürastarya süresi dolduktan sonraki
gecikmeler nedeniyle taşıyan, uğradığı bütün zararın tazminini isteyebilir.
11227
V- Kısmi çarter sözleşmelerinde
MADDE 1175-
(1) Geminin kısımları veya belli yerleri için birden çok taşıtan ile
bağımsız yolculuk çarteri sözleşmeleri yapılmışsa, 1168 ilâ 1174 üncü maddeler
her sözleşme için ayrı ayrı uygulanır.
VI- Kırkambar sözleşmesi
1. Boşaltma işleri
MADDE 1176-
(1) Kırkambar sözleşmesinde gönderilen, taşıyanın veya yetkili bir
temsilcisinin bildirimi üzerine gecikmeden eşyayı teslim almakla yükümlüdür.
Gönderilen tanınmıyorsa bildirim, yerel teamül üzere ilan yoluyla yapılır.
(2) 1174 üncü madde hükmü kırkambar sözleşmelerine de
uygulanır. Bu maddeye göre taşıtana yapılması gereken bildirim yerel âdete göre
ilan yoluyla olur.
2. Taşıtanın üçüncü şahıslarla yaptığı kırkambar
sözleşmeleri
MADDE 1177-
(1) Geminin tamamı veya bir kısmı yahut belli bir yeri taşıtana tahsis
edilmiş olup da taşıtan üçüncü şahıslarla kırkambar sözleşmeleri yapmış
bulunursa, yolculuk çarteri sözleşmesini yapmış olan taşıyanın hak ve
yükümlülükleri 1168 ilâ 1174 üncü madde hükümlerine tabi olmakta devam eder.
ÜÇÜNCÜ AYIRIM
Taşıyanın Sorumluluğu ve Hakları
A) Taşıyanın sorumluluğu
I- Genel olarak
MADDE 1178-
(1) Taşıyan, navlun sözleşmesinin ifasında, özellikle eşyanın yükletilmesi,
istifi, elden geçirilmesi, taşınması, korunması, gözetimi ve boşaltılmasında
tedbirli bir taşıyandan beklenen dikkat ve özeni göstermekle yükümlüdür.
(2) Taşıyan, eşyanın zıyaı veya hasarından yahut geç
tesliminden doğan zararlardan, zıya, hasar veya teslimde gecikmenin, eşyanın
taşıyanın hâkimiyetinde bulunduğu sırada meydana gelmiş olması şartıyla
sorumludur.
(3) Eşya, yükleten veya onun adına veya hesabına
hareket eden bir kişiden yahut yükleme limanında uygulanan kanun ve düzenlemeler
uyarınca eşyanın taşınmak üzere kendilerine teslimi zorunlu makamlardan ya da
üçüncü kişilerden taşıyanca teslim alındığı andan;
a) Taşıyan tarafından gönderilene teslim edildiği ana
veya
b) Gönderilenin eşyayı teslim almaktan kaçındığı
hâllerde sözleşme veya kanun hükümlerine yahut boşaltma limanında uygulanan
ticari teamüle uygun olarak gönderilenin emrine hazır tutulduğu ana ya da
c) Boşaltma limanında geçerli kanun ve düzenlemeler
uyarınca eşyanın kendilerine teslimi zorunlu makamlara veya üçüncü kişilere
teslim edildiği ana,
kadar taşıyanın hâkimiyetinde sayılır.
(4) Eşya, navlun sözleşmesinde belirlenen boşaltma
limanında açıkça kararlaştırılmış olan süre veya açıkça kararlaştırılmış bir
süre yoksa, olayın özelliklerine göre tedbirli bir taşıyandan eşyanın
tesliminin makul olarak istenebileceği süre içinde teslim edilmediği takdirde
teslimde gecikme olduğu varsayılır.
(5) Eşyanın zayi olmasına dayanarak tazminat isteminde
bulunabilecek kişi, dördüncü fıkra uyarınca teslim süresinin dolmasından
itibaren aralıksız altmış gün içinde teslim olunmayan eşyayı zayi olmuş
sayabilir.
11228
II- Sorumluluktan kurtulma hâlleri
1. Taşıyana yüklenemeyecek sebep
MADDE 1179-
(1) Taşıyanın veya adamlarının kastından veya ihmalinden doğmayan
sebeplerden ileri gelen zarardan taşıyan sorumlu değildir. Taşıyanın veya
adamlarının kastının veya ihmalinin bu zarara sebebiyet vermediğini ispat yükü,
taşıyana aittir.
(2) “Taşıyanın adamları” terimi, taşımada kullanılan
geminin adamlarını, taşıyanın taşıma işletmesinde çalışan veya kendisini
temsile yetkili kıldığı kişileri ve taşıma işletmesinde çalışmasa bile navlun
sözleşmesinin ifasında kullandığı diğer kişileri kapsar. Fiilî taşıyana ilişkin
hükümler saklıdır.
2. Teknik kusur ve yangın
MADDE 1180-
(1) Zarar, geminin sevkine veya başkaca teknik yönetimine ilişkin bir
hareketin veya yangının sonucu olduğu takdirde, taşıyan yalnız kendi kusurundan
sorumludur. Daha çok yükün menfaati gereği olarak alınan önlemler, geminin
teknik yönetimine dâhil sayılmaz.
(2) Tereddüt hâlinde zararın, teknik yönetimin sonucu
olmadığı kabul edilir.
3. Denizde kurtarma
MADDE 1181-
(1) Taşıyan, müşterek avarya hâli hariç, denizde can ve eşya kurtarmadan
veya kurtarma teşebbüsünden ileri gelen zararlardan sorumlu değildir. Teşebbüs,
sadece eşya kurtarmaya yönelikse, aynı zamanda makul bir hareket tarzı
oluşturması gerekir.
III- Taşıyanın kusursuzluk ve uygun illiyet bağı
karinelerinden yararlandığı hâller
MADDE 1182-
(1) Zararın aşağıdaki sebeplerden ileri gelmesi hâlinde taşıyan ve
adamları, kusursuz sayılır:
a) Denizin veya geminin işletilmesine elverişli diğer
suların tehlike ve kazaları.
b) Harp olayları, karışıklık ve ayaklanmalar, kamu
düşmanlarının hareketleri, yetkili makamların emirleri veya karantina
sınırlamaları.
c) Mahkemelerin el koyma kararları.
d) Grev, lokavt veya diğer çalışma engelleri.
e) Yükleten, taşıtan ve eşyanın maliki ile bunların
temsilcilerinin ve adamlarının fiil veya ihmalleri.
f) Hacim veya tartı itibarıyla kendiliğinden eksilme
veya eşyanın gizli ayıpları ya da eşyanın kendisine özgü doğal cins ve
niteliği.
g) Ambalajın yetersizliği.
h) İşaretlerin yetersizliği.
(2) Birinci fıkradaki sebeplerin ortaya çıkmasına
taşıyanın sorumlu olduğu bir olayın yol açtığı ispatlanırsa, taşıyan
sorumluluktan kurtulamaz.
(3) Zararın, durumun gereklerine göre birinci fıkrada
yazılı sebeplerin birinden ileri gelmesi muhtemel ise, bu sebepten ortaya
çıktığı varsayılır; ancak, aksi ispatlanabilir.
IV- Sebeplerin birleşmesi
MADDE 1183-
(1) Taşıyanın veya adamlarının kusurunun diğer bir sebeple birlikte zıya,
hasar veya teslimdeki gecikmeye yol açması hâlinde, taşıyan, zıya, hasar veya
teslimdeki gecikmenin sadece belirtilen kusura bağlanabilen kısmından
sorumludur. Böyle bir kısmi sorumluluk için bu hâllerin söz konusu kusura
bağlanamayacak kısmının taşıyanca ispatı gerekir.
11229
V- İnceleme ve bildirim
1. İnceleme
MADDE 1184-
(1) Gönderilen; eşyayı teslim almadan, taşıyan, kaptan veya gönderilen,
eşyanın hâl ve durumunu, ölçü, sayı veya tartısını tespit ettirmek amacıyla
onları mahkemeye veya yetkili diğer makamlara ya da bu husus için yetkili
uzmanlara inceletebilir. Mümkün oldukça diğer taraf da incelemede hazır
bulundurulur.
(2) İnceleme giderleri, başvuruda bulunana aittir.
İnceleme için, gönderilen başvuruda bulunup da sonuçta taşıyanın tazminat
vermesi gereken bir zıya veya hasar belirlenirse inceleme giderleri taşıyana
ait olur.
2. Bildirim
MADDE 1185-
(1) Zıya veya hasarın en geç eşyanın gönderilene teslimi sırasında taşıyana
yazılı olarak bildirilmesi şarttır. Zıya veya hasar haricen belli değilse,
bildirimin eşyanın gönderilene teslimi tarihinden itibaren aralıksız olarak
hesaplanacak üç gün içinde gönderilmesi yeterlidir. İhbarnamede zıya veya
hasarın neden ibaret olduğunun genel olarak belirtilmesi gereklidir.
(2) Eşyanın incelenmesi tarafların katılımıyla mahkeme
veya yetkili makam ya da bu husus için resmen atanmış uzmanlar tarafından
yapılmışsa bildirime gerek yoktur.
(3) Gerçek veya muhtemel bir zıya veya hasarın
söz konusu olması hâlinde taşıyan ve gönderilen, eşyanın incelenmesi ve koli
sayısının belirlenmesi için birbirlerine uygun olan her türlü kolaylığı
göstermekle yükümlüdürler.
(4) Eşyanın zıya veya hasarı ne bildirilmiş ne de
tespit ettirilmiş olursa, taşıyanın eşyayı denizde taşıma senedinde
yazılı olduğu gibi teslim ettiği ve eğer eşyada bir zıya veya hasarın
meydana geldiği belirlenirse, bu zararın taşıyanın sorumlu olmadığı bir
sebepten ileri geldiği kabul olunur. Şu kadar ki, bu karinelerin aksi ispat
olunabilir.
(5) Eşyanın teslimindeki gecikmenin, gönderilen
tarafından, onun kendisine teslimi tarihinden itibaren aralıksız olarak
hesaplanacak altmış gün içinde taşıyana yazılı olarak bildirilmesi şarttır.
Süresinde bildirim yapılmayan gecikme zararları için tazminat ödenmez.
(6) Eşya, fiilî taşıyan tarafından teslim
edilmişse, bu madde uyarınca kendisine yapılan her bildirim taşıyana yapılmış
gibi ve taşıyana yapılan her bildirim de fiilî taşıyana yapılmış gibi hüküm
ifade eder. Kaptan ve sorumlu gemi zabiti dâhil olmak üzere, taşıyan veya fiilî
taşıyan ad ve hesabına hareket eden bir kişiye yapılan bildirim, taşıyana veya
fiilî taşıyana yapılmış sayılır.
VI- Sorumluluğu sınırlandırma hakkı
1. Sorumluluk sınırları
MADDE 1186-
(1) Eşyanın uğradığı veya eşyaya ilişkin her türlü zıya veya hasar
nedeniyle taşıyan, her hâlde, hangi sınır daha yüksek ise o sınırın uygulanması
kaydıyla, koli veya ünite başına 666,67 Özel Çekme Hakkına veya zıyaa ya da
hasara uğrayan eşyanın gayri safî ağırlığının her bir kilogramı için iki Özel
Çekme Hakkını karşılayan tutarı aşan zarar için sorumlu olmaz; meğerki, eşyanın
cinsi ve değeri, yüklemeden önce yükleten tarafından bildirilmiş ve denizde
taşıma senedine yazılmış olsun. Özel Çekme Hakkı, fiilî ödeme günündeki veya
taraflarca kararlaştırılan diğer bir tarihteki, Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankasınca belirlenen değerine göre Türk Lirasına çevrilir.
11230
(2) Taşıyanın ödemesi gereken tazminatın toplamı,
eşyanın navlun sözleşmesine uygun olarak gemiden boşaltıldığı veya boşaltılması
gereken yerdeki ve tarihteki değerine göre hesaplanır. Eşyanın değeri, borsa
fiyatına veya böyle bir fiyat yoksa, cari piyasa fiyatına veya her ikisinin de
yokluğu hâlinde aynı nitelikte ve kalitede eşyanın olağan değerine göre
belirlenir.
(3) Eşya topluca bir konteyner, palet veya benzeri bir
taşıma gerecine konmuş ise, denizde taşıma senedine söz konusu taşıma gerecinin
içeriği olarak yazılmış her koli veya ünite, ayrı bir koli veya ünite sayılır.
Aksi hâlde, böyle bir taşıma gereci, tek bir koli veya ünite sayılır. Bizzat
taşıma gereci zıyaa veya hasara uğrarsa, taşıyana ait veya onun tarafından
sağlanmış olmadıkça, taşıma gereci ayrı bir koli sayılır.
(4) Yükletenin birinci fıkra uyarınca yaptığı bildirim
denizde taşıma senedine yazılmışsa, bu kayıtlar karine oluşturur, ancak, bu
karine taşıyan bakımından bağlayıcı değildir; 1239 uncu maddenin üçüncü
fıkrası, söz konusu kayıtlar hakkında uygulanmaz.
(5) Yükleten, eşyanın cinsini veya değerini kasten
gerçeğe aykırı bildirmişse, taşıyan, her hâlde, eşyanın uğradığı veya eşyaya
ilişkin zıya veya hasar nedeniyle sorumlu olmaz.
(6) Taşıyanın, taşıma süresinin aşılmasından doğan
sorumluluğu, geciken eşya için ödenecek navlunun iki buçuk katı ile sınırlıdır;
şu kadar ki, bu tutar, navlun sözleşmesine göre ödenecek toplam navlun
miktarından fazla olamaz.
(7) Taşıyanın, birinci ve altıncı fıkraların
birlikte uygulanması hâlinde toplam sorumluluğu, eşyanın tam zıyaından
sorumluluğu hâlinde birinci fıkra gereğince tazminle yükümlü olacağı tutarı
geçemez.
(8) Taraflar, birinci ve altıncı fıkralarda öngörülen
sınırlardan daha yüksek tutarlar kararlaştırabilirler; şu kadar ki, birinci
fıkra bakımından tarafların kararlaştırdığı sınır, o fıkrada öngörülen
sınırlardan hangisi yüksek ise, o sınırdan daha düşük olamaz.
2. Sorumluluğu sınırlandırma hakkının kaybı
MADDE 1187-
(1) Zarara veya teslimdeki gecikmeye, kasten veya pervasızca bir davranışla
ve böyle bir zararın veya gecikmenin meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle
işlenmiş bir fiilinin veya ihmalinin sebebiyet verdiği ispat edildiği takdirde
taşıyan, 1186 ncı maddede öngörülen sorumluluk sınırlarından yararlanamaz.
(2) Zarara veya teslimdeki gecikmeye, kasten veya
pervasızca bir davranışla ve böyle bir zararın veya gecikmenin meydana gelmesi
ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiilinin veya ihmalinin sebebiyet verdiği
ispat edilen taşıyanın adamları da 1190 ıncı maddenin ikinci fıkrası hükmüne
dayanarak 1186 ncı maddede öngörülen sorumluluk sınırlarından yararlanamazlar.
VII- Tazminat istemi için süre
1. Hak düşürücü süre
MADDE 1188-
(1) Eşyanın zıyaı veya hasarı ile geç tesliminden dolayı taşıyana karşı her
türlü tazminat istem hakkı, bir yıl içinde yargı yoluna başvurulmadığı
takdirde düşer.
(2) Bu süre taşıyanın eşyayı veya bir kısmını teslim
ettiği veya eşya hiç teslim edilmemişse, onun teslim edilmesinin gerektiği
tarihten itibaren işlemeye başlar.
(3) Sorumlu tutulan kişinin rücu davası, birinci
fıkrada öngörülen hak düşürücü sürenin sona ermesinden sonra da açılabilir.
Ancak, rücu davası açma hakkı, bu hakka sahip olan kişinin, istenen tazminat
bedelini ödediği veya aleyhine açılan tazminat davasında dava dilekçesini
tebellüğ ettiği tarihten itibaren doksan gün içinde kullanılmadıkça düşer.
11231
(4) Bu süre, tarafların dava sebebinin doğmasından
sonra yapacakları bir anlaşma ile uzatılabilir.
2. Hak düşürücü süre itirazından yararlanma hakkının
kaybedilmesi
MADDE 1189-
(1) Tazminat isteminin muhatabı, zarar göreni dava açma süresini
kaçırması sonucunu doğuracak şekilde oyalarsa, hak düşürücü sürenin geçmiş
olduğu itirazından yararlanamaz.
(2) Bu takdirde, dava açma süresi, zarar görenin, bu
durumu öğrendiği tarihten itibaren işlemeye başlar.
VIII- Sözleşme dışı istemler
MADDE 1190-
(1) Taşıyanın sorumluluktan kurtulması hâlleri ile sorumluluk
sınırlandırılmasına ilişkin hükümler, navlun sözleşmesine konu olan eşyanın
zıya, hasar veya geç teslimi yüzünden, taşıyan aleyhine, haksız fiile veya
diğer bir sebebe dayanılarak açılacak bütün davalarda uygulanır.
(2) Böyle bir dava, taşıyanın adamlarından biri
aleyhine açılırsa, görevi veya yetkisi sınırları içinde hareket ettiğini ispat
etmek kaydıyla, o da, taşıyanın sorumluluktan kurtulması hâlleri ile
sorumluluğu sınırlandırma hakkından yararlanabilir.
(3) Taşıyan ile onun adamlarından istenebilecek olan
tazminat miktarlarının toplamı, 1187 nci madde hükmü saklı kalmak kaydıyla,
1186 ncı maddede öngörülen sorumluluk sınırını aşamaz.
IX- Fiilî taşıyanın sorumluluğu
1. Genel olarak
MADDE 1191-
(1) Taşımanın gerçekleştirilmesi, kısmen veya tamamen bir fiilî taşıyana
bırakıldığı takdirde, taşıyan, navlun sözleşmesine göre böyle bir bırakma
hakkına sahip olup olmadığı dikkate alınmaksızın, taşımanın tamamından sorumlu
kalmaya devam eder. Taşıyan, fiilî taşıyanın ve onun taşıma borcunun ifasında
kullandığı ve görevi ve yetkisi sınırı içinde hareket eden adamlarının fiil ve
ihmallerinden de bu Kanun hükümlerine göre sorumludur.
(2) Bu Kanunun taşıyanın sorumluluğuna ilişkin olan tüm
hükümleri, fiilî taşıyanın bizzat gerçekleştirdiği taşımadan sorumluluğu
hakkında da geçerlidir. Fiilî taşıyanın adamlarının aleyhine dava açılması
hâlinde 1187 nci maddenin ikinci fıkrası ile 1190 ıncı maddenin ikinci ve
üçüncü fıkraları uygulanır.
(3) Taşıyanın kanunen kendisine yüklenmeyen bir borç
veya yükümlülüğü üstlenmesi veya tanınan bir haktan vazgeçmesi sonucunu doğuran
özel anlaşmalar, açık ve yazılı onayı olmadıkça, fiilî taşıyan hakkında hüküm
ifade etmez; fakat, bu hususta yapılmış olan özel bir anlaşma fiilî taşıyanın
onayı olmasa da taşıyanı bağlamaya devam eder.
(4) Taşıyanın ve fiilî taşıyanın, aynı zarardan sorumlu
oldukları takdirde ve ölçüde sorumlulukları müteselsildir.
(5) Taşıyan, fiilî taşıyan ve bunların adamları
tarafından ödenecek tazminatın toplamı, bu Kanunda öngörülen sorumluluk
sınırlarını aşamaz.
(6) Bu madde hükümleri, taşıyan ile fiilî taşıyan
arasındaki rücu ilişkisini etkilemez.
11232
2. Sorumsuzluk şartı
MADDE 1192-
(1) 1191 inci maddenin birinci fıkrası hükmüne halel gelmemek kaydıyla, bir
navlun sözleşmesinde, sözleşmenin konusunu oluşturan bir taşımanın belirli bir
kısmının taşıyandan başka bir kişi tarafından gerçekleştirileceğinin öngörülmüş
olması durumunda, sözleşmeye, taşımanın ilgili bölümünde taşınan eşya fiilî
taşıyanın hâkimiyetinde iken meydana gelecek zıya, hasar veya teslimdeki
gecikmeden taşıyanın sorumlu olmayacağına ilişkin şart konabilir; şu kadar ki,
sorumluluğu sınırlayan veya ortadan kaldıran bu tür anlaşmalar, yetkili Türk
mahkemesinde fiilî taşıyan aleyhine dava açılamadığı hâllerde geçersizdir.
Zıyaın, hasarın ve teslimdeki gecikmenin eşya fiilî taşıyanın hâkimiyetinde
iken meydana geldiğini ispat yükü, taşıyana aittir.
(2) Sorumluluğu sınırlayan veya ortadan kaldıran bir
şartın geçerliği, fiilî taşıyanın adı, unvanı ve işyeri adresinin navlun
sözleşmesinden anlaşılmasına bağlıdır. Navlun sözleşmesinin yapılması sırasında
taşımayı gerçekleştirecek fiilî taşıyan belirlenmemişse, taşıyan,
belirlendiği anda ve en geç eşyanın fiilî taşıyana teslimini takiben
derhâl gönderilene fiilî taşıyanın adını, unvanını ve işyeri adresini bildirir.
Bu bildirim yapılmadığı takdirde, taşıyanın sorumluluğu devam eder.
(3) Fiilî taşıyan, eşyanın hâkimi olduğu sırada ortaya
çıkan zıyadan, hasardan veya teslimdeki gecikmeden 1191 inci maddenin ikinci
fıkrası uyarınca sorumludur.
B) Taşıyanın hakları
I- Navlun ödenmesini istem hakkı
1. Miktarı
a) ölçü, tartı veya sayı üzerine navlun
MADDE 1193-
(1) Navlun, eşyanın ölçüsü, tartısı veya sayısı üzerine kararlaştırılmışsa,
tereddüt hâlinde, navlun miktarı gönderilene teslim edilen eşyanın ölçü, tartı
veya sayısına göre belirlenir.
b) Zaman üzerine navlun
MADDE 1194-
(1) Zaman üzerine kararlaştırılmış olan navlun, yüklemenin belli bir günde
başlayacağı öngörülmüşse o günden, değilse 1152 nci madde uyarınca hazırlık
bildiriminde bulunulduğu günü izleyen günden itibaren işlemeye başlar. Safra
ile yolculukta ise, yolculuğa hazır olunduğunun haber verildiği günü izleyen
günden ve bu haber yolculuğun başlamasından bir gün öncesine kadar
verilmemişse, geminin yola çıktığı günden itibaren işlemeye başlar.
(2) Sürastarya öngörülmüşse, sürastarya süresince zaman
üzerine kararlaştırılmış navlun işlemez.
(3) Zaman üzerine kararlaştırılmış navlun, boşaltmanın
tamamlandığı günden sonra işlemez.
(4) Taşıyanın kusuru olmaksızın yolculuk gecikir veya
kesilirse, zaman üzerine kararlaştırılmış navlun, 1221 inci maddenin birinci
fıkrası ve 1222 nci maddenin ikinci fıkrası hükümleri saklı kalmak üzere, araya
giren günler için de ödenir.
c) Navlun kararlaştırılmamışsa
MADDE 1195-
(1) Taşınmak üzere teslim alınan eşya için navlun miktarı
kararlaştırılmamışsa, yükleme zamanı ve yerinde mutat olan navlun ödenir.
11233
(2) Taşınmak üzere teslim alınan eşya kararlaştırılmış
olandan fazla ise, fazlası için de sözleşmede belirlenen miktarın oranlanmasına
göre navlun ödenir.
d) Navlun dışında kalan prim ve giderler
MADDE 1196-
(1) Taşıyan, navlun dışında, pey akçesi, prim, bahşiş ve benzeri bir ad
altında başkaca bir istemde bulunamaz.
(2) Aksine sözleşme yoksa, gemiciliğin olağan ve
olağanüstü giderleri, özellikle kılavuz, liman, fener, römorkaj, karantina, buz
kırdırma ve bunlara benzer hizmetlere ilişkin resim ile ücretleri ödemek ve bu
giderleri doğuran sebeplere ilişkin önlemleri almak, navlun sözleşmesi
hükümlerine göre yükümlü olmasa bile, yalnız taşıyana düşer.
(3) Müşterek avarya hâlleriyle eşyanın korunması,
emniyet altına alınması ve kurtarılması için yapılan giderler hakkında ikinci
fıkra hükmü uygulanmaz.
2. Navlunun muacceliyeti
MADDE 1197-
(1) Navlun, eşyanın tesliminin istendiği anda ve her hâlde boşaltma
süresinin sonunda muaccel olur.
3. Eşyanın navlun yerine bırakılması
MADDE 1198-
(1) Taşıyan, bozulmuş veya hasarlanmış olup olmadığına bakılmaksızın eşyayı
navlun yerine kabul etmek zorunda tutulamaz.
4. Zıyaa uğrayan eşyanın durumu
MADDE 1199-
(1) Boşaltma süresinin sonuna kadar bir kaza sonucunda zıyaa uğrayan eşya
için navlun ödenmez ve peşin ödenmiş ise geri alınır. Navlun götürü
kararlaştırılmış ise eşyanın bir kısmının zıyaı, navlunun o oranda
indirilmesini istemeye hak verir.
(2) Niteliği itibarıyla, özellikle içinden bozulma,
kendiliğinden eksilme ve olağan akma ve sızma yüzünden zıyaa uğrayan eşya ile
yolda ölen hayvanlar için, teslim edilmiş olup olmadıklarına bakılmaksızın
navlun ödenir.
(3) Müşterek avarya dolayısıyla feda edilmiş olan
eşyaya düşen navlun için ödenecek garame payları hakkında müşterek avarya
hükümleri uygulanır.
5. Navlun borçlusu
MADDE 1200-
(1) Navlunun borçlusu taşıtandır.
II- Hapis hakkı
1. Genel olarak
MADDE 1201-
(1) Taşıyan, navlun sözleşmesinden doğan bütün alacakları için Türk Medenî
Kanununun 950 ilâ 953 üncü maddeleri uyarınca eşya üzerinde hapis hakkına
sahiptir. Hapis hakkı, eşya, taşıyanın zilyetliğinde bulunduğu sürece devam
eder; teslimden sonra dahi, otuz gün içinde mahkemeye müracaat edilmek ve eşya
henüz gönderilenin zilyetliğinde bulunmak şartıyla, hapis hakkından doğan
yetkilerin kullanılması mümkündür.
(2) Hapis hakkı, sadece, üzerinde hapis hakkı
kullanılan eşyanın taşındığı yolculuktan doğan alacakları teminat altına
alır.
(3) Hapis hakkı ancak alacağı teminata alacak
miktardaki eşya üzerinde kullanılabilir; ancak, müşterek avarya ve kurtarma
alacakları için taşıyan, eşyanın tümü üzerinde hapis hakkı kullanabilir.
11234
2. Çekişmeli tutarın yatırılması ve teminat
MADDE 1202-
(1) Taşıyanın alacakları hakkında uyuşmazlık çıkarsa, çekişmeli tutar,
mahkemece belirlenecek yere yatırılır yatırılmaz, taşıyan, eşyayı teslim etmek
zorundadır.
(2) Taşıyan, eşyanın tesliminden sonra, yeterli teminat
göstererek yatırılmış olan tutarı çekebilir.
III- Üçüncü kişi gönderilenin durumu
1. Ödeme yükümlülüğünün doğması
MADDE 1203-
(1) Eşya, taşıtandan başka bir kişiye teslim edilecekse, bu kişi, navlun
sözleşmesi veya konişmento ya da diğer bir denizde taşıma senedi uyarınca
eşyanın teslimini istediğinde, bu istemin dayandığı sözleşmenin veya
konişmentonun yahut diğer bir denizde taşıma senedinin hükümlerine göre ödemeye
yetkili kılındığı bütün alacakları ödemekle, kendi hesabına gümrük resmi
ödenmiş ve başka giderler yapılmış ise bunları da vermekle ve üstüne düşen
diğer bütün borçları yerine getirmekle yükümlü olur.
2. Gönderilene karşı hapis hakkının kullanılması
MADDE 1204-
(1) Gönderilen, eşyanın teslimini istediği andan itibaren, sadece 1203 üncü
maddede öngörülen alacaklar için hapis hakkının kullanılmasına katlanmak
zorundadır; diğer alacaklar için hapis hakkı kullanılamaz.
(2) Bu takdirde, 1398 ilâ 1400 üncü maddelere göre
yürütülecek takiplerde, borçluya yapılması gereken bildirim ve tebliğler
gönderilene yapılır. Gönderilen bulunmaz veya eşyayı teslim almaktan kaçınırsa,
bildirim ve tebliğlerin taşıtana yapılması gerekir.
(3) Eşya yalnız bir navlun sözleşmesine dayanılarak
taşınmış olup da birden çok konişmentoya veya diğer bir denizde taşıma senedine
dayanılarak çeşitli gönderilenlere teslim edilecekse, hapis hakkı, her
konişmentoya veya diğer bir denizde taşıma senedine isabet eden alacaklar için
ayrı ayrı kullanılır.
3. Rücu hakkı
a) Eşyanın teslimi hâlinde
MADDE 1205-
(1) Eşyayı gönderilene teslim etmiş olan taşıyan, 1203 üncü maddeye
göre gönderilenden istenebilecek olan alacakların ödenmesini taşıtandan
isteyemez. Ancak, taşıtanın, taşıyanın zararına olarak sebepsiz zenginleştiği
oranda, taşıyan taşıtana rücu edebilir.
b) Hapis hakkının paraya çevrilmesi hâlinde
MADDE 1206-
(1) Taşıyan, üzerinde hapis hakkı kullandığı eşyanın paraya
çevrilmesini istemiş, fakat satış sonucunda alacağını tamamen alamamışsa,
kendisiyle taşıtan arasında yapılan navlun sözleşmesinden doğan alacaklarını
elde edemediği oranda, taşıtandan isteyebilir.
c) Gönderilenin eşyayı teslim almaması hâlinde
MADDE 1207-
(1) Gönderilen, eşyanın teslimini isteme hakkını kullanmazsa, taşıtan,
navlun sözleşmesi gereğince navlunu ve diğer alacakları taşıyana ödemekle
yükümlüdür.
(2) Eşyanın taşıtan tarafından teslim alınmasında
boşaltmayla ilgili hükümler, gönderilen yerine taşıtan geçmek suretiyle
uygulanır.
11235
DÖRDÜNCÜ AYIRIM
Taşıtanın ve Yükletenin Sorumluluğu
A) Kusur sorumluluğu
MADDE 1208-
(1) Taşıtan ve yükleten, kendilerinin veya adamlarının kusurundan
kaynaklanmış olmadıkça, taşıyanın veya fiilî taşıyanın, geminin zıyaı
veya hasarı dolayısıyla ya da diğer bir sebeple uğradığı zarardan sorumlu
değildir.
(2) Özel hükümler saklıdır.
BEŞİNCİ AYIRIM
Yolculuğun Başlamasına veya Devamına Engel Olan
Sebepler Yüzünden
Sözleşmenin Sona Ermesi
A) Sözleşmenin hükümden düşmesi
I- Geminin zayi olması sebebiyle
1. Yolculuk başlamadan önce
MADDE 1209-
(1) Gemi, yolculuk başlamadan önce umulmayan bir hâl yüzünden zayi olduğu
takdirde, iki taraftan biri ötekine tazminat vermekle yükümlü olmaksızın navlun
sözleşmesi hükümden düşer. Bu hâlde sadece geminin zayi olduğu ana kadar doğmuş
bulunan borçların ifası gerekir.
2. Yolculuk başladıktan sonra
a) Mesafe navlunu
MADDE 1210-
(1) Gemi, yolculuk başladıktan sonra umulmayan bir hâl yüzünden zayi olduğu
takdirde; taşıyana o ana kadar doğmuş bulunan alacakları dışında, zayi olan
gemiden kurtarılan ve emniyet altına alınan eşya başka bir limana getirilmiş
olsa bile mesafe navlunu da ödenmesi gerekir.
(2) Mesafe navlunu kurtarılan eşyanın miktarına,
geminin zayi olduğu ana kadar alınan mesafeye, yolculuğun giderlerine,
süresine, katlanılan rizikolarına ve zorluk derecesine göre hakkaniyete
uygun bir şekilde hesap edilir.
(3) Mesafe navlunu, kurtarılan eşyanın emniyet altına
alındığı yer ve tarihteki değerini aşamaz.
b) Kaptanın yükümlülükleri
MADDE 1211-
(1) Navlun sözleşmesinin geminin umulmayan bir hâl yüzünden zıyaı sebebiyle
hükümden düşmesi, kaptanın yükle ilgili olanların yokluğunda 1112 nci madde
gereğince, onların menfaatini korumak hususundaki yükümlülüğünü ortadan
kaldırmaz. Kaptan, acil hâllerde önceden danışmasına bile gerek olmaksızın,
durumun gereğine göre eşyayı ilgililerin hesabına başka bir gemi ile varma
limanına taşıtmak veya eşyanın güvenli bir yerde depo edilmesini
veya uygun fiyatla satılmasını sağlamak zorundadır.
Kaptan, bu yükümlülüklerinin ifası ve eşyanın bakımı için gereken
giderleri karşılamak üzere eşyayı rehnetmeye veya bir kısmını satmaya da
yetkilidir.
(2) Kaptan, taşıyanın mesafe navlunu ile geminin zayi
olduğu ana kadar doğmuş bulunan alacakları ve eşyayı takyit eden müşterek
avarya garame payları ile kurtarma alacakları ödenmedikçe veya bunlar
karşılığında yeterli teminat gösterilmedikçe, eşyayı elden çıkarmaya veya
taşıtmak üzere başka bir gemiye teslime zorunlu değildir.
11236
(3) Kaptanın birinci fıkra hükmüne göre kendisine düşen
yükümlülükleri yerine getirmesinden doğacak zararlardan, taşıyan dışında
donatan da sorumludur.
3. Başka gemiye yükleme ve aktarma
MADDE 1212-
(1) Taşıyan, eşyayı, sözleşmede ismen kararlaştırılmış olan dışında
başka bir gemiye yüklemeye veya aktarmaya yetkili ise, bu geminin zıyaı hâlinde
taşımayı diğer uygun bir gemi ile yapabilir veya tamamlatabilir. Taşıyan,
seçimini gecikmeksizin taşıtana bildirmekle yükümlüdür.
4. Geminin denize elverişsiz hâle gelmesi
MADDE 1213-
(1) Denize elverişsiz hâle gelmiş gemi, mahkemenin tespit kararıyla zayi
olmuş sayılır.
II- Eşyanın zayi olması sebebiyle
1. Yolculuk başlamadan önce
a) Eşya sözleşmede ferden belirlenmişse
MADDE 1214-
(1) Sözleşmede ferden belirlenen eşyanın tamamının umulmayan bir hâl
yüzünden zayi olması hâlinde, taraflar arasındaki sözleşme iki taraftan biri
ötekine tazminat vermekle yükümlü olmaksızın hükümden düşer. Ancak, o ana kadar
doğmuş alacakların ifası gerekir.
(2) Eşyanın bir kısmının zayi olması hâlinde ise,
taşıtan kararlaştırılan navlunun yarısını ödeyerek sözleşmeyi feshetmeye veya
taşıyanın durumunu güçleştirmemek şartıyla başka eşya yüklemeye yetkilidir.
Taşıtan bu seçimlik haklarını, gemi limandan ayrılana kadar kullanmadığı
takdirde, tam navlunu ödemeye zorunludur.
(3) Zayi olanlar yerine başka eşyayı yüklemeyi tercih eden
taşıtan, bu yüklemeyi giderlerine de katlanarak mümkün olan en kısa zamanda
bitirmeye ve sebep olduğu zararları tazmine zorunludur.
b) Eşya, sözleşmede tür veya cinsi ile belirlenmişse
MADDE 1215-
(1) Sözleşmede ferden belirlenmemiş bulunan eşyanın yüklenmek üzere
tesliminden önce tamamı zayi olsa bile, taraflar arasındaki sözleşme sona
ermez.
(2) Taşıtanın, kararlaştırılandan başka bir eşya
yüklemeye ilişkin 1144 üncü maddeden doğan hakkı saklıdır.
(3) Sözleşmede sadece tür ve cinsi ile gösterilmiş bulunan
eşyanın yüklenmek üzere teslimi, onu ferden belirlenmiş hâle getirir.
(4) Navlun sözleşmesinde tür ve cinsi ile gösterilmiş
bulunan eşya henüz bekleme süresi dolmadan gemiye
yüklendikten veya gemiye yüklenmek
üzere yükleme yerinde kaptan tarafından teslim alındıktan
sonra tamamen zayi olursa taşıtan, zayi olanlar yerine başka eşya teslimine
hazır olduğunu gecikmeksizin bildirdiği ve yine aynı süre içinde bu eşyanın
teslimine başladığı takdirde, sözleşme hükümden düşmez. Taşıtan, bu eşyanın yüklenmesini
en kısa zamanda bitirmek dışında bu yüklemenin fazla giderlerini üzerine almaya
ve bu yükleme yüzünden bekleme süresi uzarsa taşıyanın bu yüzden uğradığı
zararını tazmine mecburdur.
11237
2. Yolculuk başladıktan sonra
a) Eşyanın tamamının zayi olması
MADDE 1216-
(1) Yolculuk başladıktan sonra taşınan eşyanın umulmayan bir hâl yüzünden
tamamının zayi olması ile iki taraftan biri diğerine tazminat vermeye zorunlu
olmaksızın, navlun sözleşmesi hükümden düşer. Taşıyana sadece, sözleşmenin sona
erdiği ana kadar doğmuş bulunan diğer alacakları ödenir. 1199 uncu maddenin
ikinci ve üçüncü fıkraları saklıdır.
b) Eşyanın bir kısmının zayi olması
MADDE 1217-
(1) Yolculuk başladıktan sonra eşyanın umulmayan bir hâl yüzünden
bir kısmının zayi olması, taraflar arasındaki sözleşmeyi hükümden düşürmez.
Eşyanın, zayi olan kısmı hiç taşınmamış veya yolculuk devam ederken gemiden
uzaklaştırılmış olsa bile, taşıyana tam navlun ödenir; şu kadar ki, 1199 uncu
maddenin ikinci ve üçüncü fıkrası hükümleri saklıdır.
B) Sözleşmenin feshi
I- Taraflara fesih hakkı veren hâl
MADDE 1218-
(1) Gemiye ambargo veya devlet hizmeti için el konulması, varma yeri ülkesi
ile ticaretin yasaklanması, yükleme veya varma limanlarının abluka altına
alınması, sözleşme gereğince taşınacak olan eşyanın tamamının yükleme
limanından ihracının veya varma limanına ithalinin yahut transit geçişinin
yasaklanması gibi bir kamu tasarrufu yüzünden sözleşmenin ifasının engellenmiş
olması her iki tarafa herhangi bir tazminat vermekle yükümlü olmaksızın sözleşmeyi
feshedebilme hakkı verir.
(2) Henüz yolculuk başlamamışsa, fesih hakkının
kullanılabilmesi için sözleşmenin ifasını engelleyen durumun mevcut ihtimallere
göre kısa zamanda ortadan kalkmayacağının anlaşılmış olması gerekir. Buna
karşılık, yolculuk başladıktan sonra sözleşmenin ifası engellenmişse, fesih
hakkının kullanılabilmesi için bir ay boyunca engelin kalkmasının beklenmesi
gerekir. Bu süreler, kaptan engeli bir limanda bulunduğu sırada öğrenirse,
engeli haber aldığı günden; aksi takdirde engelin kendisine bildirildiği günden
sonra gemi ile bir limana ulaştığı günden itibaren hesap olunur.
(3) Taraflar, kısmi yolculuk çarteri sözleşmeleri ile
kırkambar sözleşmelerinde belli bir süre beklemeye zorunlu olmaksızın fesih
hakkını kullanabilirler.
(4) Savaş çıktığı için geminin veya navlun sözleşmesi
gereğince gemi ile taşınacak eşyanın tamamı yahut her ikisinin artık serbest
sayılmaması ve zapt veya müsaderesi tehlikesi mevcutsa, taraflar belli bir süre
beklemeye zorunlu olmaksızın fesih hakkını kullanabilirler.
(5) Taşıtanın, engelin yolculuk başlamadan önce ortaya
çıktığı hâllerde, serbest sayılmayan eşya yerine kararlaştırılandan başka eşya
yüklemeye ilişkin 1144 üncü maddeden doğan hakkı saklıdır.
II- Tarafların fesih hakkına sahip olmadığı hâller
1. Eşyanın sadece bir kısmına ilişkin engeller
MADDE 1219-
(1) Eşyanın sadece bir kısmına ilişkin engeller, taraflara fesih hakkı
vermez. Taşıtan, savaş, ihracat veya ithalat yasağı gibi sebeplerle eşyanın
artık serbest sayılmayan kısmını her hâlde gemiden alıp uzaklaştırmak
zorundadır. Ancak, taşıtan henüz yolculuk başlamamışsa, taşıyanın durumunu
ağırlaştırmamak şartıyla gemiye bunlar yerine
başka eşya yükleyebilir veya kararlaştırılan navlunun yarısını ödeyerek sözleşmeyi feshedebilir.
11238
Eşyanın, sözleşmenin ifasını engelleyen kısmı hiç
taşınmamış veya yolculuk devam ederken gemiden uzaklaştırılmış olsa bile,
taşıyana tam navlun ödenir.
(2) Kısmi yolculuk çarteri sözleşmeleri ile kırkambar
sözleşmelerinde fesih hakkı yoktur.
2. Kaptanın haklı bir sebeple rotadan sapması
MADDE 1220-
(1) Kaptanın denizde can ve eşya kurtarmak veya diğer bir haklı sebeple
rotadan sapmış olması, tarafların hak ve yükümlülüklerini etkilemez ve taşıyan
bu yüzden doğacak zararlardan sorumlu olmaz.
(2) Türk Medenî Kanununun 2 nci maddesi hükmü
saklıdır.
3. Geminin yolculuk sırasında tamirinin gerekmesi
MADDE 1221-
(1) Geminin yolculuk sırasında tamiri gerekirse, navlunun tamamı ile
taşıyanın o ana kadar doğmuş bulunan diğer bütün alacaklarının ödenmesi veya
temin edilmesi şartıyla eşya gemiden alınabileceği gibi tamirin bitmesi de
beklenebilir. Navlunun zaman üzerine kararlaştırıldığı hâllerde, tamirin devam
ettiği süre hesaba katılmaz.
(2) 1222 nci maddenin birinci fıkrasının ilk cümlesi
hükmü saklıdır.
(3) Kısmi yolculuk çarteri sözleşmeleri ile kırkambar
sözleşmelerinde eşya tamir sırasında boşaltılmış olduğu takdirde, taşıtan tam
navlunu ve diğer alacakları ödemek şartıyla eşyayı geri alabilir.
III- Diğer sebeplerin etkisi
MADDE 1222-
(1) Yolculuğun, bu Kanunda öngörülenler dışında bir tabiî olay veya
umulmayan diğer bir hâl yüzünden başlamadan veya başladıktan sonra gecikmesi,
tarafların hak ve yükümlülüklerini değiştirmez; meğerki, bu gecikme yüzünden
sözleşmenin belli amacı kaybolmuş olsun. Bununla beraber, umulmayan hâlden
kaynaklanan ve mevcut şartlara göre uzunca bir zaman süreceği anlaşılan
gecikmelerde, taşıtan, gemiye yüklenmiş olan eşyayı rizikosu ve gideri
kendisine ait olmak ve zamanında tekrar yüklemek şartıyla yeterli ve uygun bir
teminat göstererek boşaltmaya yetkilidir. Taşıtan, yüklemenin yeniden
yapılmaması hâlinde navlunun tamamını ödemek ve boşaltmanın sebep olduğu
zararları tazmin etmek zorundadır.
(2) Gecikmenin bir kamu tasarrufundan kaynaklandığı
hâllerde, zaman üzerine kararlaştırılan navlun işlemez.
(3) Kısmi yolculuk çarteri sözleşmeleri ile kırkambar
sözleşmelerinde taşıtan geçici olarak boşaltmak hakkını ancak diğer taşıtanlar
muvafakat ettikleri takdirde kullanabilir.
IV- Eşya üzerinde tasarruf yetkisi olan kişinin fesih
hakkı
MADDE 1223-
(1) Taşıtanın eşya üzerinde tasarruf yetkisine sahip olmadığı
hâllerde, ona ait fesih hakkı eşya üzerinde tasarruf yetkisi olan kişi
tarafından kullanılır.
V- Fesih hakkının kullanılması
1. Feshin bildirimi
MADDE 1224-
(1) Feshin bildirimi, faks mesajı, elektronik mektup veya benzeri
teknik araçlarla da mümkün olmak üzere, yazılı olarak yapılır.
2. Hüküm ve sonuçları
a) Sözleşme yolculuk başlamadan önce feshedilmişse
MADDE 1225-
(1) Navlun sözleşmesi yolculuk başlamadan önce bu Ayırımda öngörülen
sebeplerle feshedilirse, taraflar birbirine tazminat ödemekle yükümlü olmayıp
sadece o ana kadar doğmuş bulunan borçlarını ifa etmek zorundadır.
11239
b) Sözleşme yolculuk başladıktan sonra feshedilmişse
MADDE 1226-
(1) Navlun sözleşmesi yolculuk başladıktan sonra bu Ayırımda öngörülen
sebeplerle feshedilirse, taşıyana o ana kadar doğmuş bulunan alacakları dışında
fesih hakkı kullanılana kadar yapılan yolculuk için, eşya, yükleme limanına
geri getirilmiş olsa bile 1210 uncu maddenin ikinci fıkrası uyarınca hesap edilecek
mesafe navlunu da ödenir.
(2) Taraflar arasında aksi kararlaştırılmadıkça, eşya
fesih hakkının kullanıldığı sırada geminin bulunduğu veya en yakın olduğu
limanda boşaltılır. Kısmi yolculuk çarteri sözleşmeleri ile kırkambar
sözleşmelerinde boşaltma, yolculuğun gecikmesine veya aktarmaya sebebiyet
verecekse, navlun sözleşmesinin feshi üzerine taşıtan, diğer taşıtanların
muvafakati olmadıkça, eşyanın varma limanından önce boşaltılmasını isteyemez;
şu kadar ki, taşıtan, boşaltmadan doğan giderlerle zararı tazmin etmekle
yükümlüdür.
(3) Sözleşmenin yolculuk başladıktan sonra feshi
hâlinde de, kaptanın yükümlülükleri hakkındaki 1211 inci madde hükmü
uygulanır.
C) Birden çok yolculuğun özellikleri
MADDE 1227-
(1) Geminin birden çok yolculuk için tutulduğu hâllerde, 1209 ilâ 1226 ncı
madde hükümleri ancak sözleşmenin niteliği ve içeriği cevaz veriyorsa
uygulanır.
(2) Sözleşmeye göre yükleme limanına yolculuk yapmak
zorunda olan gemi yükleme limanına varmışsa, bu yolculuk için taşıyana ayrıca
1210 uncu maddenin ikinci fıkrasına göre hesap olunacak mesafe tazminatı
ödenir.
ALTINCI AYIRIM
Denizde Taşıma Senetleri
A) Konişmento
I- Tanımı, türleri ve düzenlenmesi
MADDE 1228-
(1) Konişmento, bir taşıma sözleşmesinin yapıldığını ispatlayan, eşyanın
taşıyan tarafından teslim alındığını veya gemiye yüklendiğini gösteren ve
taşıyanın eşyayı, ancak onun ibrazı karşılığında teslimle yükümlü olduğu
senettir.
(2) Yükletenin izniyle, taşınmak üzere teslim alınan
fakat henüz gemiye yükletilmemiş olan eşya için “tesellüm konişmentosu”
düzenlenebilir. Eşya gemiye alınır alınmaz taşıyan, onun teslim alındığı sırada
verilmiş olan geçici makbuz veya tesellüm konişmentosunun geri verilmesi
karşılığında yükletenin istediği kadar nüshada “yükleme konişmentosu”
düzenlemekle yükümlüdür. Tesellüm konişmentosuna eşyanın ne zaman ve hangi
gemiye yüklenmiş olduğuna dair şerh verildiği takdirde bu konişmento “yükleme
konişmentosu” hükmündedir. Konişmento, kaptan veya taşıyanın yahut kaptanın bu
hususta yetkilendirdiği bir temsilcisi tarafından taşıyan ad ve hesabına
düzenlenebilir.
(3) Konişmento, nama, emre ve hamile yazılı olarak
düzenlenebilir. Aksi kararlaştırılmadıkça yükletenin istemi üzerine konişmento
gönderilenin emrine veya sadece emre olarak düzenlenir. Bu son hâlde “emre”
yükletenin emrine demektir. Konişmento gönderilen sıfatıyla taşıyanın veya
kaptanın namına da yazılı olabilir.
(4) Konişmentonun bütün nüshaları aynı metni içermeli
ve her birinde kaç nüsha hâlinde düzenlendiği gösterilmelidir.
11240
(5) Yükleten, istem üzerine, konişmentonun kendisi
tarafından imzalanmış olan bir kopyasını taşıyana vermek zorundadır.
II - İçeriği
MADDE 1229-
(1) Konişmento, aşağıdaki kayıtları içerir:
a) Yükletenin beyanına uygun olarak gemiye yüklenen
veya yüklenmek üzere teslim alınan eşyanın genel olarak cinsini, tanınması için
zorunlu olan işaretlerini, gerektiğinde tehlikeli eşya niteliğinde olup
olmadığı hakkında açık bir bilgiyi, koli veya parça sayısı ile ağırlığını veya
başka suretle ifade edilen miktarını.
b) Eşyanın haricen belli olan hâl ve durumunu.
c) Taşıyanın adı ve soyadını veya ticaret unvanını ve
işletme merkezini.
d) Kaptanın adı ve soyadını.
e) Geminin adını ve tabiiyetini.
f) Yükletenin adı ve soyadını veya ticaret unvanını.
g) Yükleten tarafından bildirilmişse, gönderilenin adı
ve soyadını veya ticaret unvanını.
h) Navlun sözleşmesine göre yükleme limanını ve
taşıyanın eşyayı yükleme limanında teslim aldığı tarihi.
i) Navlun sözleşmesine göre boşaltma limanını veya buna
ilişkin talimat alınacak yeri.
j) Konişmentonun düzenlendiği yer ve tarihi.
k) Taşıyan veya onu temsilen hareket eden kişinin
imzasını.
l) Navlunun gönderilen tarafından ödeneceğine dair
kayıtları, ödenecekse bunun miktarını.
m) Navlun sözleşmesinde açıkça kararlaştırılmışsa,
eşyanın boşaltma limanında teslim olunacağı tarih ve süreyi.
n) Sorumluluk sınırlarını genişleten her şartı.
o) Taraflarca uygun görülen diğer kayıtları.
(2) Birinci fıkrada sayılan unsurlardan bir veya
birkaçının konişmentoda bulunmaması senedin hukuken konişmento sayılmasını
engellemez; yeter ki, senet 1228 inci maddenin birinci fıkrasında yazılı
unsurları taşımakta olsun.
III- Hükümleri
1. Kıymetli evrak olma niteliği
a) Eşyanın yetkili konişmento hamiline teslimi
aa) Genel olarak
MADDE 1230-
(1) Konişmentonun meşru hamili, eşyayı teslim almaya yetkilidir.
(2) Konişmento birden çok nüsha olarak düzenlenmişse,
eşya, tek nüshanın meşru hamiline teslim edilir.
bb) Birden çok konişmento hamilinin başvurusu
MADDE 1231-
(1) Konişmentonun birden çok meşru hamili aynı zamanda başvurursa
kaptan, hepsinin istemini reddederek eşyayı umumi ambara veya başka güvenli bir
yere tevdi etmek ve bu şekilde hareket etmesinin sebeplerini de göstererek bunu
anılan konişmento hamillerine bildirmek zorundadır.
(2) Kaptan hareket tarzına ve sebeplerine ilişkin resmî
bir senet düzenletmeye yetkilidir; bu sebeple yapılan giderler hakkında 1201
inci madde uygulanır.
11241
cc) Yükletenin talimatı
MADDE 1232-
(1) Emre yazılı bir konişmento düzenlenmişse kaptan, yükletenin eşyanın
geri verilmesi veya teslimi hususundaki talimatını ancak kendisine
konişmentonun bütün nüshaları geri verildiği takdirde yerine getirir.
(2) Gemi varma limanına ulaşmadan, bir konişmento hamili
eşyanın teslimini isterse, aynı hüküm uygulanır.
(3) Kaptan bu hükümlere aykırı hareket ederse, taşıyan,
konişmentonun meşru hamiline karşı sorumlu kalmakta devam eder.
(4) Konişmento emre yazılı değilse, yükleten ve
konişmentoda adı yazılı gönderilen muvafakat ettikleri takdirde, konişmentonun
hiçbir nüshası ibraz edilmese bile, eşya geri verilir veya teslim olunur. Şu
kadar ki, konişmentonun bütün nüshaları geri verilmiş değilse, taşıyan bu
yüzden doğabilecek zararlar için önce teminat gösterilmesini isteyebilir.
dd) Navlun sözleşmesinin umulmayan hâl yüzünden
hükümden düşmesi
MADDE 1233-
(1) Navlun sözleşmesinin, geminin varma limanına ulaşmasından önce
umulmayan bir hâl yüzünden 1209 ilâ 1227 nci maddeler gereğince kendiliğinden
veya feshedilmesi sonucunda hükümden düşmesi hâlinde de 1232 nci madde hükmü
uygulanır.
b) Konişmentonun eşyayı temsili
aa) Genel olarak
MADDE 1234-
(1) Eşya, kaptan veya taşıyanın diğer bir temsilcisi tarafından taşınmak
üzere teslim alınınca konişmentonun, konişmento gereğince eşyayı teslim almaya
yetkili olan kişiye teslimi, 1235 inci madde hükümleri saklı kalmak şartıyla,
Türk Medenî Kanununun 957 ve 980 inci maddelerinde yazılı hukuki sonuçları
doğurur.
bb) Birden çok konişmento hamili
MADDE 1235-
(1) Emre yazılı bir konişmento birden fazla nüsha hâlinde düzenlenmişse,
nüshalardan birinin hamili, konişmentonun teslimine 1234 üncü madde
gereğince bağlanan sonuçları, kendisi henüz teslim isteminde bulunmadan önce
bir diğer nüshaya dayanarak 1230 uncu madde uyarınca kaptandan eşyayı teslim
almış olan kişi aleyhine ileri süremez.
(2) Kaptan eşyayı henüz teslim etmeden birden çok konişmento
hamili ona başvurup ellerinde bulundurdukları konişmento nüshalarına
dayanarak eşya üzerinde birbirine zıt haklar ileri sürerlerse, konişmentonun
birden çok nüshalarını çeşitli kişilere devretmiş olan ortak ciranta tarafından
eşyayı teslim almaya yetkili kılacak şekilde ilk önce ciro ve teslim edilmiş
olan nüshanın hamili diğerlerine tercih olunur. Ciro edilip de başka bir
yere gönderilen konişmento nüshası hakkında gönderme tarihi konişmento hamiline
teslim tarihi hükmündedir.
cc) Konişmentonun geri verilmesi karşılığında eşyanın
teslimi
MADDE 1236-
(1) Eşya, ancak konişmento nüshasının, eşyanın teslim alındığına ilişkin
şerh düşülerek geri verilmesi karşılığında teslim edilir.
2. İspat işlevi
a) Hukuki ilişkiyi ispat
MADDE 1237-
(1) Taşıyan ile konişmento hamili arasındaki hukuki ilişkilerde konişmento
esas alınır.
(2) Taşıyan ile taşıtan arasındaki hukuki ilişkiler
navlun sözleşmesinin hükümlerine bağlı kalır.
11242
(3) Konişmentoda, yolculuk çarteri sözleşmesine
gönderme varsa, konişmento devredilirken çarter partinin bir suretinin de yeni
hamile ibraz edilmesi gerekir. Bu takdirde çarter partide yer alan
hükümler, nitelikleri elverdiği ölçüde konişmento hamiline karşı da ileri
sürülebilir. Ancak, 1245 inci maddenin birinci fıkrasının ikinci cümlesi hükmü
saklıdır.
b) Taşıyanı ispat
MADDE 1238-
(1) Konişmentoyu taşıyan sıfatıyla imzalayan veya konişmento kendi ad ve
hesabına imzalanan kişi, taşıyan sayılır.
(2) Konişmentoda taşıyanın adı ve soyadı veya ticaret
unvanı ile işletme merkezinin gösterilmemiş olduğu veya açıkça anlaşılmadığı
hâllerde, donatan, taşıyan sayılır; meğerki, konişmento hamilinin açık
istemi üzerine, donatan taşıyanın adı ve soyadını veya ticaret unvanı ile
işletme merkezini bildirerek bunu belgelendirmiş olsun.
(3) Kaptan veya taşıyanın diğer bir temsilcisi
tarafından düzenlenen konişmentoda, taşıyanın adı ve soyadı veya ticaret unvanı
ile işletme merkezinin gösterilmemiş olduğu veya açıkça anlaşılmadığı hâllerde,
temsilci de ikinci fıkra uyarınca sorumlu tutulan donatan ile birlikte taşıyan
sayılır; meğerki, konişmento hamilinin açık istemi üzerine temsilci, taşıyanın
adı ve soyadını veya ticaret unvanı ile işletme merkezini bildirerek bunu
belgelendirmiş olsun.
(4) Taşıyanın adı ve soyadı veya ticaret unvanı ile
işletme merkezinin yanlış veya geç bildirilmiş olması hâlinde, taşıyan, donatan
veya taşıyanın temsilcisi, yanlış veya geç bildirimden doğacak zararlardan
müteselsilen sorumludurlar; bu takdirde 1188 inci maddede öngörülen hak
düşürücü süre taşıyanın adı ve soyadı veya ticaret unvanı ile işletme merkezi
doğru bildirilene kadar taşıyana yöneltilecek istemler hakkında işlemeye
başlamaz.
c) Eşyanın genel olarak cinsini, işaretlerini, koli
veya parça adedini, ağırlık ve miktarını ispat
MADDE 1239-
(1) Konişmento eşyanın genel olarak cinsi, işaretleri, koli veya parça
adedi, ağırlık veya miktarı hakkında beyanları içerip de taşıyan, bu beyanların
fiilen teslim alınan veya yükleme konişmentosu düzenlenmiş olması hâlinde,
fiilen yüklenen eşyayı doğru ve tam olarak göstermediğini biliyor veya
gösterdiğinden haklı sebeplerle şüphe ediyorsa yahut bu beyanları kontrol etmek
için yeterli imkâna sahip değilse, konişmentoya bu beyanların gerçeğe
uymadığını, şüphesini haklı gösteren sebepleri veya yeterli kontrol imkânının
bulunmadığını açıklayan bir çekince koymak zorundadır.
(2) Taşıyan, eşyanın haricen belli olan hâlini
konişmentoda beyan etmeyi ihmal ederse, konişmentoda eşyanın haricen iyi hâlde
olduğuna dair beyanda bulunulmuş sayılır.
(3) Birinci fıkraya dayanarak konişmentoya hakkında
çekince konulan beyanlar saklı kalmak üzere, konişmento, taşıyanın eşyayı
konişmentoda beyan edildiği gibi teslim aldığına veya yükleme konişmentosu
düzenlenmiş olduğu takdirde, yüklediğine karine oluşturur. Bu karinenin aksi,
konişmentoyu, içerdiği eşya tanımına güvenerek, gönderilen de dâhil olmak
üzere, iyiniyetle devralan üçüncü kişiye karşı ispatlanamaz; 1186 ncı maddenin
dördüncü fıkrası saklıdır.
11243
d) Navlunu ispat
MADDE 1240-
(1) 1229 uncu maddenin birinci fıkrasının (l) bendi uyarınca navlunun
gönderilen tarafından ödeneceğine veya yükleme limanında gerçekleşip gönderilen
tarafından ödenecek olan sürastarya parasına ilişkin bir kaydı içermeyen
konişmento, gönderilenin navlun veya sürastarya parası ödemekle yükümlü
olmadığına karine oluşturur. Bu karinenin aksi, navlun veya sürastarya parası
hakkında böyle bir kayıt içermeyen konişmentoyu, gönderilen de dâhil olmak
üzere, devralan üçüncü kişiye karşı ispatlanamaz.
(2) Navlun eşyanın ölçüsüne, sayısına veya tartısına
göre kararlaştırılmış ve bunlar da konişmentoda gösterilmiş olursa,
konişmentoda aksine bir şart olmadıkça, navlun buna göre
belirlenir. 1239 uncu maddenin birinci fıkrası uyarınca yazılan şerh
konişmentoda aksine bir şart sayılmaz.
(3) Navlun için taşıma sözleşmesine yollama yapılırsa,
bu yollamanın kapsamına boşaltma süresi, sürastarya süresi ve sürastarya parası
hakkındaki hükümler girmez.
e) Yükleten tarafından verilen garantiler
MADDE 1241-
(1) Konişmentoya konulan eşya ile ilgili kayıtlar hakkında 1145 inci madde
uygulanır.
(2) Taşıyan veya onun bir temsilcisi tarafından
konişmentonun, yükletenin konişmentoya konulmak üzere bildirdiği kayıtlara veya
eşyanın haricen belli olan hâl ve niteliğine ilişkin bir çekince eklenmeksizin
düzenlenmesi yüzünden taşıyanın uğrayacağı zararı yükletenin tazmin edeceğine
dair her taahhüt veya anlaşma, konişmentoyu, gönderilen de dâhil olmak
üzere, iyiniyetle iktisap eden bütün üçüncü kişilere karşı geçersizdir.
(3) Böyle bir taahhüt veya anlaşma, taraflar arasında
geçerlidir; meğerki, taşıyan veya onun bir temsilcisi, ikinci fıkrada
belirtilen çekinceyi koymamak suretiyle, eşyanın konişmentodaki tanımına
güvenerek hareket eden, gönderilen de dâhil, üçüncü kişileri aldatma amacı
gütsün. Bu durumda, konişmentoya konulmayan çekince, yükleten tarafından
konişmentoya yazılmak üzere bildirilen kayıtlara ilişkinse, taşıyan, 1145 inci
madde uyarınca yükletenden tazminat isteyemez.
(4) Üçüncü fıkrada belirtilen aldatma kastının varlığı
hâlinde taşıyan, konişmentodaki kayıtlara güvenerek hareket eden, gönderilen de
dâhil, üçüncü kişilere karşı, 1186 ncı maddede öngörülen sorumluluk
sınırlarından yararlanmaksızın sorumludur.
B) Diğer denizde taşıma senetleri
MADDE 1242-
(1) Taşıyanın taşınacak eşyayı teslim aldığını göstermek üzere düzenlediği
konişmentodan başka her tür senet, taşıma sözleşmesinin yapılmış ve eşyanın
senette yazılı olduğu gibi taşıyan tarafından teslim alınmış olduğuna karine
oluşturur; ancak bu karinenin aksi ispatlanabilir.
YEDİNCİ AYIRIM
Emredici Hükümler
A) Genel olarak
MADDE 1243-
(1) Bir navlun sözleşmesinde veya konişmentoda yahut diğer bir denizde
taşıma senedinde yer alıp da;
a) Taşıyanın borç ve sorumluluklarına ilişkin 1141,
1150, 1151 ve 1178 ilâ 1192 nci maddeler,
11244
b) Taşıtan ve yükletenin borç ve sorumluluklarına ilişkin
1145 ilâ 1149, 1165 ve 1208 inci maddeler,
c) Denizde taşıma senetlerine ilişkin 1228 ilâ 1242 nci
maddeler,
hükümlerinden kaynaklanan borç ve sorumluluklar
doğrudan veya dolaylı olarak önceden kaldıran veya daraltan bütün kayıt ve
şartlar geçersizdir.
(2) Sigortadan doğan hak ve alacakların taşıyana
devredilmesi veya taşıyana buna benzer menfaatler sağlanması ve kanunlarla
düzenlenmiş bulunan ispat yükünün taşıyan lehine tersine çevrilmesi sonucunu
doğuran bütün kayıt ve şartlar birinci fıkra hükümlerine tabidir.
(3) Sorumluluğu kaldıran veya daraltan kayıt ve
şartların geçersizliği, navlun sözleşmesinin veya konişmentonun yahut diğer bir
denizde taşıma senedinin geri kalan hükümlerinin geçersizliği sonucunu
doğurmaz.
(4) Taşıyanın borçlarını ve sorumluluğunu genişleten
veya ağırlaştıran kayıt ve şartlar ise geçerlidir.
B) İstisnalar
MADDE 1244-
(1) Aşağıda yazılı hâllerde 1243 üncü maddenin birinci fıkrası uygulanmaz:
a) Navlun sözleşmesinin canlı hayvanlara veya 1151 inci
maddenin üçüncü fıkrasının birinci cümlesi uyarınca denizde taşıma senedinde
güvertede taşınacağı yazılı olup da fiilen böyle taşınan eşyaya ilişkin
bulunması.
b) Mutat ticari taşıma işlerinden olmamakla beraber
ticaretin olağan akışı içinde yapılan eşya taşımasına ilişkin bulunup da
eşyanın özel nitelikleri veya taşımanın özel şartlarının haklı gösterdiği
anlaşmalar; bu durumda taşıma senedinin bu anlaşmaları ve “emre değildir”
kaydını içermesi şarttır.
c) Taşıyana, eşyanın yüklenmesinden önce ve
boşaltılmasından sonra düşen yükümlülükler.
(2) 1243 üncü madde, konişmentoya, müşterek avaryaya
ilişkin kayıtların konulmasına engel değildir.
(3) Sorumluluğu önceden kaldıran veya daraltan kayıt ve
şartlar hakkında Türk Borçlar Kanununun emredici hükümleri saklıdır.
C) Yolculuk çarteri sözleşmesi
MADDE 1245-
(1) Yolculuk çarteri sözleşmelerine 1243 üncü madde hükmü uygulanmaz.
Ancak, böyle bir sözleşmeye dayalı olarak konişmento düzenlenirse, taşıtan
olmayan konişmento hamili ile taşıyan arasındaki ilişkide 1243 üncü madde hükmü
uygulanır.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Zamanaşımı
A) Süre
MADDE 1246-
(1) 1188 inci madde hükmü saklı kalmak kaydıyla, gemi kira sözleşmeleri ile
zaman çarteri sözleşmeleri ve navlun sözleşmelerinden veya konişmentodan veya
onun düzenlenmesinden doğan bütün alacaklar bir yılda zamanaşımına uğrar.
(2) Bu süre, alacağın muaccel olmasıyla işlemeye
başlar.
11245
BEŞİNCİ BÖLÜM
Deniz Yoluyla Yolcu Taşıma Sözleşmesi
A) Tanımı
MADDE 1247-
(1) Deniz yoluyla yolcu taşıma sözleşmesi, yolcunun veya yolcu ve bagajının
deniz yolu ile taşınması için, taşıyan tarafından veya onun adına ve hesabına
yapılan sözleşmedir.
(2) Devlet ve diğer kamu tüzel kişileri
tarafından yapılan ticari yolcu taşıma sözleşmelerine de bu Bölüm hükümleri
uygulanır.
(3) Hava yastıklı araçlar ile yapılan yolcu
taşıması bu Bölüm hükümlerine tabi değildir.
B) Taşıyan ve fiilî taşıyan
MADDE 1248-
(1) Taşıyan, taşıma ister bizzat onun tarafından, isterse bir başkası,
fiilî taşıyan, tarafından gerçekleştirilmiş olsun, taşıma sözleşmesini yapan
veya taşıma sözleşmesi adına ve hesabına yapılan kişidir.
(2) Fiilî taşıyan, taşıyandan farklı bir kişi olup, bir
geminin maliki, kiracısı veya işleteni olarak, taşımanın tamamını veya bir
kısmını fiilen gerçekleştiren kişidir.
C) Yolcu
MADDE 1249-
(1) Deniz yoluyla yolcu taşıma sözleşmesine dayanarak veya bu Bölüm
hükümlerine tabi bulunmayan bir navlun sözleşmesinin konusu olan aracı veya
canlı hayvanları gözetmek üzere, taşıyanın onayı ile gemide taşınan kişiler
yolcu sayılır.
(2) Sözleşmede, yolcunun adı yazılı ise yolcu, taşınma
hakkını bir başkasına devredemez.
D) Bagaj
MADDE 1250-
(1) Canlı hayvanlar ve bir navlun sözleşmesine dayanılarak taşınan eşya ile
araçlar dışında, taşıyan tarafından, deniz yoluyla yolcu taşıma sözleşmesi
gereğince taşınan eşya ve araçlar, bagaj kapsamındadır.
(2) Yolcunun kamarası içinde veya başka bir şekilde
kendi zilyetliğinde, hâkimiyetinde ya da gözetiminde bulundurduğu eşya, onun
kabin bagajıdır. 1258 ve 1263 üncü maddelerin uygulaması hariç olmak üzere,
yolcunun aracında bulundurduğu bagajı da kabin bagajı sayılır.
(3) Aksi kararlaştırılmış olmadıkça, deniz yoluyla
yolcu taşıma sözleşmesi gereğince yolcunun gemiye getirdiği bagaj için taşıma
ücretinden başka bir ücret istenemez.
E) Yolcunun yükümlülükleri
I- Kaptanın talimatına uyma
MADDE 1251-
(1) Yolcu, kaptanın, gemide düzenin sağlanmasına yönelik tüm talimatına
uymak zorundadır.
II- Bagaj hakkında doğru bilgi verme yükümlülüğü
MADDE 1252-
(1) Yolcu, bagaj olarak gemiye getirdiği eşyanın cins ve niteliği ile
tehlikeleri hakkında doğru beyanda bulunmak zorundadır. Yolcu, beyanlarının
doğru olmamasından doğan zarardan taşıyana karşı sorumludur; bu yüzden zarar
gören diğer kişilere karşı ise, bagajın tehlikeli olması veya gemiye gizlice
getirilmiş bulunması dışında kusuru varsa sorumludur.
(2) Kaptan, kendisine eksik veya yanlış bilgi verilerek
ya da gizlice gemiye getirilen eşyayı her zaman ve herhangi bir yerde, gemiden
çıkarmaya ve gerektiğinde denize atmaya da yetkilidir.
11246
(3) Kaptan, bagaj olarak gizlice gemiye getirilen
eşyayı gemide alıkoyacak olursa, yolcu bunlar için hareket limanında ve hareket
zamanında bu gibi yolculuk ve eşya için alınan en yüksek ücreti ödemekle
yükümlüdür.
(4) Taşıyanın veya bu tür beyanları kabule yetkili
diğer bir temsilcisinin bilgisi, kaptanın bilgisi hükmündedir.
III- Gemiye zamanında gelmek
MADDE 1253-
(1) Yolcu, yolculuk başlamadan önce hareket limanında veya yolculuk devam
ederken ara limanlarda gemiye zamanında gelmek zorundadır. Aksi takdirde,
yolcu, kaptan kendisini beklemeden yolculuğa başlamış veya devam etmiş olsa
bile, taşıma ücretinin tamamını ödemekle yükümlüdür. Ancak, yerine başka yolcu
alınmış ise, bu tutar taşıma ücretinden indirilir.
F) Taşıyanın hapis hakkı
MADDE 1254-
(1) Taşıyan, deniz yoluyla yolcu taşıma sözleşmesinden doğan bütün
alacakları için, Türk Medenî Kanununun 950 ilâ 953 üncü maddeleri uyarınca
yolcuya ait bagaj üzerinde hapis hakkına sahiptir.
G) Ölen yolcunun bagajı
MADDE 1255-
(1) Yolcu, yolculuk sırasında ölürse, 915 inci madde hükmü uygulanır.
H) Yolcunun uğradığı zararlardan sorumluluk
I- Taşıyanın sorumluluğu
MADDE 1256-
(1) Taşıyan, yolcunun gemi kazası yüzünden ölmesi veya yaralanmasından
doğan zarardan sorumludur. Taşıyanın sorumluluğu, zarar gören yolcu başına her
bir gemi kazası için 250.000 Özel Çekme Hakkı ile sınırlıdır. Şu kadar ki,
kazanın savaş, terör, iç savaş, isyan veya istisnai nitelikte, kaçınılamaz ve
engellenmesi mümkün olmayan nitelikteki bir doğa olayından veya tamamıyla bir
üçüncü kişinin onu meydana getirmek kastıyla gerçekleştirdiği bir fiil veya
ihmalinden kaynaklandığını ispatlayan taşıyan, sorumluluktan kurtulur. Taşıyan
kusurlu ise, yolcunun yukarıdaki miktarı aşan zararından da sorumlu olur;
kusurlu olmadığını ispat yükü taşıyana aittir.
(2) Taşıyan, yolcunun, gemi kazasından kaynaklanmayan
ölüm ve yaralanmasının sebep olduğu zarardan, bu zarara yol açan kazanın
meydana gelmesinde kusuru varsa sorumlu olur. Kusuru ispat yükü davacıya
aittir.
(3) Kabin bagajının zıya veya hasara uğramasına yol
açan kazanın gerçekleşmesinde kusuru bulunan taşıyan, bu yüzden uğranılan
zarardan sorumludur. Gemi kazasının sebep olduğu zararlar bakımından, taşıyanın
kusurunun bulunduğu varsayılır; bu karinenin aksi ispat edilebilir.
(4) Taşıyan, kabin bagajı dışındaki bagajın zıya veya
hasara uğramasından doğan zarardan sorumludur, meğerki, zararın meydana
gelmesine yol açan kazanın gerçekleşmesinde kusurunun bulunmadığını ispat etmiş
olsun.
(5) Bu maddenin uygulanmasında;
a) “Gemi kazası”, geminin enkaz hâline gelmesini,
alabora olmasını, karaya oturmasını, çatmayı, gemideki infilâkı, yangını ve
arızayı ifade eder;
b) “Taşıyanın kusuru”, taşıyanın adamlarının
görevlerini yerine getirdikleri sırada işledikleri kusuru da kapsar;
11247
c) “Gemideki arıza”, yolcuların gemiyi terkinde,
tahliyesinde, gemiye binmeleri ve inmelerinde; geminin yürütülmesinde, dümen
tutulmasında, güvenli seyrüseferinde, yanaşmasında, demirlemesinde, rıhtıma ve
demirleme yerine varmasında veya buradan ayrılmasında; gemiye su yürümesi
hâlinde, zararın kontrolünde; can kurtarma araçlarının suya indirilmesinde
kullanılan gemi kısımlarının veya teçhizatının hiç veya gereği gibi çalışmaması
ya da denizde güvenlik kurallarına uygun olmaması anlamına gelir;
d) “Zarar”, cezalandırıcı veya caydırıcı nitelikteki
tazminatı kapsamaz.
(6) Bu Bölümün uygulanmasında, “bagajın zıyaı veya
hasarı”, gemide taşınmış veya taşınmış olması gereken bagajın, iş hukuku
uyuşmazlıklarından kaynaklanan gecikmeler hariç, geminin varmasından itibaren
uygun bir süre içinde yolcuya geri verilmemesinden doğan malvarlığı zararını da
içerir.
(7) Taşıyanın bu maddeye göre sorumluluğu, sadece
taşıma sırasında meydana gelen kazaların sebep olduğu zararlara ilişkindir.
Zararı doğuran kazanın taşıma sırasında meydana geldiğini ve zararın kapsamını
ispat yükü, davacıya aittir.
(8) Bu Bölüm hükümleri, taşıyanın üçüncü kişilere karşı
sahip olduğu rücu hakkı ile ortak kusur def’ini ileri sürme ve sorumluluğun
sınırlandırılması haklarını ihlal etmez.
(9) Bir taraf hakkında kusur karinelerinin varlığı veya
ispat yükünün ona ait bulunması, bu tarafın lehine olan delillerin dikkate
alınmasını engellemez.
(10) Bu maddede öngörülen sorumlulukların üst sınırları
hakkında 1262 ve 1263 üncü madde hükümleri saklıdır.
II- Fiilî taşıyanın sorumluluğu
MADDE 1257-
(1) Taşımanın tamamının veya bir kısmının yapılması, bir fiilî taşıyana
bırakılmış olsa bile, taşıyan taşımanın tamamından bu Bölüm hükümlerine göre
sorumlu kalmakta devam eder. Fiilî taşıyan da, taşımanın kendisi tarafından
yapılan bölümü için, bu Bölüm hükümlerine göre sorumludur.
(2) Taşıyan, taşımanın fiilî taşıyan tarafından
yapıldığı hâllerde, fiilî taşıyanın kusurundan ve onun adamlarının görevlerini
yerine getirdikleri sırada işledikleri kusurdan sorumludur.
(3) Taşıyanın, kanunen kendisine yükletilmeyen bir borç
veya yükümlülüğü üstlenmesi veya ona tanınan bir haktan vazgeçmesi sonucunu
doğuran özel anlaşmalar, açık ve yazılı bir kabul olmadıkça, fiilî taşıyan
hakkında hüküm ifade etmez.
(4) Taşıyan ile fiilî taşıyanın sorumlulukları,
birlikte sorumlu oldukları takdirde ve ölçüde müteselsildir.
(5) Bu madde hükümleri, taşıyan ile fiilî taşıyan
arasındaki rücu ilişkisini etkilemez.
III- Taşıma süresi
MADDE 1258-
(1) Bu Bölüm hükümlerinin uygulanmasında taşıma süresi;
a) Yolcu ve kabin bagajı bakımından, yolcunun bir yolcu
salonunda, rıhtımda, iskelede veya diğer herhangi bir liman tesisinde bulunduğu
süre hariç, yolcunun veya kabin bagajının gemide bulunduğu veya gemiye alındığı
veya gemiden çıkartıldığı süreyi ya da ücretinin taşıma ücreti kapsamında
olması ya da kullanılan aracın taşıyan tarafından yolcunun emrine verilmiş
bulunması şartıyla, bunların karadan gemiye veya gemiden karaya götürülmeleri
amacıyla su üzerinde yapılan ek taşıma süresini,
11248
b) Kabin bagajı bakımından, bagajın taşıyana veya
adamlarına teslim edilmiş olup da bunlar tarafından yolcuya henüz geri
verilmemiş olması şartıyla, yolcunun bir yolcu salonunda, rıhtımda, iskelede
veya diğer herhangi bir liman tesisinde bulunduğu süreyi,
c) Diğer bagaj bakımından, taşıyan veya adamları
tarafından kıyıda veya gemide teslim alındıkları andan yolcuya teslim
edildikleri ana kadar geçen süreyi,
kapsar.
IV- Zorunlu sigorta
MADDE 1259-
(1) Onikiden fazla yolcu taşımak için ruhsat almış bir gemi ile yolcu
taşındığı takdirde, taşımanın tamamını veya bir kısmını üstlenen veya
gerçekleştiren bütün taşıyanlar, yolcuların ölümünden veya yaralanmalarından
doğabilecek sorumluluklarına karşı sigorta yaptırmakla yükümlüdürler. Zorunlu
sigorta bedelinin tavanı her kaza için kişi başına 250.000 Özel Çekme Hakkından
az olamaz.
(2) Birinci fıkradaki şartları yerine getirmeyen
geminin yola çıkmasına izin verilmez.
V- Değerli eşya
MADDE 1260-
(1) Taşıyan, yolcuya ait para, kıymetli evrak, altın, gümüş, mücevher,
sanat eseri, süs eşyası ve diğer değerli eşyanın zıyaından veya hasarından
sorumlu değildir; meğerki, bu tür eşya taşıyana saklaması için verilmiş olsun.
Bu durumda taşıyan, 1264 üncü maddenin birinci fıkrası uyarınca daha yüksek bir
sorumluluk sınırı kararlaştırılmamışsa, 1263 üncü maddenin üçüncü fıkrasında
öngörülen sınırlar içinde sorumlu olur.
VI- Birlikte kusur
MADDE 1261-
(1) Taşıyan, ölümüne, yaralanmasına, bagajının zayi olmasına veya hasara
uğramasına yolcunun kastının veya ihmalinin sebebiyet verdiğini ya da bunda
etkisinin bulunduğunu ispat ederse, mahkeme, taşıyanın kısmen veya tamamen
sorumlu olmadığına karar verebilir.
VII- Bedensel zarardan doğan sorumluluğun sınırı
MADDE 1262-
(1) Yolcunun ölümü veya yaralanmasından dolayı taşıyanın 1256 ncı madde
gereğince sorumluluğu, hiçbir hâlde, her olay için yolcu başına 400.000 Özel
Çekme Hakkını geçemez; 1256 ncı maddenin birinci fıkrasının ikinci cümlesi
hükmü saklıdır. Tazminat, irat şeklinde belirlenirse, ödenecek tazminatın
anapara değerinin toplamı bu miktarı aşamaz.
VIII- Bagaj ve araçların zıyaı veya hasarından doğan
sorumluluğun sınırı
MADDE 1263-
(1) Kabin bagajının uğradığı zıya veya hasardan dolayı taşıyanın
sorumluluğu, hiçbir hâlde, her taşıma için yolcu başına 2.250 Özel Çekme
Hakkını aşamaz.
(2) Araçlar ve içlerinde veya üzerlerinde taşınan her
çeşit bagajın uğradığı zıya ve hasardan dolayı taşıyanın sorumluluğu, hiçbir
hâlde, her taşıma için araç başına 12.700 Özel Çekme Hakkını aşamaz.
(3) Birinci ve ikinci fıkralarda belirtilenler
dışındaki bagajın zıyaı veya hasarından dolayı taşıyanın sorumluluğu, hiçbir
hâlde, her taşıma için yolcu başına 3.375 Özel Çekme Hakkını aşamaz.
(4) Taşıyan ve yolcu, taşıyanın sorumluluğuna, zararın
tamamından indirilmek üzere aracın uğrayacağı zıya veya hasar için 330 Özel
Çekme Hakkı, diğer bagajın uğrayacağı zıya veya hasar için de yolcu başına 149
Özel Çekme Hakkını aşmayacak bir muafiyetin uygulanması hususunda
anlaşabilirler.
11249
IX- Sorumluluk sınırlarına ilişkin ortak hükümler
MADDE 1264-
(1) Taşıyan ve yolcu, 1262 ve 1263 üncü maddelerde öngörülenden daha yüksek
sorumluluk sınırlarını aralarında açıkça ve yazılı olarak kararlaştırabilirler.
(2) 1262 ve 1263 üncü maddelerdeki sorumluluk
sınırlarına, faiz alacakları ve yargılama giderleri dâhil değildir.
X- Taşıyanın adamlarının savunmaları ve sorumluluk
sınırları
MADDE 1265-
(1) Taşıyanın veya fiilî taşıyanın adamları aleyhine bu Bölümde düzenlenen
zararlar dolayısıyla dava açılmışsa, bu kişiler, zararın görevlerini yerine
getirdikleri sırada meydana gelmiş olduğunu ispatlamak şartıyla, taşıyana ve
fiilî taşıyana bu Bölümde tanınan savunma imkânlarından ve sorumluluk
sınırlarından yararlanabilirler.
XI- İstemlerin birleşmesi
MADDE 1266-
(1) 1262 ve 1263 üncü maddelerde öngörülen sorumluluk sınırları, yolcunun
ölümü veya yaralanmasından yahut bagajının zıyaı veya hasarından kaynaklanan
bütün tazminat istemlerinin toplamına uygulanır.
(2) Bir fiilî taşıyan tarafından gerçekleştirilen
taşımada, taşıyandan ve fiilî taşıyandan ve bunların görevleri dâhilinde
hareket eden adamlarından alınacak tazminatların toplamı, bu Bölüm hükümlerine
göre taşıyanın veya fiilî taşıyanın mahkûm edilebileceği en yüksek tutarı
aşamaz; şu kadar ki, bu kişilerden hiçbiri kendisine uygulanacak sorumluluk
sınırını aşan bir tutardan sorumlu tutulamaz.
(3) Taşıyanın veya fiilî taşıyanın adamlarının, 1265
inci maddeye göre 1262 ve 1263 üncü maddelerde öngörülen sorumluluk
sınırlarından yararlandıkları bütün durumlarda, taşıyandan ve yerine göre fiilî
taşıyandan ve bunların adamlarından alınacak tazminatların toplamı bu sınırları
aşamaz.
XII - Sorumluluğu sınırlandırma hakkının kaybı
MADDE 1267-
(1) Zarara, böyle bir zarara sebep olmak kastıyla veya pervasızca bir
davranışla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinci ile
işlenmiş bir fiilinin veya ihmalinin sebebiyet verdiği ispat edilen taşıyan,
1262 ve 1263 üncü maddelerle 1264 üncü maddenin birinci fıkrasında öngörülen
sorumluluk sınırlarından yararlanamaz.
(2) Zarara, böyle bir zarara sebep olmak kastıyla veya
pervasızca bir davranışla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin
bilinci ile işlenmiş bir fiilinin veya ihmalinin sebebiyet verdiği ispat edilen
taşıyanın veya fiilî taşıyanın adamları, birinci fıkrada belirtilen sorumluluk
sınırlarından yararlanamaz.
XIII- İstemlerin dayanağı
MADDE 1268-
(1) Yolcunun ölümünden, yaralanmasından, bagajının zıyaı veya hasarından
dolayı, taşıyana veya fiilî taşıyana karşı, yalnızca bu Bölüm hükümleri
uyarınca tazminat davası açılabilir.
XIV- Bagajın zıyaı veya hasara uğradığının bildirimi
MADDE 1269-
(1) Yolcu, bagajın zıyaı veya hasarını;
a) Haricen belli ise, kabin bagajının indirilmesinden
önce veya indirilirken, diğer bagajın tesliminden önce veya teslimi sırasında,
b) Haricen belli değilse, bagajın indirilmesinden veya
tesliminden ya da teslim edilmesi gereken tarihten itibaren onbeş gün içinde,
taşıyana veya temsilcisine yazılı olarak bildirir.
11250
(2) Yolcu bu bildirimi yapmamışsa, aksi ispat edilene
kadar, bagajı iyi hâlde aldığı kabul edilir.
(3) Bagajın durumu, teslimi sırasında bir ortak
inceleme veya tespit işlemine konu olmuşsa, yazılı bildirime gerek yoktur.
XV- Zamanaşımı
MADDE 1270-
(1) Yolcunun ölümünden ve bedensel zararından ilgilisi lehine doğan bütün
tazminat istemleri on yılda zamanaşımına uğrar.
(2) Yolcu taşıma sözleşmesinden doğan, bagajın zıyaa
veya hasara uğramasından doğan alacaklar dâhil olmak üzere, diğer bütün
alacaklar, iki yılda zamanaşımına uğrar. Bu süre;
a) Bagajın zıyaı veya hasarı hâlinde, hangisi daha
sonra vukubulmuş ise yolcunun gemiden indiği veya inmesi gereken tarihten,
b) Diğer bütün alacaklarda muaccel oldukları tarihten,
itibaren işlemeye başlar.
(3) Birinci ile ikinci fıkralarda belirlenen zamanaşımı
süreleri, tazminat istemi doğduktan sonra, taşıyanın yazılı beyanı veya
tarafların yazılı anlaşmasıyla uzatılabilir.
XVI- Emredici hükümler
MADDE 1271-
(1) Yolcunun ölümü veya yaralanması sonucunu doğuran olaydan veya bagajın
zıyaa veya hasara uğramasından önce yapılmış olan sözleşmelerde yer alan, bu
Bölüm hükümlerine göre sorumlu herhangi bir kişinin sorumluluğunu kaldıran veya
1263 üncü maddenin dördüncü fıkrası hükmü saklı kalmak kaydıyla, bu Bölümde
öngörülen sorumluluk sınırlarını indiren veya taşıyana veya fiilî
taşıyana düşen ispat yükünün yerini değiştiren her şart hükümsüzdür. Şartın
hükümsüzlüğü, taşıma sözleşmesinin geçersizliği sonucunu doğurmaz.
(2) Tazminat istemi doğmadan önce yapılan yetki ve
tahkim sözleşmeleri geçerli değildir.
BEŞİNCİ KISIM
Deniz Kazaları
BİRİNCİ BÖLÜM
Müşterek Avarya
A) Genel hükümler
I- Tanım
MADDE 1272-
(1) Ortak bir deniz sergüzeştine atılmış olan gemiyi, yükü, diğer eşyayı ve
navlunu birlikte tehdit eden bir tehlikeden onları korumak amacıyla ve makul
bir hareket tarzı oluşturacak şekilde, bile bile olağanüstü bir fedakârlık
yapılması veya olağanüstü bir gidere katlanılması hâlinde “müşterek avarya
hareketi” var sayılır ve bu hareketin doğrudan doğruya sonucu olan zarar ve
giderler müşterek avarya olarak kabul edilir.
(2) Müşterek avaryadan sayılacak bir giderin
yapılmaması için göze alınan her fazla gider de, başka ilgililer bu fazla
giderlerden faydalansalar bile, önlenmiş olan giderin tutarına kadar, müşterek
avarya garamesine girer.
(3) Müşterek avarya garamesine giren zarar ve giderler
gemi, yük, navlun ve diğer eşya arasında bu Bölüm hükümlerine göre paylaşılır.
II- Uygulanacak kurallar
MADDE 1273-
(1) Taraflarca başka bir husus kararlaştırılmamış olduğu takdirde, müşterek
avarya garamesi, Milletlerarası Denizcilik Komitesi tarafından hazırlanarak, bu
madde hükmüne göre Türkçe’ye çevrilip yayımlanmış olan en son tarihli
York-Anvers Kurallarına tabidir.
11251
(2) York-Anvers Kurallarının çevirisi, Sigortacılık
Genel Müdürlüğü ile Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından kurulacak bir ihtisas komitesince
hazırlanır ve çevrilen orijinal metin ile birlikte Resmî Gazetede yayımlanarak
ilan edilir. Milletlerarası Denizcilik Komitesi tarafından, York-Anvers
Kurallarında yapılacak değişiklikler de aynı
yöntemle Türkçe’ye çevrilip ilgili müsteşarlıklarca resen veya
gerçek ve tüzel kişilerin başvurusu üzerine yayımlanır.
B) Borçlular ve teminat
I- Garame paylarının borçluları
MADDE 1274- (1)
Müşterek avarya garame paylarının kişisel borçluları, garameye girecek olan
geminin müşterek avarya hareketinin meydana geldiği andaki donatanı, navlunun
boşaltma tarihindeki alacaklısı ve diğer eşyanın boşaltma tarihindeki
malikidir.
(2) Garameye girecek eşyanın gönderileni, eşyayı teslim
alırken bunlara bir garame payı düşmüş olduğunu biliyor ise, bu pay için eşya
teslim edilmiş olmasaydı o eşyanın paraya çevrilmesi hâlinde garame payı ne
oranda ödenecek idiyse o oranda eşyanın teslim zamanındaki değerine kadar
şahsen sorumludur.
II- Alacaklıların rehin hakları
1. Genel olarak
MADDE 1275-
(1) Alacaklılar, gemi üzerinde gemi alacaklısı hakkına, garameye girecek
eşya üzerinde Türk Medenî Kanununun 950 ilâ 953 üncü maddeleri uyarınca hapis
hakkına ve navlun üzerinde aynı Kanunun 954 ilâ 961 inci maddeleri uyarınca
alacak rehnine sahiptirler.
2. Gemiye düşen garame payı için teminat
MADDE 1276-
(1) Geminin 1279 uncu maddeye göre zararın tespiti ve paylaştırılması
gereken limandan ayrılabilmesi için, gemiye düşen garame paylarına karşılık
olarak yükle ilgililere teminat gösterilmesi zorunludur.
3. Hapis hakkının kullanılması
MADDE 1277-
(1) Kaptan, garame payları ödenmedikçe veya 1201 inci madde gereğince,
bunlar için teminat gösterilmedikçe garameye iştirak edecek eşyayı teslim
edemez; ederse kendisi de bu paylardan şahsen sorumlu tutulur.
(2) Kaptanın hareket tarzını donatan emretmişse 1089
uncu maddenin ikinci ve üçüncü fıkraları uygulanır.
(3) Alacaklıların garameye giren eşya üzerindeki hapis hakkı,
alacaklılar adına taşıyan tarafından 1201 inci madde hükümlerine göre
kullanılır.
C) Dispeç
I - Genel olarak
1. Yaptırma yükümlülüğü
MADDE 1278-
(1) Donatan gecikmeksizin dispeçi yaptırmakla yükümlüdür; bu yükümlülüğünü
yerine getirmezse ilgililerin her birine karşı sorumlu olur.
(2) Dispeç süresinde yaptırılmazsa, sigortacı da dâhil
olmak üzere, ilgililerden herhangi biri bunun yapılmasını istemeye ve
yaptırmaya yetkilidir.
(3) Dispeçin yapılması istemi, olayın müşterek avarya
sayılmayacağı ileri sürülerek dispeççi tarafından reddedilirse, dispeçin
yapılmasının gerekip gerekmediğine, sigortacı da dâhil olmak üzere,
ilgililerden herhangi birinin başvurması üzerine 1279 uncu maddede yazılı
yerdeki mahkemece karar verilir. Mahkeme dosya üzerinde veya sigortacı da dâhil
olmak üzere ilgilileri dinleyerek bu hususta karar verir. Bu hâlde basit
yargılama usulü uygulanır.
11252
2. Yapılacağı yer
MADDE 1279-
(1) Zararın tespiti ve paylaştırılması varma yerinde, eğer buraya
varılmazsa yolculuğun bittiği limanda yapılır.
3. Dispeççi
MADDE 1280-
(1) Dispeç, ilgililerin oybirliğiyle atayacakları bir veya birden fazla
dispeççi tarafından yapılır. Oybirliği sağlanamazsa, dispeççiyi veya
dispeççileri, dispeçin yapılacağı yer mahkemesi atar.
(2) İlgililerden her biri dispeçin yapılması için
gereken ve elinde bulunan belgeleri, özellikle çarter partileri, konişmento ve
faturaları, dispeççiye vermekle yükümlüdür.
(3) Dispeççinin istemi üzerine mahkeme, ellerinde
bulunan ve kanunen ibrazla yükümlü oldukları belgeleri dispeççiye teslim
etmelerini, onları elinde bulunduranlara emreder.
(4) Dispeççi, ilgililerin dispeçi incelemelerine izin
ve istemleri üzerine giderlerini ödemeleri şartıyla, bir örnek vermekle
yükümlüdür.
II- Dispeçin onaylanmasını isteme hakkı ve dispeçe itiraz
1. Duruşma
MADDE 1281-
(1) Sigortacılar dâhil olmak üzere ilgililer, 1279 uncu maddede yazılı
yerdeki mahkemeden dispeçin onaylanmasını isteyebilecekleri gibi avarya türüne
veya hesaplarına itiraz da edebilirler.
(2) Dilekçede duruşmaya çağrılacak olan ilgililerin ad
ve soyadları bildirilir.
(3) Dilekçe üzerine mahkeme, dispeççiden, dispeç ile
istemleri ispatlayan belgeleri ister; bu belgelerin tamamlanmasına gerek
görülürse, ibrazını onları elinde bulunduranlara emreder.
(4) İlgililerin hepsi duruşmaya çağrılır. Çağrıda,
dispeç ile istemleri ispatlayan belgelerin mahkeme kaleminde incelenebileceği
ve çağrılanın daha önce de dispeçe karşı mahkemede itirazda bulunabileceği,
belirli günde gelmediği takdirde dispeçe onay vermiş sayılacağı yazılır. Çağrının
duruşma gününden en az onbeş gün önce ilgililere tebliğ edilmesi gerekir.
(5) Dispeç raporuna itirazın, en geç ilk celsede,
hiçbir tereddüde yer bırakmayacak şekilde açık ve etraflı olarak yapılması
zorunludur. Haklı sebepler dolayısıyla bu mümkün olmazsa, hâkim ilgiliye
itirazını bildirmek üzere bir defalık uygun bir süre verir. İlk oturumda veya
en geç hâkim tarafından verilecek süre içinde gereği gibi açık ve ayrıntılı
şekilde bildirilmemiş olan itiraz yapılmamış sayılır.
2. Dispeçin onaylanması
MADDE 1282-
(1) Belirlenen günde hazır bulunanlarla duruşma yapılır. Dispeçe karşı,
duruşmada veya daha önce bir itiraz yapılmamış olduğu takdirde dispeç
onaylanır. İtiraz yapılmışsa ilgililer dinlenir. İtirazın yerinde olduğu
görülür veya başka surette bir anlaşmaya varılırsa dispeç buna göre
düzeltilerek onaylanır.
(2) İtirazın hemen karara bağlanması imkânının
bulunmaması hâlinde, dispeç raporunun itirazın kapsamı dışında kalan kısımları,
ayrı bir kararla onaylanır ve itiraz edilen kısım hakkında duruşmaya devam
olunur.
3. Uygulanacak usul hükümleri
MADDE 1283-
(1) 1281 ve 1282 nci madde hükümleri saklı kalmak kaydıyla, dispeçin
onaylanmasında ve itirazların incelenmesinde basit yargılama usulü hükümleri
uygulanır.
11253
4. Dispeç raporunun onaylanması hakkındaki kararın
hükmü
MADDE 1284-
(1) Dispeç raporunun onaylanması hakkındaki kararın kesinleşmesiyle bu
karar, raporda gösterilen alacakların ödetilmesi için verilmiş bir ilam
niteliğini kazanır. Şu kadar ki, itiraza uğramamış bir raporun onaylanması
kararı kesinleşmeden önce de bu niteliğe sahiptir.
(2) Raporun onayına ait ilam, onay istemi üzerine
yapılan duruşmaya usulüne göre çağrılmış olmayan ilgililer aleyhine hiçbir
sonuç doğurmaz.
D) Zamanaşımı
MADDE 1285-
(1) Müşterek avarya garame payı alacakları bir yılda zamanaşımına uğrar.
(2) Zamanaşımı, geminin 1279 uncu maddede belirtilen
yere vardığı tarihten itibaren işlemeye başlar.
İKİNCİ BÖLÜM
Çatma
A) Uygulama alanı
MADDE 1286-
(1) Bu Bölüm hükümleri, iki veya daha çok geminin çarpışması “çatma” sonucu
gemilere ve gemilerde bulunan insanlara veya eşyaya verilen zararın tazmini
hakkında uygulanır.
(2) Geminin, bir manevrayı yapmak veya yapmamak yahut
seyir kurallarına uymamak suretiyle başka bir gemiye veya gemide bulunan
insanlara veya eşyaya çatma olmaksızın zarar vermesi hâlinde de, çatma
hakkındaki hükümler uygulanır.
B) Kusursuz çatma
MADDE 1287-
(1) Çatma, umulmayan bir hâl veya mücbir sebep yüzünden meydana gelmiş veya
neden ileri geldiği anlaşılamamışsa, çarpışan gemilerin veya gemilerde bulunan
insanların yahut eşyanın çatma yüzünden uğradıkları zarara, o zarara uğrayan
kişi katlanır.
(2) Birinci fıkrada sayılan hâller gemilerin hepsi veya
onlardan biri, kaza anında demirdeyken meydana gelirse birinci fıkra hükmü
uygulanır.
C) Kusurlu çatma
I- Bir tarafın kusuru
MADDE 1288-
(1) Çatma, gemilerden birinin donatanının veya gemi adamlarının kusurundan
ileri gelmişse, zararı o geminin donatanı tazmin etmek zorundadır.
II- Ortak kusur
1. Eşya zararı
MADDE 1289-
(1) Çatma, çarpışan gemilerin donatanlarının veya gemi adamlarının
kusurlarından ileri gelmişse, bu gemilerin donatanları, çatma yüzünden
gemilerin veya gemide bulunan eşyanın uğradıkları zarardan kusurlarının
ağırlığı oranında sorumludur. Bununla beraber, duruma göre, bu oranın
saptanması mümkün olmaz veya tarafların aynı derecede kusurlu olduğu ortaya
çıkarsa, taraflar eşit oranda sorumlu tutulurlar. Bu tazminat istemleri
bakımından, donatanların üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğu müteselsil
değildir.
11254
(2) Çatma, gemi adamlarının geminin sevkine veya
başkaca teknik yönetimine ait bir hareketinin sonucu olduğu takdirde, donatan,
kendi gemisinde taşınan yükün ilgililerine karşı 1062 nci maddenin birinci
fıkrasının ikinci cümlesi ve 1180 inci maddenin birinci fıkrasının birinci
cümlesi hükümleri uyarınca sorumlu olmaz. Bu sorumsuzluk hâli sebebiyle kendi
donatanından tazminat elde edemeyen yük ilgilisi, söz konusu zarar için diğer
kusurlu donatanların birinden yabancı bir hukuka göre tazminat alırsa, bu
ödemeyi yapan donatanın fazladan ödemek zorunda kaldığı kısım için sorumsuzluk
hâlinden yararlanan donatana rücu etmesi hâlinde, kendisine rücu edilen
donatan, o yük ilgilisine aynı oranda rücu hakkına sahiptir.
2. Bedensel zarar
MADDE 1290-
(1) Çatma, çarpışan gemilerin donatanlarının veya gemi adamlarının
kusurlarından ileri gelmişse, bu gemilerin donatanları, gemilerde bulunan
kişilerin çatma yüzünden ölümünden veya yaralanmasından yahut sağlığının
bozulmasından doğan zararlardan müteselsilen sorumludur. Bununla beraber,
duruma göre bu oranın tespiti mümkün olmaz veya tarafların aynı derecede
kusurlu olduğu ortaya çıkarsa, taraflar eşit oranda sorumlu olurlar.
(2) Donatanların birbirine rücuunda, her donatan,
kusurunun ağırlığı oranında sorumludur.
III - Kılavuzun kusuru
MADDE 1291-
(1) Gemi, zorunlu danışman kılavuz veya isteğe bağlı kılavuz tarafından
sevk edilirken onun kusurundan ileri gelen çatmadan geminin donatanı
sorumludur.
(2) Gemi zorunlu sevk kılavuzu tarafından sevk
edilirken onun kusurundan ileri gelen çatmadan geminin donatanı sorumlu
değildir.
D) Dava öncesi delil tespiti
MADDE 1292-
(1) Dava öncesi yaptırılacak delil tespitlerinde, çatmanın meydana geldiği
yerde deniz ticareti işlerine bakmakla görevli asliye ticaret mahkemesi,
bulunmadığı takdirde asliye ticaret mahkemesi, o da yoksa ticaret davalarına
bakmakla görevli asliye hukuk mahkemesi yetkilidir.
(2) Çatmaya karışan her geminin kaptanı veya
onun temsilcisine tespit yapılacağı bildirilir.
(3) Tespit raporunda, çatmaya karışan gemilerin kusur
oranları belirtilmez.
E) Şekil şartı yokluğu
MADDE 1293-
(1) Çatma sonucu uğranılan zararın tazmini için açılacak davalar öncesinde
bir ihtar düzenlenmesine veya başkaca bir şekil şartının yerine getirilmesine
gerek yoktur.
F) Karine yokluğu
MADDE 1294-
(1) Çatmada kusurun saptanmasında herhangi bir karine dikkate alınmaz.
G) Kaptanın yardım görevi ve yerine getirilmemesinden
donatanın sorumsuzluğu
MADDE 1295-
(1) Bir çatmadan sonra her geminin kaptanı, kendi gemisini, gemi adamlarını
ve yolcularını ciddi bir tehlikeye atmadan mümkün olması şartıyla, diğer
gemiye, gemi adamlarına ve yolculara yardımla yükümlüdür.
(2) Ayrıca kaptan, mümkünse, diğer gemiye kendi
gemisinin adını, bağlama limanını, geldiği ve gideceği limanları bildirmekle
yükümlüdür.
(3) Kaptanın, sadece bu maddede öngörülen yükümlülüğünü
ihlal etmesinden dolayı donatan sorumlu olmaz.
11255
H) Saklı tutulan hükümler
MADDE 1296-
(1) Donatanın sorumluluğunun sınırlandırılmasına ilişkin hükümler saklıdır.
Bu Bölümde yer alan hükümler, taşıma sözleşmelerinden ve diğer her türlü
sözleşmelerden doğan borçları etkilemez.
İ) Zamanaşımı
MADDE 1297-
(1) Çatmaya dayanan her türlü tazminat istemi, çatmanın meydana geldiği
günden başlayarak iki yılda zamanaşımına uğrar.
(2) 1289 uncu maddenin ikinci fıkrasının ikinci
cümlesine veya 1290 ıncı maddenin ikinci fıkrasına göre, donatanların birbirine
karşı olan rücu hakları, ödemenin yapıldığı tarihten başlayarak bir yıl içinde
zamanaşımına uğrar.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Kurtarma
A) Eşya kurtarma
I- Kurtarma faaliyeti
MADDE 1298-
(1) Seyrüsefere elverişli sularda tehlikeye uğramış bulunan su aracı veya
diğer eşyanın kurtarılması için yapılan her fiil veya hareket, kurtarma
faaliyeti oluşturur ve onun hakkında bu Bölüm hükümleri uygulanır.
(2) “Su aracı” teriminin kapsamına, her türlü gemi ve
seyrüsefere elverişli yapı girer; “eşya” terimi ise, kıyıya sürekli ve iradi
olarak sabitlenmiş olmayan her türlü şey ile hak kazanılmış olmayan navlun
alacağını ifade eder.
(3) “Eşya” terimine;
a) Deniz yataklarındaki mineral kaynakların keşfi,
çıkartılması veya işlenmesi amacıyla kullanıldıkları sürece sabit veya yüzer
platformlar ile açık deniz sondaj birimleri,
b) Deniz yatağında bulunan prehistorik, arkeolojik veya
tarihi değeri olan kültür eserleri,
girmez.
(4) “Kurtarma faaliyeti” terimine;
a) Su aracının malikinin veya kaptanının yahut araçta
bulunmayan ve bulunmuş olmayan eşyanın malikinin açık ve makul olarak karşı
koymasına rağmen yürütülen faaliyetler,
b) Tehlike altında bulunan araçta çalıştırılan kişiler
tarafından yürütülen faaliyetler,
c) Tehlike doğmadan önce kurulmuş bir sözleşmenin ifası
amacıyla yapılan veya yapılması gereken hizmetler,
girmez.
II- Diğer hâller
MADDE 1299-
(1) Bu Bölüm hükümleri;
a) Kurtaranın, mevzuat gereğince kurtarma yükümlüğünün
bulunması,
b) Kurtarma faaliyetinde bulunan aracın, kurtarılan
araçla aynı malike ait olması,
hâllerinde de uygulanır.
III- Kurtarma sözleşmesi
1. Sözleşme yapma yetkisi
MADDE 1300-
(1) Kaptan, aracın kurtarılması için malik adına kurtarma sözleşmesi
yapmaya yetkilidir. Bu yetkinin kapsamına, yetkili mahkemeyi veya tahkimi
kararlaştırmak da girer.
11256
(2) Aracın maliki ve kaptanı, araçta bulunan şeylerin
malikleri adına kurtarma sözleşmesi yapmaya yetkilidir. Bu yetkinin kapsamına,
yetkili mahkemeyi veya tahkimi kararlaştırmak da girer.
2. Sözleşmenin uyarlanması veya iptali
MADDE 1301-
(1) Kurtarma sözleşmesi, yanlış yönlendirme veya tehlikenin etkisi altında
yapılmış ve kabul edilen şartlar hak ve nasafet ilkelerine aykırı bulunmuş
yahut kurtarma ücreti, yapılan hizmetlerle aşırı derecede oransız bulunmuşsa,
istem üzerine sözleşme mahkeme tarafından mevcut şartlara uyarlanabilir yahut
iptal olunabilir.
3. Emredici hükümler
MADDE 1302-
(1) Bu Bölüm hükümleri, bir kurtarma sözleşmesi ile açıkça veya zımnen
değiştirilebilir.
(2) Kurtarma sözleşmesinin uyarlanması veya iptali
hakkındaki hükümler ile, çevre zararının önlenmesi ve sınırlandırılması için
gerekli özeni gösterme yükümlülüğüne ilişkin düzenlemeler sözleşmeyle
değiştirilemez.
IV- Tarafların yükümlülükleri
MADDE 1303-
(1) Kurtaran, tehlike altındaki aracın veya diğer eşyanın malikine karşı;
a) Kurtarma faaliyetini gerekli özenle yerine
getirmekle,
b) Bu yükümlülüğünü yerine getirirken, çevre zararının
önlenmesi ve sınırlandırılması için gerekli olan özeni göstermekle,
c) Hâlin gereğine göre makul bir hareket tarzı
sayılabileceği ölçüde başka kurtaranlardan yardım istemekle,
d) İstemin makul olmadığı anlaşıldığı takdirde, alacağı
kurtarma ücretinin miktarını değiştirmemek kaydıyla, tehlike altındaki aracın
maliki veya kaptanı ya da eşyanın maliki tarafından makul olarak istenmesi
hâlinde başka kurtaranların müdahalesini kabul etmekle,
yükümlüdür.
(2) Tehlike altındaki aracın maliki ve kaptanı veya
diğer eşyanın maliki, kurtarana karşı;
a) Kurtarma faaliyeti sırasında, kurtaranla her
bakımdan işbirliği yapmakla,
b) Bu yükümlülüğü yerine getirirken, çevre zararının
önlenmesi ve sınırlandırılması için gerekli özeni göstermekle,
c) Kurtaran makul bir istemde bulunduğunda, emniyet
altına alınmış olan aracı veya diğer eşyayı, teslim almakla,
yükümlüdür.
(3) Bu Bölüm hükümlerinin uygulanmasında “çevre
zararı”; kirlenme, bulaşma, yangın, patlama veya benzeri önemli olayların, kıyı
sularında ve ona bitişik bölgelerde insan sağlığına veya deniz canlılarına ya
da kaynaklarına verdiği ağır maddi zararı ifade eder.
V- Kurtaranın hakları
1. Kurtarma ücreti
a) İlkeler
MADDE 1304-
(1) Faydalı bir sonuç vermiş olan her türlü kurtarma faaliyeti, kurtarma
ücreti istemine hak kazandırır.
(2) Bu Bölümde aksi yazılı olmadıkça, faydalı sonuç
vermeyen kurtarma faaliyeti için kurtarma ücretini isteme hakkı doğmaz.
11257
(3) Kurtarma ücreti, kurtarılan eşyanın kurtarılma
sonrasındaki değerini geçemez. Bu kuralın uygulanmasında, ödenmesi
gerekebilecek faiz ve yargılama giderleri dikkate alınmaz.
b) Ücretin belirlenmesi
MADDE 1305-
(1) Kurtarma ücreti taraflarca belirlenmemişse veya kararlaştırılan ücretin
1301 inci maddeye göre mahkeme tarafından mevcut şartlara uyarlanması
istenmişse, ücret, kurtarma faaliyetini özendirecek bir anlayışla, sıralama
dikkate alınmaksızın aşağıdaki kıstaslar gözetilerek belirlenir:
a) Aracın ve diğer eşyanın kurtarıldıktan sonraki
değeri.
b) Çevre zararının önlenmesi veya sınırlandırılması
için kurtaranın gösterdiği çaba ve beceri.
c) Kurtaran tarafından elde edilen başarının derecesi.
d) Kurtarılan aracın ve içindeki insanların ve eşyanın
karşılaştıkları tehlike ile kurtarmaya katılmış olanların kendileri ve araçları
için göze aldıkları tehlikenin niteliği ve büyüklüğü.
e) Aracın, diğer eşyanın ve insan hayatının
kurtarılması için kurtaranın gösterdiği çaba ve beceri.
f) Kurtaranın harcadığı zaman, yaptığı giderler ve
uğradığı zarar.
g) Kurtaranın yüklendiği sorumluluk rizikosu ve
kurtaran ile teçhizatının uğradığı diğer rizikolar.
h) Verilen hizmetlerin ne kadar çabuk sağlandığı.
i) Kurtarma faaliyetine ayrılmış araçların ve diğer
teçhizatın kullanıma hazır bulundurulmuş ve fiilen kullanılmış olması.
j) Kurtaranın teçhizatının, kurtarmaya hazır olması,
etkinliği ile değeri.
(2) Resmî kurumların giderleri ve harçları ile
kurtarılan şeyler için ödenmesi gereken gümrük resimleri ve diğer resimlerle bu
şeylerin saklanması, korunması, değerlerinin biçilmesi ve satılması amaçlarıyla
yapılan giderler, kurtarma ücretine girmez.
(3) Kurtarma ücreti para olarak saptanır. Aksi
kararlaştırılmadıkça ücret, kurtarılan şeylerin değerlerinin bir yüzdesi olarak
belirlenemez.
c) Borçlular
MADDE 1306-
(1) Kurtarma ücretinin borçluları, kurtarılan aracın ve diğer eşyanın
kurtarma faaliyetinin tamamlandığı andaki malikleridir.
(2) Kurtarma ücreti, kurtarılan aracın maliki ve diğer
eşyanın malikleri arasında kurtarılan değerler oranında paylaşılır. Kurtarma
ücretinin borçluları arasında teselsül yoktur.
d) Gönderilenin sorumluluğu
MADDE 1307-
(1) Gönderilen, eşyayı teslim alırken onlar için kurtarma ücreti
ödeneceğini biliyor ise, eşya teslim edilmiş olmasaydı, bunların paraya
çevrilmesi hâlinde ücret ne oranda ödenecek idiyse o oranda ücret
alacaklılarına karşı şahsen sorumlu tutulur.
(2) Teslim edilen eşyayla birlikte başka şeyler de
kurtarılmış olursa, gönderilenin sorumluluğu, giderlerin bütün şeyler arasında
pay edilmesi hâlinde teslim edilen eşyaya düşecek miktarı geçemez.
11258
e) Ücretin paylaştırılması
aa) Tek ücret
MADDE 1308-
(1) Kurtarma faaliyetine sebep olan tehlikenin başladığı andan 1303 üncü
maddenin ikinci fıkrasının (c) bendi uyarınca eşyanın geri verilmesinin
istendiği ana kadar yapılan her türlü kurtarma faaliyeti için tek ücret
belirlenir. Bu faaliyetlere katıldığı için kurtarma ücretinden pay isteyen
herkes, payını, bu toplam ücretin içinden alır.
(2) Kurtarma ücretinden pay alınması için birden çok
dava açılırsa, davalar, tekel sahibi kurtaranın, yoksa kurtarma sözleşmesini
yapmış olan kurtaranın, o da yoksa en fazla kurtarma gemisi ile, yoksa en fazla
teçhizatı ile katılmış olan kurtaranın açtığı dava dosyası ile birleştirilir.
Bu dava hakem önünde görülüyorsa, dosyaların tümü, bir
mahkemede açılan ilk dava ile birleştirilir ve mahkeme, hakem önünde açılan
davada kurtarma ücretinin kesin hükümle belirlenmesini bekletici sorun yapar.
Davaya bakan mahkeme, aynı dava içinde, ücretin nasıl paylaştırılacağına da
karar verir.
bb) Birden çok kurtaran arasında
MADDE 1309-
(1) Kurtarma ücreti birden çok kurtaran arasında 1305 inci maddedeki
kıstaslar dikkate alınarak kurtarma faaliyetine katıldıkları oranda paylaştırılır.
cc) Gemi adamlarına ve kurtaranın diğer adamlarına
verilecek pay
MADDE 1310-
(1) Bir araç veya diğer eşya, bir başka gemi tarafından kurtarılırsa,
kurtaran geminin donatanı, alacağı kurtarma ücretinden, kurtarma yüzünden
geminin uğradığı zararla yapılan giderleri ayırdıktan sonra, kurtaran geminin
kaptanına ve diğer gemi adamlarına 1305 inci maddenin birinci fıkrasında
öngörülen kıstasları dikkate alarak pay verir.
(2) Donatan, kurtarma faaliyeti biter bitmez, kaptanın
ve diğer gemi adamlarının payını gösteren bir cetvel hazırlar ve bu cetveli
onlara yazılı olarak bildirir.
(3) Pay cetveline karşı, cetvelin bildirilmesinden
sonra Türkiye’de ilk varılan yerdeki mahkemede o yere varma tarihinden itibaren
onbeş gün içinde itiraz edilebilir.
(4) Mahkemece ilgililer dinlendikten sonra, pay cetveli
aynen veya gereğinde değiştirilerek onaylanır. Bu karar kesindir.
(5) Kurtarma faaliyetinin bu amaca tahsis edilmiş olan
gemi veya römorkör tarafından yapılması hâlinde de, birinci ilâ dördüncü
fıkra hükümleri uygulanmaz. Kurtarma amacına tahsis edilmiş gemi veya
römorkörde görevli gemi adamları ve diğer kişiler, kurtarılan eşyanın
maliklerinden de kurtarma ücreti veya payı isteyemez.
(6) Kurtarma, gemi olmayan bir araçtan yapılmışsa,
kurtarma ücreti, kurtaran ile onun adamları arasında sözleşmeye göre, sözleşme
yoksa kıyas yoluyla 1305 inci maddedeki kıstaslar dikkate alınarak
paylaştırılır.
f) Ücretten mahrumiyet
MADDE 1311-
(1) Kurtaran, kurtarma faaliyetini kendi kusuruyla zorunlu kılmış veya daha
da güçleştirmiş yahut hileli davranış sayılan ya da dürüstlüğe sığmayan diğer
hareketlerde bulunmuş ise, kurtarma ücretinden tamamen veya kısmen mahrum
bırakılabilir.
11259
2. Özel tazminat
MADDE 1312-
(1) Bir kurtaran, çevre zararı tehdidi oluşturan bir araç veya onun
içindeki eşya için kurtarma faaliyetinde bulunmuş, ancak bu madde uyarınca
hesaplanacak özel tazminata en azından denk bir kurtarma ücretine 1305 inci
madde uyarınca hak kazanmamışsa, kurtarma faaliyeti için bu madde kapsamında
yapmış olduğu giderleri özel tazminat olarak malikten isteyebilir. Özel
tazminata hükmedebilmek için mahkemenin veya hakem kurulunun, 1305 inci maddeye
göre belirlenecek kurtarma ücretini, kurtarılan şeylerin en yüksek değerine
kadar yükseltmiş olması gerekmez.
(2) Kurtaran, birinci fıkranın birinci cümlesinde
belirtilen şartlar altında, kurtarma faaliyeti ile çevre zararını
önlemiş veya sınırlandırmış ise, malik tarafından
birinci fıkra uyarınca kurtarana ödenecek özel tazminat,
kurtaranın yaptığı giderlerin en çok yüzde otuzuna kadar artırılabilir. Mahkeme
veya hakem kurulu, 1305 inci maddenin birinci fıkrasındaki kıstasları da göz
önünde bulundurarak hak ve nasafet kurallarına uygun olduğuna karar verirse,
özel tazminatın miktarını daha da artırabilir; şu kadar ki, yapılacak artırım,
hiçbir hâlde kurtaranın giderlerinin yüzde yüzünü geçemez.
(3) Birinci ve ikinci fıkraların uygulanmasında
“kurtaranın giderleri”, kurtarma faaliyeti sırasında kurtaran tarafından
yapılmış makul harcamaları ve kurtarma faaliyetinde fiilen kullanılan ve
kullanılması makul olan teçhizat ve personel için, 1305 inci maddenin birinci
fıkrasının (h), (i) ve (j) bentlerindeki kıstaslar gözetilerek belirlenecek
uygun bir tutarı ifade eder.
(4) Bu maddeye göre hesaplanacak özel tazminatın
toplamı, kurtaranın 1305 inci madde uyarınca alabileceği kurtarma ücretini
aştığı takdirde ve oranda ödenir.
(5) Kurtaran, ihmali nedeniyle çevre zararını
önleyememiş veya sınırlandıramamış ise, bu maddede belirtilen tazminattan
tamamen veya kısmen mahrum bırakılabilir.
(6) Bu madde hükümleri, donatanın rücu haklarına halel
getirmez.
(7) Bu madde uyarınca yapılacak ödemeler, müşterek
avarya paylaştırmasına girmez.
3. Faiz
MADDE 1313-
(1) Kurtaranın bu Bölümde düzenlenen alacaklarına, kurtarılan şeylerin 1303
üncü maddenin ikinci fıkrasının (c) bendi uyarınca teslim alınmaları gereken
tarihten ve eşya teslim edilemiyorsa özel tazminat bakımından kurtarma
faaliyetinin sonuçlandığı tarihten başlayarak faiz yürütülür. Faizle ilgili
diğer hususlarda genel hükümler uygulanır.
4. Ödeme zamanı ve teminat
MADDE 1314-
(1) Kurtarılan şeyler 1303 üncü maddenin ikinci fıkrasının (c) bendi
uyarınca teslim alınırken, borçlular, kurtaranın bu Bölümde düzenlenen
alacaklarından kendi paylarına düşen paraları ödemek veya kurtaranın istemi
üzerine bu paralar için faizi ve yargılama giderlerini de kapsayacak şekilde
teminat göstermek zorundadır.
5. Rehin hakları
MADDE 1315-
(1) Kurtarma ücreti alacaklarından dolayı kurtaran, kurtarılan gemi
üzerinde gemi alacaklısı hakkını ve kurtarılan diğer eşya üzerinde Türk Medenî
Kanununun 950 ilâ 953 üncü maddeleri uyarınca hapis hakkını haizdir.
(2) Kurtarılan aracın maliki, kurtarılan eşyanın
malikinin kendi borcu, faizi ve giderleri için yeterli teminat vermesi
hususunda elinden gelen her türlü çabayı göstermekle yükümlüdür.
11260
(3) Kurtarılan araç ve diğer eşya, kurtaranın rızası
olmaksızın, kurtarma faaliyetinin tamamlanmasından sonra ilk olarak varılan
liman veya yerden, kurtaranın alacakları için yeterli teminat gösterilinceye
kadar uzaklaştırılamaz.
6. Avans
MADDE 1316-
(1) Kurtaranın alacakları hakkında karar vermeye yetkili olan mahkeme veya
hakem kurulu, kurtarana bir ara kararı ile durumun
gereklerine göre uygun bir miktar avans ödenmesine karar
verebilir. Kurtaranın avansı alabilmesi, teminat göstermesine bağlanabilir.
Avans ödenmesi hâlinde, 1314 üncü maddede düzenlenen teminat miktarı da bu
oranda indirilir.
B) İnsan kurtarma
I- Kaptanın yükümlülüğü
MADDE 1317-
(1) Her kaptan, aracını ve araçta bulunan kişileri, ciddi bir tehlikeyle
karşı karşıya bırakmadan, denizde kaybolma tehlikesi altında bulunan her insana
yardım etmek zorundadır.
(2) Aracın maliki, kaptanın sadece bu yükümlülüğünü
ihlal etmesinden dolayı sorumlu olmaz.
II- Ücret
MADDE 1318-
(1) Kurtarılan kişilerin kurtarma ücreti ödeme borcu yoktur.
(2) Kurtarmayı gerektiren kaza sırasında, sadece insan
kurtarmış olan bir kurtaran, aracın veya diğer eşyanın kurtarılması veya çevre
zararının önlenmesi veya sınırlandırılması için faaliyet göstermiş olan
kurtarana takdir edilen ücret ve özel tazminattan uygun bir pay istemeye hak
kazanır.
C) Zamanaşımı
MADDE 1319-
(1) Bir sözleşmeye dayanıp dayanmadığına bakılmaksızın, kurtarma faaliyeti
ile enkazın kaldırılmasından doğan bütün alacaklar iki yılda zamanaşımına
uğrar.
(2) Bu süre kurtarma faaliyetinin sona erdiği tarihten
ve enkazın kaldırılması giderlerinden doğan alacaklar için enkaz kaldırma
işinin tamamlandığı tarihten itibaren işlemeye başlar.
(3) Kendisine karşı istemde bulunulan kişi, zamanaşımı
süresi içinde istemde bulunana yapacağı bir beyanla bu süreyi bir veya birden
çok kez uzatabilir.
ALTINCI KISIM
Gemi Alacakları
A) Gemi alacaklısı hakkı veren alacaklar
MADDE 1320-
(1) Geminin malikine, kiracısına, yöneticisine veya işletenine karşı doğmuş
olan aşağıdaki alacaklar sahiplerine “gemi alacaklısı hakkı” verir:
a) Ülkelerine getirilme giderleri ve onlar adına
ödenmesi gereken sosyal sigorta katılma payları da içinde olmak üzere, gemi
adamlarına, gemide çalıştırılmakta olmaları dolayısıyla ödenecek ücretlere ve
diğer tutarlara ilişkin istem hakları.
b) Geminin işletilmesi ile doğrudan doğruya ilgili
olarak karada veya suda meydana gelen can kaybı veya diğer bedensel zararlardan
doğan alacaklar.
11261
c) Kurtarma ücreti.
d) Liman, kanal, diğer su yolları, karantina ve kılavuzluk
için ödenecek resimler.
e) Gemide taşınan eşya, konteynerler ve yolcuların
eşyalarına gelecek olan zıya veya hasar dışında, geminin işletilmesinin sebep
olduğu maddi zıya veya hasardan doğan ve haksız fiile dayanan alacaklar.
f) Müşterek avarya garame payı alacakları.
(2) Birinci fıkranın (b) ve (e) bentlerinde yazılı
alacaklar;
a) Deniz yolu ile petrol veya diğer tehlikeli ya da
zararlı maddelerin taşınması ile bağlantılı olarak ortaya çıkıp da
milletlerarası sözleşmelere yahut millî mevzuata göre kusursuz sorumluluk ve
zorunlu sigorta ile ya da diğer yollardan teminat altına alınması öngörülen
zararların,
b) Radyoaktif maddelerden veya radyoaktif maddelerin
zehirli ya da patlayıcı maddeler veya nükleer yakıt yahut radyoaktif ürünler ya
da atıklardan oluşan diğer tehlikeli maddeler ile bileşiminden kaynaklanan
zararların,
sonucunu oluşturdukları veya bu zararlardan doğdukları
takdirde, sahiplerine gemi alacaklısı hakkı vermezler.
(3) Türkiye’de yargı yoluyla ileri sürülen bir alacağın
gemi alacaklısı hakkı verip vermediği, Türk hukuku uyarınca belirlenir.
B) Gemi alacağının verdiği kanuni rehin hakkı
I- Kapsamı
MADDE 1321-
(1) Gemi alacağı, sahibine, gemi ve eklentisi üzerinde kanuni rehin hakkı
verir.
(2) Gemi malikinin mülkiyetinde bulunmayan eklentiler
rehnin kapsamına girmez. Bir sigorta sözleşmesine göre donatana ödenecek
sigorta tazminatı rehnin kapsamında değildir.
(3) Rehin, geminin zıyaı veya hasara uğramasından
dolayı donatanın üçüncü kişilere karşı sahip olduğu tazminat istemini de
kapsar. Müşterek avarya hâllerinde feda edilen veya hasara uğrayan şeyler için
verilen tazminat, gemi alacaklıları için, tazminatın karşılık olduğu şeyler
yerine geçer.
(4) Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer
kamu tüzel kişilerine ait olup, denizde menfaat sağlamak amacına tahsis
edilmeyen veya fiilen böyle bir amaçla kullanılmayan gemiler üzerinde kanuni
rehin hakkı doğmaz. Şu kadar ki, bu tüzel kişiler, gemi alacaklılarına karşı
gemi ve eklentisinin, alacakların doğduğu yolculuk sonundaki değeri gemi alacaklıları
arasında kanuni sıralarına göre paylaştırılmış olsa idi, alacaklılara düşecek
miktar ne idi ise, o alacaklılara karşı o oranda öncelikle sorumlu olurlar.
(5) Gemi alacağının verdiği kanuni rehin hakkı, gemiye
zilyet olan herkese karşı ileri sürülebilir.
II - Temin ettiği alacaklar
MADDE 1322-
(1) Gemi alacaklılarının rehin hakkı ana parayı, faizi, takip ve yargılama
giderlerini aynı surette temin eder.
(2) Gemi bir donatma iştiraki tarafından işletildiği
takdirde gemi alacaklarına, bir tek donatanın mülkiyetindeymiş gibi karşılık
oluşturur.
11262
III- Önceliği
MADDE 1323-
(1) 1320 nci maddenin birinci fıkrasının (a) ilâ (e) bentlerinde yazılı
gemi alacaklılarının sahip olduğu kanuni rehin hakkı, gemi üzerinde tescil
edilmiş veya edilmemiş olan bütün kanuni ve akdî rehin haklarıyla
ayni yükümlülüklerden önce gelir.
(2) 1320 nci maddenin birinci fıkrasının (f) bendinde
yazılı gemi alacaklılarının haiz bulundukları kanuni rehin hakkı, gemi üzerinde
tescil edilmiş veya edilmemiş olan bütün kanuni ve akdî rehin haklarıyla
ayni yükümlülüklerden sonra gelir.
(3) Karaya oturmuş veya batmış bir geminin, seyrüsefer
güvenliği veya deniz çevresinin korunması amacıyla kamu kurumları tarafından
kaldırılması hâlinde, bunun giderleri, bütün gemi alacaklarından önce ödenir.
IV- Sırası
MADDE 1324-
(1) Gemi alacağının hakkının verdiği kanuni rehin haklarının sırası, 1320
nci maddede gemi alacaklısı hakkı verdiği açıklanan alacakların sırasına göre
belirlenir; şu kadar ki, 1320 nci maddenin birinci fıkrasının (f) bendinde
sayılan gemi alacaklıları hakkında 1323 üncü maddenin ikinci fıkrası hükmü
saklıdır.
(2) Yalnız kurtarma ücreti alacağının verdiği kanuni
rehin hakkı, bu alacağın doğumuna sebebiyet veren faaliyetin yapıldığı tarihten
evvel gemi üzerinde doğmuş olan bütün diğer rehin haklarından önce gelir.
Kurtarma ücreti alacağının verdiği kanuni rehin haklarından sonra doğanlar,
evvel doğanlardan önce gelir; bu hükmün uygulanmasında her bir kurtarma
faaliyetinin sona erdiği tarih esastır.
(3) 1320 nci maddenin birinci fıkrasının (a), (b), (d)
ve (e) bentlerinde öngörülen gemi alacakları kendi aralarında eşit hakka
sahiptirler.
V- Devri ve intikali
MADDE 1325-
(1) Gemi alacağının devri veya intikali ile bu alacağın verdiği kanuni
rehin hakkı da devredilmiş veya intikal etmiş olur.
VI- Düşmesi
MADDE 1326-
(1) 1320 nci maddenin birinci fıkrasının (a) ilâ (e) bentlerinde sayılan
gemi alacaklılarının sahip oldukları rehin hakkı, gemi alacağının doğduğu
tarihten itibaren geçecek bir yılın sonunda düşer; meğerki, bu sürenin geçmesinden
evvel gemi ihtiyaten haczedilmiş ve bunun sonucunda cebrî icra yolu ile
satılmış olsun. Bu bir yıllık süre;
a) 1320 nci maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde
sayılan alacaklar bakımından, alacaklının gemiden ayrılması tarihinde,
b) 1320 nci maddenin birinci fıkrasının (b) ilâ (e)
bentlerinde sayılan alacaklar bakımından, kanuni rehin hakkıyla teminat altına
alınan alacakların doğduğu tarihte,
işlemeye başlar.
(2) 1320 nci maddenin birinci fıkrasının (f) bendinde
sayılan gemi alacaklılarının sahip olduğu rehin hakkı;
a) Geminin, zararın tespitinin ve paylaştırılmasının
yapılacağı varma yerine ve eğer gemi buraya varmazsa yolculuğun
bittiği limana vardığı günden itibaren işleyecek altı ay
içinde; gemi cebrî icra yoluyla satışla sonuçlanacak şekilde ihtiyaten
haczedilmemişse altı ayın geçmesiyle,
11263
b) Geminin iyiniyetli bir üçüncü kişiye satılması
hâlinde, alıcının gemiyi, sicil yeri hukukuna uygun olarak kendi adına tescil
ettirdiği günden itibaren işleyecek altmış günün sonunda,
düşer. Bu sürelerin ikisi de işlemeye başlamışsa, rehin
hakkı ilk sürenin dolmasıyla düşer.
(3) Geminin ihtiyati haczinin hukuken caiz olmadığı
zaman aralığı, bu sürelerin hesabında dikkate alınmaz. Diğer sebeplerden
sürenin durması veya kesilmesi söz konusu değildir.
VII- Zamanaşımı
MADDE 1327-
(1) Bu Kanundaki ve diğer kanunlardaki özel hükümler saklı kalmak kaydıyla,
1326 ncı maddede yazılı süre, alacaklının, borçluya yönelik kişisel istem
haklarına da uygulanır.
YEDİNCİ KISIM
Sorumluluğun Sınırlanması ve Petrol Kirliliği Zararının
Tazmini
A) Deniz alacaklarına karşı sorumluluğun sınırlanması
I- Kural
MADDE 1328-
(1) Deniz alacaklarından doğan sorumluluk, 4/6/1980 tarihli ve 17007 sayılı
Resmî Gazetede yayımlanan 19/11/1976 tarihli Deniz Alacaklarına Karşı Mesuliyetin
Sınırlanması Hakkında Milletlerarası Sözleşme ile bu Sözleşmeyi değiştiren
2/5/1996 tarihli Protokol veya onun yerine geçmek üzere hazırlanarak Türkiye
Cumhuriyeti tarafından kabul edilen milletlerarası sözleşmelere göre
sınırlanabilir.
(2) 1976 tarihli Deniz Alacaklarına Karşı Mesuliyetin
Sınırlanması Hakkında Milletlerarası Sözleşmenin 20 ve 21 inci maddeleri ile
1996 tarihli Protokolün 8 inci maddesi uyarınca yapılacak değişikliklerin,
Türkiye Cumhuriyeti bakımından yürürlüğe girdikleri tarihten başlayarak, bu
madde, anılan değişiklikleri de içine alacak şekilde uygulanır.
(3) Bu Kısımda geçen “1976 tarihli Sözleşme”
ibaresi, “19/11/1976 tarihli Deniz Alacaklarına Karşı Mesuliyetin Sınırlanması
Hakkında Milletlerarası Sözleşme”yi, 2/5/1996 tarihli Protokolü ve bu
Sözleşmeye ilişkin değişikliklerden Türkiye Cumhuriyeti bakımından yürürlüğe
girmiş olanları topluca ifade eder.
II- Yabancılık unsuru taşımayan hâller
MADDE 1329-
(1) 1328 inci madde, 27/11/2007 tarihli ve 5718 sayılı Milletlerarası Özel
Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunun 1 inci maddesinin birinci fıkrası
anlamında yabancılık unsuru taşımayan hâllerde de uygulanır.
III- Uygulama alanının genişletilmesi
MADDE 1330-
(1) 1328 inci madde, aşağıdaki hâllerde de uygulanır:
a) 1976 tarihli Sözleşmenin 15 inci maddesinin birinci
paragrafının ikinci cümlesinde sayılan kişiler, bir Türk mahkemesinde
sorumluluklarını sınırlamak istediklerinde.
b) 1976 tarihli Sözleşmenin 15 inci maddesinin ikinci
paragrafının (a) bendinde sayılan gemiler hakkında.
c) 1976 tarihli Sözleşmenin 15 inci maddesinin ikinci
paragrafının (b) bendinde sayılan gemiler hakkında, 1332 nci maddede öngörülen
sınırlar dâhilinde.
d) 1976 tarihli Sözleşmenin 15 inci maddesinin dördüncü
paragrafında sayılan gemiler hakkında, 1333 üncü maddede öngörülen sınırlar
dâhilinde.
11264
(2) Alacaklı, birinci fıkranın (a)
bendinde söz konusu olan kişinin ülkesinde sorumluluğun sınırlanmasının caiz
olmadığını ispat ederse, sorumluluk Türkiye’de sınırlanamaz. Alacaklı o kişinin
ülkesinde 1976 tarihli Sözleşmeye göre daha yüksek bir sorumluluk sınırının
uygulandığını ispat ederse, 1976 tarihli Sözleşme, o yüksek sınır esas alınarak
uygulanır.
IV- Sözleşmenin uygulanmayacağı alacaklar
MADDE 1331-
(1) 1976 tarihli Sözleşmenin 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (d)
ve (e) bentleri ile 3 üncü maddesinde sayılan alacaklara karşı sorumluluk
sınırlandırılamaz.
V- Üçyüz tonilatodan küçük gemiler
MADDE 1332-
(1) 1976 tarihli Sözleşmenin 15 inci maddesinin ikinci paragrafının (b)
bendinde sayılan gemiler için, aynı Sözleşmenin 6 ncı maddesinin birinci
paragrafının (b) bendi uyarınca hesaplanacak sorumluluk sınırı 83.500 Özel
Çekme Hakkıdır. Diğer hâllerde, 1976 tarihli Sözleşmenin öngördüğü sorumluluk
sınırları geçerlidir.
VI- Sondaj işlemi gemileri
MADDE 1333-
(1) Sınırlamaya esas olan alacağın, geminin sondaj işlemi için kullanılmak
üzere sondaj yerinde bulunduğu sırada doğmuş olması şartıyla, 1976 tarihli
Sözleşmenin 15 inci maddesinin dördüncü paragrafında sayılan gemiler hakkında
aşağıdaki sorumluluk sınırları uygulanır:
a) 1976 tarihli Sözleşmenin 6 ncı maddesinin birinci
paragrafının (a) bendinde sayılan alacaklar için 32.000.000 Özel Çekme Hakkı.
b) 1976 tarihli Sözleşmenin 6 ncı maddesinin birinci
paragrafının (b) bendinde sayılan alacaklar için 20.000.000 Özel Çekme Hakkı.
VII- Öncelik
MADDE 1334-
(1) Ölüm ve yaralanmadan doğan alacakların, 1976 tarihli Sözleşmenin 6 ncı
maddesinin ikinci paragrafı uyarınca sahip oldukları hakların ihlal edilmemesi
kaydıyla, aynı maddenin üçüncü paragrafında sayılan alacaklar, birinci
paragrafının (b) bendinde yazılı diğer alacaklara oranla önceliklidir.
(2) Bu öncelik, paylaştırmada aşağıdaki sıra izlenerek
gerçekleştirilir:
a) 1976 tarihli Sözleşmenin 6 ncı maddesinin birinci
paragrafının (b) bendinde sayılan alacaklarla, ikinci paragrafında yazılı
alacakların arasındaki paylaştırma oranı belirlenir.
b) Bu oranlara göre, ikinci paragrafta yazılı
alacaklara düşen paylar belirlenir.
c) Fondan, bu paylar ve üçüncü paragrafta sayılan
öncelikli alacaklar ödenir.
d) Bakiyeden, birinci paragrafın (b) bendinde yazılı
diğer alacaklar ödenir.
e) Fon, ikinci paragrafta yazılı alacaklara düşen
payları ve üçüncü paragrafta yazılı öncelikli alacakları karşılamaya yetmezse,
fonun tamamı bu alacaklılar arasında garameten paylaştırılır.
VIII - Fon kurmadan sorumluluğun sınırlanması
MADDE 1335-
(1) 1976 tarihli Sözleşmenin 10 uncu maddesi uyarınca, fon kurulmadan da
sorumluluğu sınırlama hakkı ileri sürülebilir.
11265
B) Petrol kirliliği zararı hakkında özel hükümler
I - Kural
MADDE 1336-
(1) 24/7/2001 tarihli ve 24472 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan
27/11/1992 tarihli Petrol Kirliliğinden Doğan Zararın Hukuki Sorumluluğu ile
İlgili Uluslararası Sözleşmenin 1 inci maddesinin altıncı paragrafında
tanımlanan “kirlenme zararı” hakkında bu Sözleşme ve 18/7/2001 tarihli ve 24466
sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 27/11/1992 tarihli Petrol Kirliliği Zararının
Tazmini İçin Bir Uluslararası Fonun Kurulması ile İlgili Uluslararası Sözleşme
hükümleri uygulanır. Bu sözleşmelerin doğrudan veya bu Kanun uyarınca
uygulandıkları hâllerde, mevzuatın, bu sözleşmelerde düzenlenen hususlara
ilişkin diğer hükümleri uygulanmaz.
(2) 27/11/1992 tarihli Petrol Kirliliğinden Doğan
Zararın Hukuki Sorumluluğu ile İlgili Uluslararası Sözleşmenin Nihai Maddelerinin
14 ve 15 inci maddeleri ile 27/11/1992 tarihli Petrol Kirliliği Zararının
Tazmini İçin Bir Uluslararası Fonun Kurulması ile İlgili Uluslararası
Sözleşmenin Nihai Maddelerinin 32 ve 33 üncü maddeleri uyarınca yapılacak
değişikliklerin Türkiye Cumhuriyeti bakımından yürürlüğe girdikleri tarihten
başlayarak, bu madde, anılan değişiklikleri de içine alacak şekilde uygulanır.
(3) Bu Kısımda geçen;
a) “1992 tarihli Sorumluluk Sözleşmesi” ibaresi
“27/11/1992 tarihli Petrol Kirliliğinden Doğan Zararın Hukuki Sorumluluğu ile
İlgili Uluslararası Sözleşme”yi ve bu Sözleşmeye ilişkin değişikliklerden
Türkiye Cumhuriyeti bakımından yürürlüğe girmiş olanları,
b) “1992 tarihli Fon Sözleşmesi” ibaresi “27/11/1992
tarihli Petrol Kirliliği Zararının Tazmini İçin Bir Uluslararası Fonun
Kurulması ile İlgili Uluslararası Sözleşme”yi ve bu Sözleşmeye ilişkin
değişikliklerden Türkiye Cumhuriyeti bakımından yürürlüğe girmiş olanları,
topluca ifade eder.
II - Yabancılık unsuru taşımayan hâller
MADDE 1337-
(1) 1992 tarihli Sorumluluk ve Fon Sözleşmeleri, Milletlerarası Özel Hukuk
ve Usul Hukuku Hakkında Kanunun 1 inci maddesinin birinci fıkrası anlamında
yabancılık unsuru taşımayan hâllerde de uygulanır.
III - Uygulama alanının genişletilmesi
MADDE 1338-
(1) 1992 tarihli Sorumluluk Sözleşmesinin I inci maddesinin altıncı
paragrafında tanımlanan bir “kirlenme zararı”, aynı Sözleşmenin III üncü
maddesinin dördüncü paragrafında sayılan kişilerden başkalarına karşı ileri
sürülürse, bu kişiler sorumluluklarını, 1992 tarihli Sorumluluk Sözleşmesinin V
inci maddesinin kıyasen uygulanması suretiyle sınırlayabilirler. Sorumluluk
sınırının hesabında, aynı Sözleşmenin I inci maddesinin altıncı paragrafında
tanımlanan geminin tonajı esas alınır.
(2) 1992 tarihli Sorumluluk Sözleşmesinin I inci maddesinin
altıncı paragrafının (a) bendinde tanımlanan bir “kirlenme zararı”, aynı
Sözleşmenin II nci maddesinin (a) bendinde belirlenen yerlerin dışında meydana
gelmişse, sorumlu tutulan kişi, sorumluluğunu, 1992 tarihli Sorumluluk
Sözleşmesinin V inci maddesinin kıyasen uygulanması suretiyle sınırlayabilir.
(3) Birinci ve ikinci fıkra uyarınca sorumlu tutulan
kişi, 1992 tarihli Sorumluluk Sözleşmesinin VII nci maddesinin sekizinci
paragrafında tanımlanan türde bir sigorta yaptırmışsa, aynı Sözleşmenin VII nci
ve VIII inci maddeleri kıyasen uygulanır.
11266
(4) Bu maddeye göre kurulan fon, 1992 tarihli
Sorumluluk Sözleşmesinin doğrudan uygulanması suretiyle kurulabilecek bir
fondan bağımsızdır.
IV – Davanın ihbarı ve davaya müdahale
MADDE 1339-
(1) 1992 tarihli Fon Sözleşmesinin 7 nci maddesinin dördüncü ve altıncı
paragraflarına dayanarak “1992 Uluslararası Petrol Kirliliğinden Doğan
Zararların Tazminat Fonu”nun, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 49 uncu
maddesi uyarınca ihbar üzerine veya aynı Kanunun 53 üncü maddesi uyarınca
müdahale yoluyla davaya katılması için, bu istemini içeren bir dilekçeyi
mahkemeye vermesi yeterlidir; ayrıca mahkemenin veya tarafların kabulü veya
onayı aranmaz.
V - Yabancı hukukun uygulanması
MADDE 1340-
(1) 1992 tarihli Sorumluluk Sözleşmesinin I inci maddesinin altıncı
paragrafının (a) bendinde tanımlanan bir “kirlenme zararı”;
a) Aynı Sözleşmenin II nci maddesinin (a) bendinde
belirlenen yerlerin dışında meydana gelmişse,
b) Aynı Sözleşmeye taraf olan bir ülkenin bayrağını taşıyan
bir gemiden kaynaklanmışsa,
c) Türkiye’de dava yoluyla ileri sürülmüşse,
Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun
uyarınca uygulanacak yabancı hukukun, 1992 tarihli Sorumluluk Sözleşmesine
aykırı olan hükümleri uygulanmaz. Böyle bir hâlde, 1992 tarihli Sorumluluk
Sözleşmesi doğrudan geçerli olur.
C) Sözleşmelere ilişkin ortak hükümler
I - Kılavuzlar için sorumluluk sınırı
MADDE 1341-
(1) 1976 tarihli Sözleşmede belirlenen sorumluluk sınırları, kılavuzlara
doğrudan yöneltilen bütün istemler için toplam 1.500 Özel Çekme Hakkıdır.
(2) 1992 tarihli Sorumluluk Sözleşmesinin III
üncü maddesinin beşinci paragrafına göre malik tarafından kılavuza
yöneltilebilecek rücu istemlerinde sorumluluk sınırı toplam 1.500 Özel Çekme
Hakkıdır.
(3) Bu maddenin uygulamasında kılavuz terimi, gemide
veya herhangi başka bir yerden gemiye kılavuzluk hizmeti veren kişiyi veya
kişileri ve bu kişi veya kişilerin fiillerinden sorumlu olan bütün gerçek ve
tüzel kişileri kapsar.
II - Kişisel sorumlulukta fon kurulması
MADDE 1342-
(1) 1976 ve 1992 tarihli sözleşmeler uyarınca sorumluluğunu sınırlama
hakkına sahip olan bir tüzel kişinin veya adi şirketin yahut donatma
iştirakinin adına fon kurulmazsa, tüzel kişinin veya adi şirketin yahut donatma
iştirakinin o borcundan ötürü şahsen sorumlu tutulabilecek her kişi, fon
kurarak sorumluluğunu sınırlayabilir. Fonun, toplam sorumluluk sınırı üzerinden
kurulması şarttır; fon kuran kişinin, tüzel kişideki veya adi şirketteki yahut
donatma iştirakindeki pay oranı dikkate alınmaz. Bu madde uyarınca kurulan bir
fon, 1976 ve 1992 tarihli sözleşmeler uyarınca kurulmuş bir fon hükmündedir.
III - Sınırlama hakkını kaldıran kusur
MADDE 1343-
(1) 1976 tarihli Sözleşmenin 4 üncü maddesinin ve 1992 tarihli Sorumluluk
Sözleşmesinin V inci maddesinin ikinci paragrafının uygulanmasında, aşağıdaki
kişilerin kusuru dikkate alınır:
11267
a) Gerçek kişilerde, her bir gerçek kişinin kusuru.
b) Tüzel kişilerde, Türk Medenî Kanununun 50 nci
maddesi uyarınca eylem ve işleriyle tüzel kişiyi borç altına sokan organların
kusuru ve organı oluşturan kişilerin kusurları.
c) Adi şirketlerde şirket ortaklarının kusuru.
d) Donatma iştirakinde, paydaş donatanların ve gemi
müdürünün kusuru.
e) Yukarıda sayılan kişileri, genel veya özel bir
yetkiye dayanarak temsil eden kişilerin kusuru.
(2) Tüzel kişinin, adi şirketin ve donatma iştirakinin
sınırlama hakkının kalkmasına kusuruyla sebep olan kişiler, kişisel
sorumluluklarını sınırlayamaz.
IV - Kanuni halefiyet
MADDE 1344-
(1) 1976 tarihli Sözleşmenin 12 nci maddesinin üçüncü paragrafında ve 1992
tarihli Sorumluluk Sözleşmesinin V inci maddesinin altıncı paragrafında
belirtilen ödemeleri yapan kişiler, kendisine ödeme yapılan kişinin haklarına,
yapılan ödeme oranında halef olur.
V - Alacakların teminatı
MADDE 1345-
(1) Bir alacağın, 1976 veya 1992 tarihli sözleşmeler uyarınca kurulan
fonlara gireceği, fonun kurulduğu mahkeme tarafından kabul edildiği anda, o
alacağa ilişkin bütün ayni ve şahsî teminatlar sona erer. Bu ayni ve şahsî
teminatların, o alacağa sağladığı öncelikler, fon paylaştırmasında dikkate
alınmaz.
VI - Diğer alacaklılar
MADDE 1346-
(1) 1976 veya 1992 tarihli sözleşmeler uyarınca kurulan fonlar, yalnız,
haklarında sınırlı sorumluluk ileri sürülebilecek olan alacakların ödenmesinde
kullanılabilir. Fon kurulması yoluyla sorumluluğunu sınırlayan kişinin diğer
alacaklıları, hiçbir şekilde bu fonlara başvuramaz. Fonların
paylaştırılmasından sonra bir bakiye kalırsa, fonu kuran kişinin diğer
alacaklıları, bu bakiyeyi takip edebilir.
VII - Faiz
MADDE 1347-
(1) 1976 veya 1992 tarihli sözleşmeler uyarınca sorumluluğun
sınırlanmasının mahkemece kabul edildiği durumlarda, fona giren alacakların,
sözleşmelerde belirtilen sınırları aşan kısmı için faiz işletilemez.
(2) Bu Kanun uyarınca kurulan fonların, paylaştırma sonuna
kadar faiz getiren bir hesapta tutulması zorunludur.
VIII - Görevli ve yetkili mahkeme
MADDE 1348-
(1) 1976 ve 1992 tarihli sözleşmeler uyarınca fon kurulması konusunda
görevli mahkeme, deniz ticareti işlerine bakmakla görevli asliye ticaret
mahkemesi, bu mahkemenin bulunmadığı yerlerde bu işle görevlendirilmiş asliye
ticaret mahkemesi, o da yoksa, fonun miktarına bakılmaksızın, bu işle
görevlendirilmiş asliye hukuk mahkemesidir.
(2) 1976 ve 1992 tarihli sözleşmeler uyarınca fon
kurulması konusunda, bir Türk Gemi Siciline kayıtlı olan gemilerde, o gemi
sicilinin gözetimi altında tutulduğu mahkeme, sicile kayıtlı olmayan Türk
gemilerinde malikin yerleşim yeri mahkemesi, yabancı gemilerde ise, deniz
ticareti işlerine bakmakla görevli İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi
yetkilidir.
11268
IX - Yargılama ve takip giderleri
MADDE 1349-
(1) Yargılama ve takip giderleri için sorumluluk
sınırlanamaz; bir fon kurulmuş olsa bile, davalı veya takip borçlusu, bu
giderleri ayrıca ödemek zorundadır.
SEKİZİNCİ KISIM
Cebrî İcraya İlişkin Özel Hükümler
A) Uygulanacak hukuk
MADDE 1350-
(1) Bir geminin ihtiyaten veya icraen haczi, cebrî icra yoluyla satışı ve
mülkiyetin intikali de dâhil olmak üzere bu satışın sonuçları ve cebrî icraya
ilişkin diğer bütün işlem ve tasarruflar, geminin bu işlem ve tasarrufların
yapıldığı sırada bulunduğu ülkenin hukukuna tabidir. Şu kadar ki, Türk bayraklı
bir geminin yurt dışında cebrî icra yoluyla satışı hâlinde, artırmayı yapan
kurum veya ilgililer tarafından, bu satıştan en az otuz gün önce artırmanın;
a) Geminin kayıtlı olduğu Türk Gemi Siciline,
b) Geminin sicile kayıtlı malikine,
c) Gemi siciline tescil edilmiş diğer hakların ve
alacakların sahiplerine,
bildirilmesi veya gideri ilgililer tarafından
karşılanmak şartıyla tirajı ellibin üzerinde olan ve Türkiye düzeyinde dağıtımı
yapılan gazetelerden biriyle ilan edilmesi zorunludur. Bu bildirim veya ilan
yapılmaksızın geminin yurt dışında cebrî icra yoluyla satışı hâlinde kaydı
silinemez ve gemi üzerinde Türk Gemi Siciline kayıtlı haklar ve alacaklar saklı
kalır.
B) Tamamlayıcı hükümler
MADDE 1351-
(1) Bu Kısımda özel olarak düzenlenmeyen hususlarda, İcra ve İflas
Kanunu hükümleri, 936 ncı madde ile 937 nci maddenin birinci fıkrasında
öngörüldüğü şekilde uygulanır.
C) Gemiler hakkında
I - İhtiyati haciz
1. Deniz alacakları
MADDE 1352-
(1) “Deniz alacağı”; aşağıda sayılan hususların birinden veya
birkaçından doğan istem anlamına gelir:
a) Geminin işletilmesinin sebep olduğu zıya veya hasar.
b) Geminin işletilmesi ile doğrudan doğruya ilgili olarak
karada veya suda meydana gelen can kaybı veya diğer bedensel zararlar.
c) Kurtarma faaliyeti veya her türlü kurtarma
sözleşmesi, çevre zararı tehdidi oluşturan bir gemi veya gemideki eşya ile
ilgili kurtarma faaliyeti için ödenecek özel tazminat.
d) Çevreye, kıyı şeridine veya bunlara ilişkin
menfaatlere gemi ile verilen zarar ya da zarar verme tehdidi; bu zararı
önlemek, sınırlandırmak veya ortadan kaldırmak için alınan önlemler; bu zarar
karşılığı ödenecek tazminat; çevrenin eski duruma getirilmesi için fiilen
alınan veya alınacak olan makul önlemlerin giderleri; bu zarar ile bağlantılı
olarak üçüncü kişilerin uğradığı veya uğrayabileceği kayıplar ve bu bentte
belirtilenlere benzer nitelikteki zararlar, giderler veya kayıplar.
e) Geminin içinde bulunan veya bulunmuş olan şeyler de
dâhil olmak üzere, batmış, enkaz hâline gelmiş, karaya oturmuş veya terkedilmiş
olan bir geminin yüzdürülmesi, kaldırılması, çıkartılması, yok edilmesi veya
zararsız hâle getirilmesi için yapılan giderler ve harcamalar ile terk edilmiş
bir geminin korunması ve gemi adamlarının iaşesi ile ilgili giderler ve
harcamalar.
11269
f) Bir çarter parti düzenlenmiş olup olmadığına
bakılmaksızın, geminin kullanılması veya kiralanması amacıyla yapılmış her
türlü sözleşme.
g) Bir çarter parti düzenlenmiş olup olmadığına
bakılmaksızın, gemide eşya veya yolcu taşınması amacıyla yapılmış her türlü
sözleşme.
h) Gemide taşınan, bagaj dâhil, eşyaya gelen veya bu
eşyaya ilişkin zıya veya hasar.
i) Müşterek avarya.
j) Römorkaj.
k) Kılavuzluk.
l) Geminin işletilmesi, yönetimi, korunması veya bakımı
için sağlanan eşya, malzeme, kumanya, yakıt, konteynerler dâhil teçhizat ve bu
amaçlarla verilen hizmetler.
m) Geminin yapımı, yeniden yapımı, onarımı, donatılması
ya da geminin niteliğinde değişiklik yapılması.
n) Liman, kanal, dok, iskele ve rıhtım, diğer su
yolları ile karantina için ödenecek resimlerle diğer paralar.
o) Ülkelerine getirilme giderlerini ve onlar adına
ödenmesi gereken sosyal sigorta katılma paylarını da içererek, gemi adamlarına,
gemide çalışmaları dolayısıyla ödenecek ücretlerle, onlara ödenmesi gereken
diğer tutarlara ilişkin istemler.
p) Gemi için alınmış krediler dâhil olmak üzere,
geminin veya malikinin adına yapılmış harcamalar.
r) Geminin maliki tarafından veya onun hesabına ödenecek,
karşılıklı sigorta aidatları da dâhil sigorta primleri.
s) Geminin maliki tarafından veya onun hesabına gemiye
ilişkin olarak ödenecek her türlü komisyon, brokaj veya acente ücretleri.
t) Geminin mülkiyeti veya zilyetliğine ilişkin her
türlü uyuşmazlık.
u) Geminin ortak malikleri arasında çıkan, geminin
işletilmesine ya da gemiden sağlanan hasılata ilişkin her türlü uyuşmazlık.
v) Gemi rehni, gemi ipoteği veya gemi üzerinde aynı
nitelikteki ayni bir yükümlülük.
y) Geminin satışına ilişkin bir sözleşmeden kaynaklanan
her türlü uyuşmazlık.
2. İhtiyati haciz isteyebilme hakkı
MADDE 1353-
(1) Deniz alacaklarının teminat altına alınması için, geminin sadece
ihtiyati haczine karar verilebilir. Bu alacaklar için gemi üzerine ihtiyati
tedbir konulması veya başka bir surette geminin seferden menedilmesi istenemez.
(2) Akdî veya kanuni bir rehin ile teminat altına
alınmış deniz alacakları hakkında da birinci fıkra hükmü uygulanır.
(3) Deniz alacaklarından başka alacaklar için gemi
hakkında ihtiyati haciz kararı verilemez.
(4) Alacağın, 1352 nci maddede sayılan bir deniz
alacağı olması, ihtiyati haciz sebebidir.
(5) Vadesi gelmemiş deniz alacaklarında, İcra ve
İflas Kanununun 257 nci maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen şartlar
gerçekleştiği takdirde geminin ihtiyati haczi istenebilir.
11270
3. Yetkili mahkeme
a) İhtiyati haciz kararı bakımından
aa) Dava açılmadan önce
aaa) Türk Bayraklı gemiler
MADDE 1354-
(1) Türk Bayraklı gemiler hakkında ihtiyati haciz kararı sadece, geminin
demir attığı, şamandıraya veya tonoza bağlandığı, yanaştığı veya kızağa
alındığı yer mahkemesi ya da aşağıda gösterilen mahkemeler tarafından
verilebilir:
a) Bir Türk Gemi Siciline kayıtlı gemilerde, sicil yeri
mahkemesi.
b) Sicile kayıtlı olmayan gemilerde malikin yerleşim
yeri mahkemesi.
c) 941 inci maddenin üçüncü fıkrası uyarınca tutulan
özel sicile kayıtlı gemilerde kiracının yerleşim yeri mahkemesi.
bbb) Yabancı bayraklı gemiler
MADDE 1355-
(1) Türkiye’de yabancı bayraklı gemiler hakkında ihtiyati haciz kararı,
sadece, geminin demir attığı, şamandıraya veya tonoza bağlandığı, yanaştığı ya
da kızağa alındığı yer mahkemesi tarafından verilir.
ccc) Yetkiye, tahkime ve esasa uygulanacak hukuka
ilişkin bir anlaşmanın varlığı hâlinde Türk mahkemesinin yetkisi
MADDE 1356-
(1) İlgili sözleşmeye konulmuş bir yetki veya tahkim kaydına ya da ayrıca
yapılmış olan bir yetki yahut tahkim sözleşmesine göre, hakkında ihtiyati haciz
kararı uygulanacak olan deniz alacağının esası hakkında hüküm vermeye bir hakem
kurulu veya yabancı mahkeme yetkili olsa yahut deniz alacağının esasına yabancı
bir devletin hukuku uygulansa bile, 1354 ve 1355 inci maddelere göre yetkili
olan mahkemeler, bir deniz alacağı için teminat elde edilmesini sağlamak
üzere ihtiyati haciz kararı vermeye yetkilidir.
bb) Dava açıldıktan sonra
MADDE 1357-
(1) Bir deniz alacağı hakkında, yurt içinde mahkemede dava açıldıktan
sonra, ihtiyati haciz kararı, sadece davayı gören mahkemeden istenebilir.
(2) Bir deniz alacağı hakkında, hakem önünde veya yurt
dışındaki bir mahkemede dava açılmışsa, kesin hüküm verilinceye kadar ihtiyati
haciz kararı, sadece 1354 ve 1355 inci maddelere göre yetkili olan mahkemeden
istenebilir.
cc) İtirazlar ve değişiklik istemleri
MADDE 1358-
(1) Yokluğunda ihtiyati haciz kararı verilmiş olan kişilerin itirazları hakkında
karar vermeye;
a) Esas hakkında dava açılmadan önce, ihtiyati haciz
kararını vermiş olan mahkeme,
b) Esas hakkında Türkiye’de dava açılmışsa, bu mahkeme,
c) Esas hakkında hakem önünde veya yurt dışındaki bir
mahkemede dava açılmışsa, ihtiyati haciz kararını veren mahkeme,
yetkilidir.
(2) Birinci fıkrada sayılan mahkemeler, ihtiyati haciz
kararının değiştirilmesi, istihkak iddiaları, tarafların yatırdıkları
teminatların artırılması veya azaltılması, türünün değiştirilmesi veya iptali
hususlarında yapılacak başvurular hakkında karar vermeye de yetkilidir.
11271
b) Esas hakkında
MADDE 1359-
(1) 1354 ve 1355 inci maddeler uyarınca deniz alacakları hakkında ihtiyati
haciz kararı vermeye yetkili olan mahkeme, deniz alacağının esasına ilişkin
olarak yapılmış bir yetki veya tahkim sözleşmesi yoksa, ihtiyati haczi
tamamlamak üzere açılacak dava hakkında ve ihtiyati haczi uygulayan icra
dairesi de icra takibi hakkında yetkilidir.
c) Tenfiz hakkında
MADDE 1360-
(1) Bir deniz alacağı için ihtiyati haciz kararı vermiş olan Türk
mahkemesi, o deniz alacağının esası hakkında verilmiş bir yabancı
mahkeme veya yabancı hakem kararının tenfizinde;
a) Tenfiz isteminin yapıldığı tarihte geminin o Türk
mahkemesinin yargı çevresinde bulunması veya
b) Geminin serbest bırakılması için 1370 ilâ 1372 nci
maddeler uyarınca yatırılmış teminatın, tenfiz isteminin yapıldığı tarihte
mahkeme kasasında bulunması şartıyla,
yetkilidir.
d) Haksız ihtiyati haciz sebebiyle açılacak tazminat
davası hakkında
MADDE 1361-
(1) İhtiyati haciz kararı veren mahkeme, haksız çıkan alacaklı aleyhine
açılacak tazminat davasını da görmeye yetkilidir.
(2) Deniz alacağının esası hakkında yurtiçinde veya
yurt dışında mahkemede veya hakem önünde dava açılmışsa, bu davanın
sonuçlanması, tazminat davası yönünden bekletici sorun oluşturur.
4. Alacaklı tarafından delil gösterilmesi
MADDE 1362-
(1) Alacaklının, alacağının 1352 nci maddede sayılan deniz alacaklarından
olduğu ve parasal değeri hakkında mahkemeye kanaat getirecek delil göstermesi
yeterlidir.
5. Alacaklı tarafından teminat gösterilmesi
MADDE 1363-
(1) Deniz alacağını teminat altına almak üzere ihtiyati haciz kararı
verilmesini isteyen alacaklının, 10.000 Özel Çekme Hakkı tutarında teminat
vermesi zorunludur.
(2) Karşı taraf, aynı mahkemeden her aşamada teminat
miktarının artırılmasını isteyebilir. Bu istem değerlendirilirken, ihtiyati
haciz sebebiyle geminin seferden alıkonulduğu süre boyunca, gemi için yapılan
günlük işletme giderleri ve ihtiyati haciz dolayısıyla yoksun kalınan kazançlar
dikkate alınır. Teminatın artırılmasına karar verilirse, mahkeme, hangi sürede
ek teminatın yatırılacağını da belirler. Ek teminat süresinde yatırılmazsa,
ihtiyati haciz kararı kendiliğinden kalkar.
(3) 1320 nci maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde
sayılan gemi alacaklıları teminat yatırmak yükümlülüğünden muaftır.
(4) Alacaklı da aynı mahkemeden teminat
miktarının azaltılmasını isteyebilir.
6. İhtiyati haczin yapılması
a) İhtiyati haciz kararının icrası
MADDE 1364-
(1) Alacaklı, ihtiyati haciz kararının verildiği tarihten itibaren üç iş
günü içinde kararı veren mahkemenin yargı çevresindeki veya geminin bulunduğu
yerdeki icra dairesinden kararın infazını istemek zorundadır. Aksi hâlde,
ihtiyati haciz kararı kendiliğinden kalkar.
11272
b) İhtiyati hacze başlama süresi
MADDE 1365-
(1) İcra dairesi, istem üzerine derhâl ihtiyati haczi uygular.
(2) İhtiyati haciz, İcra ve İflas Kanununa göre gece ve
resmî tatil sayılan zamanlarda da yapılır.
c) Gemiye el konulması ve muhafaza tedbirleri
MADDE 1366-
(1) İhtiyati haczine karar verilen bütün gemiler, bayrağı ve hangi sicile
kayıtlı oldukları dikkate alınmaksızın, icra müdürü tarafından seferden
menedilerek muhafaza altına alınır. Geminin ihtiyaten haczedilerek seferden
menedildiği, kaptana veya malike ya da malik olmayan donatana yahut bunların
bir temsilcisine tebliğ edilir. Gemi, tebligat yapılan kişiye yediemin
sıfatıyla bırakılır. Yediemine, görevi ve Türk Ceza Kanununun 289 uncu
maddesinden doğan cezai sorumluluk dâhil olmak üzere, kanuni sorumlulukları
hatırlatılır.
(2) Haczi uygulayan memurun düzenleyeceği ihtiyati
haciz tutanağında, geminin adıyla belirtilmesi yeterlidir; değerinin yazılması
gerekmez. Taraflardan birinin istemi üzerine, geminin değeri icra mahkemesince
saptanır; bu saptamaya dosyadan anlaşılan ilgililer çağırılır.
(3) İcra müdürü, ihtiyati haciz kararını derhâl,
geminin bulunduğu bölgeden sorumlu sahil güvenlik komutanlığına veya emniyet
teşkilatına, liman başkanlığına ve gümrük idaresine bildirir.
(4) İcra müdürü, ihtiyati haciz kararını, kararın uygulanmasını
izleyen ilk iş gününde geminin kayıtlı olduğu sicile ve yabancı bayraklı
gemilerde, geminin bayrağını taşıdığı devletin en yakın konsolosluğuna
bildirir.
d) Geminin seferde olması
MADDE 1367-
(1) İhtiyati haciz kararı uygulanacağı sırada, gemi fiilen hareket etmiş
veya seferde bulunuyorsa, 1366 ncı maddenin ikinci ilâ dördüncü fıkralarında
öngörülen işlemlerden başka,
a) Türk Bayraklı gemilerde ihtiyati haciz kararı,
malike, malik olmayan donatana ve borçtan şahsen sorumlu bulunan kişiye tebliğ
edilir ve deniz alacağı için on gün içinde teminat verilmesi, aksi hâlde
geminin izleyen ilk seferinde icra dairesine teslim olunması ihtar olunur,
geminin teslim edilmemesi hâlinde, fail hakkında Türk Ceza Kanununun 289 uncu
maddesine göre cezaya hükmolunur;
b) Yabancı bayraklı gemilerde ihtiyati haciz kararı,
sahil güvenlik komutanlığının yardımı alınarak, gemi Türk karasularını
terkedinceye kadar uygulanabilir.
e) İhtiyati haczin kapsamı, geminin idaresi ve
işletilmesi
MADDE 1368-
(1) Bir geminin ihtiyati haczi, borçlunun o geminin işletilmesinden
elde ettiği geliri ve menfaatleri de kapsar.
(2) İcra dairesi, geminin idaresi ve işletilmesi ile
bakımı ve korunması için gerekli her türde önlemi alır.
7. İhtiyati haciz hakkının kullanılması
MADDE 1369-
(1) Hakkında deniz alacağı ileri sürülen her geminin ihtiyaten haczi;
a) Deniz alacağı doğduğunda geminin maliki olan kişi,
ihtiyati haczin uygulandığı sırada da bu borçtan sorumlu olup geminin maliki
ise; veya
b) Deniz alacağı doğduğunda geminin kiracısı olan kişi,
ihtiyati haczin uygulandığı sırada da bu borçtan sorumlu olup geminin maliki
ise; veya
11273
c) Deniz alacağı gemi rehni, gemi ipoteği veya gemi
üzerinde aynı nitelikteki bir ayni yükümlülük ile teminat altına alınmış
ise; veya
d) Uyuşmazlık geminin mülkiyetine veya zilyetliğine
ilişkin ise; veya
e) Alacak, 1320 nci madde uyarınca gemi alacaklısı
hakkı veriyorsa,
mümkündür.
(2) Birinci fıkrada sayılanların dışındaki
gemilerin ihtiyati haczi; haczin uygulandığı sırada gemiler bu deniz
alacağından dolayı sorumlu olan bir kişiye ait ise ve alacak doğduğunda bu
kişi;
a) Üzerinde deniz alacağı doğmuş olan geminin maliki
veya
b) Kiracısı veya tahsis olunanı ya da taşıtanı ise,
mümkündür.
(3) Geminin mülkiyetine veya zilyetliğine
ilişkin uyuşmazlıklarda, sadece bu uyuşmazlığın konusu olan gemi hakkında
ihtiyati haciz kararı verilebilir.
8. Geminin serbest bırakılması
a) Geminin değerinin depo edilmesi
MADDE 1370-
(1) İhtiyaten haczolunan gemi, istenildiği zaman icra dairesine teslim
edilmek ve bunu sağlamak amacıyla geminin değeri depo edilmek veya icra memuru
tarafından kabul edilecek taşınmaz rehni, gemi ipoteği veya itibarlı bir banka
kefaleti gösterilmek şartıyla borçluya ve gemi üçüncü kişi elinde iken
ihtiyaten haczolunmuşsa, bir taahhüt senedi alınarak, bu kişiye bırakılabilir.
(2) Geminin, üzerindeki ihtiyati haciz devam etmek
kaydıyla serbest bırakıldığının, 1366 ncı maddede sayılan kurumlara
bildirilmesi ve sicildeki ihtiyati hacze dair kaydın korunması gereklidir.
(3) İhtiyati haczin devamı için açılan davanın sonunda,
teminatın alacaklıya ödenmesine karar verilse bile, teminat olarak
yatırılan para icra veznesinden çekilene kadar diğer deniz alacaklıları bu
Kısım hükümlerine göre hacze katılabilir.
(4) 1352 nci maddenin (t) ve (u) bentlerinde sayılan
deniz alacaklarının birinden dolayı ihtiyaten haczedilmiş olan gemi hakkında,
zilyedi olan kişinin yeterli teminatı vermesi durumunda, gemi bu kişiye
bırakılabilir.
(5) Bu Kitabın Yedinci Kısmı uyarınca
uygulanması gereken milletlerarası sözleşmelerin hükümleri saklıdır.
b) İhtiyati haczin kaldırılması
MADDE 1371-
(1) Geminin maliki veya borçlu, geminin değerini geçmemek kaydıyla, deniz
alacağının tamamı, faizi ve giderler için
yeterli teminat göstererek, ihtiyati
haczin kaldırılmasını mahkemeden isteyebilir. Takibe başlandıktan sonra
bu yetki, icra mahkemesine geçer.
(2) Geminin ihtiyati haczinin kaldırıldığının, 1366 ncı
maddede sayılan kurumlara bildirilmesi ve ihtiyati hacze dair sicildeki kaydın
silinmesi gereklidir.
(3) İhtiyati haczin devamı için açılan davanın sonunda,
teminatın alacaklıya ödenmesine karar verilmesi durumunda, bu teminat üzerine
diğer deniz alacaklıları haciz koyduramaz.
11274
c) Tarafların anlaşması
MADDE 1372-
(1) 1370 ve 1371 inci maddeler uyarınca verilecek teminatın tür ve miktarı,
alacaklı ile geminin maliki veya maliki olmayan donatanı arasında serbestçe
kararlaştırılabilir.
d) Saklı kalan haklar
MADDE 1373-
(1) Geminin serbest bırakılması için teminat verilmesi, sorumluluğun
kabulü veya herhangi bir itiraz ve def’iden ya da sorumluluğun
sınırlandırılması hakkından vazgeçilmesi şeklinde yorumlanamaz.
e) Teminatın değiştirilmesi
MADDE 1374-
(1) 1370 ilâ 1372 nci maddeler uyarınca teminat veren kişi her
zaman, bu teminatın miktarının azaltılması, türünün değiştirilmesi veya iptali
için mahkemeye başvurabilir.
9. Yeniden veya aynı alacak için ihtiyati haciz
MADDE 1375-
(1) Gemi, bir deniz alacağı için, yurt içinde veya yurt dışında
ihtiyaten haczedilmiş ve serbest bırakılmışsa veya o gemiyle ilgili olarak
teminat alınmışsa, aynı geminin yeniden veya aynı alacak için ihtiyati haczi
sadece;
a) Elde edilecek toplam teminat miktarının, geminin
değerini aşmaması şartıyla, ilk teminatın tür veya miktarı yetersiz ise; veya
b) İlk teminatı vermiş olan kişi, kendi borçlarını kısmen
veya tamamen yerine getirmez veya yerine getirmekten âciz olursa; veya
c) İhtiyaten haczedilen gemi veya ilk teminat; makul
sebeplere dayanarak hareket eden alacaklının istemiyle veya onayıyla yahut
alacaklının serbest bırakılmayı engelleyecek makul önlemleri alamaması
sebebiyle serbest bırakılmış ise,
mümkündür.
(2) Aynı deniz alacağı için ihtiyati hacze konu
olabilecek başka bir gemi;
a) Daha önce verilmiş olan teminatın tür veya miktarı
yetersizse; veya
b) Birinci fıkranın (b) veya (c) bentleri uygulama
alanı buluyorsa,
ihtiyaten haczedilebilir.
(3) Geminin hukuka aykırı yollarla, ihtiyati
hacizden kurtulması veya kaçması hâllerinde, gemi, birinci ve ikinci fıkralar
anlamında serbest bırakılmış sayılmaz.
10. İhtiyati haczi tamamlayan işlemler
MADDE 1376-
(1) İcra ve İflas Kanununun 264 üncü maddesinin birinci ve ikinci
fıkralarında öngörülen süreler, gemilerin ihtiyati haczinde bir ay olarak
uygulanır.
II - Rehinli alacakların takibi
1. Fer’ilik ilkesi
MADDE 1377-
(1) Gemi üzerinde, kanun veya sözleşme uyarınca doğan veya mahkemece
tesciline karar verilen bütün rehin ve hapis hakları, teminat altına
alınan alacaktan ayrı ve bağımsız olarak yargılama veya icra konusu yapılamaz.
(2) Birinci fıkrada belirtilen rehin ve hapis
haklarının, rehnin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takip konusu
yapılabilmeleri için, hem alacağın hem de rehin veya hapis hakkının, ilam veya
ilam niteliğindeki belgelerde veya gemi sicil müdürlüğünde düzenlenmiş gemi
ipoteği sözleşmesinde tespit edilmiş olması şarttır.
11275
2. İflas yoluyla takip hakkı
MADDE 1378-
(1) Gemi üzerinde, akdî veya kanuni bir rehin hakkı bulunsa bile, alacaklı
iflas yoluyla takip yapabilir.
3. Diğer takip yolları
MADDE 1379-
(1) Gemi üzerinde kanuni bir rehin hakkına sahip olan alacaklılar, haciz yolu
ile veya kambiyo senetleri hakkındaki özel usullere göre takip yapabilirler; bu
takdirde kanuni rehin hakkından feragat etmiş olurlar.
4. Rehinli alacaklıların takip hakkı
a) Kanuni rehin hakkı sahiplerinin
MADDE 1380-
(1) Gemi alacaklıları ile alacakları gemi üzerinde hapis hakkı ile temin
edilmiş olan alacaklılar, ihtiyati haczi tamamlamak veya alacağı doğrudan takip
etmek için taşınır rehninin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabilirler. Bu
hüküm, Türk ve yabancı bayraklı bütün gemilere uygulanır.
b) İpotek sahiplerinin
MADDE 1381-
(1) Akdî veya kanuni gemi ipoteği alacaklıları, ipoteğin paraya çevrilmesi
yoluyla takip yapabilirler. Bu hüküm, Türk ve yabancı bayraklı bütün gemilere
uygulanır.
III - Cebrî satış
1. Haciz
MADDE 1382-
(1) Türk ve yabancı bayraklı bütün gemilerin kesin haczinde, ihtiyati hacze
ilişkin 1364 ilâ 1368 inci maddeler uygulanır.
(2) Gemilerin icra yoluyla haczinde, alacağın 1352 nci
maddede sayılan deniz alacaklarından olması şartı aranmaz.
2. Paraya çevirme
MADDE 1383-
(1) Bir sicile kayıtlı olan Türk ve yabancı bayraklı gemiler, İcra ve İflas
Kanununun taşınmazların satışına ilişkin hükümlerine göre, bir sicile
kayıtlı olmayan Türk ve yabancı bayraklı gemiler ise, aynı Kanunun taşınırların
satışına ilişkin hükümleri uyarınca paraya çevrilirler.
3. Yabancı sicile kayıtlı gemilerin satışı için
hazırlıklar
MADDE 1384-
(1) Yabancı bir sicile kayıtlı geminin satışı istenildiğinde, icra müdürü,
o geminin bayrağını taşıdığı devletin konsolosluğuna bu hususu bildirir ve
mükellefiyetler listesinin hazırlanmasını gerçekleştirmek için geminin sicil
kaydını ister. Alacaklı da, sicil kaydının onaylı bir suretini icra dairesine
sunabilir. Bu durumda, hangi kayıt önce gelirse, liste o kayda göre hazırlanır.
(2) İcra ve İflas Kanununun 126 ncı maddesi uyarınca
yapılacak ilanın, icra müdürü veya ilgililer tarafından;
a) Geminin kayıtlı olduğu sicil devletinde, gemi
sicilini tutmakla yükümlü olan makama,
b) Tescil edilmiş akdî rehin alacaklılarına,
c) İcra dairesine bildirilmiş olmaları kaydıyla kanuni
rehin alacaklılarına,
d) Geminin sicile kayıtlı malikine,
bildirilmesi veya gideri ilgililer tarafından
karşılanmak şartıyla tirajı ellibin üzerinde olan ve sicilin fiilen tutulduğu
ülke düzeyinde dağıtımı yapılan gazetelerden biriyle ilan edilmesi zorunludur.
11276
(3) İkinci fıkrada belirtilen yazılı bildirim, iadeli
taahhütlü mektupla, bildirimin muhataba ulaştığını doğrulayan elektronik
iletişim araçlarıyla veya başkaca uygun bir yol ve araçla yapılır.
4. Artırmanın ilanı
MADDE 1385-
(1) İcra ve İflas Kanununun 126 ncı maddesi uyarınca yapılacak ilan, tirajı
ellibin üzerinde olan ve yurt düzeyinde dağıtımı yapılan gazetelerden biriyle
ve ayrıca yurt dışında dünya çapında dağıtımı yapılan denizcilikle ilgili
günlük bir gazetede yayımlanır.
(2) İlanda, ipotek alacaklısının rızasıyla alıcı
tarafından yüklenilenler dışında, geminin bütün ayni ve kişisel haklardan,
külfetlerden ve sınırlandırmalardan arınmış olarak satılacağı bildirilir.
5. Vaktinden evvel satış
MADDE 1386-
(1) Türk ve yabancı bayraklı gemilerde, malik aynı zamanda deniz alacağının
kişisel borçlusu ise, malikin istemiyle de satış yapılabilir.
(2) Geminin değeri hızla düşer veya korunması fazla
masraflı olur, özellikle de yeni gemi alacaklarının doğmasına veya sayılarının
artmasına yol açarsa, icra müdürü veya alacaklı, ihtiyaten veya kesin olarak
haczedilmiş Türk veya yabancı bayraklı geminin vaktinden evvel satılması için
icra mahkemesine başvurabilir. İcra mahkemesi, dosyadan anlaşılan ilgililerin
görüşünü aldıktan sonra bu hususu karara bağlar. Bu karara karşı kanun yolu
açıktır. Başvurulan mahkeme bu başvuruyu öncelikle inceler. Kanun yoluna
başvurma, satış kararının uygulanmasını durdurur.
(3) Gemi veya içindeki eşya; insan, eşya ve çevre
güvenliği açısından tehlike gösterirse, icra müdürü veya liman başkanı,
ihtiyaten veya kesin olarak haczedilmiş Türk veya yabancı
bayraklı geminin vaktinden evvel satılması için icra mahkemesine
başvurabilir. Bu başvuru hakkında ikinci fıkra hükümleri uygulanır; ancak,
kanun yoluna başvurma, satış kararının uygulanmasını durdurmaz.
(4) İcra müdürlüğü satış bedelini, hak sahipleri adına,
üçer aylık vadeli hesaba dönüştürerek, paylaştırma aşamasına kadar
nemalandırmak amacıyla icra mahkemesince belirlenecek bankaya yatırır.
6. Pazarlık suretiyle satış
MADDE 1387-
(1) Bütün ilgililer ister veya 1386 ncı maddede gösterilen hâller
gerçekleşirse, gemi pazarlık suretiyle satılabilir.
7. Satış ve ihalenin sonucu
MADDE 1388-
(1) Alıcı, icra dairesi tarafından gemi kendisine ihale edildiği veya
satıldığı anda, geminin mülkiyetini iktisap eder.
(2) Satış bedeli icra dairesine ödendiği anda, ipotek
alacaklısının rızasıyla alıcı tarafından yüklenilenler dışında, gemi üzerindeki
bütün ayni ve kişisel haklar, külfetler ve sınırlandırmalar sona erer. 1386 ncı
maddenin dördüncü fıkrası hükmü burada da uygulanır.
(3) Bu madde, bayrağı ve sicile kayıtlı olup olmadığı
dikkate alınmaksızın bütün gemiler hakkında geçerlidir.
8. Sıra cetveli
a) İlkeler
MADDE 1389-
(1) Türk veya yabancı bayraklı bir gemi, cebrî icra yoluyla satıldığında,
satış tutarı bütün alacaklıların alacağını ödemeye yetmezse, icra dairesi,
alacaklıların bir sıra cetvelini yapar. Alacaklar bu cetvele 1390 ilâ 1397 nci
maddelerde belirtilen sıra ile kaydedilir.
11277
(2) Bir donatanın iflası hâlinde birden çok gemisi
paraya çevrilirse, 1390 ilâ 1397 nci maddelerde belirtilen sıralama her gemi
için ayrı ayrı yapılır ve o sıraya göre ödemede bulunulur.
(3) Bir sıradaki alacaklılar, alacaklarını tamamen
almadıkça, sonra gelen sıradaki alacaklılara ödemede bulunulmaz.
(4) Sıra cetvelinin birinci ilâ yedinci sıralarına
kabul edilen alacaklılar, alacaklarının tamamını tahsil edemezse, borçlunun
kalan malvarlığına başvururken bir öncelikten yararlanamazlar.
b) Birinci sıra
MADDE 1390-
(1) Sıra cetvelinin birinci sırasına, geminin haczi tarihinden ödemelerin
yapıldığı tarihe kadar;
a) Geminin haczinden, hacizde geçen süre boyunca
geminin bakımı ve korunmasıyla gemi adamlarının iaşelerinden, geminin paraya
çevrilmesinden, satış tutarının paylaştırılmasından doğan giderler ve
harcamalar,
b) 1320 nci maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde
sayılan alacaklardan hacizde geçen süreye ilişkin olanlar,
kaydedilir.
(2) Birinci fıkrada sayılan alacakların sahipleri,
kendi aralarında eşit hakka sahiptir.
c) İkinci sıra
MADDE 1391-
(1) Sıra cetvelinin ikinci sırasına, satılan gemi karaya oturmuş veya
batmış iken, seyrüsefer emniyeti veya deniz çevresinin korunması amacıyla kamu
kurumları tarafından kaldırılmışsa, bu kaldırmanın giderleri kaydedilir.
d) Üçüncü sıra
MADDE 1392-
(1) Sıra cetvelinin üçüncü sırasına, 1320 nci maddenin birinci fıkrasının
(a) ilâ (e) bentlerinde düzenlenmiş olan gemi alacaklılarından 1390 ıncı
maddeye girmeyenler kaydedilir.
(2) Birinci fıkrada sayılan alacaklar, 1324 üncü
maddede gösterilen sıraya tabidir.
e) Dördüncü sıra
MADDE 1393-
(1) Sıra cetvelinin dördüncü sırasına, gemi, cebrî icra yoluyla satış
sırasında bir tersanenin zilyetliğinde bulunuyorsa, tersane sahibinin, 1013
üncü madde uyarınca kanuni ipotekle veya Türk Medenî Kanununun 950 nci maddesi
uyarınca hapis hakkıyla teminat altına alınmış alacakları kaydedilir.
f) Beşinci sıra
MADDE 1394-
(1) Sıra cetvelinin beşinci sırasına, takip konusu gemiye ilişkin gümrük
resmi ile diğer vergiler kaydedilir.
g) Altıncı sıra
MADDE 1395-
(1) Sıra cetvelinin altıncı sırasına, akdî veya kanuni bir rehin hakkı ile
teminat altına alınmış olup da 1390 ilâ 1394 üncü maddelere girmeyen
alacaklar kaydedilir.
(2) Birinci fıkrada sayılan alacaklar, her alacağı teminat
altına alan rehin hakkını düzenleyen kanunda gösterilen sıraya tabidir.
h) Yedinci sıra
MADDE 1396-
(1) Sıra cetvelinin yedinci sırasına, 1352 nci maddede sayılan deniz
alacaklarından 1390 ilâ 1395 inci maddelere girmeyen alacaklar kaydedilir.
(2) Birinci fıkrada sayılan alacakların sahipleri, kendi
aralarında eşit hakka sahiptir.
11278
i) Sekizinci sıra
MADDE 1397-
(1) Sıra cetvelinin sekizinci sırasına, İcra ve İflas Kanununun 206 ncı
maddesinin dördüncü fıkrasında sıralanan alacaklar kaydedilir.
(2) Birinci fıkrada sayılan alacakların sahipleri,
kendi aralarında eşit hakka sahiptir.
D) Eşya hakkında
I - Hapis hakkı için defter tutulması
MADDE 1398-
(1) İcra ve İflas Kanununun 270 ve 271 inci maddeleri, bu Kanun hükümleri
uyarınca eşya üzerinde doğan hapis hakkının paraya
çevrilmesinde de uygulanır.
(2) İcra ve İflas Kanununun 270 inci maddesinin üçüncü
fıkrasında öngörülen süre, eşya üzerinde doğan hapis haklarının paraya
çevrilmesinde onbeş gündür.
(3) Eşya üzerinde doğan hapis hakları, teminat
altına alınan alacaktan ayrı ve bağımsız olarak yargılama veya icra konusu
yapılamaz.
II - İlamlı icra
MADDE 1399-
(1) Hapis hakkıyla teminat altına alınan alacak, bir ilama veya ilam
niteliğindeki belgeye dayanıyorsa, alacaklı, defterin tutulmasından başlayarak
onbeş gün içinde taşınır rehninin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takip yapar.
Şu kadar ki, takip konusu ilamda veya ilam niteliğindeki belgede hapis hakkı da
belirtilmemişse, borçlu hapis hakkına itiraz edebilir. Bu durumda, İcra ve
İflas Kanununun 147 nci maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendi
uygulanır.
III - İlamsız icra
MADDE 1400-
(1) Hapis hakkıyla teminat altına alınan alacak, bir ilama veya ilam
niteliğindeki belgeye dayanmıyorsa, alacaklı, defterin tutulmasından başlayarak
onbeş gün içinde taşınır rehninin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takip
yapar. Borçlu, alacağa veya hapis hakkına veya her ikisine birden itiraz
edebilir. Bu itiraz hakkında İcra ve İflas Kanununun 147 nci maddesi uygulanır.
ALTINCI KİTAP
Sigorta Hukuku
BİRİNCİ KISIM
Genel Hükümler
A) Sigorta sözleşmesi
I - Temel kavramlar
1. Tanım
MADDE 1401-
(1) Sigorta sözleşmesi, sigortacının bir prim karşılığında, kişinin
para ile ölçülebilir bir menfaatini zarara uğratan tehlikenin, rizikonun,
meydana gelmesi hâlinde bunu tazmin etmeyi ya da bir veya birkaç kişinin hayat
süreleri sebebiyle ya da hayatlarında gerçekleşen bazı olaylar dolayısıyla bir
para ödemeyi veya diğer edimlerde bulunmayı yükümlendiği sözleşmedir.
(2) Ruhsatsız bir şirket ile onun bu durumunu
bilerek yapılan sigorta sözleşmeleri hakkında Türk Borçlar Kanununun 604 ve 605
inci maddeleri uygulanır. Türkiye’de yerleşik olmayan sigorta şirketleriyle
kurulan sigorta sözleşmelerinde bu hüküm uygulanmaz.
2. Karşılıklı sigorta
MADDE 1402-
(1) Birden çok kişinin birleşerek, içlerinden herhangi birinin,
belli bir rizikonun gerçekleşmesi durumunda doğacak zararlarını tazmin etmeyi
borçlanmaları karşılıklı sigortadır. Karşılıklı sigorta faaliyeti ancak
kooperatif şirket şeklinde yürütülebilir.
11279
3. Reasürans
MADDE 1403-
(1) Sigortacı, sigorta ettiği menfaati, dilediği şartlarla, tekrar sigorta
ettirebilir.
(2) Reasürans, sigortacının, sigorta ettirene
karşı borç ve yükümlülüklerini ortadan kaldırmaz; sigorta ettirene, tekrar
sigorta yapana karşı, doğrudan dava açmak ve istemde bulunma haklarını vermez.
4. Geçerli olmayan sigorta
MADDE 1404-
(1) Sigorta ettirenin veya sigortalının, kanunun emredici hükümlerine,
ahlâka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı bir fiilinden doğabilecek bir
zararını teminat altına almak amacıyla sigorta yapılamaz.
II - Hükümler
1. Sözleşmenin yapılması sırasında susma
MADDE 1405-
(1) Sigortacı ile sigorta sözleşmesi yapmak isteyen kişinin, sözleşmenin
yapılması için verdiği teklifname, teklifname tarihinden itibaren otuz gün
içinde reddedilmemişse sigorta sözleşmesi kurulmuş sayılır.
(2) Teklifnamenin verilmesi sırasında yapılmış
ödemeler, sözleşmenin yapılmasından sonra prim olarak kabul edilir veya ilk
prime sayılır. Bu ödemeler, sözleşme yapılmadığı takdirde, kesinti yapılmadan,
faiziyle birlikte geri verilir.
(3) 1483 üncü madde hükmü saklıdır.
2. Temsil
a) Genel olarak
MADDE 1406-
(1) Bir kişi, diğer bir kişinin adına onu temsilen sigorta
sözleşmesi yapabilir; temsilci yetkisiz ise ilk sigorta döneminin primlerinden
sorumlu olur.
(2) Adına sigorta sözleşmesi yapılan kişi, rizikonun
gerçekleşmesinden önce veya 1458 inci madde hükmü saklı kalmak üzere, riziko
gerçekleşince de sözleşmeye sonradan icazet verebilir.
(3) Başkasının adına yapıldığı anlaşılmayan veya
yetkisiz yapılan sözleşme, menfaati bulunması şartıyla, temsilci adına yapılmış
sayılır.
b) Talimat bulunmaması
MADDE 1407-
(1) Temsilci, sigorta ettiren tarafından, sigorta şartlarıyla ilgili
herhangi bir talimat verilmemişse, sigorta sözleşmesini, sözleşmenin yapıldığı
yerdeki mutat şartlara göre yapar.
3. Sigorta menfaatinin yokluğu
MADDE 1408-
(1) Sigorta sözleşmesinin yapılması anında, sigortalanan menfaat
mevcut değilse, sigorta sözleşmesi geçersizdir. Sözleşmenin yapıldığı anda
varolan menfaat, sözleşmenin süresi içinde ortadan kalkarsa, sözleşme o anda
geçersiz olur.
(2) 1470 inci madde hükmü saklıdır.
4. Sigortanın kapsamı
MADDE 1409-
(1) Sigortacı, sözleşmede öngörülen rizikonun gerçekleşmesinden
doğan zarardan veya bedelden sorumludur.
(2) Sözleşmede öngörülen rizikolardan herhangi
birinin veya bazılarının sigorta teminatı dışında kaldığını ispat yükü
sigortacıya aittir.
11280
5. Sigorta süresi
MADDE 1410-
(1) Süre, sözleşmeyle kararlaştırılmamış ise, taraf iradeleri, yerel
teamül ile hâl ve şartlar göz önünde bulundurularak, mahkemece belirlenir.
6. Sigorta dönemi
MADDE 1411-
(1) Prim daha kısa zaman dilimlerine göre hesaplanmamış ise bu
Kanuna göre sigorta dönemi bir yıldır.
7. Sigorta ettiren dışındakilerin bilgisi ve davranışı
MADDE 1412-
(1) Kanunda sigorta ettirenin bilgisine ve davranışına hukuki sonuç
bağlanan durumlarda, sigortadan haberi olması şartı ile sigortalının, temsilci
söz konusu ise temsilcinin, can sigortalarında da lehtarın bilgisi ve davranışı
da dikkate alınır.
8. Fesih ve cayma
a) Olağanüstü durumlarda fesih
MADDE 1413-
(1) Sigortacının, konkordato ilan etmesi, ilgili sigorta dalına
ilişkin ruhsatının iptâl edilmesi veya sözleşme yapma yetkisinin kaldırılması
gibi hâllerde; sigorta ettiren, bu olguları öğrendiği tarihten itibaren bir ay
içinde sigorta sözleşmesini feshedebilir.
(2) Primlerin tamamını ödememişken sigorta
ettiren konkordato ilan etmişse, sigortacı, bunu öğrendiği tarihten itibaren,
bir aylık bildirim süresine uyarak, sigorta sözleşmesini feshedebilir.
(3) Zorunlu sigortalar ile prim ödemesinden muaf
hâle gelmiş can sigortalarına ikinci fıkra uygulanmaz.
b) Sigorta priminin artırılmasında fesih
MADDE 1414-
(1) Sigortacı, sigorta teminatının kapsamında değişiklik yapmadan,
ayarlama şartına dayanarak primi yükseltirse, sigorta ettiren, sigortacının
bildirimini aldığı tarihten itibaren bir ay içinde sözleşmeyi feshedebilir.
c) Kısmi fesih ve cayma
MADDE 1415-
(1) Sigortacının sigorta sözleşmesini, bazı hükümlerine ilişkin
olarak feshetmesi veya ondan cayması haklı sebeplere dayanıyorsa ve
sigortacının sözleşmeyi geri kalan hükümlerle, aynı şartlarla yapmayacağı
durumdan anlaşılıyorsa, sigortacı sözleşmenin tamamını feshedebilir veya ondan
cayabilir.
(2) Sigortacı, sözleşmeyi kısmen feshetmiş veya
ondan caymışsa, sigorta ettiren sözleşmenin tamamını feshedebilir veya ondan
cayabilir.
9. Tebliğler ve bildirimler
MADDE 1416-
(1) Sigorta ettiren tarafından yapılacak tebliğler ve bildirimler
sigortacıya veya sözleşmeyi yapan ya da yapılmasına aracılık eden acenteye;
sigortacı tarafından yapılan tebliğler ve bildirimler ise, sigorta ettirenin
veya gerektiğinde sigortalının ya da lehtarın sigortacıya bildirilmiş son
adreslerine yapılır.
10. Olağanüstü durumlar
a) Tarafların aczi, takibin semeresiz kalması
MADDE 1417-
(1) Sigorta ettiren, aciz hâline düşen veya hakkında yapılan takip
semeresiz kalan sigortacıdan, taahhüdünün yerine getirileceğine ilişkin teminat
isteyebilir. Bu istemden itibaren bir hafta içinde teminat verilmemiş ise
sigorta ettiren sözleşmeyi feshedebilir.
(2) Primin ödenmesinden önce acze düşen, iflas
eden veya hakkında yapılan takip semeresiz kalan sigorta ettirene, sigortacının
istemiyle, aynı şartlarla, birinci fıkra hükmü uygulanır.
11281
b) Sigortacının iflası
MADDE 1418-
(1) Sigortacının iflası hâlinde sigorta sözleşmesi sona erer.
Sigortacının iflasından önce ödenmeyen tazminatlar, özel hükümler saklı kalmak
kaydıyla, önce 3/6/2007 tarihli ve 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu gereğince
sigortacı tarafından ayrılması gereken teminatlardan, sonra iflas masasından
karşılanır.
(2) Hak sahipleri iflas masasına İcra ve İflas
Kanununun 206 ncı maddesinin dördüncü fıkrasında düzenlenen üçüncü sırada
katılır.
11. Prim iadesi
MADDE 1419-
(1) Sigorta sözleşmesi sona erdiği takdirde, Kanunda aksi öngörülmemişse,
işlemeyen günlere ait ödenmiş primler sigorta ettirene geri verilir.
12. Zamanaşımı
MADDE 1420-
(1) Sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemler, alacağın muaccel olduğu
tarihten başlayarak iki yıl ve 1482 nci madde hükmü saklı kalmak üzere, sigorta
tazminatına ve sigorta bedeline ilişkin istemler her hâlde rizikonun gerçekleştiği
tarihten itibaren altı yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
(2) Diğer kanunlardaki hükümler saklıdır.
III - Tarafların borç ve yükümlülükleri
1. Sigortacının borç ve yükümlülükleri
a) Rizikoyu taşıma yükümlülüğü
aa) Genel olarak
MADDE 1421-
(1) Aksine sözleşme yoksa, sigortacının sorumluluğu primin veya ilk
taksidinin ödenmesi ile başlar; kara ve denizde eşya taşıma işlerine ilişkin
sigortalarda, sigortacı, sözleşmenin yapılmasıyla sorumlu olur.
(2) 1430 uncu madde hükmü saklıdır.
bb) İmkânsızlık
MADDE 1422-
(1) Sigortacının sorumluluğu başlamadan, sigorta ettirenin,
sigortalının ve can sigortalarında ayrıca lehtarın, fiilleri ve etkileri
olmaksızın rizikonun gerçekleşmesi imkânsızlaşmışsa, sigortacı prime hak
kazanamaz.
b) Aydınlatma yükümlülüğü
MADDE 1423-
(1) Sigortacı ve acentesi, sigorta sözleşmesinin kurulmasından önce,
gerekli inceleme süresi de tanınmak şartıyla kurulacak sigorta sözleşmesine
ilişkin tüm bilgileri, sigortalının haklarını, sigortalının özel olarak dikkat
etmesi gereken hükümleri, gelişmelere bağlı bildirim
yükümlülüklerini sigorta ettirene yazılı olarak bildirir.
Ayrıca,
poliçeden bağımsız olarak sözleşme süresince sigorta
ilişkisi bakımından önemli sayılabilecek olayları ve gelişmeleri sigortalıya
yazılı olarak açıklar.
(2) Aydınlatma açıklamasının verilmemesi
hâlinde, sigorta ettiren, sözleşmenin yapılmasına ondört gün içinde itiraz
etmemişse, sözleşme poliçede yazılı şartlarla yapılmış olur. Aydınlatma
açıklamasının verildiğinin ispatı sigortacıya aittir.
(3) Hazine Müsteşarlığı, çeşitli ülkelerin ve
özellikle Avrupa Birliğinin düzenlemelerini dikkate alarak, tüketiciyi
aydınlatma açıklamasının şeklini ve içeriğini belirler.
11282
c) Sigorta poliçesi verme yükümlülüğü
aa) Genel olarak
MADDE 1424-
(1) Sigortacı; sigorta sözleşmesi kendisi veya acentesi tarafından
yapılmışsa, sözleşmenin yapılmasından itibaren yirmidört saat, diğer hâllerde
onbeş gün içinde, yetkililerce imzalanmış bir poliçeyi sigorta ettirene
vermekle yükümlüdür. Sigortacı poliçenin geç verilmesinden doğan zarardan
sorumludur.
(2) Sigorta ettiren poliçesini kaybederse,
gideri kendisine ait olmak üzere, yeni bir poliçe verilmesini sigortacıdan
isteyebilir.
(3) Poliçenin verilmediği hâllerde, sözleşmenin
ispatı genel hükümlere tabidir.
bb) İçerik
MADDE 1425-
(1) Sigorta poliçesi, tarafların haklarını, temerrüde ilişkin
hükümler ile genel ve varsa özel şartları içerir, rahat ve kolay okunacak
biçimde düzenlenir.
(2) Poliçenin ve zeyilnâmenin eklerinin içeriği
teklifnameden veya kararlaştırılan hükümlerden farklıysa, anılan belgelerde yer
alıp teklifnameden değişik olan ve sigorta ettirenin, sigortalının ve lehtarın
aleyhine öngörülmüş bulunan hükümler geçersizdir.
(3) Kanunlarda aksine hüküm bulunmadıkça, genel
şartlarda sigorta ettirenin, sigortalının veya lehtarın lehine olan bir
değişiklik hemen ve doğrudan uygulanır. Ancak, bu değişiklik ek prim alınmasını
gerektiriyorsa, sigortacı değişiklikten itibaren sekiz gün içinde prim farkı
isteyebilir. İstenilen prim farkının sekiz gün içinde kabul edilmemesi hâlinde
sözleşme eski genel şartlarla devam eder.
d) Giderleri ödeme borcu
MADDE 1426-
(1) Sigortacı, sigorta ettiren, sigortalı ve lehtar tarafından,
rizikonun, tazminatın veya bedel ödeme borcunun kapsamının belirlenmesi
amacıyla yapılan makul giderleri, bunlar faydasız kalmış olsalar bile, ödemek
zorundadır.
(2) Eksik sigortanın yapıldığı hâllerde 1462 nci
madde hükmü kıyas yolu ile uygulanır.
e) Tazminat ödeme borcu
aa) Genel olarak
MADDE 1427-
(1) Aynen tazmine ilişkin sözleşme yoksa sigorta tazminatı nakden
ödenir.
(2) Sigorta tazminatı veya bedeli, rizikonun
gerçekleşmesini müteakip ve rizikoyla ilgili belgelerin sigortacıya
verilmesinden sonra sigortacının edimine ilişkin araştırmaları bitince ve her
hâlde 1446 ncı maddeye göre yapılacak ihbardan kırkbeş gün sonra muaccel olur.
Can sigortaları için bu süre onbeş gündür. Sigortacıya yüklenemeyen bir
kusurdan dolayı inceleme gecikmiş ise süre işlemez.
(3) Araştırmalar, 1446 ncı maddeye göre
yapılacak ihbardan başlayarak üç ay içinde tamamlanamamışsa; sigortacı,
tazminattan veya bedelden mahsup edilmek üzere, tarafların mutabakatı veya
anlaşmazlık hâlinde mahkemece yaptırılacak ön ekspertiz sonucuna göre süratle
tespit edilecek hasar miktarının veya bedelin en az yüzde ellisini avans olarak
öder.
(4) Borç muaccel olunca, sigortacı ihtara gerek
kalmaksızın temerrüde düşer.
(5) Sigortacının temerrüt faizi ödeme borcundan
kurtulmasını öngören sözleşme hükümleri geçersizdir.
11283
bb) Kısmi tazminat ödemeleri
MADDE 1428-
(1) Sorumluluk sigortası dışındaki sigortalarda, aksine sözleşme yoksa,
sigorta süresi içinde yapılan kısmi tazminat ödemeleri sigorta bedelinden
düşülür.
(2) Kısmi zarar hâllerinde taraflar sigorta
sözleşmesini feshedebilirler. Ancak, sigortacı fesih hakkını, kısmi tazminat
ödemesinden sonra kullanabilir.
cc) Rizikonun gerçekleşmesinde kusur
MADDE 1429-
(1) Sigortacı, aksine sözleşme yoksa, sigorta ettirenin,
sigortalının, lehtarın ve bunların hukuken fiillerinden sorumlu bulundukları
kişilerin ihmallerinden kaynaklanan zararları tazmin ile yükümlüdür. Sigorta
ettiren, sigortalı ve tazminat ödenmesini sağlamak amacıyla bunların hukuken
fiillerinden sorumlu oldukları kişiler, rizikonun gerçekleşmesine kasten sebep
oldukları takdirde, sigortacı tazminat borcundan kurtulur ve aldığı primleri geri
vermez.
(2) 1495, 1503 ve 1504 üncü maddenin ikinci fıkrası
hükmü saklıdır.
2. Sigorta ettirenin borç ve yükümlülükleri
a) Prim ödeme borcu
aa) Genel olarak
MADDE 1430-
(1) Sigorta ettiren, sözleşmeyle kararlaştırılan primi ödemekle
yükümlüdür. Aksine sözleşme yoksa sigorta primi peşin ödenir. Özel kanunlardaki
hükümler saklıdır.
(2) Sigorta primi nakden ödenir. İlk taksidin
nakden ödenmesi şartıyla, sonraki primler için kambiyo senedi verilebilir; bu
hâlde, ödeme kambiyo senedinin tahsili ile gerçekleşir.
(3) Sigorta ettiren, sigortacının sorumluluğu
başlamadan önce, kararlaştırılmış primin yarısını ödeyerek sözleşmeden
cayabilir. Sözleşmeden kısmi cayma hâlinde, sigorta ettirenin ödemekle yükümlü
olduğu prim, cayılan kısma ilişkin primin yarısıdır.
bb) Ödeme zamanı
MADDE 1431-
(1) Sigorta priminin tamamının, taksitle ödenmesi kararlaştırılmışsa
ilk taksidin, sözleşme yapılır yapılmaz ve poliçenin teslimi karşılığında
ödenmesi gerekir. Karada ve denizde eşya taşıma işlerine ilişkin sigortalarda
sigorta primi, poliçe henüz düzenlenmemiş olsa bile, sözleşmenin yapıldığı anda
ödenir.
(2) İzleyen taksitlerin ödeme zamanı,
miktarı ve priminin vadesinde ödenmemesinin sonuçları, poliçe ile birlikte
yazılı olarak sigorta ettirene bildirilir veya bu şartlar poliçe üzerine
yazılır.
(3) Sigorta priminin taksitle ödenmesinin
kararlaştırıldığı hâllerde, riziko gerçekleşince, ödenecek tazminata veya
bedele ilişkin primlerin tümü muaccel olur.
(4) Başkası lehine yapılan sigortada, prim borcu
için sigorta ettirenin aleyhine yapılan takip semeresiz kalmışsa, zarar
sigortalarında sigortalı, can sigortalarında lehtar, bu durumun sigortacı
tarafından kendilerine bildirilmesi hâlinde, primi ödemeyi üstlenirlerse
sözleşme bu kişilerle devam eder; aksi hâlde, sigortacı sigorta ettirene karşı
sahip olduğu hakları kullanır.
(5) Sigortacı prim alacağını, 1480 inci madde
hükmü saklı kalmak üzere ödenecek tazminattan veya bedelden düşebilir. Bu
hâlde, Türk Borçlar Kanununun 129 uncu maddesi hükmü sigorta sözleşmeleri
hakkında uygulanmaz.
11284
cc) Ödeme yeri
MADDE 1432-
(1) Sigorta primi, sigorta ettirenin, sözleşmede gösterilen
adresinde ödenir. Sözleşmede başka bir ödeme yeri gösterilmiş olmasına rağmen,
sigorta primi fiilen sigorta ettirenin gösterdiği adreste ödenegelmekte ise, bu
ödeme yerine ilişkin söz konusu şart yok sayılır.
dd) Primin indirilmesi
MADDE 1433-
(1) Primi etkileyen sebeplerde, rizikonun hafiflemesini gerektiren
değişiklikler meydana gelmişse, prim indirilir ve gereğinde geri verilir.
(2) Sözleşmede öngörülen yüksek primin, sigorta
ettirenin, rizikoyu ağırlaştıran sebeplere ilişkin olarak bildirdiği
hususlardaki yanılmalardan kaynaklanması hâlinde birinci fıkra hükmü
geçerlidir.
ee) Temerrüt
MADDE 1434-
(1) 1431 inci maddeye uygun olarak istenilen sigorta primini
ödemeyen sigorta ettiren mütemerrit olur.
(2) İlk taksidi veya tamamı bir defada ödenmesi
gereken prim, zamanında ödenmemişse, sigortacı, ödeme yapılmadığı sürece,
sözleşmeden üç ay içinde cayabilir. Bu süre, vadeden başlar. Prim alacağının,
muacceliyet gününden itibaren üç ay içinde dava veya takip yoluyla istenmemiş
olması hâlinde, sözleşmeden cayılmış olunur.
(3) İzleyen primlerden herhangi biri zamanında
ödenmez ise, sigortacı sigorta ettirene, noter aracılığı veya iadeli taahhütlü
mektupla on günlük süre vererek borcunu yerine getirmesini, aksi hâlde, süre
sonunda, sözleşmenin feshedilmiş sayılacağını ihtar eder. Bu sürenin bitiminde
borç ödenmemiş ise sigorta sözleşmesi feshedilmiş olur. Sigortacının, sigorta
ettirenin temerrüdü nedeniyle Türk Borçlar Kanunundan doğan diğer hakları
saklıdır.
(4) Bir sigorta dönemi içinde sigorta ettirene
iki defa ihtar gönderilmişse sigortacı, sigorta döneminin sonunda hüküm
doğurmak üzere sözleşmeyi feshedebilir. Can sigortalarında indirime ilişkin
hükümler saklıdır.
b) Beyan yükümlülüğü
aa) Sözleşmenin yapılmasında
aaa) Genel olarak
MADDE 1435-
(1) Sigorta ettiren sözleşmenin yapılması sırasında bildiği veya
bilmesi gereken tüm önemli hususları sigortacıya bildirmekle yükümlüdür.
Sigortacıya bildirilmeyen, eksik veya yanlış bildirilen hususlar, sözleşmenin
yapılmamasını veya değişik şartlarda yapılmasını gerektirecek nitelikte ise,
önemli kabul edilir. Sigortacı tarafından yazılı veya sözlü olarak sorulan
hususlar, aksi ispat edilinceye kadar önemli sayılır.
bbb) Yazılı sorular
MADDE 1436-
(1) Sigortacı sigorta ettirene, cevaplaması için sorular içeren bir
liste vermişse, sunulan listede yer alan sorular dışında kalan hususlara
ilişkin olarak sigorta ettirene hiçbir sorumluluk yüklenemez; meğerki, sigorta
ettiren önemli bir hususu kötüniyetle saklamış olsun.
(2) Sigortacı, liste dışında öğrenmek istediği
hususlar varsa bunlar hakkında da soru sorabilir. Söz konusu soruların da
yazılı ve açık olması gerekir. Sigorta ettiren bu soruları cevaplamakla
yükümlüdür.
11285
ccc) Bağlantı
MADDE 1437-
(1) Tazminat ve bedel ödemelerinde, bildirilmeyen veya yanlış
bildirilen bir husus ile rizikonun gerçekleşmesi arasındaki bağlantı, 1439 uncu
maddede öngörülen kurallar uyarınca dikkate alınır.
ddd) Sigortacı tarafından gerçek durumun bilinmesi
MADDE 1438-
(1) Bildirilmeyen veya yanlış bildirilen bir hususun ya da olgunun
gerçek durumu sigortacı tarafından biliniyorsa, sigortacı beyan yükümlülüğünün
ihlal edilmiş olduğunu ileri sürerek sözleşmeden cayamaz. İspat yükü sigorta
ettirene aittir.
eee) Yaptırım
MADDE 1439-
(1) Sigortacı için önemli olan bir husus bildirilmemiş veya yanlış
bildirilmiş olduğu takdirde, sigortacı 1440 ıncı maddede belirtilen süre içinde
sözleşmeden cayabilir veya prim farkı isteyebilir. İstenilen prim farkının on
gün içinde kabul edilmemesi hâlinde, sözleşmeden cayılmış kabul olunur. Önemli
olan bir hususun sigorta ettirenin kusuru sonucu öğrenilememiş olması veya
sigorta ettiren tarafından önemli sayılmaması durumu değiştirmez.
(2) Rizikonun gerçekleşmesinden sonra, sigorta
ettirenin ihmali ile beyan yükümlülüğü ihlal edildiği takdirde, bu ihlal
tazminatın veya bedelin miktarına yahut rizikonun gerçekleşmesine etki
edebilecek nitelikte ise, ihmalin derecesine göre tazminattan indirim yapılır.
Sigorta ettirenin kusuru kast derecesinde ise beyan yükümlülüğünün ihlali ile
gerçekleşen riziko arasında bağlantı varsa, sigortacının tazminat veya bedel
ödeme borcu ortadan kalkar; bağlantı yoksa, sigortacı ödenen primle ödenmesi
gereken prim arasındaki oranı dikkate alarak sigorta tazminatını veya bedelini
öder.
fff) Caymanın şekli ve süresi
MADDE 1440-
(1) Caymanın, sigorta ettirene bir beyanla yöneltilmesi şarttır.
(2) Cayma, onbeş gün içinde sigorta
ettirene bildirilir. Bu süre sigortacının bildirim yükümlülüğünün ihlal edilmiş
olduğunu öğrendiği tarihten itibaren başlar.
ggg) Caymanın hükümleri
MADDE 1441-
(1) Cayma hâlinde, sigorta ettiren kasıtlı ise, sigortacı rizikoyu
taşıdığı süreye ait primlere hak kazanır.
hhh) Cayma hakkının düşmesi
MADDE 1442-
(1) Cayma hakkı aşağıdaki hâllerde kullanılamaz:
a) Cayma hakkının kullanılmasından açıkça veya zımnen
vazgeçilmişse.
b) Caymaya yol açan ihlale sigortacı sebebiyet
vermişse.
c) Sigortacı, sorularından bazıları cevapsız
bırakıldığı hâlde sözleşmeyi yapmışsa.
bb) Teklifin yapılması ile kabulü arasındaki
değişiklikleri beyan yükümlülüğü
MADDE 1443-
(1) Teklifin yapılması ile kabulü arasındaki değişiklikler hakkında
sözleşmenin yapılması sırasındaki beyan yükümlülüğüne ilişkin madde hükümleri
kıyas yoluyla uygulanır.
cc) Sözleşme süresi içinde
aaa) Genel olarak
MADDE 1444-
(1) Sigorta ettiren, sözleşmenin yapılmasından sonra, sigortacının
izni olmadan rizikoyu veya mevcut durumu ağırlaştırarak tazminat tutarının
artmasını etkileyici davranış ve işlemlerde bulunamaz.
11286
(2) Sigorta ettiren veya onun izniyle başkası,
rizikonun gerçekleşme ihtimalini artırıcı veya mevcut durumu ağırlaştırıcı
işlemlerde bulunursa yahut sözleşme yapılırken açıkça riziko ağırlaşması
olarak kabul edilmiş bulunan hususlardan biri
gerçekleşirse derhâl; bu işlemler bilgisi dışında yapılmışsa,
bu hususu öğrendiği tarihten itibaren en geç on gün içinde durumu sigortacıya
bildirir.
bbb) Sigortacının hakları
MADDE 1445-
(1) Sigortacı sözleşmenin süresi içinde, rizikonun gerçekleşmesi veya
mevcut durumun ağırlaşması ihtimalini ya da sözleşmede riziko ağırlaşması
olarak kabul edilebilecek olayların varlığını
öğrendiği takdirde, bu tarihten
itibaren bir ay içinde sözleşmeyi feshedebilir
veya prim farkı isteyebilir. Farkın on gün içinde kabul edilmemesi hâlinde
sözleşme feshedilmiş sayılır.
(2) Değişikliklerin yapılmasından önceki duruma
dönüldüğü takdirde fesih hakkı kullanılamaz.
(3) Süresinde kullanılmayan fesih ve prim
farkını isteme hakkı düşer.
(4) Rizikonun artmasına, sigortacının menfaati
ile ilişkili bir husus, sigortacının sorumlu olduğu bir olay veya insanî bir
görevin yerine getirilmesi ve hayat sigortalarında da sigortalının sağlık
durumunda meydana gelen değişiklikler sebep olmuşsa, birinci ilâ üçüncü fıkra
hükümleri uygulanmaz.
(5) Rizikonun gerçekleşmesinden sonra
sigorta ettirenin ihmali belirlendiği ve değişikliklere ilişkin beyan
yükümlülüğünün ihlal edildiği saptandığı takdirde, söz konusu ihlal tazminat
miktarına veya bedele ya da rizikonun gerçekleşmesine etki edebilecek nitelikte
ise, ihmalin derecesine göre, tazminattan veya bedelden indirim yapılır.
Sigorta ettirenin kastı hâlinde ise meydana gelen değişiklik ile gerçekleşen
riziko arasında bağlantı varsa, sigortacı sözleşmeyi feshedebilir; bu durumda sigorta
tazminatı veya bedeli ödenmez. Bağlantı yoksa, sigortacı ödenen primle ödenmesi
gereken prim arasındaki oranı dikkate alarak sigorta tazminatını veya bedelini
öder.
(6) Sigortacı, rizikonun gerçekleşmesinden önce,
sigorta ettirenin beyan yükümlülüğünü kasıtlı olarak ihlal ettiğini öğrenince,
birinci fıkraya göre sözleşmeyi feshetse bile, değişikliğin meydana geldiği
sigorta dönemine ait prime hak kazanır.
(7) Sigortacıya tanınan feshin bildirim süresi
veya feshin hüküm ifade etmesi için verilen süre içinde, yapılan değişiklikle
bağlantılı olarak rizikonun gerçekleşmesi hâlinde, sigorta tazminatı veya
bedeli ödenen primle ödenmesi gereken prim arasındaki oran dikkate alınarak
hesaplanır.
dd) Riziko gerçekleştiğinde
MADDE 1446-
(1) Sigorta ettiren, rizikonun gerçekleştiğini öğrenince durumu
gecikmeksizin sigortacıya bildirir.
(2) Rizikonun gerçekleştiğine ilişkin bildirimin
yapılmaması veya geç yapılması, ödenecek tazminatta veya bedelde artışa neden
olmuşsa, kusurun ağırlığına göre, tazminattan veya bedelden indirim yoluna
gidilir.
(3) Sigortacı rizikonun gerçekleştiğini daha
önce fiilen öğrenmişse, ikinci fıkra hükmünden yararlanamaz.
11287
c) Bilgi verme ve araştırma yapılmasına izin verme
yükümlülüğü
MADDE 1447-
(1) Sigorta ettiren, rizikonun gerçekleşmesinden sonra, sözleşme
uyarınca veya sigortacının istemi üzerine, rizikonun veya tazminatın kapsamının
belirlenmesinde gerekli ve sigorta ettirenden beklenebilecek olan her türlü
bilgi ile belgeyi sigortacıya makul bir süre içinde sağlamak zorundadır.
Ayrıca, sigorta ettiren, aldığı bilgi ve belgenin niteliğine göre, rizikonun
gerçekleştiği veya diğer ilgili yerlerde sigortacının inceleme yapmasına izin
vermekle ve kendisinden beklenen uygun önlemleri almakla yükümlüdür.
(2) Bu yükümlülüğün ihlal edilmesi sebebiyle
ödenecek tutar artarsa, kusurun ağırlığına göre tazminattan indirim yapılır.
d) Zararı önleme, azaltma ve sigortacının rücu
haklarını koruma yükümlülüğü
MADDE 1448-
(1) Sigorta ettiren, rizikonun gerçekleştiği veya gerçekleşme
ihtimalinin yüksek olduğu durumlarda, zararın önlenmesi, azaltılması, artmasına
engel olunması veya sigortacının üçüncü kişilere olan rücu haklarının
korunabilmesi için, imkânlar ölçüsünde önlemler almakla yükümlüdür. Sigorta
ettiren, sigortacının bu konudaki talimatlarına olabildiğince uymak zorundadır.
Birden çok sigortacının varlığı ve bunların birbirlerine aykırı talimatlar
vermeleri hâlinde, sigorta ettiren, bu talimatlardan zararın azaltılması ve
rücu haklarının korunması bakımından en uygun olanını dikkate alır.
(2) Bu yükümlülüğe aykırılık sigortacı
aleyhine bir durum yaratmışsa, kusurun ağırlığına göre tazminattan indirim
yapılır.
(3) Sigortacı sigorta ettirenin birinci fıkra
gereğince yaptığı makul giderleri, bunlar faydasız kalmış olsalar bile, sigorta
tazminatından veya bedelinden ayrı olarak tazmin etmekle yükümlüdür. Eksik
sigortanın yapıldığı hâllerde 1462 nci madde hükmü kıyas yoluyla uygulanır.
(4) Sigortacı, sigorta ettirenin istemi üzerine
giderlerin karşılanması amacıyla gerekli tutarı avans olarak ödemek zorundadır.
e) Sözleşmede öngörülen yükümlülüklerin ihlali
MADDE 1449-
(1) Sigortacıya karşı yerine getirilmesi gereken ve sözleşmeden
doğan bir yükümlülüğün ihlali hâlinde, bu Kanunda ve diğer kanunlarda yer alan
özel düzenlemeler hariç olmak üzere, sigortacının sözleşmeyi kısmen veya
tamamen feshederek ifadan kurtulabileceğine ilişkin hükümler, ihlalde kusur
bulunmaması hâlinde sonuç doğurmaz.
(2) İhlal kusura dayandığı takdirde, durumun
öğrenildiği tarihten itibaren bir ay içinde kullanılmayan fesih hakkı düşer;
meğerki, Kanun farklı bir süre öngörmüş olsun.
(3) Sigortacı ihlalin, rizikonun gerçekleşmesine
ve sigortacının yerine getirmesi gereken edimin kapsamına etki etmediği
durumlarda, sözleşmeyi feshedemez.
B) Kanun hükümlerinin uygulama alanı
MADDE 1450-
(1) Sosyal güvenlik kurumları ile yapılan sözleşmeler hakkında,
kendi kanunlarında aksine hüküm bulunmadıkça, bu Kanun hükümleri uygulanmaz.
C) Sigorta sözleşmeleri hakkında uygulanacak hükümler
MADDE 1451-
(1) Bu Kanunda hüküm bulunmayan hâllerde sigorta sözleşmesi hakkında
Türk Borçlar Kanunu hükümleri uygulanır.
D) Koruyucu hükümler
MADDE 1452-
(1) 1404 ve 1408 inci madde hükümleriyle 1429 uncu maddenin birinci
fıkrasının ikinci cümlesine aykırı sözleşmeler geçersizdir.
11288
(2) 1418 ve 1420 nci maddeler ile 1430 uncu
maddenin ikinci fıkrası hükmüne aykırı sözleşme şartları geçersizdir.
(3) 1405, 1409, 1413 ilâ 1417, 1419, 1421, 1422
ilâ 1426 ncı maddeler, 1427 nci maddenin ikinci ilâ beşinci fıkraları, 1428
inci madde, 1430 uncu maddenin birinci ve üçüncü fıkraları, 1431 inci maddenin
birinci, ikinci ve dördüncü fıkraları ve 1433 ilâ 1449 uncu madde
hükümleri, sigorta ettiren, sigortalı ve lehtar aleyhine değiştirilemez;
değiştirilirse bu Kanun hükümleri uygulanır.
İKİNCİ KISIM
Sigorta Türlerine İlişkin Özel Hükümler
BİRİNCİ BÖLÜM
Zarar Sigortaları
A) Mal sigortaları
I - Menfaat ve kapsam
1. Genel olarak
MADDE 1453-
(1) Rizikonun gerçekleşmemesinde menfaati bulunanlar, bu
menfaatlerini mal sigortası ile teminat altına alabilirler.
(2) Rizikonun gerçekleşmesi sonucu doğan kazanç
kaybı ile sigorta edilen malın ayıbından doğan hasarlar, aksine sözleşme yoksa,
sigorta kapsamında değildir. Mal bağlamında kazancın, makul sınırı aşan kısmı
sigorta edilemez.
(3) Mal sigortası niteliğindeki grup sigortalarında;
mal girmesi veya çıkması sebebiyle mal topluluğunda değişiklikler meydana
gelmiş olsa bile, sözleşme bütün hükümleriyle geçerlidir.
(4) Mal topluluğu için yapılan mal sigortası,
topluluğa dâhil münferit parçaları da kapsar.
2. Başkası lehine sigorta
MADDE 1454-
(1) Sigorta ettiren, üçüncü bir kişinin menfaatini, onun adını
belirterek veya belirtmeyerek, sigorta ettirebilir. Sigorta sözleşmesinden
doğan haklar sigortalıya aittir. Sigortalı, aksine sözleşme yoksa, sigorta
tazminatının ödenmesini sigortacıdan isteyebilir ve onu dava edebilir.
(2) Üçüncü kişinin adının belirtildiği
durumlarda, tereddüt hâlinde, sigorta ettirenin, üçüncü kişinin temsilcisi
olarak değil, kendi adına fakat üçüncü kişi lehine hareket ettiği kabul edilir.
(3) Sözleşmede, sigortanın kimin menfaati için
yaptırıldığı açık da bırakılabilir. “Kimin olacaksa onun lehine” yapılan böyle
bir sigortanın, üçüncü kişi lehine yaptırıldığı anlaşılırsa, ikinci fıkra hükmü
uygulanır.
3. Müşterek menfaatlerin sigortası
MADDE 1455-
(1) Bir malın veya o mala ilişkin bir hakkın yalnız bir kısmında
menfaat sahibi olan kişi, kendisine ait kısımdan fazlasını da sigorta
ettirmişse, sigortanın bu fazlaya ilişkin kısmı, sigorta ettirenle aynı
menfaati olanlar lehine yapılmış sayılır.
4. Menfaat üzerinde sınırlamalar
a) Sınırlı ayni hak
MADDE 1456-
(1) Sınırlı ayni hak ile takyit edilmiş bir mal üzerindeki, malike
ait menfaat sigortalandığı takdirde, kanunda aksi öngörülmemişse, sınırlı ayni
hak sahibinin hakkı sigorta tazminatı üzerinde de devam eder.
11289
(2) Sigortacıya, mal üzerinde sınırlı ayni hak
bulunduğu bildirildiği takdirde, ayni hak sahiplerinin izni bulunmadıkça,
sigortacı sigorta tazminatını sigortalıya ödeyemez. Ayni hakkın sicille
alenileştiği veya sigortacının bunu bildiği durumlarda bildirime gerek yoktur.
Sigortalı menfaate konu malın tamiri veya eski hâline getirilmesi amacıyla ve
teminat gösterilmesi şartıyla, tazminat sigortalıya ödenebilir.
(3) İkinci fıkra hükmüne aykırı hareket
eden sigortacı, sınırlı ayni hak sahipleri ödemeye sonradan yazılı onay
verdikleri takdirde, bunlara karşı sorumluluktan kurtulur.
(4) Sigortacı, sigorta ettirenin prim ödeme
borcunda temerrüde düştüğünü ve prim farkı istemi dolayısıyla sigorta ettirene
ihtarda bulunduğunu, ayni hakkını kendisine bildirmiş olan ve kendisi
tarafından bilinen ayni hak sahiplerine de bildirir.
(5) Sigorta ettiren veya sigortacı tarafından
sözleşme feshedildiğinde veya sözleşmeden cayıldığında; sigortacı, fesih veya
cayma bildirimi kendisi tarafından yapılmışsa, söz konusu bildirim tarihinden,
diğer hâllerde sözleşmenin sona ermesinden itibaren, onbeş gün içinde, durumu
sınırlı ayni hak sahiplerine bildirir. Sigorta sözleşmesi, ayni hak sahipleri
yönünden sözleşmenin sona ermesinden itibaren onbeş gün süre ile geçerli olur.
Durumu öğrenen ayni hak sahibi, bu onbeş gün içinde sözleşmeye devam edeceğini
sigortacıya bildirmediği takdirde, sigorta sözleşmesi, ayni hak sahibi için de
geçersiz hâle gelir. Ayni hak sahibi sözleşmeye devam etmek isterse, sigortacı
haklı bir neden olmadığı sürece bu istemi reddedemez.
(6) Sigortacı, istem üzerine, sınırlı ayni hak
sahibi olduğunu bildiren kişiye sigorta koruması ile sigorta bedelinin miktarı
hakkında bilgi verir.
(7) Hak sahipliğini sigortacıya bildiren sınırlı ayni
hak sahibi hakkında da 1416 ncı madde uygulanır.
(8) Bu madde hükümleri sigorta ettiren lehine
kurulmuş sınırlı ayni haklar için uygulanmaz.
b) Haciz
MADDE 1457-
(1) Sigortalı mal haczedilirse, sigortacı, zamanında
bilgilendirilmek şartıyla, sigorta tazminatını icra müdürlüğüne ödeyerek
borcundan kurtulur. Bir malın haczinde, icra memuru, borçludan söz konusu
malların sigortalı olup olmadığını, sigortalı ise, hangi sigortacı tarafından
sigorta edildiğini sorar; haczedilen malın sigortalı olduğunu öğrendikten
sonra, sigorta tazminatının diğer bir bildirime kadar ancak icra müdürlüğüne
ödenilmesiyle borçtan kurtulacağını sigortacıya ihtar eder.
II - Geçmişe etkili sigorta
MADDE 1458-
(1) Sigorta, sigorta koruması sözleşmenin yapılmasından önceki bir
tarihten itibaren sağlanacak şekilde yapılabilir. Ancak, rizikonun
gerçekleştiği veya gerçekleşme ihtimalinin ortadan kalkmış olduğu, sözleşmenin
yapılması sırasında, sigortacı ile sigorta ettiren ve sigortadan haberi olmak
şartıyla, sigortalı tarafından biliniyorsa sözleşme geçersizdir. Rizikonun
gerçekleştiği veya gerçekleşme ihtimalinin ortadan kalktığının sigorta ettiren
veya sigortalı tarafından bilinip sigortacı tarafından bilinmediği durumlarda,
sigortacı sözleşme ile bağlı olmamakla birlikte, ödenmesi gereken primin tamamına
hak kazanır.
11290
III - Tazminat ilkesi
1. Genel olarak
MADDE 1459-
(1) Sigortacı, sigortalının uğradığı zararı tazmin eder.
2. Sigorta değeri
MADDE 1460-
(1) Sigorta değeri sigorta olunan menfaatin tam değeridir.
3. Sigorta bedeli
MADDE 1461-
(1) Sigortacının sorumluluğu sigorta bedeli ile sınırlıdır. Sigorta
bedeli, rizikonun gerçekleştiği andaki sigortalı menfaatin değerini aşsa bile,
sigortacı uğranılan zarardan fazlasını ödemez.
(2) Aynen tazmini öngören yeni değer sigortaları
hakkında birinci fıkra hükmü uygulanmaz.
4. Hükümleri
a) Eksik sigorta
MADDE 1462-
(1) Sigorta bedeli, sigorta değerinden az olduğu takdirde, sigorta
edilmiş menfaatin bir kısmının zarara uğraması hâlinde sigortacı, aksine
sözleşme yoksa, sigorta bedelinin sigorta değerine olan oranına göre tazminat
öder.
b) Aşkın sigorta
MADDE 1463-
(1) Sigorta bedeli sigorta olunan menfaatin değerinin üstünde ise,
aşan kısım geçersizdir. Bu sebeple, sigorta bedeli ile sigorta priminin onu
karşılayan kısmı indirilir ve tahsil edilmiş fazla prim geri verilir.
(2) Sigorta ettirenin, mali çıkar sağlamak
amacıyla kötüniyetle yaptığı aşkın sigorta sözleşmesi geçersizdir. Sözleşme
yapılırken geçersizliği bilmeyen sigortacı, durumu öğrendiği sigorta döneminin
sonuna kadar prime hak kazanır.
c) Takseli sigorta
MADDE 1464-
(1) Taraflar sözleşme ile sigorta değerini belirli bir para olarak
belirlemişlerse, bu para taraflar arasında, sigorta değeri için esas olur.
(2) Takse esaslı şekilde fahiş ise, sigortacı
taksenin indirilmesini isteyebilir. Umulan kazanç takselenmiş ise, taksenin
sözleşme yapıldığı sırada ticari tahminlere göre elde edilmesi mümkün görülen
kazancı aşması hâlinde sigortacı bunun indirilmesini isteyebilir.
d) Birden çok sigorta
aa) Kural
MADDE 1465-
(1) Aynı menfaatin, aynı rizikolara karşı, aynı süre için, birden
çok sigortacıya, aynı veya farklı tarihlerde sigorta ettirilmesi hâlinde
sigorta ettirene sigorta bedelinden daha fazlası ödenmez.
(2) Birden çok sigortada, sigorta ettiren,
sigortacılardan herbirine hem rizikonun gerçekleştiğini hem de aynı menfaat
için yapılan diğer sigortaları bildirir. Bu hükme aykırılık hâlinde 1446 ncı
madde hükmü uygulanır.
bb) Müşterek sigorta
MADDE 1466-
(1) Bir menfaat birden çok sigortacı tarafından aynı zamanda, aynı
süreler için ve aynı rizikolara karşı sigorta edilmişse, yapılan birden çok
sigorta sözleşmesinin hepsi, ancak sigorta olunan menfaatin değerine kadar
geçerli sayılır. Bu takdirde sigortacılardan her biri, sigorta bedellerinin
toplamına göre, sigorta ettiği bedel oranında sorumlu olur.
11291
(2) Sözleşmelere göre sigortacılar
müteselsilen sorumlu oldukları takdirde, sigortalı, uğradığı zarardan fazla bir
para isteyemeyeceği gibi, sigortacılardan her biri yalnız kendi sözleşmesine
göre ödemekle yükümlü olduğu bedele kadar sorumlu olur. Bu hâlde ödemede
bulunan sigortacının diğer sigortacılara karşı haiz olduğu rücu hakkı,
sigortacıların sigortalıya sözleşme hükümlerine göre ödemek zorunda oldukları
bedeller oranındadır.
cc) Çifte sigorta
MADDE 1467-
(1) Değerinin tamamı sigorta olunan bir menfaat, sonradan aynı veya
farklı kişiler tarafından, aynı rizikolara karşı, aynı süreler için sigorta
ettirilemez; sigorta ettirilmişse, sigorta ancak aşağıdaki hâl ve şartlarda
geçerli sayılır:
a) Sonraki ve önceki sigortacılar onay verirlerse; bu
takdirde, sigorta sözleşmeleri aynı zamanda yapılmış sayılarak riziko
gerçekleştiğinde sigorta bedeli, 1466 ncı maddede gösterilen oranda
sigortacılar tarafından ödenir.
b) Sigorta ettiren, önceki sigortadan doğan haklarını
ikinci sigortacıya devir veya o haklardan feragat etmişse; bu takdirde, devir
veya feragatin ikinci sigorta poliçesine yazılması şarttır; yazılmazsa ikinci
sigorta sözleşmesi geçersiz sayılır.
c) Sonraki sigortacının, ancak önceki sigortacının
ödemediği tazminattan sorumluluğu şart kılınmış ise; bu hâlde önceden yapılmış
olan sigortanın ikinci sigorta poliçesine yazılması gerekir; yazılmazsa, ikinci
sigorta sözleşmesi geçersiz sayılır.
dd) Kısmi sigorta
MADDE 1468-
(1) Sigorta olunan menfaatin değeri önceki sözleşmeyle tamamen teminat
altına alınamamışsa bu menfaat, geri kalan değerine kadar bir veya birkaç defa
daha sigorta ettirilebilir. Bu takdirde, o menfaati sonradan sigorta eden
sigortacılar, bakiyeden dolayı sözleşmenin yapılış tarihleri sırasıyla sorumlu
olurlar. Aynı günde yapılmış olan sözleşmeler, aynı anda yapılmış sayılır.
e) Sigortacının sigortalanan menfaati inceleyebilmesi
MADDE 1469-
(1) Sigortacı, sigorta süresi içinde sigortalı menfaatin değerini
inceleyebilir.
IV - Sigorta edilen menfaatin sahibinin değişmesi
MADDE 1470-
(1) Sigorta edilen menfaatin sahibinin değişmesi hâlinde, aksine sözleşme
yoksa, sigorta ilişkisi sona erer.
V - Zarar gören mal ve zararın gerçekleştiği yerde
değişiklik yapmama
MADDE 1471-
(1) Sigorta ettiren, hasarın saptanmasından önce, hasar konusu yerde
ve malda, hasar sebebinin veya zarar miktarının belirlenmesini güçleştirecek
veya engelleyecek bir değişiklik yapamaz; meğerki, bu değişiklik sigortacının
onayı veya zararı azaltma amacı ile yapılmış olsun.
(2) Bu yükümlülüğün kusurlu ihlalinde, ihlal ile
zarar arasında illiyet bulunması şartıyla, kusurun ağırlığına göre tazminattan
indirime gidilir.
11292
VI – Halefiyet
MADDE 1472-
(1) Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının
yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava
hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.
Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya
diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına
yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam
ettirebilir.
(2) Sigortalı, birinci fıkraya göre sigortacıya
geçen haklarını ihlal edici şekilde davranırsa, sigortacıya karşı sorumlu olur.
Sigortacı zararı kısmen tazmin etmişse, sigortalı kalan kısımdan dolayı
sorumlulara karşı sahip olduğu başvurma hakkını korur.
B) Sorumluluk sigortaları
I - Genel hükümler
1. Sözleşmenin konusu ve kapsamı
MADDE 1473-
(1) Sigortacı sorumluluk sigortası ile, sözleşmede aksine hüküm
yoksa, sigortalının sözleşmede öngörülen ve zarar daha sonra doğsa bile,
sigorta süresi içinde gerçekleşen bir olaydan kaynaklanan sorumluluğu nedeniyle
zarar görene, sigorta sözleşmesinde öngörülen miktara kadar tazminat öder.
(2) Sigorta, sigortalının işletmesi ile ilgili
sorumluluğu için yaptırılmışsa, sözleşmede aksine hüküm yoksa
bu sigorta, sigortalının temsilcisi ile
işletmenin veya işletmenin bir kısmının yönetiminde,
denetiminde ve işletmede çalıştırılan kişilerin sorumluluğunu da karşılar. Bu
durumda sigorta bu kişilerin lehine yapılmış sayılır.
2. Hukuki koruma
MADDE 1474-
(1) Sigortalı aleyhine bir istem ileri sürüldüğünde, isteme ilişkin
makul giderler sigortacı tarafından karşılanır; sigorta bedelini aşan
giderlerin ödenebilmesi için sözleşmede hüküm bulunmalıdır.
(2) Sigortacı, sigortalının istemi üzerine,
giderler için avans vermek zorundadır.
3. Bildirim yükümlülüğü
MADDE 1475-
(1) Sigortalı sorumluluğunu gerektirecek olayları, on gün içinde,
sigortacıya bildirir.
(2) Sigortalı kendisine yöneltilen istemi, aksi
kararlaştırılmamışsa derhâl sigortacıya bildirir. Bu bildirim üzerine veya
zarar görenin sigortacıya doğrudan başvurması hâlinde 1427 nci madde uygulanır.
(3) Bildirim yükümlülüğünün ihlali hâlinde, 1446
ncı maddenin ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri kıyas yolu ile uygulanır.
4. Sigortacının yardımları
MADDE 1476-
(1) Sigortacı, 1475 inci maddeye uygun olarak bildirimde bulunulması
tarihinden itibaren beş gün içinde, zarara uğrayanın istemleriyle ilgili olarak
ve sigortalının adına, fakat sorumluluk ve tüm giderler kendisine ait olmak
üzere, gerekli hukuki işlemlerin gerçekleştirilip, kararların alınmasını ve
ayrıca savunmaya yardımda bulunmayı üstlenip üstlenmeyeceğini sigortalıya
bildirir; aksi hâlde bu maddenin dördüncü fıkrası uygulanır.
(2) Birinci fıkrada belirlenen sürenin
sonuna kadar yapılması zorunlu işlemleri sigortalı yürütür.
11293
(3) Sigortacı birinci fıkra anlamında üstlenmede
bulunmuşsa, sigortalının hak ve menfaatlerini gözetir.
(4) Sigortacı bildirimde bulunmamışsa, sigortalı
aleyhine kesinleşen tazminatı öder. Ancak, sigortalının sigortacının onayını
almadan yaptığı sulh sözleşmesi, bildirimden itibaren onbeş gün içinde onay
verilmemişse, sigortacıya karşı geçersizdir; sigortacı haklı olmayan sebeplerle
sulhe onay vermekten kaçınamaz.
5. Kasten neden olma
MADDE 1477-
(1) Sigortacı, sigortalının, sorumluluk konusu olayı kasten
gerçekleştirmesinden doğan zararlardan sorumlu olmaz.
6. Doğrudan dava hakkı
MADDE 1478-
(1) Zarar gören, uğradığı zararın sigorta bedeline kadar olan
kısmının tazminini, sigorta sözleşmesi için geçerli zamanaşımı süresi içinde
kalmak şartıyla, doğrudan sigortacıdan isteyebilir.
7. Sigortacının zarar görenden bilgi alma hakkı
MADDE 1479-
(1) Sigortacı, zarara sebep olan olayın ve zarar miktarının
belirlenmesi amacıyla, zarar görenden bilgi isteyebilir. Zarar gören,
sağlanması ihtimali bulunan ve istenilmesi haklı görülebilecek ilgili tüm
belgeleri sigortacıya vermek zorundadır. Zarar görenin bu zorunluluğa uymaması
hâlinde, durumun zarar görene yazılı bildirilmiş olması kaydıyla, sigortacının
sorumluluğu, zorunluluk yerine getirilmiş olsaydı ödemek zorunda kalacağı
miktarla sınırlıdır.
8. Takas
MADDE 1480-
(1) Sigortacı, zarar görene ödeyeceği sigorta tazminatını, sigorta
sözleşmesinden doğan alacakları ile takas edemez.
9. Halefiyet
MADDE 1481-
(1) Sigortacı, sigorta tazminatını ödedikten sonra hukuken sigortalı
yerine geçer. Sigortalının gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava
hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel tutarında sigortacıya ait olur.
(2) Sorumlulara karşı bir dava veya takip
başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin,
halefiyet kuralı gereğince, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava
veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir.
(3) Sigortalı veya zarar gören, birinci fıkra
gereğince sigortacıya geçen haklarını ihlal edici şekilde davranırsa,
sigortacıya karşı sorumlu olur.
10. Zamanaşımı
MADDE 1482-
(1) Sigortacıya yöneltilecek tazminat istemleri, sigorta
konusu olaydan itibaren on yılda zamanaşımına uğrar.
II - Zorunlu sorumluluk sigortaları
1. Sözleşme yapma zorunluluğu
MADDE 1483-
(1) Sigortacılar, diğer kanunlardaki hükümler saklı kalmak üzere,
faaliyet gösterdikleri dalların kapsamında bulunan zorunlu sigortaları
yapmaktan kaçınamazlar.
11294
2. Zarar görenle ilişkide ifa yükümlülüğü
MADDE 1484-
(1) Sigortacı, sigortalıya karşı ifa borcundan tamamen veya kısmen
kurtulmuş olsa da, zarar gören bakımından ifa borcu, zorunlu sigorta miktarına
kadar devam eder.
(2) Sigorta ilişkisinin sona ermesi, zarar
görene karşı ancak, sigortacının sözleşmenin sona erdiğini veya ereceğini
yetkili mercilere bildirmesinden bir ay sonra hüküm doğurur.
(3) Zarar, sosyal güvenlik kurumları tarafından
karşılandığı ölçüde sigortacının sorumluluğu sona erer.
III - Sorumluluk sigortalarına uygulanacak hükümler
MADDE 1485-
(1) Sorumluluk sigortalarına genel hükümlerle birlikte, 1454 üncü ve
1458 inci maddeler, 1466 ncı maddenin birinci fıkrası ve 1471 inci madde de
uygulanır.
C) Koruyucu hükümler
MADDE 1486-
(1) 1453 üncü maddenin ikinci fıkrasının ikinci cümlesi, 1458 inci
maddenin birinci fıkrasının ikinci cümlesi, 1459 ve 1461 inci maddeler, 1463
üncü maddenin birinci fıkrası, 1472 ve 1477 nci madde hükümlerine aykırı
yapılan sözleşmeler geçersizdir.
(2) 1456 ncı maddenin birinci fıkrası, 1465 ilâ
1468, 1479, 1480, 1482, 1484 ve 1485 inci madde hükümlerine aykırı sözleşme
şartları geçersizdir.
(3) 1471 inci maddenin ikinci fıkrası, 1474 ilâ
1476 ncı madde hükümleri sigortalı aleyhine değiştirilemez; değiştirilirse bu
Kanun hükümleri uygulanır.
İKİNCİ BÖLÜM
Can Sigortaları
A) Hayat sigortası
I - Tanım
MADDE 1487-
(1) Hayat sigortası ile sigortacı, belli bir prim karşılığında,
sigorta ettirene veya onun belirlediği kişiye, sigortalının ölümü veya hayatta
kalması hâlinde, sigorta bedelini ödemeyi üstlenir.
(2) Hayatı sigorta edilen kimse, ilk primin
ödenmesinden önce ölmüşse sigorta sözleşmesi geçersizdir.
II - Tontin
MADDE 1488-
(1) Birden çok kişi tarafından verilen katkı payları ile oluşturulan
varlıkların, belirli bir tarihte hayatta kalanlar ve ölenin önceden belirlemiş
olması hâlinde, lehtarlar arasında paylaştırılması ilkesi uyarınca tontinler
kurulabilir.
III - Sözleşmeden cayma
MADDE 1489-
(1) Sigorta ettiren, sigortacının kendisine cayma hakkını
kullanabileceğini bildirmesinden itibaren onbeş gün içinde sözleşmeden
cayabilir. Bilgilendirmenin yapıldığı sigortacı tarafından ispatlanır.
Bilgilendirme yapılmamışsa cayma hakkı ilk primin ödenmesinden bir ay sonra
sona erer.
(2) 1430 uncu madde hükmü saklıdır.
IV - Hayatı sigorta edilecek kişi
MADDE 1490-
(1) Sigorta ettiren, kendisinin veya başkasının hayatını, ölüm veya
hayatta kalma ihtimallerine karşı sigorta ettirebilir.
11295
(2) Başkasının hayatı üzerine sigorta
yapılabilmesi için, o kişinin hayatının devamında lehtarın menfaatinin
bulunması şarttır. Ayrıca, ölüm ihtimaline karşı yapılan sigortalarda, sigorta
bedelinin mutat cenaze giderlerini aşması hâlinde sigortalının veya varsa
kanuni temsilcisinin yazılı izni gerekir. Sigortalı onbeş yaşından büyükse
kanuni temsilcinin dışında ayrıca onun da izni alınır. İzin olmadan yapılan
sözleşme, icazet verilmediği takdirde geçersizdir.
(3) Kanuni temsilcinin lehtar olarak atadığı
veya kendisinin sigorta ettiren olduğu durumlarda, kanuni temsilcinin iznin
verilmesinde sigortalıyı temsil yetkisi yoktur.
(4) Menfaat şartının sözleşmenin yapılmasından
sonra ortadan kalkması hâlinde sözleşme o andan itibaren geçersiz hâle gelir;
ancak, sigorta ettirene iştira değeri ödenir.
V - Sigorta değeri
MADDE 1491-
(1) Bir kimsenin hayatı bir veya birkaç sigortacı tarafından
çeşitli bedeller üzerine sigorta ettirilebilir.
(2) Ödenecek bedelin lehtarın maddi menfaatinden
daha fazla olduğu durumlarda, aşan kısım sigortalının lehine yapılmış sayılır.
(3) 1472 nci madde hükmü hayat sigortalarında
uygulanmaz. Hayat sigortası sözleşmesi gereği, sigorta şirketinden
kararlaştırılan sigorta bedelini tahsil
eden sigorta ettiren ve mirasçıları ile rizikoya muhatap olan
kişilerin mirasçılarının, rizikonun gerçekleşmesine neden olan üçüncü kişiye
karşı sahip olduğu tazminat alacağını sigorta şirketine temlik etmeleri
geçersizdir.
VI - Doktor incelemesi
MADDE 1492-
(1) Sigorta ettiren ile sigortacı arasında, sigorta edilecek kişinin
doktor incelemesinden geçmesi kararlaştırılmış olsa bile, sigortacı
sigortalanacak kişiyi bu incelemeyi yaptırmaya zorlayamaz.
VII - Lehtar
1. Atanması ve değiştirilmesi
MADDE 1493-
(1) Sigorta ettiren, 1490 ıncı maddenin ikinci ve üçüncü fıkraları
saklı kalmak üzere, gerçek ya da tüzel kişi lehine sigorta sözleşmesi
yapabilir.
(2) Sigorta ettiren, atadığı lehtarı sigortacıya
bildirir.
(3) Lehtarın sigortacıya bildirilmemiş olması
hâlinde, sigortacı iyiniyetle yaptığı ödeme ile borcundan kurtulur.
(4) Sigorta ettiren, değiştirme hakkından vazgeçtiğini
sigorta poliçesine yazdırmakla beraber sigorta poliçesini lehtara teslim
etmişse, o kişiyi değiştiremez. Tereddüt hâlinde, sigorta ettirenin lehtarı
değiştirme hakkını saklı tuttuğu kabul edilir. Sigorta ettirenin lehtarı
değiştirme hakkından açıkça vazgeçtiği ve sigorta poliçesinin lehtara verildiği
hâllerde bile, mirasçılıktan çıkarma veya hibeden rücu hâlleri gerçekleşmiş
yahut ilgililer arasında o kişinin lehtar olarak atanmasına ilişkin sebep
ortadan kalkmış ise lehtar değiştirilebilir.
(5) Lehtar atanması ve lehtar değişiklikleri
sigortacının iznine bağlı değildir.
(6) Lehtarın değiştirilemeyeceği durumlarda,
sigorta ettiren tarafından ayrılma ve ödünç alma hakları kullanıldığı takdirde,
ödenecek tutar üzerinde lehtar hak sahibi olduğu gibi, rizikonun
gerçekleşmesinden önce sigortacının iflası sonucu ödenecek miktar üzerinde de,
aksi kararlaştırılmadıkça, lehtar hak sahibidir.
(7) Sigortacıdan edimi istem ve tahsil yetkisi,
aksi kararlaştırılmadıkça, lehtara aittir.
11296
2. Lehtar atanmasına ilişkin yorum kuralı
MADDE 1494-
(1) Ölüm rizikosuna karşı yapılmış sigortalarda, birden fazla kişi
payları belirtilmeksizin lehtar olarak atanmışsa, sigorta bedeli üzerinde hepsi
eşit oranda hak sahibidir. Hak sahiplerinden biri tarafından alınmayan pay,
diğerlerinin payına eklenir. Mirasın reddi veya mirastan vazgeçme lehtarın
hakkı üzerinde etkili olmaz.
(2) Ölüm rizikosuna karşı yapılan sigortalarda
lehtar belirtilmemişse, sözleşmenin sigorta ettirenin mirasçıları lehine,
yaşama ihtimaline karşı yapılmış sigortalarda ise sigortalı lehine yapıldığı
kabul olunur.
VIII - Sigorta ettiren lehine hak
MADDE 1495-
(1) Lehtarın, sigortacıya karşı, istem hakkını kazanamaması hâlinde,
bu hak sigorta ettirene, onun da ölmüş olması hâlinde, mirasçılarına geçer.
IX - Grup sigortaları
MADDE 1496-
(1) En az on kişiden oluşan, sigorta ettiren tarafından, belirli
kıstaslara göre kimlerden oluştuğunun belirlenebilmesi imkânı bulunan bir gruba
dâhil kişiler lehine, tek bir sözleşme ile sigorta yapılabilir. Sözleşmenin devamı
sırasında gruba dâhil herkes sigortadan, grup sigortası sözleşmesi sonuna kadar
yararlanır. Sözleşmenin yapılmasından sonra grubun on kişinin altına düşmesi
sözleşmenin geçerliliğini etkilemez.
(2) Grupta yer alan her kişiye poliçe içeriğini
özetleyen bir belge verilir.
(3) Grup sigortalarında lehtarı atama hakkı,
aksi kararlaştırılmamışsa, grupta yer alan kişiye aittir.
(4) Sözleşme süresi içinde gruptan ayrılma
hâlinde grup sigortası ile sağlanan teminat, aksi kararlaştırılmamışsa,
sigorta ettiren, sigortalı veya lehtar tarafından
bireysel olarak devam ettirilebilir. Sigortalı veya lehtarın
sözleşmeye bireysel olarak devam etmesi ancak sigorta ettiren sıfatıyla olur.
Bu kişiler geçmiş günlere ait kendilerine düşen prim borçlarından, önceki sigorta
ettirenle birlikte sorumludur.
(5) Grup sigortalarında ayrılma, ödünç alma,
indirme, bildirim yükümlülüğü ve ilgili diğer konular Hazine Müsteşarlığının
bağlı olduğu Bakanlık tarafından çıkartılacak yönetmelikle düzenlenir.
X - Beyanlar
1. Yanlış yaş beyanı
MADDE 1497-
(1) Sigortalının sözleşmenin yapılması sırasında yaşının yanlış
bildirilmesi sonucu prim düşük belirlenmişse, sigorta bedeli, gerçek yaşa göre
alınması gereken primin, belirlenen prime olan oranına göre ödenir. İndirimden
önce riziko gerçekleşip sigorta bedeli ödenmiş ise sigortacı ödediği fazla
kısmın geriye verilmesini faiziyle birlikte isteyebilir.
(2) Gerçek yaşa göre fazla prim ödenmesi
hâlinde, sigorta bedeli ödenen prime göre artırılır. Artırımdan önce sigorta
bedeli ödenmiş ise eksik kısım sigortacı tarafından tamamlanır.
(3) Sigortacı, yanlış yaş bildirimi sebebiyle
sadece gerçek yaşın, sözleşmenin yapıldığı sırada teknik esaslara göre
belirlenen sınırlar dışında kalması hâlinde, sözleşmeden cayabilir.
11297
2. Sözleşmenin yapılması sırasındaki beyan
yükümlülüğünün ihlali
MADDE 1498-
(1) Sigortacı, yenilemeler de dâhil olmak üzere, sözleşmenin
yapılmasından itibaren beş yıl geçmişse, sigorta ettirenin sözleşmenin
yapılması sırasında beyan yükümlülüğünü ihlal etmiş olması nedeniyle
sözleşmeden cayamaz, sadece prim farkı isteyebilir; meğerki, beyan yükümlülüğü
kasıtlı bir şekilde ihlal edilmiş olsun. Sigorta ettiren, prim farkını ödemeyi
kabul etmezse sigortacı, riziko gerçekleştiğinde ödenen primle ödenmesi gereken
prim arasındaki oranı dikkate alarak sigorta bedelini öder. Ancak, risk artışı
beyan yükümlülüğünün ihlali nedeniyle sigortacının teknik esaslarına göre
saptanan sınırlarının dışında kalmışsa, sigortacı sözleşmeden cayabilir.
Yenilenen sözleşmelerde bu süre, ilk sözleşmenin yapıldığı tarihten başlar.
3. Sözleşmenin devamı sırasındaki beyan yükümlülüğünün
ihlali
MADDE 1499-
(1) Sigortacı, rizikonun artmasından itibaren, yenilemeler de dâhil
olmak üzere beş yıl geçmişse, sigorta ettirenin beyan yükümlülüğünün ihlal edilmiş
olması nedeniyle sözleşmeyi feshedemez; sadece prim farkı isteyebilir; meğerki,
beyan yükümlülüğü kasıtlı bir şekilde ihlal edilmiş olsun. Sigorta ettiren prim
farkını ödemeyi kabul etmezse, riziko gerçekleştiğinde sigortacı ödenen primle
ödenmesi gereken prim arasındaki oranı dikkate alarak, sigorta bedelini öder.
Ancak, beyan yükümlülüğünün ihlali nedeniyle riziko artışı, teknik esaslara
göre tespit edilen sınırlar dışında kalmış ise, sigortacı sözleşmeyi
feshedebilir.
XI - Sigortadan ayrılma
MADDE 1500-
(1) Sigorta ettiren, en az bir yıldan beri yürürlükte bulunan ve bir yıllık
primi ödenmiş olan sigorta sözleşmelerinde,
istediği zaman sözleşmeyi sona
erdirerek sigortadan ayrılabilir. Ayrılma değeri, ayrılmanın istenildiği
andaki genel kabul görmüş aktüerya kurallarına uygun bir biçimde hesaplanan
değerdir.
(2) Yaşama ihtimaline karşı yapılan
sigortalarda, sigortacıdan ayrılma değerinin istenilebilmesi için sigortalının
sağlıklı olduğunu ispat etmesi gerekir.
XII - Ödünç verme
MADDE 1501-
(1) En az bir yıldan beri yürürlükte bulunan ve bir yıllık primi
ödenmiş olan sigorta sözleşmelerinde, sigorta ettirenin istemesi hâlinde
sigortacı, istem anındaki, genel kabul görmüş aktüerya kurallarına uygun bir
biçimde hesaplanan değer üzerinden sigortalıya ödünç para vermek zorundadır.
XIII - Prim ödenmesinden muaf sigorta
MADDE 1502-
(1) En az bir yıldan beri yürürlükte bulunan ve bir yıllık primi
ödenmiş olan sigorta sözleşmelerinde, sigorta ettiren daha sonra prim ödeme
borcunu yerine getirmezse, sigortacı bu sebeple sözleşmeyi feshedemez ve prim
isteyemez. Bu hâlde sigorta, prim ödenmesinden muaf sigortaya dönüşür. Prim
ödenmesinden muaf sigortada, sigorta bedeli ödenen primle sözleşme uyarınca
ödenmesi gereken prim arasındaki orana göre ödenir.
XIV - İntihar
MADDE 1503-
(1) Sigortalı, yenilemeler de dâhil olmak üzere, en az üç yıldan beri devam
eden ve ölüm ihtimaline karşı yapılan bir sözleşmede, bu süre geçtikten sonra
intihar ederse veya intihara teşebbüs sonucu ölürse, sigortacı sigorta bedelini
ödemekle yükümlüdür.
(2) Sigortalının intiharı veya intihara
teşebbüsü sonucu ölümü, akli melekelerindeki bir rahatsızlık sebebiyle üç
yıldan önce gerçekleşmiş ise sigortacı sigorta bedelini ödemek zorundadır.
11298
XV - Sigorta ettiren veya lehtarın sigortalıyı
öldürmesi
MADDE 1504-
(1) Sigorta ettiren, sigorta bedelini ödeme borcunun doğmasını sağlamak
amacıyla sigortalıyı öldürür veya öldürülmesinde suç ortaklığı ederse,
sigortacı bedel ödeme borcundan kurtulur.
(2) Lehtar, sigortalıyı öldürmüş veya onun
öldürülmesinde herhangi bir şekilde suç ortaklığı etmişse, sigorta bedelinden
mahrum kalır ve bu bedel ölenin mirasçılarına ödenir.
XVI - Lehtarın sigorta ettirenin yerine geçmesi
MADDE 1505-
(1) Sigorta ettiren lehine sigorta sözleşmesinden doğan alacaklar ihtiyaten
veya kesin olarak haczedilirse ya da sigorta ettiren hakkında iflasın
açılmasına karar verilirse, adı belirtilerek gösterilmiş olan lehtar, sigorta
sözleşmesine sigorta ettirenin onayı ile onun yerine taraf olabilir.
(2) Lehtar, sözleşmeye taraf olursa, sözleşmenin
sigortacı tarafından feshi hâlinde, haczi uygulatan alacaklının veya iflas
masasının alacaklarını, sigorta ettirenin sigortacıdan isteyebileceği miktara
kadar karşılamakla yükümlüdür.
(3) Sözleşmede lehtar hiç veya adı belirtilerek
gösterilmemişse, birinci fıkrada açıklanan hak, sigorta ettirenin eşine ve
çocuklarına geçer.
(4) Lehtarın veya eş ve çocuklarının, sigorta
ettirenin yerine sözleşmeye taraf olabilmeleri için, sigortacıya bildirimde
bulunmaları şarttır. Lehtarın veya eş ve çocuklarının haczi öğrendikleri veya
iflasın açıldığı tarihten başlayarak, bir ay içinde bildirim yapmamaları
hâlinde, birinci fıkrada açıklanan hak düşer.
XVII - Sigortacının iflası
MADDE 1506-
(1) Sigortacının iflasının açıldığı tarihte, bir yıldan uzun süreli
sigortalarda, riziko gerçekleşmemiş veya gerçekleşmiş fakat bedel ödenmemişse,
ilk hâlde iflasın açıldığı, ikincisinde ise rizikonun gerçekleştiği andaki
matematik karşılıklar hak sahiplerine ödenir. Rizikonun gerçekleştiği
durumlarda, matematik karşılıkları aşan kısım, sigortacının teminatından
karşılanır; açık kalan miktar garameye girer.
B) Kaza sigortası
I - Genel olarak
MADDE 1507-
(1) Kaza sigortası, belli bir prim karşılığında, sigortalının
uğrayacağı kaza sonucu ölüm, geçici veya sürekli engellilik ya da işgöremezlik
hâlleri için sigorta teminatı sağlar. Ölüm, ani olarak veya kaza
tarihinden itibaren en çok bir yıl içinde gerçekleşmiş
ise sigorta bedeli sigorta ettirene yahut onun tarafından belirlenmiş kişiye;
geçici ve sürekli engellilik veya işgöremezlik hâllerinde ise sigortalıya
ödenir. (1)
(2) Geçici olarak çalışma gücünden mahrum kalan
sigortalıya, poliçede yazılı süre ile sınırlı olmak üzere, mahrumiyetin devam
ettiği süre için günlük hesabıyla tazminat verilir.
II – Tedavi giderleri
MADDE 1508-
(1) Sigortacı, aksi kararlaştırılmamışsa, poliçede yazılı bedelden
başka, sigortalının yaptığı tedavi giderlerini de ödemekle yükümlüdür.
III - Sigortalı
MADDE 1509-
(1) Kazaya karşı sigorta, sigorta ettirenin veya başkasının
uğrayabileceği kazalara karşı yapılabilir.
–––––––––––––––––
(1) 25/4/2013 tarihli ve 6462 sayılı Kanunun 1
inci maddesiyle, bu fıkrada yer alan “sakatlık” ibareleri “engellilik” şeklinde değiştirilmiştir.
11299
IV - Uygulanacak hükümler
MADDE 1510-
(1) Hayat sigortalarında sigortalıyı düzenleyen 1490 ıncı maddenin ikinci
ilâ dördüncü fıkraları, kaza sonucu ölüm rizikosu için yapılan sigortalarda da
uygulanır.
(2) Hayat sigortalarına ilişkin diğer hükümler,
kaza sigortası hakkında da kıyas yoluyla uygulanır.
(3) Gerçek zararın sigortacı tarafından
karşılanması öngörülmüş ise, zarar sigortalarına ilişkin hükümler, kıyas
yoluyla kaza sigortası hakkında da uygulanır.
C) Hastalık ve sağlık sigortası
I - Sigortanın yaptırılması
MADDE 1511-
(1) Hastalık ve sağlık sigortaları, sigortalı lehine yapılabilir;
hastalık sigortalarında lehtar da belirlenebilir.
II - Teminatlar
1. Sigorta teminatı
MADDE 1512-
(1) Sigortacı, hastalık sigortası ile sözleşmede öngörülen hastalıklardan
birinin veya birkaçının, sözleşme süresi içinde gerçekleşmesi veya ortaya
çıkması hâli için sigorta teminatı sağlar. Sözleşmede birden çok hastalık
sigorta teminatına bağlanmışsa, hastalıklardan birinin gerçekleşmesi veya
ortaya çıkması hâlinde bedel ödenir ve sözleşme sona erer. Teminatın, aksi
kararlaştırılmamışsa, hastalıklardan sadece birinin gerçekleşmesi hâli için
verildiği kabul edilir.
2. Sağlık sigortası teminatları
MADDE 1513-
(1) Sağlık sigortası ile sigortacı;
a) Hastalık sonucu gerekli hâle gelen ilaç dâhil, her
türlü tıbbi bakım, gebelik ve doğum, hastalıkların erken tanısına yönelik,
ayaktaki incelemeler de içinde olmak üzere, sözleşmede kararlaştırılan
giderleri,
b) Tedavinin tıbben yatarak yapılmasının gerekli olduğu
durumlarda günlük hastane giderleri,
c) Sigortalının, hastalık sonucu çalışamaması nedeniyle
elde edemediği kazançlar için kararlaştırılan günlük iş görememe parası,
d) Sigortalı, bakıma ihtiyaç duyar duruma geldiği
takdirde, bakım nedeniyle doğan giderler veya kararlaştırılan gündelik bakım
parası,
için teminat verir.
(2) Teminat, aksi kararlaştırılmamışsa, birinci
fıkradaki tutarların tümünü kapsar.
III - Sigorta değeri
MADDE 1514-
(1) Sigortalının sağlığı, hastalık sigortaları ile meblağ sigortası
şeklinde düzenlenen sağlık sigortalarında bir veya birkaç sigortacı
tarafından, çeşitli bedellerle sigorta ettirilebilir.
(2) Ödenecek bedelin menfaatten fazla olduğu
durumlarda, aşan kısım sigortalının lehine yapılmış sayılır.
11300
IV - Hastalık sigortasında lehtar
MADDE 1515-
(1) Lehtarı belirleyerek başkasının hastalığı üzerine sigorta yapılabilmesi
için, o kimse ile lehtar arasında bir menfaat ilişkisinin bulunması şarttır.
Ayrıca sigortalının yazılı izni gerekir. Sigortalının kanuni temsilcisinin
bulunduğu durumlarda, yazılı izin kanuni temsilci tarafından verilir. Sigortalı
onbeş yaşını doldurmuşsa, ayrıca onun da izni alınır; aksi takdirde yapılan
sözleşme geçersizdir.
(2) Kanuni temsilcinin, lehtar olarak
belirlendiği veya sigorta ettiren olduğu hâllerde, iznin verilmesinde
sigortalıyı temsil yetkisi yoktur.
(3) Sigorta ettiren, belirlediği lehtarı
sigortacıya bildirmekle yükümlüdür. Bu yükümlülük yerine getirilmediği
takdirde, sigortacı iyiniyetle yaptığı ödeme ile borcundan kurtulur.
(4) Lehtarın belirtilmediği hâllerde, sigortanın
sigortalı lehine yapıldığı kabul edilir.
V - Bekleme süresi
MADDE 1516-
(1) Bekleme sürelerini öngören sigorta sözleşmelerinde, bekleme
süresinin üst sınırı Hazine Müsteşarlığınca veya Müsteşarlığın uygun göreceği
bir kurum tarafından belirlenir.
VI - Yeni doğan bebeğin ve evlat edinilenin sigorta
kapsamında olması
MADDE 1517-
(1) Doğum sırasında, ana babadan biri için yaptırılmış bir hastalık
veya sağlık sigortasının bulunması hâlinde, aksi kararlaştırılmamışsa, doğumun
tamamlanmasından itibaren bebek, ek prim olmaksızın sigortanın kapsamına girer.
Ancak, bunun için doğumun en geç iki ay içinde sigortacıya bildirilmesi
gerekir.
(2) Evlat edinilen küçükler hakkında da birinci
fıkra hükmü uygulanır.
VII - Bilgi isteme hakkı
MADDE 1518-
(1) Sigortacı, ifa yükümlülüğünü incelerken, ilgili kişinin veya
onun kanuni temsilcisinin istemesi hâlinde, bunlar tarafından belirlenen
doktora, teminat kapsamındaki hastalığın gerçekleşip gerçekleşmediği ve tıbbi
tedavi uygulanmasının gerekliliği konusunda aldığı rapor hakkında bilgi ve
rapor üzerinde inceleme imkânı vermek zorundadır.
VIII - Hastalık ve sağlık sigortasına uygulanacak diğer
hükümler
MADDE 1519-
(1) Hayat sigortalarına ilişkin hükümler 1497 ve 1504 üncü madde hükümleri
dışında hastalık sigortasına da uygulanır. Ancak hastalık sigortasına 1503 üncü
maddenin uygulanabilmesi, sözleşmede öngörülen rizikonun intihara teşebbüs
nedeniyle gerçekleşmiş olmasına bağlıdır.
(2) Sigortalının uğradığı hastalık, ilaç ve
tedavi giderleri için harcama yapılması gibi gerçek zararların sigortacı
tarafından karşılanması öngörülen sağlık sigortalarında ise, genel hükümler
dışında, zarar sigortalarına ilişkin hükümler ile 1500 ilâ 1502 nci madde
hükümleri sağlık sigortası hakkında da uygulanır.
IX - Koruyucu hükümler
MADDE 1520-
(1) 1487 nci maddenin ikinci fıkrası, 1490 ıncı maddenin ikinci
fıkrasının ilk cümlesi ile dördüncü fıkrası, 1504 üncü madde ve 1515 inci
maddenin birinci fıkrasının birinci cümlesi hükümlerine aykırı sözleşmeler
geçersizdir.
11301
(2) 1490 ıncı maddenin üçüncü fıkrası, 1491 inci
maddenin ikinci fıkrası, 1496 ncı maddenin birinci fıkrası,
1506 ncı madde, 1507 nci maddenin birinci
fıkrası, 1510 uncu madde, 1511 inci madde, 1514 üncü maddenin
ikinci fıkrası, 1515 inci maddenin birinci fıkrasının ikinci cümlesi ile ikinci
fıkrası, 1518 inci madde ve 1519 uncu madde hükümlerine aykırı sözleşme
şartları geçersizdir.
(3) 1489 uncu madde, 1490 ıncı maddenin ikinci
fıkrasının ikinci ve üçüncü cümleleri, 1492 nci madde, 1497 ilâ 1503 üncü
maddeler, 1515 inci maddenin birinci fıkrasının dördüncü cümlesi ve 1517 nci
madde hükümleri sigorta ettiren, sigortalı ve lehtar aleyhine değiştirilemez;
değiştirilirse bu Kanun hükümleri uygulanır.
SON HÜKÜMLER
A) Şirket davalarında yargılama usulü
MADDE 1521-
(1) Ticaret şirketlerinde, ortakların veya pay sahiplerinin şirketle veya
birbirleriyle şirket ortaklığından veya pay sahipliğinden kaynaklanan davalarda
veya şirketin yönetim kurulu üyeleri, yöneticileri, müdürleri, tasfiye
memurları ya da denetçilerine karşı açılacak davalarda basit yargılama usulü
uygulanır.
B) Ölçeklerine göre işletmeler
MADDE 1522-
(Değişik: 26/6/2012-6335/33 md.)
(1) Küçük ve orta büyüklükteki işletmeleri tanımlayan ölçütler, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ve Kamu Gözetimi,
Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun görüşleri alınarak, Gümrük ve
Ticaret Bakanlığı tarafından yönetmelikle düzenlenir. Yönetmelik, Resmî Gazetede yayımlanır. Bu ölçütler bu Kanunun ilgili tüm hükümlerine
uygulanır.
C) Ölçeklerine göre sermaye şirketleri
MADDE 1523-
(1) Bu Kanunun 1522 nci maddesine istinaden belirlenen küçük ve orta
ölçekli işletme ölçütleri, sermaye şirketleri için de geçerlidir. Bu ölçütlerin
üzerindeki sermaye şirketleri ise büyük sermaye şirketi sayılır.
(2) Küçük ve orta ölçekli olsalar dahi,
aşağıdaki şirketler büyük sermaye şirketi sayılırlar:
a) (Mülga:
26/6/2012-6335/43 md.)
b) Esas faaliyet konularından biri, varlıkları
güvenilir kişi sıfatıyla geniş bir kitle adına muhafaza etmek olan bankalar,
yatırım bankaları, sigorta şirketleri, emeklilik şirketleri ve benzerleri.
(3) Birinci fıkraya göre belirlenen büyüklük
ölçütleri, bilanço günü itibarıyla, birbirini izleyen iki faaliyet döneminde
aşılmışsa veya bu ölçütlerin altında kalınmışsa şirketin büyüklük yönünden
konumu değişir.
(4) Tür değiştirme hâlinde ve yeni kuruluş
şeklindeki birleşmelerde, şirketin konumu, tür değiştirmenin veya birleşmenin
gerçekleşmesinden sonraki ilk bilanço gününde, birinci ve ikinci fıkralarda yer
alan şartlara göre belirlenir.
(5) İşçi sendikalarının ve diğer kanunlarda
öngörülmüş bulunan yetkililerin ve kişilerin bu konuda bilgi alma hakları
saklıdır.
11302
D) Elektronik işlemler ve bilgi toplumu hizmetleri
I - İnternet sitesi
MADDE 1524-
(Değişik: 26/6/2012-6335/34 md.)
(1) 397 nci maddenin dördüncü fıkrası uyarınca denetime tabi olan sermaye şirketleri, kuruluşlarının ticaret siciline tescili tarihinden itibaren üç ay içinde bir internet sitesi açmak ve bu sitenin belirli bir bölümünü şirketçe kanunen yapılması gereken ilanların yayımlanmasına özgülemek zorundadır. İnternet sitesinde yayımlanacak içerikler, bu Kanunda belli bir süre belirtilmiş ise bu süre içinde, belirtilmemiş ise içeriğin dayandığı işlemin veya olgunun gerçekleştiği tarihten, tescil veya ilana bağlandığı durumlarda ise tescil veya ilanın yapıldığı tarihten itibaren en geç beş gün içinde, şirketin kuruluşundan internet sitesi açılıncaya kadar geçen sürede yayımlanması gereken içerikler de bu sitenin açıldığı tarihte siteye konulur.
(2) Birinci fıkrada öngörülen yükümlülüklere uyulmaması, ilgili kararların iptal edilmesinin sebebini oluşturur, Kanuna aykırılığın tüm sonuçlarının doğmasına yol açar ve kusuru bulunan yöneticiler ile yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna neden olur. Cezai hükümler saklıdır.
(3) İnternet sitesinin bilgi toplumu hizmetlerine ayrılmış bölümü herkesin erişimine açıktır. Erişim hakkının kullanılması, ilgili olmak veya menfaati bulunmak gibi kayıtlarla sınırlandırılamayacağı gibi herhangi bir şarta da bağlanamaz. Bu ilkenin ihlali hâlinde herkes engelin kaldırılması davasını açabilir.
(4) İnternet sitesinin bu maddenin amaçlarına özgülenmiş kısmında yayımlanan içeriğin başına tarih ve parantez içinde “yönlendirilmiş mesaj” ibaresi konulur. Bu ibare ancak bu Kanuna ve bu fıkrada anılan yönetmeliğe uyulmak suretiyle değiştirilebilir. Özgülenen kısımda yer alan bir mesajın, yönlendirildiği karinedir. Sitenin, bir numara altında tescili ve ilgili diğer hususlar Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından bir yönetmelikle düzenlenir.
(5) Bu Kanun ve ilgili diğer kanunlarda veya idari düzenlemelerde daha uzun bir süre öngörülmedikçe, şirketin internet sitesine konulan bir içerik, üzerinde bulunan tarihten itibaren en az altı ay süreyle internet sitesinde kalır, aksi hâlde konulmamış sayılır.
(6) İnternet sitesiyle ilgili olarak bu Kanunun ilgili
maddelerinde ve bu maddede öngörülen düzenlemeler denetime tabi olmayan sermaye şirketleri hakkında uygulanmaz.
11303
II - Beyanlar, belgeler ve senetler
MADDE 1525-
(1) Tarafların açıkça anlaşmaları ve 18 inci maddenin üçüncü fıkrası
saklı kalmak şartıyla, ihbarlar, ihtarlar, itirazlar ve benzeri beyanlar;
fatura, teyit mektubu, iştirak taahhütnamesi, toplantı çağrıları ve bu hüküm
uyarınca yapılan elektronik gönderme ve elektronik saklama sözleşmesi,
elektronik ortamda düzenlenebilir, yollanabilir, itiraza uğrayabilir ve kabul
edilmişse hüküm ifade eder.
(2) Kayıtlı elektronik posta sistemine, bu sistemle
yapılacak işlemler ile bunların sonuçlarına, kayıtlı posta adresine sahip
gerçek kişilere, işletmelere ve şirketlere, kayıtlı elektronik posta hizmet
sağlayıcılarının hak ve yükümlülüklerine, yetkilendirilmelerine ve
denetlenmelerine ilişkin usul ve esaslar Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu
tarafından bir yönetmelikle düzenlenir. Yönetmelik bu Kanunun yayımı tarihinden
itibaren beş ay içinde yayımlanır.
III - Güvenli elektronik imza
MADDE 1526-
(1) Poliçe, bono, çek, makbuz senedi, varant ve kambiyo senetlerine
benzeyen senetler güvenli elektronik imza ile düzenlenemez. Bu senetlere
ilişkin kabul, aval ve ciro gibi senet üzerinde gerçekleştirilen işlemler
güvenli elektronik imza ile yapılamaz.
(2) Konişmentonun, taşıma senedinin ve sigorta
poliçesinin imzası elle, faksimile baskı, zımba, ıstampa, sembol şeklinde
mekanik veya elektronik herhangi bir araçla da atılabilir. Düzenlendikleri
ülke kanunlarının izin verdiği ölçüde bu senetlerde yer
alacak kayıtlar el yazısı, telgraf, teleks, faks ve elektronik
diğer araçlarla yazılabilir, oluşturulabilir, gönderilebilir.
(3) Ticaret şirketleri ile gerçek ve tüzel kişi diğer
tacirlere ilişkin olarak, bu Kanunun zorunlu tuttuğu bütün işlemler elektronik
ortamda güvenli elektronik imza ile de yapılabilir. Bu işlemlerin dayanağı olan
belgeler de aynı usulle elektronik ortamda düzenlenebilir. Zaman unsurunun
belirlenmesi gereken ve yönetmelikte düzenlenen hâllerde güvenli elektronik imzaya
eklenen zaman damgasının tarihi, diğer
hâllerde merkezî veri tabanı sistemindeki tarih esas alınır. (1)
(4) Şirket adına imza yetkisini haiz kişiler
şirket namına kendi adlarına üretilen güvenli elektronik imzayla imza
atabilirler. Bu durumda, kullanılacak nitelikli elektronik sertifikalarda
sertifika sahibi alanı içerisine, sertifika sahibinin ismiyle birlikte temsil
ettiği tüzel kişinin de ismi yazılır. Bu husus tescil ve ilan edilir.
–––––––––––––––––
(1) 26/6/2012 tarihli ve 6335 sayılı Kanunun 40
ıncı maddesiyle, bu fıkrada yer alan “tüzükte” ibaresi “yönetmelikte” şeklinde
değiştirilmiştir.
11304
(5) Bu maddenin üçüncü ve dördüncü fıkralarının
uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar 26 ncı maddede düzenlenen yönetmelikte
gösterilir. (1)
IV - Elektronik ortamda kurullar
1. İlkeler
MADDE 1527-
(1) Şirket sözleşmesinde veya esas sözleşmede düzenlenmiş olması şartıyla,
sermaye şirketlerinde yönetim kurulu ve müdürler kurulu tamamen elektronik
ortamda yapılabileceği gibi, bazı üyelerin fiziken mevcut bulundukları bir
toplantıya bir kısım üyelerin elektronik ortamda katılması
yoluyla da icra edilebilir. Bu hâllerde Kanunda veya şirket
sözleşmesinde ve esas sözleşmede öngörülen toplantı ile karar nisaplarına
ilişkin hükümler aynen uygulanır.
(2) Kollektif, komandit, limited ve sermayesi paylara
bölünmüş şirketlerde, şirket sözleşmesinde ve esas sözleşmede öngörülerek
elektronik ortamda ortaklar kuruluna ve genel kurula katılma, öneride bulunma
ve oy verme, fizikî katılımın, öneride bulunmanın ve oy vermenin bütün hukuki
sonuçlarını doğurur.
(3) Birinci ve ikinci fıkrada öngörülen hâllerde,
elektronik ortamda oy kullanabilmek için, şirketin bu amaca özgülenmiş bir internet
sitesine sahip olması, ortağın bu yolda istemde bulunması, elektronik ortam
araçlarının etkin katılmaya elverişliliğinin bir teknik raporla ispatlanıp bu
raporun tescil ve ilan edilmesi ve oy kullananların kimliklerinin saklanması
şarttır.
(4) Birinci ve ikinci fıkrada anılan şirketlerde esas
sözleşme veya şirket sözleşmesi gereği şirket yönetimi, bu yolla oy kullanmanın
bütün şartlarını gerçekleştirir ve ortağa gerekli bütün araçları sağlar.
(5) (Değişik:
26/6/2012-6335/35 md.) Anonim şirketlerde
genel kurullara elektronik ortamda katılma, öneride bulunma, görüş açıklama ve oy verme, fizikî katılmanın ve oy
vermenin bütün hukuki sonuçlarını doğurur. Bu hükmün uygulanması esasları Gümrük ve
Ticaret Bakanlığınca hazırlanan yönetmelikle düzenlenir. Yönetmelikte, genel kurula elektronik ortamda katılmaya ve oy vermeye ilişkin esas
sözleşme hükmünün örneği yer alır. Anonim şirketler yönetmelikten
aynen aktarılacak olan bu hükümde değişiklik
yapamazlar. Yönetmelik ayrıca oyun gerçek sahibi veya temsilcisi tarafından kullanılmasını sağlayan
kurallar ile 407 nci maddenin üçüncü fıkrasında öngörülen Bakanlık temsilcilerinin bu hususa ilişkin yetkilerini içerir. Bu yönetmeliğin yürürlüğe girmesi ile birlikte genel
kurullara elektronik ortamda katılma ve oy kullanma sisteminin
uygulanması pay senetleri borsaya kote edilmiş şirketlerde zorunlu hâle gelir.
(6) Birinci ilâ dördüncü fıkra hükümleri çerçevesinde
oyun gerçek sahibi tarafından kullanılmasına ve uygulamaya ilişkin kurallar ile
pay sahibinin temsilcisine internet sitesi aracılığıyla talimat vermesi
esas ve usulleri Gümrük ve
Ticaret Bakanlığınca çıkarılacak bir tebliğle düzenlenir. (2)
2. Uygulama kuralları
MADDE 1528-
(1) Elektronik ortamı kullanmak isteyen ortaklar, pay sahipleri ve
yönetim kurulu üyeleri elektronik posta adreslerini şirkete bildirirler.
E) Kurumsal yönetim ilkeleri
MADDE 1529-
(1) Halka açık anonim şirketlerde kurumsal yönetim ilkeleri, yönetim
kurulunun buna ilişkin açıklamasının esasları ve şirketlerin bu yönden
derecelendirme kural ve sonuçları Sermaye Piyasası Kurulu tarafından
belirlenir.
(2) Sermaye Piyasası Kurulunun uygun görüşü alınmak
şartıyla, diğer kamu kurum ve kuruluşları, sadece kendi alanları için geçerli
olabilecek kurumsal yönetim ilkeleriyle ilgili, ayrıntıya ilişkin sınırlı
düzenlemeler yapabilirler.
–––––––––––––––
(1) 26/6/2012 tarihli ve 6335 sayılı Kanunun 40
ıncı maddesiyle, bu fıkrada yer alan “tüzükte” ibaresi “yönetmelikte” şeklinde
değiştirilmiştir.
(2) 26/6/2012 tarihli ve 6335 sayılı Kanunun 35
inci maddesiyle, bu fıkrada yer alan “yönetmelikle” ibaresi “tebliğle” şeklinde
değiştirilmiştir.
11305
F) Ticari hükümlerle yasaklanmış işlemler ile mal ve
hizmet tedarikinde geç ödemenin sonuçları
MADDE 1530-
(1) Aksine bir hüküm bulunmadığı takdirde, ticari hükümlerle
yasaklanmış işlemler ve şartlar batıldır. Ancak, sözleşme uyarınca yerine
getirilmesi gereken edimler için kanunun veya yetkili makamların koymuş olduğu
en yüksek sınırı aşan sözleşmeler en yüksek sınır üzerinden yapılmış sayılır;
sınırı aşan edimler hata ile yerine getirilmiş olmasa bile, geri alınır. Bu
sınırlarda, Türk Borçlar Kanununun 27 nci maddesinin ikinci fıkrasının
ikinci cümlesi uygulanmaz.
(2) Ticari işletmeler arasında mal ve hizmet tedariki
amacıyla yapılan işlemlerde, alacaklı, kanundan veya sözleşmeden doğan tedarik
borcunu yerine getirmiş olmasına rağmen, borçlu, gecikmeden sorumlu
tutulamayacağı hâller hariç, sözleşmede öngörülmüş bulunan tarihte veya
belirtilen ödeme süresinde borcunu ödemezse, ihtara gerek olmaksızın temerrüde
düşer.
(3) Mütemerrit borçlunun alacaklısı sözleşmede
öngörülen tarihten ya da ödeme süresinin sonunu takip eden günden itibaren,
şart edilmemiş olsa bile faize hak kazanır.
(4) Sözleşmede ödeme günü veya süresi belirtilmemişse
veya belirtilen süre beşinci fıkraya aykırı ise, borçlu aşağıdaki sürelerin
sonunda ihtara gerek kalmaksızın mütemerrit sayılır ve alacaklı faize hak
kazanır:
a) Faturanın veya eş değer ödeme talebinin borçlu
tarafından alınmasını takip eden otuz günlük sürenin sonunda.
b) Faturanın veya eş değer ödeme talebinin alınma
tarihi belirsizse mal veya hizmetin teslim alınmasını takip eden otuz günlük
sürenin sonunda.
c) Borçlu faturayı veya eş değer ödeme talebini mal
veya hizmetin tesliminden önce almışsa, mal veya hizmetin teslim tarihini takip
eden otuz günlük sürenin sonunda.
d) Kanunda veya sözleşmede, mal veya hizmetin kabul
veya gözden geçirme usulünün öngörüldüğü hâllerde, borçlu, faturayı veya eş
değer ödeme talebini, kabul veya gözden geçirmenin gerçekleştiği tarihte veya
bu tarihten daha önce almışsa, bu tarihten sonraki otuz günlük sürenin sonunda;
şu kadar ki, kabul veya gözden geçirme için sözleşmede öngörülen süre,
mal veya hizmetin alınmasından itibaren otuz günü
aşıyor ve bu durum alacaklının aleyhine ağır bir haksızlık
oluşturuyorsa, kabul veya gözden geçirme süresi mal veya hizmetin alınmasından
itibaren otuz gün olarak kabul edilir.
(5) Sözleşmede öngörülen ödeme süresi, faturanın veya
eş değer ödeme talebinin veya mal veya hizmetin alındığı veya mal veya hizmetin
gözden geçirme ve kabul usulünün tamamlandığı tarihten itibaren en fazla altmış
gün olabilir. Şu kadar ki, alacaklı aleyhine ağır bir haksız durum yaratmamak
koşuluyla ve açıkça anlaşmak suretiyle taraflar daha uzun bir süre
öngörebilirler. Ancak alacaklının küçük yahut orta ölçekli işletme (KOBİ) veya
tarımsal ya da hayvansal üretici olduğu veya borçlunun büyük ölçekli işletme
sıfatını taşıdığı hâllerde, ödeme süresi, altmış günü aşamaz.
(6) Gecikme faizi ödenmeyeceğini veya ağır derecede
haksız sayılabilecek kadar az faiz ödeneceğini, alacaklının geç
ödeme dolayısıyla uğrayacağı zarardan
borçlunun sorumlu olmayacağını veya sınırlı bir şekilde sorumlu
tutulabileceğini öngören sözleşme hükümleri geçerizdir. Geçersizlik durumunda
yedinci fıkra uygulanır.
11306
(7) Bu madde hükümleri uyarınca alacaklıya yapılan geç
ödemelere ilişkin temerrüt faiz oranının sözleşmede öngörülmediği veya ilgili
hükümlerin geçersiz olduğu hâllerde uygulanacak faiz oranını ve alacağın
tahsili masrafları için talep edilebilecek asgari giderim tutarını Türkiye
Cumhuriyet Merkez Bankası her yıl ocak ayında ilan eder. Faiz oranı, 4/12/1984
tarihli ve 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanunda
öngörülen ticari işlere uygulanacak gecikme faizi oranından en az yüzde sekiz
fazla olmalıdır.(1)
(8) Mal veya hizmet bedelinin taksitle ödenmesinin
öngörüldüğü durumlarda, bu maddenin ödeme sürelerini düzenleyen hükümleri
birinci taksit bakımından uygulanır. Her bir taksit tutarının ödenmeyen kısmı
yedinci fıkrada öngörülen oranda gecikme faizine tabidir. Alacaklının küçük
veya orta ölçekli işletme veya tarımsal veya hayvansal üretici olup borçlunun
büyük ölçekli işletme olduğu hâllerde taksitle ödemeyi öngören sözleşme
hükümleri geçersizdir.
G) “Şirket” ve “ortaklık” terimlerinin kanuniliği
MADDE 1531-
(1) Bu Kanuna göre “ortaklık”, “kollektif ortaklık”, “komandit
ortaklık”, “anonim ortaklık”, “sermayesi paylara bölünmüş komandit ortaklık”,
“limited ortaklık” ve “kooperatif ortaklık” terimleri, sırasıyla “şirket”e,
“kollektif şirket”e, “komandit şirket”e, “anonim şirket”e, “sermayesi paylara
bölünmüş komandit şirket”e, “limited şirket”e ve “kooperatif şirket”e eş
anlamda kanuni terimlerdir ve bu terimler birbirleri yerine kullanılabilir.
H) Ticaret sicili harçları
MADDE 1532-
(1) 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununun hükümleri
uyarınca tahsil edilen ticaret sicili harçlarının red ve iadeler düşüldükten
sonra kalan tutarının yüzde yirmibeşi ticaret sicilini tutmakla görevli odaya
kaydedilmek üzere aktarılır.
İ) Yürürlükten kaldırılan hükümler
MADDE 1533-
(1) 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu yürürlükten
kaldırılmıştır.
GEÇİCİ MADDE 1-
(Değişik: 26/6/2012-6335/36 md.)
(1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu tarafından belirlenen Türkiye Muhasebe Standartları;
a) Türkiye Muhasebe Standartları, Türkiye Finansal Raporlama Standartları (TMS/TFRS) ve yorumlarından,
b) Kurum tarafından değişik işletme büyüklükleri, sektörler ve kâr amacı gütmeyen kuruluşlar için belirlenen standartlar ve diğer düzenlemelerden,
oluşur.
(2) Aşağıda sayılanlar TMS/TFRS ve yorumlarını uygulamakla yükümlüdür:
a) 1534 üncü maddenin ikinci fıkrasının (b) ilâ (e) bentlerindeki sermaye şirketleri.
b) TMS/TFRS ve yorumlarını uygulamayı tercih edenler.
(3) Aşağıda sayılanlar birinci fıkranın (b) bendine göre belirlenen standart ve düzenlemeleri uygulamakla yükümlüdür:
a) İkinci fıkranın (a) bendinde belirtilenlerin dışında kalan ve işletme yönetiminde yer almayan işletme sahipleri, işletmeye borç verenler ve kredi derecelendirme kuruluşları gibi dış kullanıcılar için genel amaçlı finansal tablo düzenleyen işletmeler.
–––––––––––––––
(1) Bu fıkrada yer alan faiz oranları ve alacağın
tahsili masrafları için talep edilebilecek asgari giderim tutarı ile ilgili
olarak 2/1/2021 tarihli ve 31352 sayılı
Resmi Gazete’de yayımlanan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Tebliğine bakınız.
11307
b) TMS/TFRS’yi uygulamayı tercih eden KOBİ tanımındaki işletmelerden tekrar KOBİ/TFRS uygulamasına dönmek isteyen işletmeler.
(4) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu, değişik işletme büyüklükleri, sektörler ve kâr amacı gütmeyen kuruluşlar itibarıyla Türkiye Muhasebe Standartlarından muaf olacakları tespit etmeye veya bunlar için ayrı düzenlemeler yapmaya yetkilidir.
(5) Türkiye Muhasebe Standartları (TMS/TFRS ve yorumları ile KOBİ/TFRS) ve kavramsal çerçevede belirlenen ilkeler bu Kanunun finansal
tablolara ve raporlamaya ilişkin hükümleri ile ilgili diğer hükümlerine de uygulanır.
GEÇİCİ MADDE 2-
(Mülga: 26/6/2012-6335/43 md.)
GEÇİCİ MADDE 3-
(Mülga: 26/6/2012-6335/43 md.)
GEÇİCİ MADDE
4- (1) Herhangi
bir ticaret şirketi veya kooperatif bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren iki
yıl içinde eski türlerine dönmeleri hâlinde aşağıdaki hükümlere tabi olurlar:
(2) Bu hâlde, bu Kanunun tür
değiştirmeye ve nisaplara ilişkin hükümleri uygulanmaz, aşağıdaki nisaplar
geçerli olur:
a) Eski türüne dönecek
şirket, kollektif, komandit ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket ise,
tür değiştirmeyle ilgili tüm kararlar bütün ortakların çoğunluğu ile alınır.
b) Eski türüne dönecek şirket
anonim şirket ise, tür değiştirme ile ilgili bütün kararlar için, yönetim
kurulu bütün üyelerin çoğunluğuyla ve genel kurul sermayenin en az yüzde
ellisini karşılayan payların sahiplerinin veya temsilcilerinin varlığı ile
toplanır. Birinci toplantıda bu nisaba ulaşılamazsa, ikinci toplantıda toplantı
nisabı sermayenin üçte biridir. Bu hâlde kararlar yönetim kurulunda hazır
bulunan üyelerin çoğunluğuyla, genel kurulda ise toplantıda mevcut oyların
çoğunluğuyla alınır.
c) Eski türüne dönüşecek
şirket limited şirket ise tür değiştirmeye ilişkin tüm kararlar sermayenin en
az yüzde ellisine sahip ortakların çoğunluğunun kararıyla alınır.
d) Eski türüne dönüşecek
şirket bir kooperatif ise, tür değiştirmeye ilişkin kararlar kooperatif
ortaklarının en az çoğunluğunun genel kurulda temsil edilmesi şartıyla,
toplantıda mevcut ortakların çoğunluğuyla alınır.
(3) Şirket sözleşmesinde,
esas sözleşmede veya ana sözleşmede ya da herhangi bir sözleşmede yer alan bir
veto hakkı, bu madde hükümlerine göre verilecek tür değiştirme kararlarında
geçerli olmaz. Kamu kuruluşlarına tanınan altın paydan doğan haklar saklıdır.
(4) Diğer tür değiştirme
işlemleri 6762 sayılı Kanuna göre yapılır.
GEÇİCİ MADDE 5- (Mülga:
26/6/2012-6335/43 md.)
11308
GEÇİCİ MADDE 6- (Değişik: 26/6/2012-6335/37 md.)
(1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu tarafından belirlenen şirketler 1/1/2013 tarihinde veya özel hesap dönemi dolayısıyla daha sonraki bir tarihte başlayacak hesap dönemi için, münferit ve konsolide finansal tablolarının düzenlenmesinde, Türkiye Muhasebe Standartlarını uygulamak zorundadır. Geçiş döneminde hazırlanacak finansal tablolara ilişkin olarak Türkiye Muhasebe Standartlarında yer alan hükümler uygulanır.
(2) 400 üncü maddede öngörülen denetçi, 397 nci maddenin dördüncü fıkrasına göre denetime tabi tutulan şirketlerin yetkili organı tarafından en geç 31/3/2013 tarihine kadar seçilir. Seçim ile birlikte 6762 sayılı Kanuna göre görev yapan denetçinin görevi sona erer. 397 nci maddenin dördüncü fıkrasına göre denetime tabi olmayan şirketlerin 6762 sayılı Kanuna göre görev yapan denetçilerinin görevi de 31/3/2013 tarihinde sona erer. Bu tarihe
kadar 6762 sayılı Kanuna göre görev yapan denetçi veya denetçilerin herhangi bir sebeple vazifelerinin sona
ermesi hâlinde
6762 sayılı Kanunun 351 inci maddesi uygulanır. 31/12/2012 tarihinde veya özel hesap dönemi dolayısıyla daha sonraki bir tarihte sona erecek olan dönemin bilançosu, 6762 sayılı Kanun hükümleri uyarınca 6762 sayılı Kanun hükümlerine göre seçilmiş bulunan denetçi tarafından denetlenir. 1/1/2013 tarihini taşıyan veya özel hesap dönemi dolayısıyla daha sonraki bir tarih itibarıyla çıkarılmış bulunan açılış bilançosu, bu Kanuna göre seçilmiş denetçi tarafından ve bu Kanun hükümleri uyarınca denetlenir. Bu Kanun hükümlerine göre seçilen denetçi, denetimini bu Kanun hükümlerine göre yapar. Ancak, denetçi bu Kanunun 402 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca, geçmiş yıla ait finansal tablolar ile gerekli karşılaştırmayı yapabilmek için, 6762 sayılı Kanuna veya diğer mevzuata göre hazırlanan finansal tablolara raporunda yer verir. Bu fıkra hükümleri uyarınca görevleri ve organ sıfatları son bulan denetçinin veya denetçilerin, 6762 sayılı Kanuna göre toplantıya çağırdıkları genel kurullar toplanır ve azlık, 6762 sayılı Kanunun 367 nci maddesine göre görevleri sona eren denetçilere başvurmuşsa, o usule devam olunur.
(3) Bu fıkranın yürürlük tarihinden önce ilgili mevzuatları uyarınca seçilmiş bağımsız denetim kuruluşlarının denetimde geçen süreleri 400 üncü maddenin ikinci fıkrasında belirtilen sürelerin hesaplanmasında dikkate alınır.
(4) (Mülga: 4/7/2012-6353/64 md.)
GEÇİCİ MADDE 7-
(Ek: 26/6/2012-6335/38 md.) (1)
(1) 1/7/2015 tarihine kadar aşağıdaki hâlleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve
limited şirketler
ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesi, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır. (1)
–––––––––––––––
(1) 10/9/2014 tarihli 6552 sayılı Kanunun 133
üncü maddesiyle, bu maddenin birinci fıkrasında yer alan “Bu Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihten itibaren iki yıl içinde” ibaresi “1/7/2015
tarihine kadar” olarak değiştirilmiştir.
11308-1
a) 24/6/1995 tarihli ve 559 sayılı Türk Ticaret Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname gereğince, sermayelerini anılan Kanun Hükmünde Kararname ile öngörülen tutarlara çıkarmamış anonim şirketler ile limited şirketler.
b) Bu Kanunun yürürlük tarihinden önce veya 1/7/2015 tarihine kadar münfesih olan anonim ve limited şirketler. (1)
c) Kooperatifler Kanunu hükümlerine göre herhangi bir nedenle dağılmış olan kooperatifler.
d) Sebebi ne olursa olsun aralıksız son beş yıla ait olağan genel kurul toplantıları yapılamayan anonim şirketler ile kooperatifler.
e) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce tasfiye işlemlerine başlanılmış ancak genel kurulun toplanamaması nedeniyle ara bilançoları veya son ve kati bilançosu genel kurula tevdi edilemediği için ticaret sicilinden terkin işlemi yapılamayan şirket ve kooperatifler.
(2) Davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirket veya kooperatiflere bu madde hükümleri uygulanmaz.
(3) Bu madde kapsamındaki şirket ve kooperatifler; ilgili ticaret sicili müdürlüğünce resen veya herhangi bir kişi, kurum veya kuruluş tarafından kanıtlarıyla birlikte yapılacak bildirimleri de kapsayacak şekilde, ticaret sicili kayıtları üzerinden yapılacak incelemeyle tespit edilir.
(4) Ticaret sicili müdürlüklerince;
a) Kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama
yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanır. Yapılacak ihtar, ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderilir. İlan, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçer. Ayrıca anılan ilan, bildirici niteliği haiz olarak ilgili ticaret ve sanayi odası veya ticaret, sanayi ya da deniz ticaret
odasının internet sitesinde aynen yayımlanır.
b) 559 sayılı Kanun Hükmünde Kararname gereğince sermaye artırımında bulunmayarak münfesih olan şirketlere yapılacak ihtarda; ortaklarından, yönetici veya denetçilerden ya da müdürlerinden tebliğ tarihinden itibaren iki ay içinde tasfiye memurunun bildirilmesi, aksi
takdirde, bu madde hükümlerine göre ticaret sicili kayıtlarından unvanın silineceği, şirkete ait malvarlığının unvana ilişkin kaydın silindiği tarihten itibaren on yıl sonra Hazineye intikal edeceği ve bunun kesin olduğu açıkça yazılır.
c) Bu fıkranın (b) bendinde belirtilen şirketler dışında kalan kapsam dâhilindeki diğer münfesih şirketler ile kooperatiflerden ayrıca, faaliyetlerine devam etme isteğinde bulunmaları hâlinde münfesih olma nedenini ortadan kaldıran işlemlerin yapılarak ispat edici belgelerin bildirilmesi istenir.
(5) a) Tasfiye memuru olarak; şirket veya kooperatifin ortaklarından herhangi biri, ticaret siciline kayıtlı en son yetkilileri ya da bunların belirleyecekleri üçüncü şahıslar bildirilebilir. Tasfiye memuru olarak başka ortak veya yönetici tarafından bildirilen ortak veya yöneticiler ile üçüncü şahısların bu görevi kabul ettiklerine ilişkin yazılı beyan da bildirime eklenir. Üçüncü şahısların tasfiye memuru olarak tescil edilebilmeleri
ortakların veya
yöneticilerin hiçbirinin tasfiye memuru olarak bildirilmemiş olmasına bağlıdır.
____________
(1) 10/9/2014
tarihli 6552 sayılı Kanunun 133 üncü maddesiyle, bu bentte yer alan “yürürlük
tarihinden itibaren iki yıl içinde” ibaresi “1/7/2015 tarihine kadar” olarak
değiştirilmiştir.
11308-2
b) Dördüncü fıkra uyarınca yapılan ihtar ve ilan üzerine süresi içinde tasfiye memurlarını bildiren şirket ve kooperatiflerin, tasfiye memurları ve tasfiye adresi, ilgili ticaret sicili müdürlüğü tarafından tescil ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ve ilgili odanın internet sitesinde ilan edilir.
c) Bu ilanda; şirket veya kooperatifin alacaklıları, alacaklarını kanıtlarıyla birlikte ilan tarihinden itibaren iki ay içinde tasfiye memurlarına bildirmeye davet edilir. Ayrıca ilanda, şirket veya kooperatifin mevcut malvarlığı ile alacak ve borçlarını gösterir listenin; belgeleri ile birlikte ilan
tarihinden itibaren bir ay içinde, anonim şirket veya kooperatifin yönetim kurulu, kurulun bir veya birkaç üyesi, denetçileri, limited şirketlerde ise müdür veya müdürler tarafından ilgili tasfiye memuruna verilmesi ihtar
edilir.
d) Bu fıkra gereğince yapılacak ilan, Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçer.
(6) a) Tasfiye memurları, alacaklıların alacaklarını bildirmeleri için öngörülen sürenin sonunda şirketin veya kooperatifin durumunu gösteren bir bilanço hazırlar ve tasfiyeyi altı ay içinde sonuçlandırır. Gerekli hâllerde bu süreyi aşmamak üzere, Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca bir defaya mahsus olmak üzere ek süre verilebilir.
b) Tasfiye memurlarınca hazırlanan bilançoya göre şirket veya kooperatifin borçlarının varlığından fazla olması hâlinde tasfiye memurları durumu derhal alacaklılara bildirerek şirket veya kooperatifin iflasına karar verilmesi için mahkemeye başvuruda bulunmalarını ister. Bildirimde ayrıca, bildirim tarihinden itibaren üç ay içinde şirket veya kooperatifin iflası için mahkemeye müracaat edildiğinin bildirilmemesi hâlinde kaydın silineceği ihtar olunur. Alacaklıların başvurusu üzerine mahkeme iflasın açılmasına karar verir ve tasfiye İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre yürütülür. Süresi içinde şirket veya kooperatifin iflası için mahkemeye müracaat edildiğinin bildirilmemesi hâlinde tasfiye memurlarının başvurusu üzerine ilgili şirket veya kooperatifin unvanı ticaret sicilinden silinir ve bu durum Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edilir.
(7) Bu madde hükümlerine göre yapılacak tasfiye işlemlerinde, ilgili kanunların veya esas sözleşmelerin genel kurul kararı alınmasını zorunlu kılan hükümleri uygulanmaz.
(8) Bu madde kapsamında tasfiye memurlarınca düzenlenecek son ve kati bilançonun ticaret sicili müdürlüğüne verilmesi ile tasfiye sona ermiş kabul edilir ve şirketin unvanı ticaret sicilinden silinerek Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edilir.
İflasına karar verilen şirket veya kooperatifin ise iflas işlemlerinin tamamlandığının bildirilmesi üzerine şirketin veya kooperatifin unvanı ticaret sicilinden silinir ve bu durum Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edilir.
(9) Tasfiye memurlarına beşinci fıkranın (c) bendinde belirtilen bilgi ve belgelerin
verilmemesi veya tasfiye memurlarınca da bu bilgi ve belgelere erişilememesi hâlinde durum ticaret sicili müdürlüğüne bildirilerek, başka bir işleme gerek kalmaksızın unvan silinir ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edilir.
11308-3
(10) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce tasfiye işlemlerine başlanılmış şirket veya kooperatiflerin genel kurullarının, kanunun öngördüğü asgari süre ve şartlara uygun olarak toplantıya çağrılmış olmasına rağmen iki defa üst üste toplanamaması ve bu durumun tevsik edilmesi kaydıyla tasfiye memuru tarafından son ve kati bilançonun ticaret sicili müdürlüğüne tevdi edilmesi ile tasfiye sona ermiş kabul edilir ve unvan ticaret sicilinden
silinerek Türkiye
Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edilir.
(11) Dördüncü fıkra uyarınca yapılan ihtar ve ilana rağmen, süresi içinde cevap vermeyen veya tasfiye memurunu
bildirmeyen yahut durumunu kanuna uygun hâle getirmeyen veya faaliyette bulunduğunu adres ve kanıtlarıyla birlikte bildirmeyen şirket ve kooperatiflerin unvanı ticaret sicilinden resen silinir. Resen
unvanı silinen şirket ve kooperatifler, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi ile ilgili odanın internet sitesinde ilan edilir.
(12) Altıncı fıkranın (b) bendi, dokuzuncu fıkra ve onbirinci fıkra uyarınca ticaret sicilinden unvanları silinecek şirket veya kooperatiflerin borçları, unvanlarının silinmesine engel teşkil etmez. Ancak, ticaret sicilinden kaydı silinen anonim şirketler ve kooperatiflerin kanuni
temsilcileri ile limited şirket
ortaklarının, silinme tarihinden önceki kamu borçlarından doğan sorumlulukları, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamında devam eder.
(13) Bu madde uyarınca yapılacak tescil ve kayıt silme işlemleri her türlü harçtan, bu işlemler için düzenlenecek kağıtlar damga vergisinden müstesnadır.
(14) Bu madde kapsamında Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanacak olan ilanlardan ücret alınmaz.
(15) Bu maddede düzenlenmeyen hususlarda ilgili kanun ve esas sözleşmelerde öngörülen usullere göre hareket edilir. Bu madde gereğince tasfiye edilmeksizin unvanı silinen şirket veya kooperatiflerin ortaya çıkabilecek malvarlığı, unvana ilişkin kaydın silindiği tarihten itibaren on yıl sonra Hazineye intikal eder. Hazine bu şirket ve kooperatiflerin borçlarından sorumlu tutulmaz. Tasfiye memurlarının sorumlulukları konusunda, özel kanunlardaki sorumluluğa ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla bu Kanun veya Kooperatifler Kanunu hükümleri uygulanır. Ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden
itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir.
(16) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı bu maddenin uygulanmasına ilişkin düzenlemeleri yapmaya yetkilidir.
GEÇİCİ MADDE 8-
(Ek: 26/6/2012-6335/38 md.)
(1) 1524 üncü maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce kurulan denetime tabi sermaye şirketlerinden internet sitesine sahip olanlar
söz konusu maddenin yürürlüğünden itibaren üç ay içinde internet sitelerinin belli bir bölümünü 1524 üncü maddedeki içeriklerin yayımlanmasına özgülemek, internet sitesi olmayanlar ise aynı süre içinde internet sitesi açmak ve bu sitenin belli bir bölümünü anılan maddedeki içeriklerin yayımlanmasına özgülemek zorundadır.
GEÇİCİ MADDE 9-
(Ek: 26/6/2012-6335/38 md.)
(1) Bu Kanunun göreve ilişkin hükümleri, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalarda uygulanmaz. Bu davalar, açıldıkları tarihte yürürlükte bulunan Kanun hükümlerine tabidir.
11308-4
GEÇİCİ MADDE
10 – (Ek: 10/9/2014-6552/134 md.)
14/2/2014 tarihine kadar Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre
yapılması gereken sermaye artırımlarını herhangi bir nedenle yapmamış olan
şirketler hakkında asgari sermaye şartını bu maddenin yayımı tarihinden
itibaren üç ay içinde yapmaları hâlinde fesih işlemi uygulanmaz. Sermaye
artırımında bulunmaması nedeniyle ticaret sicili kaydı silinenlerin de bu süre
içinde sermaye artırımı için başvurmaları hâlinde kayıtları resen yeniden
oluşturulur.
GEÇİCİ MADDE 11 – (Ek: 15/7/2016-6728/72 md.)
(1)
31/12/2016 tarihinden sonra bankalarca çek hesabı sahiplerine 780 inci maddeye
bu Kanunla eklenen hüküm gereğince bulunması gereken karekod ve seri numarası
unsurlarını içermeyen çek yaprağı verilemez. 31/12/2016 tarihinden önce basılan
çeklerde bu unsurlar aranmaz.
GEÇİCİ MADDE 12- (Ek:6/12/2018-7155/21
md.)
(1) Bu Kanunun dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümleri, bu
hükümlerin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ilk derece mahkemeleri ve bölge
adliye mahkemeleri ile Yargıtayda görülmekte olan davalar hakkında uygulanmaz.
GEÇİCİ MADDE
13 – (Ek:16/4/2020-7244/12 md.)
(1) Sermaye şirketlerinde, 30/9/2020 tarihine
kadar 2019 yılı net dönem kârının yalnızca yüzde yirmi beşine kadarının
dağıtımına karar verilebilir, geçmiş yıl kârları ve serbest yedek akçeler
dağıtıma konu edilemez, genel kurulca yönetim kuruluna kâr payı avansı dağıtımı
yetkisi verilemez. Devlet, il özel idaresi, belediye, köy ile diğer kamu tüzel
kişilerinin ve sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait fonların,
doğrudan veya dolaylı olarak sermayesinin yüzde ellisinden fazlasına sahip
olduğu şirketler hakkında bu fıkra hükmü uygulanmaz. Bu fıkrada belirtilen
süreyi üç ay uzatmaya ve kısaltmaya Cumhurbaşkanı yetkilidir. (1)
(2) Genel kurulca 2019 yılı hesap dönemine ilişkin kâr
payı dağıtımı kararı alınmış ancak henüz pay sahiplerine ödeme yapılmamışsa
veya kısmi ödeme yapılmışsa, 2019 yılı net dönem kârının yüzde yirmi beşini
aşan kısma ilişkin ödemeler birinci fıkrada belirtilen sürenin sonuna kadar
ertelenir.
(3) Bu maddenin kapsamına giren sermaye şirketlerine
ilişkin istisnalar ile uygulamaya dair usul ve esasları belirlemeye, Hazine ve
Maliye Bakanlığının görüşünü almak suretiyle Ticaret Bakanlığı yetkilidir.
GEÇİCİ MADDE
14 – (Ek:27/12/2020-7262/34 md.)
(1) Hamiline yazılı pay senedine sahip
olanlar, 31/12/2021 tarihine kadar Merkezi Kayıt Kuruluşuna
bildirilmek üzere pay senetleri ile birlikte anonim şirkete başvurur. Başvuru
üzerine anonim şirket yönetim kurulu, beş iş günü içinde hamiline yazılı pay
sahipleri ile sahip oldukları paya ilişkin bilgileri Merkezi Kayıt Kuruluşuna
bildirir. Pay sahipleri anonim şirkete başvurmazsa bu Kanundan doğan paya bağlı
haklarını gerekli başvuru yapılıncaya kadar kullanamaz.
(2) Birinci fıkra uyarınca başvuruda veya bildirimde
bulunmayanlar 562 nci maddenin onüçüncü fıkrası uyarınca
cezalandırılır.
________________
(1) 18/9/2020
tarihli ve 31248 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 2948 sayılı Cumhurbaşkanı
Kararı ile bu fıkrada belirtilen sürenin üç ay uzatılmasına karar verilmiştir.
11309
Yürürlük (1)
MADDE 1534 -
(1) Kenar başlıkları metne dâhil olan bu Kanun 1/7/2012 tarihinde; (…) (1) yürürlüğe girer.
1524 üncü madde, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl sonra
yürürlüğe girer. Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında
Kanun hükümleri saklıdır. (1)
(2) Bu Kanunun Türkiye Muhasebe Standartları ile ilgili
hükümlerinin yürürlüklerine aşağıdaki hükümler uygulanır. Bu Kanun;
a) (Mülga: 26/6/2012-6335/39
md.)
b) Sermaye Piyasası Kanununa göre, ihraç ettikleri
sermaye piyasası araçları borsada veya teşkilatlanmış diğer bir piyasada işlem
gören şirketler, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri ve konsolidasyon
kapsamına alınan diğer işletmeler,
c) Bankacılık Kanununun 3 üncü maddesinde tanımlanan
bankalar ile bağlı ortaklıkları,
d) 3/6/2007 tarihli ve 5684 sayılı Sigortacılık
Kanununda tanımlanan sigorta ve reasürans şirketleri,
e) 28/3/2001 tarihli ve 4632 sayılı Bireysel Emeklilik
Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanununda tanımlanan emeklilik şirketleri,
bakımından 1/1/2013 tarihinde yürürlüğe girer.
(3) (…) (1) bu maddenin ikinci fıkrasında
sayılanlar dışında kalan her ölçüdeki gerçek ve tüzel kişi tacirler için
yayımlanan ve yayımlanacak olan özel Türkiye Muhasebe Standartları 1/1/2013
tarihinde yürürlüğe girer.(1)
(4) Bu Kanunun anonim şirketlerin denetlenmesine
ilişkin 397 ilâ 406 ncı maddeleri 1/1/2013 tarihinde yürürlüğe girer.
(5) (Ek: 26/6/2012-6335/39
md.) 39 uncu maddenin ikinci fıkrasının ikinci, üçüncü ve dördüncü cümleleri 1/1/2014 tarihinde yürürlüğe
girer.
Yürütme
MADDE 1535-
(1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
____________
(1) 26/6/2012 tarihli ve 6335 sayılı Kanunun 39
uncu maddesiyle, bu maddenin birinci fıkrasında yer alan “; geçici 2 nci ve
geçici 3 üncü maddeler ise bu Kanunun yayımı ile birlikte” ibaresi ile üçüncü
fıkrasında yer alan “Küçük ve orta ölçekli sermaye şirketleri ile” ibaresi
madde metninden çıkarılmıştır.
11310
6102 SAYILI
KANUNA EK VE DEĞİŞİKLİK GETİREN MEVZUATIN VEYA
ANAYASA
MAHKEMESİ KARARLARININ
YÜRÜRLÜĞE
GİRİŞ TARİHLERİNİ GÖSTERİR TABLO
Değiştiren Kanunun/ KHK’nin veya İptal Eden
Anayasa Mahkemesi Kararının Numarası |
6102 sayılı Kanunun değişen veya iptal edilen
maddeleri |
Yürürlüğe Giriş Tarihi |
6273 |
814 |
3/2/2012 |
6335 |
4, 5, 24, 25, 26, 27, 33, 35, 38, 39, 51, 64, 65, 84, 88,
138, 139, 145, 147, 148, 149, 156, 157, 166, 169, 170, 171, 174, 175, 186,
187, 188, 193, 207, 210, 310, 336, 341, 343, 349, 351, 353, 354, 358, 359, 376,
395, 398, 397, 400, 401, 403, 404, 407, 408, 422, 431, 457, 458, 461, 462, 469, 470,
471, 472, 473, 478, 479, 505, 524, 525, 526, 528, 552, 553, 554, 562, 563, 585,
586, 587, 605, 615, 616, 628, 635, 642, 644, 832, 1522, 1523, 1524, 1526, 1527,
Geçici Madde 1, Geçici Madde 2, Geçici Madde 3, Geçici Madde 5, Geçici Madde
6, Geçici Madde 7, Geçici Madde 8, Geçici Madde 9, 1534 ve ibare
değişiklikleri |
1/7/2012 |
6353 |
Geçici Madde 6 |
12/7/2012 |
6455 |
64 |
1/1/2013 tarihinden geçerli
olmak üzere 11/4/2013 |
359, 397, 400, 635 |
11/4/2013 |
|
6462 |
1507 |
3/5/2013 |
6495 |
621 |
2/8/2013 |
6552 |
371,629, Geçici Madde 7, Geçici Madde 10 |
11/9/2014 |
6728 |
40, 184, 189, 212, 215, 335, 336, 339, 345, 349, 457,
543, 545, 562, 586, 566, 575, 585, 587,
780, 781, Geçici Madde 11 |
9/8/2016 |
KHK/691 |
399 |
22/6/2017 |
KHK/694 |
24, 25 |
25/8/2017 |
KHK/696 |
401, 403 |
24/12/2017 |
7069 |
399 |
8/3/2018 |
7078 |
24, 25 |
8/3/2018 |
7079 |
401, 403 |
8/3/2018 |
7099 |
40, 64, 428, 430, 431 |
10/3/2018 |
575, 585, 587 |
15/3/2018 |
|
7101 |
4, 377, 634 |
15/3/2018 |
11310-1
Değiştiren Kanunun/ KHK’nin veya İptal Eden
Anayasa Mahkemesi Kararının Numarası |
6102 sayılı Kanunun değişen veya iptal edilen
maddeleri |
Yürürlüğe Giriş Tarihi |
KHK/700 |
11, 26, 46, 332, 397, 476, 580, 953, 994 |
24/6/2018
tarihinde birlikte yapılan Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanlığı
seçimleri sonucunda Cumhurbaşkanının andiçerek göreve başladığı tarihte (9/7/2018)
|
7155 |
5/A, Geçici Madde 12 |
1/1/2019 |
7244 |
Geçici Madde 13 |
17/4/2020 |
7251 |
4 |
28/07/2020 |
7262 |
64 |
31/12/2020 |
415, 417, 426, 486, 489, 562, Geçici Madde 14 |
1/4/2021 |
|
7263 |
40, 373 |
3/2/2021 |
0 Yorumlar
Bu konuyla ilgili sorularınız olursa yorum olarak bırakabilirsiniz. Mutlaka cevap veririm.